akademi
dedas

Boncuk Oyunu - Hermann Hesse Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Boncuk Oyunu kimin eseri? Boncuk Oyunu kitabının yazarı kimdir? Boncuk Oyunu konusu ve anafikri nedir? Boncuk Oyunu kitabı ne anlatıyor? Boncuk Oyunu PDF indirme linki var mı? Boncuk Oyunu kitabının yazarı Hermann Hesse kimdir? İşte Boncuk Oyunu kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 15.04.2022 06:00
Boncuk Oyunu - Hermann Hesse Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Hermann Hesse

Çevirmen: Kamuran Şipal

Editör: Ayça Sabuncuoğlu

Tasarımcı: Nahide Dikel

Orijinal Adı: Das Glasperlenspiel

Yayın Evi: Yapı Kredi Yayınları

İSBN: 9789750803611

Sayfa Sayısı: 552

Boncuk Oyunu Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Hesse, 1943 yılında, tüm dünyanın savaş cehennemini yaşadığı sırada yazdığı Boncuk Oyunu'nda, Doğu ve Batı felsefelerinin kusursuz bir bileşiminden oluşan yeni ve ütopik bir dünya düzeni sunar okura. Sanat ve bilimde disiplinlerarası bir uyum üzerine kurulu, Hesse'nin düş ve düşün gücünün ürünü fütüristik bir oyun olan Boncuk Oyunu, bu yeni düzenin simgesidir. Bu kitabı "Doğu seyyahlarına", Batın'nın toplumsal dayatmalarına karşı Doğu'nun bireysel özgürlüğünü yüceltenlere, toplumsal ahlakın bireyin iç ahlakını yok ettiğine inananlara adar Hesse; yeni dünya düzenini bireysellik üzerine temellendirir; "Tanrı senin içindedir, kavramlarda ve kitaplarda değil. Gerçek yaşanır, öğretilmez." Hesse'nin Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazanmasında büyük payı olan bir başyapıt Boncuk Oyunu. Thomas Mann'a göre: "Örselenmiş zamanımızın bizlere sunduğu az sayıda gözüpek ve özgün tasarıdan biri..."

Boncuk Oyunu Alıntıları - Sözleri

  • "İki insanı birbiriyle her şeyden kolay dost kılacak bir şey varsa, o da müziktir." dedi.
  • tehlikesiz yollar sadece güçsüz kişiler içindir.
  • Felaketin bizim karşımıza ve benim karşıma hangi kılıklarda çıkabileceğini tasarlayıp durmasına izin vermiyorum hayal gücümün. Ama şu soruyu da sormaktan kendimi alamıyorum: Böyle bir tehlikeye karşı durmak için bizim ne yapmamız, benim ne yapmam gerekiyor?
  • Kendimizden ne çok şey istersek ya da üstlendiğimiz ödev bizden ne çok şey isterse, meditasyonun güç kaynağını o kadar çok gereksinir, us ve ruhun dönüp dolaşıp yeniden uzlaşmasına o kadar çok gereksinim duyarız.
  • "Düşler yorumlanabilir mi?"
  • Büyük acı ve sarsıntıları içeren anlar dünya tarihinde de inandırıcı bir zorunluluk taşır, insanda bunaltıcı bir güncellik ve gerilim duygusunu yakıp tutuştururdu.
  • Bir tez ne kadar sivri ve ödün vermez biçimde dile getirilirse, kendi antitezini davet edişi de o kadar kesinlik taşır.
  • İnsanlar üzerinde otorite sahibi olmak ve başkalarını geride bırakıp öne geçmek güzel ve ayartıcı bir duyguydu,ama şeytani bir yanı da vardı bunun,bir takım tehlikeler içeriyordu
  • Dünya tarihi güçsüzlerin güçlüler tarafından sömürülmesinin bir türlü sona gelmeyen kuru ve sıkıcı öyküsüydü...
  • Tanrı senin içindedir, kavramlarda ya da kitaplarda değil. Gerçek yaşanılır, öğretilmez.
  • İnsan yanlış yollara sapabilir, kendini bir bezginliğe kaptırabilirdi; hata işleyebilir, yasaları çiğneyebilir, ama yinede bunlardan kurtarabilirdi kendini, doğru yolu yeniden ele geçirebilir, hatta sonunda bir üstat olup çıkabilirdi.
  • Bir yardımın, bir iyiliğin karşılığını güven ve sevgiyle değil, para ve malla ödemekten hoşlanıyorlardı daha çok. Herkes başkalarını aldatıyor, başkalarından da kendisini aldatmasını bekliyordu. İnsanın güçsüz, bencil ve ödlek bir yaratık sayıldığını bilmek, ayrıca bütün bu kötü özellikleri ve içgüdüleri pek büyük ölçüde başkalarıyla paylaştığını görmek, ama yine de insanın us ve sevgi olduğuna, insanda içgüdülere karşı koyup onların ıslah edilmesini özleyen bir gücün varlığına inanmak ve ruhu bu inançla beslemek gerekiyordu.
  • Evet, her yaşantının kendine özgü bir büyüsü vardır.
  • Tanrı sənin içindədir, qavramlarda və kitablarda deyil. Gerçək yaşanar, öyrədilməz.
  • İnsanlık trajedisini bilmek, insan yazgısını kabullenmek, yüreklilik, neşe hali klasik müzikte saklı yatan anlamı oluşturur.

Boncuk Oyunu İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Bir Edebi Şölen: Boncuk Oyunu: Mükemmel bir kitap, mükemmel bir anlatım, muhteşem bir edebi zevk ve yorucu bir okuma serüveni Boncuk Oyunu. Hermann Hesse’nin eşsiz dil anlatımı, bilgisi ve anlatımı karşısında hem yoruluyor hem de hayranlık duyuyoruz. Bu kitabı okumayı düşünüyorsanız öncelikle kitabı bitirmek için bir zaman belirlememenizi tavsiye ederim. Yavaş yavaş, cümleleri sindire sindire, Hesse’nin verdiği bilgileri, göndermeleri anlaya anlaya okuyun. Boncuk oyunu nasıldır, nasıl oynanır diye telaş etmeyin. Anlamadığınız için başa dönüp bir daha okumaya da çalışmayın çünkü yazar kitabın içinde de oyunun nasıl oynandığı detaylıca yazmamıştır. Oyun için bilinmesi gereken en önemli şeyler şunlardır: Bu oyunun oyuncuları öncelikle belli bir entelektüelliğe ulaşmış olmaları gerekiyor; müzik, felsefe, matematik, meditasyon gibi bir çok doğu ve batı bilimlerine hakim olmaları gerekiyor. Buncuk Oyunu kitabı da bize boncuk oyunu ustalarından Josef Knecht’in yaşamını anlatıyor. Kitap Josef Knecht’in yaşamı üzerinde Kastalya denilen ütopik bir eyalette geçiyor. Boncuk oyunu oyuncularında bu ülkedeki yatılı okullarda yetişiyorlar. Knecht’ bu okullarda büyüyüp eğitim görüyor ve zamanla boncuk oyunu ustalarından birisi oluyor. Hermann Hesse bize aslında üstün insan modeli ve yaşamı çizmeye çalışmış diyebiliriz. Çünkü Kastalya da yetişen bu öğrenciler asıl dünyadan bihaberdirler. Onlar bilimle uğraşır ve kendilerini geliştirirler. Ancak Hesse bu kitabı ikinci dünya savaşı 1943 yılında yazmıştır. Bu kitapta Hesse savaşların oluşmasında asıl suçu entelektüel insanlara yüklüyor. Onların aslında savaşı durdurabilecek bilgiye sahip olduklarını ama bunu yapamadıklarını da eleştiriyor. Kitap boyunca Knecht’in gelişim aşamalarını ayrıntılarıyla görüyoruz. Hesse o kadar yoğun bir anlatım sunuyor ki yer yer bu detaylara boğulabiliyor ve kitabın başları sıkmaya başlayabiliyor. Ancak kitap ilerleyip derinleştikçe edebi bir zevk sunmakla kalmıyor aynı zamanda farklı bir bakış açısı veriyor ve bunun yanında da birçok bilgiyi de bizlere sunuyor. Hesse o kadar ustaca doğu ve batı kültürlerini sentezlemiş ki hayran olamamak elde değil. Okuma sürecinde böyle bir kitabı yazmanın zorluğu sık sık akla gelebiliyor. Hesse’nin diğer kitaplarında olduğu gibi bu kitabında da karakterlerin iç aydınlanmaya nasıl gittiğini görebiliyoruz. Çünkü dünya zevkleri, dünya telaşlarıyla yorulan insanlar içlerine dönünce asıl huzuru orada yakalıyorlar. Diğer kitaplarında olduğu gibi bunu da meditasyonla sağlıyorlar. Fakat Josef Knecht büyüyüp entelektüel bir kişilik edindikçe her sistemde çatlaklar olabildiği gibi Kastalya’daki sistemde de çatlakların olduğunu fark ediyor. Bunun için hareketleniyor. Özellikle Kastalya Eyaleti yöneticilerine gönderdiği mektup ve sunduğu fikirlere bayıldım. Gerçekten de Hesse’nin kalemine bir kere daha hayran kalınıyor. Kitabın son bölümünde bizi üç tane hikaye karşılıyor. Sanırım çoğu okur bu son kısmı kitabın en beğenilen kısmı olarak belirtmiştir. Buna bende katılıyorum. Gerçekten de Hesse o kadar ustaca romanın yapısına zarar vermeden, hatta onları romanın asıl tamamlayıcı unsurları olarak, o kadar güzel yazmış ki, bütün o zorlanmalar hepsi ortadan kalkıyor. Kitabın bitmesi için dua eden sabırsız okurlar bile bu üç hikayenin sürüp gitmesini dilemiş olabilirler. Ne söylense az tabii böyle ustaca yazılmış bir kitap için. Ben sadece okumayı düşünen okurların gözünü korkutmamaları gerektiğini söylemek istiyorum. Başlarda zorlanmış olsam da kitapla inatlaşmayı ve onu hemen bitirmeyi kafamdan silip attıktan sonra, yani kitabın her cümlesini yavaş yavaş, bölümlerini zamana yaya yaya okudukça inanılmaz bir tat aldım. Arıca Kamuran Şipal’in yapmış olduğu çeviriyi de alkışlamak gerekiyor. Her yanıyla çok başarılıydı. Sadece YKY Yayınları yazı puntolarını bu kadar küçültüp basmaya bilirmiş. Kitap 700 sayfa olarak da okunabilirmiş diyorum. (GökHan)

“Gerçeğe duyulan bir sevgiyi, entelektüel dürüstlüğü, usun yasa ve yöntemlerine sadakati başka bir çıkara feda etmek, bu çıkar vatanın çıkarı da olsa, ihanettir.” Herkese merhaba,bu akşam sizlere Herman Hesse’nin Boncuk Oyunu eserinden bahsetmek istiyorum.Boncuk oyunu tek kelimeyle oldukça yoğun bir kitap. Bir yazarın tek bir kitapta böylesine sağlam alternatif bir dünya kurması inanılmaz. İnsanın yıllarca tecrübe edip keşfettiği derin duyguları bu kadar basitçe söyleyivermesi inanılmaz. Toplumsal ahlakın bireyin iç ahlakını yok ettiğine inanan Hesse, bu kitabında Batı’nın toplumsal dayatmalarına karşı Doğu’nun bireysel özgürlüğünü yüceltir, söz konusu yeni dünya düzenini bireysellik üzerine temelllendirir Tarikatlar ve cemaatlerden bol bol bahis var. Bilim üzerine atışmalar. Günlük yaşantıda her konuya dair içerisinde bir şeyler kapabileceğiniz bir eser. Liyakatten cemaate, askerlikten bilime, dine, iyiliğe vb... İlk 43 sayfadaki önsöz bölümünü bitiren bu kitabı rahatlıkla okuyabilir. 343 sayfada biten eserden sonra 3 bölüm daha var. O bölümde ise biraz daha doğu kültürüne değinilmiş. Kehanet, rüyalar, şamanizm konular ele alınıyor. Dediğim gibi Hesse bir doğu aşığı.Tekrar söylüyorum. Zor kitap. Okunması da anlaşılması da oldukça güç. Ancak bittikten sonraki ulaşılan ruh doygunluğu muazzam. Öncesinde belli bir edebiyat, felsefe ve tarih birikimi istiyor. Çeşni olarak da matematik ve müzik lazım. Okumaya devam ettikçe, insan ister istemez düşünüyor; " bu adam da insan ben de insan..." Zeka, deha ve yetenek böyle bir şey işte deyip hayranlık duymaya başlanıyor.Bu kitabı okuyun dostlar.Günde bir sayfa dahi okuyarak ilerleseniz bile okuyun. (Dark Reader)

Yazardan oxuduğum ilk kitab idi və ümid edirəm digər kitabları bu cür olmaz. Kitaba da adını verən "Muncuq oyunu"nun nə olduğunu hələ də anlaya bilməmişəm. Düşünürdüm ki, dilimizə tərcüməsində problem var amma biraz araşdıranda gördüm ki, bir çoxları (türk oxucular) kitabdan şikayətlənir. Kitabda oyunun nə olmasından, oynanma qaydasından yox, fəlsəfi tərəfindən bəhs olunur. Oyun haqqında təsəvvürümüz olmadığı üçün də heç də axıcı və maraqlı gəlmir. Kitabda bir fəsildə baş qəhrəman Knextin şeirləri verilib. Başqa bir çox kitabda olduğu kimi bu kitabda da şeirlərin tərcüməsi çox mənasız çıxır, nəyin çatdırılmaq istənildiyini anlaya bilmirik. Kitabda sonda 3 hekayə verilib. Deyə bilərəm ki, biraz maraqlı gələn elə o hekayələr oldu, başqa heç nə. Siz siz olun bu kitabı oxumayın :) P.s kişiyə bu kitaba görə ədəbiyyat üzrə Nobel mükafatı verilib (Xəyal)

Boncuk Oyunu PDF indirme linki var mı?

Hermann Hesse - Boncuk Oyunu kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Boncuk Oyunu PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Hermann Hesse Kimdir?

1877'de Almanya'nın Calw Kasabası'nda doğdu. 1962 yılında İsviçre'nin Montagnola Kasabası'nda yaşamını yitirdi. İlk şiirini yirmi beş yaşında yazdı. Ardından Peter Camenzind, Çarklar Arasında, Gertrud, Rosshalde, Demian ve diğer romanları geldi. Birinci Dünya Savaşı'nda Alman militarizmini protesto etmek için İsviçre'ye yerleşti. İkinci Dünya Savaşı'nda hem Naziler, hem de antifaşistler tarafından sert şekilde eleştirildi. Bu eleştiriler, ayrıca sorunlu aile yaşamı ve savaş esirlerine yardım konusundaki yoğun çalışmasının sonucu ağır bir bunalım geçirdi. Jung'un öğrencisi Lang ona psikanaliz tedavisi uyguladı. Lang ile dostluğu ruhbilime ve Jung'a duyduğu ilgiyi körükleyerek şiirsel iç dünyasını zenginleştirdi. İnsancıllığı, barışseverliği ve insan yaşamını irdeleyen felsefesi, Bozkırkurdu, Narziss ve Goldmund ve Siddhartha adlı romanlarında özellikle belirgindir. Boncuk Oyunu adlı romanından sonra 1946'da Nobel Edebiyat Ödülü aldı. Doğu edebiyatına ve mistisizmine düşkünlüğü, ayrıca bireysel bunalımlara çözümü Doğu felsefesinde arayışı, 1960 yıllarında canlanan Budizm ve Zen Budizm akımlarının da yardımıyla özellikle Amerikan hippi gençliği arasında en çok okunan yazarlar arasına girmesini sağladı. Eserlerinin büyük bölümü Türkçe'ye çevrildi.

Hermann Hesse Kitapları - Eserleri

  • Siddhartha
  • Bozkırkurdu
  • Masallar
  • Gençlik Güzel Şey
  • Peter Camenzind
  • Demian
  • Doğu Yolculuğu
  • Kaplıcada Bir Konuk
  • Çarklar Arasında
  • Öldürmeyeceksin
  • Boncuk Oyunu
  • Gertrud
  • Klingsor'un Son Yazı
  • Knulp
  • Rosshalde
  • Narziss ve Goldmund
  • Şeftali Ağacı
  • Sevgi Üzerine
  • Hermann Hesse'den Mektuplar
  • Hermann Lauscher
  • Küçük Dünyalar
  • Bozkır Kurdu'nun Düş Yolculukları
  • Yabancı Bir Gezegenden Tuhaf Haberler
  • Klein ve Wagner
  • Mektuplar
  • Entelektüelin Kütüphanesi
  • Seçilmiş Şiirler
  • Görkemli Dünya
  • İnanç da Sevgi de Aklın Yolunu İzlemez
  • Ağaçlar
  • Sevebilen Mutludur
  • Wege nach innen: 25 Gedichte
  • Gece Yarısından Sonra Bir Saat
  • If the War Goes On

Hermann Hesse Alıntıları - Sözleri

  • "Çiçeklerden örülmüş çelengi şen bir pervasızlıkla yuvarlak başlı kazıklardan çözüp aldım." (Gece Yarısından Sonra Bir Saat)
  • Seni buna inandıracak kimse muhtemelen hiç gelmeyecek. Ama hayatta inançsız yaşanamayacağını zamanla sen kendin anlayacaksın; çünkü bilgi hiçbir şeye yaramaz. Her gün görüyoruz; çok iyi tanıdığımızı sandığımız birisi öyle bir şey yapıyor ki, bu yaptığının bilgiyle, iyi bilmekle ilgisi olmadığını gösteriyor bize. (Gençlik Güzel Şey)
  • ... çocukluğumuzun geçtiği yerlerde her şey güzeldir, kutsaldır. (Gençlik Güzel Şey)
  • "Her şeyden zor ele geçirilen şey , her şeyden çok sevilir." (Sevebilen Mutludur)
  • Öyle ya, insan kötü bir şey yaptı mı, sonradan kendisi bilir kötü olduğunu, utanır yaptığından. Ama paylanıp azarlanırsa, o kadar utanmaz. (Rosshalde)
  • Bir tez ne kadar sivri ve ödün vermez biçimde dile getirilirse, kendi antitezini davet edişi de o kadar kesinlik taşır. (Boncuk Oyunu)
  • Her şeye bir 'anlam' veren tek yaratığın insan olduğunu bilmiyor musunuz? (Masallar)
  • "gönlüm bu renksiz, sığ, belli normlara uydurulup sterilize edilmiş yaşama ateş püskürüyor." (Bozkırkurdu)
  • Çoğu zaman böyleydi; birisi mutluluğu ya da erdemiyle övünüyor, böbürleniyorsa, onda bunun ikisi de yok demekti. (Knulp)
  • "Yeniden inanç sahibi olacaksam, bu işi ancak, gelip beni buna inandıracak birisi başarabilir" Annem gülümsedi, yüzüme baktı; biraz düşündükten sonra dedi ki: "Seni buna inandıracak kimse muhtemelen hiç gelmeyecek. Ama hayatta inançsız yaşanamayacağînı zamanla sen kendin anlayacaksın; çünkü bilgi hiçbir şeye yaramaz. Her gün görüyoruz; çok iyi tanîdığımızı sandığımız birisi öyle bir şey yapıyor ki, bu yaptı- ğının bilgiyle, iyi bilmekle ilgisi olmadığını gösteriyor bize. Fakat insanın bir güvene, bir desteğe ihtiyacî vardır. Bir profesöre yahut Bismarck'a veya bir başka kimseye gitmektense, Hazreti isa'ya yönelmek her zaman için daha iyidir." "Neden?" diye sordum. "Hazreti İsa hakkında da da öyle fazla kesin bilgimiz yok ki!" 'Yoo, var pekâlâ. Hem sonra... Devirler boyunca orada burada tek tük insan çıkmıştır; kendilerinden emin ve korkusuz insanlar. Sokrates için, daha birkaç kişi için öyle derler; ama çok değildir sayıları; pek azdır hatta. Böyleleri rahat görülle ölebilmişlerse, bu onların zeki olmalarından değil, kalplerinin, vicdanlarının temizliğindendir. Diyeceğim, tek tüktür böyleleri; her biri ayrı ayrı hakkı olabilir. Ama hangşmiz onlar gibiyiz? Böyle pek az kimsenin karşısında, beri yanda binlerce, binlerce insan görüyorsun; zavallı, basit insanlar; Hazreti İsa'ya inandıkları için yine de uysal ve memnun ölebilmiş insanlar. Büyükbaban kurtuluncaya kadar ıstıraplar ve sefalet içinde tam on dört ay yattı da sızlanmadı; ıstırabına ve ölümüne adeta sevinçle katlandı, çünkü tesellisini Hazreti İsa'da bulmuştu." sözlerini şöyle bağladı annem: "Bunların seni inandıramayacağını iyi biliyorum. inancın yolu akıldan geçmez, aşk gibidir o da. Ama günün birinde, aklın her şeye yetmediğini göreceksin; O raddeye geldin de darda kaldın mı, bir teselli gibi görünen her ne varsa ona uzanacaksın. Bugün konuştuklarımızdan bazılarını belki hatırlarsın o vakit" (Gençlik Güzel Şey)
  • "Yani hayatımı, ona yeniden anlam katarak kurtarmak istiyorum." (Doğu Yolculuğu)
  • Saatler,sesleri işitilmeyen kanat hareketleriyle geçip gidiyor üstümüzden. (Gece Yarısından Sonra Bir Saat)
  • Genelde yaşanmaya değmez, çünkü amaçsız bir yaşamın tadı tuzu yoktur, amaçlı yaşam ise baş belasıdır. (Hermann Lauscher)
  • Sabır öğrenilmeye değer biricik şey, en zor şeydir. (İnanç da Sevgi de Aklın Yolunu İzlemez)
  • Her ölüm olayından sonra yaşam daha narin, daha incelikli niteliğe bürünür. (İnanç da Sevgi de Aklın Yolunu İzlemez)
  • Gel, ağla haydi! Ağlayabildiğimiz sürece işimiz bitik sayılmaz... Belki de bizim en değerli varlığımız, bizim şiirimiz, bizim yolunu gözlediğimiz büyük ezgi bu gözyaşlarının ardındadır. (Hermann Lauscher)
  • “…mutluluğun içinde bile bir pürüz vardı.” (Knulp)
  • İnsan yaşamı derin ve kasvetli bir gece gibi geliyor bana. (Gertrud)
  • Tanıdığım en güzel insanlar yenilgiyi, acıyı, mücadeleyi, kaybı yaşamış olan ve diplerden çıkış yolunu kendileri bulmuş insanlardır. Güzel insanlar öylece ortaya çıkmazlar; onlar oluşurlar... (Rosshalde)
  • Sadece şunu biliyorum. Zaman zaman dış bir etki olmadan içimde karanlık bir etki oluşuyor. Dünyayı bir gölge sarıyor. Tıpkı bir bulutun gölgesi gibi. Sevinç yanlış ve müzik bitkin görünüyor. Can sıkıntısı her şeye yayılıyor. Ölmek yaşamaktan çok daha iyi. Bu melankoli, bir saldırı gibi zaman zaman geliyor başıma. Hangi aralıklarla olduğunu bilmiyorum. Gökyüzümü yavaşça kara bulutlar kaplıyor. Kalpte bir huzursuzluk başlıyor. Bunun nedeni bir kuruntunun uyarısı, muhtemelen de gece gördüğüm rüyalar oluyor. (Görkemli Dünya)

Yorum Yaz