diorex

Çocukluğun Yokoluşu - Neil Postman Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Çocukluğun Yokoluşu kimin eseri? Çocukluğun Yokoluşu kitabının yazarı kimdir? Çocukluğun Yokoluşu konusu ve anafikri nedir? Çocukluğun Yokoluşu kitabı ne anlatıyor? Çocukluğun Yokoluşu PDF indirme linki var mı? Çocukluğun Yokoluşu kitabının yazarı Neil Postman kimdir? İşte Çocukluğun Yokoluşu kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 08.06.2022 11:00
Çocukluğun Yokoluşu - Neil Postman Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Neil Postman

Çevirmen: Kemal İnal

Yayın Evi: İmge Kitabevi

İSBN: 9789755330938

Sayfa Sayısı: 208

Çocukluğun Yokoluşu Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Biyolojik açıdan, herhangi bir kültürün kendisini yeniden üretme gereksinimini unutacağı düşünülemez. Ama, toplumsal açıdan, bir kültürün çocukluk tasarımını taşımaksızın varolması olanaklıdır. Bebekliğin tersine çocukluk, biyolojik bir kategori değil, toplumsal bir kurgudur. Çocukluk tasarımı Rönesans'ın büyük icatlarından biridir. Bilim, ulus devlet ve dinsel özgürlük ile birlikte, hem toplumsal bir yapı hem de psikolojik bir koşul olarak çocukluk, onaltıncı yüzyılda ortaya çıkmış, günümüze dek inceltilip geliştirilmiştir.

Ama tüm toplumsal kurgular gibi çocukluğun süreğen varlığı da kaçınılmaz değildir.

Çocukluğun Yokoluşu, çocukluk tasarımının göz kamaştırıcı bir hızla yittiği gözleminden yola çıkarak, iletişim araçlarının toplumsallaşma sürecini nasıl etkilediğini, özel olarak matbaa makinesinin çocukluğu nasıl yarattığını, elektronik araçlarınsa onu nasıl yokettiğini soruşturuyor.

Çocukluğun Yokoluşu Alıntıları - Sözleri

  • ..eğitsel yapımızın bütünsel binası, tehlikeli çatlaklarla doludur.
  • “Eğer Aldus ile konuşacaksanız acele edin, çünkü zamanı çok azdır”
  • Çocukluğun ihtiyaç duyduğu şey, sadece, uygarlığın hastalıklı taşkınlıkları tarafından boğulmamasıdır.
  • 1825’de İngiltere’yi ziyaret eden bir Alman şöyle demiştir: “Ele alınan diğer birkaç ülkenin tümünden daha fazla insanın idam edildiği İngiltere’de, iki milyon insan son derece yoğun bir cahillikten acı çekmektedir.”
  • “yani okuyucu diğerleri izleyebilsin diye sözcükleri sesli olarak söylerdi.Fakat kitap yazımıyla birlikte başka bir gelenek başladı: Yalıtılmış okuyucu ve onun mahrem gözleri. Böylece sözelcilik sessiz hale geldi.
  • “Konuşurken çocuklar duymasın diye sürekli fısıltı halinde konuşabiliriz. Ya da anlamayacakları sözcükler kullanabiliriz. Ama TV, fısıldayamaz ve görüntüleri hem somut hem de tüm bilgileri kendinden açıklayıcı (self-explanation)dır. Çocuklar, TV'nin gösterdiği her şeyi görürler.”
  • Teknolojinin kendisinin ilahlaştırılması, politik sürecin bozulması, yetişkin zihninin alçalması ve çocukluğun zayıflaması (yitmesi), hüzünlü işaretlerdir.
  • ..Gerçekten de ilk gösterimlerinden birinde Morse, “Dikkat Evren” mesajını gönderdi. Bu, sanki telgrafın kendisinin evreni belirlemesi gibi bir şeydi. Belki de tüm bunlardan sonra Morse, her şeyi biliyordu.
  • ..gösterilecek tüm dirençle birlikte ödenmesi gereken bir bedel vardır.
  • ..çocuklar, yüzyıllarca kendilerini “iyi” yapmak ya da doğal enerjilerini baskı altına almak için tasarımlanan bir eğitime maruz kaldılar.
  • Erasmus, ilahi çağrışımlarından soyunduğu zaman bile ayıbın uygarlaşma sürecinde gerekli bir öğe olduğunu biliyordu.
  • "Tüm diğerlerinin arasında saygı ve ayıp, bir kez tatmin edildiğinde, zihin için en güçlü dürtüler olur. Çocukların kafasına güven duygusunu, ayıp ve utanma değerlerini sokabilirseniz, onlara doğru ilkeyi kazandırmış olursunuz." #Locke
  • Cahil, ayıp duygusu olmayan, disipline edilmemiş çocuk, çocuğun değil, yetişkinlerin başarısızlığını gösterir.
  • “Çocuklara yönelik giyim endüstrisi, son on yılda çok büyük değişimlere uğradı ve böylece çocuk giyim tarzı giderek ortadan kalkmaya başladı. Artık on iki yaşındaki çocuklar, doğum günü partilerinde takım elbise ya da tayyörler, altmış yaşındaki erkekler ise aynı partilerde kot pantolonlar giymektedirler. On bir yaşındaki kızlar yüksek ökçeli ayakkabılar giymekteler”
  • Matbaa bize, bedenden ayrılmış zihni verdi fakat bu da bizi, bizden geriye kalanın nasıl denetleneceği sorunuyla karşı karşıya bıraktı. Ayıp, bu tür denetimin düzenlenebileceği bir mekanizmaydı.

Çocukluğun Yokoluşu İncelemesi - Şahsi Yorumlar

‘Bebekliğin tersine çocukluk, biyolojik bir kategori değil, toplumsal bir kurgudur.’ Çocukluğun yokoluşu temelde bu tezi savunan, çocukluğun 16. yy’da icat edilmiş olup günümüze kadar geliştiğini; son yüz yıllık zaman diliminde ise gittikçe yokolmaya başladığını bizlere anlatıyor. Neil Postman çocukluğun tanımını yapmanın yetişkinliğin tanımını yeniden yapmayı da gerekli kıldığından söz ediyor. Ortaçağda henüz çocuk-yetişkin ayrımı olmayan zamanlarda insanların davranışları ve konuşmaları herhangi bir fark göstermiyordu, çocukların duymaması gereken sözler yoktu, ölüm ya da hastalıklar onlardan saklanmazdı. Zamanla çocukluk kavramının gelişimi bir yandan çocuklardan gizlenecek bir sırlar içeriği ve bir yetişkin dili ortaya çıkardı. Neil Postman bu süreçte matbaanın gelişimi ve sonucunda okuryazar bir toplumun oluşmasının önemli olduğunu vurguluyor. Çünkü yeni oluşan bu ‘okuryazar yetişkinler’ benlik duygusuna yoğunlaştılar ve kimlik fikri önem kazanmaya başladı. Çocukluğun gelişimi çocuk eğitiminin nasıl yapılacağı sorusunu da ortaya çıkardı. Bu noktada ‘ayıp’ kavramı önem kazandı. ‘Matbaa bize, bedenden ayrılmış zihni verdi fakat bu da bizi, bizden geriye kalanın nasıl denetleneceği sorunuyla karşı karşıya bıraktı.’ İşte bu denetimin düzenlenebileceği mekanizma ayıp düşüncesidir. Postman teknolojinin ve kitle iletişiminin toplum yapısı üzerine olan etkisinden bahsederken televizyon üzerinde ayrıca duruyor. Bu konuda Televizyon:Öldüren Eğlence isimli bir kitabı olmasının yanında bu kitabında da konuya yer vermiş. Kitapta bu konuda dikkatimi en çok çeken noktalardan biri televizyonun çocukları şekillendirmedeki ayrıca etkisi üzerinde durması. Kitle iletişim araçlarının insanlar üzerindeki etkisinin çok farklı olmayacağını düşünmeme rağmen Postman, çocukların gazete okuyucusu olmadığını ancak tv izleyicisi olduğundan bahsediyor. Bu da tv yayınlarının hitap ettiği yaş grubunu önemli ölçüde değiştiriyor. Kitabın sonlarına doğru çocukluğun yokoluşunun nasıl olduğundan bahseden yazar, günümüzde çocukların da yetişkinler gibi kıyafetler giyip, onlar gibi konuştuklarını artık çocuk şarkısı ya da çocuk oyunlarının unutulmaya başlandığını belirtiyor. Bir yetişkin gibi davranmaya özendirilen yayınların(özellikle cinsel) çocukları ortaçağdaki gibi minyatür yetişkinlere dönüştürdüğü üzerinde duruyor ve özellikle modern insanın tamamen kendisi üzerine kurulu koşuşturmacalı hayatında çocukların kısa sürede yetişkine dönüşüp ‘yük’ olmamasının en iyi seçenek olarak görülmesini eleştiriyor. Not: Yazar kitapta akıcı ve sade bir dil kullanmış ancak bahsedilen kültür ve toplumlar Amerikan ve Avrupa halklarını içeriyor. Bu da genel bir değerlendirme yapmayı zorlaştırıyor. Dünyanın geri kalanında ve İslam toplumlarında çocukluğun nasıl bir tarihi olduğunu anlamak için farklı kaynaklara başvurmak gerek. (Feyza)

Yine Postman, Yine Nefis Bir Toplum Okuması: Çocukluk, icat edilmiş bir şey mi yoksa bir keşif mi? Kime çocuk denir, çocuklukla yetişkinlik arasındaki sınırlar her dönem benzer midir, çocukluğun yapıtaşları nelerdir, çocukluğun var olması ve yok olması arasındaki fark nedir, çocukları muhatap ettiğimi kurumsal yapılar çocukluğa ne yapıyor? Bu ve daha fazlasının yanıtını Postman'ın olağan ironileri açısından okumak çok keyifli. Konunun korkutucu ve halen güncel olduğu ölçüde ele alınış tarzı çok başarılı. Çocukluğu bu kadar yıpratan bir yetişkinler dünyasında geleceğin masumiyetinin aşındığını izlemek iç karartıcı. Postman bu noktada bazı öneriler de getiriyor. (Deniz Dirik)

Neil Postman arabalar ve bilgisiayarlar dahil olmak üzere teknolojiden kaçan bir medya teorisyeni,kültür eleştirmeni Amerikalı yazar. 20 tane kitap yazmış fakat 3 tanesi Türkçemize kazandırılmış. Kitaplarında Amerikan toplumunu derinlemesine değerlendirmesi ve sistemin getirdikleri kabullenmeyip getirilen metanın toplum üzerindeki gerçek etkilerini düşünmesi yazarın en belirgin özelliği. Amerikan toplumunu anlattığı için yer yer sıksa bile bazı düşüncelere ulaşmak için okunacak bir kitap. Bu kitabında çocukluk kavramının ortaya çıkışını, farklı zamanlarda Antik Yunan, Ortaçağ Avrupası gibi çocukluk kavramının nasıl alğılandığını anlatmış. Kitapta kendimce en vurucu yerler günümüzde çocuklar ve yetişkinlerin giyim tarzlarının aynı olması ve bunun çocuğa etkileri kısmıydı. Nitekim bana oldukça itici gleen ve pedagojik yönünü sorguladığım Koton markasının "çocuk kafası cocuk modası" reklamını hatırlattı. Çocukların 3 yaşında anneden ayrılıp okula başladığı, hala bin sene önceki mimariye sahip renk ve sevgiden uzak bireyselleştirilmiş ve yarışa dayalı bir ortamda çocukluğun varlığından söz edilir mi düşünülür. (Courage dear heart)

Çocukluğun Yokoluşu PDF indirme linki var mı?

Neil Postman - Çocukluğun Yokoluşu kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Çocukluğun Yokoluşu PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Neil Postman Kimdir?

Neil Postman Kitapları - Eserleri

  • Televizyon Öldüren Eğlence
  • Teknopoli
  • Çocukluğun Yokoluşu
  • Amusing Ourselves to Death
  • Technopoly

Neil Postman Alıntıları - Sözleri

  • "Tüm diğerlerinin arasında saygı ve ayıp, bir kez tatmin edildiğinde, zihin için en güçlü dürtüler olur. Çocukların kafasına güven duygusunu, ayıp ve utanma değerlerini sokabilirseniz, onlara doğru ilkeyi kazandırmış olursunuz." #Locke (Çocukluğun Yokoluşu)
  • " Madonna'nın müziğin zirvesine ulaştığına inanan bir genç, insanlığın yükselişini ve düşüşünü birbirinden ayırabilme duyarlılığından yoksundur. " (Teknopoli)
  • Bir kültürün ruhunun tükenmesinin iki yolu vardır. Brincisinde (Orwellcı yol) kültür bir hapishaneye dönüşürken, ikincisinde (Huxleyci yol) kültür bir hicive dönüşür. (Televizyon Öldüren Eğlence)
  • Bir kültür sözlü iletişimden yazıya, basılı yayınlardan televizyon yayınlarına kaydıkça, hakikatle ilgili fikirleri de değişir, Nietzsche'nin dediği gibi, her felsefe yaşamın bir evresinin felsefesidir. (Televizyon Öldüren Eğlence)
  • Bir ayna yalnızca bugün giydiklerimizi yansıtır, dün giydiklerimiz konusunda sessizdir. Televizyonla da aynı şekilde kafamızı süreksiz bir şimdiki zamana gömeriz. (Televizyon Öldüren Eğlence)
  • Aynı anda hem sigara içmenin hem de dua etmenin dinen uygun olup olmadığı hususunda tereddüde düşen iki papaz kesin bir cevaba ulaşmak için Papa'ya mektup yazarlar. Papazlardan biri soruyu şu şekilde sorar: "Dua ederken sigara içmek hoş görü­lebilir mi?" ve hayır yanıtını alır zira dua eden kişi tüm dikkatini duaya vermelidir. Diğer papaz ise sigara içerken dua etmenin hoş görülüp görü­lemeyeceğini sorar ve evet yanıtını alır zira her zaman dua edilebilir. Bir sorunun şekli bizi problemin çözümünü bulmaktan da alıkoyabilir. (Teknopoli)
  • Kepler New Astronomy adlı eserinde: "Azizlerin tabiatın bu tarz meseleleri hakkındaki görüşlerine gelince tek bir cümleyle cevap vereceğim; dinde geçerli olan otoritedir, felsefede geçerli olan ise sadece akıldır." demektedir. Birçok azizin ne dediğini gözden geçirdikten sonra Kepler sözlerini şöyle sürdürür: "Bence bunların hepsinden daha kutsal olanı Hakikat'tir." (Teknopoli)
  • Televizyon okuma-yazma kültürünü genişletmez ve pekiştirmez. Tersine, okuma-yazma kültürüne saldırır. (Televizyon Öldüren Eğlence)
  • In 1936, the great English mathematician Alan Turing showed that it was possible to build a machine that would, for many practical purposes, behave like a problem-solving human being. //1936'da büyük İngiliz matematikçi Alan Turing, birçok pratik amaç için kullanılabilecek ve problem çözen bir insan gibi davranacak bir makine yapmanın mümkün olduğunu gösterdi. (Technopoly)
  • Erasmus, ilahi çağrışımlarından soyunduğu zaman bile ayıbın uygarlaşma sürecinde gerekli bir öğe olduğunu biliyordu. (Çocukluğun Yokoluşu)
  • Çocukluğun ihtiyaç duyduğu şey, sadece, uygarlığın hastalıklı taşkınlıkları tarafından boğulmamasıdır. (Çocukluğun Yokoluşu)
  • When Galileo said that the language of nature is written in mathematics, he did not mean to include human feeling or accomplishment or insight. // Galileo, doğanın dilinin matematikte yazıldığını söylediğinde buna insan duygularının, başarılarının veya içgörülerinin de bu dahil olduğunu kastetmemişti. (Technopoly)
  • Bizim kültürümüz işlerin, bilhassa önemli işlerin yürütülmesinde yeni bir yol izlemeye başlamıştır. Her geçen gün gösteri olan şeyler ile olmayan şeyleri birbirinden ayırmak zorlaştıkça kültürümüzün söyleminin niteliği de değişmektedir. Rahiplerimiz, başkanlarımız, cerrahlarımız, avukatlarımız, eğitimcilerimiz ve televizyon habercilerimiz, kendi disiplin alanlarının gerekliliklerini karşılamaktan ziyade iyi bir şovmenliğin gerektirdiği davranışlara kafa yormaktadırlar. (Televizyon Öldüren Eğlence)
  • Cehalet daima düzeltilebilir bir durumdur. Ancak cehaleti bilgi olarak kabul ettiğimiz zaman ne yapabiliriz? (Televizyon Öldüren Eğlence)
  • Matbaa bize, bedenden ayrılmış zihni verdi fakat bu da bizi, bizden geriye kalanın nasıl denetleneceği sorunuyla karşı karşıya bıraktı. Ayıp, bu tür denetimin düzenlenebileceği bir mekanizmaydı. (Çocukluğun Yokoluşu)
  • ..çocuklar, yüzyıllarca kendilerini “iyi” yapmak ya da doğal enerjilerini baskı altına almak için tasarımlanan bir eğitime maruz kaldılar. (Çocukluğun Yokoluşu)
  • “Çocuklara yönelik giyim endüstrisi, son on yılda çok büyük değişimlere uğradı ve böylece çocuk giyim tarzı giderek ortadan kalkmaya başladı. Artık on iki yaşındaki çocuklar, doğum günü partilerinde takım elbise ya da tayyörler, altmış yaşındaki erkekler ise aynı partilerde kot pantolonlar giymektedirler. On bir yaşındaki kızlar yüksek ökçeli ayakkabılar giymekteler” (Çocukluğun Yokoluşu)
  • " Bilgisayarları kullanmak­sızın nelerin yapılabileceğini hatırımızda tutmamız önemlidir ve ayrıca bilgisayarların kullanımıyla neleri yitirdiğimizi de hatırımızdan çıkamamamız gerekmektedir. " (Teknopoli)
  • Stated in the most dramatic terms, the accusation can be made that the uncontrolled growth of technology destroys the vital sources of our humanity. It creates a culture without a moral foundation. It undermines certain mental processes and social relations that make human life worth living. Technology, in sum, is both friend and enemy. //En dramatik ifadelerle ifade edildiğinde, teknolojinin kontrolsüz büyümesinin insanlığımızın hayati kaynaklarını yok ettiği suçlaması yapılabilir. O, ahlaki temeli olmayan bir kültür yaratır. O, insan hayatını yaşamaya değer kılan belirli zihinsel süreçleri ve sosyal ilişkileri zayıflatır. Özetle, teknoloji hem dost hem de düşmandır. (Technopoly)
  • " Kendi kökenlerinizi bilmek sadece dedelerinizin nereden geldiğini ve başından neler geçtiğini bilmek değildir. Ayrıca düşüncelerinizin nereden geldiğini ve neden bu düşüncelere inandığınızı bilmektir; ahlaki ve estetik duyarlılıklarınızın nereden geldiğini bilmektir. Yalnızca ailenizin değil aynı zamanda sizin dünyanızın nereden geldiğini bilmektir. " (Teknopoli)

Yorum Yaz