Bir Bebek Evi (Nora) - Henrik Ibsen Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Bir Bebek Evi (Nora) kimin eseri? Bir Bebek Evi (Nora) kitabının yazarı kimdir? Bir Bebek Evi (Nora) konusu ve anafikri nedir? Bir Bebek Evi (Nora) kitabı ne anlatıyor? Bir Bebek Evi (Nora) PDF indirme linki var mı? Bir Bebek Evi (Nora) kitabının yazarı Henrik Ibsen kimdir? İşte Bir Bebek Evi (Nora) kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 22.07.2022 06:00
Bir Bebek Evi (Nora) - Henrik Ibsen Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Henrik Ibsen

Çevirmen: Jale Karabekir

Çevirmen: Feride Eralp

Orijinal Adı: Et dukkehjem

Yayın Evi: Agora Kitaplığı

İSBN: 9786051031422

Sayfa Sayısı: 144

Bir Bebek Evi (Nora) Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

A Doll's House (Norveççe Et dukkehjem) Henrik Ibsen'in nesir şeklinde yazdığı üç perdelik tiyatro oyunudur. İlk kez 21 Aralık 1879'da Danimarka Kraliyet Tiyatrosu'nda oynanmıştır. Oyun 19. yüzyıldaki evlilik normlarına karşı tutum sergilemesinin yanı sıra ilk feminizm içerikli tiyatro oyunudur. Oyunun başkahramanı Nora'nın kendini daha iyi tanıyabilmek için kocasını ve çocuklarını terk ettiği oyun zamanında büyük tartışmalara sebep oldu. A Doll's House en çok sergilenen tiyatro oyunlarından biridir.

Bir Bebek Evi (Nora) Alıntıları - Sözleri

  • Siz ikiniz beni hiç sevmediniz. Sadece bana aşık olmanın hoş olduğunu düşündünüz.
  • BAYAN LINDE: Ben, attığım her adımdan önce düşünmem gerektiğini öğrendim. Hayat ve acı gerçekler bana bunu öğretti. KROGSTAD: Hayat bana da tatlı sözlere kanmamayı öğretti.
  • Ben, attığım her adımdan önce düşünmem gerektiğini öğrendim. Hayat ve acı gerçekler bana bunu öğretti.
  • Ağaçta duran kuş, dalın kırılmasından hiç korkmaz. Çünkü onun güveni ağaca değil, kendi kanatlarınadır.
  • Ama artık çoğunluğun söyledikleri ya da kitaplarda yazanlar bana yetmiyor. Her şeyi kendi başına düşünmem ve an­lamam lazım.
  • “bir sevdiğiniz insanlar vardır, bir de beraber olmayı tercih ettikleriniz.”
  • Demek istediğim şu: Babamın avuçlarından seninkilere düştüm. Sen her şeyi kendi zevkine göre ayarladın, ben de senin zevklerini benimsedim ya da benimsemiş gibi yaptım.
  • Bir kadının böyle açıkça yardıma muhtaç olması, bana iki kat çekici gelmeseydi ben de tam bir erkek olmazdım.
  • ... bir mucizeyi beklemek müthiş bir şeydir.
  • Her şey çok aptalca ve manasız geliyor.
  • Hayatımın bomboş oldu­ğunu hissediyorum.
  • Kendimi ve hayatımı anlayacaksam önce kendi ayaklarımın üstünde durmam gerek. Bu yüzden artık burada seninle kalamam
  • Çünkü sanki gizli bir aşk yaşıyormuşuz gibi yapıyorum, sen benim gizli aşkımmışsın ve kimse de aramızda olup biteni bilmiyormuş gibi.
  • Eh, bu dünyada her şeyin bir bedeli var.
  • Evet, görüyorsunuz ya, bir sevdiğiniz insanlar vardır, bir de beraber olmayı tercih ettikleriniz.

Bir Bebek Evi (Nora) İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Benim Küçük Kuşum: Bir kadını toplumda kadın yapan nedir? Anne olması mı, eş olması mı, iyi ailesinin sözünü dinleyen bir kız çocuğu olması mı? İşte kitabın baş karakteri Nora, başına gelen bir takım olaylarla birlikte ilk kez kendi benliğini hiç tanıyamadığını fark eder ve hayatında adeta bir devrim yaratır. Nora, Helmer ile evliliğinin ardından kocasının sözünden çıkmayan hatta kocası tarafından aşırı narin “tarla kuşum, bülbülüm” diye seslenilen bir kadındır. Kocası aynı zamanda onu bir kuş kadar aptal ve saf bulmaktadır belki bu yüzden ona kuş türleriyle seslenmektedir. Nora’nın hayatına girdiğinden beri Helmer her şeyi nasıl yapması gerektiğini ona psikolojik bir baskı ile güçsüz hissedebileceği bir hayat kurmuştur. Nora sadece bu baskıyı eşinden değil evlenmeden öncede babasının sözünden çıkmayan bir kız çocuğu olarakta hayatını sürdürmüştür. Fakat karakter sayfalar ilerledikçe kendini geliştiren güçlü bir bireye dönüşür. kitap/bir-bebek-evi-nora--16228 yazar/Henrik-Ibsen (Öznur Alp)

Bir Bebeğin Uyanışı: Bir bebek olarak büyütülen, sevgiye yeterince doymuş dediğimiz çocukları aslında sevgiye mi doyuruyoruz kendimizi mi sevgi üzerinden tatmin ediyoruz bu vasıtayla öncelikle bunu sormak isterim. Nora hem babası hem de kocası tarafından asla büyümeyen bir bebek olarak görülmüştür. Nora hiçbir zaman çalışmaya, kendi kararlarını almaya yahut kendi düşüncelerini oluşturmaya/düşünmeye ihtiyaç bile duymamıştır. Her sey onun yerine kocası ve babası tarafından yapılır. Peki bu Nora için iyi midir ? Bir insanı hayattan bu kadar kopartarak, koruyup kollamak adına sırça bir fanusa koyarak ona mutluluk algısı yaratmak kabul edilebilir bir şey midir ? İyilik midir onun için ? O bebeğin uyanış anına kadar bunlar bir rüyadır fakat bebek uyandığında rüyasında yaşadığı her şeyin acısını ruhunda hissetmek zorunda kalacaktır. Senelerce farkında olmadığın bir rüyadasın ve birden uyanıyorsun. Ne kadar acı verse de gerçek hayat her zaman rüyalardan daha güzeldir. En azından gerçektir. (Doğa Terdi)

Eril Düzenin Küçük Kanaryası Nora veyahut Kendini Doğurmak.: Henrik Ibsen listemde olan bir yazardı. Aslında okumaya niyetlendiğim ilk kitabı 'Yaban Ördeği' olmuştu lakin sanırsam onu bir yerlere not edip sonrasında unutmuşum. Okumaya niyetlendiğim ikinci kitabı ise "Hayaletler"di André Gide bu kitap için "Günlük" kitabında tekrar okuduğu zamanda da çok etkileyici bulduğunu ifade etmişti ve bu dikkatimi çekti kitaba okuyorum ibaresini ekleyince SiO2 "Nora"yı mutlaka okumalısın diye ekledi ve sonuç biraz dış biraz iç destekle Henrik İbsen'e adım atmış bulunuyorum. Ülkemizde az okunan bir yazar ve ben bugüne kadar okumamış olduğuma pişmanım.. "Batı tiyatrosu üstünde derin etkiler bırakan ve dram sanatının en büyük ustalarından sayılan Ibsen, kendi konumunu şu sözlerle yansıtır:"Yeni bir evrenin yaratılışına katkısı olanların başında geldiğim söyleniyor. Bense, tam tersine, yaşadığımız çağın birçok nedenden ötürü ancak birtakım yeni şeyler doğurabilecek, sona ermiş bir çağ olarak nitelenebileceğine inanıyorum." https://tr.m.wikipedia.org/wiki/Henrik_Ibsen Yeni şeyler doğurabilecek çağın "öncelikle İskandinav bölgesi için" tetikleyicilerinden biri olmuştur Ibsen. NORA kitabından önceki yapımlarında da aile hayatının çarpıklığına değinen Ibsen bu nedenle rahatsızlık duyan rahiplerin içinden bir sürü düşman edinmiş. Ona uygulanan bu toplum kökenli düşmanlık kalemini daha fazla sivriltmeye yaramış ve ilerleyen oyunlarında (başta Nora sonra Hortlaklar) sosyal sorunları daha fazla tenkit etmiş ve Kadınların özgürleşme mücadelesinin öncü ismi olarak tarihe adını yazdırmıştır. Ve modern Norveç kadınının ilki Nora olacaktır. Az okunan ve çok sevdiğim eserlere uzun uzun yazıyorum ve bir eser içerikten bağımsız incelenemez o yüzden içerik illa ki olacak bu durumdan hoşlanmayanlara duyurulur. Eser 3 perdeden oluşur 144 sayfa ve bu sayfalar final bölümünün yaratacağı devrim için hazırlık aşamasıdır yani kitabı okurken klasik bir kurgu ve diyaloglarla ilerlediğini görüyoruz ama içimde de nasıl bitecek diye de hep bir merak uyanmıştı. Çünkü edindiğim bilgiler ışığında 19.yy dönemi için çarpıcı bir son bekliyordum ve geldi de. Independent'in yaptığı bir araştırmaya denk geldim 2019'da kadınlar için en yüksek yaşam kalitesi Norveç'teymiş. Bu bilgi önemli çünkü Henrik Ibsen kadınların bu yaşam konforunu yakalamalarının öncüsüdür. Birazdan bahsedeceğim daha iyi anlaşılacaktır lakin insan "nereden nereye" deyimini de kullanmadan edemiyor. Ah! Nora emeklerin boşa gitmedi zirvedesin şu an. NORA kocası için öten bir "küçük kanarya" ya da etrafta dolaşıp kocasını mutlu eden bir "küçük sincap" ya da dişleri çürümesin diye "Makaron" yemesi yasaklanan, kadın bedeninde yaşayan ufak bir bebek olarak çıkıyor karşımıza. HELMER: Hadi ama! Benim küçük kanaryam kanatlarını sarkıtmasın böyle. Küçük sincabımın canı mı sıkılmış? (Cüzdanı çıkarır) Nora, bil bakalım elimde ne var? NORA: (hızlıca dönerek) Para! Bu alıntı henüz ikinci sayfada ve kadın kocasının eline bakan para denildiği vakit tüm üzüntüleri bir kenara bırakan satın alınmış bir obje ve bu satın alınmışlığın bilincinde olmayan bir Nora çıkar karşımıza. Nora'nın bir Norveç kadını olarak görevi "müsriflik" yapmamak ve evin erkeğinin verdiği parayı tüm ihtiyaçlarına göre denk getirtmek. Babasının evinde de kocasının evinde nasıl davranması gerektiğinin eğitimini almış. Toplumsal role bürünmüş, tipik bir "eril düzen kadını" olarak evliliğinin 8 yılını kocasının ondan beklediği kadın olarak geçirmiştir. Lakin Nora maceraperest! Kadın aklı ile bir senet karşılığı birinden borç para alacak ve bu parayı da kendi için değil kocasının tedavi için gitmek zorunda olduğu bir İtalya gezisi için harcayacaktır. Yaptığı bu "felaket" fedakarlığı onun oyun içinde olmasını beklediği mucizenin vesilesi olacaktır. Bir kadının kocasından habersiz bir erkekten borç alması eşinin onurunu yok eden bir hareket olarak karşımıza çıkıyor kitapta ve Nora'nın borç aldığı kişi de onun "sorumsuzca" yaptığı bu hareketin kendisine nasıl bir koz sağladığını Nora'nın yüzüne vuracaktır. Ve kocasının nüfuzunu kullandırmak için Nora'nın senedi imzalarken yaptığı bir hata üzerinden şantaj yapacaktır. KROGSTAD: Bayan Helmer, açıkça görülüyor ki ne suç işlediğiniz konusunda hâlâ en ufak bir fikriniz bile yok. Ama size şunu söyleyeyim benim kusurum da bundan daha büyük ya da küçük değildi ve tüm itibarımı yok etmişti. (İtibarın yok edilişi vurgusu önemli çünkü bir erkek suç işlediği için bu duruma düşerse kadının çok daha beter hale geleceğinin göz dağı veriliyor) NORA: Siz mi? Bana bir zamanlar karınızın hayatını kurtarmak için her şeyinizi tehlikeye attığınızı mı söylemeye çalışıyorsunuz? KROSGTAD: Yasa önünde nedenlerin önemi yoktur. NORA: O zaman bunlar çok kötü yasalar olmalı. KROSGTAD: Kötü veya değil, ben bu kağıdı mahkemeye sunarsam bu yasalara göre yargılanacaksınız. NORA: Buna inanmıyorum. Ölüm döşeğindeki babasını endişe ve meraktan korumaya çalışan bir kızın, buna hakkı yok mu? Bir kadının kocasının hayatını kurtarmaya hakkı yok mu? Yasalar hakkında çok şey bilmeyebilirim ama bir şeyden eminim: Yasaların bir yerinde bu tür seylerin hoşgörüldüğü yazılı olmalı..." Eril tahakküm o seviyede ki bir erkeğin itibarı, hayatı ancak bir erkeğin katkısıyla kurtulabilecektir. Kadın erkeğin itibarını sarsmamak ve kesinlikle düşürmemek için hareket etmeli ve genelde toplumda itibarı düşüren şeyin de toplum gözünde kadınların uyanışının olduğu görülmektedir. (Doğruluğu konusunda her ne kadar emin olmasam da okuduğum bir makalede Nora eserinin gerçek hayatta İbsen'in hayatında yer edinen ve benzer bir dramı yaşayan Laura adında bir kadının hikayesinden etkilenmesi üzerine kaleme aldığı yazılmaktaydı. Eğer gerçekse Laura sonrası dönemin eserleri ise olgunluk eserleri olarak göze çarpmaktadır. Laura da yaşadığı maddi manevi sorunlarından kocasının haberi olmadan kurtulmaya çalışır ve sonrasında başaramadığı için ruhsal çöküntülere uğrayan bir sürece adım atar.) NORA eserin içeriğinde yaptığı hata sonucu kocasının sözde "itibarını" yok edeceği için düşeceği aciz konumdan kurtulmanın yollarını ararken herkes tarafından uygulanan ve herkes tarafından kolayca tahmin edilen iki yolu düşünür. Lakin borç aldığı adamın, ona şantaj yapıp zor zamanlar yaşatan adamın dahi Nora'nın hamlelerinden haberdar olması Nora'nın içindeki ilk uyanışı tetikleyecektir. 19. Yüzyıl Avrupası ve kadın haklarının henüz söz konusu bile olmadığı seçme seçilme haklarını eserin yazımının üzerinden geçecek olan on yıllar sonra kazanacakları bir İskandinavya... Ve bir kadın toplum gözünde suç işlediğine inandırılırsa kendi itibarını korumak için izleyeceği iki yok vardır. Bu hep böyle gelmiştir. Kim çizmiş bu rolleri? Toplum ve yasalar onlar kim? Onlar bir kadının kocasını veyahut sevdiği başka bir erkeği kurtarmak pahasına olsa da kendi kendine bir işlem yapmasının önünü tıkayan mekanizmadır. NORA sanki kendi kendine icat ettiği bu yolun ona çizilen kader olduğunun farkına varınca aksi yönde bir mucizeye adım atmaya koyulacaktır. Peki nedir bu iki yol? Toplum istedi diye aşağılık konuma itilen bir kadının izleyeceği iki yol: kaçmak ya da intihar etmek. Artık bu iki yol için çok geçtir. Ayak parmaklarının ucundan başlayan uyanış tüm bedenini sarmaya başlamaktadır. Ne kaçmak ne de intihar etmek. Üçüncü yolu seçmek varken neden kolaya kaçsın ki bir kadın artık hem bedenen, hem fikren hem de ruhen var olduğunu kanıtlayacak bir kadın olma yolundadır. Kocası KROSGTAD'ın yazdığı ve Nora'nın ondan nasıl borç aldığını anlattığı mektubu son perdede okuyacak ve sekiz yıldır her gün "küçük kanaryam" "küçük sincabım" diye sevdiği çocuklarının anası olup onun her türlü isteğine boyun eğen kadını şöyle aşağılayacaktır. HERMER: Bütün mutluluğumu yıktın, geleceğimi mahvettin. Düşünmesi bile korkunç! Şimdi vicdansız bir adamın insafına kaldım!... Bittim ben, ben artık zavallı bir hiçim ve bunun tek suçlusu da kuş beyinli bir kadın!... Seninle ben de sanki hiçbir şey olmamış gibi görünmeye devam edeceğiz. Ama çocukları büyütmene izin verilmeyecek, bu konuda sana güvenemem.... Arada kapı çalar KROSGTAD'ın başka bir mektubu gelir ve pişman olduğunu senedi geri gönderdiğini her şeyi unutmak gerekir gibisinden bir şeyler yazacaktır. Koca kendi onurunu kurtarmış artık Nora'yı eskisi gibi bir nesnesi olarak kalması şartıyla affetmeye hazırdır. NORA üstünü değişir gitmeye hazır bir kıyafet geçirir üzerine. Ve artık üçüncü yolu o anlatsın bize yeter kocasının (erkeklerin) konuştuğu.. NORA: Sekiz yıldır evliyiz. Seninle benim karı koca olarak, ilk defa ciddi bir konuşma yapıyor olmamız sana tuhaf gelmedi mi? .... Babamın evindeyken o bana her konuda fikirlerini söylerdi, ben de aynı fikirleri benimserdim. Farklı düşünmeye kalktığımda sesimi çıkarmazdım, çünkü bu onun hiç hoşuna gitmezdi. Bana oyuncak bebeğim derdi, tıpkı benim bebeklerimle oynadığım gibi benimle oynardı. Sonra senin evine geldiğimde de... Babamın avuçlarından seninkilere düştüm. Sen her şeyi kendi zevkine göre ayarladın, ben de senin zevklerini benimsedim ya da benimsemiş gibi yaptım... Sen ve babam, bana çok büyük haksızlık ettiniz. Bu hayatta hiçbir şey olamadıysam suç sizin.... Senin oyuncak karın oldum, tıpkı babamın oyuncak kızı olduğum gibi. Çocuklarım da sırası geldiğinde benim oyuncaklarım oldular... Kendimi eğitecek adımları atmak zorundayım. Sen bana bu konuda yardım edecek bir adam değilsin. Bunu kendi başıma yapacağım. Onun için de seni terk ediyorum... Kendimi ve hayatımı anlayacaksam önce kendi ayaklarımın üstünde durmam gerek. Bu yüzden artık burada seninle kalamam.... Kutsal bir görevim daha var. Kendime karşı görevim.. Çoğunluğun söyledikleri ya da kitaplarda yazanlar bana yetmiyor. Her şeyi kendi başıma düşünmem ve anlamam lazım... Yasa denilen şeyin, benim sandığımdan Çok daha farklı olduğunu öğrendim ve bu yasanın doğru olduğuna kendimi inandırmam imkansız.... Seni artık sevmiyorum... (kocası: kimse sevdiği uğruna onurunu feda etmez) Yüzlerce, binlerce kadın yapıyor bunu. İkimiz de tamamen özgür olmalıyız. Al,işte yüzüğün. Benimkini de ver... (söyle nasıl birlikte olabiliriz) ikimizin de öyle değişmemiz lazım ki... Ah Torvald, artık mucizelere inanmıyorum.... Elveda.... (Adem Yüce)

Bir Bebek Evi (Nora) PDF indirme linki var mı?

Henrik Ibsen - Bir Bebek Evi (Nora) kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Bir Bebek Evi (Nora) PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Henrik Ibsen Kimdir?

Mali bunalıma düşmüş Norveçli bir tüccarın oğlu olan Ibsen, Kristiana’ya girerek üniversite adayları için düzenlenen eğitim kurslarına katılır. İlk oyunu Catiliana’yı 1850’de yazar. 1851’de Bergen’de Den Nationale Scene’ye Sahne Ozanı olarak atandıktan sonra oyun yazarlığı daha ağırlık kazanır. 188 oyunun sahnelenmesinde yer alır. Norveç Tiyatrosu’nun sanat yönetmeni olur. Tiyatro iflas edince maddi güçlükler yaşar ve kendisine yardım bağlanması için Meclis’e başvurur. 1863’te Norveç’te Kristiana Tiyatrosu’nda sanat danışmanı olur; burs için yine hükümete başvurduğunda kendisine “burs değil, iyi bir dayak gerektiği” yanıtını alır. Tatlı İsteyenler adlı oyunun başarı kazanması üzerine hükümet yurt dışına geziye gidebilmesi için kendisine bu sefer mali yardımda bulunur. Dönemin en ünlü yazarı Bjornson’dan mali destek görerek 1864’te İtalya’ya gider ve zaman zaman Norveç’e dönse de 27 yıl yurt dışında kalır.

Batı tiyatrosu üstünde derin etkiler bırakan ve dram sanatının en büyük ustalarından sayılan Ibsen, kendi konumunu şu sözlerle yansıtır:

“Yeni bir evrenin yaratılışına katkısı olanların başında geldiğim söyleniyor. Bense, tam tersine, yaşadığımız çağın birçok nedenden ötürü ancak birtakım yeni şeyler doğurabilecek, sona ermiş bir çağ olarak nitelenebileceğine inanıyorum.”

19. yüzyılın diğer büyük oyun yazarları gibi romantik, bireyci ve anarşist bir dünya görüşünün etkisinde yapıtlar vermiş olan Ibsen, yazdığı eleştirel gerçekçi oyunlarda toplum bireylerinin yanılsamalarını, nevrotik ve ruhsal çalkantılarını açığa sermiş; bireyin boşa çıkan yaşam uğraşını, toplumun dış yüzü ile iç yüzü arasındaki karşıtlığın yol açtığı çelişkilerin üstesinden gelemeyişini irdelemiştir.

Henrik Ibsen Kitapları - Eserleri

  • Bir Bebek Evi (Nora)
  • Yaban Ördeği
  • Hayaletler
  • Nora, Bir Bebek Evi - Hedda Gabler
  • Hedda Gabler
  • Catilina - Bir Halk Düşmanı
  • İki Oyun
  • Rosmerler
  • John Gabriel Borkman
  • Peer Gynt
  • Bir Halk Düşmanı
  • Denizden Gelen Kadın - Biz Ölüler Uyanınca
  • Brand
  • Yapı Ustası Solness
  • Denizden Gelen Kadın - Yapı Ustası Solness

Henrik Ibsen Alıntıları - Sözleri

  • Çocuk ruhu, yaz güneşi altında parıldayan sakin ve berrak küçük bir dağ gölü gibidir. Anne sevgisi onu, derin sular üstünden gölgesini seyrederek uçan bir kuşun sessiz uçuşu gibi okşar. (Brand)
  • Ve bu dünyada şeytana uymak için o kadar neden var ki... (Hayaletler)
  • Buraya gelirken rasgeldiğim kimselere yolu sordukça, nereye gidiyorsun diyenlere, evime gidiyorum dedim. (Peer Gynt)
  • Zaman geçip gitti, Ve b'ütün huzurum da gitti; yürüyorum, Yüz çeşit surat peşimde sanki. Ah, Manlius, şu göğüs var ya şu göğüs, her şeyi içinde Gizliyor da, tek huzura yer yok. Huzur nedir bilmiyor sanki (Catilina - Bir Halk Düşmanı)
  • HJALMAR: Erkekler, bu dünyadaki bazı şeylere alışmak zorundadır. (Yaban Ördeği)
  • Hedda: ... Hayatımda bir defacık olsun bir insanın mukadderatına hâkim olmak istiyorum, Elvsted. (Hedda Gabler)
  • Hayatımızın şu göletin içinde yaşayıp giden sazanlardan farkı yok. (Denizden Gelen Kadın - Biz Ölüler Uyanınca)
  • Kendimi bütünüyle net olarak görmeyi başardım; ve sonra, bunun gelip geçici bir inkar olmadığına, tam tersine, ebediyen süreceğine ve geri dönülemez nitelikte olduğuna kesin kanaat getirdim... ve çizdim yolumu. (Rosmerler)
  • Sizi kaybettiğimde, ayağımın altından o sağlam zeminin sallandığını hissetmiştim. (Nora, Bir Bebek Evi - Hedda Gabler)
  • Ruhumu verdim sana... canlı ve gencecik ruhumu. O günden beri bomboş içim; ruhsuz kaldım... içim kupkuru. Ben bu yüzden öldüm Arnold. (Denizden Gelen Kadın - Biz Ölüler Uyanınca)
  • Şubat devrimi (Fransa 1848 Şubat'ı, Y.O.) olsun, Macaristan'daki veya başka yerdeki ayaklanmalar olsun, Schleswig Savaşı olsun, bütün bunlar, nice yarım kalmış ve sonra da öyle kalacak olsalar dahi, benim gelişmemi fena halde etkiliyor ve benden bir şeyler bekliyordu. (Catilina - Bir Halk Düşmanı)
  • Anne babalarımızın ruhları bi­zim içimizde yaşamakla kalmıyor, bunun yanı sıra öldü sa­yılan her türlü inanç ve düşünce de yeniden ortaya çıkıyor. (Hayaletler)
  • Temiz bir insan olarak yaşayıp temiz bir insan olarak ölmek istiyorum. (Bir Halk Düşmanı)
  • Kendini mutlu ve güvende hissedeceğin her yol tamamıyla doğru ve gerçek yoldur senin için. (Denizden Gelen Kadın - Biz Ölüler Uyanınca)
  • "Sıradan bir insanın hayatında inandığı yalanları elinden alırsanız, onun mutluluğunu da elinden almış olursunuz." (Yaban Ördeği)
  • Genellikle insan, kaçınılmaz olana boyun eğmeye alışmak zorunda kalır. (Nora, Bir Bebek Evi - Hedda Gabler)
  • ... ne olursun beni kendimden koru. (Denizden Gelen Kadın - Biz Ölüler Uyanınca)
  • Kalabalık, yığın, bu şekilsiz sürü; halkın kendisiymiş gibi ileri sürülmektedir. (Bir Halk Düşmanı)
  • Demek istediğim şu: Babamın avuçlarından seninkilere düştüm. Sen her şeyi kendi zevkine göre ayarladın, ben de senin zevklerini benimsedim ya da benimsemiş gibi yaptım. (Bir Bebek Evi (Nora))
  • Kendini mutlu ve güvende hissedeceğin her yol tamamıyla doğru ve gerçek yoldur senin için. (Denizden Gelen Kadın - Biz Ölüler Uyanınca)

Yorum Yaz