Bahçıvan - Rabindranath Tagore Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Bahçıvan kimin eseri? Bahçıvan kitabının yazarı kimdir? Bahçıvan konusu ve anafikri nedir? Bahçıvan kitabı ne anlatıyor? Bahçıvan PDF indirme linki var mı? Bahçıvan kitabının yazarı Rabindranath Tagore kimdir? İşte Bahçıvan kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Rabindranath Tagore
Çevirmen: Cengiz Durkan
Orijinal Adı: The Gardener
Yayın Evi: Dergah Yayınları
İSBN: 9759950392
Sayfa Sayısı: 120
Bahçıvan Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
1941'de ölen Tagore arkasında pek çok eser bıraktı. Bunlarda güzellik, çocuk sevgisi ve sadelik gibi konuların yanısıra asıl olarak Tanrının varlığı meselesini işledi. Elinizdeki kitap, Hint sanat ve düşüncesinin zirvelerinden biri olan yazarın en çok tanınan eserlerindendir.
Bahçıvan Alıntıları - Sözleri
- “Kaygısızım, ben kalbimin seyyahıyım.”
- "Seninle benim aramda olan bu sevgi, bir türkü kadar sâdedir."
- Beni bıraktın ve kendi yoluna gittin.. Yasını tutmayı ve senin yalnız hayalini kalbimde işlenmiş altın bir şarkı gibi saklamayı düşündüm. Ama ah, benim kara talihim; zaman dar. Gençlik her geçen yıl solar; yaz günlerinin ömrü kısadır, narin çiçekler bir hiç uğruna ölür ve bilge; bana hayatın bir nilüfer yaprağındaki çiy damlası gibi olduğunu söyler. Bütün bunlara aldırış etmeyip, gözümü, bana arkasını dönen birine mi dikmeliyim ? Bu kabalık ve saçmalık olur, çünkü zaman dar.
- Ayaklarım kalbimin yükü ile ağırdır, yorgundur. Ve ben gölgede kıpırdamadan duruyorum.
- "Heyecanla vuran kalbimdir, onu nasıl dindireceğimi bilmem."
- "Sevgi kaynağı gözlerini kaldırıp da bana bir kerecik bakman, hayatımı ölümün ötesine kadar mutlu edecek."
- "Bir kuruşa hurma yaprağından bir düdük almış olan küçük bir kızın parlak gülümseyişi, kalabalığın bütün sevincinden daha parlaktı."
- Kulaklarım değil kalbim duyacak onu.
- "Sormak ateşiyle yanan gözlerin hüzünlü. Onlar beni anlamaya uğraşıyorlar.Tıpkı mehtabın denizin derinlerine işlemek istediği gibi."
- " Uzak şeylerin susuzluğu var bende. Ruhum, loş uzakların eteğinden tutmak iştiyakile çırpınıyor... "
- Sen benim rüyalarımın göğünde dolaşan bir akşam bulutusun. Seni her dem sevgi isteklerimle işliyor ve süslüyorum. Sen benimsin, yalnız benim; sonsuz rüyalarımda oturan! Ayakların, kalbimin arzusundan gelen ışıkla pembe; ey benim gün batımı şarkılarımı deren! Dudaklarının, benim ıstırap şarabımın tadından, yakıcı bir tatlılığı var. Sen benimsin, yalnız benim; ıssız rüyalarımda oturan! İhtirasımın gölgesiyle gözlerini kararttım; ey bakışlarımın derininde gezinen! Seni tuttum ve musikimin ağına sardım sevgilim. Sen benimsin, yalnız benim; ölmez rüyalarımda oturan!
- Günümün sonunda kimsenin konuğu değilim. Uzun gece önümde ve ben yorgunum.
- "Gökten maviyi kim çalabilir?"
- "Birdenbire bir kalbin bilinmeyen adasından ılık bir bahar havası geldi."
Bahçıvan İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Rabindranath Tagore ve Bahçıvan Ben Tagore’yi yıllar önce " Ne çıkar ateşböceği sansalar bizi" ( çok hoşuma gitmişti.) şiirini okuduktan sonra merak edip araştırmış, sonrasında da en bilindik iki eseri olan " Bahçıvan" ve "Gitanjali(ilahiler, yakarışlar) " adlı eserlerini temin etmiştim. Ancak epey zaman öylece durdu kitaplığımda taa ki bugüne değin... Kısa da olsa Tagore'den söz ederek başlamak istiyorum. Hintli düşünce adamı, şâir, 68 yaşında resim yapmaya başlayan bir ressam, Hindistan milli marşının sözlerini yazan, yüzlerce şarkı besteleyen, farklı bir vokal müzik üslubu geliştiren müzisyen, 19 yaşında ilk romanını yazan bir yazar... Peki, Tagore'nin bazı şiirlerinin Bülent Ecevit tarafından dilimize çevrildiğini biliyor muydunuz? Hindistan Devlet Başkanı Nehru, Tagore için " İnsanlıktan yana öyle derin, büyüklükten yana öylesine çok yönlü bir şahsiyet hakkında söz söylemekten sakınırım. " derken Mahatma Gandi ise " Büyük Üstat" ifadesini kullanmıştır. Doğruluğundan emin olmamakla birlikte Atatürk de Tagore için şu ifadeleri kullanmış. " Keşke onun gibi düşünen Asyalılar, Afrikalılar çoğalsa, bütün mazlum milletler zincirlerini kırsalar." Tagore, zengin ve kültürlü bir ailenin 14. çocuğu olarak 1861'de dünyaya gelmiş. 1912' de " Gitanjali" adlı eseriyle Nobel Edebiyat ödülüne layık görülmüş. Bu ödül ile birlikte kendisine sunulan para ödülünü ise, son kuruşuna kadar kurduğu okulu geliştirmek için kullanmış. İngilizler tarafından kendisine verilen " Sir" asalet unvanını, yine İngiltere'nin Pencap'ta gerçekleştirdiği katliamı protesto etmek amacıyla iade etmiş. 2. Dünya savaşı yıllarında ; Nazi Almanyası'nın politikalarına da şiddetle karşı çıkmış. " İnsanlığın sonsuz kişiliği, ancak bütün insan ırklarının muhteşem bir ahenkleşmesi içinde meydana gelebilir!" İfadesinde görüldüğü gibi; hayatı boyunca insanlığın onuru, ırkların kardeşliği, evrensel barışın sağlanması için elinden gelen mücadeleyi vermiş bunu da şiirlerine, müziğe, resimlerine yansıtmış müthiş bir düşünce adamı. Bahçıvan, Tagore'nin eşine duyduğu sevginin verdiği ilhamla yazdığı lirik şiirlerin yine doğa sevgisi ile iç içe yer almasıdan oluşuyor. Ben, Dergah yayınlarından alıp okudum. 119 sayfadan oluşmakta. Bir günde hatta 1 saat içerisinde okuyup bitirilebilecek kısacık bir şiir şöleni diyebilirim. Öyle yürekten, samimi, içli ve de fazlasıyla zarif cümleler yer alıyor ki, soğuk bir havada içilen sıcacık çayın içinizi ısıtması gibi. Hani, Ahmet Haşim diyor ya: “ Şiir hissedilmek içindir. diye ...” Hakikaten Tagore’nin şiirleri de öyle. Bir şey var hissetmemizi istediği... Ben, fazlasıyla hissedilmeyi ve daha çok okunmayı hak eden unutulmuş bir şâir olduğunu düşünüyorum Tagore’nin. Şunu da belirtmeden edemeyeceğim yine de Tagore'yi kendi dilinde okumak isterdim. Bilemiyorum bana sanki farklı dillerden dilimize çevrilen şiirleri okumak yavan, kuru bir tad veriyormuş gibi geliyor. Bahçıvan'ı okuduğumda da bunu hissettim. (Çeviri önemli her daim.) Not: Pek çoğunuz zaman kaybı olarak görebilir, beğenmeyebilir. ( Ben de tam anlamıyla beğendiğimi söylemiyorum zaten) Ama yine de Tagore’ yi anlamaya, tanımaya çalışalım derim ben. “Çiçeğini kopardım, ey Felek! Onu bağrıma bastım ve dikeni battı. Gün solup da karanlığa gömüldüğünde, çiçeğin de solmuş olduğunu gördüm, fakat acısı kaldı. Kokulu ve mağrur daha nice çiçekler gelecek sana, ey Felek! Fakat benim çiçek toplama zamanım geçti artık ve karanlık gecede çiçeğim yok elimde, yalnız acısı kaldı..." s.84 " Her şey bir yerde son bulur ve karanlıktaki yalnızlık insanın sadece kendisine aittir." s. 93 (Seda Zerentürk)
Bir Bahar Sabahı Şarkı Söyleyerek: O bir şarkı söylemiş! Tagore, Bahçıvan’da çiçekler dermiş, bulutlardan gözyaşı dökmüş, dizelerinin arasına aşkı katmış ve kavuşamamayı derin çizgilerle anlatmış bize. Sonra bütün hayatı baştan sona elalmış dünyanın hiçliği, geçiciliği, insanların kimsesizliği üzerine kelam etmiş sonra sözü aşka getirip “hepsine değer” demiş. Tagore’un bahçesinde onun derdiği çiçekleri okumanızı tavsiye ederim. Gerçekten etkileyici, yürek yakan bir kitap olmuş. (İrfan Gürkan Çelebi)
Bahçıvan PDF indirme linki var mı?
Rabindranath Tagore - Bahçıvan kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Bahçıvan PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Rabindranath Tagore Kimdir?
Atalarının kökü 11. yüzyıla dayanır. Bu soyun kurucusu Kanaj'lı bir Brahman'dı. Babası Maharshi Devendranath Tagore, varlıklı bir din adamıydı. Rabindranath, özel öğretmenlerden ders alarak orta öğrenimini yaptıktan sonra 17 yaşında Londra'ya gönderildi. Londra'da hukuk okudu. Burada edebiyat kültürünü geliştirdi. En çok etkisinde kaldığı edebiyatçı, doğaya yapıtlarında geniş yer veren İngiliz şair William Wordsworth'tür.
Rabindranath Tagore'un yaşam ve sanat görüşlerinin gelişmesinde en büyük rolü, 19. yüzyılın başlarında Bengalli Raca Rammahun Roy oynamıştır. Onun ve babasının etkileri altında şairin dünya görüşü Hindin geleneksel kast sınırlarını aşarak, panteist bir dünya inanışının yanı sıra, Hindu dininin tekelci ve çok gelenekçi çemberini kıran bir olgunluğa kavuşmuştur. Öğretmeni Roy; Hindistan'da dinin oynadığı büyük rolü bildiği için, her şeyden önce bu alanda reform yapmak zorunluluğu duymuştu. Kendisi Hindu olduğu için Hind dininin bozulmasına üzülüyordu, fakat sosyal gerçekleri görecek kadar ileri görüşlü bir insan olduğundan reform yoluna gitmedi. 1930'da Hindistan'da yeni bir mezhep olan Brahmoizmin temelini attı. Brahmo Samaj adı altında tanınan bu hareket Hinduluk, Müslümanlık ve Hristiyanlığın ortaklaşa değerlerini bir çatı altında toplamaktaydı. Bu yeni din, mucize ve kerameti bir yana iter, her şeye egemen mutlak ve yanılmaz bir kuvvet yerine, bilgelik ve aşkın esin kaynağı olan insan ve dünyayı kavrayan, yücelten bir varlığa inanır. Bu Tanrı Upanishad'lardan alınan bir cümleyle tamamlanır: "Tektir ve biçimi yoktur, ama binbir amaçla, binbir şekle girer.."
Brahmo Samaj'ın belli başlı sosyal ülküleri kardeşlik, ahlaklılık, insanseverlik, kadınlığın yükseltilmesi, kastların kaldırılmasıdır. Bu noktalarda klasikHinduizmin karşısındadır. Rammahun Roy tarafından kurulan Brahmo Samaj; Rabindranath Tagore'un babası ile Keshup Shandrasen tarafından geliştirildi. Tagore'un bu yeni oluşturulan mezhepten etkilenmesi; 22 yaşında yazmaya başladığı yıllara denk gelir. Bu yıllarda daha sonradan ilinti kuracağı Avrupa kültürüne pek rastlanmaz.
O yıllarda Bengal Hindistan'ın her bakımdan canlı ve ileri bölgesiydi. Din, edebiyat, politika alanlarında yeni görüşler beliriyordu. Kendisinden önce edebiyatta yenilik yapmış olanlar olmasına rağmen, kendisini tutuculuktan kurtaran ilk şair ve yazar olarak bilinir. İlk yazdığı "Sabah Şarkısı" adlı şiiri yüzünden şiddetli eleştirilere maruz kalmıştır. Doğa ve insan sevgisinin yoğun olduğu Kitan Jali'nin ünü dünyaya yayılmıştır. Eserlerinde ince bir lirizmle, mistisizm harmanlanır.
Hindistan'ın İngiliz Emperyalizminin boyunduruğundan kurtulması için büyük çabalar sarfetmiş ve bunu ılımlı bir üslupla yapmıştır. Edebiyat alanında ki başkaldırısını yeterli bulmayıp gençliğin milliyetçi bir eğitimle yetiştirilmesi amacıyla 1901'de Kalküta yakınlarında ki Balpur'da Sükun Barınağı anlamına gelen Santiniketan adını verdiği bir okul kurdu. Bundan başka Bangadorshan adıyla edebiyat dergisinin başyazarı oldu. 1924'de Batı ve Hint geleneklerini kaynaştıran Vishna-Bharati Üniversitesi'nin oluşumuna yol açtı.
Bengalî dilinde yazdığı yapıtlarınının, hemen hemen hepsini kendisi ingilizceye çevirdiği için, dünyanın onu hızlı tanıması kaçınılmaz oldu. 1913'teRomain Rolland'ın çok övdüğü Gora adlı romanıyla Nobel Edebiyat Ödülü'nü aldı. Kitapta Gora adlı bir gencin hayatından kesit sunulur. 1915 yılında İngiltere "Sir" unvanını verdi. 1919, Hindistan tarihinde bir dönüm noktasıdır. Amritsar Kıyımı, Gandi'nin ulusal önder olarak belirmesi bu yıl içinde olmuştur. Gandi ve Tagore iki yakın dosttur. 21 Mart 1919'da çıkarılan bir yasayla, yönetimin savaş döneminde kullanabildiği özel yetkileri barış döneminde de elinde tutması sağlanıyordu. Irkçılık temellerine dayanılarak çıkarılmış bir yasaydı. Gandi pasif direnişi gündeme getirdi. Kısa süre sonra, 13 Nisan'da Amritsar'da halktan 400 kişi öldürüldü, 2 bin kişi de yaralandı. Altın Tapınak'a girilip Sihler'in üzerine ateş açıldı. Pencap'ta sıkıyönetim ilan edildi. Tagore bir şeyler yapmak gerektiğine inanıyordu. Genel Vali Lord Chelmsford'a bir mektup yazarak Sir unvanını geri verip, Gandi'ye destek oldu.
67 yaşında resim yapmaya başlamasıyla, kast ve emperyalist sistemlere karşıtlığı ve üstün yeteneğiyle dünyanın sayılı şairleri arasına girmiştir. 7 Ağustos 1941'de doğduğu şehir Kalküta'da ölür.
Rabindranath Tagore Kitapları - Eserleri
- Gitanjali
- Gora
- Kimse Bize Ait Değildir
- Aşka Çağrı
- Bahçıvan
- Aşk Şiirleri
- Fəlakət
- Avare Kuşlar
- Meyve Zamanı
- Büyüyen Ay
- Yüreklere Yakılan Ezgi
- Sessizlikle Yıka İçini
- Firari
- Chitra
- Profil
- 101 Şiir
- Acıkan Taşlar
- Sadhana - Yaşamın Kavranışı
- Ayın Bitmeyen Çocukluğu
- Ganj Yunağı'nın Öyküsü
- Veda Şarkısı
- Seçilmiş əsərləri
- Milliyetçilik
- Şairin Dini
- Yurt ve Dünya
- Rusya'dan Mektuplar
- Meyve Hasadı
- Seni Seviyorum - Seçilmiş Şiirler
- Kabil'li Meyve Satıcısı
- Öyküler
- Oyun Kağıtları Krallığı
- Yaratıcı Birlik
Rabindranath Tagore Alıntıları - Sözleri
- "Bazı insanlar kendi âdetlerine aykırı gelen şeylere kızarlar ve gücenirler; ahirete dair olan fikirlerini bile, gecelik takkeleri yahut terlikleri gibi, kendi âdetlerine uydurmak isterler; evlerinin kapısını açan anahtarın ahiret kapısını da açmasını beklerler." (Şairin Dini)
- Ölümde çokluk birlik olur, yaşamdaysa birlik çokluk olur. Tanrı ölünce din tek olacaktır. (Avare Kuşlar)
- Yıldızlar, ki sayısız kez korkunç ölüm manzaraları görmüşlerdi, buna rağmen ışıkları yine çok güzel, yine göz alıcıydı. (Ganj Yunağı'nın Öyküsü)
- Avrupa toprağında doğup, bazı doğurgan yabanotları gibi, tüm dünyayı istila eden siyasî medeniyet dışlayıcılığa dayanır. Yabancıları ya uzağında tutmak ya da yok etmek için hep tetiktedir. Eğilimlerinde etobur ve yamyamdır, diğer halkların kaynaklarıyla beslenir ve onların tüm geleceğini yutmaya yeltenir. Başka ırkların itibar kazanmasından daima korktuğundan onlara tehlike gözüyle bakar. Kendi sınırlarının dışında ne kadar büyüklük belirtisi varsa hepsini yok etmeye çalışır ve daha zayıf insan ırklarını sonsuza kadar zayıf kalmaya zorlar. (Milliyetçilik)
- Ümumiyyətlə, dünyada həqiqi bir şeyə rast gəlmək çox çətindir. (Fəlakət)
- Nafile sözcüklerle boğmayalım bu anı, bırakalım gönüllerimiz bir susku deryasına kapılsın, sürüklensin tüm düşüncemiz sahili olmayan bir ummana... (Firari)
- İnsan kalbi ne kadar kötüdür! (Gora)
- Gerçek olan bir şey var; yaratıcı, erkek ile kadının doğalarına belirgin farklılıklar koymuştur, ama Batı kültürü o farklılıkları tamamen silmeye çalışmaktadır. Kadınlar erkek olmaya çalışıyorlar, erkekler de kadın; kadın, erkeksi kişiliği yaşam felsefesi olarak görmeye, erkek de kadınsı kişiliğe bürünmeyi yaşamının zevki saymaya başlamıştır. (Ganj Yunağı'nın Öyküsü)
- "Gökten maviyi kim çalabilir?" (Bahçıvan)
- “İnanma sakın doğruluğuna Aşk ne biter Ne tükenir.”:::!!! (Aşka Çağrı)
- farklı dilde susmayı seçersin.... (Yüreklere Yakılan Ezgi)
- Geri ver beni- her şey senin olsun Senin olsun- özgür kıl yüreğimi (Aşka Çağrı)
- "Sislerle yağmurun tüllediği Yüreğimin kimsesizliğinde Yetim bir akşamın İç çekişini duyuyorum." (Aşka Çağrı)
- "Sevinç insanın kendi benliğinden ayrılmasının neticesidir. O ruhun serbestliğinde yaşar. Güzellik, kendi yüksek değerinden başka bir cazibe taşımaksızın kalplerimizi tatmin eden bir realitedir." (Şairin Dini)
- Tanrı koca koca krallıklardan usanır, ama küçük küçük çiçeklerden bıkmaz. (Avare Kuşlar)
- “Milleti milletten, bilgiyi bilgiden, insanı ve doğayı birbirinden ayırırız. İnşa ettiğimiz duvarların ötesinde her ne varsa içimizde güçlü bir şüphe uyandırır ve tarafımızca tanınacak her şeyin tanınırlık sınırımıza sokulması için önce zorlu bir mücadele vererek bize ulaşması gerekir.” (Sadhana - Yaşamın Kavranışı)
- İyilik-kötülük, acı-keder gibi olgular yaşam boyunca çeşitli çatışmalara sebep olduktan sonra kişiliği bir karar aşamasına ulaştırır. (Ganj Yunağı'nın Öyküsü)
- Acılar kaldı bana artık yalnızca ve yalnızca. (Aşk Şiirleri)
- Ömrümüz birbirinden uzaklaşacak ve sevgimizde unutulacak. (Büyüyen Ay)
- Yalnız məhəbbət səhvlər, pozuq ahənglər içərisində şənlik tapmağa qadirdir, (Fəlakət)