Bütün Öyküleri - Yusuf Atılgan Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Bütün Öyküleri kimin eseri? Bütün Öyküleri kitabının yazarı kimdir? Bütün Öyküleri konusu ve anafikri nedir? Bütün Öyküleri kitabı ne anlatıyor? Bütün Öyküleri kitabının yazarı Yusuf Atılgan kimdir? İşte Bütün Öyküleri kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Yusuf Atılgan
Yayın Evi: Can Yayınları
İSBN: 9789750735660
Sayfa Sayısı: 144
Bütün Öyküleri Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Odam uzaktı. Bir park çıktı önüme. Elmayı çıkardım. Sanki küfeden aldığım değildi bu, kırmızılı yeşilli iri bir elmaydı. Karşıdaki otların içine fırlattım. İçimde teneke borudan çıkan dumanı gördüğümdeki aynı kazıntı vardı. Yandaki kanepede oturan bir adam bana bakıyordu: beni görüyormuş, ben oradaymışım gibi.
Yusuf Atılgan, ilkgençlik yıllarında yazdığı öyküleriyle Tercüman gazetesinin açtığı yarışmada ödül kazanmış, daha sonra öykülerini edebiyat dergilerinde yayımlamıştı. Tek öykü kitabı Bodur Minareden Öte’yi 1960 yılında çıkardı. Yazarın bütün öyküleri ilk kez 1992 yılında Eylemci adıyla basıldı, Bütün Öyküleri başlığını taşıyan ve Ekmek Elden Süt Memeden’deki çocuk öykülerini de kapsayan bu kitapsa 2000’de yayımlandı. Edebiyatımızın bu büyük yazarının öyküleri okura romanlarının atmosferi ve coğrafyası hakkında ipuçları verecektir.
Bütün Öyküleri Alıntıları - Sözleri
- elimde olmadan büyüyordum. konuşmam yetmiyormuş gibi düşünmeye de başladım
- İçim daralıyor. Yorganın altına büzülüyorum. İyi şeyler düşünmek istiyorum.
- ' İnsan oğlusun, güvenemem ' dedi.
- İnsan kendine acır mı? Ben acıyorum.
- Önce anam başladı bağırmağa. - Muhtaaar! Yoksulsak ölelim mi?
- Yoksa bütün dünya mı böyle. Kitapların dediği yalan mı? _____
- Yüreğinin sesi dışarısının uğultusunu bastırmış.
- "Sıkıştık mı yalnızlığımız daha koyulaşıyor." _______
- Konuşmam yetmiyormuş gibi düşünmeye de başladım. En kötüsü buydu. Çoğu insanlar gibi düşünmeden konuşsaydım kimse bir şey demeyecekti ; ama ben düşündüğümü söylemeye kalktım.
- Muhtaaar! Yoksulsak ölelim mi?
- Neden bu daracık kasabadayız sanki. Yoksa bütün dünya mı böyle. Kitapların dediği yalan mı?
- Kalkıp düşmanlıklarla dolu bir güne başlamakta ne var?
- İçim daralıyor. Yorganın altına büzülüyorum. İyi şeyler düşünmek istiyorum.
- Bu güvensizlik, bu yürek çarpıntısı neden bilmem? ___
- Başkaları bizi, baca dumanı gibi dışarıya bıraktığımız belirtilere göre tanırlar.
Bütün Öyküleri İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Bir çırpıda okunacak güzel öyküler. Bundan evvel Tarancı'nım öylülerini okumuştum onlar kadar edebi lezzet alamadım. Dedikodu öyküsünü beğendim en çok. Bir olayı şahısların bakış açılarından ayrı ayrı vermesi tüm karakterler ile empati kurulmasını sağlıyor ve insanları yargılarken yaptıkları eylemlerin asıl nedenlerini bilmediğimizden ötürü yanılgıya düşeceğimizi anlatması bakımından değerli idi. Yazım dili yalın ve gerçekçi. Özellikle köylü insanını çok iyi gözlemleyip yansıtmış. Keyifli okumalar. (Ahmet Karayün)
Yusuf Atılgan öyle yalın, öyle özgün bir kalem ki, keşke daha fazla kitabı olsaydı, daha fazla okuyabilseydim diyor insan.. Bu öykü kitabı, Bodur Minareden Öte kitabındaki öykülerden ve Ekmek Elden Süt Memeden kitabındaki iki masaldan oluşuyor. İçlerinde birkaç öykü var ki, bana göre Türk edebiyatının en güzel öykü örnekleri arasında sayılabilir; özellikle "Evdeki", "Yaşanmaz", "Tutku" öykülerini çok beğendim. Henüz okumamış olan öykü severlere tavsiye ederim. (Nazlı OkurYazar)
Kitabın Yazarı Yusuf Atılgan Kimdir?
Yusuf Atılgan (d. 27 Haziran 1921, Manisa - ö. 9 Ekim 1989, İstanbul) Türk roman ve öykü yazarı.
1936 yılında Manisa Ortaokulu'nu, 1939 yılında ise Balıkesir Lisesi'ni ve ikinci sınıftan sonra askeri öğrenci olarak devam ettiği İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü bitirdi. Nihat Tarlan'ın yönetiminde hazırladığı bitirme tezinin konusu Tokatlı Kani: Sanat, şahsiyet ve psikoloji idi. Aynı dönemde Akşehir'de Maltepe Askeri Lisesi'nde bir yıl edebiyat öğretmenliği yaptı. Üniversite öğrenciliği sırasında Türkiye Komünist Partisi'ne katılarak faaliyette bulunduğu iddiasıyla sıkıyönetim mahkemesince tutuklanarak ceza kanunu'nun 141. maddesi uyarınca hapse mahkûm edildi. altı ay Sansaryan Han'da, dört ay da Tophane Cezaevi'nde olmak üzere on ay hapis yattı.
26 Ocak 1946'da serbest kalmış, öğretmenliği elinden alınmıştır. 1946 yılında Manisa'nın Hacırahmanlı Köyü'ne yerleşerek çiftçilik yaptı. 1976'da İstanbul'a döndü danışmanlık, çevirmenlik ve redaktörlük yaptı. Yazımı devam eden "Canistan" adlı romanını tamamlayamadan 9 Ekim 1989'de kalp krizi nedeni ile İstanbul, Moda'da öldü.
Aylak Adam ve Anayurt Oteli adlı romanlarında psikolojik yabancılaşma ve yalnızlık temasını başarıyla işleyen bir yazar olarak tanındı ve modern Türk edebiyatının önde gelen ustaları arasında yer aldı. 1987'de Anayurt Oteli romanı, Ömer Kavur tarafından aynı adlı sinema filmi olarak çekildi.
Yusuf Atılgan Kitapları - Eserleri
- Aylak Adam
- Anayurt Oteli
- Canistan
- Bütün Öyküleri
- Sevgili Halil Kardeş
- Ekmek Elden Süt Memeden
- Bodur Minareden Öte
- Siz Rahat Yaşayasınız Diye
- Eylemci
Yusuf Atılgan Alıntıları - Sözleri
- Başkaları bizi, baca dumanı gibi dışarıya bıraktığımız belirtilere göre tanırlar. (Bütün Öyküleri)
- Herkesin kendini göreceği bir ayna olmaktansa, bir aynada kendimi görmeyi yeğlerim; ve görüntümün iğrençliği ya da korkunçluğu beni korkutmaz. (Siz Rahat Yaşayasınız Diye)
- ... babam okula verdi beni. Yıllarca sürdü bu. Hiç hoşlanmıyordum; arkadaşlarla itişip kakışmak, öğretmenleri dinlemek yüzünden elimde olmadan büyüyordum. (Ekmek Elden Süt Memeden)
- Ben seni seviyorum ki O kadar tarif edemem. (Siz Rahat Yaşayasınız Diye)
- "Konuşmam yetmiyormuş gibi düşünmeye de başladım. En kötüsü buydu. Çoğu insanlar gibi düşünmeden konuşsaydım kimse bir şey demeyecekti; ama ben düşündüğümü söyleme kalktım." (Ekmek Elden Süt Memeden)
- Yağmurun durup durup yağdığı günler insanlar yapacak bir iş bulamamanın sıkıntısından evleniyorlar burda; bir değişiklik isteğiyle. Geleceğin daha kurtuluşsuz tekdüzeliğini hazırlayan tuhaf bir değişiklik bu. (Siz Rahat Yaşayasınız Diye)
- Çoğu insanlar gibi düşünmeden konuşsaydım kimse bir şey demeyecekti; ama ben düşündüğümü söylemeye kalktım. (Ekmek Elden Süt Memeden)
- " Çiftçinin işi bitmez ; yalnız yağmurda , karda , bir de arifede , bayramda dinlenir ..." (Canistan)
- Kalkıp düşmanlıklarla dolu bir güne başlamakta ne var? (Bütün Öyküleri)
- insan tükenmez (Sevgili Halil Kardeş)
- “Hiçbişey olmaz, bunca patırtıda canımı almayan Tanrı bizi kayırır. Korkma.” (Canistan)
- "Sıkıştık mı yalnızlığımız daha koyulaşıyor." _______ (Bütün Öyküleri)
- Elinde olmadan kirleniyordu insan. (Anayurt Oteli)
- Merhaba Halil Kardeş, senden ve köyden haber almak beni pek sevindirdi. Artık köye sık sık gelemeyeceğim için ara sıra anama uğrayıp yine bana yazarsan daha da sevinirim. Önce TYS konusu: Devlet memurları sendikaya giremiyormuş; ayrıca kısıtlayıcı bir ilke kararı da almışlar yakında; kitabı olmayan yazarları da almıyorlarmış. Ben Vedat Türkali ve Alpay Kabacalı’ya (Yönetim Kurulu Üyeleri) söylemiştim; ama senin üyeliğin kabul edilmemiş. Beni üyeliğe aldılar ve hemen kültür kurulu üyeliğine atadılar. Ara sıra toplanıp çoğu lak lak yapıyoruz. Orada Mehmet Başaran'la tanıştım; o da Anadolu yakasında oturduğu için vapurla birlikte dönüyoruz. İyi ve kafalı bir insan. Çocuk Dergisi sorumlusu ile görüşüp senin "Keloğlan" öyküsünü buldurdum. Birkaç sayı sonra derginin biçimi ve kapsamı değişecekmiş, yeni öykülerin konusunda Ülkü'yle konuşmamı söyledi. Durumu Ülkü'ye anlattım; senin öyküleri göndermeni söyledi. İstersen benim adıma gönder; ben götürüp vereyim, böylece çabuk yayınlanma olasılığı belirir belki. Benim yayınlardaki işim çok rahat ve iyi. Çoğu kitap okuyorum; ara sıra dergilerden çeviri yapıyorum. Parası da çok iyi. Yayınlanan yazılarım için de ayrıca telif ücreti ödüyorlar. Bu pahalılıkta İstanbul'da geçinmek için doğrusu bizim için büyük bir şans bu. Mehmet Hamdi iştahlı, keyifli bir oğlan. Yürümeye başladı. Boyunun ve elinin eriştiği her şeyi yere indirip incelemek istiyor. Televizyonu, pick-up'ı ve elektrik sobasını bir türlü yere indiremediği için çok üzgün. Onları da kurcalamak için beni ve anasını bıkmadan kandırmaya çalışıyor. Milliyet Yayınları bize parasız veriliyor. Köye gelirken sana bir hayli kitap getirebilirim. Sanıyorum 19 Mayıs tatilinde birkaç günlüğüne köye geleceğim. Ayhan'la konuştum; yüzde 90 gideriz diyor. Onun arabasıyla gidip dönmek çok rahat elbet. İlk fırsatta anama uğrayıp iyilik haberimizi verirsen onu sevindirir. Ben her hafta yazıyorum ama bir ek haber almak iyi olur onun için. Şimdilik başka bir diyeceğim yok. Sevgiyle gözlerinden öperim. Habibe' ye selam. Oğlanların da gözlerinden öperim. Umarım hepiniz iyisinizdir. Postacı Mehmet'e, Sema'ya, Akif'e, genç arkadaşlarım Fevzi ile Recep'e selamlar. Serpil de selamlarını gönderiyor. (Sevgili Halil Kardeş)
- Değişmez tek bir kesinlik vardı insan için: Ölüm. (Anayurt Oteli)
- İnsan kendine acır mı? Ben acıyorum. (Bütün Öyküleri)
- Tanrım, dostum düşman olmuş. Katlanabilecek miyim acıya? (Canistan)
- İçim daralıyor. Yorganın altına büzülüyorum. İyi şeyler düşünmek istiyorum. (Bütün Öyküleri)
- Neden bu daracık kasabadayız sanki. Yoksa bütün dünya mı böyle. Kitapların dediği yalan mı? (Bütün Öyküleri)
- Yoksa bütün dünya mı böyle. Kitapların dediği yalan mı? _____ (Bütün Öyküleri)