Canterbury Hikayeleri - Geoffrey Chaucer Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Canterbury Hikayeleri kimin eseri? Canterbury Hikayeleri kitabının yazarı kimdir? Canterbury Hikayeleri konusu ve anafikri nedir? Canterbury Hikayeleri kitabı ne anlatıyor? Canterbury Hikayeleri PDF indirme linki var mı? Canterbury Hikayeleri kitabının yazarı Geoffrey Chaucer kimdir? İşte Canterbury Hikayeleri kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 03.10.2022 02:00
Canterbury Hikayeleri - Geoffrey Chaucer Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Geoffrey Chaucer

Çevirmen: Nazmi Ağıl

Orijinal Adı: The Canterbury Tales

Yayın Evi: Yapı Kredi Yayınları

İSBN: 9789753631413

Sayfa Sayısı: 639

Canterbury Hikayeleri Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

İngiliz yazarlarının "bizim Homeros'umuz", "bizim Goethe'miz" sözleriyle övdükleri Geoffrey Chaucer (1342/43-1400), Shakespeare öncesi İngiliz edebiyatının en büyük şairlerindendir. Chaucer'ın önemi büyük ölçüde, John Gower gibi çağdaşları hem Latince ve Fransızca hem de İngilizce yazarlarken, yapıtlarında sadece İngilizceyi kullanmış olmasından kaynaklanır. Chaucer, bu özelliğiyle "İngiliz" edebiyatının "babası" kabul edilmektedir.

Chaucer'ın olgunluk dönemi ürünü olan Canterbury Hikâyeleri, neredeyse bütün çağların en yaygın edebi formu olan "bir çerçeve öykü içinde öyküler dizisi" örneğine uygun olarak tasarlanmıştır. Ancak, dilindeki ve anlatımındaki olgunluğun yanısıra, öyküleri değişik kişilerin anlatması, bu kişilerin betimlenmesindeki canlılık ve anlatıcıyla öyküsü arasındaki ilişkilerin de verilmesi gibi özellikleri, yapıtı benzeri dizi öykülerden ayırmaktadır. İngiliz edebiyatının bu temel başyapıtını, orta İngilizce aslından yapılan tam metin çevirisiyle sunuyoruz. 

Canterbury Hikayeleri Alıntıları - Sözleri

  • Cehennem'de, şeytanın hükmettiği o yerde bile yoktur bu kadar hınç, şiddet ve acı.
  • Ama umutları hep taze tutmak kolay olmuyor
  • "Sevgili bayan, eğer aşkı ararsan bir gün Beni hatırla ne olur, bana düşsün gönlün."
  • Hekimlikte altın kalbe devadır ya, Düşmüştü altınla o da kara sevdaya.
  • En akıllı geçinenimiz aslında en büyük aptaldır. Ve herkese dürüstlük satan, bir hırsızdır aslında.
  • Yaşayalım hayatı o vazgeçmeden bizden.
  • Cehennemde şeytanın hükmettiği o yerde bile yoktur bu kadar hınç, öfke ve acı.
  • "Yatıştı sonunda Theseus'un taşkın öfkesi Tez duyulur vicdanın asil bir kalpte sesi."
  • “Şövalyelerin yaraları iyileşmişti, ama kalpleri sızlıyordu.”

Canterbury Hikayeleri İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Beowulf gibi bu da edebiyat dersim için parça parça okuduğum, incelediğim ve açık konuşmak gerekirse, başımı ağrıtan bir kitaptı. Bütün olarak ilk okuyuşumdu, keyif alarak okudum ve incelememi paylaşma vakti geldi. Chaucer İngiliz edebiyatında Rönesans'ın öncülerindendir. Önceki çağın edebiyatındaki karamsarlık Chaucer'da yoktur, olamaz da çünkü Chaucer onların yolundan gitmeyi değil de gittikleri yolu eleştirmeyi seçmiştir. Bunu yaparken de edebiyatta birçok yeniliğin kapısını açmıştır; mesela ilk kez alegorik tiplemeler yerine gerçek karakterler kullanıp kurgusunu o karakterler üzerinden kurmuştur. Bu yöntem, Chaucer'dan sonraki edebiyatı şekillendirmede anahtar noktalardan olmuştur. Canterbury hikayelerinin bilindik özelliklerini sıralayalım önce: -İngilizcenin bilinen ilk yazılı (elyazmasıdır) eserlerindendir. 1392 yılında yazıldığı söylenir ama Chaucer bu eseri bitiremeden 1400 yılında ölmüştür. Eserin tamamlanmamış hali 17 bin dizedir. -Edebiyattaki en büyük hiciv örneklerinden biridir. Gulliver'in Gezileri ve Bukleye Tecavüz gibi Canterbury Hikayeleri de dönemin toplumunu, yaşayışını ve ahlak anlayışını mizah yoluyla eleştirir. Orta Çağ'da, herkesin -ya da yalnızca erkeklerin- sadece din konuştuğu bir dönemde bunu yapabilmek de bir cesaret örneğidir. -Bu hikayeyle Chaucer, siyaseti ve politikayı, ahlaki ve kültürel değerleri, dini ve dindarlığı birçok yönden eleştirmiştir. 24 hikayeden oluşan Canterbury Hikayeleri, kendine özgü anlatılara sahip 24 farklı karakteri barındırır ve karakterlerimiz hacıdırlar. Aslında Chaucer'ın kendisiyle birlikte toplam 31 hacı vardır ama dediğim gibi Chaucer eseri bitiremeden öldüğü için bazı hacıların hikayeleri eksiktir. Hacılarımız Canterbury'ye gidiyolardır ve yolculuklarında sıkılmamak için her biri birer hikaye anlatıyordur. Bu hikayeler dini ögeler barındırdığı gibi, kimilerince İncil'deki 7 günahın da betimlenmiş halidir. Kitap bu hikayelerden ibaret aslında, ama her bir karakter yukarıda bahsettiğim olgulardan birini ele alır. Chaucer her hikayede farklı konuları eleştirir, ahlaktan girip politikadan çıkar ve iğnenin ucunun değmediği kimse bırakmaz. Şimdi birkaç örneğe bakalım. Bath'lı Kadın'ın hikayesinde Chaucer, toplumdaki kadın ve erkek arasındaki güç dengesizliğini eleştirmiştir. Kadının, ancak bir KOCASI olduğu, yemek yapabileceği ya da çocuklara bakabileceği sürece toplum tarafından kabul edilebilir olduğu normu, bu hikayede şiddetle kınanmıştır. Kadınların Orta Çağ'daki rolünün, Chaucer'in bu hikayeyi yazmasındaki neden olduğu düşünülmektedir, bazı edebiyatçılar tarafından Chaucer "feminist" olarak bile nitelendirilir. "Kadın, kocasından da erkek arkadaşlarından da üstün olmayı ve bütün meselelerde son sözün sahibi olmayı istiyor." (1045. satır, birebir çeviriden ziyade bir yorumlama.) Kadın, önceki kocalarıyla yaşadığı deneyimlere bakıldığında, mutlu olmak ve mutlu etmektense, cinsel zevkle daha fazla ilgilenmiştir. Daha sonrasındaysa, aralarında yaşanan talihsiz bir olay sonrası (spoiler olur, söylemeyelim), şu anki kocasına sempati duyduğu için mutluluğun, seksten veya paradan daha önemli olduğunu fark etmiştir. Bu anlatıda kadınların baskın ve kontrol sahibi olduğu ve Chaucer'in, erkeklerin gerçek dünyadaki hakimiyetini eleştirmeyi amaçladığı görülmektedir. Tüccar hikayesinde, evli genç bir çift ve bir de sorun var. Şövalyemiz, evlilik kararını vermeden önce bu kararı tam olarak düşünmemiş ve pişmanlığını dile getiriyor, ortada bir de aldatma var tabii. Bu hikayeyle Chaucer, ince eleyip sık dokumak yerine olası sonuçları düşünmeden, yangından mal kaçırırmışçasına hızlı karar veren ve kararıyla memnun olmayan insanları kınamaktadır denilebilir. Ancak bu yüzeysel bir açıklamadır, bu hikayenin iğnesi de dine dayanıyor. Birazdan açıklayacağım. Chaucer, hayatta bazen verilen bu “yarı pişmiş” kararları göstermek için evliliği kullanıyor. Hikayedeki ana karakter, Ocak, evlilik kararının sonuçlarını düşünmeyen zavallı bir şövalye, Mayıs adındaki genç kızla evleniyor ama şövalyenin sağ kolu Damian da bu genç kıza aşıktır. Göz göre göre (ya da görmeye görmeye) yapılan bu hatanın sonucu da komiktir, şövalye aldatılmadığına inandırılır bir şekilde. Yukarıda bahsettiğim din eleştirisi de şöyle yorumlanabilir: Belki de Mayıs'ın Damian'la olan ilişkisini Havva'nın yılanla olan "büyük günahın" ironik bir versiyonu olarak görmek hiç yanlış olmaz. Her ikisi de gerçekten güzel bir bahçede gerçekleşiyor: Mayıs, eşi Ocak'a ağaçtaki armutlardan birini yemek istediğini söyler. Centilmen şövalye Ocak eğilir ve Mayıs onun üstüne çıkıp ağaçtaki armutlara uzanır, bundan sonrası bir aldatma hikayesidir çünkü ağacın tepesinde Damian oturuyordur. Hikayenin dini yorumu da böyle yapılır, Havva'nın elmasını Mayıs'ın armudu olarak görüyoruz burada. Chaucer bulduğu her fırsatta toplumun kadına bakış açısını eleştirmiştir diyebiliriz. Ayrıca evlilik kurumunun o zamanki durumu göz önünde bulundurulduğunda, kadınların yetişkinliğe erişmeden hızlıca evlendirilmesi düşünüldüğünde, Şövalyenin aslında bu hızlı evliliklerden birine kurban gittiği de çıkarılabilir. Ve bir de Şövalye Ocak'ın eşinin adının Mayıs oluşu da erkeğin kadına üstünlüğünü ifade eden ince bir detay olarak yorumlanır. Toprak Ağasının Hikayesi'nde Chaucer, yukarıdakinden biraz farklı olan bir evliliği anlatıyor. Bu evlilikte ihanet ve ihanetin yanında dürüstlüğün verdiği huzur var. Chaucer, Dorigen'in, eşi Arvigarus'a, Aurelius ile kendi aralarında geçeni anlattırarak, açık sözlülüğün ve dürüstlüğün ilişkideki en önemli iki şey olduğunu gösteriyor. Zavallı Dorigen, Aurelius'a, bütün kayaların kıyıdan kaybolduğu gün onun sevgilisi olabileceğinin sözünü vermişti, çünkü bu şartının imkansız olduğuna inanıyordu. 2 yıl geçer ve bir sabah Dorigen uyanır ve kıyıdaki tüm kayaların yok olduğunu görür. Bu bir mucizedir (aslında değildir, büyüsü kaçmasın diye anlatmıyorum), ama olan olmuştur. Çaresizlik içinde kocasına, Aurelius'a verdiği sözden bahseder. Dürüstlüğü her şeyden daha çok önemseyen bir kişi olarak Arvigarus, karısının bu cesur davranışına minnettar kalır ve ona, sözünü yerine getirip Aurelius'la evlenmesi gerektiğini söyler. Dorigen denileni yapar ama Aurelius'tan ilginç bir cevap alır. Aurelius, Arvigarus'un bu davranışını tebrik edip evliliklerine saygı duyacaklarını söyleyip Dorigen'i geri yollar. Arvigarus şövalyedir, Aurelius ise yaver. Aurelius'un son hareketi yaverlerin de "asil" olabileceğinin bir kanıtıdır, buradaki sınıf farkı eleştirisi çok açıktır. Ve gerçekten de hikaye "Sizce hangisi daha cömert/soyluydu?" diye biter. (“Who was the most generous/noble, do you think?) Chaucer, Tüccar hikayesinde olduğu gibi, bu hikayede de düşünmeden verilen hızlı sözleri eleştirmeye çalışır. Bu hikayede “maistrie”(egemenlik) sorunu yoktur. Sevgi, sorumluluk veya dürüstlük bakımından herhangi bir dengesizlik yoktur, kadın ya da erkek eleştirilmiyordur. Bu hikayede sorun dille, kelimelerin öne sürülme biçimiyle, sözlerin çok kolay verilmesiyle ilgilidir. Genel eleştiri ve tek cümlelik özet olarak bu hikaye, tutmaya niyetli değilseniz asla bir söz vermeyin demektedir, verilen bu sözün yaveri küçümsemek adına verildiğini de unutmamak gerek. Chaucer bu hikayeyi Boccaccio’nun Decameron hikayesinden uyarlamıştır. Chaucer hikayelerinde sık sık mitolojiye başvurmuştur, Şövalye'nin hikayesi aslında hepimizin bildiği Theseus'un hikayesidir, ve hikayedeki bilgiler o kadar kapsamlıdır ki Chaucer'ın mitolojiyi gerçekten iyi bildiğini ve sevdiğini düşünmeden edemedim. Mitoloji aşığı biri olarak bu kitapta da mitoloji izlerine rastlamak fazlasıyla eğlendirdi beni. Son olarak söylemek istediğim şey şu: Chaucer, çalışmalarında o kadar profesyoneldir ki, yarattığı karakterler gerçek hayatla kolayca bütünleştirilebilirdir ve okuyucu eleştirilen sorunu, doğrudan duymasa ve okumasa da gizlice algılar. Bunun verdiği zevk de paha biçilemezdi. Umarım incelememi beğenmişsinizdir, yorumlarınızı bekliyorum, şimdiden hepinize keyifli okumalar dilerim. #72649787 (orpheus)

Podcast: Canterbury Hikayeleri: Podcasti dinlemek için YouTube linki: https://youtu.be/-R_EbB3blqo7 Selam kitapçokseverler. Bu bölümümüzde Shakespeare öncesi İngiliz edebiyatının en büyük şairlerinden, İngiliz yazarlarının “bizim Homeros’umuz”, “bizim Goethe’miz” sözleriyle övdükleri Geoffrey Chaucer'ın olgunluk dönemi ürünü olan Canterbury Hikâyeleri'ni konuşuyoruz. Keyifli dinlemeleriniz olması dileğiyle. okursohbetlerigmail.com üzerinden görüş ve önerilerinizi bekleriz. Sevgiler. (Okur Sohbetleri)

Canterbury Hikayeleri PDF indirme linki var mı?

Geoffrey Chaucer - Canterbury Hikayeleri kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Canterbury Hikayeleri PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Geoffrey Chaucer Kimdir?

İngiliz yazar, şair, filozof, siyasetçi ve diplomattır. Bu kadar çok yönlü oluşu onu unutulmaz, edebiyatta üzerine konuşulmaya değer kılan özelliklerinden biridir. Shakespeare öncesi İngiliz edebiyatının en büyük şairlerinden biridir Chaucer. Ayrıca, edebi çevrelerce İngiliz edebiyatının babası olarak da nitelendirilir. Öyle ki İngilizlerin “bizim Homeros’umuz”, “bizim Goethe’miz” sözleriyle övdükleri kişinin ta kendisidir. Hem edebiyat alanında hem de dil alanında çağının gereksinimini karşılamış hatta daha da öteye gitmeyi başarmıştır. Anglo Saxon devri sonrası sadece köylüler tarafından konuşulan İngilizceyi, Fransızca kelimeler ile geliştirerek sadeleştirmiş ve günümüz İngilizcesine daha yakın bir dil elde etmiştir. İngilizceyi ayakta tutmuş, yaşatmıştır.

Geoffrey Chaucer Kitapları - Eserleri

  • Canterbury Hikayeleri
  • İyi Kadınlar Efsanesi
  • Troilus ile Cressida
  • The Knight's Tale
  • The Book of the Duchess
  • The Parliament of Fowls

Geoffrey Chaucer Alıntıları - Sözleri

  • For in love, i believe, you have lost your sense of taste, even as a sick man loses his taste of sweet and bitter. (The Parliament of Fowls)
  • Ama umutları hep taze tutmak kolay olmuyor (Canterbury Hikayeleri)
  • 'Bir çubuğu yontup sopa yaptın diyelim; Gün gelir o sopayla döver seni bir zalim.' (Troilus ile Cressida)
  • Cehennemde şeytanın hükmettiği o yerde bile yoktur bu kadar hınç, öfke ve acı. (Canterbury Hikayeleri)
  • Daima yad edilsin diye yeryüzünde övgüyle Papatyaya çevirdi Alkestis'i tanrıça Kybele, ... (İyi Kadınlar Efsanesi)
  • En akıllı geçinenimiz aslında en büyük aptaldır. Ve herkese dürüstlük satan, bir hırsızdır aslında. (Canterbury Hikayeleri)
  • “Şövalyelerin yaraları iyileşmişti, ama kalpleri sızlıyordu.” (Canterbury Hikayeleri)
  • Ey kadınlar, onca masum ve merhametli Ve sâdık olan sizler, her biriniz fazilet timsali; Erkek milletine bu kadar güvenmeniz neden? Böylesi örnekler varken eski devirlerden, Nasıl acırsınız onların sahte ıstırabına? Görmez misiniz, o yeminler hep boşuna? Aşkını bırakıp gitmeyen bir tekini Veya ona kabalık veya haksızlık etmeyenini Hiç gördünüz mü? Bir düşünün hele! Okumuş olmalısınız, şahsen görmediyseniz bile.. (İyi Kadınlar Efsanesi)
  • "Uzun lafın kısası, değerli adam, seçtiğim kavalye, Mutlu ol ,toparla kendini ,bırak artık endişelerini. Acılarına olman için yeterli telafiye Yapacağıma emin olabilirsin elimden geleni; Eğer benim dostluğum bahtiyar edecekse seni, Çektiğin acı giderilecek ona denk bir neşeyle." Sonra da bağlıdı sözlerini bir kucaklama ve buseyle . (Troilus ile Cressida)
  • .... Cressida'nın duruşunda zerafet görülüyordu, Gayet kadınca bir havası vardı her bakımdan, Bütün hemcinslerini gölgede bırakıyordu. Öyle bir rahatlık sadelik ve yayılıyordu ki tavırlarından İnsaflı bir gözle bakan her insan Fark edebilir de bu kadında birleştiğinin En yükseğini şerefin, asaletin ve rütbenin. .... Endamı ve çehresi harikuladeydi Troilus nazarında Doyamıyordu ne kadar seyretse bu kadını. Gözleri hep yere dönük olsa da Cressida, Hafif bir küçümseme edasıyla kaldırıp başını "Burada duramaz mıyım?"diye sorguluyordu muhatabını Adeta; sonra dağılıyor kederi,yüzü parlıyordu yine. Trolius hiç tanık olmamıştı güzelin böylesine. .... Kalp atışları hızlandı baktıkça ona; Öyle bir tutku öyle bir arzuya kapıldı ki Bizim Troilus , kalbinin en derununda Cressida'nın sureti kazındı sanki. O kibirli halleri ,o küstahlığı deminki Buhar olup gitmişti;ona baksa mıydı, Bakmazsa mıydı bilemedi, öyle sıkıntıdaydı. .... Kendini hep sanmıştı çok üstün ,çok akıllı Ve aşıkların kıvranmasını alaya almıştı Bu adam; lakin şimdi Cressida'nın o alımlı, Şahane gözlerin akıntısına kapılmıştı. O bakışlar kavurdu yüreğini, ateş gibi yaktı. Eser kalmamıştı kibirinden artık Troilus'un; İnsanı böyle değiştiriveren aşka helal olsun (Troilus ile Cressida)
  • "Yatıştı sonunda Theseus'un taşkın öfkesi Tez duyulur vicdanın asil bir kalpte sesi." (Canterbury Hikayeleri)
  • "Ama bugün, gördükçe zilletin bu kadarını, İnsan umursamıyor artık kendi hayatını!" (İyi Kadınlar Efsanesi)
  • "Sevgili bayan, eğer aşkı ararsan bir gün Beni hatırla ne olur, bana düşsün gönlün." (Canterbury Hikayeleri)
  • Lemnos adasının kadınları, kocalarının sadakatsizliğine öfkelenerek, adadaki bütün erkekleri öldürmeye karar verirler. (İyi Kadınlar Efsanesi)
  • Yaşayalım hayatı o vazgeçmeden bizden. (Canterbury Hikayeleri)
  • Hekimlikte altın kalbe devadır ya, Düşmüştü altınla o da kara sevdaya. (Canterbury Hikayeleri)
  • "Ahenk içinde, türlü çeşitli maddeleriyle, Sarsılmadan duruyor temelleri üstünde dünya; Tabiatın güçleri hep savaş halinde birbiriyle, Ama onları sıkıca birleştiren bağlar var ya; Phoebus her gün yeniden başlıyor ışık saçmaya; Gökteki ay saltanatını ilan ediyor geceleyin. Bütün bunlar esiridir Aşk denilen şeyin!" (Troilus ile Cressida)
  • Cehennem'de, şeytanın hükmettiği o yerde bile yoktur bu kadar hınç, şiddet ve acı. (Canterbury Hikayeleri)
  • Lemnos adasının kadınları, kocalarının sadakatsizliğine öfkelenerek, adadaki bütün erkekleri öldürmeye karar verirler. (İyi Kadınlar Efsanesi)
  • "Ey güzel aşkım, sözüm sözdür sana; Ömrüm oldukça şu fani dünyada, Tam bir sadakat bulacaksın benden yana; Ve haksızlık edersem yanında ve uzağında, Tutamazsam sözümü bir gaflet anında, O zaman ,bir kadın olarak öyle takdir edersen, Bırak öleyim hemen,sen nasıl istersen." (Troilus ile Cressida)

Yorum Yaz