Çocukluk, İlkgençlik, Gençlik - Lev Tolstoy Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Çocukluk, İlkgençlik, Gençlik kimin eseri? Çocukluk, İlkgençlik, Gençlik kitabının yazarı kimdir? Çocukluk, İlkgençlik, Gençlik konusu ve anafikri nedir? Çocukluk, İlkgençlik, Gençlik kitabı ne anlatıyor? Çocukluk, İlkgençlik, Gençlik kitabının yazarı Lev Tolstoy kimdir? İşte Çocukluk, İlkgençlik, Gençlik kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Lev Tolstoy

Çevirmen: Mazlum Beyhan

Orijinal Adı: Детство; Отрочество; Юность

Yayın Evi: İletişim Yayınları

İSBN: 9789750516344

Sayfa Sayısı: 459

Çocukluk, İlkgençlik, Gençlik Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Tolstoy’un yirmili yaşlarında yazdığı Çocukluk, İlkgençlik, Gençlik yazarın yayımlanan ilk eseri ve en otobiyografik kitabıdır

Tolstoy Çocukluk, İlkgençlik, Gençlik’te kendi hayatından hareketle, varlıklı bir ailenin oğlu olan Nikolenka’nın iç dünyasını keşfe çıkıyor. Küçük yaştan itibaren büyüyüp gelişmesine tanık olduğumuz kahramanın özel öğretmeniyle, sevgili annesiyle, soğuk ve mesafeli babasıyla, kardeşleriyle ilişkisini okurken, geri planda kişiliğinin nasıl şekillenip ortaya çıktığını görüyoruz. Arkadaşlarıyla geçirdiği zamanlardan, hayallerinden, imkân ve engellerinden söz ederken, Nikolenka gerçekte dünyayı anlama çabasını paylaşıyor. Genç bir yazarın ilk romanı olmasına rağmen karakter çizimlerindeki titizlik ve detay zenginliği, anlatımdaki duygu yoğunluğu Çocukluk, İlkgençlik,Gençlik’e sıra dışı bir başarı kazandırmıştır.

Çocukluk, İlkgençlik, Gençlik Alıntıları - Sözleri

  • "İnsanların başkalarını sömürerek ahlak bakımından bozulmalarına yol açmayacak bir yaşam düzeni nasıl kurulabilir?"
  • Benim güzel sevgi dediğim işte bu duygunun kendinde ve onun anlatımındaki güzelliğe karşı duyulan sevgidir. Sevilen şeyler bu tür sevenlerin duygularım karşılayabildikleri oranda sevilirler. Güzel sevgiyle sevenler, sevgilerinin karşılık görüp görmediğiyle pek ilgilenmezler... Sevgilerine karşılık görmemek onların duygularını etkilemez. Sık sık sevdikleri şeyi de değiştirirler. Çünkü onların asıl amaçları sevdiklerine kavuşmak değil, bu duygularını sürekli olarak devam ettirebilmektir. Büyük zevk aldıkları bu duyguyu yaşatabilmek için herkese, hatta bu sevgiyle uzaktan yakından ilişkisi olmayan kişilere bile durmadan, en ince en güzel sözcükler kullanarak anlatırlar bu sevgiyi.
  • Şuna inanıyorum ki, bir iyi niyet eğer başkalarına açılacak olursa, bu niyetin gerçekleşmesi güçleşir, hatta olanaksızlaşır. Ama gençliğin bencillikle karışık bu temiz soylu duygularını açıklamaktan da geri durmamak gerekir.
  • "Sıkılgan insanların kaygısı, haklarında verilecek yargıyı bilmemekten ileri gelir. Bu yargı ne olursa olsun, tümüyle anlaşılınca kaygı da diner."
  • "Ancak büyük bir sevgiyle sevebilen insanların üzüntüleri de büyük olur; sevmek isteği, acılarına panzehir gibi gelir, onlara şifa verir... Bunun için insanın manevi doğası, maddi doğasından da dayanıklıdır; acı, hiçbir zaman öldürmez."
  • "Gurur gerçek bir üzüntüye hiç yakışmayan bir duygu olmakla birlikte, bu duygu insanın doğasına o denli derin işlemiştir ki, en büyük acı bile, onu binde bir unutturabilir. Gurur, üzüntülü durumlarda ya üzgün, ya mutsuz, ya da metin görünmek isteğiyle ortaya çıkar; açıkça söyleyemediğimiz bu bayağı istekler, hiçbir zaman, en acı üzüntülerimizi duyduğumuz sırada bile, bizi bırakmaz ve acımızın büyüklüğünü, içtenliğini, değerini ortadan kaldırır."
  • Bu da yaşamak mı sanki! İnsan ya tam öl­meli ya da tam yaşamalı. Tövbe, tövbe!
  • Gurur, gerçek bir üzüntüye hiç yakışmayan bir duygu olmakla birlikte, bu duygu insanın doğasına o denli derin işlemiştir ki, en büyük acı bile, onu binde bir unutturabilir.
  • Sonradan üç tür insanın gözlerine bakmanın bana güç geldiğini saptadım: Birincisi benden çok daha kötü olanlar, ikincisi benden çok daha iyi durumda olanlar, üçüncüsü ise ikimizin de bildiği şeyleri birbirimize söylemekten çekindiğimiz kişilerdi.
  • Gençler bilse, yaşlılar yapabilse...
  • Annemi ne zaman bugünlerdeki durumuyla hatırlama-ya çalışsam, gözümün önüne bir tek onun iyilik ve sevgi dolu kahverengi gözleri, boynunda, kısacık saçlarının kıvrıldığı ye-rin hemen altındaki beni, işlemeli, küçük, beyaz yakalığı ve be-ni sık sık okşayan, benim de sık sık öptüğüm sevecen, zayıf el-leri canlanır; anneme ilişkin öteki özellikler kayar gider gözü-mün önünden, yakalayamam.
  • Kimi zaman Tanrı aklıma geliyor ve O’na beni neden cezalandırdığını soruyorum. ‘‘Sabah akşam dua ediyorum, öyleyse niye acı çekiyorum?” Beni ergen­lik yıllarında sık sık rahatsız eden dine karşı fikirle­rim ilk kez bugün başladı diyebilirim. Bu kuşkular hiçbir zaman başıma gelen felâketlerin beni inançsız­lığa, isyana yönelttiği için ortaya çıkmamıştır. Bun­lar bir günlük odaya kapatılışımda iyice bozulmuş bir ruh durumunda aklıma geliveren Tanrı’nın adaletsizliği fikrinin yağmurdan hemen sonra bereketli bir toprağa düşüveren kötü bir tohum gibi çabucak kök salıp büyümesindendir.
  • Bence her insan bencildir,ve bütün yaptiklari da bu yüzdendir. -Bencillik,insanin kendisini en iyi ve en akilli olduğuna inanmiş olmasidir..
  • Ancak büyük bir sevgiyle sevebilen insanların üzüntüleri de büyük olur; sevmek isteği, acılarına panzehir gibi gelir, onlara şifa verir... Bunun için insanın manevi doğası, maddi doğasından daha dayanıklıdır; acı, hiçbir zaman öldürmez.
  • Yaşa-mim boyunca mutsuz oldum, bu tür bir sevginin gerçekliğini kanıtlayacak tek bir kıvılcım görmedim. Yalnızca yalanlar vardı. Gördüğüm tüm kadın erkek ilişkilerinde ya duygusallık, ya evlilik ilişkileri, ya para, ya birbirlerine bağlanmak, ya da birbirlerinden kopmak gibi karışıklıklar içinden aşkı seçip ayırmak olanaksızdı. Ben bir insana karşı olan sevgiden söz ediyorum. Bunun azlığı ya da çokluğu, bir kişiye, ya da çok kişiye doğru yönelmesi kişinin kendi yeteneğine bağlı olan insan sevgisidir bu.

Çocukluk, İlkgençlik, Gençlik İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Bu ay uzun zamandır okumak istediğim Tolstoy’un Bütün Eserler ciltlerine başladım. Tolstoy hayranı olarak hiç zorlanmadım bu kitabı okurken ama eğer yazara yabancıysanız okumanızı uzun bir sürece yayarak aralıklarla okumanızı tavsiye ederim. Çünkü dili ve akıcılığı açısından biraz ağır ilerliyor. Kitapta; Çocukluk, Ergenlik, Gençlik ve Yarım Kalanlar olarak dört ayrı bölüm yer almakta. Tolstoy en otobiyografik eseri olarak geçmekte. Eserde birebir Tolstoy’un hislerini ve duygularını okuyorsunuz ve bu müthiş bir duygu uyandırıyor insanda. (Leyla Kandemir)

İnsanın itiraf etmekten çekineceği, bir çoklarına utanç verici gelecek düşünceleri, şu ergenlik hallerini, Tolstoy yalın ve komplekssiz bir şekilde, hem de yine genç bir yaşında aktarmış. Nikolay aslında herkes gibi, çocukluk ve gençliğinde gerçekte hissettikleri ile hissetmesi gerektiğini düşündükleri arasında sürekli bir çatışma yaşıyor. Bu, büyümenin ve etrafla ilişki kurmanın doğurduğu, saf, içten gelen, çocuksu ve son derece samimi duygu ve düşünceler ile benliğin diğer insanlara yansıtılma şekli arasındaki çatışma olsa gerek. Bana göre toplumsallığın doğal hali olan, giderek saflığı bozulan, taklitçi ve yapay bir yaşantının Nikolay'ı ele geçirişi, onun bu yapaylıktan rahatsız olup, sorun sanki sınıf sorunuymuşçasına çözümü okulundaki farklı sınıflara mensup arkadaşları arasında arayacağının sinyallerini vermesi, bu anıların gideceği yönü gösteriyor. Tolstoy Gençlik'in ikinci bölümünü tamamlayabilseydi bu çatışmanın zamanla alacağı hali görebilecektik. Yine de daha sonra yazdıklarından onun bu inancı devam ettirdiğini ve sonunda bu yolda bir dervişe döndüğünü biliyoruz. Kitabın, özellikle Çocukluk'taki doğa betimlemeleri ise müthiş. Özellikle fırtına sahnesinin tasvirini okumak başlı başına bir zevk... (Çağdaş Kocabıyık)

Herhangi bir otobiyografik metni edebî bir eser yapan şey ne?: Biliyorsunuz bu kitap Tolstoy'un en otobiyografik romanı. Ana karakter aslında Tolstoy'un kendisi, karakterin çevresindeki insanlar bizzat Tolstoy'un çevresindeki insanların yansıması. Roman kahramanlarının isimleriyse kurmaca. Mesela bu kitap sadece bir anı kitabı olsaydı, karakterin ismi Tolstoy olsaydı; Tolstoy, bu kitabı bir romana dönüştürmek için kendi hayatına ait olan unsurları herhangi bir isim değişimine uğratmadan olduğu gibi kağıda döküp tamamen gözlemlediği gerçekleri yazsaydı, bu kitabın yine edebî bir değeri olur muydu? Bence olurdu. Bence bu romanı edebi bir eser yapan şey, içerisindeki isimlerin ve bazı olayların kurgu olması değil. Belki bu unsurlar kitabı bir "roman" haline getirebilir ama tek başına ona sanatsal bir değer katmaz. Yine 'bence', Çocukluk'u sanatsal hale getiren asıl unsur, aynı zamanda biyografiyi de otobiyografiden ayıran unsur olan "öznellik". Örneklemek gerekirse, bir adamın biyografisini yazan bir yazarın amacı 'genelde' nedir? Basit: o adamın başından geçenleri kağıda dökmek. Okur, o metinden ne sonuç çıkarırsa çıkarsın yazarın umrunda olmaz. Yazar biyografiyi yazarken gerçeklere ne kadar sadık kaldıysa o kadar başarılıdır, gerisini düşünmez pek. Ama bir otobiyografide durum farklıdır: adamın hayatını yazan kişi yine kendisidir ve bu sefer yazarın amacı farklıdır. Çocukluk'a göre konuşacak olursak burada Tolstoy, "Bakın ben neler yaşadım, başımdan neler neler geçti" demek istemiyor. "Bakın, bu yaşadığım olaylar bana neler hissettirdi, karşılaştığım şeyleri nasıl yorumladım, çevremdeki insanlar hakkında neler düşündüm." demek istiyor. Zaten okursanız fark edersiniz, karakterin başından olağanüstü, sıra dışı pek bir olay geçmiyor. Ama onun bu durumlar karşısındaki tutumu oldukça orijinal, kendine has. Romanın üç bölümü boyunca Tolstoy okurun dikkatini herkesin dikkat etmediği hususlara çekmeye çalışmış. Herkesin göremediği şeyleri görmüş ve bunları okura da göstermek istemiş. Bazı yerlerde hayata dair tam anlamıyla mükemmel tespitlerde bulunmuş. Nikolenka oldukça derinlikli bir karakter ve açıkçası kitabı okurken onda (dolayısıyla Tolstoy'da) kendimden birçok özellik buldum, bu da beni epey sevindirdi ve benim Tolstoy'a olan sempatimi bir tık ileri taşıdı. Umarım sonraki eserlerinde de bu hissim devam eder. (M İkbal)

Kitabın Yazarı Lev Tolstoy Kimdir?

Lev Tolstoy 28 Ağustos 1828 tarihinde Moskova'da doğdu. Babası Kont Nikolay İlyiç Tolstoy, 1812 Napolyon Savaşlarına katılmış emekli bir yarbaydı.

Tolstoy romanlarında, insanoğlunun ne kadar değişik karakterli olduğunu vurgular. ''Savaş ve Barış'', ''Anna Karanina'' insan tahlileri ve canlı tasvirler bakımından birer baş eserdir.

Lev Tolstoy'un kendini arayış serüveni ölünceye kadar sürdü. Karısı bile onu anlamadı. Tolstoy, bir çocuk gibi hayata küstü ve kaçtı. Seksen iki yaşındaki karanlık ve yağışlı bir Ekim gecesinde köyünden ayrıldı. Yolda hastalandı 7 Kasım 1910'da küçük bir tren istasyonunda hayata veda etti.

Lev Tolstoy zengin bir ailenin çocuğu olarak Rusya'nın Tula şehrindeki Yasnaya Polyana adlı konakta doğdu. Çok küçük yaşlarında önce annesini, sonra babasını kaybetti, yakınlarının elinde büyüdü. Çocukluğundan beri gerçekleri incelemeye karşı büyük bir ilgisi vardı. Öğrenimini tamamlamak için Moskova'ya gitti. Çalışkan zeki bir öğrenci olarak başarı ve sevgi kazandı. Fransızcasını ilerletmiş, Voltaire'i ve J. J. Rousseau'yu okumuş, bu iki yazarın kuvvetli etkisinde kalmıştı. Yasnaya-Polyana'ya döndü, yoksul köylüler arasına katıldı. İlk eseri olan "Çocukluk"u bu sıralarda yazdı.

Lev Tolstoy Bir süre sonra orduya girdi; Kafkasya'ya gitti. Kafkas halkının yoksulluk dolu yaşayışlarını ele aldığı izlenimlerle ilk gerçekçi hikâyelerini yazdı. 1854'te Kırım savaşı'na subay olarak katıldı. Sonra askerlikten ayrılıp Petersburg'a gitti. Bir kısım eserlerini oldukça sakin geçirdiği o yıllarda yazdı. Gene de içinde, aradığını bulamayan bir ruh çalkalanıyordu. Batı Avrupa ülkelerinde uzun bir gezintiye çıktı. Almanya, Fransa, İsviçre'de dolaştı. Yurduna dönüşünde gene Yasnaya-Polyana'ya yerleşti. Asalet ünvanlarından, lüksten sıkılıyordu. Köyünde bir okul kurdu. Bu okul, öğrenim, eğitim bakımından yepyeni bir kurumdu. Huzura kavuştuğuna kanaat getirdikten sonra, 1862'de evlendi.

Lev Tolstoy evlendiğinde karısı Sophie Behrs kendisinden 16 yaş küçük olup henüz 18 yaşındaydı. Bu evlilik onun düzenli bir hayat özlemini giderecekti. Bu evlilikten 13 çocukları oldu; bu çocukların 3'ü bebek iken, biri 5 diğeri de henüz 7 yaşında iken öldü. Eserlerinden en kuvvetli olan iki romanı "Savaş ve Barış" ile "Anna Karenina'yı" bu dönemde yazdı. Karısı, eserlerini yazmasında en büyük yardımcısıydı. Hatta "Savaş ve Barış"ın düzeltmelerini 12 kez yapıp yazmıştır. Aradan bir süre geçince yeniden, bu sefer eskilerden daha şiddetli bir moral çöküntüsüne uğradı. Geniş halk yığınlarının, özelikle Rus köylüsünün yoksul, perişan durumu onu çok üzüyordu. Bütün servetini köylülere dağıttı, her haliyle onlar gibi yaşamaya başladı. Kaba saba giyiniyor, giydiği her elbiseyi kendisi dikiyordu. Değişmeyen tek tarafı bıkıp usanmadan yazmasıydı. "Kroyçer Sonat", "Efendi ile Uşak", "Karanlıkların Gücü", "İman nedir", "İnciler", "Kilise ve Devlet", "İtiraflarım" hep bu yılların ürünleridir.

Lev Tolstoy Eserlerinde insanlığın çeşitli meselelerine değinen Tolstoy'un dünya ölçüsünde bir sanat ve fikir değeri vardır. Kendi ülkesinin toplumsal siyasal çalkantılarını, halkının yaradılışını, yaşayışını büyük bir ustalıkla yansıtmıştır. Gerçekçi edebiyatın en büyük temsilcilerinden olduğu kadar, bir filozof ve bir eğitimci olarak da ün kazanmıştı. Yukarıda sayılanların dışında "Diriliş", "Gençliğim", "Çocukluk", "Hacı Murat", "Ayaklanış", "Sergi Baba", "Tanrı Bizim İçimizdedir", "Kazaklar", "Tesadüf", "İki Süvari" gibi eserleri vardır.

Lev Tolstoy 82 yaşındayken, 1910 yılında öldü. Kış ortasında evini terk ettiğinde hasta düştükten sonra, Astapovo'da tren istasyonunda zatürre'den öldü. Polis, cenazesine katılmak isteyenlere ulaşımı sınırlandırmak için çalıştı, ama binlerce köylü cenazesinde sokakları doldurdular.

82 yaşında vefat eden Lev Tolstoy birçok kez büyük sıkıntılar yaşamıştır. Marksizm'den etkilenerek oluşturduğu mülkiyet konusundaki radikal fikirleri nedeniyle bütün servetini köylülere dağıttı, her haliyle onlar gibi yaşamaya başladı. Bu sebeple ailesiyle arası açıldı. Hıristiyan anarşizmini geliştirmeye çalıştığı kitabı "tanrının egemenliği içimizdedir" kitabıyla yeni bir hristiyanlık akımı tanımlaması, Ortodoks Kilisesi tarafından aforoz edilmesine sebep oldu. Tolstoy, ömrünün son yıllarını büsbütün derbeder bir şekilde geçirdikten sonra, bir küskünlük sonucunda, evini bırakıp yollara düştü. Astapovo tren istasyonunda ölü olarak bulundu. Ölümüne zatürrenin sebep olduğu bilinmektedir. Hayatı boyunca yaşamın nasıl bir şey olduğunu anlamaya çalıştı. Eserlerinde bunu eksiksiz olarak yansıtmayı hedef edinmiş en büyük Rus yazarlarından birisi olarak edebiyat ve dünya tarihindeki yerini aldı.

Lev Tolstoy Kitapları - Eserleri

  • Hacı Murat
  • İnsan Neyle Yaşar?
  • Kazaklar
  • Savaş ve Barış (2 Cilt Takım)
  • Anna Karenina
  • Aile Mutluluğu

  • Aslan ile Köpek Yavrusu
  • Hazreti Muhammed
  • Çocukluk
  • Çocukluk, İlkgençlik, Gençlik
  • Sivastopol
  • İvan İlyiç'in Ölümü
  • Kreutzer Sonat

  • Diriliş
  • Sergi Baba ve İki Hafif Süvari
  • Efendi ile Uşağı
  • Erik Çekirdeği
  • İtiraflarım
  • Ateşi Kıvılcımken Söndürmeli
  • Aşkın Yasası - Şiddetin Yasası

  • Sevgi Neredeyse Tanrı Oradadır
  • Üç Ölüm
  • Şeytan
  • Tanrı'nın Egemenliği İçinizdedir
  • Hayatın Anlamı
  • Masallar
  • Bir Gencin Dramı

  • Gençlik
  • Her Şeye Rağmen Sevgi
  • Sanat Nedir?
  • Din Nedir?
  • Vahşi Zevkler
  • Ve Işık Karanlıkta Parlıyor
  • Kafkas Tutsağı

  • İçimizdeki Şeytan
  • Hayat Üzerine Düşünceler
  • İnsana Ne Kadar Toprak Lazım
  • Hayatı Sorgulamak
  • Bilgelik Kitabı
  • Hikayeler
  • Günlükler

  • Tipi
  • Bütün Mutluluklar Birbirine Benzer
  • Fil ile Tilkiler
  • Baskın
  • Halk İçin Hikayeler
  • Öyküler
  • Ölüm Manifestosu

  • Karanlığın Kudreti
  • Canlı Ceset
  • Yaşlı Kavak
  • İlkgençlik
  • İhtiyar Adam ve Torunu
  • Tanrı Her Şeyi Bilir
  • Zamanımızın Köleliği

  • Dekabristler
  • İncil'in Kısa Bir Özeti
  • Tolstoy'un Risaleleri - 2. Cilt
  • Tolstoy'un Risaleleri - 1. Cilt
  • Davulun Sesi
  • Katya
  • Yunan Öğretmen Sokrates

  • Çocuk Gibi Olun
  • Şahin İle Horoz
  • Küçük Şeytan
  • Sahte Kupon
  • Savaş ve Askerlik Üzerine
  • Yurtseverlik, Askerlik ve İtaatsizlik Üzerine
  • Kralın Hediyesi

  • İnancım Neden İbarettir?
  • Dua
  • Savaşa Karşı Yazılar
  • Çömlek Alyoşa
  • Anna Karenina - 3. Cilt
  • Tolstoy'dan Seçme Öyküler
  • Yaşayan Ölü

  • Anna Karenina - 2. Cilt
  • Hikmetli Sözler
  • Savaş ve Barış - 2. Cilt
  • Savaş ve Barış - 3. Cilt
  • Savaş ve Barış - 4. Cilt
  • Hiddet
  • Tolstoy Gandhi Mektuplaşmaları

  • Ruh
  • Bethink Yourselves
  • Polikuşka
  • Tolstoy Bütün Eserleri 3
  • Balodan Sonra
  • Gri Tavşan
  • Seçilmiş əsərləri - 1. Cilt

  • Ruh ve Ölüm
  • Gençlik - 2. Cilt
  • Vatanseverliğe Karşı
  • Anna Karenina - 4. Cilt
  • Felsefe-i Hayat
  • İman ve İtikad
  • Aşk ve Öfke

  • Корней Васильев (Korney Vasiliev)
  • Gizli Notlar
  • Bütün Eserleri 10
  • Bütün Eserleri 11
  • Bütün Eserleri 12
  • Ölümden Sonra Dirilme - Cilt: 3
  • Çilekler

  • Tövbe Edin
  • Kuğular
  • İki Qusar
  • İman Vicdan Ve Dua
  • Halk İçin Hikayeler - 1. Cilt
  • Halk İçin Hikayeler - 2. Cilt
  • Halk İçin Hikayeler - 3. Cilt

  • Ainsi Meurt L'amour
  • Budala İvan
  • Yaban Çilekleri
  • Tanrı Gerçeği Görür Ama Bekler
  • Tolstoy Bütün Eserleri 14 (Ciltli)
  • Aforizmalar
  • Yolcu ve Köylü

  • Risaleler - İnsanın Dokuz Hali
  • Muhabbet
  • Kelam
  • Masallar
  • Basübadelmevt
  • Father Sergius
  • Söz ve Eşitsizlik

  • Bir İzdivacın Romanı
  • Çocukluk ve Gençlik Yılları
  • Susa Bilmirəm

Lev Tolstoy Alıntıları - Sözleri

  • Biz de böyleyiz işte... (İnsana Ne Kadar Toprak Lazım)
  • İnsan eğer çok yaşasaydı o nispette çok değişimlere uğrardı. İnsan başlangıçta bir bebekken sonra küçük çocuk, sonra yetişkin ve daha sonra da ihtiyar olurdu. Fakat insan ne kadar değişim geçirirse geçirsin kendisine daima "ben" demiştir. Bu "ben" bebeklikte, yetişkinlikte ve ihtiyarlıkta her zaman kişinin yanındadır. İşte değişmeyen bu "ben" ruh adını verdiğimiz şeydir. (Ruh ve Ölüm)
  • "İnsan kazanayım derken kendim kayboldum." (Tanrı Her Şeyi Bilir)
  • "Böyle anlarda bir felakete ne kadar yakın olduğumu bilseydin, kendimden ne kadar korktuğumu!" (Anna Karenina - 3. Cilt)
  • Bu da yaşamak mı sanki! İnsan ya tam öl­meli ya da tam yaşamalı. Tövbe, tövbe! (Çocukluk, İlkgençlik, Gençlik)
  • Insana öyle geliyordu ki yeni bir şeyi anlamak için büyük bir hevesle atılıyor ancak amacına erdikten sonra o şeyden nefret etmeye de hak kazandığını düşünüyordu. (Gençlik - 2. Cilt)

  • Kalben sakin ve uysal olun, hayatınızda mutluluğu bulursunuz. (İncil'in Kısa Bir Özeti)
  • Sağlığı ile övünenin değil hasta olanın hekime ihtiyacı vardır. (İncil'in Kısa Bir Özeti)
  • -Çünkü sen kendin için, mutluluğun için yaşamak istiyorsun. +Bu dünyada başka ne için yaşanır ki? -Tanrı için yaşamak gerekir Martin. (Hikayeler)
  • ''Kabahatlerin en korkuncu, nankörlüktür...'' (Çocukluk)
  • Bu acıyla da aynı şey olacak, zaman geçecek ve umurumda olmayacak. (Anna Karenina)
  • Ben, hayattan hiçbir beklentisi olmayan, mahvolmuş bir adamım artık... (Hikayeler)
  • Ölmek için referansa ihtiyaç yok (Anna Karenina - 3. Cilt)

  • Bence her insan bencildir,ve bütün yaptiklari da bu yüzdendir. -Bencillik,insanin kendisini en iyi ve en akilli olduğuna inanmiş olmasidir.. (Çocukluk, İlkgençlik, Gençlik)
  • Ve insanlar, kurtuluşu, her insan için zorunlu olan, tüm dinsel öğretilerde ve her bir insanın yüre­ğinde yazılan, 'kendine yapılmasını istemediğin şeyi başkasına yapma ve yakınlarını öldürme' yasasını yerine getirmekte arama­lıdırlar. (Yurtseverlik, Askerlik ve İtaatsizlik Üzerine)
  • İndi ki,bu dünya günahla doludur və ondan imtina etmək lazımdır,onda nəyə gərəkdir onun gözəllikləri? Bu işrəti niyə yaratmısan? (Sergi Baba ve İki Hafif Süvari)
  • 'Öldün mü toprağa gömerler, sonra da me­zarında ot biter, o kadar işte. Başka hiçbir şey yok' (Kazaklar)
  • Ben, niçin bütün dünyanın dâhiyane bulduğu Shakespeare'in yapıtlarını beğenmemekle kalmıyor, bunları bir de iğrenç buluyordum? (Sanat Nedir?)
  • Tarihsel olarak dekabristler,1825 Aralık ayında çarlığa karşı (Dekabr, Rusçada "Aralık" demek)meydan okumaya cüret etmiş ilk devrimcilerdi.hemen hepsi de Rus aristokrat ailelerinden geliyordu ve büyük bir çoğunluğu ise 1812'de Napoleon ordularına karşı savaşmışlar, kahramanlıklarıyla öne çıkmışlardı. (Dekabristler)
  • erkekler böyle düşünürsünüz.. Kendinize özgürlük tanıdınız, kadını ise kuleye tıkmak niyetindesiniz. Kendinize gelince her şeye izin verirsiniz.. (Kreutzer Sonat)