akademi
Turkcella

Cesur Yeni Dünya - Aldous Huxley Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Cesur Yeni Dünya kimin eseri? Cesur Yeni Dünya kitabının yazarı kimdir? Cesur Yeni Dünya konusu ve anafikri nedir? Cesur Yeni Dünya kitabı ne anlatıyor? Cesur Yeni Dünya kitabının yazarı Aldous Huxley kimdir? İşte Cesur Yeni Dünya kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 27.02.2022 10:00
Cesur Yeni Dünya - Aldous Huxley Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Aldous Huxley

Çevirmen: Ümit Tosun

Orijinal Adı: Brave New World

Yayın Evi: İthaki Yayınları

İSBN: 9789756902165

Sayfa Sayısı: 272

Cesur Yeni Dünya Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

"Cesur Yeni Dünya" bizi "Ford'dan sonra 632 yılına" götürür. Bu dünyanın cesur insanları kapısında "Cemaat, Özdeşlik, İstikrar" yazan Londra Merkez Kuluçka ve Şartlandırma Merkezi'nde üretilirler. Kadınların döllenmesi yasak ve ayıp olduğu için, "annelik' ve 'babalık' pornografik birer kavram olarak görülür Toplumsal istikrarın temel güvencesi olan şartlandırma hipnopedya uykuda eğitim ile sağlanır. Hipnopedya sayesinde herkes mutludur; herkes çalışır ve herkes eğlenir. "Herkes herkes içindir."

"Cesur Yeni Dünya"nın önemi yalnızca ardılları için bir standart oluşturması ve karamsar bir gelecek tasarımının güçlü betimlemesiyle değil, aynı zamanda 'birey yok edilse de süren macerasının' sağlam bir üslupta anlatılmasıyla da ilgili. Huxley, yapıtını ütopa geleneğinin kuru anlatımının dışına çıkarıp 'iyi edebiyat' kategorisine yükseltiyor.

(Tanıtım Bülteninden)

Cesur Yeni Dünya Alıntıları - Sözleri

  • Her şeyin ulaşılabilir olduğu bir dünyada hiçbir şeyin anlamı yoktur.
  • "Mutluluk ve erdemin sırrıdır; yapmak zorunda olduğun şeyi sevmek."
  • "Başlamak için en uygun zamanı beklersen hiç başlamayabilirsin; şimdi başla, şu anda bulunduğun yerden, elindekilerle başla." Aldous Huxley
  • “Evet, mesele tam da bu,” diye delikanlı kafasıyla onayladı. “Eğer farklıysan, yalnızlığa mahkûm oluyorsun. Yalnız olana acımasız davranıyorlar.”
  • Eğer farklıysan, yalnızlığa mahkûm oluyorsun. Yalnız olana acımasız davranıyorlar.
  • Ne sebeple olursa olsun hatanızın üzerinde kara kara düşünmeyin. Temizlemenin yolu çamurda yuvarlanmak değildir.
  • “Mutluluk zor zanaat, özellikle de konu başkalarının mutluluğu olunca.”
  • Kendim olmayı yeğlerim, suratsız da olsa kendim olayım. Ne kadar neşeliyse de başka biri olmak istemem.

Cesur Yeni Dünya İncelemesi - Şahsi Yorumlar

1984 mü Cesur Yeni Dünya mı?: YouTube kitap kanalımda Cesur Yeni Dünya kitabını önerip distopya türünü anlattım: https://youtu.be/DNo1wRTFR1g Vedat Milor'un Twitter'da yaptığı "Menemen soğanlı mı olur yoksa soğansız mı?" anketinden sonra 1000kitap'ta bugüne kadar yaptığım ilk anketli incelemeye hoşgeldiniz. Bu incelemenin yorumlar kısmında şu sorunun cevabını vermenizi istiyorum: "1984 mü yoksa Cesur Yeni Dünya mı?" 1000kitap'taki kullanıcı adım "distopikokur" olmasına rağmen bugüne kadar arada kaldığım en büyük ikilemlerden biridir herhalde bu. Huxley'in kendisi 1984'ün daha acımasız bir distopya olduğunu söylerken, benim düşüncelerim Cesur Yeni Dünya kitabındaki mutluluğun kaçınılmaz bir şey olarak dayatılmasının daha tehlikeli bir şey olduğu yönünde. Kendi kitap okuma grubumda haftaya bu iki kitabı siyaset, mimarlık, sosyoloji, psikoloji, pedagoji, cinsellik ve etimoloji gibi pek çok yönden karşılaştıracağımız için sizin yorumlarınızı da bu yüzden merak ediyorum. Çünkü 1984, acı ve cezalandırma yoluyla halkı kontrol etmeyi seçmişken, Cesur Yeni Dünya haz ve ödül yoluyla halkı kontrol etmeyi seçmiş bir distopya. Sizce hangi kitabın toplumu içerisinde yaşamak daha acımasız? Aile ve anne-baba gibi kavramların ortadan kalkmadığı 1984 mü, yoksa anne-baba-ebeveyn gibi kavramların ortadan kalktığı, şartlandırılma sistemiyle insanların birileri tarafından üretildiği Cesur Yeni Dünya mı? İnsanlar mutsuz olmalarına rağmen onlara sürekli olumlu ve pozitif sayıların dayatıldığı 1984 mü, yoksa mutsuzluğun insanların aklına bile gelmemesi için Soma adlı bir hap aracılığıyla mutsuzluk, kötülük, hastalık gibi şeylerin düşüncesinin bile ortadan kalktığı Cesur Yeni Dünya mı? Kitap okuma düşüncesinin bile yasak olduğu 1984 mü, yoksa insanların bebekliklerinden itibaren bir kitaplığa yürütülüp kitaplığa ulaşacakları sırada onlara elektrik verildiği ve böylece kitapların kötü bir şey olduğu yönünde şartlandırıldıkları Cesur Yeni Dünya mı? Teleekranlarla dolu bir dünyada sürekli izlendiğinizi ve gözetlendiğinizi bildiğiniz 1984 mü, yoksa iktidarın sizi gözetlemeye ihtiyacı olmayan, çünkü zaten küçüklüğünüzden beri iktidara karşı gelmemeye şartlandırıldığınız için iktidarı devirmeye yönelik bir devrim düşüncesinin oluşamayacağı Cesur Yeni Dünya mı? 2x2'nin iktidarın istekleri yönünde bazen 5 bazen 3 bazen 4 ettiği 1984 mü, yoksa 2x2 sorusunun sürünün selameti nasıl sağlanıyorsa cevabının da o olduğu Cesur Yeni Dünya mı? Savaşın barış, özgürlüğün kölelik ve cahilliğin güç olduğu 1984 mü, yoksa savaşın ya da barışın olmadığı, kölelik ve cahillik gibi kavramların düşünülmesine bile ihtiyaç olmayan, acıların ve hayal kırıklıklarının insanı kişisel olarak geliştirdiği bir dünyada bu kötü kelimelerin akla bile getirilemeyeceği Cesur Yeni Dünya mı? Sadece Parti içerisindeki insanların arasında izin verilen cinsel eylemleri konu alan 1984 mü, yoksa cinselliğin her zaman ve herkes arasında özgürce yapılabileceği olağanüstü genişlikte bir cinsellik ihtimali sunan, mahremiyet denen kavramın hiçe sayıldığı bir Cesur Yeni Dünya mı? İktidarların ağzıyla "Sen bir hainsin. Sen bir düşüncesuçlususun! Seni vururum, buharlaştırırım, seni tuz madenlerine yollarım" diyen çocukların olduğu bir 1984 mü, yoksa bebekliklerinden beri şartlandırıldıkları için bunu söyleyemeyecek kadar düşüncesi oluşamayan çocukların olduğu bir Cesur Yeni Dünya mı? İktidarın devamlılığı uğruna insanlarının beynini yıkayan ve kendi saraylarında mutlu mesut hayatlarına devam edip halkının iyiliğini umursamayan liderlerin olduğu 1984 mü, yoksa kendi halkının bilinçsizce üremesini durdurmayı hedefleyip de şartlandırma ve telkin sistemiyle insanları standartlaştırmayı hedefleyen Cesur Yeni Dünya mı? Nefret ettiğimiz şeyin bizi yıkmasından korktuğumuz 1984 mü, yoksa sevdiğimiz şeyin bizi yıkmasından korktuğumuz Cesur Yeni Dünya mı? Hayatımda en çok kararsız olduğum konu hakkında sizin düşüncelerinizi merak ediyorum. Hangi distopya daha etkileyici ve vurucu... 1984 mü Cesur Yeni Dünya mı? (Oğuz Aktürk)

Biraz argo bir giriş olacak ama "o nasıl bir öngörü arkadaş!" diyeceğim. Huxley bu romanı 1932'de yazmış yahu! Romanda Cesur Yeni Dünya'yı kurgulamış. Bu öyle bir dünya ki mutluluk ve tatmin üzerine dizayn edilmiştir. İstikrarlı bir toplum birinci önceliktir ve bunun için bir birinin tıpatıp aynı, düşünmeyen sorgulamayan, kritik etmeyen, endişe duymayan, üzülmeyen kısacası hissetmeyen bireyler üretilmektedir. Dolayısı bu yeni dünyada aile, bağlılık, sanat, edebiyat, felsefe hatta bilime dahi yer yoktur. Evet, toplum gerçekten mutludur. Çünkü bireyler hayatından memnun olması için şartlandırılarak üretilmiştir. Fakat, insani bir topluluktan ziyade robot toplumundan farksızdır. Dizayn edilmiş bu yeni dünyayı okurken ürpermekle birlikte günümüz dünyasından çok da farklı olmadığını düşündüğünüz noktalar farkediyorsunuz. Spoiler vermemek için detaya girmeyeceğim. Çok yakın (çok çok yakın) gelecekten sinyaller veriyor adeta. Hatta kitabı okumaya başladığım gün gördüğüm haberin linkini de bırakayım şuraya http://ilerihaber.org/icerik/bilim-insanlari-yumurta-olmadan-da-embriyon-olusturmayi-basardi-59988.html (doğum olmadan dünyaya gelinmesini mümkün kılacak bir gelişmeden bahsediliyor) Sonuç olarak herkesin mutlu olduğu, tek düze, renksiz bir dünya mı ya da acının, kederin, heyacanın, endişenin, mutsuzluğun, mutluluğun olduğu fakat çeşitli, rengarenk bir dünya mı sorusunu sorduran keyifle okuduğum bir eserdi. Tavsiye ederim efenim, okuyunuz :) Not1: Yeni dünyadaki 10 önemli kişiden biri olan Batı Avrupa Dünya Denetçisi karakterinin ismi Mustafa Mond'dur. Ve karakterdeki "Mustafa" isminin Mustafa Kemal Atatürk'ten geldiği iddia edilmektedir. Not2: Romanın ismi (Brave New World), hikayenin içinde de geçen Shakespeare'in Fırtına isimli eserindeki bir sahneden alınmış ve Shakespeare zamanında "brave" kelimesi "güzel" anlamına geliyormuş. Yani aslında kitabın adının anlamı "Güzel Yeni Dünya" imiş. (Simone)

Sanki Cesur Bir Dünya: Kitabı bitirir bitirmez kendimize soracağımız ilk soru şudur sanırım: Eseri hangi pencereden eleştirmeliyiz. "Ütopya mı? Distopya mı?" Eseri okuyan birçok kişi gibi ben de bu ikilemi yaşadım. Sonsuz mutluluk vaadetmesi dolayısıyla ütopya atmosferi oluşturan kitap; tabular, baskılar ve kısıtlamalar düşünüldüğünde ise tipik bir distopya örneği. Arafta bırakan bir durum kesinlikle ((: Ya da distopyasını yaratan bir ütopya mı demeliyiz? Nitel değil de nicel analiz bana şu sonuçları veriyor: %51 Distopya, %49 Ütopya.. Henry Ford'un (Ford markası kurucusu) üretime yeni bir bakış açısı getirmesinden (seri üretim bandı) oldukça etkilenen Huxley, kitabını bu yaklaşım ile ele alıyor. Üretime pozitif ivme kazandıran bu atılım, insanları anbean robotlaşmaya götürmektedir. Buna ek olarak, eserin yazıldığı dönemi baz aldığımızda; alkol tüketimi de sanayileşmedeki etkinin paralelinde seyretmektedir. Hazcı ve sorgulamayan toplumun referans olarak alındığı dünyada Huxley, çok güzel bir görüntüyü kadrajına almıştır. Yurttaşlarını 5 sınıf içerisinde ele alan bu toplum, ihtiyaca göre birey üretimi yapmaktadır. Evet yanlış duymadınız "üretim yapmaktadır". Maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisinde de olduğu gibi sınıflara ayrılmış bir piramidi gözümüzde canlandırırsak, bu piramidin çatısından tabanına doğru sıralamayı kitap için şu şekilde yapabiliriz: "Alfa>Beta>Gama>Delta>Epsilon" Aile kavramının tamamen yok sayıldığı ve hatta aileye dair değerlerin ayıplandığı; anne, baba, karı ve koca gibi yakınlık belirten samimi sözcüklerin, müstehcen ve argo sayıldığı bir dünya düşünün... "Aile mi? O da ne?" "Herkes, herkes içindir!" Yalnız aile değil tabii ki.. Doğa sevgisi gibi "ÜCRET" istemeyen bir olguda bu dünyaca yok sayılmaktadır. Peki doğuştan içgüdüsel olarak programlanan bu değerler elimizden nasıl oluyor da alınıyor? Tabii ki kuluçkalama merkezinde kullanılan şartlandırma ve hipnopedya yöntemleriyle. Bireye (pardon birey demişim, insana ((: ) yüklenmek istenen fiziki ve biyolojik vasıflar talep edilen sınıfın özelliklerine göre zerk edilmekte ve bağlı bulunacağı sınıfın özellikleri ise, bilinçaltına gönderilen mesajlar vasıtasıyla usul usul kazandırılmaktadır. Her şey çok güzel değil mi? Peki, anarşinin besin kaynağı olan mutsuzluk duygusu nasıl bastırılıyor dersiniz? Tabii ki, "Kısa Soma Nigth Blue ile ((: -yok ya Instagram, Facebook, Twitter falan demedim- "Sisteme karşı çıkmaktansa aklını tatile çıkar akıllım(!) (((:" Mutluluk her şey midir peki? Mutsuzluk da bizi biz yapan bir değer değil midir? Ya da şöyle mi sormalıydık: Özgür ama vahşi bir toplumda mı yaşamak isterdik. Yoksa, tutsak ama modern bir uygarlıkta mı? "Ortası yok mu kardeşim bunların?" dediğinizi duyar gibiyim ((: Huxley de bizim gibi düşünmüş olacak ki bu şekilde hicivlerle dolu bir ütopya, alttan alta methiyelerle süslediği bir distopya inşa etmiştir. Özetle, herkesin sorgulacıyı kimliğinin gün yüzüne çıkmasına vesile olacak bu bilim kurgu klasiğini tüm arkadaşlarıma tavsiye ediyorum. Okuyun, düşünün ve sorgulayın efenim ((: Saygılarımla.. (Umut)

Kitabın Yazarı Aldous Huxley Kimdir?

Aldous Huxley; (d. 26 Temmuz 1894, Godalming, Surrey, İngiltere – ö. 22 Kasım 1963, Los Angeles, ABD), İngiliz yazar ve eleştirmen. Zarif ve yergili üslubuyla tanınmış, son dönemlerinde Doğu düşüncesine ve mistisizme yönelmiştir.

Birçok ünlü bilim adamı ve sanatçı yetiştirmiş olan Huxley ailesinden geliyordu. 1908-11 arasında Oxford’daki Eton College’da okudu. Gözlerindeki bir rahatsızlık yüzünden kör olma tehlikesiyle karşılaşınca öğrenimine ara vermek zorunda kaldı. Sonradan Balliol College’ı bitirdi (1915). Daha 17 yaşındayken oldukça uzun bir roman yazmıştı; ama bu yapıtı hiç yayımlanmadı. I. Dünya Savaşı sırasında çeşitli gazete ve dergilerde çalışan Huxley, 1919’da Belçikalı Maria Nys’le evlendi. 1923-30 arasında ailesiyle birlikte İtalya’da yaşadı. Edebi inceliğini ve zekâsını olduğu kadar, insan ilişkilerine duyduğu ilgiyi de ortaya koyan Antic Hay (1923) ve Point Counter Point (1928; Ses Sese Karşı, 1961-62, 2 cilt, 1978) gibi ilk romanlarıyla başarı kazandı. Ses Sese Karşı’ nın kahramanını, İtalya’da dost olduğu D.H. Lawrence’tan esinlenerek yaratmıştı. Brave New World’de ise (1932; Yeni Dünya, 1945/Cesur Yeni Dünya, 1989), hiçbir bireyin bilimsel denetim ve koşullanmadan kaçamadığı gelecekteki bir dünyayı anlattı. Teknolojinin iktidarına karşı bir uyan niteliğindeki yapıt, karşı ütopya türünün de klasiklerinden sayılır.

1937’de ABD’ye yerleşen Huxley, roman ve denemelerinin yanı sıra Hollywood’da senaryo çalışmaları yaptı. Karısının ölümünden sonra 1956’da İtalyan kemancı Laura Aschera’yla evlendi. Bu dönem yapıtlarında, 1960’ların gençlik altkültürlerine de esin sağlayacak bazı temalar ağırlık kazandı; The Doors of Perception’da (1954; Sezgi Kapıları, 1975) halüsinojen ilaçlarla giriştiği denemeleri anlattı, Island’da (1962; Ada, 1983) algı uyarıcı ilaçlarla zenginleştirilmiş Doğu mistisizmi ile Batı bilimine dayanan bir ütopya yarattı. Deneme ve incelemelerini ise Collected Essays (1958; Denemeler, 1976), Literature and Science (1963; Edebiyat ve Bilim), The Politics of Ecology (1963; Ekoloji Politikası) gibi kitaplarda topladı.

Huxley’nin öteki yapıtları arasında The Defeat of Youth (1918; Gençliğin Yenilgisi), Limbo (1920), Crome Yellow (1921; Krom Sarısı), Jesting Pilate (1926; Şakacı Pilate), Eyeless in Gaza (1936; Gazze’deki Kör), After Many a Summer Dies the Swan (1940; Nice Yazlardan Sonra, 1946), Grey Eminence (1941; Gölge Makam), The Perennial Philosophy (1946; Sonsuz Felsefe), Ape and Essence (1949; Maymun ve Öz) yer alır.

Aldous Huxley Kitapları - Eserleri

  • Ada
  • Algı Kapıları
  • Krom Sarısı
  • Cesur Yeni Dünya
  • Ses Sese Karşı
  • Kadim Felsefe

  • Maymun ve Öz
  • Yarın Yarın Yarın
  • Mona Lisa Tebessümü
  • Edebiyat ve Bilim
  • Armut Çiçeği Köyü'nün Kargaları
  • Denemeler
  • Cesur Yeni Dünyayı Ziyaret

  • Nice Yazlardan Sonra
  • Those Barren Leaves
  • Time Must Have a Stop

Aldous Huxley Alıntıları - Sözleri

  • Şeytan'ı, masum insanların ıstırap çekmesinden daha fazla hiçbir şey memnun edemez. (Maymun ve Öz)
  • Kanatlarını kullanmak zorunda kalmadan geçimini iyi şekilde sağlamanın yolunu öğrenmiş her kuş, kısa zamanda uçma ayrıcalığından feragat edecek ve sonsuza dek yerde kalacaktır. (Cesur Yeni Dünyayı Ziyaret)
  • "Gelgelelim iki kişi dünyanın tümü değildir." (Ses Sese Karşı)
  • “Aşk korkuyu yok eder; ama öte yandan korku da aşkı yok eder. Ve sadece aşk değildir yok ettiği. Korku ayrıca zekâyı, iyiliği, tüm güzellik ve doğruluk düşüncelerini yok eder.” (Maymun ve Öz)
  • "Eğer mutluluğunuz, bir başkasının yaptıklarına bağlıysa, çok ciddi bir sorununuz var demektir." (Algı Kapıları)
  • ''Hain!'' ''Vatan haini!'' ''Pis Komünist!'' ''Çürümüş Burjuva-Faşist!'' ''Kızıl Emperyalist!'' ''Kapitalist-Tekelci!'' ''Al sana!'' ''Al sana!'' (Maymun ve Öz)

  • Sen de çocukların gibi hayırsızsın. Yal­nız yan gelip yemekten başka bir şey bilmezsin. Bir şeye yaramazsın. Size söylüyorum. Artık hepinizden bıktım, usan­dım. (Nice Yazlardan Sonra)
  • Aşk, gülmenin ve hazzın ızdırap ve acıya pek belli belirsizce de olsa baskın geldiği, şu ya da bu türlü önemi bulunan tek insan etkinliğidir. (Krom Sarısı)
  • . Amaç, araçları haklı çıkaramaz, çünkü kullanılan araçların üretilen amaçların doğasını belirlemesi gibi basit ve açık bir nedenle. ... (Denemeler)
  • Ne demek istediğini anlatmak için sözcük bulmakta güçlük çekerdi hep. (Ses Sese Karşı)
  • Ne olduklarını sanıyorlardı bu insanlar? (Algı Kapıları)
  • "Evrenin en hoşa giden yanı," dedi Will Farnaby'ye, "olmayacak gibi görünen şeylerin olabilirliği." (Ada)
  • "Eğer algı kapıları temizlenseydi her şey insana olduğu gibi görünürdü; sonsuz." (Algı Kapıları)

  • Ama hayat kısadır, bilgiyse sonsuz: kimsenin her şeye zamanı yok. (Cesur Yeni Dünyayı Ziyaret)
  • En nihayetinde, zorbalar ölümlüdür ve koşullar değişir. (Cesur Yeni Dünyayı Ziyaret)
  • Aklı başında bir dünyada büyük bir adam olurdum herhalde; dünya böyleyken, bu tuhaf düzenlemede hiç ama hiçbir şey değilim; neredeyse her açıdan bir hiçim. (Krom Sarısı)
  • Acaba hangisi daha iyi; akıllılar arasında bir aptal olmak mı, yoksa çılgınlar arasında akıllı olmak mı? (Ada)
  • İlim nedir? İlim çamura olta salmaktır. Ölüme çâre avlamak için veya ne çıkarsa bahtına olmak üzere. (Nice Yazlardan Sonra)
  • Yaşıyorum, ama yaşayan ben değilim. (Kadim Felsefe)
  • . Gerçekler yok sayıldıkları için yok olmazlar. . (Denemeler)

Yorum Yaz