diorex

Böyle Söyledi Zerdüşt - Friedrich Nietzsche Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Böyle Söyledi Zerdüşt kimin eseri? Böyle Söyledi Zerdüşt kitabının yazarı kimdir? Böyle Söyledi Zerdüşt konusu ve anafikri nedir? Böyle Söyledi Zerdüşt kitabı ne anlatıyor? Böyle Söyledi Zerdüşt kitabının yazarı Friedrich Nietzsche kimdir? İşte Böyle Söyledi Zerdüşt kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 08.02.2022 21:40
Böyle Söyledi Zerdüşt - Friedrich Nietzsche Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Friedrich Nietzsche

Çevirmen: Mustafa Tüzel

Orijinal Adı: Also Sprach Zarathustra

Yayın Evi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları

İSBN: 9786053603535

Sayfa Sayısı: 335

Böyle Söyledi Zerdüşt Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Otuz yaşındayken yurdunu ve yurdunun gölünü ardına bırakarak dağa çekildi Zerdüşt. Dağda on yıl zaman zarfında, bıkmadan, usanmadan hep ruhunu dinledi... Ve sonunda içinde, gönlünün derinliklerinde bir değişiklik duyumsadı. Günlerden birgün yıldız, aydınlatacak bir şeyin kalmasyadı yazgın ne olurdu? On yıl varki buruya mağarama çıkıyorsun. Eğer, ben, kartalım ve yılanım olmasaydık, ışığından ve yolundan bezerdin. Fakat her sabah seni bekledik. Işığının fazlasını aldık ve bunun için seni kutsadık.

Bak! Ben, fazla bal toplamış arı gibi uzanacak ellere muhtacım. İnsanlar arasında, akıllılar deliliklerine; fakirlerde zenginliklerine kavuştuğu o derin sevinci tekrar yaşatmak için armağanlarımı paylaştırmak istiyorum. Bunun için aşağılara inmeliyim. Nasıl ki sen, cömert yıldız, akşamları denizin arkasına iniyor ve arkadaki dünyaya ışık götürüyorsan, ben de senin gibi, inmek istediğim insanların arasına girmek istiyorum.

Ey, en büyük mutluluğu bile kıskanmadan görebilen tek göz, beni kutsa!... Taşmak isteyen kadehi kutsa ki içinden su, altın gibi aksın ve mutluluğun parıltılarını her tarafa saçsın.

"Bak, bu kadeh yine boşalmak, Zerdüşt yine insan olmak istiyor." Zerdüşt'ün on yıl sonra insanların arasına karışma isteği ve dağdan inişi böyle başladı.

Böyle Söyledi Zerdüşt Alıntıları - Sözleri

  • "Kendini yakmak istemelisin kendi ateşinde: nasıl yeniden doğmak isteyebilirsin ki önce kül olmadan?"
  • "Özgür mü diyorsun kendine? Sana hükmeden düşünceni duymak isterim.."
  • "...öyle insanlar gördüm ki, her şeyleri eksik de bir şeyleri çok fazla..."
  • "...önce sen kendini inşa etmelisin, dimdik bir beden ve dimdik bir ruhla."
  • Kendi yolumda ilerleyip ulaşacağım amacıma. Geride kalanların ve duraklayanların üzerlerinden atlayacağım. Böylece, benim ilerleyişim onların batışları olacak.
  • "Güvenmeyin kendi adaletinden çok sık söz eden hiç kimseye!"
  • "Ama önce sen kendini inşa etmelisin”

Böyle Söyledi Zerdüşt İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Nihilist Manifesto: Tanrı Öldü!: ‘’İnsan aşılması gereken bir varlıktır.’’ (sf. 6) Bana kalırsa tek bir cümle bile bu kitabı okumak için yeterince merak uyandırıcı. Tüm insanlığın kendinden bir şeyler bulabileceği, sindirilmesi pek kolay olmayan, insanın boğazında yumru varmış hissi yaratan, mideye bir yumruk gibi inen, üstüne saatlerce hatta günlerce kafa patlatılması gereken, yazar/friedrich-nietzsche’nin kendisinin dahi en derin, en tepe eseri olarak gördüğü, insanlığın ve zamanının ‘’6.000 adım ötesinde’’ diye (kitap/ecce-homo--1129 sf. 79) tanımladığı bir eser kitap/boyle-soyledi-zerdust--241. #133109015 Kitabı okuduktan sonra dünyayı algılayışınızın, çevrenizde olup bitenleri yorumlayış tarzınızın, hayata ve kendinize olan bakış açınızın değişeceğini söylemek pek mümkün. Bu yüzden, okumayı düşünen veya erteleyen kim varsa mutlaka hemen kararını değiştirip bu kitabı okumalı. Merak etmeyin, su biraz soğuk ama girince alışıyorsunuz. Kendinize yapacağınız iyiliklerin başında bu kitabı okumak geliyor, bunu unutmayın. (Tartışmaya açık.) Bu incelemede Nietzsche’nin bu eserinde bahsettiği ve üzerinde ısrarla durduğu Üstinsan kavramına, eserin içeriğine, diline ve neyi amaçladığına, Zerdüşt ve Üstinsan figürlerinin edebiyat dünyasındaki benzerlerine (kitap/gulliverin-gezileri--119428 – Houyhnhnmler ve yazar/halil-cibran – kitap/ermis--852), çevirisine, neden iki puanı kırdığıma ve en sevdiğim kısımlarına değineceğim. Çok yoğun, yorucu ve bir o kadar da uzun bir yolculuk olacak ama en sonunda Zerdüşt’ü anlamış olarak ayrılacağız buradan (öyle sanıyorum), kemerleri bağlayın başlıyoruz. ''Putları yıkmak eskiden beri işimin bir parçası.'' (kitap/ecce-homo--1129, sf. 2) Kim ya bu Zerdüşt? Kim ki bizim putlarımızı yıkacakmış? kitap/incil--23555’de şöyle geçer: ‘’Buluttan gelen bir ses, “Sevgili Oğlum budur, O’ndan hoşnudum. O’nu dinleyin!” dedi.’’ — Matthew, 3:17 (Bahsedilen Oğul İsa’dır, Tanrı’nın Oğlu İsa.) Zerdüşt de kendisini: ‘’Bakın, ben yıldırım habercisiyim ve ağır bir damlayım buluttan düşen: bu yıldırımın adı Üstinsandır.’’ (sf. 10) şeklinde tanımlar. Nietzsche bu eserinde, ‘’Oğul’’ yani Hz. İsa figüründen yola çıkarak Zerdüşt’ü yaratır. Oğul Zerdüşt’tür. Ve Tanrı’yı öldürür, Zerdüşt, peygamber kisvesi altında. ‘’Tanrı öldü.’’ der. Amacı ise bütün putlarımızı, dogmalarımızı yıkıp bize Üstinsan olma yolunda bir ışık olmaktır. Kitap dört bölüme ayrılmış olup, her bölümde farklı konular üzerinde konuşmalar yapılmakta. Ve her bölümde konuşmanın sonu ‘‘kitap/boyle-soyledi-zerdust--241’’ diye bitmekte. ‘’Oysa artık bu tanrı öldü! Ey daha yüce insanlar, bu tanrı sizin için en büyük tehlikeydi.’’ (sf. 290) ‘’Tanrı öldü!’’ söylemi belki de onu Batı felsefe dünyasının en çok yanlış anlaşılan fikir adamı yapmıştır. (Yanlış anlaşılmasının en büyük sebeplerinin başında kardeşi yazar/elizabeth-forster-nietzsche gelir. Elisabeth, abisi Nietzsche öldükten sonra ‘’Nietzsche Arşivi’’ni kurarak, abisinden kalma yazmaları biraraya getirip değiştirerek abisinin adı altında eserler yayınlar. Hatta ölümünden 8 yıl sonra yayımlanan kitap/ecce-homo--1129 bunlardan biridir. Daha da derinlere gidecek olursak Nietzsche’nin yanlış anlaşılmasında büyük payı bulunan ‘’kitap/guc-istenci--1132’’ eseri de Nietzsche öldükten bir sene sonra yayımlanır. Takdir edersiniz ki, abisiyle karşıt görüşlere sahip olan Elizabeth bu eserini de Nietzsche’nin yazmalarından kafasına göre kesip biçtiği metinlerden oluşturmuştur. Bu yüzden işin sonunun Hitler’e kadar varmasının en bariz sebeplerinden birisi de Elisabeth. Olmuşa çare yok, biz yine de okumaya ve incelemeye devam edelim… Tanrı öldü. Peki, bir insan tanrıyı nasıl öldürebilir? Mümkün müdür? Nietzsche’nin en çok yakındığı konulardan biri budur. Aslında onun problemi tanrıyla veya onun olup olmamasıyla ilgili değil. Bu tanrı algısını yaratan ve dogmatik bir şekilde bu inanca bağlı yaşayan insanlarla ilgili her şey. Nietzsche dağdan indiği vakit, yani Zerdüşt, insanın aşılması gereken, kendini yenmesi ve yenilemesi gereken bir varlık olarak tanımlar. En sonunda ise Üstinsan mertebesine ulaşması gerektiğini söyler. Ve bunu da kendisine dayatılan kuralları, yasaları, ahlaki anlayışı reddederek ulaşılabileceğini söyler. İnternette dolaşan bir geyik var Nietzsche ile ilgili ‘’ahlaksal normlarınızı ekmek banarak yiyeyim.’’ diye, tam da böyle birisidir, Zerdüşt. (https://images.app.goo.gl/x8ZoLyZWtxdiCdou6) Tabii tüm bunları kafamızda anlamlandırabilmemiz için Nietzsche’nin üstüne basa basa mütemadi bir şekilde tekrar ettiği Üstinsan figürünü iyice kavramamız gerekiyor. Nedir bu Üstinsan? ‘’İnsan bir iptir, hayvan ile Üstinsan arasında gerilmiş – bir ip ki uzanır bir uçurumun üzerinde.’’ (sf. 8) Nietzsche’ye göre insan; evrim aşaması hayvan mertebesiyle, Üstinsan mertebesi arasında kalmış, gergin iple birbirine bağlanmış bir varlıktır ve bu sebepten ötürü insan, evrimini tamamlayıp yani ‘’kendini aşıp’’ Üstinsan mertebesine ulaşmalıdır. Bu Üstinsan figürü Hristiyanlık inancındaki Hz. İsa ile İslam felsefesindeki ‘’insan-ı kâmil’’ fikriyle de benzerlikler göstermektedir, hatta Nietzsche açık açık tek tanrılı dinlere atıfta bulunmaktadır bu eserinde. Bu da demek oluyor ki, insan yanılgılarından ve kendisine dayatılan yüceltilmiş yanılsamalardan kurtulup, kendi kurallarını akıl ve mantık çerçevesinde düzenleyip, kusurlu ve eksikli varlığını aşarak, insani yanından kurtularak Üstinsan olma yolunda ilerleyecektir, ilerlemelidir. Şayet ki insan daimi olarak kendini alt edip, kendi yolunda ilerlemeye devam ederse; yolun sonunda Üstinsan’a ulaşabilecektir. Daha da basite indirgeyip metaforlarla anlatacak olursam, bir dağ düşünün her şeyden önce. Çıkıntılı, bol kayalı, eğimi yüksek, tırmanması çok zor bir dağ düşünün. İşte bu dağ, bizim hayatımız. Gelin bu dağa, yamacına doğru bir gezintiye çıkalım. En aşağıda koyunlar var. Bu koyunlar ne yapar, düşünmezler, bu yüzden de sorgulayamazlar. Sadece melerler, ot yerler. Yönetilmeyi severler, çobana ihtiyaç duyarlar ve kurda yem olurlar en sonunda. Gelin biraz yukarı çıkalım, geçelim şu koyunları. Bunlar gibi olmayı uzun süre önce zaten bıraktık(mı acaba?) Biraz daha yukarı da ise insan var, yani biz. İnsan ne yapar, düşünür ama nadiren sorgular hatta neredeyse hiç. Biz de yönetilmeyi severiz. Türlü türlü dogmatik inançlarımız vardır. Belki de hayvandan tek farkımız düşünebilmemizdir. Evet, en tepeye geldik. Karşımızda Zerdüşt, kendisi İdeal insan tipinin bir alt seviyesi. İnsanlara Üstinsan olmanın yollarını anlatmakla meşgul. Kendisinin de zaafı var (Bölüm IV’te anlatılıyor) o yüzden Zerdüşt’ü de geçip biraz daha üstteki Üstinsan’a varmalıyız. Yol biraz meşakkatli, haklısınız. Ama işte karşımızda, Üstinsan. Kendisi düşünür, sorgular, ölçüp biçer, yargılar. Her şeyi akıl ve mantık süzgecinden geçirir ve öyle sonuca varır. Kendi kurallarını kendisi belirler, kendi kendini yönetir. Almaktan çok vermeyi sever. Kendisine dayatılan ve toplumda hüküm süren her fikri, değeri, inancı, görüşü reddeder ve iyiyi-kötüyü kendi düşünce süzgecinden geçirir. Geleneksel ahlak anlayışını yok saymalı, ahlak ve değer denen kavramları kendisi düzenlemeli. Gerektiği yerde acı çeker hatta acıyı benimser, ama neşelidir yine de, cesurdur ve kendini geliştirmeye ve başarıya açtır… Umarım aklınızda biraz da olsa bir şeyler oluşmaya başlamıştır. Gelin devam edelim… İnsanı, Nietzsche’nin de dediği gibi gergin ipin üstündeki bir cambaz gibi düşünün, aşağı düşmek kolay bir iş, peki ya yukarı çıkmak? Zordur, Üstinsan olmak gibi… ''İnsancıllığım sürekli bir kendini aşmadır.'' (kitap/ecce-homo--1129, sf. 19) Üstinsan olmak, kendini aşmak nasıl zor ise, bu kitabı da bir lokmada yutuvermek de bir o kadar zordur. Anlamak külfetlidir, anlayıp da o fikri kendi gerçekler dünyamıza sokmak ayrı külfetlidir. Zerdüşt gibi konuşacak olursam. ‘’Anlamak başka, anlamlandırmak başka…’’ Bu yüzden kitabın alt başlığı Herkes ve Kimse İçin Bir Kitap’tır. Bu kitabı okuyup, hiçbir şey anlamayabilirsiniz. Veyahut Zerdüşt’ü sadece inatçı, kendine buyruk, ateist bir adam olarak tanımlayabilirsiniz. İşte bu yüzden bu kitap ‘’Kimse İçin Bir Kitap’’tır. Ama insanın kendisini aşması için gerekli bilgileri ve fikirleri içerdiğinden, herkesin okuması gerekir. İşte bu yüzden de bu kitap ‘’Herkes İçin Bir Kitap’’tır. #133117898 Nihilizmin kutsal kitabı olarak adlandırmak istiyorum bu kitabı, her ne kadar bu eserin ana fikrine ve fıtratına ters düşecek olsa da. Diline gelecek olursam, bu incelemede benim de kullandığım gibi birçok devrik ve anlaşılması zor cümle bulunuyor kitapta. Bunun sebebi ise Nietzsche’nin eseri şairane bir dil ile yüksek dozda alegori ve benzetme kullanarak düzyazı şeklinde yazmış olmasıdır. Boş, zırva kişisel gelişim kitaplarını sadece bir cebinden çıkaracak olan bu kitap, gerek edebi, gerek felsefi anlamda birçok aforizma içermekte. Her gece açıp bir bölüm okunacak başucuna koymalık bir kitap niteliğinde adeta. Hala çağının ötesinde bir kitaptır, şaheserdir. Ve her okunuşta farklı anlamlar çıkacağına eminim, bu yüzden bir 5 yıl sonra bu kitabı tekrar okuyacağım. (Ölmez, sağ kalır isek, bu inceleme de kendini güncelleyecektir.) ''Benim de zamanım gelmedi henüz, bazıları öldükten sonra doğar.'' (kitap/ecce-homo--1129, sf. 41) yazar/Jonathan-Swift’in kitap/gulliverin-gezileri--119428’nde, Gulliver, Yahoo’lar ile Houyhnhnm’lerin kaldığı ülkeye ziyarete gider. Yahoo’lar insan şeklinde kavgacı ve yozlaşmış köle varlıklardır. Zerdüşt’ün anlattığı ‘’İnsan’’ tipine denk gelir. Houyhnhnm’ler ise bilgin, kendini geliştirmiş ve mantıklı atlardır. Örneğin bu atların dilinde ‘’yalan’’ kelimesi yoktur ve mantık çerçevesinin dışına çıkamazlar. Bu bağlamda Houyhnhm’leri ‘’Üstinsan’’ figürü ile bağdaştırdım kendimce. Onun dışında, Zerdüşt bana yazar/halil-cibran’ın kitap/ermis--852 adlı eserinde ‘’zamanının şafağı, seçilmiş ve sevgili El Mustafa’’ figürünü anımsattı. Zerdüşt, insanlara doğru yolu göstermeye çalışırken, El Mustafa’nın Orphalese halkına seslenişi canlandı gözümde. Aralarındaki tek fark, Mustafa’nın tek tanrılı bir dinî inanışa sahip olması ve Zerdüşt’ün herhangi bir inanışa sahip olmamasıdır. Eğer bu eserleri okuduysanız, bir çağrışım yapabilir umarım sizlere de. ''Beni anlamıyorlar: ben bu kulaklara göre ağız değilim.'' (sf. 31) Şimdi böylesine harikulade bir eserden 2 puanı neden kırdım ona gelelim. Tabii ki de Nietzsche’nin kadınlarla ilgili hiç de hoş olmayan, nobranca, ikinci el ve üçüncü sınıf söylemleri yüzünden. Tabii bu bayağı söylemlerinin ardında her ne kadar bana göre saçma olsa da kendince sebepleri yatıyor. Rus asıllı bir psikanalist ve yazar olan yazar/lou-andreas-salome’nin, zamanında yazar/rainer-maria-rilke, yazar/lev-tolstoy, yazar/Sigmund-Freud ve hatta Nietzsche’nin de yakın dostu olan Paul Ree gibi isimlerle arasında aşk dedikoduları çıkmış, Nietzsche’yi de kendine âşık etmeyi başarmıştır Salomé. (Kendisinin Nietzsche ve onun yakın arkadaşı Ree’yi at gibi kamçılarmış gibi yaparken fotoğrafı meşhurdur, alfa bir ablamız yani :D https://images.app.goo.gl/ijkvCpUFeGC7Pp6VA ) Ama özgürlükçü ve buyruk tanımayan bir kafa yapısına sahip olan Salomé tüm bu aşk tekliflerini reddetmiştir. (Bu tarz magazinsel olaylar ilginizi çekiyorsa, tam da bu konuyu ele alan kitap/nietzsche-agladiginda--792 da okunabilir, ben de okuyacağım :D) Neyse, bu başarısız aşk girişimi ve reddediliş sonrası bizim pos bıyıklı zaten akıl hocası yazar/arthur-schopenhauer’den kalma ‘’kadın düşmanlığı’’nı daha da bileylemiştir. Son durağı hezeyana hatta deliliğe kadar varacak olan bu duygu durumları şu satırlara gebe olmuştur ve benden de eksi puanı almaya hak kazanmıştır: ‘’Kadınlara mı gidiyorsun? Kırbacını unutma!’’ (sf. 61) İncelememin son kısmında, kitabın en sevdiğim bölümlerinden ve çevirisinden bahsetmek istiyorum: En sevdiğim ve mutlaka irdelenerek okunmasını düşündüğüm yerler: Erdemin Kürsüleri Üzerine (I. Bölüm) Yeni Put Üzerine (I. Bölüm) Pazaryerindeki Sinekler Üzerine (I. Bölüm) Aynalı Çocuk (II. Bölüm) Zehirli Örümcekler Üzerine (II. Bölüm) Önünden Geçip Gitmek Üzerine (III. Bölüm) Üç Kötü Üzerine (III. Bölüm) Eski ve Yeni Levhalar Üzerine (III. Bölüm) Krallarla Konuşma (IV. Bölüm) Hizmet Dışı (IV. Bölüm) Benim okuduğum edisyon Tükiye İş Bankası Kültür Yayınları’nın Hasan Âli Yücel Klasikler Dizisi’nden çıkma yazar/mustafa-tuzel çevirisiydi. Yani bazı cümleleri birkaç kez okumak zorunda kaldım, zaten çevirisi çok zor olan bir kitap kendisi. Mustafa Tüzel çevirisi dışında, benim bir sonraki Zerdüşt okumamı da yapacağım, Pinhan Yayıncılık’tan çıkma yazar/ahmet-cemal çevirisi de önerilenler arasında, kendisini kitap/korlesme--13520 çevirisinden de tanıyoruz. Nietzsche’yi ve eserlerini daha iyi anlayabilmek adına benim size verebileceğim tavsiye Nietzsche’nin hayatına dair okumalar yapmanızdır. Otobiyografik tarzda yazılmış kitap/ecce-homo--1129, Nietzsche’yi anlamak için büyük bir nimet. Kendi eserlerinin tek tek ‘’özünü’’ ve nasıl-neden ortaya çıktığını anlatıyor bu yapıtında da. Hayatı, kendini tanımak ve onu aşmak isteyenlere keyifli okumalar diliyorum! Ama yine de unutmayın ki: ''İflah olmazlara hekim olunmaz, bu yüzden geçip gitmelisiniz.'' (sf. 209) Böyle İnceledi, Kayaberk. (Kayaberk İpek)

Böyle Söyledi Zerdüşt - İnceleme: İlk başta kitabı okurken hayatın gündelik olaylarına ve insanların basit hareket ve tavırlarına dair 'Zerdüşt' karakterinin düşüncelerini okuduğumu zannediyordum. Ama kitabın satırlarında farklı bir derinlik olduğunu anlamanız uzun sürmüyor ve Friedrich Nietzsche' nin "En derin eserim" diye bahsettiği bu eser sizi her satırında farklı bir anlam aramanıza ve her bir paragrafı defalarca okumanıza neden oluyor. Kitap, gündelik yaşamda iyi ve kötü olarak bildiğimiz şeylerin farklı bir felsefik bakış açısıyla yazıldığında pek de zannettiğimiz kadar doğru olmadığı sonucuna itiyor. Sürekli Üstü insanı arayan ve Üstün insanı özelliklerini anlatan Zerdüşt, insanların oldukları hallerinden daha iyi ve hayata çok daha farklı bir bakış açısıyla bakabilmeleri için büyük bir çaba gösteriyor. İleriki sayfalarda(spoiler) Zerdüşt'ün bu çabası sonucunda Kahin'in Zerdüşte mağarasının altındaki ormandan Üstün insanın yardım çığlığını duyduğunu ve Zerdüşt'ün bu çığlık atan kişiye yardım etmesini istiyor. Bunun sonucunda Zerdüşt, ormanda çıktığı uzun yolculukta tanıştığı kişilerle(Krallar, Tini vicdanlı, büyücü, eski papaz, En çirkin insan, Gönüllü dilenci ve Gölge) geçirdiği konuşmalar sonrası onları mağarasına davet ediyor ve mağarasında onlara uzunca bir Üstün İnsana dair nutuk çektikten sonra onların Üstün insan olduğu sonucuna varıyor. Ama büyücü diğer insanları söylediği etkileyici şiirle kandırıp onların bir şeylere tapınma ve inanç duygularını yeniden canlandırıyor. Zerdüşt bu duruma büyük bir üzüntü ve kızgınlıkla karşılık veriyor tabi sonrasında onların bu tapınmalarından sonra duydukları mutluluk Zerdüşt'ü de mutlu ediyor. Ama zerdüşt Üstün İnsanı bulamadığını anlayıp tekrardan yola koyuluyor.(spoiler) Anlatımım biraz kötü olabilir çünkü kitapta geçen olayları mantıksal olarak anlatmak için nerdeyse tüm olayları anlatmak gerekiyor. Kitabın içerisindeki çok fazla sayıdaki olay ve her olay için Zerdüştün birbirinden ilginç anlatımları ve rüyalarını okumak gerçekten çok etkileyiciydi. Bu zamana kadar okuduğum en iyi kitaplardan birisi olabilir. Teşekkürler Friedrich Nietzsche. (Raskolnikovun Odası)

Öyle söyledi Zerdüşt... Ben de okudum söylediklerini. Tekrar tekrar bazen. Bir edebi eser ama teması felsefe, 20. yy felsefesinin belirgin eğilimi. Yeni fikirleri yeni söyleyiş biçimine de kavuşturmuş yazar. Döneminde  yeterince anlaşılmayan yazar/friedrich-nietzsche' ye göre "yazılmış en derin" eserdir. yazar/friedrich-nietzsche' in yalın felsefi düşüncelerini içermektedir. Kendini yaşadığı zamana ait hissetmeyen yazar/friedrich-nietzsche, eserini anlayacak okuyucu kitlesini de gelecekte görmüştür. Nitekim döneminde sıkça eleştiriler almasına rağmen, bugün daha anlaşılır olmuştur. Ama önce sen kendini inşa etmelisin, dimdik bir beden ve dimdik bir ruhla. (s64) Üstinsanı bulabilmek için. Üstinsanı arayan, tarif eden Zerdüşt. Ama cevabı net olarak vermiyor. Okuyucunun düşünce yeteneğini kullanıyor, okuyucuya bırakıyor. Sadece okumakla olmaz. Biraz da düşünmek gerek. Burada belirtmek gerekirse eserdeki Zerdüşt ile İranlı peygamber Zerdüşt aynı kişi değil. Eserde Zerdüşt kimseden inanç istemiyor, vaaz vermiyor, geniş topluluklara hitap etmiyor. O sadece Üstinsanı arıyor, tarif ediyor. Uzun yolculuklara çıkıyor, sürekli arıyor. Az önce bahsettiğim gibi Zerdüşt geniş topluluklara hitap etmiyor, çoğunlukla tekil, bazenleri de karşılaştığı birkaç kişi ile diyalog kuruyor, sadece insanı ele alıyor, üstinsanı arıyor. Karşılaştığı diyorum çünkü bir yolculuk içerisinde Zerdüşt. Bir gün 'tanrı öldü' diyerek çıkıyor yola. 'Tanrı öldü' denek tüm inançları, sabit fikirleri, tabuları yıkmaktır. Bu arayışı takip etmek gerçekten zor. Öznel bir tema olması da daha dikkatli okumayı gerektiriyor. Peki ben net bir sonuca vardım mı? Yükselmek istediğiniz zaman yukarıya bakıyorsunuz. Oysa ben, yükselmiş olduğumdan aşağıya bakıyorum. (s34) (Mehmet Çelik)

Kitabın Yazarı Friedrich Nietzsche Kimdir?

Alman filolog, filozof, kültür eleştirmeni, şair ve besteci. Din, ahlâk, modern kültür, felsefe ve bilim üzerine metafor, ironi ve aforizma dolu bir üslupla eleştirel yazılar yazmıştır. Nietzsche'nin kilit fikirlerini Apollon-Dionysos ikiliği, Perspektivizm, Güç İstenci, "Tanrı'nın ölümü", Üstinsan ve bengi dönüş oluşturur. Felsefesinin merkezini oluşturan şey, kişinin coşkun enerjisini sömüren her türlü öğretinin, toplumsal olarak ne kadar geçerli olursa olsun sorgulanarak "hayatın olumlanması"dır. Hakikatin değeri ve nesnelliği üzerine yürüttüğü kökten sorgulaması, geniş çaplı yorumların odağını oluşturur ve etkisi özellikle kıta felsefesi geleneğinde varoluşçuluk, postmodernizm ve postyapısalcılık da dâhil olmak üzere devam etmektedir.

Nietzsche, kariyerine felsefeye dönmeden önce klasik filolog (Yunan ve Roma metin eleştirmeni) olarak başladı. 1869 yılında yirmi dört yaşındayken Basel Üniversitesinde klasik filoloji kürsüsüne, bu yeri alan en genç kişi olarak atandı. 1879 yazında, hayatının büyük bölümünde kendisine dert olacak olan sağlık sorunları yüzünden istifa etti. 1889'da kırk dört yaşında zihinsel yetilerinin tamamının kaybıyla sonuçlanan bir çöküş yaşadı. Çöküşü sonraları, üçüncü devre sifilis hastalığının yol açtığı, nadir görülen bir genel pareziye yoruldu; fakat bu teşhiste soru işaretleri vardı. Nietzsche, kalan yıllarını 1897'de ölümüne kadar annesinin, 1900'de kendi ölümüne kadar kız kardeşi Elisabeth Förster-Nietzsche'nin bakımında geçirdi.

Bakıcısı olarak kız kardeşi, Nietzsche'nin el yazmalarının idareciliğini ve editörlüğünü üstlendi. Förster-Nietzsche, tanınmış bir Alman milliyetçisi ve antisemitist olan Bernhard Förster ile evliydi ve Nietzsche'nin yayımlanmamış yazılarını, kocasının ideolojisine uyarlamak üzere, Nietzsche'nin belirttiği, antisemitizm ile milliyetçiliğe sert ve bariz biçimde karşı çıktığı görüşlerine genellikle ters düşecek biçimde yeniden düzenledi. Förster-Nietzsche'nin yaptığı değişiklikler sebebiyle Nietzsche'nin adı, sonraları yirminci yüzyıl bilim insanları Nietzsche'nin fikirlerinin yanlış yorumlanmasına karşı harekete geçmiş olsalar da, Alman militarizmi ve Nazizm ile birlikte anılır olmuştur.

Kaynak: https://tr.wikipedia.org/wiki/Friedrich_Nietzsche

Friedrich Nietzsche Kitapları - Eserleri

  • Böyle Söyledi Zerdüşt
  • Aforizmalar
  • Ahlakın Soykütüğü Üstüne
  • Alacakaranlık
  • Deccal
  • Ecce Homo

  • Eğitimci Olarak Schopenhauer
  • Gezgin ve Gölgesi
  • Güç İstenci
  • İnsanca, Pek İnsanca 1. Kitap
  • İyinin ve Kötünün Ötesinde
  • Yunanlıların Trajik Çağında Felsefe
  • Wagner Olayı - Nietzsche Wagner'e Karşı

  • Öğretim Kurumlarımızın Geleceği Üzerine
  • Putların Alacakaranlığı
  • Seçilmiş Mektuplar
  • Şen Bilim
  • Tan Kızıllığı
  • Tarihin Yaşam İçin Yararı ve Yararsızlığı Üzerine
  • Tragedyanın Doğuşu

  • Yunan Tragedyası Üzerine İki Konferans
  • Tanrı ve Günah
  • Richard Wagner Bayreuth'ta
  • Karışık Kanılar ve Özdeyişler
  • Her Şey Dökülmüş Müydü Kelimelere?
  • Hayat Dediğin Nedir ki?
  • David Strauss, İtirafçı ve Yazar

  • Sonsuzluğun Ufkunda
  • Sabahın Gizeminden Doğanlar
  • Gelecekteki Felsefe
  • Dionysos Dithyrambosları
  • Fridrix Nitsşe Külliyyatından Qızıl Seçmələr
  • Kendiyle Bir Başına İnsan
  • Bilim ve Felsefe

  • Platon Öncesi Filozoflar
  • Mektuplar 1
  • Filozofun Kitabı
  • Alışkanlıkların Tutsaklığı
  • The Future Of Our Eucational Institutions
  • Thoughts Out Of Season Part 2
  • The Birth Of Tragedy Or Hellenism And Pessimism

  • Otobiyografik Yazılar ve Notlar
  • Edebiyat Nedir?
  • İnsan Çoğul ve Tek Başına
  • Bütün Şiirleri
  • Homer and Classical Philology
  • Ahlaki Değerlerin Soyağacı
  • Yalnızların En Yalnızı

  • Kahin
  • Twilight of the Idols with The Antichrist and Ecce Homo
  • Nietzsche Hauptwerke
  • Zerdeşt Wıha Ferman Kır
  • Friedrich Nietzsche (4 Cilt Takım)
  • The Dionysian Vision of the World
  • Greek Music Drama

  • Aphorisms on Love and Hate
  • Megaralı Theognis Üzerine
  • Ahlakın Soyağacı
  • Ecce Homo - Kişi Nasıl Kendi Olur

Friedrich Nietzsche Alıntıları - Sözleri

  • Kendi yolumda ilerleyip ulaşacağım amacıma. Geride kalanların ve duraklayanların üzerlerinden atlayacağım. Böylece, benim ilerleyişim onların batışları olacak. (Böyle Söyledi Zerdüşt)
  • Çocuksu merakını seviyorum. (Seçilmiş Mektuplar)
  • Bir şeyi kabul etmek kimi zaman onu anlamaktan daha zordur. (Eğitimci Olarak Schopenhauer)
  • (..) İlişkilerimizin ve dostluklarımızın dayandığı zemin ne kadar da kaygan, soğuk sağanaklar ya da kötü havalar ne kadar yakın, ne kadar da yalnız her insan!" (İnsan Çoğul ve Tek Başına)
  • İstiyorsan gözlerinle aklın hiç ama hiç solmasın, Gölgede yürürken, düş pesine güneşin, kaybolmasın! (Şen Bilim)
  • Belki karınca da ormanda, kendisinin ormanın hedefi ve ereği olduğunu kuruyordur; tıpkı bizim insanlığın sonunu hayal gücümüz­de adeta istemdışı bir biçimde dünyanın sonuyla ilişkilendi­rişimiz gibi... (Gezgin ve Gölgesi)

  • Insanın bir kez olsun içinde bulunduğu zamana fazlasıyla yabancılaşıp adeta bu zamanın kıyısından geriye, geçmiş hayat felsefelerine sürüklenmesinin büyük yararları vardır. O noktadan sahile bakarken belki de ilk kez o sahilin her yanını bütün olarak görecektir kişi. Böylece oraya yeniden yaklaştığında, etraflıca anlamak açısından, sahili hiç terk etmemiş olanlardan daha avantajlı olacaktır. (Kendiyle Bir Başına İnsan)
  • Bunu bil,nə qədər ki,səni tərifləyirlər,deməli sən hələ öz yolunu tapmamısan,başqalarına sərf edən yoldasan. (Fridrix Nitsşe Külliyyatından Qızıl Seçmələr)
  • "Was mich nicht umbringt macht mich stärker." "What does not kill me, makes me stronger." (Twilight of the Idols with The Antichrist and Ecce Homo)
  • Burada buluşabilmek için hangi yıldızlardan düştük? (Seçilmiş Mektuplar)
  • "eskiye geri dönemeyiz , gemileri yakmışızdır; cesur olmak kalır bir tek geriye.." (İnsanca, Pek İnsanca 1. Kitap)
  • Birbirlerini en çok büyüleyenler, birbirlerini en çok tamamlayanlardır. (Eğitimci Olarak Schopenhauer)
  • İnançlar hakikat düşmanları olarak yalanlardan daha tehlikelidir. (Sabahın Gizeminden Doğanlar)

  • İyi kitap zaman ister. (Karışık Kanılar ve Özdeyişler)
  • Ölümün yaşamın karşıtı olduğunu söylemekten sakınalım. Canlı sadece bir ölü türüdür ve çok ender bir türdür. (Şen Bilim)
  • İnsanın en büyük suçu Doğurulmuş olmasıdır. (İnsanca, Pek İnsanca 1. Kitap)
  • İnsan bugün kimsenin sahip olamadığı şeylere tutkulu olmalı... (Wagner Olayı - Nietzsche Wagner'e Karşı)
  • Satılık olan, kapmaya çalışır kaba ellerle bütün dünyanın çin çin öten boş şöhretini! (Wagner Olayı - Nietzsche Wagner'e Karşı)
  • ... Yalnızca Herakleitos (ve Parmenides) monisttir; çoğulcular, bir yanda Atomcular, öte yanda Platon. Fakat hepsinin içinde içerikten en yoksul, en az semereli olan Parmenides'in son bakış açısıdır, zira hiçbir şey açıklamaz. Aristoteles haklı olarak buna "fizik dışı" der. (Platon Öncesi Filozoflar)
  • "Arada sıra görgüsüzler kendileriyle baş başa kalır." (David Strauss, İtirafçı ve Yazar)

Yorum Yaz