Bir İnsan - Oriana Fallaci Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Bir İnsan kimin eseri? Bir İnsan kitabının yazarı kimdir? Bir İnsan konusu ve anafikri nedir? Bir İnsan kitabı ne anlatıyor? Bir İnsan PDF indirme linki var mı? Bir İnsan kitabının yazarı Oriana Fallaci kimdir? İşte Bir İnsan kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Oriana Fallaci
Çevirmen: Müge Çevikoğlu
Yayın Evi: Akılçelen Kitaplar
İSBN: 9786059800167
Sayfa Sayısı: 640
Bir İnsan Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Asla pes etme… Ne sorguda, ne işkencede, ne hapiste, ne de duruşmalarda…
Asla pes etme ve asla geri adım atma…
Bir insan… AlekosPanagulis…
Diktatör Giorgio Papadopulos’a suikast girişiminde bulunarak 1968 yılında Yunanistan’da idam cezasına çarptırılan ve beş yıl boyunca en ağır işkencelere maruz kalarak hapis yatan, sonra da özgürlüğüne kavuşup 1974 yılında parlamentoya seçilen AlekosPanagulis…
Bir İnsan, OrianaFallaci ile tutkulu bir aşk yaşayan Panagulis’in ve demokrasi âşığı bu insanın yaşadığı en çalkantılı dönemin hikâyesini anlatıyor.
Siz, yürüyen mezarlar
hayata hakaret eden yaşayanlar
kendi düşüncelerinizin katilisiniz
insan kılığına girmiş hayaletlersiniz.
Siz ki canavarları kıskanırsınız
yaratılanları gücendirirsiniz
cehalette sığınak ararsınız
korkunun sizi yönetmesine izin verirsiniz.
Siz ki geçmişi unutur
şimdiyi puslu gözlerle görür
gelecekle ilgilenmezsiniz
sadece ölmek için nefes alırsınız.
Siz ki sadece alkış tutmaya yarar elleriniz
yarın da alkış tutacaksınız
her zamankinden daha büyük şevkle
aynı dün ve bugün yaptığınız gibi.
O hâlde şunu bilmelisiniz
siz ki her diktatörlüğün canlı bahanesisiniz.
Diktatörlüklerden nefret ettiğim kadar
sizden de bıktım.
Ve lanet olası arabalarınızdan.
Bir İnsan Alıntıları - Sözleri
- Özgürlük, haktan çok bir görevdir.
- Yolculuk saati yaklaştı, yollarımız burada ayrılıyor. Benim ölüm saatim çaldı, sen ise yaşama gidiyorsun. Hangisinin iyi olduğunu yalnızca Tanrı bilir.
- Kim için ve niçin acı çekip savaş veriyorum ?
- Evladım, savaş veren insan yaşar. Boyun eğen ölü demektir. Sadece canını kurtarmıştır, o kadar.
- Sen henüz çapasını atmamış bir gemiydin, ne duygularının çapasını, ne arzularının çapasını, ne de hak ettiğin istirahatin çapasını asla atmayacaktın.
Bir İnsan İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Bu kitap gerçekten de unuttuğumuz bazı gerçekleri bize hatırlatan, sadece burada değil dünyanın pek çok yerinde işlemiş/işleyen düzeni açık seçik görmemizi sağlayan bir kitap. Gerçek bir hayat hikayesi. Kitabın yazarı Oriana Fallaci, cesur bir gazeteci ve yazar. Panagulis'ten önce de farklı ülkelerden pek çok siyasi tutuklu ile görüşüyor. Sonunda da yolu, Papadopulos'a başarısız suikast girişiminden hapis yatıp işkence gördükten sonra yeni çıkmış Alexandros Panagulis ile kesişiyor. Fallaci hem gazeteci, hem sevgili hem de Panagulis'in ardından onun hayat hikayesini anlatacak olan kişi* oluyor. Siyasi ortam, soğuk savaş döneminde manipülasyona maruz kalmış ülkelerde yaşayan insanlara göre "sıradan" hatta "klişe" olsa da Panagulis'in hayatı gerçekten sıra dışı. İnandığı şey uğruna her şeyi göze alabilecek biri olarak çıkıyor karşımıza fakat hapiste geçirdiği yıllar maddi/manevi kapanmayan yaralar açıyor onda ve fazlasıyla hüzün veren bir hikaye olup çıkıyor hikayesi. Bunun yanında Oriana Fallaci'nin anlatımı gayet sürükleyici. Panagulis tüm çektiklerine rağmen işkencecileriyle alay edebilen biri olarak anlatılmış ve temelde hüzünlü olsa da yer yer gülümseten ve merak uyandıran bir hikayeye dönüşmüş hikayesi. Bu arada kitap açıklamasında Panagulis için demokrasi aşığı denmiş, bu tanıma tam olarak katılamadığımı belirtmek istiyorum. Panagulis'i sadece bu kitap ile tanıdığım için çok net konuşamam fakat kitaba dayanarak onu ezeli bir muhalif ve hatta bir devrimci olarak tanımlamak geliyor içimden. Bulunduğu her ortamda yanlışları görüp söyleyen ve belli bir kalıba girmek istemeyen biri. Birilerinin lütfuyla hapisten çıkmayı da, egemenlerin değişmediği, kuklacıların da kuklaların da yerinde kaldığı bir ortamda meclise girmeyi de aslında istememiş biri. Düzeni değiştirecek şeyler yapmayı hayal etmiş ve kendi rahatını hiç düşünmemiş biri. Doğrularıyla ve yanlışlarıyla "bir insan" sıfatını gerçekten hak ediyor bence. * Bu anlatıcı rolüyle ilgili hem bu kitap için hem de Moby Dick için sürpriz bozan (spoiler) sayılabilecek bir metafor çok hoşuma gitti: Panagulis kendisini Moby Dick'i kovalayan Kaptan Ahab olarak tanımlıyor ve bir gün hikayesi bitmeden öleceğini biliyor. Oriana Fallaci'den kendi İsmail'i olup hikayesini anlatmasını istiyor. Tam da istediği gibi oluyor. (Asterion)
Bir insanın hayatında neler olabilir ki?Uğruna yılmadan mücadele ettiği bir dava mı, tutkulu bir aşk mı, öldükten sonra cenazesinin peşinden gelen milyonlar mı? . . Aleksandros (Alekos) Panogoulis,1968 yılında, 1 yıl önce askeri darbe ile başa geçen generale suikast girişiminde bulunur.Yakalanır. Ardından, bitmeyen işkenceler görür, psikolojik ve fiziki işkenceler hapishanelerde de devam eder.Hiçbir zaman pes etmez, mücadelesinden vazgeçmez. Oriana Fallaci, dönemin tüm mücadele adamlarıyla yaptığı gibi Alekos ile röportaj yapmak için Atina'ya gelir. İlk karşılamalarında, Alekos ile Oriana arasında tutkulu bir aşk başlar ve Alekos'un ölümüne kadar bu birliktelik sürer. . Bu büyük ve tutkulu aşkın sonucu olarak da beraber geçirdikleri yıllar, "tek başına savaşım veren, herkes tarafından hor görülüp, nefret edilen, kimse tarafından anlaşılmayan" "Bir İnsan" efsanesi olarak karşımıza çıkar.Her ne kadar gerçek bir kişinin hayatından belirli bir zaman diliminin aktarılması gibi algılansa da, Fallaci'nin kalemiyle bu eser klasik bir biyografiden sıyrılıp etkili bir romana dönüşüyor. Alekos'un yaşadıkları, hırsları, isyanları, yenilgileri, değişen ruh halleri, onun yanıbaşında olmanın verdiği avantajla Fallaci tarafından mükemmel aktarılıyor. Ayrıca, yaşananlar, olaylar, toplum davranışları ile ilgili harika tespitler var. Hele bir de coğrafyalar yakın olunca, o tespitler hiç de yabancı gelmiyor bize. (Özcan)
Unutulanları hatırlatması açısından çok iyi oldu. Uzundur, rahat yaşadığımızdan geçmişte gerçekleşenler hiç olmamış gibi değerlendiriyoruz dünyayı. Oysa Fallaci'nin, Yunanistan'da olanları anlattığı kitabını okurken çok benzer şeylerin Türkiye'de de olduğunu unutmamak gerek. Alekos Panagulis'in yalnızlığı; görkemli, acınası ve korkunç... Alekos'u sevdim. Onun "insan" olma durumunu sevdim. (Sidar Sadık)
Bir İnsan PDF indirme linki var mı?
Oriana Fallaci - Bir İnsan kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Bir İnsan PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Oriana Fallaci Kimdir?
Oriana Fallaci, (29 Haziran 1929 - 15 Eylül 2006), İslam karşıtlığıyla bilinen İtalyan feminist kadın yazar, gazeteci ve siyasi gözlemci.
Gençliği
Oriana Fallaci, 29 Haziran 1929 tarihinde Floransa'da doğdu. Babası, Mussolini karşıtı mücadelede liderlik yapmış ve Floransa'nın Naziler tarafından işgali sırasında kaçırılarak işkence görmüş bir aktivistti.Hayatı daima hareket halinde olmakla geçen Fallaci 9 yaşında kısa hikayeler yazmaya başladı. Henüz 14 yaşındayken direnişe başladı. Bu dönemde İtalya'daki Giustizia e Libertà adlı faşizm karşıtı bir organizasyona katıldı. Fallaci, savaş sırasında yaptığı çalışmalar sebebiyle İtalya'da Müttefik Kuvvetler Komutanı tarafından ödüllendirildi.
Mesleki Yaşamı
Henüz 17 yaşındayken gazetecilik mesleğine adım atan Fallaci, aralarında röportajı sırasında üzerindeki çarşafı çıkarıp üzerine fırlattığı Ayetullah Humeyni olmak üzere Henry Kissinger, Muammer Kaddafi, Golda Meir, Ariel Sharon, İndira Gandhi, Zülfikar Ali Butto, Şah Rıza Pehlevi gibi pek çok ünlü liderle yaptığı çarpıcı röportajlarla dikkatleri üzerine toplayarak adını duyurdu. 1967 yılından itibaren savaş muhabirliği görevi üstlenendi. Başta 7 senesini geçirmiş olduğu Vietnam olmak üzere Güney Asya, Orta Doğu, Güney Afrika, Orta ve Güney Amerika'da sıcak çatışmaların yaşandığı savaş alanlarında gazetecilik yaptı. 11 Eylül 2001 tarihinde New York'ta ikiz kulelere saldırısından sonra Müslümanlara karşı yazılar yazdı. Bu eserlerden biri olan ve Müslümanlar'ı hedef alan "Öfke ve Gurur" adlı eseri İtalya'da 1 milyonu aşkın sattı. İtalyan gazetesi Corriere della Sera'da bir dönem yöneticilik yaptı. Fallaci, çeşitli biyografi ve romanlar yazdı. Fallaci'nin önemli kitapları arasında, "Doğmamış Bir Çocuğa Mektup" ve "İnşallah" yer alıyor. Corriere della Sera Gazetesi'nde yayımlanan ‘‘İslam en büyük tehlikedir’’ başlıklı makalesi tepkiyle karşılandı.
Ölümden dönüş
2 Ekim 1968'de Meksika Olimpiyatları sırasında polisle göstericiler arasında çıkan çatışma esnasında sırtından ve dizinden vurularak ağır yaralandı. Fallaci'nin öldüğünün sanılması üzerine morga kaldırıldı. Ancak morgda görevli bir rahibin nefes aldığını görmesiyle yaşadığı anlaşıldı ve tekrar hayata döndü.
Böylelikle Fallaci, üç yüz kişinin ölümüyle sonuçlanan Meksika’daki Tlatelolco katliamında hayatta kalan iki kişiden biri olarak kaldı.
Röportajları
Fallaci, sorularıyla sıkıştırdığı Humeyni'nin ağzından aldığı İslami kıyafetleri sevmiyorsanız giymek zorunda değilsiniz sözü üzerine İmam, çok naziksiniz. Madem öyle dediniz, bu saçma, Ortaçağ'dan kalma bez parçasından hemen kurtulacağım diyerek örtüsünü çıkarıp fırlattı.
Henry Kissinger ile yaptığı bir röportajda sorduğu sorularla sıkıştırdığı Kissinger'a medyatikliği sevdiğini itiraf ettirmeyi başararak Kissinger'ı zor bir duruma soktu. Kissinger daha sonra bu röportaj için Hayatım boyunca bir basın mensubuyla yaptığım en felaket söyleşi oldu dedi.
Müslüman kimliğini ön planda tutan Muhammed Ali'yle yaptığı röportajı yarım kesti.
Röportajı sırasında Federico Fellini'den hiç hoşlanmadığını belirtmesi üzerine Fellini de ona Pis yalancı, küçük arsız kaltak diyerek hakaret etti.
Özel Hayatı
İslam karşıtlığıyla bilenen Fallaci aynı zamanda Türkiye'nin Avrupa birliğine üyeliğine karşı radikal bir şekilde tavır aldı. İslam'ın Avrupa'yı istila edeceğini ve yakın bir gelecekte kıtada Avrupalı kalmayacağını öne sürdü. Bir Ateist ve Katolik Kilisesi'ne karşı olmasına karşın Fallaci hem Türkiye konusunda hem de Avrupa ile bütünleşmelerini ‘kabus’ olarak nitelendirdiği Müslümanlarla ile ilgili olarak Papa 16. Benedict ile gizlice bir görüşme ayarlamaya başardı.
Bush'un İslam barış dinidir demesi üzerine Bush'u eleştirdi.
Ayrıca doğduğu kent olan Floransa’da inşası planlanan cami için Oriana Fallaci:
"Leonardo Da Vincilerin, Raffaelloların, Giottoların sanat kenti Floransa'ya cami dikilirse kendi ellerimle havaya uçururum" diyerek hayatının son dönemlerini özellikle Avrupa'daki en büyük tehlike olarak gördüğü İslam dini üzerine söylemlerde bulunarak geçirdi.
Ölümü
Fallaci pek çok kez ölüm tehditi aldı. Hayatının son dönemlerini New York’ta geçiren Oriana Fallaci, 15 Eylül 2006 tarihinde kanser tedavisi gördüğü Floransa’da (76 yaşında) öldü.
Ödülleri
St. Vincent Gazetecilik Ödülü (İki kez)
1991 Bancerella Ödülü
Hemingway Edebiyat Ödülü
Oriana Fallaci Kitapları - Eserleri
- Doğmamış Çocuğa Mektup
- Bir İnsan
- Doğmamış Bir Çocuğa Mektup
- Tarihle Söyleşiler
- Doğmamış Çocuğa Mektup
- İnşallah
Oriana Fallaci Alıntıları - Sözleri
- Yaşam öylesine güç bir çaba ki, çocuk. Her gün yeni baştan başlayan bir savaş; mutluluk anları ise acımasız bir bedelle ödenen kısacık ayraçlar. (Doğmamış Bir Çocuğa Mektup)
- Yalnızca çok ağlamış olanlar yaşamı tüm güzelliği içinde algılayabilir, keyifle gülebilir. Ağlamak kolay, gülmek güç. Sen de tez zamanda anlayacaksın bu gerçeği. (Doğmamış Çocuğa Mektup)
- …dünya değişir ve hep aynı kalır. (Doğmamış Bir Çocuğa Mektup)
- Besbelli erkek olmanı istiyor,itibarını artırır bu, bir üstünlük belirtisi olur. Zavallı adam. Suç onun değil, ona da Tanrı'nın ak saçlı bir yaşlı adam olduğunu söylemişler; Meryem' in bir kuluçka makinesi olduğunu, Yusuf olmasa bebeğini doğuracak ahırı bile bulunmayacağını... (Doğmamış Çocuğa Mektup)
- Zenginliğin, sevginin ya da özgürlüğün peşinde koşarak bitkin düşersin, belirli bir hakkı elde etmek için yapmadığını bırakmazsın, ama bir kez elde ettin mi de hiçbir tat almazsın bundan. Ya boşa harcarsın ya elini sürmeden yanından geçersin, çoğu kez de geçmişe dönüp uğraşmayı, didinmeyi, acıları yeniden yaşamayı düşlersin. Düşünü gerçekleştirmiş olmak boşlukta bırakıverir seni. (Doğmamış Bir Çocuğa Mektup)
- "Cesur ol çocuk. Bir tohumun toprağı yarıp yeşermesi gibi. Kırılması için ufacık bir rüzgâr, ezilmesi için bir sıçan pençesi yeterli. Gene de yeşeriyor, inatla ayakta duruyor ve yeni tohumlar serperek büyüyor. Derken bir orman oluveriyor." (Doğmamış Çocuğa Mektup)
- Sen henüz çapasını atmamış bir gemiydin, ne duygularının çapasını, ne arzularının çapasını, ne de hak ettiğin istirahatin çapasını asla atmayacaktın. (Bir İnsan)
- Savaşmak kazanmaktan çok daha iyi, yolculuk yapmak varmaktan çok daha güzel: Bir kez kazandın mı ya da gideceğin yere vardın mı, engin bir boşluktan başka bir şey duymazsın. (Doğmamış Bir Çocuğa Mektup)
- Yaşam öylesine güç bir çaba ki, çocuk. Her gün yeni baştan başlayan bir savaş; mutluluk anları ise kısacık ayraçlar, sonradan bedelleri acıyla, fazlasıyla ödenen... (Doğmamış Çocuğa Mektup)
- Şimdiye kadar gördüğüm en zeki gözlerdi. Keskin ,kurnaz,güleç, acımasız __hepsi (Tarihle Söyleşiler)
- Özgürlük, haktan çok bir görevdir. (Bir İnsan)
- Yirmi yaşa ertelenmiş toplu bir çocuk cinayetidir savaş. (Doğmamış Bir Çocuğa Mektup)
- Yaşam öylesine güç bir çaba ki çocuk. (Doğmamış Çocuğa Mektup)
- Benim uçma çabalarım bir hindinin kanat çırpmalarından ileri gidemedi hiçbir zaman. (Doğmamış Çocuğa Mektup)
- Ama açlık,dürtü dolu bir hayvandır. (Doğmamış Çocuğa Mektup)
- Dünya değişir ve hep aynı kalır. (Doğmamış Çocuğa Mektup)
- Erkekle dişi arasındaki sevgi dedikleri , bir mevsimdir . Ve , bu mevsimin başı nasıl çiçeklerin açma zamanı gibi yeşillikler gösterirse , sonu da solma zamanı gibi bir sürü çürüyen yapraklardan ibarettir. (Doğmamış Çocuğa Mektup)
- Dünyada en çok kullanılan "aşk" sözcüğü kadar sömürülmüş bir sözcüktür "özgürlük". (Doğmamış Çocuğa Mektup)
- Özgürlük konusunda bir sürü laf işiticeksin. Dünyada en çok kullanılan Aşk sözcüğü kadar sömürülmüş bir sözcüktür özgürlük (Doğmamış Çocuğa Mektup)
- Yalnızca çok ağlamış olanlar yaşamı tüm güzelliği içinde algılayabilir, keyifle gülebilirler. (Doğmamış Bir Çocuğa Mektup)