diorex
sampiyon

Cevdet Bey ve Oğulları - Orhan Pamuk Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Cevdet Bey ve Oğulları kimin eseri? Cevdet Bey ve Oğulları kitabının yazarı kimdir? Cevdet Bey ve Oğulları konusu ve anafikri nedir? Cevdet Bey ve Oğulları kitabı ne anlatıyor? Cevdet Bey ve Oğulları kitabının yazarı Orhan Pamuk kimdir? İşte Cevdet Bey ve Oğulları kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 05.02.2022 08:43
Cevdet Bey ve Oğulları - Orhan Pamuk Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Orhan Pamuk

Yayın Evi: Yapı Kredi Yayınları

İSBN: 9789750826313

Sayfa Sayısı: 594

Cevdet Bey ve Oğulları Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Orhan Pamuk'a ilk ününü getiren bu büyük roman İstanbullu bir ailenin yetmiş yıllık serüvenini hikâye ediyor. Yazarın "Ülke, Aile, Roman" üzerine sonsözüyle...

Nişantaşlı bir ailenin 20. yüzyılın başından itibaren üç kuşak boyunca serüvenlerini anlatan bu kitap ev içlerinin renklerini, zamanın akışını, günlük sıradan konuşmaları akılda yer eden kahramanlar aracılığıyla saptarken, okura geleneksel romandan alınacak hazları bütünüyle veriyor. Abdülhamit döneminin son yıllarında, İstanbul'un ilk Müslüman tüccarlarından küçük dükkân sahibi Cevdet Bey'in tutkusu, hem işlerini büyütmek, zenginleştirmektir hem de "Batılı anlamda" çağdaş, modern bir aile kurmak. Kökü taşraya uzanan geleneksel ailesini bir yana bırakarak bu isteklerini gerçekleştirmeye girişen Cevdet Bey'in ve oğullarının hikâyesi, bir anlamda modernleşme uğraşı içindeki Türkiye Cumhuriyeti'nin özel hayatının da hikâyesidir. Ev içlerinin, yeni apartman hayatının, Batılılaşan büyük ailelerin, Beyoğlu'na çıkıp alışveriş etmelerin, radyo dinlenen pazar öğleden sonralarının dikkat ve sevgiyle anlatıldığı bu panoramik roman, Orhan Pamuk'a hak ettiği ünü getiren olgun bir ilk kitaptır.

"Pamuk adeta okurun elinden tutup onu kendi dünyasında dolaştırıyor, birbirinin içine geçen sahnelerle, karşılaşmalarla ve konuşmalarla her şeyi en ince ayrıntısına kadar çözümlüyor."

-Frankfurter Allgemeine-

Cevdet Bey ve Oğulları Alıntıları - Sözleri

  • duygular inanmak için gerekli hedefe varmak için aklını kullanacaksın ..
  • Yaşayın, yaşayın. Karışın şu büyük akışa!Biz neyiz ki?.. Şu koca tarihte, şu akıp giden ırmağın yanında bir damla su bile değiliz... Bırakın kendinizi...
  • Her şey kötüye gidiyor. Allah sonumuzu iyi etsin!
  • Bende mutlu olamayacak kadar fazla zekâ var.
  • Sanki kimse kendisi gibi olamıyordu.
  • Hostes: konuksever gökavrat.
  • Beni böyle görüyorlar... İyi, saf, dürüst... İnsanın başka bir özelliği olmayınca başkaları ondan öyle söz eder: İyi insan.
  • Başka bir şeyler daha olsun istiyorum. Eskisi gibi olamıyorum işte!
  • Kimse kimseyi ciddiye almıyordu. Kelimelerin hiçbir değeri yoktu.
  • Sizin hırslarınıza bu toprak uygun değil…
  • Kendin gibi heyecansız, ruhsuz biri mi yapmak istiyorsun beni?
  • “Sonunda hepsi alafranga olmak isteyen alaturka oldular ki, bu da alaturkanın kendine özgü bir türüdür!”
  • Ahmet keyifle: “Canım burası Türkiye!” dedi. “Gerçeğin kendisiyle değil, kötü bir taklidiyle karşı karşıyayız!”

Cevdet Bey ve Oğulları İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Huzursuz Tutunamayanlar Mutlaka Okuyun..: Orhan Pamuk'un ilk ve aynı zamanda en uzun romanı. Olanı olduğu gibi anlattığı , postmodern olmayan , modern izler taşıyan fakat klasik bir anlatıma sahip olan romanı. 3 kuşak , yaklaşık 70 yılın anlatıldığı bu kitap için çok şey söylenebilir. Henüz 20li yaşların başında yazmaya başladığı , doğup büyüdüğü semtin geçmişinden izler taşıyan , görünen o ki kendi hayatından da izler taşıyan kitap. Bir yönüyle Tanpınar'ın Huzur kitabı misali , gündelik hayatı anlatırken ülkenin siyasi panaromasını anlatan , bir yönüyle Oğuz Atay'ın Tutunamayanlar kitabı gibi çeşitli kısımlara ayrılan ve içinde günlük şeklinde anlatımlar olan , tutunamayan karakterlerin olduğu kitap. Okuduğum 6. OP kitabı oldu , 4 tanesi daha okunmayı bekliyor. Yoksa siz önyargılarınızı aşamadınız mı ? Ne diyeyim kolay gelsin , edebiyat meraklıları için bulunmaz nimet olan bu verimli yazara bir şans vermeyecek misiniz ? Cevdet Bey ve "Oğulları" Öyle bir giriş kısmı vardır ki , henüz bekar olan Cevdet Bey ticarethanesinin ismini Cevdet Bey ve Oğulları olarak seçmiştir. Evleneceksin de , oğulların da olacak yani eminsin öyle mi ? Edebiyat işte , olur mu olur.. Peki olur mu , elbette haliyle olur.. Cevdet Bey , Osmanlının son dönemlerinde genç bir girişimci olarak , evliliği biraz öteler , ta 37 yaşına kadar. Dönem için oldukça geç bir yaş. Evlenir , 2 oğlu 1 kızı olur. Yalnız ve güçlü kahraman Cevdet Bey.. Sonrasında biz bir anda 30 sene ileriye sıçrarız ve 1930'lara ulaşırız. Oğullar girer devreye , özellikle de küçük oğul Refik , mühendis Refik , onun ve diğer 2 mühendis arkadaşının hikayesini okuruz en çok. Üçü de birbirinden çok farklı olan bu arkadaşları birer tutunma - tutunamama haleti ruhiyesi içinde çalkalanırken okuruz. Mühendis olmaları ise önemlidir , çünkü okuyanlar bilir ki Tutunamayanlar kitabının 2 ana karakteri Turgut Özben ve Selim Işık da birer mühendistir , OP bu mesleği bence bilinçli olarak seçmiştir kitabında. Zengin bir ailede dünyaya gelen küçük oğlan Refik çoluk çocuğa karışmıştır ama bir türlü mutlu olamaz , hayatla yüzleşir ve bir tutunamayan olur. Abisi Osman ise ticaretle ve ailesiyle yetinir hiç düşünmez.. Refik'in bir arkadaşı Ömer mühendislik yolunda parayı bulur , önceleri bocalar ama sonra hayatını yoluna koyar. Diğer arkadaşı Muhittin ise şairdir , asıl tutunamayan ve savrulan odur , ta ki bir ideolojiye tutunana dek , sonrasında bambaşka biri olur , "milliyetçi" Muhittin. İntiharın eşiğinde dolaşırken hayatı bambaşka bir yön kazanır. Cevdet Beyin oğulları , kızı , gelinleri , torunlarıyla örülüdür bu roman. Kızı da çok küçük yaşlarda isyankar iken , kısa bir Avrupa yolculuğundan sonra hayatı anladığını düşünür ve o da düzenini kurar evlenir. Bu kitabın en önemli karakteri bence kesinlikle Refik'tir. Belki de Türk roman tarihinin en önemli birkaç karakterinden biridir. Çünkü o aşağıdan yukarı değil , yukarıdan aşağı yaşar. Herkes gibi olmamayı en çok o önemser. OP kendi edebiyat tutkusu ve arayışlarını , boşluklarını , zihin karmaşasını adeta Refik üzerinden anlatır. Nedendir bilmem , yazarın en az okunan kitaplarından. Oysa en çok okunması gerekenlerden. Sonra bir zaman sıçraması daha yaşarız ve 3. bölümde 70li yılların başına ulaşırız. Burada ise torunlar ön plandadır. Özellikle de Refik'in oğlu Ahmet. "Babasının oğlu" bir karakterdir , ya da genleri onu bu yola doğru itmiştir , bir bakıma da farklıdır babasından , ailesindeki herkesten. Genç idealist ressam Ahmet. Cevdet Bey'in eşi Nigan hanım da kitabın başından sonuna evin anası , ninesi olarak hem aktif hem pasif , hem her şey hem hiçbir şey gibi bir karakterdir. OP , ne kadar önemli bir romancı olacağının ilk işaretini bu ilk kitabıyla vermiştir. Okunmasını tavsiye ederim , iyi okumalar. (Osman Y.)

Hep sevmişimdir aslında tarih ile iç içe geçen romanları. Bu romanda ben de gidiverdim eski İstanbul’a. Osmanlı’nın son demlerine, cumhuriyetin ortaya çıkış yıllarına uzanıverdim. Nişantaşılı bir ailenin 1900’lü yıllardan 1980’lere kadar üç kuşak hayatını anlatıyor eserimiz. Sadece aile hayatı yok tabi ki. Osmanlı’nın yıkılışı, Cumhuriyetin kuruluşu, inkılaplar , doğu-batı arasında kalmışlık, insanların kimlik arayışı da bu eserin konularından. İlk bölümde Cevdet Bey’in yaşadıkları anlatılmış ama kısa tutulmuş bence. Kitabın ismine binaen Cevdet Bey’in hayatına tüm ayrıntılarıyla daha fazla hakim olmamız gerekirken bir zaman atlamasıyla ikinci kuşağa geçilmiş. İkinci bölüm Cevdey Bey’in oğlu Refik ve ailesinin anlatıldığı bölüm mü bu epey uzun bir bölüm. Bu bölümde özellikle Refik, arkadaşları Ömer ve Muhittin’in gitgelleri ve buhranlarına tanık olacağız. Aslında ben Refik’in buhranlı halleri için bir sebep bulamadım bilmiyorum siz okuyunca ne düşüneceksiniz Son bölüm ise Refik’in oğlu olan Ahmet Işıkçı’nın hayatına tanık oluyoruz. O da bir kimlik bunalımında ve anlam arayışı içerisinde olarak karşımıza çıkıyor. Kitabın üslubu akıcı ve anlaşılır olsa da bazı konuların gereksiz uzatıldığı, yazarın kendi siyasi ve dini görüşlerinin romana fazlasıyla etki ettiği kanısındayım. Keyifli okumalar (Özlemmm)

Külliyatını bitirmek istediğim yazarlardan biri olan Orhan Pamuk'un ilk eseri Cevdet Bey ve Oğulları, benim yazardan okuduğum 4.eseri oldu. Kitabı genel olarak sevdim. Biraz uzun olduğu için yordu ama okuduğuma değdi. Kitapta, Cevdet Bey ve Oğullarının yaşadıkları; dönem ve değişim olarak anlatılıyor. Üç neslin anlatıldığı roman, Abdülhamit döneminden 1970'li yıllara değin İstanbul'un (Özellikle Pamuk'un büyüdüğü Nişantaşı ve çevresi) hem siyasi değişimini hem de apartmanlaşma sürecini anlatıyor. Doğu ve Batı arasında sıkışmış karakterlerden, Batı'yı tek çara olarak gören Jön Türklere kadar her türlü düşünen insan var. Bu dönemler tarafsız bir gözle aktarılmış. Orhan Pamuk kadın karakterlerinin ruhsal dünyasına az girmiş. Keşke daha fazla anlatsaymış. Bu romanı Post Modernizm tekniğiyle yazılmamış. Masumiyet Müzesi tarzındaydı. Biraz da kitapla ilgili edebiyat dedikodusu yapalımm :) Orhan Pamuk bu kitabını ilk başta basamaz, yayınevleri kabul etmez. Kitap ödül alınca basılmış ve kendisinin ilk romanı olduğu için bu romanından utanırmış. Kitabın ilk ismi Karanlık ve Işık. Daha sonra Cevdet Bey ve Oğulları olarak değiştirilmiş. Velhâsıl, Orhan Pamuk'a karşı ön yargılarınız varsa kırın ve bu güzel esere şans verin. Kitapla kalın. #okudumbitti #orhanpamuk #yapıkrediyayınları #cevdetbeyveoğulları (Esra Kılınç)

Kitabın Yazarı Orhan Pamuk Kimdir?

Ferit Orhan Pamuk (d. 7 Haziran 1952, İstanbul), Türk yazar. Birçok başka edebiyat ödülünün yanı sıra 2006 yılında Nobel Ödülünü kazanarak bu ödülü alan en genç yaşta alan iki kişiden biri olmuştur. Kitapları altmış dile çevrildi, yüzü aşkın ülkede yayımlandı ve 11 milyon baskı yaptı. 2006 yılında TIME dergisi tarafından dünyanın en etkili 100 kişisinden biri seçilen Pamuk, Nobel edebiyat ödülünü alan ilk Türk'tür.

Yaşam öyküsü

Orhan Pamuk yazarlığa 1974 yılında başladı. 1979 yılında ilk romanı olan "Karanlık ve Işık" ile katıldığı Milliyet Roman Yarışmasında birincilik ödülünü Mehmet Eroğlu ile paylaştı. Bu romanı ancak 1982 yılında Cevdet Bey ve Oğulları adıyla yayımlandı. 1983 yılında bu kitapla Orhan Kemal Roman Ödülüne layık görüldü.

Pamuk'un daha sonra yazdığı kitaplar da çok sayıda ödül kazandı. İkinci romanı olan Sessiz Ev 1984 yılında Madaralı Roman Ödülünü kazandı. Bu romanın Fransızca tercümesi de 1991 yılında Prix de la Découverte Européenne ödülüne hak kazandı. 1985 yılında yayımlanan tarihi romanı Beyaz Kale ile 1990 yılında ABD'de Independent Award for Foreign Fiction ödülünü kazandı ve yurtdışında tanınmaya başlandı. Orhan Pamuk, 2002 yılında yayımlanan Kar kitabını, Türkiye'nin etnik ve politik meseleleri üzerine kurulu bir politik roman olarak tanımlamaktadır. Kar romanı Amerika'da 2004 yılında "yılın en iyi 10 kitabından biri" olarak gösterilmiştir. Yıllar geçtikçe Orhan Pamuk'un Türkiye dışındaki ünü artmaya devam etti. 1998 yılında yayımlanan Benim Adım Kırmızı 24 dile çevrildi ve 2003 yılında İrlanda'nın ünlü International IMPAC Dublin Literary Award ödülünü kazandı.

Romanlarının dışında, yazılarından ve söyleşilerinden seçmelerin ve bir hikâyesinin yer aldığı Öteki Renkler (1999) ve Ömer Kavur'un yönettiği Gizli Yüz adlı filmin senaryosu (1992) vardır. Bu senaryo, 1990 yılında yayımladığı Kara Kitap romanındaki bir bölümden yola çıkılarak yazılmıştır.

Orhan Pamuk ABD'de yayımlanan Time dergisinin 8 Mayıs 2006 tarihli sayısının "Time 100: Dünyamızı Biçimlendiren Kişiler" başlıklı kapak yazısında tanıtılan 100 kişiden biri oldu. 2007 Mayıs'ında yapılan 60. Cannes Film Festivali'nde jüri üyeliği yapmıştır.

Nobel Ödülü

Orhan Pamuk 12 Ekim 2006 tarihinde Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazanarak Nobel Ödülü kazanan ilk Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak tarihe geçmiştir. Akademi'nin 12 Ekim 2006 günü saat 14:00 civarında yayımladığı,

“ 2006 Nobel Edebiyat Ödülü 'Kentinin melankolik ruhunun izlerini sürerken kültürlerin birbiriyle çatışması ve örülmesi için yeni simgeler bulan' Orhan Pamuk'a verilmiştir. ”

şeklindeki basın bildirisiyle Nobel Edebiyat Ödülü'nün Orhan Pamuk'a verildiği resmen açıklandı. Pamuk 7 Aralık 2006'da, İsveç Akademisi'nde Babamın Bavulu başlığı altında hazırladığı Nobel konuşmasını Türkçe yaptı, Türkçe bilmeyen izleyiciler ellerindeki çeviri metinden konuşmayı takip etti, birçok televizyon kanalı konuşmasını canlı yayınladı. Orhan Pamuk ödülünü 10 Aralık 2006 günü Stockholm Konser Salonu'nda düzenlenen ödül töreninde İsveç kralı XVI. Carl Gustaf'ın elinden aldı.

Romancılığı

Orhan Pamuk'un romancılığı postmodern roman kategorisinde değerlendirilmektedir. Eleştirmen Yıldız Ecevit Orhan Pamuk'u Okumak adlı kitabında onun avangard romancılığını değerlendirmektedir. Özellikle Beyaz Kale, Kara Kitap, Yeni Hayat, Benim Adım Kırmızı'dan yola çıkarak bize kendisini ve olayların gelişimini anlatır. Aynı şekilde edebiyat tarihçisi Jale Parla da Don Kişot'tan Günümüze Roman adlı kapsamlı yapıtında, Benim Adım Kırmızı'dan hareketle Orhan Pamuk'un eserlerini karşılaştırmalı edebiyat bağlamında irdeler. Parla'ya göre Pamuk, Türk romanının aldığı önemli dönemeçlerin sahibi olan bir yazardır. Doğu-batı sorunsalıyla estetik düzeyde hesaplaşmaya yönelen Ahmet Hamdi Tanpınar ve Oğuz Atay gibi önemli yazarlardan birisidir Pamuk, bu sorunsalı kültürel ve felsefi içerimleriyle edebiyatına taşımış, özellikle Kara Kitap'ta bu tema bağlamında önemli, çok katmanlı bir edebi metin örneği sergilemiştir.

Eleştiriler

Orhan Pamuk'un Nobel Edebiyat Ödülünü kazanması değişik tepkilerle karşılaştı. Ödülün Pamuk'a Türkiye tarihi ile ilgili demeçleri dolayısıyla verildiği iddiasında bulunuldu. Orhan Pamuk Nobel ödülünü almadan on ay önce 19 Aralık 2005 Cumhuriyet Gazetesi'nde yayımlanan Erol Manisalı'nın "Orhan Pamuk Nobel'i Garantiledi" başlıklı yazısı Pamuk'un ödülü almasının ardından popülerleşti ve Orhan Pamuk'un Nobeli hakkındaki olumsuz eleştiriler bu yönde gelişti. TRT'de Banu Avar'ın hazırlayıp sunduğu "Sınırlar Arasında" adlı belgeselin Pamuk'un Nobel ödülünü almasından bir gün sonra yayımlanan bölümünde Pamuk, Nobel ödülleri ve İsveç ile ilgili olumsuz eleştiriler yer aldı. Demirtaş Ceyhun hazırladığı imza metninde Orhan Pamuk'un kitaplarını "Amerikan patentli postmodern romanlar olarak" adlandırmış ve "Nobel ödülünün Pamuk'a verilmiş bir ücret" olduğunu söylemiştir. Basında Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in Orhan Pamuk'u kutlamadığına dikkat çekildi. Ödüle yabancı basından olumsuz eleştiriler de gelmiş, ödülün siyasi sebeplerden dolayı verildiği belirtilmiştir.

Orhan Pamuk'un eserlerinde Atatürk hakkında kullandığı üslup ve yazıları da kimi eleştirilere uğradı.

Bir kısım edebiyatçı Orhan Pamuk'un eserlerindeki bazı bölümlerin diğer yazarlara ait başka eserlerden fazlasıyla esinlendiğini savunmakta, özellikle bazı romanlarındaki belli kısımların diğer kitaplardan neredeyse tamamen alıntı olduğunu öne sürmektedir. Hürriyet Gazetesi yazarı Murat Bardakçı 26 Mayıs 2002 tarihinde belgeleri ile yazarı sahtecilik ve intihal ile suçlamıştır. Murat Bardakçı'ya göre Orhan Pamuk'un Benim Adım Kırmızı romanı, hikâyesi ve anlatım şekli ile Amerikalı yazar Norman Mailer'in Ancient Evenings adlı romanının bir kopyasıdır. Ayrıca suçlamalara göre Orhan Pamuk'un Beyaz Kale adlı romanı Mehmet Fuat Carım'ın Kanuni Devrinde İstanbul isimli eserinden birebir pasajlar içermektedir. Orhan Pamuk günümüze dek bu konuyla ilgili herhangi bir açıklamada bulunmamıştır.

Orhan Pamuk'un Sri Lanka'da düzenlenecek olan Edebiyat Festivaline katılması Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü (Reporters sans frontières) tarafından eleştirildi. Örgüt Orhan Pamuk'u ve festivale katılmak isteyen diğer edebiyatçıları Sri Lanka'daki baskıları meşru hale getirmekle suçladı.

Orhan Pamuk davası

Yazar Orhan Pamuk, Das Magazin adlı haftalık İsviçre dergisine verdiği bir röportajda, "Bu topraklarda 30 bin Kürt ve 1 milyon Ermeni öldürüldü. Benden başka kimse bundan bahsetmeye cesaret edemedi" açıklamasında bulununca hakkında TCK'nın 301. maddesinden ‘Türklüğe hakaret’ davası açıldı.

16 Aralık 2005'de ilk duruşması yapılan Pamuk davası Adalet Bakanlığı'ndan beklenen yazı gelmediği için 7 Şubat 2006 tarihine ertelendi. Şişli Asliye Ceza Mahkemesi, bu tür davalar için Adalet Bakanlığı'nın yazılı izninin gerektiğini belirterek izin verilip verilmediğinin sorulması için bakanlığa yazı yazılmasına karar verdi ve duruşmayı da 7 Şubat'a erteledi. Duruşmanın ertelenmesi kararına AB yetkililerinden tepkiler geldi. Dava günü Şişli Adliyesi önündeki Pamuk ve yabancı yetkililere yönelik protesto gösterileri, Türkiye ve dünya basınında önemli yer tuttu.

AB - Türkiye Karma Parlamento Eş Başkanı Joost Lagendijk, "hükümet, parlamentoya değişiklik yasası getirebilir. Yapılacak şey budur. Türkiye'nin imajına büyük bir zarar vermiştir. Avrupa'da kötü bir imaj doğmuştur. Ünlü bir yazar hakkında dava açarsanız, dışarıda milliyetçiler bu yazarı dövmek için arabasına saldırırsa, burada ciddi bir sorun vardır" dedi.

AP Türkiye Raportörü Camiel Eurlings de, hükümetin yazar Orhan Pamuk davasını düşürmesi gerektiğini belirterek, hükümet reform taahhüdüne sadık kalmalı şeklinde konuştu.

Türkiye ile AB arasında ciddi gerilime neden olan Orhan Pamuk’un hakkındaki dava 22 Ocak 2006 tarihinde düştü.

Adalet Bakanlığı, Şişli İkinci Asliye Ceza Mahkemesi'ne gönderdiği yazıda, Yeni Ceza Yasası gereği izin yetkisi olmadığını hatırlatarak, Pamuk'un yargılanması için Adalet Bakanlığı’nın izin verdiğine ilişkin belge bulunmadığı gerekçesiyle davanın düşmesine karar verdi.

Ödülleri

1979 Milliyet Roman Yarışması Ödülü Karanlık ve Işık (iki yazar arasında paylaşıldı)

1983 Orhan Kemal Roman Ödülü Cevdet Bey ve Oğulları

1984 Madaralı Roman Ödülü Sessiz Ev

1990 Independent Yabancı Roman Ödülü (Birleşik Krallık) Beyaz Kale

1991 Prix de la Découverte Européene (Fransa) Sessiz Ev (Fransızca çevirisi nedeniyle)

1991 Antalya Altın Portakal film festivali en iyi senaryo Gizli Yüz

1995 Prix France Culture (Fransa) Kara Kitap

2002 Prix du Meilleur Livre Etranger (Fransa) Benim Adım Kırmızı

2002 Premio Grinzane Cavour (İtalya) Benim Adım Kırmızı

2003 Premio rinzane Cavour (İtalya) Benim Adım Kırmızı

2003 International Impac-Dublin Literary Award (İrlanda)

2005 Prix Médicis Etranger (Fransa) Kar

2005 Alman Yayıncılar Birliği'nin Barış Ödülü (Almanya)

2005 Richarda Huch Ödülü (Almanya)

2006 Le Prix Méditerranée étranger Ödülü (Fransa) Kar

2006 Nobel Edebiyat Ödülü (İsveç)

2006 Washington University'nin Seçkin Hümanist Ödülü (Amerika Birleşik Devletleri)[24]

2006 Commandeur de l'ordre des arts et des lettres (Fransa)

2008 Ovid Ödülü (Romanya)

2010 Norman Mailer Yaşam Boyu Başarı Ödülü (Amerika Birleşik Devletleri)

2012 Sonning Ödülü

Fahri Doktoraları

2006 Tiflis Üniversitesi

2007 Berlin Serbest Üniversitesi

2007 Boğaziçi Üniversitesi

2007 Georgetown Üniversitesi

2007 Tilburg Üniversitesi

2007 Madrid Üniversitesi

2008 Floransa Üniversitesi

2008 Beyrut Amerikan Üniversitesi

2009 Rouen Üniversitesi

2010 Tiran Üniversitesi

2010 Yale Üniversitesi

2011 Sofya Üniversitesi

Onur üyelikleri

2005 American Academy of Arts and Letters Onur Üyesi (Amerika Birleşik Devletleri)

2008 Social Sciences of Chinese Academy Onur Üyesi (Çin)

2008 American Academy of Arts and Sciences Onur Üyesi (Amerika Birleşik Devletleri)

Orhan Pamuk Kitapları - Eserleri

  • Masumiyet Müzesi
  • Kar
  • Cevdet Bey ve Oğulları
  • Sessiz Ev
  • Beyaz Kale
  • Kara Kitap

  • Gizli Yüz
  • Yeni Hayat
  • Benim Adım Kırmızı
  • Öteki Renkler
  • İstanbul
  • Babamın Bavulu
  • Manzaradan Parçalar

  • Saf ve Düşünceli Romancı
  • Ben Bir Ağacım
  • Kafamda Bir Tuhaflık
  • Şeylerin Masumiyeti
  • Kırmızı Saçlı Kadın
  • Hatıraların Masumiyeti
  • Balkon

  • Babalar, Analar ve Oğullar
  • Turuncu
  • Ara Güler's İstanbul
  • Veba Geceleri
  • Evden Kaçmanın Yolları
  • Seçilmiş Əsərləri
  • Üç İstanbul Romanı: Kara Kitap - Masumiyet Müzesi - Kafamda Bir Tuhaflık

Orhan Pamuk Alıntıları - Sözleri

  • Yeni yazarlar denemek lazım.bazen gerekli sakinlik için yenilik için (Hatıraların Masumiyeti)
  • Her şeyin budalalık olduğunu biliyor, gene yaşıyorum. (Babalar, Analar ve Oğullar)
  • Kafamda bir tuhaflık var, ne yapsam bu alemde yapayalnız hissediyorum kendimi. (Kafamda Bir Tuhaflık)
  • . Bütün bilincim silinsin, geçmişimden hiçbir iz kalmasın, gelecekten ve beklentilerimden de hiçbir iz kalmasın istiyorum. . (Sessiz Ev)
  • Ama mutsuzluk gerçek bir intihar nedeni olsaydı Türkiye’deki kadınların yarısı intihar ederdi. (Kar)
  • Mutluluk nedir ? ''Bütün bu yokluğu, ezikliği unutabileceğin bir dünya bulmak. Birisini bütün bir dünya gibi tutabilmek..' (Kar)

  • "Ölümden korkuyorum." (Beyaz Kale)
  • Eğer orada yeterince uzun bir süre yaşamışsak bir şehir hatıralarımız için bir çeşit müze olur. (Hatıraların Masumiyeti)
  • Ben, beni kimse görmediği zaman en çok kendim oluyorum. (Kırmızı Saçlı Kadın)
  • Roman sanatı,kendimizden bir başkası gibi ve başkalarından kendimiz gibi söz açabilme hüneridir. (Saf ve Düşünceli Romancı)
  • “Ruhum hem bir eşyanın ruhu hem de bir saatin. Karanlıkta ışıldar ve aydınlıkta kendi içine kapanınca ben de kendi içime dönerim.'' (Şeylerin Masumiyeti)
  • Ah ne kadar da güzeldir çocukken haksızlığa uğrayıp, yatağa yatıp ağlaya ağlaya uyuyakalmak! (Benim Adım Kırmızı)
  • İnsan ne kadar sıkılırsa o kadar hayal kurar. İyi yazabilmem için, iyi sıkılabilmem; iyi sıkılabilmem için de hayatın içine girmem gerekir. (Öteki Renkler)

  • Ahmet keyifle: “Canım burası Türkiye!” dedi. “Gerçeğin kendisiyle değil, kötü bir taklidiyle karşı karşıyayız!” (Cevdet Bey ve Oğulları)
  • Bir kadına uygulanan en sert şiddet sarılmak olmalıydı. (Kar)
  • Mutluluğumuzun ve mutsuzluğumuzun nedeni yaşadığımız hayattan çok, ona verdiğimiz anlam. (Babamın Bavulu)
  • Zaten okumak yazarın harflerle anlattığı şeyleri aklın sessiz sinemasında bir bir resimlendirmekten başka nedir ki? (Kara Kitap)
  • İnsan Dostoyevski’yi hem kendini kaptırarak hem de hayatın tam böyle olmadığını düşünerek okur. (Saf ve Düşünceli Romancı)
  • Çocuk olmak istiyordum! (Beyaz Kale)
  • "Tekrar, mutluluğun kaynağı, garantisi ve ölümüdür!" (İstanbul)

Yorum Yaz