Başucumda Müzik - Kürşat Başar Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Başucumda Müzik kimin eseri? Başucumda Müzik kitabının yazarı kimdir? Başucumda Müzik konusu ve anafikri nedir? Başucumda Müzik kitabı ne anlatıyor? Başucumda Müzik kitabının yazarı Kürşat Başar kimdir? İşte Başucumda Müzik kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Kürşat Başar

Yayın Evi: Everest Yayınları

İSBN: 9789752893429

Sayfa Sayısı: 440

Başucumda Müzik Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Romanın anlatıcısı görevini de üstlenen kadın kahraman, tayyareci olma hayalleri kurduğu henüz çocuk sayılabilecek yaşlarını sürerken ailesini bile şaşırtan bir kararla geleceği parlak bir hariciyeci ile evlenmiş, kocası Turgut’un mesleği gereği gençliğinin büyük bir bölümünü yurt dışında geçirmiştir. Bir ara Türkiye’ye gelir genç evliler. Genç, güzel, Amerika görmüş, biraz da uçarı bir kadın 1940’lı yıllar Ankara’sının gösterişli balo salonlarında elbette ilgi uyandıracak, kocasını sevmekle birlikte aşkı hiç tatmamış genç kadın, yine bir balo gecesi siyasi kariyeri kadar çapkınlığı ile de tanınan Fuat’la karşılaştığında bulacaktır o aşkı. Ne var ki, evli bir kadın sorumluluğuyla, karısından boşanıp kendisi ile evlenmek isteyen Fuat’ı cevapsız bırakacak, kocası ile yeniden yurt dışına gitmeyi seçecek, aşkları ise apaçık dillendirilmeksizin mektuplarla ateşlenecektir. Türkiye’de yeni bir dönem açılıp Demokrat Parti iktidarı devir aldığında, Fuat, Menderes hükümetinin önemli bir bakanıdır. Kadınsa tekdüzeleşen evliliğinden bıkmıştır artık. Fuat’ın ısrarlı takibi sonunda beklenen olur; Fuat’tan hamile kaldığını anladığında, çocuğunu doğurmayı göze alamamakla birlikte kocasını terk eder. Bundan sonra hiçbir zaman bir çatı altında yaşamaksızın sürdürürler ilişkilerini; ta ki 27 Mayıs darbesine kadar. Fuat, Menderes ile birlikte idama mahkum edilen ve hayatı idam sehpasında noktalanan iki bakandan birisidir…

Başucumda Müzik Alıntıları - Sözleri

  • “Hep böyle değil midir? En güzel rüyalardan hemen uyanmaz mıyız?”
  • Birini öptüğünde salıncakta sallanır gibi hissediyorsan âşıksın.
  • Meğer insan kendisini hiç tanımadan yıllar yılı yaşayabilirmiş. Hatta belki de bütün bir ömür boyunca kendisini bir başkası sanabilirmiş.
  • ..... Ama akıl duygulara pek fazla hükmedemez de, duygular aklı kendilerine uydurmayı becerir.
  • Çoğu kez resimleri belleğime kazımaktan bile kaçınırım. Ama neye yarar! İşte bütün bir hayatın resimleri benimle gelmedi mi buraya kadar?
  • Eğer insan, ardından gelecek acıları düşünerek o an sahip olmadığı ama olacağını düşündükçe heyecan duyduğu şeylerden vazgeçebilse bambaşka bir hayatı olur.
  • Gitmekle gitmemek... İnsanı benzersiz bir mutluluktan bir anda derin bir mutsuzluğa savuran, ölçüsünü şaşırmış bir sarkaç...
  • "Beni neden sevdiğini bilmiyorsun öyle mi?" dedim. "Hayır, bilmiyorum," dedi, "çünkü çok düşündüm. Bunu sözlerle anlatamıyorum... Onun için sahici..."
  • Herkes biliyor! Herkes her şeyi biliyor! Bu kendini beğenmişler uygarlığının zavallılığından usandım...
  • Ne olursa olsun hayatını durdurma! Durup hayata bakmaya başladığın zaman yaşamak zordur.
  • "Bu hep böyledir, kim tepeye çıkarsa manzarayı güzel sanır, kendisini mutlu hisseder ve bunun gelip geçecek bir şey olduğunu unutur. Bu böyledir ama yine de hepimiz oraya çıkmak isteriz..."
  • Hep böyle değil midir? En güzel rüyalardan hemen uyanmaz mıyız?
  • Ama bazen birini delice sevdiğinizi bilirsiniz. Hissedersiniz. Bunun için hiçbir neden olmasa da sizin dışınızda bir güçle ona doğru çekilirsiniz. Yerçekimi gibi doğal, kendiliğinden... İsteseniz de engel olunamayan bir şey... Evet işte ben onu bulmuştum ama mutsuzdum.
  • Bana kalsa dürüst olmak çok daha kolaydı. Asıl cesaret isteyen böyle gizli yaşamaktı. İki hayatı olmak, hayatını ikiye bölmek, parçalanmış bir ruhla, yırtılmış bir kalple, gelgitler içinde kalmaktı...
  • Bana göre yalnızca korkaklar hayatın, küçük bir dünyanın, kendi dünyalarının içindeki kurallara göre yaşanması gerektiğine inanırlar ve başkalarını da aslında her yüzyılda, haritanın üzerindeki her farklı renkteki kıta parçasında değişen kurallara göre yargılamaya kalkışırlar.

Başucumda Müzik İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Çok emin değilim ama 2007 yazında ilk olarak okuduğum bir kitap. Zaten hep yakın dönem Türk Tarihini merak ettiğim için bir solukta okumuştum. Okurken ise en önemlisi bir erkeğin bir kadını bu kadar güzel anlatmasına şaşırmıştım. Kitapta ki kahramanların var olduğu ve olay örgüsü beni çok etkilemişti. Geçen yıl pandemi başladığında tekrar okuduğumda aynı şekilde etkilenmedim. Aslında bir kadının gerçek aşkı bulması ve herşeye rağmen yasak aşkı uğruna ailesi ve toplumla yaşadıklarını anlatıyor. Daha sonra kahramanların hayat hikayelerini okuyarak olayları daha fazla yerli yerine oturttum. Zaten biyografi okumayı severim ama bu kitapta beni çeken o döneme ait siyasi olgu çok fazla anlatılmamasını bir eksiklik olarak düşünüyorum. Okumanızı tavsiye ederim. (Oya Kaya)

Yanlış bir aşkın içinde doğruyu ararken kaybolmak...: 1950'lerde geçen gizli bir aşk hikayesi... Dönemin siyasi havasının Ankara bürokrasisinin içinde gelişen fırtınalı bir aşk... Yazar kitaba başlarken, "Kitapta yazılanların hepsi gerçektir. Ama aynı zamanda hepsi yalandır." diyor. Aslında hikayenin gerçek bir hikayeden alındığını, o dönemde bu konuyla ilgili bir çok dedikodu çıktığını röportajlarında dile getiriyor. Ama yazar hikayeyi alıp içinde yaşanan aşkı tamamen uydurmuş. Detaylar uydurma olsa da konu gerçek.. Kitabı biraz okuduktan sonra aslını merak ettim ve kısa bir araştırma yapınca asıl kahramanları öğrendim.. Fatin Rüştü Zorlu ve Vesamet Kutlu'nun yasak aşkından esinlenerek yazılmıştı kitap.. Yazarımız da hikayeyi Vesamet Hanım'ın verdiği bir röportajdan yola çıkarak kurgulamış aslında. Bu yönüyle gerçekçilik havası katılmış romana.. Ben bu yüzden yazarın kaleminde Ayşe Kulin havası hissettim biraz.. Yazarı erkek olsa da hikaye bir kadının gözünden anlatılıyor. "Sanki aynı anda hem büyük bir kadın hem de o eski çocuk gibi iki farklı duyguyu, o farklı duyguların görüntülerini, seslerini aynı anda yaşıyordum." diyen kahraman roman boyunca bu duygusunu hissettiriyor. Toplumca yanlış olan bir aşk hikayesinin içinde yer alsa da gözü dünyayı görmeyen baş kahramanımız, ikinci kadın olmanın çıkmazlarını da yaşıyor. İkinci kadının gözünden bir aşk hikayesi şekilleniyor ve bitiyor. Romanın konusu beni çok içine çekmese de dönemin siyasi havasını anlatması açısından güzeldi diyebilirim. Kitabı okuduktan sonra o dönemle ilgili daha fazla kitap okuma isteği hissettim.. Kitabı okumak isteyen bütün okurlara iyi okumalar diliyorum. Kitapla kalın... (Döndü BARUT)

Başucumda Müzik uygulamada alıntılarını görüp merakla okumaya başladığım bir kitaptı. Hayata dair çıkarımların ustaca yapıldığı ortada olan alıntıları çok sevsem de bazen akıştaki olaydan koptuğumuzu hissettim. Bu yüzden de okuma sürem beklediğimden çok daha uzun oldu. Kim bilir belki de aşk kitaplarına çok da bayılmadığımdan bağlanamamış olabiliriz. Kitaba asla kötü yazılmış bir kitap diyemem ama bana çok hitap etmedi. İçerik bilgisine gelirsek başına buyruk bir genç kızın "Hayatıma ben yön veririm." fikri eşliğinde sevmediği bir adamla mantık evliliği yapmasıyla başlıyor. Sonrasında küçük bir çocukken aklına girmiş evli bir adama aşık oluyor. Menderes dönemi hükümetinde bakan olan bu adamla aşkına kapılıp giderken ağzından o dönemin zorlu anlarına da eşlik ediyoruz. Aşk konulu, hele ki yasak aşkın çekiciliğinin ön planda olduğu, hayattan içimize dokunan alıntıların eşlik ettiği bir kitap okumak isteyenlere tavsiyemdir. (Gizem Ülker)

Kitabın Yazarı Kürşat Başar Kimdir?

Kürşat Başar, 1963'te İstanbul'da doğdu. İstanbul, Ankara, Lefkoşa ve Ağrı - Doğubeyazıt'ta tamamladığı ilk ve orta öğreniminin ardından İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümünü bitirdi. Çeşitli basın kuruluşlarında çalıştı.

1989 yılında yayımladığı Kış İkindisinin Evinde adlı ilk kitabıyla Haldun Taner Öykü Ödülü'nü kazandı.

Kürşat Başarr gazeteciliğe üniversitede felsefe okurken cep harçlığını kazanmak için Hürriyet Gazetesi'nde çalışmaya başlamıştır. Gösteri adlı edebiyat dergisini 1985'lerde zirveye taşıyan grubun as elemanıdır. Kürşat Başar gazete ve dergi yöneticiliği de yapmıstır. Tempo dergisi tiraj rekoru kırdığı yıllarda derginin genel yayın yönetmenidir. Yeni Yüzyıl, Star ve Akşam gazetelerinde yazıları arka kapaktan okuyucuyla buluşurdu. Yazıları mail ortamında gezmeye başlayan ilk gazetecilerdendir.

1990 yılında Konuştuğumuz Gibi Uzaklara, 1992'de Sen olsaydın yapmazdın, biliyorum, 1996'da Aşkı Bulmanın ve Korumanın Yolları adlı romanları yayımlandı. Yazı ve denemelerinin bir bölümünü İğreti Yaşamlar adlı kitabında topladı. 2003 yılında Başucumda Müzik, 2006 yılındada yine yazı ve denemelerinden oluşan Çok Güldük Ağlamayalım adlı kitabı yayınlanmıştır

NTV'de "Siyaset Hakkında Her Şey" adlı televizyon programını Çiğdem Anat ile birlikte hazırlayıp sunmuştur.

Kanaltürk'te Kürşat Başar'la adlı televizyon programını sunmuştur.

Cnn Türk ve Fox Tv'de kendi adını taşıyan programlar yapmıştır.

Cumhuriyet Gazetesi'nde "Hayal ve Gerçek" adlı köşesinde yazmıştır.

İyi derecede saksafon çalan yazar önemli müzisyenlerle birçok konser vermektedir. 2014 yılında Turkmax Gurme kanalında her zamanki formatıyla program sunmaya başlamıştır.

2014 Haziran ayında 11 yıl aradan sonra yeni romanı "Yaz", Everest Yayınları'ndan çıkmıştır.

Kürşat Başar Kitapları - Eserleri

  • Başucumda Müzik
  • Sen Olsaydın Yapmazdın Biliyorum
  • Çok Güldük Ağlamayalım
  • Aşkı Bulmanın ve Korumanın Yolları
  • Kış İkindisinin Evinde
  • İğreti Yaşamlar

  • Konuştuğumuz Gibi Uzaklara
  • Yaz
  • Sanki Bir Roman Kahramanı
  • Aslında Hayal
  • Alparslan Türkeş & Dokuz Işık
  • Bazen Unutmak İstersin
  • Aklımda Hep Sen

  • Gerek Yok, Hoş Değil
  • Dışarda Kötülük Vardı

Kürşat Başar Alıntıları - Sözleri

  • Belki de insan büyük acıları yaşadıktan sonra sımsıkı tutunduğunu sandığı şeyler avcundan kayıp gidiyor. (Aşkı Bulmanın ve Korumanın Yolları)
  • Seni başka yüzlere benzetmeye, başka anlamlar vermeye çalışmıyorum artık.. (Konuştuğumuz Gibi Uzaklara)
  • Düşünce ve kadro üretemediğimizden, özgürlükleri yasalara koysak bile evlerimize sokamadığımızdan söz etmiyoruz da her felaketi 'dış mihrak'lara bağlıyoruz. (İğreti Yaşamlar)
  • "İnsan ne zaman geçmişi düşünür? Geleceği düşünmek istemediği zaman mı? An' da olmak acı verdiği zaman mı?" (Aklımda Hep Sen)
  • Ne yaparsam yapayım sanki coğrafya ve iklim hayatları da belirlermiş gibi bir parça hep eksik kalıyor. (Aslında Hayal)
  • Bazen, yazık ki biriyle yanlış bir yerde, yanlış bir zamanda tanışırsınız. (Bazen Unutmak İstersin)

  • "İlişkilerin sürekli yinelenmesine, başladığı an biraz sonra olacakların bilinmesine, bu kahrolası bilgiyle kendini asla bırakamayışın verdiği hüzne, yine yanıldığını bilmenin ve yine de sürdürmenin acısına artık dayanamıyorum." (Konuştuğumuz Gibi Uzaklara)
  • Yokluğun, artık karşı konulmaz yokluğun -bir kitabın son sayfasında, kurumuş bir çiçeğin­- 'kurumuş bir çiçek' ,diyorum. (Kış İkindisinin Evinde)
  • Cumhuriyet devrimleri bir yandan dini, yönetimden çıkartırken, öte yandan Batılılaşma denilen reformları gerçekleştiriyordu. Yüzünü Batı'ya dönen, kendini Avrupalı sayan ve ancak oradaki yarışa girerek büyüyebileceğini düşünenlerin ülkesi. (İğreti Yaşamlar)
  • Koskoca bir dünyada öylesine rastladığımız biriyle kuruyoruz bütün düşlerimizi, yaşamımızı insanların üstüne kurmamalıydık, insanlar bizi bırakıp giderdi. (Aşkı Bulmanın ve Korumanın Yolları)
  • Zaman -neresinde olduğumu hiç belirleyemediğim zaman -çok hızlı, çok hızlı, çok hızlı geçecek, şu rüzgar gibi ve biz onu hep aynı sanacak, hep tutunduğumuz yerde kalmak isteyeceğiz. (Kış İkindisinin Evinde)
  • Ben kimseye göre bir hayat kurmadım, başka birine göre hayatını kurarsan mutsuz olursun. Ben kendim gibiyim. (Aşkı Bulmanın ve Korumanın Yolları)
  • Dünyanın pek çok yerinde bir araya gelen topluluklar, kendilerinden olmayanları, kendilerine benzemeyenleri istemediğini haykırıyor, sonra onlara saldırıyor, yok etmek istiyordu. Hepimiz karşımızdakinden aynı şeyi istiyorduk: “Benim gibi ol!” (Aslında Hayal)

  • Bir gece sabaha kadar yazdım ve kitap bitti. (Bazen Unutmak İstersin)
  • Bana mı öyle geliyor yoksa inanılmaz bir aynılaşma dönemi ne mi girdik? (Gerek Yok, Hoş Değil)
  • Evet bazen bir müzik kutusu yalnızca bir eşyadır. Bazen de o kutunun içinden hayatınızı değiştirecek bir şarkı duyuluverir. Çok uzaktan, usulca... (Bazen Unutmak İstersin)
  • Evet artık estetik amleiyatlar var ama sözcükler hâlâ aynı gücü koruyor (İğreti Yaşamlar)
  • Herkes biraz ülkesine benzer… (Yaz)
  • Çünkü sanırım hayatında benim var olabileceğim bir zaman ve mekan yok. (Aşkı Bulmanın ve Korumanın Yolları)
  • Bana kalsa dürüst olmak çok daha kolaydı. Asıl cesaret isteyen böyle gizli yaşamaktı. İki hayatı olmak, hayatını ikiye bölmek, parçalanmış bir ruhla, yırtılmış bir kalple, gelgitler içinde kalmaktı... (Başucumda Müzik)