akademi
dedas
Turkcell

Bilmemek - Milan Kundera Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Bilmemek kimin eseri? Bilmemek kitabının yazarı kimdir? Bilmemek konusu ve anafikri nedir? Bilmemek kitabı ne anlatıyor? Bilmemek kitabının yazarı Milan Kundera kimdir? İşte Bilmemek kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 19.02.2022 10:00
Bilmemek - Milan Kundera Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Milan Kundera

Çevirmen: Aysel Bora

Orijinal Adı: L'ignorance

Yayın Evi: Can Yayınları

İSBN: 9789750701221

Sayfa Sayısı: 136

Bilmemek Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

1968. Prag'da Sovyet tankları. Prag Baharı'nın sonu gelmiştir. Yurdundan ayrılan pek çok göçmenden biri de Irena'dır. Kocasıyla birlikte Paris'e yerleşen Irena, onun ölümüyle yalnız kalır. Kendine yurt edindiği bu yerde duygularını, özlemlerini anlayacak, 'bilecek' kimse yoktur. Yıllar sonra, soğuk savaşın bitimiyle birlikte, eski yurdunu sık sık ziyaret etmeye başlar. Bu yolculuklarından birinde havaalanında yine eski bir göçmen olan Josef'le karşılaşır. Josef, onun bir türlü kopamadığı, ama yabancılaştığı geçmişinden bir sayfadır. Bütünüyle farklı nedenlerle çıktıkları Prag yolculuğu, Irena ile Josef'in yurtsuzluklarına, özlemlerine yeni halkalar ekleyecektir. Bilmemek, hatırlama üzerine, yalnızlık, yabancılaşma, yurtsuzluk, bellek ve unutuş üzerine bir roman. Yoğunluk, derinlik, duyarlık ve yorum açısından Milan Kundera'nın en önemli yapıtlarından olduğu kesin. İnsanlığın en güncel sorunlarından biri haline gelen 'göçmen olma' durumunu psikolojik ve siyasal kalıplar içinde tutkuyla inceleyen Milan Kundera, romanına kendi kişisel tarihini de ilk kez bu kadar açıkça katmış. 20'nci yüzyıla damgasını vuran yazarlardan olan Milan Kundera'nın bu son romanı, yaşadığı ve yazdığı ülke olan Fransa'dan önce Türkiye'de ve Türkçe yayınlanıyor.

Bilmemek Alıntıları - Sözleri

  • “Geride bıraktığımız hayatın, karanlıktan çıkıp gelmek, bizden şikayet etmek, bizi yargılamak gibi kötü huyu vardır.”
  • "Kaynağını gerçek bir tutkudan almayan sadakat ne kadar da bıktırıcı."
  • “Ve korkunç olan da bu: Hatırlanan geçmiş, zamandan yoksundur. Bir aşkı, bir kitabı yeni baştan okur ya da bir filmi tekrar seyreder gibi yeniden yaşayamazsınız.”
  • “Hayatları felakete dönenler, suçlu avına çıkarlar.”
  • Ve aşk, şimdiki zamanın coşkuyla yüceltilmesidir.
  • Geride bıraktığımız hayatın, karanlıktan çıkıp gelmek, bizden şikayet etmek, bizi yargılamak gibi kötü bir huyu var.
  • Kaynağını gerçek bir tutkudan almayan sadakat ne kadar da bıktırıcı.
  • "Sana hasretim; yokluğunun acısına dayanamıyorum."
  • "Gelecek sonsuzluğu İmkânsızlaştırıyor; o geleceği yok etmek istiyordu."
  • “Hayatları felakete dönenler, suçlu avına çıkarlar.”
  • “Ne kadar korkunç olursa olsun, faşist bir diktatörlük, diktatörüyle birlikte ortadan kalkacaktır."
  • Ne kadar korkunç olursa olsun, faşist bir diktatörlük, diktatörüyle birlikte ortadan kalkacaktır, bu yüzden insanlar umutlarını koruyabilirler.
  • Gelecek konusunda herkes yanılır. İnsan ancak şimdiki andan emin olabilir.
  • “Vedalarda başarısız olan, kavuşmalardan pek büyük bir şey bekleyemez.”

Bilmemek İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Başka bahara..: Kundera’nın ‘Prag Baharı’ ndan sonra ülkesini terk edip, kendisinin tersine, dönen iki insanı, İrena ve Josef’i Odysseus’un “Büyük Dönüş”üyle karşılaştırarak anlattığı kitabı. Büyük Dönüş, biraz Cesare Pavese’nin dediği gibi, “Her şeyin bunca değişmesine karşın yine de aynı kalması” gibidir. Bir yandan da aynı kalmamasına karşın hiç değişmemiş gibi. Uzun yıllar süren mülteci yaşamının ardından ülkelerine ilk ayak basışları, şaşkınlıklar, beklentiler, hayal kırıklıkları, bellekte kalan ya da saklanan hatıralarla bu, adeta uçan bir halının üzerinde aslında kendilerine yaptıkları bir yolculuğa dönüşür. Uçan halı diyorum, çünkü ikisi de konacak bir yer bulamaz. İrena ve Josef’in halleri bize bir yere ait olmayı, olamamayı, aidiyetin gerekli olup olmadığını sorgulatır. İrena için Josef, çantasının köşesinde kimse bilmeden taşıdığı kocaman bir keşkedir. Josef İrena’yı hatırlamaz bile. Kundera vazgeçilmez temaları, bellek, yalnızlık, yurtsuzluğu öyle çarpıcı biçimde işler ki, biz kitabın sonuna kilitlenip, hadi birleşsinler, her şey yoluna girsin diye bekleriz. Kundera’nın ters köşesi bizi alaşağı eder ve hatırlatır; hiçbir şey yoluna girmek zorunda falan değildir. Kavuşmaların, umduğunu bulmaların, yıllar geçse de aynıların, ait olmaların sıcağından uzakta, insanın ruhunu tutuşturur Kundera. Prag Baharı’nın ardından başka bahara bırakılan her şeyi çaresizce, biraz da isyan ederek kabulleniriz ve anlarız ki, hayat biraz da böyle bir şeydir. yazar/milan-kundera kitap/bilmemek--10774 (Emel Keleş)

Üniversite yıllarımda entelektüel birikimine güvendiğim bir hocam sayesinde tanıştığım Milan Kundera ile karşınızdayım. Yazar ilk olarak Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği eseriyle gönlümde taht kurdu. Hep hissettiğimiz ama doğru kelimeleri seçip dile getiremediğimiz hislere, soramadığımız sorulara yer veriyor eserlerinde. Karakterler arasında geçen diyaloglarda değindiği konularla en sevdiğim yazarlar listesinde yerini aldı. BİLMEMEK romanı bana Kundera sevdiğimi bilen bir dostumdan hediye. İlk okuduğum eseri kadar olmasa da bu eseri de çok sevdim. Bilmemek çok sesli kurguyla yazılmış. Birbirinden farklı iç sesler sayesinde birbirinden farklı hayatlara karakterlerin kendi penceresinden bakabiliyoruz. Bu çok sesli kurgunun dezavantajı ise bir anlık dikkat dağınıklığı ile kimin neyi söylediği biraz karışabiliyor. Önceki satırlara göz gezdirmek durumunda kalıyorsunuz. Irena ve Josef; her ikisi de politik sebeplerle memleketleri Prag'ı terketmişlerdir. Uzun yıllar sonra ikisinin yolu Prag'da kesişir. Irena ve Josef bir yere ait olamamanın/ait olmamanın/ait olmak istememenin duygu karmaşasını yaşamaktadırlar. Prag'lı eski tanıdıkları ile bir araya geldiklerinde ise bu karmaşa giderek içinden çıkılmaz dipsiz bir kuyu haline geliyor ve düştükçe düşüyorlar. Onların bu düşüşü ailelerinin ya da arkadaşlarının pek umrunda değil. Çünkü onlar "bilmemek"teler. Bu eski tanıdıklar yalnızca üstün körü yargılamayı seçmiş olanlar. Karakterlerin Prag'a tamamen dönme fikri olmasa da, bu dönüşün ihtimali üzerinden bol bol Odysseus'a değinilmiş. Odysseus'un "Büyük Dönüş"ü gibi olup olmayacağının kıyaslaması yapılmış. Romanın sonuna yaklaştıkça nihayet o an geldi ve sonunda ikisi bir araya geldi. Bir hoş sohbet ve tabi devamı... Irena'nın Josef'e olan açlığı ve Josef'in onu aslında hatırlamıyor oluşu en dokunaklı yeriydi. Burada ise bellek yitimine ve aynı anları yaşasalar bile her belleğin farklı noktaları kaydettiğine vurgu yapılmış. Yalnız Josef, o son hareketin hiç olmadı. Kitap bitti, fakat ben kafamda Irena ne haldedir diye düşünmeye başladım. Zaten varoluş sancıları olan bir insandı, Josef o sancıları ikiye katladı... (Cansu Arslan)

Yazar bu kitabında Sovyetlerin 1968 yılında Çekleri işgal etmesiyle beraber vatanlarını terk etmek zorunda kalan ve tesadüfen karşılaşan Irena ve Josef'i konu edinmiş. Savaş yüzünden vatanlarından uzakta yaşayan bu iki insan için yaşam, bambaşka bir boyut almıştır. Yeni ülkelerinde yabancı gibiyken, kendi topraklarında ise oraya ait değillermiş gibi.Savaş onların tüm hatıralarını silmiş, bilinmezliğin ise kapılarını açmış. Yurtsuzluğu, bir yere ait olamamayı, arada kalmışlığı, geçmişinden kopamadan yabancılaşmayı bize ustaca anlatmış yazar. Okurken tüm dikkatimi verdiğim, bazı yerleri tekrar okuduğum bir kitap oldu Bilmemek. Yer yer Homeros'un Odysseus eserinden de bahseden yazarın bence okunası bir kitabı. (Sema)

Kitabın Yazarı Milan Kundera Kimdir?

Milan Kundera, Çek-Fransız asıllı yazar. Kundera, 1 Nisan 1929'da Çekoslovakya'nın Brno şehrinde doğmuştur. 15 kitap yazmış, sayısız ödül almış, yazarlık mesleği yanında uzun yıllar müzik ve sinemayla profesyonel olarak uğraşmıştır. Yaşamını Paris'te, eşiyle birlikte sürdürmektedir.

Yaşamı

1929 yılında, orta halli Kundera ailesinin ikinci çocuğu olarak dünyaya geldi. Babası Ludvik Kundera (1891-1971), 1948-1961 yılları arasında Brno Müzik Akademisi müdürlüğü yapmış olan, ünlü müzikolojist ve piyanist Leoš Janaček'in öğrencisiydi. İlk piyano derslerini babasından aldı ve ilerleyen yıllarda kendisi de müzikoloji üzerine çalışmalar yaptı.

Lise eğitimini 1948 yılında Brünn'de bitirdikten sonra, Charles Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde, edebiyat ve estetik üzerine eğitim gördü. İki dönem sonra Film Akademisi'ne geçti ve yönetmenlik konusunda ilk makalelerini yazdı fakat daha sonra çalışmalarını politik baskı yüzünden durdurmak zorunda kaldı.

II. Dünya Savaşı'nın sonunda Komünist Parti'ye üye oldu. Ancak 1948'in şubat ayında partiden çıkarıldı. 1950 yılında da bir diğer Çek yazar Jan Trefulka Komünist Parti'ye karşı faaliyetlerde bulunmaktan, partiden uzaklaştırıldı. Trefulka o günlerde gerçekleşen olayları 1962 yılında yazdığı Pršelo jim štěstí (Onlardan Yükselen Mutluluk) romanında anlattı. Kundera'ysa o günlerde başına gelenleri bir şaka olarak görmüş olacak ki, partiden çıkarılma sürecinde başına gelenleri anlattığı kitabının ismini Žert (Şaka) koydu. 1956 yılında Komünist Parti'ye tekrar giren Milan Kundera, 1976 yılında ikinci kez, Vaclav Havel gibi ünlü yazarlar ve sanatçılarla birlikte partiden ihraç edildi.

1968'deki Rus istilasından sonra, Prag Müzik ve Sanatlar Akademisindeki görevinden uzaklaştırılan Kundera, politik baskılara dayanamayarak Fransa'ya göç etti ve 1981 yılında Fransa vatandaşı oldu. 1979 yılında yazdığı "Gülüşün ve Unutuşun" kitabının yayınlanmasının ardından Çekoslovak hükümeti Kundera'yı vatandaşlıktan çıkardı.

1980 yılında Gabriel Garcia Marquez'in aldığı Commonwealth Ödülü'nü, 1981 yılında Tennessee Williams'la paylaştı. En bilinen romanı Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği 1988 yılında Philip Kaufman tarafından sinemaya uyarlandı. 1983 yılında Michigan Üniversitesi tarafından fahri doktora unvanı verilen Kundera 1985 yılında da Kudüs Ödülü'ne layık görüldü.

Çağımızın en başarılı düşünsel roman yazarı ve varoluşçuların sonuncusu olarak nitelendirilen Kundera'nın son kitabı "Bir Buluşma" 2009 yılında yayınlanıp 2010 yılında ise Türkçeye çevrilmiştir.

Ödülleri

Medicis Ödülü (Yaşam Başka Yerde)

Mondello Ödülü (Jacques İle Efendisi)

Commonwealth Ödülü

Europa Literatura Ödülü

Kudüs Ödülü

Milan Kundera Kitapları - Eserleri

  • Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği
  • Kimlik
  • Bilmemek
  • Yavaşlık
  • Gülüşün ve Unutuşun Kitabı
  • Gülünesi Aşklar

  • Kayıtsızlık Şenliği
  • Ölümsüzlük
  • Ayrılık Valsi
  • Yaşam Başka Yerde
  • Şaka
  • Roman Sanatı
  • Bir Buluşma

  • Jacques ile Efendisi
  • Perde
  • Saptırılmış Vasiyetler
  • Anahtar Sahipleri
  • Varlığın Dözülməz Yüngüllüyü

Milan Kundera Alıntıları - Sözleri

  • “Hayatları felakete dönenler, suçlu avına çıkarlar.” (Bilmemek)
  • “İnsanoğlu anlamdan yoksun bir varlık, bir tesadüf olduğunu, oyunun sonuna kadar nedensiz oynamak zorunda olduğunu kavramaktadır şimdi.” Bacon (Bir Buluşma)
  • “Şairler icat etmez şiirleri Gerilerde bir yerdedir şiir Çok, çok uzun zamandır oradadır Şairin tek yaptığı onu keşfetmektir.” Jan Skácel (Roman Sanatı)
  • İnsanın gücü tükenir ve üzerine elini kolunu bağlayan bir yorgunluk çöker. Yorgunluk: hayatın kıyısından ölümün kıyısına uzanan sessiz bir köprü. (Ölümsüzlük)
  • Birkaç gündür ben de saat gibiyim, durup dinlenmeden koşuyorum.Bazen zamanın benim dışımda akıp gittiğini duyuyorum... Tıpkı bir ırmak gibi... Çok yorgunum, bir bardak su verebilir mısın? (Anahtar Sahipleri)
  • “İnsan dünyaya bir defa gelir ve bir daha asla önceki bir hayatın deneyimleriyle başka bir hayata başlanamaz. Gençlik nedir bilmeden çocukluktan çıkılır, evli olmak nedir bilmeden evlenilir ve yaşlılığa girerken dahi insan nereye gideceğini bilmez. Yaşlılar, yaşlılıklarının masum çocuklarıdır. Bu anlamda, insanlığın dünyası acemiliğin gezegenidir.” (Roman Sanatı)

  • İçinde yaşadığı yeri terk etmek isteyen kişi mutsuz kişidir. (Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği)
  • Yavrucuğum hiçbir zaman anlayamayacağın bir keder var içimde. (Yaşam Başka Yerde)
  • Sevgi kırılgan, narin bir şey midir peki? (Yavaşlık)
  • "Çağımızda unutma arzusu bir saplantı haline gelmiştir, bu nedenle, bu arzuyu tatmin etmek için hız iblisine teslim olmuştur çağımız. Olaylar çabucak olup bittiği zaman, kimse hiçbir şeyden emin olamaz, hiçbir şeyden, hatta kendisinden." (Yavaşlık)
  • "Gözü 'daha yükseklerde bir yerde' olan herkes günün birinde gözünün kararabileceğini hesaba katmalıdır.." #Edebiyat (Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği)
  • Yavaşlık ile anımsama, hız ile unutma arasında gizli bir ilişki vardır. Gözümüzün önüne en sıradan bir durum getirelim: Bir adam sokakta yürüyor. Birden bir şey anımsamak istiyor, ama anı uzaklaşıyor. O anda, kendiliğinden yürüyüşünü yavaşlatıyor. Buna karşılık, az önce yaşadığı kötü bir olayı unutmaya çalışan insan, hâlâ çok yakınında olan zamanda, sanki bulunduğu yerden uzaklaşmak istiyormuş gibi elinde olmadan yürüyüşünü hızlandırır. Varoluşun matematiğinde bu deneyim iki temel denklem biçimine girer: Yavaşlığın derecesi anının yoğunluğuyla doğru orantılıdır; hızın derecesi unutmanın yoğunluğuyla doğru orantılıdır. (Yavaşlık)
  • 'En güzel intikam, 'başarıdır.' Seni sevmeyen herkesi üzer.' (Jacques ile Efendisi)

  • Tek özgürlüğümüz, acı ile zevk arasında seçim yapmak­tı. Mademki her şeyin anlamsız oluşu yazgımızdı, bu an­lamsızlığı bir safra gibi taşımamak, onun zevkini çıkar­mayı bilmek gerekirdi. (Kimlik)
  • Her şey düzenlenmiş, ayarlanmış, yapay, her şey bir oyun, hiçbir şey içten değil. (Yavaşlık)
  • İnsan, yaptığı bir hareket, söylediği bir söz yüzünden kendine kızabilir, ama yaşadığı bir duygu yüzünden kızamaz, çünkü duygularımız üzerinde hiçbir gücümüz yoktur. (Kimlik)
  • İnsanın hayatta geri çekilmek zorunda kaldığı anlar vardır: Yaşamsal konumları korumak için en az önemli konumları terk etmenin gerektiği anlar. (Gülünesi Aşklar)
  • Eğlenir, başkalarını eğlendirir ve düzenden yana olmanın ortaya koyduğu olur olmaz vaatlerle dünyayı tek ve koca bir şakaya çevirir. (Roman Sanatı)
  • Ben annemi hep gökyüzünde diye düşünürüm. (Şaka)
  • Ölüm ülkesine ulaşmak için, insanın kısacık bir süre kendisinin dışına çıkması yeterlidir. (Saptırılmış Vasiyetler)

Yorum Yaz