akademi
Turkcella

Canzoniere - Francesco Petrarca Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Canzoniere kimin eseri? Canzoniere kitabının yazarı kimdir? Canzoniere konusu ve anafikri nedir? Canzoniere kitabı ne anlatıyor? Canzoniere PDF indirme linki var mı? Canzoniere kitabının yazarı Francesco Petrarca kimdir? İşte Canzoniere kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 15.01.2023 03:00
Canzoniere - Francesco Petrarca Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Francesco Petrarca

Çevirmen: Kemal Atakay

Yayın Evi: Everest Yayınları

İSBN: 9786051419077

Sayfa Sayısı: 488

Canzoniere Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Hümanist düşüncenin atalarından, büyük İtalyan şairi Francesco Petrarca (1304-1374), sone, geleneğini kullanması, olağandışı benzetmelere, söz oyunlarına, nükteye, alegoriye başvurmasıyla kendisine ait bir biçem yaratmış, şiirde müziğe nasıl ulaşılabileceğine ilişkin yeni bir anlayış geliştirmiştir. Avrupa'da Rönesans üslubunun doğuşu, Canzoniere ile Utku Şiirleri etkisinden bağımsız düşünülemez. Avrupa şiiri üzerinde Petrarca dışında belki yalnızca Vergilius ile Ovidius'un bu kadar geniş çaplı bir etkisi olmuştur.

Petrarca, Canzoniere'de (ve daha birçok yapıtında) hayatının aşkı, şiirlerinin esin kaynağı Laura'yı ölümsüzleştirmeyi amaçlamıştır. Bu şiirlerde Laura bir kişi olarak olanca canlılığıyla çıkar karşımıza; Petrarca sevgiliyi Cennet'ten yeryüzüne indirmiştir. Şiirlerin odak noktası, ana izleği, âşığın psikolojisidir. Canzoniere, büyük bir yazınsal incelikle, bu olağanüstü tutkuyla ilgili tüm "olayları" anımsama ve düşünme düzlemine aktarır, onları gerçek, yanılsama ve kurmacayı birbirinden ayıran çizginin bulanıklaştığı bir alana yerleştirir.

Canzoniere, aşkı her yönüyle şiire dönüştürür: ilk bakışta aşk, saplantılı özlem, aşk yarası, hayalkırıklığı, sevilen kadının ideal güzelliği, mucizevi yönü, Cennet'te el üstünde tutulması, genç ölmeye yazgılı olması; erdem, tapınma, tensellik olarak aşk; okları, kırbaçlarıyla aşk tanrısı; umut, korku, sevinç, üzüntü, kur yapma, yüceltme, yakınma; övgü, yerme; kendini inceleme, kendini suçlama ve kendini savunma; pişmanlık ve aşka veda...

Canzoniere Alıntıları - Sözleri

  • Ve öyle tükendim ki birkaç yılda, Zor tanıyorum kendimi: Vazgeçtim bütün bildik hayatımdan.
  • Düş gören biri gibi beliriyor sanki ölüm gözlerimin önünde ve korumak istiyorum kendimi, ama yok silahım.
  • Yorgun değil benimle konuşmaktan düşüncelerim.
  • Neden değişemiyorum yolumu seninle?
  • Kalan kısa ömrümde Ve ölümümde lütfet hazır olsun elin: İyi bilirsin ki umudum yok başkasından.
  • Yapılamayacak şey yok dünyada dizelerle: yılanları bile büyülemeyi bilirler nağmeleriyle, bezemeyi kırağıyı yeni çiçeklerle.
  • Aşk değilse, nedir peki benim hissettiğim? Aşksa ama, Tanrı aşkına, nedir, nasıl bir şey? İyiyse eğer, niçin bu acı, ölümcül etki? Kötüyse eğer, neden böyle tatlı her elem?

Canzoniere İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Bu kitabın okunma sayısının artması gerek!: YouTube kitap kanalımda İtalyan Edebiyatı'na başlangıç yapabileceğiniz kitap önerilerimden bahsettim: https://youtu.be/nTxrw0TosEg Bu kitabın 1000kitap'taki ilk incelemesini yazıyor olmak çok farklı bir duygu. Çünkü ne kadar kıyıda köşede kalmış ama içinde muhteşem cevherler bulunan bir kitaptır bu! Bu incelemeyle birlikte Canzoniere kitabının okunma ya da okunacak listesine alınma sayısını birkaç kişi bile artırsam kafi. yazar/Dante-Alighieri'nin Yeni Hayat kitabında anlattığı ve karşılıksız olarak sonsuzca sevdiği kadını Beatrice için dediği bir cümle var : "Bugüne kadar hiçbir kadın hakkında yazılmamış şeyleri, sevdiğim kadın için yazmayı niyet ediyorum." Sanırım ki, Dante kitap/yeni-hayat--19319 kitabında Beatrice'i, Şükrü Erbaş kitap/yasiyoruz-sessizce--66450 kitabında Hatice Erbaş'ı, Marcel Proust ise kitap/kayip-zamanin-izinde--8785 serisinde Albertine'i betimleyebilmek için aynı uğraş içerisine giriyor. İşte, aynı şeyleri Petrarca'nın Laura'sı için söyleyebiliriz. Yukarıdaki yazarlar nasıl öldükten sonra ardında yarım kalmış bir erkek kalbi bırakan yalnızlaşmış ve o kadının hayalet imgesini ölüler diyarında düşünüp de karşısında yaşıyormuşcasına kabullenmemeye alışmak isteyen yazarlarsa, Petrarca için de aynı şeyleri söylemem gerek. "Günde bin kez ölür, bin kez doğarım, O kadar uzağım kurtuluşumdan." (s. 235) Mesela Petrarca, bin kez ölüp bin kez doğduğunu hissediyormuş. İnsanın kurtuluşundan uzak olduğunu söylemesi bir dizede bu kadar mı güzel anlatılır arkadaş? İtalya, Rönesans dönemine girmeden önce gerçekten çok değerli yazarlara ev sahipliği yapmış bir ülke. Şairlerin şairi Vergilius önderliğinde Ovidius, Dante, Horatius, Petrarca gibi isimler ne kadar da bizim tarafımızdan tanınmayı bekleyen cevherlerdir! Sevgilisi Laura öldüğü için onun ölümünü kabullenemeyip o yaşıyormuşcasına bir hayat yaşamak isteyen Petrarca, öyle ki bazen Şükrü Erbaş'ın Yaşıyoruz Sessizce kitabının 77. sayfasındaki gibi bir ruh haline bürünüyor: "Öyle bir acı ki bu, ölen yaşayanda her gün yeniden ölüyor, yaşayan ağlamadan kimseyi sevemiyor." Ölenin yaşayanda her gün yeniden öldüğü, Petrarca'yı binlerce kez öldürüp binlerce kez doğuran, gözyaşı şelaleleriyle Styx nehrinin unutkanlık mitine akmak isteyen bir adamın, ne kadar uzaklaşmak isterse o kadar yakınlaştığı, ne kadar yakınlaşmak isterse de o kadar uzaklaştığı bir kitabıdır Canzoniere. Bazen eski arzularımızı unuttuğumuzu düşünürüz, yeni arzular bizim için çok çekicidir. Fakat bir an gelir ki, sadece eski arzular uğruna dökülen yeni yaşlarımız vardır. Binlerce kez değiştiğimizi sanıp bazı duygu patikalarında 1 milim bile yol alamamışızdır: "Eski arzular uğruna dökülen yeni yaşlar Gösteriyor nasıl ben hala o eski benim, Binlerce değişimle bile değişmemişim." (s. 182) Petrarca ölen aşkı Laura'sına ulaşmak için Tanrısal bir hedef gösteriyor kendine, Dante'nin İlahi Komedya'sında yaptığı gibi. Ben de insanın yolunu bir çembere benzetirim. Başlangıç yolunda çembersel bir yol alan insan, sürekli zevki ve uğruna adanması gereken hedefleri başka insanlarda bulmaya çalışıyor, oysaki bir çember gibi tekrar gerisingeri kendine ve hatta içindeki Tanrı arayışına dönüyor en başta olduğu gibi. Çünkü O'nun haricinde herkesin bir hayal kırıklığından ibaret olduğunu anlıyor. Yunan mitolojisinin büyük yazarı Hesiodos, İşler ve Günler kitabında demiş ya: "Sende olanla yetindin mi işin yolundadır, Sende olmayanı özlemeye başladın mı için için, İşte o felaket: İyi düşün bunun üstüne!" (s. 62) Hah, işte aynen böyle. Zaten Proust da Kayıp Zamanın İzinde serisinde bunu anlatıyordu. Bizde olanla yetinmeyip, bizde olmayanı özlediğimiz zaman elimizde kalan şeyler hayal kırıklığı, acı, aşk acısı, özlemler ve yarım kalmışlıklar oluyor. Ama bunların da bir bilinç seviyesine ulaşmak için gerekli olan şeyler olduğunu unutmayalım. Proust, bir arabayla ilgilenmemiz için o arabanın bozulması gerektiğini, bir vücutla ilgilenmemiz gerektiğini hatırlamamız için de o insanın hasta olması gerektiğini söyler bize. Dante, Petrarca, Şükrü Erbaş ve Marcel Proust gibi isimler, kadınlarının fiziksel ölümleriyle zihinsel olarak ölümünü gerçekleştirmiş ve hastalanmış birkaç isim. Ayrıca biliyorum, İtalya şu an virüs sebebiyle zor günler geçiriyor ve belki de zihinsel olarak bir beyin ölümü psikolojisi içerisindeler fakat insanlar gibi kentler de yıkılmadan kalkmaları gerektiklerini öğrenemez. "Kentler de insanlar gibi yürüyüşlerinden tanınırlar." Robert Musil Ölmeden doğman gerektiğini anlayamazsın. Malum, insanlar uyurlar ölünce uyanırlar. Bu adamların da uyanışı edebiyat ile olmuş. Canzoniere'yi bu incelemeyi okuyan ve şiir türüne ısınmak isteyen her arkadaşa tavsiye edebileceğim 110/10 puanlık bir şiir kitabı olarak görüyorum. (Oğuz Aktürk)

CANZONİERE, BİR ŞAHESER!: Aşkı aşk için seven, aşk acısından keyif alan, yaşadığı derin elem ve kederi kalemine, kalbine o kadar iyi yansıtmış ki onunla duygulanmamak, hissetmemek mümkün değil. Robin Sharma'nın dediği gibi : Kimi insanlar 20 yaşında ölür, 80 yaşında gömülür" dediği gibi Petrarca da 20 yaşında ölenlerden birisi. Gerisi sadece hayatının ölümü. Herkes birilerini öldürüyor yaşamında, hepimiz birilerini sürüklüyoruz yanımızda, mezarlıklar biriktiriyoruz, içimiz adeta bir mezarlık haline geliyor, kimisinin ismi altın harflerle yazılıyor, kimisinin ise mezarlık taşı dahi olmuyor... Kimilerini kalbimizde büyük bir zaman taşıyoruz, kimilerini ise çok kısa süre, kimisinin esamesi bile okunmuyor, kimisini ise istesek bile silemiyoruz... Petrarcanın her kelimesi, her sözcüğü, her şiiri öylesine özenle ve duyguyla yazılmış ve yine Kemal ATAKAY' ın harika çevirisiyle o kadar güzel bir hal almış ki çevirmenlik işte budur diyorsunuz. Kemal ATAKAY çevirmene göre kitap baktığım ilk çevirmen oldu o kadar güzel ki çevirileri... Okumayan, okuma düşüncesi olan, okuyup okumama konusunda kararsız kalanların hepsinin oturup okuması gereken bir başyapıt, şaheser CANZONİERE. Okurken keyif aldığım nadir yapıtlardan, o kadar ki sırf bitmesin diye kaç tane kitap sığdırdım arasına, ama her güzel şeyin sonu olduğu gibi CANZONİERE de bitti ne yazık ki. Herkese tavsiye ediyorum kitabı, kesinlikle herkesin kitaplığında bulunmalı. Hele ki Kazım Taşkent Klasikleri dizisinden çıkması da ayrıca güzellik katıyor birde Amazon gibi yerde 30 lira gibi cüzi bir fiyata kaçırılmaması lazım. 10/10. (Burak KUMKAYA)

"Belki aşk saklıyor seni daha iyi bir zamana; belki kendine itici, baskasina değerlisin." "Hangi gölge acımasızdır solduracak kadar tohumu,arzu edilen meyveye onca yakınken?" Daha bir sürü guzel dizelere sahip bir şiir kitabı. Genel teması aşk , kadın , ölüm ve tanrısal ögeler ağırlıklı. Şiirler de genel olarak doğayla bir bütünlük sağlanmis. Doğaya yönelik benzetmelere oldukça fazla yer verilmiştir.uzun zamana yayıp ya da arada açıp okumalik şeylerde var . (Ayşe Erol)

Canzoniere PDF indirme linki var mı?

Francesco Petrarca - Canzoniere kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Canzoniere PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Francesco Petrarca Kimdir?

Francesco Petrarca (20 Temmuz 1304, Arezzo - 18/19 Temmuz 1374, Arquà Petrarca) döneminin en büyük bilgini sayılan İtalyanhümanist ve şair.

Yaşamı

Öğrenimi ve ilk yapıtları

Petrarca, 20 Temmuz 1304'te, Arezzo'da dünyaya gelir. Babası Noter Petracco di Parenzo; annesi Eletta Canigiani'dir. Beyaz Guelfolarhizbinden olan Petracco, 1302'de Floransa'dan sürülmüş, Arezzo'ya sığınmıştır. Petrarca'nın babası, papalığın yeni merkezi Avignon'a taşınır; ailesi ise Carpentras'a yerleşir. Petrarca, dönemin seçkin hocalarından Convenevole da Prato'dan dilbilgisi dersleri alır. Bu arada erkek kardeşi Gherardo dünyaya gelmiştir (1307). Petrarca, 1316'da Montpellier Üniversitesi'nde hukuk öğrenimine başlar, ama klasik kültüre olan ilgisi çok daha yoğundur. Hukuk öğrenimini tamamlamak için 1320'de gittiği Bologna'dan, babasının 1326'da ölümü üzerine, bir daha dönmemek üzere ayrılıp Avignon'a gider. Kardinal Giovanni Colonna'nın özel din görevlisi olarak çalışmaya başlar (1330); bu görevi 1347-1348 yılına dek sürmüş olsa gerektir. 1333'de Fransa, Flandre, Brabant ve Rheinland'ı kapsayan bir Kuzey Avrupa yolculuğuna çıkar. Aralık 1336'da Colonna ailesinin konuğu olarak Roma'ya ilk yolculuğunu yapar. 1337'de Vaucluse'de, Sorgue Irmağı kıyısında küçük bir ev satın alır. Gene aynı yıl, evlilik dışı bir ilişkiden ilk oğlu Giovanni dünyaya gelir. De Viris Illustribus'u (Ünlü Erkekler) yazmaya başlar. 1338-1339 yıllarında Africa adlı epik şiirine başlar. Triumphi'yi (Utku Şiirleri) yazma fikri bu dönemde oluşur ve yapıtın "Aşkın Utkusu" bölümünü yazmaya başlar.

Edebiyat ve ahlak anlayışının gelişmesi (1340-1346)

1340'da hem Paris Üniversitesi, hem Roma Senatosu Petrarca'ya şairlik tacını önerir. Sanatçı, Roma'yı seçer. 1341'de Napoli'ye gider, Kral Roberto'nun huzurunda üç gün süren bir sınavdan geçer ve 8 Nisan günü gösterişli bir törenle başşairlik tacını giyer. 1341-1342 yıllarında Africa'nın ilk taslağını bitirir; Utku Şiirleri'ne devam eder. 1342'nin Şubat ya da Mart ayında Provence'a gitmek üzere yola çıkar. 1342-1343'de Vaucluse ve Avignon'da yaşar.Canzoniere'nin ilk biçimini hazırlar. Kızı Francesca dünyaya gelir. Secretum Meum'un (İç Dünyam) ilk biçimini yazar. Rerum Memorandarum Libri'ye (Unutulmaz Şeyler) başlar. 1343'te Napoli sehrinin yerle bir olusuna, normalde dingin olan limanda her geminin batisina sahit olmustur.

Yeni Bir Anlayışa Doğru (1346-1353)

Vaucluse'de yaşadığı 1346-1347 yıllarında De Vita Solitaria'yı (Yalnız Yaşam) yazar. Bucolicum Carmen'in (Çoban Şiirleri) bazı eklogalarını kaleme alır. 1347'de kardeşi Gherardo'yu Montrieux'de ziyaretinin ardından De Otio Religioso'yu (Dinsel Huzur) yazar.Cola di Rienzo'nun Roma Cumhuriyeti'ni yeniden canlandırma girişimine destek vermek için Roma'ya doğru yola çıkar; girişimin başarısızlıkla sonuçlandığını öğrenince (Aralık 1347), Cenova'da kalır, oradan Verona'ya doğru yola çıkar. Kara Veba'nın hüküm sürdüğü 1348 yılının Ocak ayında Verona'dadır. Mart ayında Parma'ya döner. 19 Mayıs'ta, Laura'nın ve aralarında Kardinal Colonna'nın da bulunduğu pek çok dostunun ve koruyucusunun ölüm haberini alır. Veba ve birçok dostunu yitirmesi, onu "Ölümün Utkusu"nu yazmaya yönlendirir. 1350 yılında, Padova'da kısaca Familiares olarak bilinen Rerum Familiarium Libri (Bildik Olaylara İlişkin Mektuplar) derlemesinin ilk mektubunu yazar. Floransa'da Giovanni Boccaccio'yla tanışır; ömür boyu sürecek olan bir dostluğun başlangıcıdır bu. 1351'de Vaucluse'e gelir; De Viris Illustribus ile Canzoniere üzerindeki çalışmalarını sürdürür. Papa sekreterliği görevini geri çevirir ve Avignon'daki papalık merkezine karşı olduğunu vurgular. Liber Sine Nomine (Adsız Kitap) başlıklı mektup derlemesine başlar. 1352'de Familiaresderlemesiyle uğraşır; De Viris Illustribus ve Utku Şiirleri üzerinde çalışır. Papa VI. Clemens'in ölümü üzerine papa seçilen VI. Innocentius'un düşmanca tutumu yüzünden, Avignon'dan ayrılmaya hazırlanır.

Son yılları ve ölümü (1353-1374)

Petrarca 1353'te İtalya'ya gelir; artık Provence'a dönmeyecektir. 1354'te De Remediis Utriusque Fortune'yi (İyi ve Kötü Talihe Karşı Çareler) yazmaya başlar. Sonbaharda Bohemya Kralı Karl İtalya'ya bir sefer düzenleyerek Roma'da Kutsal Roma-Germen İmparatorluğu tacını giyer. Petrarca, Aralık ayında Mantova'da Karl'la tanışır. 1356'da görevli olarak Karl'ın sarayında kalır. Ağustosun sonuna doğru Milano'ya döner.Canzoniere'nin üçüncü düzenlemesi üzerinde çalışmaya başlar. 1357'de Utku Şiirleri'ni gözden geçirir; Bucolicum Carmen ve De Otio Religioso üzerinde çalışır. 1358'de Canzoniere'nin üçüncü düzenlemesini bitirir. Secretum Meum'u gözden geçirir. Canzoniere'nin yeni, dördüncü düzenlemesi üzerinde çalışmaya başlar. 1361'de oğlu Giovanni'nin vebadan öldüğünü öğrenir. Güz boyunca Familiares'i gözden geçirir ve Rerum Senilium Libri'ye (Yaşlılık Mektupları) başlar. Eylül 1362'de Venedik'e taşınır. Dükler Sarayı'ndan biraz uzaktaki bir ev karşılığında, ölümünden sonra kütüphanesini olduğu gibi Venedik Cumhuriyeti'ne bırakmayı taahhüt eder. Canzoniere'nin dördüncü düzenlemesini bitirir. Yazdan önce kızı Francesca evlenir. 1363'te Giovanni Boccaccio'yu Venedik'teki evinde ağırlar. "Ünün Utkusu" üzerinde çalışır. 1366'da De Remediis'i bitirir. Familiares'e son biçimini verir. Canzoniere'nin beşinci ve daha kapsamlı bir düzenlemesine başlar. Yıl sonuna doğru Venedik'e döner. Mart 1367'nin sonunda Padova'ya gider; sonra Venedik'e döner, daha sonra yeniden Pavia'ya doğru yola çıkar. Yolculuğu sırasında, en başarılı polemiğini yazar: De Sui Ipsius et Multorum Ignorantia (Kendisinin ve Başka Birçoklarının Bilgisizliği Üzerine). 1370 yılının Mart ayında Arquà'daki yeni evine taşınır. 4 Nisan'da vasiyetnamesini yazar; papanın daveti üzerine Roma'ya giderken, Ferrara'da rahatsızlanıp Padova'ya dönmek zorunda kalır. 1370-1372'de "Posteritati" ("Gelecek Kuşaklara") mektubunu yazar; bu mektubunda 1351'e kadarki yaşamöyküsünü anlatır. 1373-1374'de Canzoniere'nin yeni bir nüshasını -sekizinci- hazırlar. 1375'deCanzoniere'nin dokuzuncu ve son biçimi üzerinde çalışır. "Edebiliğin Utkusu"nu yazar. 18 Temmuz günü, Arquà'daki evinde ölür. Kendi arzusuna uyularak, Arquà bölge kilisesine gömülür.

Petrarca ve Laura

Gerek Canzoniere, gerek Utku Şiirleri Laura'ya olan sevgiyi dile getirir. Tarihi kimliği hakkında hemen hiçbir şey bilinmeyen, hatta var olup olmadığı bile tartışma konusu olan Laura, her durumda, Petrarca şiirinin en önemli kişilerinden / imgelerinden biridir.

Petrarca, Vergilius kitabının kenarına düştüğü bir notta Laura ile karşılaşmasını şöyle anlatır:

Erdemleriyle seçkin ve dizelerimle çoktan üne kavuşmuş olan Laura ile ilk kez gençliğimde karşılaştım, 1327 yılının 6 Nisan günü, Avignon'daki St. Clare Kilisesi'nde, sabah ayini sırasında; aynı şehirde, gene 6 Nisan günü, gene aynı saatte, ama bu kez 1348 yılında, yaşam ışığı gün ışığından çekildi, ben, rastlantı sonucu, yazgımdan habersiz, Verona'dayken. Üzücü haber Parma'da ulaştı bana, aynı yılın 19 Mayıs sabahı, Ludovico'nun gönderdiği bir mektupla. Erden ve güzel bedeni, öldüğü günün akşamı Fransiskenlerin kilisesinde defnedilmiş. Seneca'nın Scipio Africanus için söylediği gibi, onun ruhunun, geldiği yere, Cennet'e geri döndüğünden eminim.

Francesco Petrarca Kitapları - Eserleri

  • Canzoniere
  • Dünyanın Anlamsızlığı Üzerine
  • Utku Şiirleri
  • Secretum

Francesco Petrarca Alıntıları - Sözleri

  • Herkes kendi harcadığı ile kalsın, ben de benimkiyle; Herkes kendi aşkını biriktirsin, ben de benimkini. (Dünyanın Anlamsızlığı Üzerine)
  • Bir zamanlar içinde yaşadığın durumun farkına varmak kadar seni geliştirebilecek hiçbir şey yoktur. (Secretum)
  • ''Herhangi bir delilik buhranı yaşamadan, büyük bir dehaya sahip olamazsınız.'' (Dünyanın Anlamsızlığı Üzerine)
  • Ve öyle tükendim ki birkaç yılda, Zor tanıyorum kendimi: Vazgeçtim bütün bildik hayatımdan. (Canzoniere)
  • “Ve ben kendi acımın mimarı oldum” (Utku Şiirleri)
  • ''Kendinden çok uzakta kaldığını fark edince dönmeyi düşün. Çünkü zaten hayat günbatımına doğru gidiyor.'' (Dünyanın Anlamsızlığı Üzerine)
  • "Kendinden çok uzakta kaldığını fark edince dönmeyi düşün. Çünkü zaten hayat gün batımına doğru gidiyor..." (Secretum)
  • Hepimiz aynı günahı işledik; hepimiz aşka teslim olduk (Utku Şiirleri)
  • Neden değişemiyorum yolumu seninle? (Canzoniere)
  • Kendinden çok uzakta kaldığını fark edince dönmeyi düşün. Çünkü zaten hayat gün batımına doğru gidiyor. (Dünyanın Anlamsızlığı Üzerine)
  • Yorgun değil benimle konuşmaktan düşüncelerim. (Canzoniere)
  • ''Kendime karşı ne kadar cahil olduğumu söyleyebilecek kadar bilinçli olduğumu iyi bilirsin, sadece arada sırada başkalarının cahilliklerinden kendimi biraz daha değerli kılacak bahaneler buldum.'' (Secretum)
  • çünkü aldatmaktan zevk alan, yakınmamalı başkası onu kandırdığında (Utku Şiirleri)
  • ''Herhangi bir delilik buhranı yaşamadan, büyük bir dehaya sahip olamazsınız.'' (Secretum)
  • Ben bedenimin kölesi olmaya değil, başka güzel şeyler yapmaya geldim. (Secretum)
  • ''Kendime karşı ne kadar cahil olduğumu söyleyebilecek kadar bilinçli olduğumu iyi bilirsin, sadece arada sırada başkalarının cahilliklerinden kendimi biraz daha değerli kılacak bahaneler buldum.'' (Dünyanın Anlamsızlığı Üzerine)
  • ''İnsanlar dağların yüksekliğini, denizlerin dev dalgalarını, nehirlerin geniş yataklarını, okyanusların enginliğini, hatta yıldızların yörüngelerini hayranlıkla izlerler, lakin kendilerini ihmal ederler.'' (Dünyanın Anlamsızlığı Üzerine)
  • Bir zamanlar içinde yaşadığın durumun farkına varmak kadar seni geliştirebilecek hiçbir şey yoktur. (Dünyanın Anlamsızlığı Üzerine)
  • Kendinden çok uzakta kaldığını fark edince dönmeyi düşün. Çünkü zaten hayat gün batımına doğru gidiyor. (Secretum)
  • Aşk, kucumseyisler, gözyaşı ve mevsim gene getirmisti beni o kapalı yere, her yükünü bıraktığı bitkin yüreğin (Utku Şiirleri)

Yorum Yaz