Çatıkatı Aşıkları - Şükran Yiğit Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Çatıkatı Aşıkları kimin eseri? Çatıkatı Aşıkları kitabının yazarı kimdir? Çatıkatı Aşıkları konusu ve anafikri nedir? Çatıkatı Aşıkları kitabı ne anlatıyor? Çatıkatı Aşıkları PDF indirme linki var mı? Çatıkatı Aşıkları kitabının yazarı Şükran Yiğit kimdir? İşte Çatıkatı Aşıkları kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Şükran Yiğit

Yayın Evi: İletişim Yayıncılık

İSBN: 9789750506239

Sayfa Sayısı: 251

Çatıkatı Aşıkları Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Yolları Arnavutköy’de bir çatıkatında kesişen üç kişi: Süreyya, Laden, Mercan. Üç farklı geçmiş, üç farklı bellek… Süreyya, şu yaşlılık günlerinde, tam gönlüne göre iki kiracı bulur çatıkatındaki iki dairesine: Güleryüzlü, şefkatli, sıcak kişiliğiyle “Güneyli Kadın” Laden ile soğuk, mesafeli, kapalı yapısıyla “Niteliksiz Adam” Mercan. Üçlü, kâh Süreyya’nın kitap-kırtasiye dükkânında, kâh evinde bir araya gelmeye başlar. Bazen iyi demlenmiş bir çay, bazen bir kadeh şarap, bazen Boğaz’ın esintisi, ama hep sırlar, hep bilinmeyenin gölgesi eşlik eder onlara. Süreyya’nın kâbusu haline gelen Berrin Hanım'ın esrarını çözmek zorundadırlar. Bu uğurda içine girdikleri labirentte Berrin Hanım'ın gölgesini kovalarken, kendi tarihlerini, yaşa(ya)madıkları aşklarını, yüzleşmelerini, günahlarını yavaş yavaş bize de fısıldayıverirler.

Çatıkatı Aşıkları Alıntıları - Sözleri

  • Sevginin karşıtı nefret değil, kayıtsızlıktır.
  • Eğer bilebilseydim, bir bilebilseydim, zamansız ve mekânsız bir aşkın kendisini yaşatabilmesinin bedelinin hafızanın hanesine yazıldığını!
  • Kimsesizlik gerçek yalnızlık değildir, değil mi?
  • "Ne tuhaf diyorum," kendi kendime, "insanın unutmadığı, unutamadığı, affedemediği bir tarafı hep kalıyor!"
  • Nasıl, aşk geldiğinde hiç tereddüt etmeden bize yaklaşır ve arkamızdan seslenirse, güzel bir roman da tıpkı aşk gibi gerçek okurunu ilk bakışta gözlerinden tanır.
  • Üzerinden yıllar geçince, acının adı hüzün olur.
  • Hayat sözcüklerin hep bir adım önünde.
  • Evimin kadını oluyormuşum gibi yaptım.
  • İnsanın ruhunu görünmez bir matkapla delmeye çalışan cümleler.
  • Hep öyle yaparım ben, çayı koydum mu bardakları da hazırlarım. Çay hazır olduğunda aramıza girecek hiçbir engel kalmasın, çayla birbirimize kayıtsız şartsız hazır olalım isterim.
  • Nasıl, aşk geldiğinde hiç tereddüt etmeden bize yaklaşır ve arkamızdan seslenirse, güzel bir roman da tıpkı aşk gibi gerçek okurunu ilk bakışta gözlerinden tanır.
  • Çünkü galiba hafıza, ancak tanıklıklar yok edilirse, tekrar kendisini biçimlendirecek sahte özgürlüğü elde edebiliyor.
  • Her hikaye yolunu bilirdi.
  • Yaşadıklarımızı, gördüklerimizi anlamak için, anlamlandırmak için steril, korunaklı hayatımızın dalgınlıkla açık bırakıverdiğimiz bir penceresinden hiç sormadan içeri sızan başka hayatlara ya da başka hayal kırıklıklarına mı ihtiyacımız var yoksa?

Çatıkatı Aşıkları İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Kitabın son sayfasını kapadığımdan beri, Şükran Yiğit ile neden bu kadar geç tanışmışım diye hayıflanıyorum…Uzun zamandır bu kadar akıcı, bu kadar naif, çok sakinmiş gibi gözüken, ama çığlıklar atan bir roman okumamıştım… (Serpil Eren)

Süreyya, Laden, Mercan..üçünün de hayat gizemleri ayrı, her sayfada bir sır öğrenebilmenin merakı ile hızla ilerleyeceksiniz. O çatı katındaki iki ışığı siz de takip edeceksiniz, Mercan'ın içe dönük halini siz de sürekli sorgulayacak, Laden'in samimiyetini, Süreyya'nın kendine has halini çok seveceksiniz. Tüm gizemine, onaylanmayacak davranışlarına rağmen en çok sana ısındı içim Süreyya, en çok sana toz kondurmamak için çabaladım galiba; kendine has, sıradışı bir karakter olduğuna taaa 'niteliksiz adam ve güneyli kadın' tanımlamanla karar vermiştim. Ama itiraf edeyim eser boyunca niteliksiz adam ve güneyli kadın arasında gelişen ikili ilişkinin, fırtınalı hallerin bahis olacağını düşünmüştüm sadece; meğer bayağı yanılmışım. . "O yüzünüze sürdüğünüz ya da üzerinize giydiğiniz kırmızılarla, pembelerle, morlarlabir daha asla geriye döndüremeyeceğiniz hayatınızı ucuz bir teybe koyup tekrar başa sarmak istiyor gibiydiniz." . "..çünkü hiç bilmediğim bir Dünya'ya gireceğimi hissettim, hiç kurmadığım cümleleri kuracağımı hissettim, hiç anlatmadığım öyküleri anlatacağımı hissettim ve yine o an en güzelyerinde filmin kopacağını hissettim." . "İnsanın unutmadığı, unutamadığı, affedemeğibir tarafı hep kalıyor." (Enesay)

Çatıkatı Aşıkları Yorum: Şükran Yiğit'ten okuduğum ikinci roman oldu bu ve sevdiğim yazarlar hanesine bir kişi daha eklendi. Çatıkatı Aşıkları bir kırtasiye sahibi olan Süreyya Hanım'ın yan yana olan çatıkatı dairelerini kiraya vermesiyle başlıyor. Mercan ve Laden. Çok özgün karakterlerdi bence. Mercan'ı o kadar sevdim ki! Mercan ve Süreyya Hanım'ın konuşmaları muazzamdı. Çok ince işlenmiş ve naif bir kitap olduğunu düşünüyorum. Bir de Berrin Hanım meselesi var ki... Mutlaka tanışmalısınız. Ben her karakterde hayatıma girmiş çıkmış insanları gördüm. Özellikle Mercan öyle birine benziyordu ki, sanırım bu kadar çok sevme sebebim buydu. Dili çok akıcı, karakterler güzel, konu güzel... Okumanızı öneririm. (Ecem)

Çatıkatı Aşıkları PDF indirme linki var mı?

Şükran Yiğit - Çatıkatı Aşıkları kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Çatıkatı Aşıkları PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Şükran Yiğit Kimdir?

1961’de İstanbul’da doğdu. Ankara’da büyüdü. ODTÜ Endüstri Mühendisliği mezunu ve halen Frankfurt’ta yaşıyor. Romanları Ankara Mon Amour 2003, Bir Akdeniz Kedisinin Hatıraları 2004, Çatıkatı Aşıkları 2008 yılında İletişim Yayınları tarafından yayımlandı. Bu romanları yazmasının nedeni "yazı yazmanın" kendisine olan takıntısı değil, anlatmak istediği öyküler olduğunu sanmasıdır.

"Frankfurt’a gelene kadar hayatımda iki önemli şehir vardı. İstanbul ve Ankara. İstanbul sokakların, Ankara evlerin şehriydi. İstanbul güzelliğin ve ihtişamın Ankara ise sadeliğin, mütevaziliğin şehriydi. İstanbul nereden geldiği belirsiz, aniden bastıran bir melankolinin, Ankara ise huzurun şehriydi. İstanbul’da hayat sokaklarda insanın karşısına çıkar, insanın başına gelir, Ankara’da ise hayat evden içeri kabul edilirdi. İstanbul’da ay Boğaz’ın üzerinde beklenen bir şenlikti, Ankara’da ise evinin penceresinden aniden görünüverirdi. İstanbul Led Zeppelin ise Ankara Jethro Tull’dı. İstanbul Polanski ise Ankara Godard’dı. İstanbul aşkın, Ankara arkadaşlığın şehriydi ve Frankfurt Westbahnof’taki o otelin balkonunda şehrin tüm hücrelerine kadar işlemiş yoğun sessizliği dinlerken, buraya gelmeden önce son yıllarımı geçirdiğim İstanbul’u değil, çocukluğumu geçirdiğim Ankara’yı düşünüyordum."

- Şükran Yiğit, Wittgenstein'ın Yalnızlığı'ndan -

Şükran Yiğit Kitapları - Eserleri

  • Ankara, Mon Amour!
  • Burası Radyo Şarampol
  • Çatıkatı Aşıkları
  • Bir Akdeniz Kedisinin Hatıraları

Şükran Yiğit Alıntıları - Sözleri

  • Hiçbirimiz aydınlık bir yılın eşiğinde olduğumuza inandıramıyorduk kendimizi. (Burası Radyo Şarampol)
  • "hiçbir şey olmamış gibi" yaşamaya başladıysam bu çocuk kalbimin çelimsizliğinden değil, küçücük aklımın çaresizliğindendi. (Ankara, Mon Amour!)
  • İnsan ancak bir insanı hem anlayıp hem anlamadığında, onunla hiç tanımadığı bir dünyaya girdiğini hissettiğinde aşık oluyor galiba. (Burası Radyo Şarampol)
  • İnsan nasıl bazı kitapları çok severek okusa da, bir süre sonra neler olduğunu unutur ve o kitaptan sadece bir duygu kalırsa geriye, o gpnden de bana sadece bir duygu kaldı. O güne ait, bir daha hiç yaşanması mümkün olmayan, ama hafif bir meltemle gelen ve nereden geldiği belli olmayan bir yasemin kokusu gibi. (Ankara, Mon Amour!)
  • Hangi diyarlardan geldin sen Benek Gözlerin sanki tatlı bir çörek Gel hadi gidelim, Sarı Kasap'a Sensiz şu Kaş bir cehennem bana (Bir Akdeniz Kedisinin Hatıraları)
  • O kadar önemsizdi ki Pamuk o araba için, bir hayat değil de sadece hesapsız tökezleniveren bir şeydi işte. (Bir Akdeniz Kedisinin Hatıraları)
  • Öyle durgun, sıcak saatler vardır ya, Hani kararmış tahtalar, nikel, bakır Işır karanlık odalarda, kanarya susar, kedi uyur, yazdır OKTAY RIFAT (Bir Akdeniz Kedisinin Hatıraları)
  • Hayat sözcüklerin hep bir adım önünde. (Çatıkatı Aşıkları)
  • Düşününce beklentileri ortaya çıkar insanın, beklentilerden de hayal kırıklıkları. (Ankara, Mon Amour!)
  • Bazı gerçekler ne kadar gerçek olurlarsa olsunlar nüfuz edemiyorlardı hayata. (Burası Radyo Şarampol)
  • Kafamın içi pazar yeri gibiydi. (Burası Radyo Şarampol)
  • Affetmek özgürleşmek demek. Affedince geçmişin ayağına dolanmıyor. (Burası Radyo Şarampol)
  • Şimdi ise söz bu sırrın yerini almıştı.Bazı şeylerin adı konmasa daha mı iyi olurdu ? Karşılıklı bir aşkın, aşkların ilk kez dile getirildiği anın hemen arkasından gelen o boşluk duygusu sarmıştı içimi. Büyü bozulmuştu. Yorgundum. (Ankara, Mon Amour!)
  • Giden bir sevgilinin ne yaşadığını ne de öldüğünü düşünmeli geride kalan, ihtimaller aşkı öldürür, gittiğini bilmek yeter. (Ankara, Mon Amour!)
  • Benim başıma gelen Dursun'un da başına geldi. Göz göre göre erkek ismi koydular kız kediye. Önemli olan cinsiyeti değil de, ev de 'durmasıymış' Dursun'un. (Bir Akdeniz Kedisinin Hatıraları)
  • En uzak zaman dilimi yarındı, en güzel şeyler 5 dakika sonra olacaklardı, öğleden sonra belki beklenebilir bir şeydi, akşama doğru ise hala belirsizliğini koruyordu. (Ankara, Mon Amour!)
  • Denizde, kuşlarda, zeytin ağaçlarında Dolaşsa da gözlerim Sonunda hep sana dönerler Benim beyaz krizantemim” (Bir Akdeniz Kedisinin Hatıraları)
  • Dünyada bir yavru kedinin bakışları kadar güzel ve saf hiçbir şey olamaz. (Bir Akdeniz Kedisinin Hatıraları)
  • Dünya da bir yavru kedinin bakışları kadar güzel ve saf hiçbir şey olamaz. (Bir Akdeniz Kedisinin Hatıraları)
  • Her hikaye yolunu bilirdi. (Çatıkatı Aşıkları)