dedas
Turkcella

Bildiğin Gibi Değil - Rojin Canan Akın Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Bildiğin Gibi Değil kimin eseri? Bildiğin Gibi Değil kitabının yazarı kimdir? Bildiğin Gibi Değil konusu ve anafikri nedir? Bildiğin Gibi Değil kitabı ne anlatıyor? Bildiğin Gibi Değil PDF indirme linki var mı? Bildiğin Gibi Değil kitabının yazarı Rojin Canan Akın kimdir? İşte Bildiğin Gibi Değil kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 15.05.2022 01:00
Bildiğin Gibi Değil - Rojin Canan Akın Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Rojin Canan Akın

Yazar: Funda Danışman

Yayın Evi: Metis Yayınevi

İSBN: 9789753428132

Sayfa Sayısı: 312

Bildiğin Gibi Değil Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Bildiğin Gibi Değil, iki genç araştırmacı Funda Danışman ve Rojin Canan Akın'ın, 90'lı yıllarda çocukluğu Güneydoğu’da geçmiş Kürt gençleriyle yaptıkları on dokuz söyleşiyi bir araya getiriyor.Söyleşi yapılan gençler yoğun bir şiddet ortamında geçen çocukluklarını ve ilkgençlik yıllarını anlatıyorlar: "Kışlaya benzeyen okullarda" geçen, Türkçe bilmedikleri için bir çok trajikomik olay yaşadıkları, öğretmenlerden gerizekâlı muamelesi gördükleri, zaman zaman ajanlık teklifleri aldıkları eğitim hayatlarını... Babalarının, analarının, kardeşlerinin, arkadaşlarının gözlerinin önünde dayak yediği, öldürüldüğü, koruculuğa zorlandığı, evlerinin kurşun yağmuruna tutulduğu, "sevdikleri, değer verdikleri insanların tek tek kaybolduğu", kaybettikleri yakınlarının kavurucu özlemiyle dolu aile hayatlarını... Sokaklarda, "yanı başlarında sürekli birilerinin öldürüldüğü" bir ortamda, mayınların arasında oynadıkları ya da BM mülteci kamplarında geçen gündelik hayatlarını anlatıyorlar bize.

Bildiğin Gibi Değil Alıntıları - Sözleri

  • Sonra beni götürdüler, Oyun oynayalım, dediler. Daha önce bizi doktora götürdükleri için bakire raporumuz var. Bakire olduğumuz için önden bir şey yapamıyorlar. Habire arkadan. Şişe vardı, bilmem ne vardı. Şiseyi içinde patlatalım mı, yok getir kıralım falan. Bilmem hangi ülkede öyle yapıyorlarmış. Kırıyorlarmış. Şişe oyunu oynayalım vesaire ama samimi olarak söylüyorum. Arkam parçalandı desem yeridir. Göğüs ucum koptu. Çıktıktan sonra tek dikiş attırdık. Göğsümün bu tarafından süt gelmiyor. Bende sadece iki gözenek var. O da kenarlarda kaldı. Üzerimde sigara yaktılar. Hâlâ izi var. Ben bir erkeğin bu kadar çirkinleşebileceğini orada gördüm. daha hiçbir erkekle tanışmadan erkeklerin ne kadar erkeklerin ne kadar çirkin olabileceğini gördüm... bunlar devletin milliyetçileri, devlete sahip çıkanlar, koruyanlardı. arkamızdan habire kan akıyordu. Yanımdaki kız âdet olmuştu korkudan. Pantolondan parça verip ped olarak kullan, dedim. İlla ped istiyorum, dedi. Madem beni buraya getirdiniz bana sahip çıkacaksınız, dedi, Önce nasıl olsun diye dalga geçtiler. Biraz sonra getirdiler. Ben kıza bunun normal olduğunu, korkudan olacağını söyledim. Karşıdan bir çığlık kopuyor ki dehşet. Küçük bir kız. Çığlığı korkunç. Anlamıyoruz. Dokuz veya on yaşlarındaydı. Bize göre çok çocuktu. Göğüsleri daha gelişmemişti. Hazal nasıl zevk alıyor musun, falan diyorlar. Ama kız ölüyor. Bir adam sürekli bağırıyor. Gözlerimiz kapalı. Anlamıyoruz. Arkamdan kan akıyor. Göğüs uçlarım ağrıyor, dayanacak güçte değilim. Vücudum alev alev yanıyor. Artık dayak yemek istemiyordum. Arkamın acısı beni zorluyor. Yanımdaki beni dürttü. Gözlerini aç, dedi. Açamam, dedim. Dayanacak gücüm yok, dedim. Kürtçe, aç gözlerini, dedi. Kararlı sesi beni korkuttu. Göğüsleri daha belirgin olmayan bir kız cocuğu, saçları dağılmış. Kızın bacaklarının arasından kan akıyor. Ne oldu anlamadık. Tokat atıyorum yok. Kızın gözleri fal taşı gibi açılmıs. Kız defalarca tecavüze uğramış. Kızdan habire kan boşalıyordu. Ne yapsam kendine gelmiyor. Sanki gözleri yırtılıyor. Kürtçe konuşuyorum yok, Türkçe konuşuyorum yok. Hiç tepki yok. Kaskatı olmuş. Ped koyalım bir şey yapalım diyorum ama taş gibi kaskatı. Ped tutacak gibi değil. Ben ses etmiyorum ama yanımdaki bastı küfürü. Artık ağzına geleni sayıyor. Biri gelip diyor ki, dokuz kişi onu... Biraz daha konuşursanız yirmi kişi gelip sizi... Biri diyor ki babası daha konuşmadı mı? Babasını konuşturmak için küçücük kıza gözünün önünde tecavüz etmişler.
  • . Her gün bizi öldürüyorlar, artık dağa gidelim.
  • Her gün bizi öldürüyorlar, artık dağa gidelim.
  • . Çoban öldürülmüş, ertesi gün haberlerde bir terörist ölü ele geçirildi deniyor. Askeriye evleri rasgele tarıyor, ertesi gün haberlerde teröristler köy bastı, şu kadar insanı öldürdü, deniyor. Madem teröristler ilçeyi ya da köyü basıyorlar neden devlet kurumlarından birine bile zarar vermiyorlar?
  • . Şu an allak bullak yaşıyorum. Hayat ne kadar anlamlıdır bilmiyorum.
  • . Benim mezarım yoldaşımınkinden yüksek olmasın.
  • Işkencede öldürülen bir genç kızdı. Kızın sesi babama gidiyor. Uzun bir süre işkence yapılıyor; bir ara sesi kesiliyor, sanırım mola veriyorlar. Gidip biraz dinlenecekler. Babam sesleniyor, tanıyor kim olduğunu, çünkü bizim eve gelen biriydi. Genelde Cudi Dağı'nın manzarasını çekmeye gelirdi. Babama, sen kimsin, diyor bir süre sonra. Babam kendini tanıtıyor ve ekliyor, ne istiyorlarsa söyle, kurtul, nasıl dayanıyorsun, sen gencecik bir kızsın. İstedikleri şeyse bir kere, Atatürk bizim liderimiz, önderlik bizim hiçbir şeyimiz, demesi. Dese bırakacaklar. Ama demiyor, bunlar onu söyledikçe yaşasın önderlik diyor. En kötü muameleye ve işkenceye maruz kalarak öldü Bişeng Anık. Şırnak'ta dengbejler Bişeng için çok ağıt söylediler, hâlâ dinlenir.
  • Ben Kürdüm, benim dilim var, ben buna sahip çıkmak zorundayım. Benim bunları reddetmem demem kendimi reddetmem demek.
  • . ...zengin olan adamın oglu gelip burda ölmüyor, fakirin çocuğu ölüyor. Ama Batı’dakiler bunların hesabını sormuyor. Bu yüzden tepkim oluyor bazen.
  • Türklerin şimdiki ekonomisi Afrika ülkeleriyle eşdeğer. Burada zulme uğrayan varsa zulmeden de vardır. Zulmeden Türk halkı değildir, devletin üstündekiler ve sistemi yönetenlerdir. Ama Türk halkı ve aydının sesi çıkmıyorsa, onların da suçu vardır.

Bildiğin Gibi Değil İncelemesi - Şahsi Yorumlar

bu kitabın üzerine 10 tane kitap okudum bir inceleme yapabilecek kıvama yeni geldim, yeni soğudum diyeyim. okunması öyle zordu ki, okuduklarını hazmetmesi. zorluk nedir? dil ağırlığı ya da kitabın ağır ilerlemesi mi? bu kitaptaki zorluk öyle bir zorluk değil; gözünü kapadığın şeylerin ruhundaki ağırlığını hissetmek, nehrin bir de karşı kıyısına dikkatle/empatiyle bakmak, türk-kürt değil de insan olana kıymet vermek... uzar gider bu liste! 90lı yıllarda, yaşı yetenler bilir -beyaz Toroslar dönemi- faili meçhullerin tavan yaptığı dönemde çocuk olanlarla gerçekleştirilmiş röportajlardan oluşuyor kitap. asker çocuğuyum tabi ki önyargıyla başladım okumaya ama okuma niyetim bile içimdeki "bir de ondan dinle" sesini duyduğumu gösterdi bana. kadın, erkek, avukat olanı da var şuanda ev hanımı olanı da, babası müezzin olan da var, babası dağda ölen de öyle bir çok katmanlı topluluk bu 18-19 kişinin yaşadıkları ama okudukça zengin çocuğu olanında, ağanın çocuğunun da berikinin de anlattıkları hep aynı kapıya çıkıyor. bazı bölümlerde yaşanan ağır işkenceler benim kabuslarıma girdi, arkadaşlarıma anlatırken, buraya yazarken bile duygulanmama sebep olacak kadar kötü yaşanmışlıklar var kitapta. bir Hazal var ki ahh o küçücük Hazal`ın başına gelenleri yazarken bile ağlıyorum işte o kız aklımdan hiç çıkmıyor benim; o yüzden çok genç okurlara bu kitabı önermiyorum. kitaba dönersek derleyenler olabildiğince objektif olmaya çalışmışlar bence. kitabın ilk bölümünde çevirmenin notu var bence o kısım da müthiş kıymetli bir tanıklık çünkü çeviri sırasında acının tam çevrilemediğinden, Avrupalı gazetecilerin anlatılanlarda abartı aramalarından, kendi bozulan psikolojisinden vb bahsediyor. hatta çok dürüstçe bu travmalara maruz kalan çocuklardan bu acıyla baş edip ayakta kalabilen ve meslek sahibi olanlara, baş edemeyip hayatını karartanlardan daha fazla sempati beslediğini fark ettiğini yazmış. nasıl bir kendini fark ediş ve nasıl bir yüzleşme! ayakta kalana duyduğu sempati, o çocuğun bizleri, devleti affedişinden geliyor aslında. of of konu fazlasıyla tabu! ama elbet içindeki insani merakla düşünen vardır; ne oldu da bu insanlar dağa çıktı diye. cevabın tamamı yok elbette ama bireysel tarih anlatıcılığının gücüne inananlar için güzel bir kaynak olur. biraz olgun bir kafa lazım zannediyorum çünkü içerik bazen yaralayıcı. biraz da açık bir zihin lazım hazmetmek için yazılanları. faşolar okumasın, çok duygusallar ve çocuklar da okumasa güzel olur. hiç bir çocuğun bunlara maruz kalmayacağı bir ülke dilerim hepinize, bir de biraz empati! (Ays)

Bildiğin gibi degil: Bildiğin Gibi Değil, iki genç araştırmacı Funda Danışman ve Rojin Canan Akın'ın, 90'lı yıllarda çocukluğu Güneydoğu’da geçmiş Kürt gençleriyle yaptıkları on dokuz söyleşiyi bir araya getiriyor. Söyleşi yapılan gençler yoğun bir şiddet ortamında geçen çocukluklarını ve ilk gençlik yıllarını anlatıyorlar: "Kışlaya benzeyen okullarda" geçen, Türkçe bilmedikleri için bir çok trajikomik olay yaşadıkları, öğretmenlerden gerizekâlı muamelesi gördükleri, zaman zaman ajanlık teklifleri aldıkları eğitim hayatlarını... Babalarının, analarının, kardeşlerinin, arkadaşlarının gözlerinin önünde dayak yediği, öldürüldüğü, koruculuğa zorlandığı, evlerinin kurşun yağmuruna tutulduğu, "sevdikleri, değer verdikleri insanların tek tek kaybolduğu", kaybettikleri yakınlarının kavurucu özlemiyle dolu aile hayatlarını... Sokaklarda, "yanı başlarında sürekli birilerinin öldürüldüğü" bir ortamda, mayınların arasında oynadıkları ya da BM mülteci kamplarında geçen gündelik hayatlarını anlatıyorlar bize. Politik söylemler tek tek insanların ne yaşadıklarını gizliyor, örtüyor. Bildiğin Gibi Değil, bu Kürt gençlerinin Batı'daki, büyük şehirlerdeki akranlarına bir iç dökmesi olarak okunmalı. Binlerce insan "çocukluğum sorulduğunda aklıma açlık, rezillik, sefalet, perişanlık, bombalar, savaş uçakları geliyor" diyecek haldeyse, bu gençlerin hemen hepsi "bana yaşatılanları affetmem mümkün değil ama barış mümkün, barış istiyorum" diyorsa, politik kaygılara değil vicdanlara hitap edecek gerçek bir barış ortamı kurabilmek için bu kitaptaki seslere kulak verilmeli.... Okuyun tabii (Avukat Bilal Sevmiş)

Dili akıcı, uslup doğal, sıkmıyor okutuyor kendini. Keşke ilk sayfada yazıldığı gibi tarafsız anlatılsaydı herşey. Uygulananlar her zaman eleştirilebilir, çok acılar çekildi, büyüklerin hatalarının bedelini maalesef çocuklar da ödedi. Okurken o yıllara gittim, o yıllarda ben de oradaydım ancak anlatanların karşı tarafındaydım. 90-95 yılları arasında ben de yaşadıklarımı anlatsam, kitabı okurken ben nasıl ağladıysam belki kitapta anlatıcı olanlar da gözyaşlarını tutamaz. Asker, polis çocuğu olmak zaten zordur ancak Doğu ve Güneydoğu’da daha zordur...sınıfta seninle kimsenin konuşmamasının ne demek olduğunu yaşamayan bilemez, okuldan çıkıp oturduğun lojmana gidene kadar taşlarla sopalarla kovalanmanın ne demek olduğunu da... ben yaşadıkkarımın hiçbirini unutmadım, unutamam. Daha fazlasını da burada anlatamam...Acılar silinmeyecek ancak hiçbir insan hele ki hiçbir çocuk korkuyla yaşamayı haketmiyor. Bu ülke hepimizin. Okumaktan ve anlamaya çalışmaktan korkmayın lütfen. O yıllardan geçip şimdi kocaman insanlar olduk yarınlarımızın da bizim yaşadıklarımızı yaşamaması için herkes empati yapmak zorunda. Bu ülkede büyüklerin hatalarını çocuklar ödememeli artık. (Özge Srgn)

Bildiğin Gibi Değil PDF indirme linki var mı?

Rojin Canan Akın - Bildiğin Gibi Değil kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Bildiğin Gibi Değil PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Rojin Canan Akın Kimdir?

Rojin Canan Akın, 1981 Batman, Kozluk doğumlu. İstanbul Üniversitesi'nde gazetecilik okudu. Halen gazetecilik yapıyor.

Rojin Canan Akın Kitapları - Eserleri

  • Bildiğin Gibi Değil

Rojin Canan Akın Alıntıları - Sözleri

  • . Her gün bizi öldürüyorlar, artık dağa gidelim. (Bildiğin Gibi Değil)
  • . Benim mezarım yoldaşımınkinden yüksek olmasın. (Bildiğin Gibi Değil)
  • Işkencede öldürülen bir genç kızdı. Kızın sesi babama gidiyor. Uzun bir süre işkence yapılıyor; bir ara sesi kesiliyor, sanırım mola veriyorlar. Gidip biraz dinlenecekler. Babam sesleniyor, tanıyor kim olduğunu, çünkü bizim eve gelen biriydi. Genelde Cudi Dağı'nın manzarasını çekmeye gelirdi. Babama, sen kimsin, diyor bir süre sonra. Babam kendini tanıtıyor ve ekliyor, ne istiyorlarsa söyle, kurtul, nasıl dayanıyorsun, sen gencecik bir kızsın. İstedikleri şeyse bir kere, Atatürk bizim liderimiz, önderlik bizim hiçbir şeyimiz, demesi. Dese bırakacaklar. Ama demiyor, bunlar onu söyledikçe yaşasın önderlik diyor. En kötü muameleye ve işkenceye maruz kalarak öldü Bişeng Anık. Şırnak'ta dengbejler Bişeng için çok ağıt söylediler, hâlâ dinlenir. (Bildiğin Gibi Değil)
  • Ben Kürdüm, benim dilim var, ben buna sahip çıkmak zorundayım. Benim bunları reddetmem demem kendimi reddetmem demek. (Bildiğin Gibi Değil)
  • Her gün bizi öldürüyorlar, artık dağa gidelim. (Bildiğin Gibi Değil)
  • . ...zengin olan adamın oglu gelip burda ölmüyor, fakirin çocuğu ölüyor. Ama Batı’dakiler bunların hesabını sormuyor. Bu yüzden tepkim oluyor bazen. (Bildiğin Gibi Değil)
  • . Çoban öldürülmüş, ertesi gün haberlerde bir terörist ölü ele geçirildi deniyor. Askeriye evleri rasgele tarıyor, ertesi gün haberlerde teröristler köy bastı, şu kadar insanı öldürdü, deniyor. Madem teröristler ilçeyi ya da köyü basıyorlar neden devlet kurumlarından birine bile zarar vermiyorlar? (Bildiğin Gibi Değil)
  • . Şu an allak bullak yaşıyorum. Hayat ne kadar anlamlıdır bilmiyorum. (Bildiğin Gibi Değil)
  • Türklerin şimdiki ekonomisi Afrika ülkeleriyle eşdeğer. Burada zulme uğrayan varsa zulmeden de vardır. Zulmeden Türk halkı değildir, devletin üstündekiler ve sistemi yönetenlerdir. Ama Türk halkı ve aydının sesi çıkmıyorsa, onların da suçu vardır. (Bildiğin Gibi Değil)
  • Sonra beni götürdüler, Oyun oynayalım, dediler. Daha önce bizi doktora götürdükleri için bakire raporumuz var. Bakire olduğumuz için önden bir şey yapamıyorlar. Habire arkadan. Şişe vardı, bilmem ne vardı. Şiseyi içinde patlatalım mı, yok getir kıralım falan. Bilmem hangi ülkede öyle yapıyorlarmış. Kırıyorlarmış. Şişe oyunu oynayalım vesaire ama samimi olarak söylüyorum. Arkam parçalandı desem yeridir. Göğüs ucum koptu. Çıktıktan sonra tek dikiş attırdık. Göğsümün bu tarafından süt gelmiyor. Bende sadece iki gözenek var. O da kenarlarda kaldı. Üzerimde sigara yaktılar. Hâlâ izi var. Ben bir erkeğin bu kadar çirkinleşebileceğini orada gördüm. daha hiçbir erkekle tanışmadan erkeklerin ne kadar erkeklerin ne kadar çirkin olabileceğini gördüm... bunlar devletin milliyetçileri, devlete sahip çıkanlar, koruyanlardı. arkamızdan habire kan akıyordu. Yanımdaki kız âdet olmuştu korkudan. Pantolondan parça verip ped olarak kullan, dedim. İlla ped istiyorum, dedi. Madem beni buraya getirdiniz bana sahip çıkacaksınız, dedi, Önce nasıl olsun diye dalga geçtiler. Biraz sonra getirdiler. Ben kıza bunun normal olduğunu, korkudan olacağını söyledim. Karşıdan bir çığlık kopuyor ki dehşet. Küçük bir kız. Çığlığı korkunç. Anlamıyoruz. Dokuz veya on yaşlarındaydı. Bize göre çok çocuktu. Göğüsleri daha gelişmemişti. Hazal nasıl zevk alıyor musun, falan diyorlar. Ama kız ölüyor. Bir adam sürekli bağırıyor. Gözlerimiz kapalı. Anlamıyoruz. Arkamdan kan akıyor. Göğüs uçlarım ağrıyor, dayanacak güçte değilim. Vücudum alev alev yanıyor. Artık dayak yemek istemiyordum. Arkamın acısı beni zorluyor. Yanımdaki beni dürttü. Gözlerini aç, dedi. Açamam, dedim. Dayanacak gücüm yok, dedim. Kürtçe, aç gözlerini, dedi. Kararlı sesi beni korkuttu. Göğüsleri daha belirgin olmayan bir kız cocuğu, saçları dağılmış. Kızın bacaklarının arasından kan akıyor. Ne oldu anlamadık. Tokat atıyorum yok. Kızın gözleri fal taşı gibi açılmıs. Kız defalarca tecavüze uğramış. Kızdan habire kan boşalıyordu. Ne yapsam kendine gelmiyor. Sanki gözleri yırtılıyor. Kürtçe konuşuyorum yok, Türkçe konuşuyorum yok. Hiç tepki yok. Kaskatı olmuş. Ped koyalım bir şey yapalım diyorum ama taş gibi kaskatı. Ped tutacak gibi değil. Ben ses etmiyorum ama yanımdaki bastı küfürü. Artık ağzına geleni sayıyor. Biri gelip diyor ki, dokuz kişi onu... Biraz daha konuşursanız yirmi kişi gelip sizi... Biri diyor ki babası daha konuşmadı mı? Babasını konuşturmak için küçücük kıza gözünün önünde tecavüz etmişler. (Bildiğin Gibi Değil)

Yorum Yaz