dedas
Turkcella

Ceza Sömürgesi - Franz Kafka Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Ceza Sömürgesi kimin eseri? Ceza Sömürgesi kitabının yazarı kimdir? Ceza Sömürgesi konusu ve anafikri nedir? Ceza Sömürgesi kitabı ne anlatıyor? Ceza Sömürgesi kitabının yazarı Franz Kafka kimdir? İşte Ceza Sömürgesi kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 08.02.2022 02:11
Ceza Sömürgesi - Franz Kafka Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Franz Kafka

Çevirmen: İlknur Özdemir

Editör: Mert Tanaydın

Tasarımcı: Yeşim Ercan Aydın

Orijinal Adı: In der Strafkolonie

Yayın Evi: Kırmızı Kedi Yayınları

İSBN: 9786052980064

Sayfa Sayısı: 60

Ceza Sömürgesi Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Franz Kafka’nın Ceza Sömürgesi, garip ve ürpertici atmosferiyle, okuyana, “neyse ki bir rüyaymış” demeyi istetecek denli tedirgin ediciliğiyle ve en önemlisi suç ve ceza arasındaki ilişkiye farklı bir bakış açısı getirmesiyle dikkat çekiyor.

Adı verilmeyen bir adada, ıssız ve bunaltıcı bir vadide, acımasız bir zekâyla kurgulanmış bir mekanizmanın, suçlu ya da suçsuz olmasına bakılmaksızın, savunması alınmaksızın mahkûm kılınmış insanları bürokratik bir katılıkla ve doğal kabul edilen bir yaklaşımla “cezalandırdığı” bir törene, suskun bir gezginle birlikte tanık olur okur. Bir yanda duygusal açıdan olaya mesafeli duran ‘tanık’ gezgin, öbür yanda yasama, yürütme ve yargı yetkilerini kendinde toplamış ve bu sorumluluğu kendini kurban etme derecesine vardıran subay. İkisi arasındaki tezat, edilgenlik/etkenlik, kuşku/inanç, akıl/duygu gibi zıt kavramları mercek altına alıyor ve bunları gerçeklikle baş etmenin karşıt olasılıkları olarak okura sunuyor.

Birinci Dünya Savaşı’nın başladığı sırada kaleme alınan bu uzun öykü, aynı zamanda 20. yüzyılla birlikte patlak veren, insanın insana karşı totaliter bir acımasızlık sergilediği ve bütün Avrupa’yı etkisine alan şiddet yüklü atmosferin, kendisi bilincinde olmasa da, Praglı Kafka’yı da nasıl eline geçirdiğinin izlerini taşıyor.

“Ayrıca mahkûm öyle köpek gibi itaatkâr görünüyordu ki, sanki bayırlarda dolaşsın diye serbest bırakılsa idam başlarken geri dönmesi için ıslık çalmak yeterli olacaktı.”

Ceza Sömürgesi Alıntıları - Sözleri

  • "Kaç güneş battı o gecede bilmiyorum. Ama bir daha hiç sabah olmayacak gibiydi. Bir söz, kaç güneş batırır o zaman öğrendim."
  • "Aynı saatte, aynı şiirde, aynı satırda, yıldızlar eşliğinde buluşalım. Yoksa bu özlem beni benden edecek..."
  • Bir söz, kaç güneş batırır..
  • İnsanın kendi dikine giden burnu ne kadar güvenilir olsa da asla her zaman doğruyu göstermez.
  • "Yargılama adaletsizlik kokuyordu, infaz da insanlık dışıydı."
  • "Bir söz, kaç güneş batırır.."
  • "İnanın ve bekleyin!"
  • "..Bir şeyi çok istersen gerçekleşirmiş... Boşuna istemeyin! En çabuk kaybettiğimiz En çok istediğimizdir farkında değiliz..."
  • "Konuşurken rahat olmalısınız, gerçeği yüksek sesle haykırın..."
  • Artık hiç kimse yalnız olmayı umursamıyordu.
  • Size yapılan haksızlıklardan çok daha büyük haksızlıklar yaşadı dünyamız.
  • Kaç güneş battı o gecede bilmiyorum. Ama bir daha hiç sabah olmayacak gibiydi. Bir söz, kaç güneş batırır, o zaman öğrendim
  • Kaç güneş battı o gecede bilmiyorum. Ama bir daha hiç sabah olmayacak gibiydi. Bir söz, kaç güneş battırır, o zaman öğrendim.
  • Bakın şurada;"Adil ol, Doğru yoldan Ayrılma" yazıyor.
  • "Bugünlerde birinin sizi anlaması imkansız."

Ceza Sömürgesi İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Kafka, sənə heyranam!: Yəqin ki, hər kitabsevərin heyran olduğu bir yazar var. Məndə Kafka'nın özünəməxsus üslubuna, yaradıcılığına heyranam. Baxmayaraq ki, Kafka başa düşülməsi ən çətin yazarlardan biri hesab edilir, ancaq mən onun yazdıqlarında özümü tapıram. Kafka'ya olan heyranlığım "Babaya mektup" əsəri ilə başlamışdı, bu əsəri oxuduqdan sonra mən sevimli yazıçımı tapdığıma əmin oldum, bundan sonra da bütün kitablarını oxumağı düşünürəm. Fikrimcə, Kafka əsərlərini ardıcıllıqla oxumaq, onu daha yaxşı başa düşməyimizə kömək edəcək. Məndə bu ardıcıllığı pozmadım və "Babaya mektup" dan sonra "Ceza sömürgesi" kitabını oxudum. "Ceza sömürgesi" 4 qısa hekayədən ibarətdi: 1.Ceza Sömürgesi 2. Yasanın Önünde 3. Açlık Cambazı 4. Hüküm Bu qısa ancaq dərin mənalı hekayələrin dördünün də ortaq cəhəti bu idi ki, biz özümüzü hər dörd hekayədə əvvəlcədən baş vermiş hadisələrin ortasında tapırıq. Bizim üçün yazar hadisələrin başlanğıcını göstərmir, buda Kafka yaradıcılığına xas olan bir xüsusiyyətdir.  "Ceza sömürgesi" hekəyəsində başlıca mövzu cinayət və cəzadır. Bu hekayə bizə ədaləti sorğuladır və yazar ədalətli olanı seçməyi bizim öz öhdəmizə buraxır. Sizcə hər cinayətin bir cəzası olmalıdırmı? İkinci hekayə "Yasanın önünde" adlanır. Bu hekayə bir insanın öz mənliyi ilə olan mübahisəni göstərir. Yazar bəzən içimizdə öz-özümüzlə etdiyimiz mübahisələri, içimizdə açılan sonsuz qapıları, çıxmaz yolları, imkansızlığı göstərir bizə. Ümumiyyətlə, Kafka'nın bütün əsərlərində biz bu çıxmazlığı, bu xaosu, bu imkansızlığı görürük. "Açlık cambazı" hekəyəsini daha çox bəyəndim, bu hekayədə başlıca mövzu insan azadlığıdı. Açlık cambazı ac qalaraq öz azadlığını bütün insanlara göstərmək istəyirdi. Onun aclığı onun azadlığı idi, o bu yolla azad ola bilirdi və bunu bütün insanların görməsini istəyirdi. İnsanlar isə bu azadlığa görməyə o qədər də maraqlı deyildilər, hətta insanlar qəfəsdəki heyvanlara baxmağa, azad bir insana baxmaqdan daha çox üstünlük verirdilər. "Çünkü tadı hoşuma gidecek yiyeceği bulamadım. Bulmuş olsaydım, inan bana, ortalığı yaygaraya vermez, sen ve herkes gibi tıka basa yerdim." "Hüküm" hekayəsində biz yenə bir ata obrazı ilə qarşılaşırıq. "Babaya mektup" əsərində olduğu kimi ata-oğul münasibəti bizə əzən-əzilən, güclü-gücsüz münasibəti kimi göstərilir. Xoş mütaliələr! Hər zaman faydalı və oxunmağa dəyər kitablarla qalın! (Nurlana İsmayılova)

Kafka Ceza Sömürgesi’nde, bozuk çarkların yönettiği bir sistemden dem vuruyor. Çarklar her döndüğünde insanlara acı ve topluma sorun doğuruyor. Fakat bu çarklar öylesine yerleşmiş ki bireyler ses çıkaramıyorlar. Zira birey kavramı da yok edilmiş. Çünkü bozuk çarklar yıllar yılı dönerek bireye işkence etmiş ve ideolojik bir “biz” yaratmış. Her coğrafya ve döneme ait bir Ceza Sömürgesi olmuş olmakla birlikte bu tabiri bir bölge veya coğrafya olarak algılamanın ötesinde bir durum olarak algılamak daha doğrudur. Franz Kafka’nın hikâyesinde konu edindiği Ceza Sömürgesi, insanlığın içindeki kötülüğün bir birleşme noktasını simgeliyor. Burada insan hakkı, insan güvenliği, birey, adalet ve mantık bulunmuyor. Yalnızca korku ve manipülasyon hayat buluyor. (Emine)

Kısa ve oldukça etkileyici bir kitap bir adada yaşanan ceza sömürgesini konu edinen ve çok acımasızca olan bir ceza sistemi en ufak bir yanlışta insanların yargılanmadan onlara uygulayan bir subay ve görüşlerini, fikirlerini dile getirmek için davet edilen yabancı bir gezgin. (Elvan karuç)

Kitabın Yazarı Franz Kafka Kimdir?

Yahudi bir tüccar aileden gelen, Almancaya da hâkim olan bir yazardı. Kafka'nın en önemli eserlerini, üç romanının (Dava, Şato ve Kayıp) yanı sıra; ortaya koyduğu birçok hikâyeleri oluşturuyor.

Kafka'nın eserlerinin büyük bölümü ancak Kafka'nın ölümünden sonra meslektaşı ve yakın arkadaşı Max Brod tarafından yayımlandı ve bu eserler 20. yüzyılda dünya edebiyatında kalıcı bir etki bıraktı.

1883 yılında Prag'da doğdu. Taşralı Çek proletaryasından gelip zengin bir tüccar konumuna yükselmiş bir baba ile zengin ve aydın bir Alman Yahudi'si annenin çocuğu olan Franz Kafka'nın, içedönük ve huzursuz kişiliğini büyük ölçüde annesine borçlu olduğu söylenir. Ailenin en büyük çocuğu olan Kafka'nın iki erkek kardeşi küçük yaşta hayatlarını kaybettiler. Kız kardeşleri Elli, Valli ve Ottla ise Nazi Almanyası'nın organize ettiği Yahudi katliamı Holocaust'da hayatlarını kaybettiler. Kafka, çeşitli ailevi ve toplumsal sebepler yüzünden çevresine yabancılaşarak büyüdü. Ailesinin Prag'daki Alman toplumuyla kaynaşma çabaları sonucunda Alman okullarında okudu.

1893 yılında öğrenim görmeye başladığı Avusturya Lisesi, yalnızlığını ve kendi içine kapanmasında büyük etken oldu. Çek kökenli bir aileden geldiği halde Almancayı anadili olarak kullandığı için tam bir Çek sayılmayan Kafka'yı, Almanlar da tam anlamıyla kendilerinden görmediler. Ufak yaşlarda da Çekçe konuşan Kafka gittiği Alman okullarının da etkisiyle Almancada ustalaştı.

1901 yılında Altstädter Gymnasium lisesini bitirdikten sonra Prag'daki Karl Ferdinand Üniversitesi'nin Hukuk Fakültesi'ne girdi. Buradaki eğitimi sırasında Alman edebiyatı derslerini takip etmeye başladı. Öğrenciliği sırasında Yiddiş tiyatro çalışmalarında yer aldı ve bu çalışmalara destek verdi. Kafka ilk eseri olan 'Bir Savaşın Tasviri' adlı öyküsünü bu dönemde yazdı.

1902 yılında Max Brod'la tanıştı. Max Brod, Kafka'nın yaşamında önemli rol oynayan isimlerden biri olacaktı.

1906 yılında hukuk öğrenimini doktora ile tamamladı ve bir yıl süren avukatlık stajını yaptı.

1907'de Sigorta Şirketi'nde memur olarak çalışmaya başladı. Gündüzleri sigorta şirketinde sürdürdüğü çalışma hayatının yanı sıra geceleri ölümden bile daha derin bir uykuya benzettiği yazma işine yoğunlaşıyordu. Aynı yıl 'Taşrada Düğün Hazırlıkları' adlı öyküsünü kaleme aldı.

1912 yılında nişanlısı Felice Bauer'le tanıştı. Onunla ilişkisini, üç kez ayrılıp yeniden nişanlanarak,

1919'a kadar sürdürdü. Evlenmemesine neden olarak hastalığını gösteriyordu. Oysa güncesinde evliliği bir burjuva bağı olanak nitelendirmiş ve edebiyat hayatını sürdürebilmesi için yalnızlığa ihtiyacı olduğunu vurgulamıştır. Nişanlısıyla bu ilişkisinden geriye beş yüzün üzerinde mektup kalmıştır. Bunlar, Kafka'nın ölümünden çok sonra 1967'de 'Felice'ye Mektuplar' adıyla yayınlandı.

1917'de Kafka, verem olduğunu öğrendi.

1919 yılında geçirdiği ağır gripten dolayı hastaneye kaldırıldı.

1920 yılında Milena Jesenska ile tanıştı. Mektuplaştığı dört kadın arasında en ciddi ve önemli olan Milena Jesenska'ydi. Milena'yla mektuplaşmaları önce bir arkadaşlık gibi başladı, daha sonra tutkulu bir aşka dönüştü. Fakat Milena evli olduğundan bu mutsuz ve imkânsız ask Kafka'yı derin acılara sürükledi. Mektuplaştıkları üç yıl boyunca sadece iki üç kez görüşebildiler ve bu görüşmeler Kafka'yı üzmekten başka bir işe yaramadı, yine de onun yaratıcılığını olumlu yönde etkilediği rahatlıkla söylenebilir. Daha sonraları edebiyat tarihinin güzide eserlerinden biri sayılacak olan "Milena'ya Mektupları”nda Kafka şöyle dile getirir durumunu;

"En çok seni seviyorum diyorum ama gerçek sevgi bu değil sanırım, sen bir bıçaksın, ben de durmadan içimi deşiyorum o bıçakla dersem, gerçek sevgiyi anlatmış olurum belki..."

Milena bu mektupları 1939 yılında yayınlaması için yakın arkadaşı Willy Haas'a verdi ve kendisi 17 Mayıs 1944'te Almanya'da toplama kampında öldü.

1922'de emekli oldu, maddi durumu kötüydü ve sağlığı gittikçe bozuluyordu.

1923`de ailesinin etkisinden kaçmak ve yazmaya yoğunlaşmak için Berlin'e taşındı, orada da Dora Dymant adında bir sevgilisi oldu. Dora, Milena`dan daha şanslıydı Nazi Almanya'sına direndi ve 1952`de Londra'da öldü.

1924 yılı 3 Haziran gecesi, 1917 senesinde kaldırıldığı Viyana yakınlarındaki Keirling sanatoryumunda hayata gözlerini yumdu.

Kafka'nın eserlerinin hepsinde görülen yabancılaşma olgusu, onun kendi yaşamında da belirgin bir biçimde izlenir. Ona göre ne kadar küçük ve basit bir yaşamı olursa o kadar mutlu ve sorunsuz olacaktır. Nazilerin Çekoslovakya'yı işgali sırasında Kafka ile ilgili birçok belge yok edildi. 20 yıl süren dostluklarının sonunda Kafka bütün yazdıklarını ölümünden sonra yakması için Max Brod'a vermişti. Yazdıklarının gereğinden fazla kişisel ve değersiz olduğunu düşünüyordu. Tabii Max onunla ayni fikirde değildi ve Kafka'nın ölümünden sonra, karışık halde bulunan binlerce sayfa metni toplayıp düzenleyerek yayınladı.

Yaşamının ve yapıtlarının ortak yani, Camus'nün dediği gibi, "Her şeyi göstermek ve hiçbir şeyi teyit etmemektir".

Çünkü yaşamayı bir savaş, ama önceden yitirilmiş bir savaş olarak görür. Çünkü bir insan olarak yaşamak ve doğru yolda ilerlemek hemen hemen olanaksızdır.

Franz Kafka Kitapları - Eserleri

  • Dava
  • Şato
  • Dönüşüm
  • Milena'ya Mektuplar
  • Babaya Mektup
  • Mavi Oktav Defterleri

  • Ceza Sömürgesi
  • Açlık Sanatçısı
  • Aforizmalar
  • Çin Seddi'nin İnşası
  • Amerika
  • Akbaba
  • Bir Savaşın Tasviri

  • Bütün Öyküler
  • Günlükler
  • Hayvan Öyküleri
  • Kovalı Süvari
  • Ottla’ya ve Aileye Mektuplar
  • Özdeyişler
  • Bir Köy Hekimi

  • Dava (Çizgi Roman)
  • Felice'ye Mektuplar
  • Yeni Bulunmuş Mektuplar
  • Bir Köpeğin Araştırmaları
  • Bir Kardeş Cinayeti
  • Küçük Bir Kadın
  • Öyküler

  • Kafka Öyküler 1
  • Kafka Öyküler 2
  • Ofis Yazıları
  • Üç Uzun Hikaye
  • Şarkıcı Josefine ya da Fare Ulusu
  • Hayata Yön Veren Sözler
  • Ceza Sömürgesi (Çizgi Roman)

  • Mutsuzluk
  • Kafka
  • Yakılmamış Öyküler
  • Seçme Eserleri
  • Taşrada Düğün Hazırlıkları
  • Günlük'ten Seçmeler
  • Dönüşüm

  • Anlatılar
  • Köy Öğretmeni - Ateşçi
  • Seçme Yazılar
  • Kanun Önünde
  • The Sons
  • Ateşçi
  • İn

  • Grete Bloch'a Mektuplar
  • Dönüşüm ve Diğer Hikayeler
  • Dönüşüm (The Metamorphosis)
  • Bir Dostluk
  • Kafka'nın Kedisi
  • Contemplation
  • Günlükler 2

  • Gammaz Yürek - Dönüşüm (2 Kitap Birden)
  • Yargı
  • Vəsiyyət
  • Blumfeld: Geçkin Bir Bekar
  • Kafkadan Rilkeyə qədər 12 Hekayə
  • İmparatordan Bir Haber
  • On Bir Oğul

  • Kararlar
  • Milena'ya Mektuplar, Cilt 2
  • Erzählungen
  • Dönüşüm
  • The Metamorphosis

Franz Kafka Alıntıları - Sözleri

  • Hiç eksiğim yok. Kendime muhtacım yalnızca. (Hayata Yön Veren Sözler)
  • "Evet, dünyada hâlâ sadakat diye bir şey var." (Amerika)
  • Değer vaktinde bilinmeli. (Dönüşüm (The Metamorphosis))
  • "İyi kitap en iyi arkadaştır." (Taşrada Düğün Hazırlıkları)
  • Oysa biliyorum, uyuyamayacağım. Sana yazmaktan vazgeçtiğim için uyuyamayacağım. (Milena'ya Mektuplar)
  • "Yargılama adaletsizlik kokuyordu, infaz da insanlık dışıydı." (Ceza Sömürgesi)

  • hiç senin dengin değildim; (Babaya Mektup)
  • Adalet rahat olmalı, yoksa terazi sallanır ve adil bir hüküm verilemez. (Dava)
  • Keşke varlığımı unutsaydı.. (Açlık Sanatçısı)
  • Gittiğim her yerde benden önce bir şairin orada bulunduğunu görüyorum. (Hayata Yön Veren Sözler)
  • Kanepeye yatsın, ona kimse dokunmasın, yaşam boyu tavana bakıp dursun, daha ne ister? (Bir Köy Hekimi)
  • "Hiç kalıcı ve samimi olmayan insan ilişkileri. Şeytan görsün hepsinin yüzünü!” (Dönüşüm)
  • Bizde in­sanlar şimdiki zamanı yok etmeye bu kadar ha­zırdır işte. (Akbaba)

  • Pek çok şeyin bambaşka olmasını isterdim. (Kafka)
  • Evlilik korkusunun bazen, kişinin kendi ebeveynine karşı işlediği günahlarının acısını ileride kendi çocuklarının ondan çıkaracağı yolunda duyduğu endişeden kaynaklandığına dair bir görüş vardır. (Babaya Mektup)
  • Dünyanın fakir insanlardan beklediği her şeyi yerine getiriyordu. (Dönüşüm ve Diğer Hikayeler)
  • Bırakın, boş sokaklar mutsuz kılacaktır onları, biliyorum. (Anlatılar)
  • "Ah" dedi fare, "Dünya daralıyor günden güne. Başlangıçta o kadar genişti ki, korkuyordum, koştukça koşuyor ve nihayet uzakta, sağlı sollu duvarlar görünce mutlu oluyordum; ama bu uzun duvarlar o kadar hızla birbirine yaklaşıyor ki, son odaya gelmişim bile, şu köşede de koşup gireceğim tuzak duruyor." (Kararlar)
  • Sizi çok iyi tanımak benim koruma altında olmam anlamına gelmez, sadece sizi önümde numara yapma zahmetinden kurtarır. (Ateşçi)
  • Pencereyi açıp kendimi dışarıya atmak çok yararlı bir şey gibi görünürdü bana. (Felice'ye Mektuplar)

Yorum Yaz