diorex
dedas

Cemile - Cengiz Aytmatov Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Cemile kimin eseri? Cemile kitabının yazarı kimdir? Cemile konusu ve anafikri nedir? Cemile kitabı ne anlatıyor? Cemile kitabının yazarı Cengiz Aytmatov kimdir? İşte Cemile kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 20.02.2022 10:00
Cemile - Cengiz Aytmatov Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Cengiz Aytmatov

Çevirmen: Refik Özdek

Çizer: Zafer Yılmaz

Yayın Evi: Ötüken Neşriyat

İSBN: 9786051553900

Sayfa Sayısı: 80

Cemile Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Aytmatov'a ilk büyük şöhretini kazandıran Cemile, bir çoklarınca en güzel aşk hikâyesi olarak değerlendirilmiştir. Gerçekten de Cemile, aşk ve tabiatın çocuk dikkat ve masumiyetiyle sunulduğu şahâne bir duygu tablosudur. Ayrıca töre ve çevre şartlarının insan unsurlarıyla ilişkileri açısından da olağanüstü bir hikâyedir.

"İşte şimdi burada, Villon'un, Hugo'nun, Baudelaire'nin Paris'inde, kralların ve devrimlerin Paris'inde, ressamların yüzyıllık Paris'i olmakla övünen her taşı ya bir tarihi, ya bir efsaneyi hatırlatan şu Paris'te Werther, Bérénice, Antoine ve Kleopatra, Manon Lescaut, Education Sentimentale, Dominique, hepsi birdenbire gözümden düşüverdi. Çünkü ben Cemile'yi okudum. Roméo Juliette, Paolo ve Francesca, Hernani ve Dona Sol, artık bunların hiçbiri gözümde değil, çünkü ben ikinci dünya savaşının üçüncü yılı yazında, 1943 yılının o Ağustos gecesinde Kurkureu vadisinde bir yerde Zahire arabaları ile giden Danyar ve Cemile'ye, bunların hikâyesini anlatan küçük Seyit'e rastladım."

-Louis Aragon-

(Tanıtım Bülteninden)

Cemile Alıntıları - Sözleri

  • " İnsan, her şeyi anlatamaz Zaten kelimeler de her şeyi anlatmaya yetmez. "
  • İnsan, her şeyi anlatamaz Zaten kelimeler de her şeyi anlatmaya yetmez.
  • "Uzun zamandan beri seviyorum seni.. Bilmediğim zamanlardan beri seni sevmiş, seni beklemişim ben. Ve işte geldin, seni beklediğimi biliyormuş gibi geldin!
  • ❝Hem konuşmaya ne gerek vardı? İnsan her şeyi anlatamaz, zaten kelimeler de her şeyi anlatmaya yetmez…❞
  • İnsan her şeyi sözle anlatamaz…
  • İnsan her şeyi anlatamaz, zaten kelimeler de her şeyi anlatmaya yetmez.
  • Uzun zamandan beri seviyorum seni.. Bilmediğim zamanlardan beri seni sevmiş, seni beklemişim ben. Ve işte geldin, seni beklediğimi biliyormuş gibi geldin!

Cemile İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Bu inceleme yer yer SPOILER içerebilir arkadaşlar. Bilginiz olsun... Bir gün Fransız Şair Louis Aragon kuyuya bir taş atmış ve demiş ki; 'Cemile, dünyanın en güzel aşk hikayesidir.' O taş şimdilik kuyunun dibinde kalsın bir süre... O esnada ben size kısaca başka bir hikayeden bahsedeyim... Ben askerliğimi 2007 yılında kısa dönem olarak yaptım. Bölüğümde benim gibi kısa dönem askerlerle, henüz 19-20 yaşlarındaki uzun dönem askerler aynı koğuşu paylaşıyorduk. Başta bu iki grup pek birbirine ısınamasa da askerliğin doğal ortamında zamanla buzlar eridi, abi-kardeş gibi olduk. Bu kardeşlerimizin hepsi gözü pek, dayanıklı, kolay kolay yılmayan çocuklardı. Genç yaşlarına rağmen aralarında evli olan hatta çocuk sahibi olanlar vardı. Diğerlerinin de memlekette mutlaka bir sevgilisi olurdu. Gece olunca ve tüm işler bitince kendi köşelerine çekilirler, gizledikleri telefonları ortaya çıkarıp saatlerce sevdikleriyle konuşurlardı. Onların gün içinde aldığı tek nefes işte bu telefon konuşmalarıydı. Her türlü ağır işin, zorluğun altından kalkabilen çocukların hayata dair tek bir korkuları vardı; onlar askerdeyken sevgililerinin onları terk edeceği korkusu... Bakın bu konuda inanın bana en ufak bir mübalağa yapmıyorum. Alın savaşa götürün koşa koşa gelirler. Sabahtan akşama kadar yerden izmarit toplarlar, moloz taşırlar, duvar örerler, kilometrelerce koşarlar, sürünürler ama bana mısın demezler. Hassas oldukları, zayıf düştükleri tek konu budur! Nöbetçi olduğum bir gece tek tek koğuşları geziyordum. En son kendi koğuşuma geldi sıra. İçeri girdiğimde bir yatağın baş ucunda toplanmış bir kalabalık gördüm. Başta kavga çıktı sandım. Hızlıca kalabalığa doğru ilerledim ve kendime yol açtım. Gördüğüm manzara şuydu: yatağın ortasında bir asker hüngür hüngür ağlıyor. Yüzü gözü dağılmış, gözler kıpkırmızı... Meğerse arkadaşları da onu teselli etmeye gelmişler yanına... Olayın nedenini sordum, sevgilisi bunu terk etmiş; daha kötüsü başka biriyle birlikteymiş. Çok uzatmamak için olayın detaylarına girmiyorum. Daha sonradan kendisiyle uzun uzun konuştum... Eğer bunu yapmasaydım ciddi ciddi firar etme planları yapıyordu. Sonra yavaş yavaş toparladı ama ben ve diğer arkadaşlarım terhis olduğumuz güne kadar neredeyse başından ayrılmadık çocuğun... ------------------------- Gelin şimdi Aragon'un taş attığı kuyuya geri dönelim biz... 'Dünyanın en güzel aşk hikayesi'ni okumak için girdiğim bu kuyuda beni nedense Cemile ve Danyar'ın aşkı değil de, vatan mücadelesi için cephedeyken eşi tarafından aldatılan Sadık karşıladı... Çok romantik, duygusal bir adam değildi Sadık; hatta geleneklerine fazla bağlı ve biraz da kaba denilebilecek bir yapısı vardı. Her ne kadar yaşadığı bölgenin mektup geleneğine bağlı kalmak adına, yazdığı mektuplarda karısı Cemile'den çok söz edemese de yine de seviyordu onu. Çünkü birbirlerini severek evlenmişlerdi. En azından bana böyle söyledi Sadık ve şunu ilave etti sözlerine; Siz o kitapta o ikisinin büyük ve çok derin aşkını okudunuz ama şu işe bak; her ne olursa olsun, SADIK kalan sadece ben oldum... ------------------------ İşte böyle bir kitap Cemile... Kimine göre dünyanın en büyük aşk hikayesi, bana göreyse dramatik bir aldatma öyküsü... YASAK AŞK dedikleri bir şey var... Ben nedense bu yasak aşkların aşk tarafıyla değil de yasak tarafıyla ilgilenirim. Bu benim tercihimdir, benim dünyaya bakışımdır belki de. Kimine göre dar bir bakış olarak gözükebilir. Çünkü o aşkı anlatan öyle güzel cümleler, öyle tatlı türküler var ki, aşkın büyüsüne kapılıp gitmemek, o aşka kayıtsız kalmamak elde değil... Bütün bozkır bu büyük aşkın karşısında saygıyla eğiliyor, mor dağlar göz yaşı döküyor, yılkı atlar daha bir şevkle koşuyor... Eğer Seyit'in tuvaline resmettiği bu güzel tablo her şeyi görmezden gelmeye yetiyorsa kimseye lafım olmaz elbet... Ama o insanlar olur da birgün Sadık'ın düştüğü duruma düşerlerse, aynı güzellikte bir resim çizmelerini de beklerim peşinen... ------------------------- Büyük usta Cengiz Aytmatov'un çıraklık eserlerinden biri diyebiliriz Cemile için. Kronolojik olarak da böyle zaten... Diğer kitaplarını okuyanlar aradaki farkları kendileri de rahatlıkla keşfedebilirler. Biraz kısa biraz da yarım bırakılmış gibi geldi bana... Kitabın başında tek tek karakterleri tanıyoruz. Anne karakterine özellikle geniş yer verilmiş. Ancak sonra bu karakterler bir anda kaybolup gidiyor. Üç kişi kalıyor geriye. Aytmatov burada hızlıca aşk öyküsüne geçiş yapmak istemiş olabilir. Ancak ilk bölüm biraz daha uzun tutulabilirdi. En son bölüm de bana göre aceleye gelmiş. Danyar ve Cemile arasındaki aşkı biraz daha meşru kılmak için alelacele Sadık karakteri tek bir paragrafta sarhoş ve karısına değer vermeyen biri olarak gösterilmiş. Oysa biz Beyaz Gemi'deki Orazkul karakterini tanımış ve ondan nefret etmiş okurlar olarak Aytmatov'un karakter yaratmadaki ustalığını çok iyi biliyoruz... Nihayetinde, bir Aytmatov eserinden daha bu duygularla ayrılıyorum. Aragon'un attığı taşı kuyudan çıkardım çıkarmasına ama o taş açıkçası benim elimi yaktı biraz... Oysa ki ne kadar güzel, rengarenk, ışıl ışıl bir taştı... Herkese keyifli okumalar dilerim... (Necip G.)

Doğayı, vatanı, insanları, aşkı çok güzel kaleme aldığını bildiğimiz Aytmatov tasvirleriyle yine şaşırtmadı. Savaş zamanını, o zamanda yaşanılanları, aileleri, yıpranmaları ve en önemlisi de güzel bir aşkı betimlemiş bize bu kitabında. Şen şakrak, çalışkan, herkesin hayranlık duyduğu Cemile’nin askerde olan eşinden lütfetmiş gibi tek bir selamı için beklediği zamanları ve sonrasında ise savaştan gelen, sakatlanmış, kimsesiz, sessiz sakin, aldırış edilmeyen Danyar’la olan hikayesini akıcılığını bozmadan, gereksiz süslemeler yapmadan anlatmış yazarımız. Gözle görülmeyen, varlığı kimse için bir önem teşkil etmeyen, yokluğu kimseyi korkutmayan Danyar’ın türkü söyleyerek kendini, vatan aşkını, ruhunun derinliklerini açığa çıkarması ve sonrasında gelişen tüm olaylar…❝Bir insan kendini gösterecek bir şey yapmazsa, yavaş yavaş unutulur gider.❞ diyor ya zaten Cengiz Aytmatov da. Danyar kendini gösterdi ve çok şey kazandı. “Dünyanın en güzel aşk hikayesi” olarak takdim edilen bu eser, dünyanın en güzel aşk hikayesi mi tartışılır lakin güzel bir aşk hikayesi benim zannımca… Aşkınız güzel, okumalarınız keyifli olsun.☆ (S.Nur ❃)

Cengiz Aytmatov-Cemile 4/5 Bu kitabı aldığım günden itibaren bir türlü okuyamıyordum… Ya başlıyordum bir kaç sayfa sonra bırakıyordum ya da okumaya başlayacağım hep başka kitabı öne alıp, okumayı erteliyordum. Sonunda ama okudum Yazarla ilk tanışma hikayem, çocuk yaşlarımda ilk okuldaki, ders kitapımızda “Mankurt”lar hakkında yazılmış bir hikayeydi. Araştırmalar yaptığımızda öğrendik ki, Cengiz Aytmatovun yazdığı eserlerde Kırgız destanlarından yararlanarak güncelleştirdikleri bir kişiliktir. O zamandan beri aklımda hep öyle kazındı. İsmini duyduğumda “Mankurt karakteri var kitaplarında” diyordum, küçükken. Kalemiyle tanışmaksa, “Cemile” eserine vesile oldu. Aşırı akıcı bir kitabdı. Çok kısa, kendini okuttukca okutan, sayfaların nasıl gelip geçtiğini anlamadığınız, tasvirlerle insanı kitabın içine çekip yaşatan bir eser. Aytmatov, eserlerinde doğayı, vatanı, sevgiyi, bir çok yaşanması, düşünmesi insana mutluluk getiren duygu ve görüntüyü anlatmayı seviyor. Okurken bir taraftan beni kendini çekerken, bir taraftanda, beni yorduğu zaman zaman oldu. Kitapta, savaş zamanı köyde olan askere gitmeye yaşı yeten erkeklerin savaşa gitmesiyle, köydeki işlerin kadınlara kalmasıyla, köyün güzel kızı Cemile ile tanışıyoruz. Cemile, Sadık ile evli ve askerde olan kocasının yolunu bekliyor.Eşinden hep mektupların geldiğini duyan Cemile büyük heyecanla ona yazılan kısma gelince hep, bir burukluk, hayal kırıklığı kalbine dolar. Kiçene Bala diye seslendiği kaynı ile beraber çalışmaya başlayan Cemile yeni savaştan dönen Danyar ile tanışır. Danyarın en büyük aşkı vatanıdır ve bu kısmı kitapta o kadar muhteşem anlatmışlar kii!!Güzel kızımız olan Cemile, neşesiyle, enerjisiyle, güzelliğiyle, çalışkanlığıyla ve s. hep köyün dilindedir. Ama bir kısım var ki, Cemileyi her kesle özellikle o dönemdeki şartlar, mental bakım erkeklerle biraz içli dışlı gösterilmesi beni biraz düşündürdü, acaba o zamanlarda bu kadar yakınlık mümkün müydü? Danyarla yolu kesişen Cemilenin hayatı değişir ve artık hem kendiyle hemde kalbiyle savaş vermeye başlar. Hikayenin tümü kaynı Seyit”in gözünden anlatılır. Seyit köydeki insanlardan farklıdır. Hayallerinin peşinden koşmaya inanan, sevginin gücünü gören, tüm hikayeye baştan sona şahit olsada, asla Cemileyi suçlamayan aksine bu yaşananları aşkın hikayesi olarak gören biri. Kitabın sonlarında Seyitinde hayatında olan değişimler beni çok mutlu etti. Çoğu için Cemilenin yaptığı büyük suç gibi gözüksede, aslında o kendisinide, Sadıkıda bu zülmden kurtardı. Çünkü kalbi başkasının yanında olanın, bedeni evli olduğu insanın yanında olsa kendisinide, karşısındakinide mutsuz etmekten başka bir şey yapamaz. Tabii ki, Cemileninde, Sadıkında, Danyarında hatta Seyitinde, ailelerinde kendiliğinde suçları bu hikayenin bu hal almasında büyük payları vardır. Doğanın kanununudur, kaybetmeyene kadar ne değeri anlaşılır ne de sevgisi. Eserde derin görünecek bir çok konu vardır. Sadece sevgiye değil, o dönemin adetlerine, insani ilişkilerine, savaş dönemenini, aile bağlarını ve s. anlatıyor kitabda. Bir çok kişi için sade sayılan bu kitabın içinde bence büyük derinlik yatıyor. Yerin bende hep ayrı kalacak “Cemile”! Hiç seni dinleyemedik, kimse sana “Ne hisediyorsun? Nasılsın? İyi misin?” bile sormasada senin anlatacak çok şeyin olduğuna eminim. Derin kitap okumak isteyip, birileriyle beraber kitabı uzun uzun konuşub, tartışmak, sizi kitabın düşündürmesini istiyorsanız okuyun mutlaka. Yazarın tüm kitaplarını mutlaka okumak istiyorum. Güzel bir alıntıda bırakıyorum size kitaptan: “İnsan her şeyi anlatamaz, zaten kelimeler de her şeyi anlatmaya yetmez.” Güzel okumalar ve kitapla kalın #kitapyorum #kitap #kitapkurdu #kitapönerisi #kitapsözleri #bookstagram #kitapokumak #kitaplık #kitaplar #kitapalıntıları #instagram #kitapsevgisi #kitapokuyorum #kitapaşkı #kitapyorumu #kitapsever #books #kitapyurdu #şiir #bookshelf #kitaptavsiyesi #edebiyat #cemile #roman #okudumbitti #bookstagrammer #cengizaytmatov #aşkromanı (Leman Kerimli)

Kitabın Yazarı Cengiz Aytmatov Kimdir?

Cengiz Aytmatov, (Kırgızca: Чыңгыз Айтматов (Çıňğız Aytmatov), Rusça: Чингиз Торекулович Айтматов) (d. 12 Aralık 1928, Kırgızistan - ö. 10 Haziran 2008, Almanya).

Ünlü Kırgız Türkü edebiyatçı, gazeteci, çevirmen ve siyasetçi. 12 Aralık 1928 tarihinde Kuzeybatı Kırgızistan'daki Talas eyaletinin Şeker köyünde doğdu. Babası Torekul Aytmatov, Sovyet Kırgızistanı'nda seçkin devlet adamı idi, ancak 1937'de tutuklandı ve 1938'de kurşuna dizildi. Tatar kızı olan annesi Nagima Hamziyevna Abdulvaliyeva tiyatro aktrisiydi. Adı, Cengiz Han'dan esinlenerek konulmuştur.

Gençliği sıkıntılı bir döneme denk gelmişti. O dönemde zaten yeni yerleşmeye başlayan siyasî sistemle, bir de savaşla mücadele etmek zorundaydı. Çok genç yaşta çalışmaya başladı; çünkü II. Dünya Savaşının SSCB üzerindeki etkileri gençleri de etkiliyordu, yetişkinler savaşta olduklarından, gençlere büyük iş düşüyordu. On dört yaşında köyündeki sekreterliğe girdi. Burada tarım makinelerinin sayımı, vergi tahsildarlığı gibi işlerde çalıştı. Köyünden, Kazakistan'a giderek Cambul Veterinerlik Teknik Okulu'nda okudu. Daha sonra şimdiki Kırgızistan'ın başkenti olan Bişkek'e giderek burada Frunze Tarım Enstitüsü'nde öğrenimine devam etti. Ardından Maksim Gorki Edebiyat Enstitüsü'ne geçti ve 1956 ile 1958 yılları arasında Moskova'da okudu. Yazmaya bu yıllarda Pravda gazetesinde başladı. Yazdığı eserleriyle üne kavuştu ve 1957 yılında Sovyet Yazarlar Birliği'ne üye kabul edildi. 1963'te Lenin Ödülü'nü aldı. Eserleri yüz elliyi aşkın dile tercüme edildi. 1990-1994 yıllarında Sovyetler Birliği'ni ve Rusya Federasyonu'nu, sonra ise 2008 yılına kadar Kırgızistan Cumhuriyeti'ni büyükelçi olarak temsil etti.

Aytmatov, Gün Olur Asra Bedel romanının film çekimleri için gittiği Rusya'nın Tataristan Cumhuriyeti'nin başkenti Kazan'da 16 Mayıs 2008'de rahatsızlandı ve böbrek yetmezliği teşhisiyle tedavi için Almanya'ya getirildi. Almanya'nın Nürnberg kentindeki Klinikum Nord'da tedavi gören Cengiz Aytmatov, komaya girdi.10 Haziran 2008 tarihinde Nürnberg'de hayatını yitirdi.

Cengiz Aytmatov Kitapları - Eserleri

  • Beyaz Gemi
  • Toprak Ana
  • Gün Olur Asra Bedel
  • Cemile
  • İlk Öğretmenim
  • Cemile - Sultanmurat

  • Elveda Gülsarı
  • Yıldırım Sesli Manasçı - Yüzyüze - Deniz Kıyısında Koşan Ala Köpek
  • Dişi Kurdun Rüyaları
  • Çocukluğum
  • Ebedi Gelin
  • Kızıl Elma - Oğulla Buluşma - Beyaz Yağmur - Asker Çocuğu - Deve Gözü
  • Cengiz Han'a Küsen Bulut

  • Sultanmurat
  • Selvi Boylum Al Yazmalım
  • Kassandra Damgası
  • Elveda Gülsarı / Yüzyüze / Cemile / Oğulla Görüşme / Askerin Oğlu
  • Şafak Sancısı
  • Sokrat'ı Anma Gecesi
  • Al Yazmalım, Selvi Boylum - Erken Gelen Turnalar - Fuji Yama - Deniz Kıyısında Koşan Ala Köpek

  • Beyaz Gemi - Toprak Ana - Deve Gözü - İlk Öğretmenim
  • Kızıl Elma - Oğulla Buluşma - Beyaz Yağmur - Asker Çocuğu
  • Yüz Yüze / Oğulla Görüşme / Deve Gözü / Askerin Oğlu
  • Fuji-Yama
  • Yıldırım Sesli Manasçı - Kızıl Elma - Beyaz Yağmur - Baydamtal Irmağı’nda
  • İlk Turnalar - Fuji Yama
  • Kader Ağı (Kıyamat)

  • Cemile - Deve Gözü - Selvi Boylum
  • Deve Gözü
  • Yüzyüze
  • Deniz Kıyısında Koşan Ala Köpek
  • Kızıl Elma - Oğulla Buluşma
  • Yıldırım Sesli Manasçı - Asker Çocuğu - Beyaz Yağmur
  • Cemile - Öğretmen Duyşen

  • Hekayələr
  • Kuz Başındaki Avcının Çığlığı
  • Bütün Eserleri: 2
  • Cengiz Aytmatov Uluslararası Bilgi Şöleni Bildirileri
  • Time to Speak
  • Seçilmiş Əsərləri
  • Yüz Yüze - Oğulla Görüşme

  • Gülsarı / Yüz Yüze

Cengiz Aytmatov Alıntıları - Sözleri

  • Bir erkek, bir adam ol oğlum.Nerede olursan ol, erkek ol, mert bir erkek olarak kal! (Kızıl Elma - Oğulla Buluşma - Beyaz Yağmur - Asker Çocuğu)
  • İnsana korku veren bazı sözler vardır. "Artık hiçbir zaman!" gibi. Böyle sözlerden sonra söyleyecek bir şey kalmaz. (Elveda Gülsarı / Yüzyüze / Cemile / Oğulla Görüşme / Askerin Oğlu)
  • Biraz daha; birkaç dakika daha yaşatmak istiyordu onu gönlünde. (Kızıl Elma - Oğulla Buluşma)
  • Gün gelir, ağacın kendisi değil, gövdesi bile işe yarar. (Yüz Yüze / Oğulla Görüşme / Deve Gözü / Askerin Oğlu)
  • Gözünün bütün yaşlarını dökerek ağlamak istiyordu, ağlayamıyordu. (Yıldırım Sesli Manasçı - Yüzyüze - Deniz Kıyısında Koşan Ala Köpek)
  • “Yalnız çalışmak için mi yaşar insan?” (İlk Turnalar - Fuji Yama)

  • 20. yüzyıl insanlığın iki büyük dünya savaşına ve türlü kan döküşlere, nükleer felaket ve depremlere, uzayı ele geçirme ve bilimsel teknik uçuşlara tanıklık etmekle kalmadı. Bununla birlikte nice bin yılların, nesillerinin eleğinden geçip seçilmiş manevi zenginliğin, en önemlisi inanç değerlerinin düşmesine; hayatı çürümekten, bozulmaktan koruyangelen yüce sevgi duygusunun basitleşmesine, yok edici edep dışı davranışların mizahı haline gelip zayıf düşmesine yol açtı. Bence bu, insanlık için nükleer savaştan sonra en tehlikeli beladır. (Kuz Başındaki Avcının Çığlığı)
  • "Seviyordu ama özlemiyordu , yanındayım diyordu ama uzaktaydı ; sadece sözler vardı , kendisi yoktu." (Selvi Boylum Al Yazmalım)
  • Talih vardır güldürür, talih vardır öldürür. (Deniz Kıyısında Koşan Ala Köpek)
  • Hayatım boyunca hep seni özledim, seni düşündüm ben. Bu kadar çok beklettiğim için özür dilerim. (Kızıl Elma - Oğulla Buluşma)
  • Demek ki, düşünmemek unutmak demek değilmiş. (Elveda Gülsarı)
  • İnsanoğlu ömründe bir kerecik olsun vicdanıyla baş başa kalmak, yaşamın hay-huyundan uzak durmak istiyor, … (Al Yazmalım, Selvi Boylum - Erken Gelen Turnalar - Fuji Yama - Deniz Kıyısında Koşan Ala Köpek)
  • "Uzun zamandan beri seviyorum seni.. Bilmediğim zamanlardan beri seni sevmiş, seni beklemişim ben. Ve işte geldin, seni beklediğimi biliyormuş gibi geldin! (Cemile)

  • İnsan kalbi böyledir: Onu kolayca dondurabilirsiniz ama çok zor eritir, çok zor ısıtırsınız. (Kızıl Elma - Oğulla Buluşma)
  • Sanki sevginden utanç duyuyor gibisin! (Kızıl Elma - Oğulla Buluşma)
  • İnsanın kahpeliği sınır tanımaz. (Ebedi Gelin)
  • Aşk, yaratılışın hediyesi, sonsuzluğun gizli enerjisidir. (Ebedi Gelin)
  • İnsanlar ne diye böyle yaparlar, bilmem ki! İyiliğe karşılık hep kötülük, hep kötülük. Sonra yaptıklarından utansalar, pişman olsalar bari! O da yok.... (Beyaz Gemi - Toprak Ana - Deve Gözü - İlk Öğretmenim)
  • İnsanın sağlığı yerindeyse, eli kolu tutuyorsa çalışmaktan daha iyi ne var yeryüzünde? (Beyaz Gemi - Toprak Ana - Deve Gözü - İlk Öğretmenim)
  • “Öyle bir bakıyordu ki sanki hem acı çekiyor hem de hayranlık duyuyordu Cemile’ye ve mutlulukla acıyı aynı anda yaşıyordu bakışlarında.” (Cemile - Öğretmen Duyşen)

Yorum Yaz