diorex
sampiyon

Clarissa - Stefan Zweig Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Clarissa kimin eseri? Clarissa kitabının yazarı kimdir? Clarissa konusu ve anafikri nedir? Clarissa kitabı ne anlatıyor? Clarissa kitabının yazarı Stefan Zweig kimdir? İşte Clarissa kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 28.02.2022 16:00
Clarissa - Stefan Zweig Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Stefan Zweig

Çevirmen: Gülperi Sert

Orijinal Adı: Clarissa

Yayın Evi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları

İSBN: 9789750711961

Sayfa Sayısı: 184

Clarissa Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Zweig hayatının son dönemlerinde başladığı, taslağı 1981’de gün ışığına çıkarılan ve yayıncısı tarafından tamamlanan Clarissa’da, 1902 yılından Birinci Dünya Savaşı’nın patlak vermesine kadar geçen dönemde, dünyanın halini genç bir kadının gözünden anlatır. Avusturyalı bir subayın kızı olan Clarissa bir manastır okulunda büyümüş, eğitimini tamamladıktan sonra Viyanalı ünlü bir sinir hastalıkları uzmanının yanında çalışmaya başlamıştır. Lozan’daki bir kongrede barışsever Fransız öğretmen Léonard’la tanışır. Birbirlerine âşık olurlar. Savaş yüzünden ayrılmak zorunda kaldıklarında Clarissa hamiledir. Üstelik karnındaki bebeğin babası aynı zamanda düşmanıdır da. Milliyetçi bir histerinin kol gezdiği parçalanmış Avrupa’da bu bebeği doğurmak yalnızca kişisel bir karar değildir artık.

(Tanıtım Bülteninden)

Clarissa Alıntıları - Sözleri

  • Goethe'nin dediği gibi: 'Milyonlarca lüleli peruk da taksan, arşınlarca yüksekteki kaideye de çıksan, neysen osundur.'
  • “Seni tanımadan önce neyim vardı: Yapayalnızdım. İki kişi olunca dünyanın üstesinden gelinebilir.”
  • "Sen ve ben, biz ikimiz dünyanın kendisiydik ve dünya daha önce hiç olmadığı kadar büyük ve güzel görünüyordu. Ah keşke hayatta olmak için değil de, kendi hayatımızı yaşayabilmek için ikimize ait sekiz günümüz daha olsaydı."
  • "Uyandım ve sen yoktun. Hayatımda hiç bu kadar korkmamıştım. Kendimi terk edilmiş hissettim. İlk kez şimdi, şu dakika benim için ne demek olduğunu, ayrılığın ne anlama geleceğini anladım! Uyanmak ve seni görememek korkunçtu. Yooo, bir dakikalığına bile seni bırakmam. İmkânım olduğu sürece de ayrılmam. Asla. Her zaman yanında olacağım. Şimdi ve ahirette. Sonsuza dek."
  • Her şeyin bittiğini sandığınız anda kader birini yollayıveriyor.
  • Çoğu zaman akşamları bir kitabım olur, bir arkadaşım, güzel bir mektubum, biraz da müziğim. Aslında bunlardır benim mutluluk diyebileceğim şeyler.
  • ”Ah çok kötü bir şey bu, bu soğuma, bu yabancılaşma.”
  • “Çünkü yalnızlık korkusu zehirden beterdir.”
  • "En önemli şey, insanın kendisi kalması, değişmemesidir."
  • "Çünkü oyalanma iç güdüsü bağımlılık yaratabilir."
  • Evet, insan susarak da yalan söyleyebilir.
  • "Ama yine de hayat boyunca yediği darbenin izini taşıyor insan..."
  • Zaman da takvimler de bir esaret.

Clarissa İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Clarissa Kitap İncelemesi: Zweig'nın hayatı gibi Clarissa'nın hayatı da yarım kaldı... Stefan Zweig'in ölmeden evvel yazdığı ve tamamlayamadığı tek kitabıdır. Büyük bir heves ile okudum. sizi tamamen öykünün içine çekiyor. Keşke bu kitaba sınav haftamda denk gelmeseymişim. Ara vere vere okumak durumunda kaldım. Zweig'in duygu aktarma yeteneğine bayılıyorum. Muhteşem olay ve karakter analizleri var. Olaylara ele alma şekli harika. Eğer tamamlanmış olsaydı kesinlikle büyük eserlerde adını çok daha ön sıraya yazdırırdı. Konu olarak bir subay kızı olan Clarissa yatılı bir manastırda rahibeler tarafından büyütülür. Eğitimini tamamladığında çalıştığı kişinin yerine bir konferansa gider. Başka bir ülkede gittiği bu konferansta fransız bir beye aşık olan Clarissa savaş çıktığında ülkesine dönünce karnında bir düşmanın bebeğini taşıdığını fark eder. Zweig savaştan öncesi ve sırasında olayları bize aktarıyor. Düşünmeden edemiyorum. Belki de o hastane yatağındaki karakter "Artık dayanamıyorum korkuyorum" dediğinde belki de yazar son kez sesini duyuruyordu... (Büşra T.)

Ben... ben yeniden yaşamaya başladım, ümit edebildiğimden... Merhabalar. En sevdiğim yazarlardan biri olan Zweig'in Clarıssa kitabı çok uzun zamandır elimdeydi. Geçenlerde elim bu kitaba gitti ama keske elimde bu kadar süründürmeseydim, bu konuda kitaba haksızlık ettim. On günde okumuş olsam da kitapla kopukluk yaşamadım ve keyifle okudum diyebilirim. Ben Zweig kaleminde en çok karakterlerin ruh hâllerini tasvir edişine bayılıyorum. Olaydan ziyade psikolojik tahlilleri bu kadar başarılı bir şekilde aktarması okuduğum tüm kitaplarında beni çok şaşırtmıştır. Onun bu başarısı bana 'ne yazsa okurum' dedirtiyor, gerçekten çok severek okuyorum. Zwieg bu kitabında, savaş dönemini ve savaşa maruz kalan insanların psikolojilerini yansıtıyor bize. Clarıssa bir subay kızı ve eğitimini manastırda tamamlamıs bir kız. Manastırdan sonra işe başlar ve başka bir ülkeye konferansa gider. Clarıssa burada Fransız Leonard ile tanışır ve devamında aşk başlar. Ne yazık ki Birinci Dünya Savaşı'nın patlak vermesiyle ayrılmak zorunda kalırlar. Clarıssa ayrılık acısının üstüne ülkesine döndüğünde bir de hamile olduğunu öğrenir. Ayrılık ve özlem bir yandan içini yakarken diğer yandan bu bebeğin babası aynı zamanda düşmanıdır da... Clarıssa'nın savaş döneminde böyle bir durumda kalması ve yaşadığı psikolojik hâlleri okuyoruz ardından. Bebeği doğurmak ve doğurmamak ikileminden sonra Clarıssa'nın karşısına hayat farklı imkânlar sunuyor... Kitap Zweig'in ölmeden önce yazmaya başladığı ama ne yazık ki tamamlayamadığı kitabı. Bitirdikten sonra zaten devamı olmalıydı gibi düşünüyorsunuz. Buna rağmen yine de keyifle okunan bir eserdi. Zweig'in kendisi de 2. Dünya Savaşı'na denk gelmiş ve Hitler baskısını yaşamış biridir. Savaş dönemini yaşamış biri olarak kitabında bunu çok da güzel bir şekilde yansıtmış... Okumak isteyenler için şimdiden keyifli okumalar diliyorum. :) (ezgi çelik)

Stefaaan Zweig'ın intihar edip yarım bıraktığı kitabı. Stefan öldüğü için kitabın bir kısmından sonra anlıyorsunuz onun yazmadığını. O güzel betimlemeler, akış .. Yinede okuduğum ilk uzun soluklu kitabıydı ve çok çok sevdim. Bitmesin diye bir haftaya yayarak okudum diyebilirim. Konu ilerleyişi, karakterler hatta konu hepsi o kadar bütündü ki asla sıkılmadım. Kitap 1. Dünya savaşı zamanını, bir aileyi ve düşman ülkelerden birbirlerine aşık olan iki insanı anlatıyordu. Clarissa ciddiyetli bir ailede büyümüş, babası devlete hizmet eden bir askerin kızıdır. Yatılı okulda büyüdüğü için aile sevgisi alamamış ve Clarissayı okurken sanki onun sevgisizliğini hissediyorsunuz. O babasından beklediği sevgi. Babasının göstermek isteyip yapamadığı sevgi...Okul bitince kardeşi ile babasının yanına dönüyor. Babası asker olduğu için onlara hayat sorumluluğu verip veda ediyor. Bundan sonrası için o yaşta iki çocuğun hayatla mücadelesini okuyorsunuz. Ah Clarissa. Kitabın sonu yayıncı tarafından tamamlanıyor ama yinede güzel bir sondu. Stefan kaleminin değdiği bir eser nasıl kötü olabilir ki? Tavsiye ederim. Keyifli okumalar. (İrem Şahin)

Kitabın Yazarı Stefan Zweig Kimdir?

Babası varlıklı bir sanayici olan Stefan Zweig, küçük yaşlardan itibaren kültür ve edebiyat alanında eğitim görmeye başladı. İngilizce, Fransızca, İtalyanca, Latince ve Yunanca öğrendi. Viyana ve Berlin üniversitelerinde felsefe öğrenimi gördü. İlk şiirlerini lisedeyken, Hugo von Hofmannsthal'ın ve Rainer Maria Rilke'nin eserlerinin etkisiyle yazdı. 1901'den sonra Fransızca yazan Paul Verlaine ve Baudelaire'in şiirlerini Almanca'ya çevirdi. 1907-1909 yılları arasında Seylan, Gwaliar, Kalküta, Benores, Rangun ve Kuzey Hindistan'ı gezdi, bunu, 1911'deki New York, Kanada, Panama, Küba ve Porto Riko'yu kapsayan Amerika yolculuğu izledi. 1914 yılında Belçika'ya Émile Verhaeren'in yanına gitti.

I. Dünya Savaşı'nda (1914-1917) gönüllü olarak Viyana'da savaş karargâhında "Savaş Arşivi"nde memur olarak çalıştı. Savaştan sonra Avusturya'ya dönerek Salzburg'a yerleşti. 1920 yılında, Frederike Von Winternit ile evlendi. Stefan Zweig Salzburg'da yaklaşık 20 yıl yaşadı. Kapuzinerberg'in yamacındaki villasında geçirdiği yıllar, Zweig'ın en verimli yıllarıdır. Kapuziner yokuşu, 5 numaradaki villayı, Friderike ile evli olduğu yıllarda satın aldı. Salzburg'da geçirdiği yıllar Zweig'ı edebiyatta doruğa tırmandırdı, en güzel eserlerini, kente ve Salzach’a yukardan bakan iki katlı, ağaçlar arasına gizlenmiş villada yazdı. Kısa sürede ünlü insanlarla dostluk kurdu, onları sık sık Salzburg'da konuk etti. Romain Rolland, Thomas Mann, H.G. Wells, Hugo von Hofmannstahl, James Joyce, Franz Werfel, Paul Valery, Arthur Schnitzler, Ravel, Toscanini ve Richard Strauss, Zweig'in konuğu oldu. Salzburg'da geçen yıllarında Zweig, Avrupa'nın düşünsel birliği için ağırlığını koydu; makaleleriyle ve konferanslarıyla aşırılıklara karşı uyarılarda bulundu; diplomatik çevrelere, akıl ve sabır çağrısı yaptı. 1927'de Almanya'nın Münih şehrinde "Duygu Karmaşası", "Yıldızın Parladığı Anlar" ve "Tarihsel Baş Minyatür" adlı kitapları yayımlandı, yine 1927'nin 20 Şubat tarihinde "Rilke'ye Veda" başlıklı konuşmasını yaptı. 1928'de Leo Tolstoy'un 100. Doğum Yıldönümü Kutlamaları'na katılmak üzere, Sovyetler Birliği'ne gitti. 1933'de, Nazilerin yakmaya başladıkları kitaplar arasında Yahudi kökenli Zweig'ın eserleri de yer alıyordu. 1934'te Gestapo'nun villasını basıp, silah araması üzerine Zweig ülkesini terk etmek zorunda kaldı ve İngiltere'ye, Londra'ya yerleşti. Ancak, kendini burada da rahat hissedemedi ve taşındı.

Zweig, 1937'de ilk karısı Frederike'den ayrıldı ve bir yıl sonra Portekiz'e yanında Lotte Altman adında bir kadınla gitti. O sıralarda Avusturya, Alman Reich'ına katılmıştı ve Zweig da İngiliz vatandaşlığına geçmek için müracaat etti. 1939'da "Kalbin Sabırsızlığı" adlı romanı yayımlandı ve Zweig da, Portekiz seyahatine birlikte çıktığı Lotte Altman ile evlendi. 1940'ta İngiliz tabiiyetine girdi, II. Dünya Savaşı sırasında New York'a, Arjantin'e, Paraguay'a ve Brezilya'ya gitti. Zweig konferanslar için gittiği Brezilya'ya yerleşmeye karar verdi. Orada ünlü "Bir Satranç Öyküsü"nü kaleme aldı. Stefan Zweig, 1941'de Montaigne üzerine çalışmaya başladı ve "Dünün Dünyası - Avrupa Anıları" adlı otobiyografisini kaleme aldı. "Dünün Dünyası" kitabı, 1900’lerin başında gençliğini yaşamış bir yazarın yaşadığı dünyanın asla eskisi gibi olmayacağını farkettiğinde eski günlere düzdüğü bir övgüdür.

Avrupa’nın içine düştüğü durumdan duyduğu üzüntü ve yaşamındaki düş kırıklıkları nedeniyle 22 Şubat 1942'de Rio de Janeiro'da, karısı Lotte ile birlikte intihar etti. Buna Hitler’in dünya düzenini kalıcı sanmasının verdiği karamsarlığın yanı sıra, kendi dünyasının asla bir daha varolmayacağı düşüncesi neden oldu.

Üretken bir yazar olan Zweig, birçok konuda denemeler yaptı. Lirik şiirler yazdı, trajedi ve dram türünde sahne eserleri denedi, özellikle biyografi alanında önemli eserler ortaya koydu. Freud ve psikolojiye olan ilgisi onu bu alana yöneltti. Biyografi alanındaki çalışmaları, dönemin birçok ünlü kişisinin hayatlarını gözler önüne serdi. Üç Büyük Usta: Balzac, Dickens, Dostoyevski; Kendi İçindeki Şeytanla Savaşanlar: Hölderlin, Kleist, Nietzsche; Romain Rolland; Marie Antoinette; Magellan, Stendhal, Erasmus, Fouche eserleri bu biyografilerden birkaçıdır.

Stefan Zweig Kitapları - Eserleri

  • Satranç
  • Amok Koşucusu
  • İnsanlığın Yıldızının Parladığı Anlar
  • Sabırsız Yürek
  • Dünün Dünyası
  • Değişim Rüzgarı

  • Geleceğe Güven
  • Yolculuklar
  • Unutulmuş Düşler
  • Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu
  • Balzac
  • Montaigne
  • Clarissa

  • Macellan
  • Rotterdamlı Erasmus
  • Amerigo
  • Günlükler
  • Joseph Fouche
  • Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört Saat
  • Kendileriyle Savaşanlar: Hölderlin, Kleist, Nietzsche

  • Marie Antoinette
  • Vicdan Zorbalığa Karşı ya da Castello Calvin'e
  • Üç Büyük Usta: Balzac, Dickens, Dostoyevski
  • Ay Işığı Sokağı
  • Avrupa'nın Vicdanı
  • Amok - Usta İşi
  • Ruh Yoluyla Tedavi

  • Korku
  • Kendi Hayatının Şiirini Yazanlar: Casanova, Stendhal, Tolstoy
  • Yarının Tarihi
  • Yakıcı Sır
  • Mektuplaşmalar
  • Sahaf Mendel - Bir Kadının Yirmi Dört Saati
  • Olağanüstü Bir Gece

  • Gömülü Şamdan
  • Dostlarla Mektuplaşmalar
  • Freud - Cinselliğin Yeryüzü
  • Mürebbiye
  • Mary Stuart
  • Korku Ruhu Kemirir
  • Buluşmalar

  • Karmaşık Duygular
  • Alacakaranlıkta Bir Öykü
  • Kurşun Mühürlü Tren
  • Mecburiyet
  • Bir Çöküşün Öyküsü
  • Seçilmiş Öyküler
  • Hikayeler

  • Geçmişe Yolculuk
  • Freud - Mutluluğun Mimarı
  • Kuş Kapanı ve Dönüşüm
  • Kaçak ve Sahaf Mendel
  • Dadı ve Leporella
  • Stefan Zweig - Seçme Eserleri
  • Geç Ödenen Bedel

  • Sanatta Yaratıcılığın Sırrı
  • Virata ya da Ölümsüz Bir Kardeşin Gözleri
  • Rilke'ye Veda
  • Görünmez Koleksiyon - Unutulmuş Düşler - Karda
  • Cenevre Gölü'ndeki Olay
  • Kadın ve Manzara
  • Nietzsche

  • Kızıl
  • O muydu?
  • Bir Kalbin Çöküşü
  • Bizans'ın Fethi
  • Gölge Kadınlar
  • Zalimce Bir Oyun
  • Dürüst Aptal Efsanesi Verlaine

  • Satranç
  • Lyon'da Düğün
  • Satranç Ustası - Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu
  • Rahel Tanrı’yla Hesaplaşıyor
  • Stefan Zweig'ın Mektupları
  • Erika Ewald'ın Aşkı
  • Efsaneler

  • Dostoyevski: Yalnızlığın Keşfi
  • Toplu Öyküler 1
  • Toplu Öyküler 3
  • Toplu Öyküler 2
  • Unutulmaz Bir İnsan
  • İki Yalnız
  • Stefan Zweig - Seçme Eserleri 2

  • Ormanın Üzerindeki Yıldız
  • Leporella
  • Aylak
  • Emile Verhaeren
  • Hayatın Mucizeleri
  • Brezilya
  • Kitapçı Mendel

  • Birbirine Benze(me)yen Kız Kardeşler
  • Stefan Zweig Kutulu Set
  • Bir Zanaatla Beklenmedik Karşılaşma
  • Leman Gölü Kıyısındaki Olay
  • Benimle Dostluk Zordur
  • Stefan Zweig - Seçme Eserleri
  • Seçme Eserler

  • Hikayeler 2
  • Bir Hayat
  • Öz Nəğməsini Oxuyanlar
  • Novellalar
  • Seçilmiş Əsərləri
  • Tolstoy - Û ronahî di tarîye de dibirike
  • Oradan Uzakta

  • Twenty-Four Hours in the Life of a Woman and The Royal Game
  • Wondrak. Der Zwang. Zwei Erzählungen gegen den Krieg
  • Stefan Zweig Seti

Stefan Zweig Alıntıları - Sözleri

  • Verdiği kararın uygulanmasını engelleyecek her şeyi önlemek istiyordu... (Stefan Zweig - Seçme Eserleri)
  • Ancak herkes de bilir ki, yardım çağrısında bulunmayan bir insana yardım etmekten daha zor bir şey yoktur, çünkü yardım dilenmiyorsa mutlaka son bir şey daha vardır: Israr edip incitmememiz gereken gururudur bu. (Bir Zanaatla Beklenmedik Karşılaşma)
  • Karakteri gereği kendini hiçbir şeyden yoksun bırakmaz, insan arasına karışmaktan hoşlanan biri olarak her yerde aranırdı. Arkadaşları, onun yalnızlığa hiç alışık olmadığını bilirdi. (Stefan Zweig - Seçme Eserleri 2)
  • Sana yardım edemem Boris. İnsanlar artık birbirine yardım etmiyor. (Kaçak ve Sahaf Mendel)
  • Unutuldu ve öyle de kaldı. (O muydu?)
  • Doğanın cömert davranarak engin topraklar, sonsuz zenginlikler bahşettiği, güzellikle ve akla hayale gelebilecek her türlü potansiyel güçle kutsanmış bu ülkenin kuruluşundan beri görevi hep aynıdır: Kalabalık bölgelerden aldığı insanlara geniş topraklarında kök saldırmak, eskiyle yeniyi birleştirerek yeni bir medeniyet kurmak. (Brezilya)

  • Ancak gerçeklik tüm düşlerden daha güçlü ve daha sağlamdır. (Aylak)
  • "...bu adam konuşmak istiyordu, konuşmalıydı. Ve biliyordum ki ona ancak sessiz kalarak yardım edebilirdim." (Toplu Öyküler 3)
  • ... eski acısını iki kat daha fazla duyuyordu. (Hayatın Mucizeleri)
  • "...darbeyi yiyen ancak bilir onun ne olduğunu, darbeyi vuran değil ve acı çekmeyi sadece acı çekenler bilir." (Virata ya da Ölümsüz Bir Kardeşin Gözleri)
  • Ruhlarının kapısını kapattıkları için kimse onlara ulaşamıyordu ve bu belki de yıllarca sürecekti. Herkesle savaş halindeydiler. Bir günde, kısacık bir günde büyümüşlerdi! (Dadı ve Leporella)
  • Buralardan çekip gittiğimizde tozun üzerindeki ayak izlerimizi bir rüzgar süpürüp götürecekse yaşamanın ne anlamı var ki? (Kaçak ve Sahaf Mendel)
  • Yoksun kalınan şey öylesine kaybedilmiştir ki, artık sadece bir ağrı gibi hissedilir ve acı verir. (Alacakaranlıkta Bir Öykü)

  • Bir Rus için tek bir şey vardır: ya hep, ya hiç! Rus insanı varoluşun o kozmik gücünü hissetmek ister. (Dostoyevski: Yalnızlığın Keşfi)
  • "İyilikle gülümseyebilen insanlar vardı hâlâ.." . (Satranç)
  • Ne de olsa, güzellik kadınlardan kaçıp gittiğinde ondan boşalan yere bilgelik yerleşirmiş. (Birbirine Benze(me)yen Kız Kardeşler)
  • Derimin altında akışını hissettiğim kan gibi bu karanlık yaşamın etrafımı yavaş yavaş kapladığını hissediyordum. Sanki hiçbir şey bana göre değildi, ama hepsi benim içindi. (Zalimce Bir Oyun)
  • Sevgili bay Zweig, Okumam için ödünç vermis olduğunuz kitaplari geri yollamadigim icin affiniza rica ediyorum... R.M. Rilke (Dostlarla Mektuplaşmalar)
  • Yalnız yaşayan biri yalnızca kendine ders verebilir. (Efsaneler)
  • İki hafta boyunca kitap okumak , yürüyüşe çıkmak , hayal kurmak , rahatsız edilmeden uzun uzun okumak , iki hafta boyunca telefonsuz ve radyosuz yaşamak, konuşmak zorunda olmamak , bir anlamda rahatsız edilmeden kendim olmak istiyordum ... (O muydu?)

Yorum Yaz