Bana İsmail Deyin - Yavuz Ekinci Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Bana İsmail Deyin kimin eseri? Bana İsmail Deyin kitabının yazarı kimdir? Bana İsmail Deyin konusu ve anafikri nedir? Bana İsmail Deyin kitabı ne anlatıyor? Bana İsmail Deyin kitabının yazarı Yavuz Ekinci kimdir? İşte Bana İsmail Deyin kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Yavuz Ekinci
Yayın Evi: Doğan Kitap
İSBN: 9789759919375
Sayfa Sayısı: 100
Bana İsmail Deyin Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
"Bana İsmail Deyin", birbiriyle ilintili, dahası iç içe geçmiş “bağımsız” öykülerden oluşuyor. Öyküler arasındaki geçişlerde, bir tür aynalı-döner kapı kullanmak zorundasınız.
"Bana İsmail Deyin", okurunu bir tasarım-kitabın labirentlerine çağırıyor.
Hem bir “kaderi” yaşıyor, hem de “keşif” yolculuğuna çıkıyorsunuz.
"Bana İsmail Deyin", Katil-Kurban ve Azrail-Şahit eşliğinde çıkacağınız “büyük bir suç” yolculuğu… Ancak bu kez, her suç-suçlu serüveninde olduğu gibi “ahlak”ın yol göstericiliğine güvenmeyin. Çünkü Yavuz Ekinci, kutsal kitaplar öncesindeki “kozmik ahlak”ı yeniden kurguluyor ve tüm metinlerin öncesini, “kırılmanın başladığı yeri” işaret ediyor.
Bana İsmail Deyin Alıntıları - Sözleri
- Bunca sessizlikten sonra zaman durdu. Geriye ise büyük bir sessizlik kaldı...
- .."Çekmecenin anahtar deliğinden harf harf içeri süzüldüm. Herkes kendi köşesine çekilmiş hikayesini yaşıyordu. Sandalyeye çıktım. Tavandan sarkan ilmeği boynuma geçirdim. Kalbim durdu. Nabzım boynumdan atıyordu. Bilincim kağıttaki mürekkep lekelerine dönüştü."
- Bedenim boşlukta asılı kalmışçasına, yaşamın ve ölümün kıyısında sallanıp durdu. Her an iki taraftan birine düşecek gibiydim. Ruhum, sonsuz yaşam ümidi ile her an ölme korkusu arasında bölünmüştü. Ben hiç kimseyim, hiç kimse... Ne hissetmeyi ne düşünmeyi ne de istemeyi bildim. Tamamlanmamış zavallı bir hikaye kahramanıyım. Geri kalan hayatım, çürümeye terk edilen zihninde bin parçaya bölündü. Şimdi var olmayan bir şehrin varoşu gibiyim. Ben yaşadığımı sanırken ölüyordum, ölümle pençeleşirken de yaşamaya başlıyordum. Bu ruh haline alışmam imkansız gibiydi. Kendimi hikayesine hapsedilmiş zavallı biri gibi görüyordum. Kalktım. Çekmecenin anahtar deliğinden harf harf içeri süzüldüm. Herkes kendi köşesine çekilmiş hikayesini yaşıyordu. Sandalyeye çıktım. Tavandan sarkan ilmeği boynuma geçirdim. Kalbim durdu. Nabzım boynumda atıyordu. Bilincim kağıttaki mürekkep lekelerine dönüştü.
- " Herkes gidiyor, geliyor, sıkıntı çekiyor, seviniyor, çalışıyor, yoruluyor, yaşlanıyor, terk ediyor, terk ediliyor, ayrılıyor ve...Ve ölüyor..." Ah! hayat dedikleri bu mu ? Ben yirmi dört ayar acıyım.
- "Bedenim ruhuma ağır geliyor."
- Bu ülkede, bizim gibi bir avuç insan dışında sanki herkes uyuyordu.
- Gözlerin insanları ele veren tek şey olduğunu biliyordum.
- "İnsan hayatı sıkıntıyla dolu bir uçurumdur."
- "İnsanların yaşamı, karanlıklarından çıkıp bir süre bir mum ışığı çevresinde toplandıktan sonra, herkesin kendi karanlığına dönüp yok olmasından ibarettir."
- "Ölümden yapılmışız biz."
- Mavisi soyulmuş bir gökyüzünün altinda uzanmış yatmaktayim.
- İnsanların yaşamı, karanlıklarından çıkıp bir süre mum ışığı çevresinde toplandıktan sonra, herkesin kendi karanlığına dönüp yok olmasından ibarettir.
- Yaşamın verdiği mutsuzluk, bilinçli olma hastalığı, bedenimin tüm zerrelerine işlemişti ve beni bunaltıyordu.
Bana İsmail Deyin İncelemesi - Şahsi Yorumlar
İnsanların yaşamı, karanlıklarından çıkıp bir süre bir mum ışığı çevresinde toplandıktan sonra, herkesin kendi karanlığına dönüp yok olmasından ibarettir.... (Mehmet Elmascan)
Bana Ismail Deyin: Kitaptaki ana temalardan biri ölüm ve ölümün etrafında gezinenler. insandaki karamsarlık, yanlızlık ve kendine yabancılaşma. Hikayelerin bir biri ile bağlantısı iyi işlenmiş. (Mai Yaşam)
Kitabın Yazarı Yavuz Ekinci Kimdir?
Kürt asıllı olan Yavuz Ekinci, 1979'da Batman'da doğdu. Cennetin Kayıp Toprakları romanında anlattığına benzer bir ailede, Mişrita'da büyüdü. Sırasıyla Yedibölük Köyü İlkokulu (1990), Siirt İmam Hatip Lisesi Orta Kısmı (1993), Batman Endüstri Meslek Lisesi (1997) ve Dicle Üniversitesi Siirt Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği Bölümünü (2001) bitirdi. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde Türk Dili ve Edebiyatı alanında yüksek lisans eğitimine devam ediyor. İstanbul'da bir okulda öğretmenlik yapmaktadır.
Yazmaya öykü ile başladı. İlk öykü kitabı Meyaser'in Uçuşu 2004 yılında yayınlandı. Sırtımdaki Ölüler ile Haldun Taner Öykü ödülünü (2005), Bana İsmail Deyin ile Yunus Nadi Öykü ödülünü (2008) aldı. Öyküleri Almanca, İngilizce, Japonca, Yunanca, Farsça ve Kürtçeye çevrildi. Bana İsmail Deyin isimli öyküsü Nennt Mich İsmael olarak almancalaştırılıp, 2019 senesinde uluslararası Ich Europa projesi kapsamında Dortmund Tiyatrosu tarafından sahneye uyarlandı.
Üç öykü kitabından sonra roman yazdı. Ölümsüzlüğü Tanrıların ona verdiği bir ceza olarak gören Gılgamış Destanı'ndaki Utanapişti ile cesedi Hizbullah'ın ölüm evinde bulunan yazar Asvas'ın hayatını araştıran Berzah'ın Diyarbakır'da yollarının kesişmesini konu alan Tene Yazılan Ayetler adlı romanı 2010 yılında yayımlandı.
Yirminci yüz yılın en trajik olayı olan Ermeni katliamını ve bu katliamdan kurtulan kadınların yaşadıklarını oğul, torun ve babaanne üzerinde hikâye ettiği Cennetin Kayıp Toprakları adlı romanı 2012 yılında yayınlandı. Tayfur Aydın, romanı İz/Reç (2012) adıyla sinemaya uyarladı. Film 31. Uluslararası İstanbul Film Festivali Onat Kutlar Jüri Özel Ödülü'nü aldı. Video Art sanatçısı Fikret Atay, romanı Cennetin Kayıp Toprakları adıyla vidoya çekti. Fikret Atay'ın Cennetin Kayıp Toprakları video çalışması birçok sergide sergilendi.
Almanya'ya sığınmış siyasi bir sığınmacının yılardır haber alamadığı gerilla kardeşini bulmak umuduyla yola çıktığı ve Berlin'den Batman'a, Batman'dan Kandil Dağı'na dek yaptığı yolculuğu hikâye ettiği Rüyası Bölünenler romanı 2014 yılında yayımlandı.
Dağın ardından gelecek düşmanları bekleyen vadideki insanların çırpınışını, çaresizliğini, kaçışını ve yok oluşunu hikâye ettiği Günün Birinde 2016 yılında yayınlandı. Günün Birinde, Ekinci'nin pek çok dile çevrilen ilk romanı oldu. Günün Birinde romanı, 2017 yılında Almancaya çevrildi ve roman Der Tag, an dem ein mann vom Berg Amar kam adıyla Verlag Kunstmann tarafında yayınlandı. Romanın Farsçası Meshki Publication , Yunancası Topos Books Kürtçesi Avesta Yayınları tarafından yayımlandı.
Gürol Tombul, Günün Birinde'yi Ravan: Bir At Masalı adıyla tiyatroya uyarlayıp sahneledi. Ressam Ahmet Güneştekin romanı Amar ve Sara'nın masumiyeti ve Amar ve Sara adlı tablolarıyla yorumladı. Ressam Ahmet Güneştekin'in yorumladığı roman daha sonra Amar ve Sara (2016) adıyla yayınlandı. 2019 senesindeyse ortaokul düzeyi öğrencilerine göre sadeleştirilip, Ravan Bir At Masalı ismiyle Doğan Yayınevi yayımlandı.
Vahiy Meleği Cebrail'in kendisine göründüğünü ve bu çağa peygamber gönderildiğini idea eden Mehdi'nin Büyük Kent'teki arayışını, serüvenini anlattığı Peygamberin Endişesi adlı romanı 2018 yılının Ekim ayında Doğan Yayınevi tarafından yayımlandı. Romanın Almancası Verlag Kunstmann tarafından 2019 yılında Die Tranen des Propheten ismiyle yayımlandı. Kürtçesi Avesta yayınevi tarafından Endîşeya Pexember ismiyle yayımlandı. 2020'de Yunancası ve İtalyancası yayımlanacaktır.
Kitapları
2004: Meyaserin Uçuşu
2007:Sırtımdaki Ölüler
2008: Bana İsmail Deyin
2010: Tene Yazılan Ayetler
2012: Bir Dersim Hikâyesi (katkıda bulunanlardan biridir)
2012: Cennetin Kayıp Toprakları
2014: "Rüyası Bölünenler"
2016: "Günün Birinde "
2016: "Amar ve Sara "
2018: Peygamberin Endişesi
2019: Ravan Bir At Masalı
Ödülleri
2001 Yaşar Nabi Nayır Gençlik Ödülleri, Dikkate Değer Öykü Ödülü
2005: Milliyet Haldun Taner Öykü Ödülü
2005: İnsan Hakları Derneği Öykü Ödülü
2005: Gila Kohen Öykü Ödülü
2008: Yunus Nadi Öykü Ödülü
31. İstanbul Film Festivali (Ulusal Yarışma’da Onat Kutlar’ın anısına verilen Jüri Özel Ödülü’nü kazandı)
Kaynak: https://tr.wikipedia.org/wiki/Yavuz_Ekinci
Yavuz Ekinci Kitapları - Eserleri
- Peygamberin Endişesi
- Bana İsmail Deyin
- Sırtımdaki Ölüler
- Günün Birinde
- Cennetin Kayıp Toprakları
- Tene Yazılan Ayetler
- Rüyası Bölünenler
- Meyaser'in Uçuşu
- Amar ve Sara
- Bırca Bêdengıyê
- Ravan
- Ayeten Li Can Nıvisandi
Yavuz Ekinci Alıntıları - Sözleri
- Kendiliğinden yanan ve bitip sönen bir mumun alevi gibi çaresizdim. Hayatım iki uyku arasında dolaşan kayıp bir rüyaydı. (Rüyası Bölünenler )
- Yaşanmamış hayatımı arıyorum, yaşanmış hayatımın külleri arasında. (Meyaser'in Uçuşu)
- Bedenim boşlukta asılı kalmışçasına, yaşamın ve ölümün kıyısında sallanıp durdu. Her an iki taraftan birine düşecek gibiydim. Ruhum, sonsuz yaşam ümidi ile her an ölme korkusu arasında bölünmüştü. Ben hiç kimseyim, hiç kimse... Ne hissetmeyi ne düşünmeyi ne de istemeyi bildim. Tamamlanmamış zavallı bir hikaye kahramanıyım. Geri kalan hayatım, çürümeye terk edilen zihninde bin parçaya bölündü. Şimdi var olmayan bir şehrin varoşu gibiyim. Ben yaşadığımı sanırken ölüyordum, ölümle pençeleşirken de yaşamaya başlıyordum. Bu ruh haline alışmam imkansız gibiydi. Kendimi hikayesine hapsedilmiş zavallı biri gibi görüyordum. Kalktım. Çekmecenin anahtar deliğinden harf harf içeri süzüldüm. Herkes kendi köşesine çekilmiş hikayesini yaşıyordu. Sandalyeye çıktım. Tavandan sarkan ilmeği boynuma geçirdim. Kalbim durdu. Nabzım boynumda atıyordu. Bilincim kağıttaki mürekkep lekelerine dönüştü. (Bana İsmail Deyin)
- Ah, o mektubu kaç kez okudum! Eli değmiştir diye yazılara kaç kez dokundum parmak uçlarımla. (Sırtımdaki Ölüler)
- Her bahar mevsiminde yaşlılar gelip tespih taneleri gibi duvarın üzerine dizilirlerdi. Yaşlılar burada sıra sıra otururken gençliklerinin gelip önlerinden geçeceğine inanırlardı. O yaşlılardan kimse kalmadı. Hepimizin başına gelecek olan, onların da başına geldi. Kurtlar onları da yedi. (Sırtımdaki Ölüler)
- … okurken kendini binlerce yıl önce yaşamış insanlarla birlikte hissetti. (Peygamberin Endişesi)
- Her boşaltılan köyün hikâyesi bir başka köyün hikayesiyle aynıydı. (Cennetin Kayıp Toprakları)
- ”... bekledim, beklemenin ateşten daha yakıcı olduğunu beklerken öğrendim....” . (Peygamberin Endişesi)
- Ülkemizde herkes aydınlardan ve sanatçılardan kendi kafasından geçenleri ve istediklerini savunmasını ister. Eğer bu isteklerini savunursan senin “aydın duruşu” sergilediğini söylerler. Oysa bu doğru değil. Asvas bu ‘aydın tavrı’ sözünden nefret ederdi. Ona göre aydın tavrı saçmalıktı. Sergilenmesi gerekecek bir tavır varsa o da insan tavrı olmalı derdi. (Tene Yazılan Ayetler)
- ... "aşk bir insan evladına verilecek en güzel şeydir. Fakat aynı zamanda aşk bir insan evladına verilecek en kötü şeydir. Şairin dediği gibi aşk mumdan gemiyi ateş denizinde yüzdürmekmiş evladım..." (Günün Birinde)
- "Eskiden karanlık bugünkü gibi insanın kalbinde, ruhunda, yüzünde ve sesinde değildi. Karanlık evvel zaman önce gecede, kuytu yerlerde, mağaraların derinliklerinde, ceviz ağacının gölgesinde, vadinin ıssızlığında saklanırdı. " (Günün Birinde)
- Annesi hâlâ onun hiçbir zaman gelemeyeceği yolu gözlüyordu. (Tene Yazılan Ayetler)
- Sessizliği bulmak için çöle mi gitsem? İçimdeki sese kulak vermek için mağaraya mı kapansam, yoksa dağa mı çıksam? Nereye gideceğimi, ne yapacağımı bilemez oldum. (Peygamberin Endişesi)
- "Hayat bir bekleyiş değil, gerçekleri görmek için onu hayal etmek yeterlidir." (Meyaser'in Uçuşu)
- Hayranlık duyduğum Asvas, yazdığı romanlar ve öykülerle ölümsüzleşmişti. Başka birçok insan da geride bıraktıkları çocuklarıyla ölümsüzleşiyorlardı. (Tene Yazılan Ayetler)
- Eskiden karanlık bugünkü gibi insanın kalbinde, ruhunda yüzünde ve sesinde değildi. Karanlık evvel zaman önce gecede, kuytu yerlerde, mağaraların derinliklerinde, ceviz ağacının gölgesinde, vadinin ıssızlığında saklanırdı. (Günün Birinde)
- Azdırılmış bir hırs, taşan bir ırmak gibi korkunç ve tehlikelidir. (Tene Yazılan Ayetler)
- Bunca sessizlikten sonra zaman durdu. Geriye ise büyük bir sessizlik kaldı... (Bana İsmail Deyin)
- "Zamanı Tanrı yaşar. İnsanoğlu hep ölmek için... ". (Tene Yazılan Ayetler)
- Amar ile Sara o gece bir ceviz ağacının kovuğunda aşkın verdiği mutlulukla birbirlerine sokularak Cevizler Vadisi’nin masallarından ve geceyi terkisine atıp Amar Dağı’na giden yağız atın ölümsüz hikâyesinden habersiz uyudular. Masalım işte o gece başladı. Cevize, masala ve ata ant olsun ki, Ba’nın Amar Dağı’na kaçmasıyla başlayan masalım, günün birinde Amar Dağı’ndan koşarak köye gelen adamla da bitti (Günün Birinde)