Cadı Kazanı - Arthur Miller Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Cadı Kazanı kimin eseri? Cadı Kazanı kitabının yazarı kimdir? Cadı Kazanı konusu ve anafikri nedir? Cadı Kazanı kitabı ne anlatıyor? Cadı Kazanı PDF indirme linki var mı? Cadı Kazanı kitabının yazarı Arthur Miller kimdir? İşte Cadı Kazanı kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Arthur Miller

Çevirmen: Vedat Günyol

Çevirmen: Sabahattin Eyüboğlu

Yayın Evi: Mitos Boyut Yayınevi

İSBN: 9789757785842

Sayfa Sayısı: 144

Cadı Kazanı Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

1692 yılında ABD'nin Salem kentinde cadılıkla suçlanan

bir grup insan, mahkeme kararıyla idam edilir. Cadı Kazanı, zulmün ve şiddetin doruğa çıktığı bu dönemi anlatır. Anlatılanlar, özgür düşünceye yaşama hakkı tanımayan birtakım bağnaz Hıristiyan'ın, dini inançları kullanarak, toplumsal düzeni ve hukuku ele geçirmelerinin ibret dolu hikâyesidir. Arthur Miller (1915-2005), insanlık tarihinin gördüğü bu en korkunç ve unutulmaz olayı sahneye taşıyarak, 1950'lerin ABD'sinde, çok sayıda sanatçı ve entellektüelin yaşamlarım karartan McCarthy dönemine kalıcı ve çarpıcı bir eleştiri yöneltmek istemiştir.

Cadı Kazanı Alıntıları - Sözleri

  • Her dönemde toplumsal kargaşalıklar mistik kuşkulara yol açar.
  • Başkasına kötü diyen iyi midir her zaman? Hep çamur atanlar mıdır Allahın temiz kulları?
  • ' Yaşam, kadınım, yaşam. Tanrının en değerli lütfudur bize. Hiçbir ilke ne kadar yüksek, ne kadar parlak olursa olsun, kimseye can almak hakkını vermez. "
  • "Uyumuyorum ki düş göreyim. Düş falan göremem, hep uyanığım. Bir aşağı bir yukarı dolaşıyorum evin içinde. Sanki her an kapı açılacak da karşıma çıkıvereceksin gibi."
  • Düzenle özgürlük arasında bir denge bulmak zorundayız.
  • ' Bir inanç ortalığı kana boyuyorsa, o inanca sarılıp kalmayın. İnsanı canından eden bir yasa yanlış bir yasadır. '
  • “Başkasına kötü diyen iyi midir her zaman ? Hep çamur atanlar mıdır Allah’ın temiz kulları ?”
  • Ağlama önlerinde! Gözyaşları hoşlarına gider onların! Ger göğsünü karşılarında! Taştan bir yürek göster onlara! Vur suratlarına yüreğini!
  • Yüzyıllarca, dünyaya insanın değersizliği düşüncesi sürekli ve sistemli olarak aşılandı. Tanrının kurtaramadığı insan, yok olmuş demekti. Bütün bunlar düşünülecek olursa, şeytanın bir silah olarak gerekliliği anlaşılabilir: Öyle bir silah ki, her çağda insanları ikide bir kamçılamış, küçük büyük, bir kiliseye ya da din bir devletine teslim olmaya zorlamıştı...
  • Bu karanlık ve yıldırı dolu dünya, gece gündüz enselerine dikiliyordu.

Cadı Kazanı İncelemesi - Şahsi Yorumlar

TANRI ÖLDÜ MÜ, ÖLDÜRÜLDÜ MÜ?: Arthur Asher Miller (1915-2005), Pulitzer ödüllü, Amerika doğumlu yazardır. Dram yazımı konusunda oldukça başarılı bir isimdir. Sadece edebiyat alanında kalmamış, filmler için senaryolar ve o zamanki eşi Marilyn Monroe için de gezi yazıları yazmıştır. Eserlerinde kurguladığı karakterler genellikle acımasız bir toplum içerisinde, insanlık erdemlerini seçerek ya da bunları terk ederek yaşarlar. Bireysel seçimleriyle ve sorumluluklarıyla yüzleşmeye çalışırlar. Çoğunlukla bir katman üzerinde yazdığını görsek de -aile hikâyeleri ve dramaları- aslında eserleri daha derin katmanlar içermektedir. Bu katmanlar ise toplumsal, siyasi ve ahlaki sorunlara odaklanır. Miller'ın da odaklanılmasını istediği katman tam da burasıdır. Tıpkı "Cadı Kazanı" eserinde yaptığı gibi, birçok eserinde de siyasi, ahlaki ve toplumsal eleştirilerini karakterleri ve imgeleri vasıtasıyla eksiksiz olarak aktarır. Cadı Kazanı, 1692 yılında Salem'de (cadı mahkemelerinin kurulduğu yer) kilise tarafından cadı olmakla ve şeytanla işbirliği yaptıkları gerekçesiyle insanların idam edilmesini, onların ölüm cezasına çarptırılmasını konu edinen 4 perdelik bir oyundur. Miller, bu oyunda asıl olarak 1950 yılındaki McCarthy dönemini sert bir biçimde eleştirmek istemiş. Cadılık konusunu yalnızca bir katman olarak kullanıp, McCarthy'nin karanlık dönemini tıpkı şeytan aramızdaymış gibi aktarmış. Bu dönemde (1950) McCarthy, çok sayıda sanatçıyı, yazarı ve müzisyeni komünist olmakla haksız yere suçlamış, cezalara boğmuştu. Tıpkı Miller'ı da suçladığı gibi. Bu yüzden Miller'ın şeytan kavramı yanlış da sayılmaz doğrusu. Çünkü adalet ve hukuk kavramı yalnızca kime fayda sağlıyorsa ondan yanaydı. Tanrı ondan yanaydı. Karşısında olanlar ise en büyük hain ve şeytandı. Böylece Miller ve McCarthy arasında bir savaş başladı. Bu savaşın işlendiği perde de Cadı Kazanı oldu. Her şeyiyle keyifle okuduğum bir eserdi. Eğer kimin tanrı, kimin şeytan olduğunu öğrenmek isterseniz buyurun okuyun derim. (Berkant)

İsmine bakıp içinde ne olabileceğini tahmin ettiğim bir eserdi. Ben “cadılar, büyüler” beklerken o bana başka bir şey sundu. İnsanların cehaletini, insanların nefretini ve tabi ki yalanlarını... Bile bile yaklaşılan sonlara kucak açan o zamanın mahkeme anlayışını gözler önüne serdi. Tiyatro eserinden de bu beklenilirdi zaten; insanların hatalarını, yanlışlarını, doğrularını tekrar onların yüzüne vurması! (Dilek AL)

Gerçekten bir şaheser. Nasıl oluyor da görünmeyene ve bariz olarak uydurulana bu denli körü körüne inanılabiliyor insan hayret ediyor. Karakterler ve olaylar iyi işlenmiş, insanın içindeki şeytana dönüşme ve taraf edinme duygusuna iyi değinilmiş. Herkesin okuması gereken, her kütüphanede olamaaı gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum. (Serhad Özdemir)

Cadı Kazanı PDF indirme linki var mı?

Arthur Miller - Cadı Kazanı kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Cadı Kazanı PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Arthur Miller Kimdir?

Arthur Asher Miller (17 Ekim 1915 - 10 Şubat 2005) ABD'li yazar.

Miller, yüzyılımızın en önemli Amerikalı dram yazarlarından biri kabul edilmektedir. Miller'in kahramanları, haşin bir toplum içerisinde, kendi vicdanlarıyla yaşayabilmek için bireysel suç ve sorumluluklarıyla uzlaşmaya çalışırlar. İlk bakışta oyunları, genellikle aile hikayelerini anlatan bireysel dramlar gibi gözükse de, çağının önemli toplumsal, siyasi ve ahlaki sorunlarına eğilirler.

Miller New York'un Harlem mahallesinde dünyaya geldi. Avusturya-Macaristan'dan ABD'ye gelmiş Yahudi bir göçmen olan babası, bir kumaş mağazasının sahibiyken dünya ekonomik buhranından sonra 1929'da iflas etti. Ekonomik durumun güvensizliği spora meraklı genci derinden etkiledi. 1934-38 yılları arasında Ann Arbor/Michigan'da edebiyat ve İngiliz dili yüksek eğitimini sürdürebilmek için Michigan Daily gazetesinde redaktörlük yaptı. Miller'in bu dönemde yazdığı ilk dramlar üniversitede takdirle karşılandı. Haziran 1956 tarihinde eşi Mary Slattery'den boşanan Miller, yine haziran ayının 29'unda ünlü fotomodel Marilyn Monroe ile evlendi. Monroe ve Miller Nisan 1951'den beri görüşmekteydi. Bu birliktelikleri 5 Ağustos 1962'de Monroe'nun ölümüyle sona erdi.

Arthur Miller Kitapları - Eserleri

  • Satıcının Ölümü
  • Cadı Kazanı
  • Hepsi Oğlumdu
  • Fokus
  • Köprüden Görünüş
  • Bedel
  • Vichy'deki Olay
  • Mr. Peters'in Bağlantıları
  • Yaratılış Sonrası
  • Jane'in Battaniyesi
  • Bütün Oğullarım - Satıcının Ölümü - Cadı Kazanı
  • Artık Sana İhtiyacım Yok
  • Düşüşten Sonra
  • Uygunsuzlar
  • Seçilmiş Əsərləri

Arthur Miller Alıntıları - Sözleri

  • - " (…) Maskelerin sonu yoktur; çıkardığımız her maskenin altında o anda taşımakta olduğumuz bir başkası vardır! – Samimiyet mi? Kimse kendi hakkında bunu bilemez..." (Artık Sana İhtiyacım Yok)
  • "Bir vatanın yok mu senin? Dünyada yaşamıyor musun? Nesin sen? Hayvan bile değilsin, hayvanlar bile kendi cinslerini öldürmez, nesin sen?" (Hepsi Oğlumdu)
  • Elə bil, heç vaxt adam olmamışıq, yalnız buna hazırlaşmışıq. (Bedel)
  • Ruslar orta sınıfı, İngilizler Hintlileri, Afrikalılar ve ellerine geçirdikleri herkesi mahkûm ettiler. Fransızlar, İtalyanlar her ulus bir başka halkı ırkı nedeniyle mahkûm etti. Ve Amerikalılar... kara derililere ne yaptılar? İnsanlığın büyük bir bölümü ırkı nedeniyle mahkûm edildi. Tüm bu insanlara ne öneriyorsunuz intihar etmelerini mi? (Vichy'deki Olay)
  • "Uyumuyorum ki düş göreyim. Düş falan göremem, hep uyanığım. Bir aşağı bir yukarı dolaşıyorum evin içinde. Sanki her an kapı açılacak da karşıma çıkıvereceksin gibi." (Cadı Kazanı)
  • O mənim bütün ümidlərimi öldürəndə əsl həqiqət mücəssəməsiydi. Və mən də onun ümidlərini öldürənəcən, sadəcə, məsxərə yeri olacağam. (Seçilmiş Əsərləri)
  • Yüzyıllarca, dünyaya insanın değersizliği düşüncesi sürekli ve sistemli olarak aşılandı. Tanrının kurtaramadığı insan, yok olmuş demekti. Bütün bunlar düşünülecek olursa, şeytanın bir silah olarak gerekliliği anlaşılabilir: Öyle bir silah ki, her çağda insanları ikide bir kamçılamış, küçük büyük, bir kiliseye ya da din bir devletine teslim olmaya zorlamıştı... (Cadı Kazanı)
  • VOLTER - Niyə axı mən hansısa məsələdə başqalarının, hətta daha təcrübəlilərin imtina etdiyi halda riskə gedirəm? İlk ağlıma gələn, bilirsən nə oldu? Səbəb mənim namümkünü mümkün etmək ehtirasımdır. Rəqiblərimi rüsvay etmək ehtirası. Axır-axırda anladım ki, burada başqa bir şey də var. Bu, qorxudur. Düz otuz ildir beynimi, əllərimi, mənliyimi idarə edən də elə bu qorxuymuş. VİKTOR - Nəyin qorxusu? VOLTER - Nə vaxtsa mənim də onların aqibətini yaşayacağımın qorxusu ki, axşamların birində mən qəflətən başa düşəcəyəm ki, bir insan kimi məhv olub zibilliyə atılmışam. (Bedel)
  • Sonuçta, kendine hâkim olma, kendini tutma ikiyüzlülükten başka nedir? (Vichy'deki Olay)
  • Bu karanlık ve yıldırı dolu dünya, gece gündüz enselerine dikiliyordu. (Cadı Kazanı)
  • Bütün arzun gömleğini çıkartıp kırlarda dolaşmak olduğu halde, senede iki haftalık bir tatil için elli hafta çile çekmek. Ve daima bir başkasını geçmek için yarış. Ve daha neler... İşte geleceği güvence altına almanın yolu. (Satıcının Ölümü)
  • I’m not only telling you now, I’m warning you -the law is nature. The law is only a word for what has a right to happen. When the law is wrong it’s because it’s unnatural, but in this case it is natural and a river will drown you if you buck it now. (Köprüden Görünüş)
  • İnsan acaba ne zaman akıllanıyor hayatta ? (Bedel)
  • Ben bu firmaya otuz dört yılımı verdim Howard, ama şimdi sigortamı ödeyemiyorum! Sen portakalı yiyip de kabuğunu atamazsın. İnsan bir meyve değildir! (Satıcının Ölümü)
  • "Kazaklar" ve " İvan İlyiç’in Ölümü’nde ",” Savaş Ve Barış”a nazaran insanın nefesini kesecek daha az an vardır ,ama aynı zamanda inanadırıcı bulamayacağı daha az şey de.. (Artık Sana İhtiyacım Yok)
  • “In a peculiar way, Frank is right...every man does have a star. The star of one's honesty and you spend your life groping for it, but once it's out it never lights again. I don't think he went very far. He probably just wanted to be alone to watch his star go out. (Hepsi Oğlumdu)
  • "Benim anlamadığım, koca salonda hiç kimse, hayatı boyunca toplasan üç Yahudi'yle bile şahsen tanışıp konuşmamışken nasıl olup da bu kadar insan bir araya gelip Yahudilerle ilgili bu tür önyargıları körükleyebiliyor?" (Fokus)
  • Keller: Eee, nasıl buldun babanı? İyi mi? George: Hayır, pek iyi değil Joe. Keller: Yine kalbi mi yoksa? George: Her şeyi Joe. Ruhu. (Hepsi Oğlumdu)
  • İnsanlar aynı konuda yirmi saniyeden fazla konuşabilse, bu memleketin bütün dertleri hallolur. (Mr. Peters'in Bağlantıları)
  • Sən onun yaratdığı bu dünyada, bu dəlixanada yeganə ağıllısan. Çünki onun xaosu ancaq sənə dişlərini göstərir. İn poena veritas - amma ağrın həqiqidir! (Seçilmiş Əsərləri)