Atatürk İhtilali - Mahmut Esat Bozkurt Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Atatürk İhtilali kimin eseri? Atatürk İhtilali kitabının yazarı kimdir? Atatürk İhtilali konusu ve anafikri nedir? Atatürk İhtilali kitabı ne anlatıyor? Atatürk İhtilali PDF indirme linki var mı? Atatürk İhtilali kitabının yazarı Mahmut Esat Bozkurt kimdir? İşte Atatürk İhtilali kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Mahmut Esat Bozkurt

Yayın Evi: Kaynak Yayınları

İSBN: 9789753433679

Sayfa Sayısı: 423

Atatürk İhtilali Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Mahmut Esat Bozkurt, Kemalizmin en önemli teorisyenlerinden biridir. Atatürk İhtilali adlı bu eser, Atatürk'ün direktifiyle Mahmut Esat Bozkurt'un İstanbul Üniversitesi'nde vermiş olduğu konferanslardan derlenmiştir.

Kemalizmi ilk sistemleştirme çabasıdır. Bozkurt, bu önemli eserinde devrimlerin insanlık tarihindeki rolüne ilişkin teorik saptamalarda bulunuyor; toplumları materyalist bir bakış açısıyla ele alıyor ve Türk toplumunun değişimini sosyal nedenleriyle birlikte inceliyor.

Eserin günümüz açısından bir önemi de kitaptaki fikir ve görüşlerin Atatürk'ün onayından geçmiş olmasıdır.

Atatürk İhtilali Alıntıları - Sözleri

  • "Milleti kurban edenler, millete kurban olur." - Namık Kemal
  • İhtilal, milletleri insan gibi yaşama olanaklarını veren en yüce bir kuvvettir. Başka bir ifadeyle ihtilal, tarihin alın yazısıdır. Ret ve inkarı kabul olmayan bir olgudur.
  • “Atatürk İhtilali, Bizanslaşan saltanatı, vatansız ve milliyetsiz hilafeti kaldırdı. Ve bütün bunlardan dolayıdır ki, milliyetçiyiz, cumhuriyetçiyiz, laikiz...”
  • "Gazi Mustafa Kemal, Türk milletinin önünde ilerleyen bir zafer bayrağıdır. Bu bayrak bugün de yarın da öbür gün de bütün güçlükler üstünde yükselecek ve hep yenecektir."
  • "Atatürk ölebilir mi? Türk milleti, Türk vatanı yaşadıkça o da yaşayacaktır."
  • “Atatürk İhtilali’nin belirli yönü Türk milliyetçiliğidir! Türk olmaktır! Geçmişi bu prensip temizledi. Yeniliği bu prensip getirdi.”
  • Ve Namık Kemal'in dediği gibi: "Milleti kurban edenler, millete kurban olur."
  • Yine Fransızca İllustration mecmuası “Tarih çok büyükler gördü. İskenderleri, Napolyonları, Büyük Pedroları, Washingtonları... Fakat yirminci asırda büyüklük rekorunu Atatürk, bu Türk oğlu kırdı”. diyordu. Atatürk ölebilir mi ?
  • "Türk yenildi derlerse inanmayınız. Yenilen kumandandır." - Mustafa Kemal Atatürk, Meclis Zabıtları

Atatürk İhtilali İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Kemalizm'i Savunuyoruz, Çünkü:: Türkiye'de hukuk düzeninin ilk temellerini atan Bozkurt, aynı zamanda Kemalizm'in bir ideoloji haline gelmesini sağlayan kuramcıların başında yer almakta. Öncelikle şunu belirtmek isterim ki, Kemalizm çok farklı noktalara çekilebilen bir fikir ne yazık ki. Ben her ideolojinin bu şekilde olduğunu da düşünmüyorum. Kemalizm'i bir din olarak tanımlayan dahi vardır. Ben tek tek bu fikirleri değerlendirmeyeceğim. Bunu yapmaya kalkarsak, gerçek Kemalizm'in yolundan sapmış oluruz. Ama küçük bir örnek vererek devam etmek isterim ki; 1980 Darbesi'ni gerçekleştiren Kenan Evren, Atatürk ilke ve inkılaplarını yeniden tesis etmekten söz eder fakat kendi iktidar süresi boyunca Atatürk'ün inkılaplarını yok etmekten başka bir şey yapmaz. Seçim mitinglerinde, Türk halkını birleştiren şeyin din olduğunu söyler ve din eğitimini okullarda zorunlu hale getirir. Bu aktarımımdan da anlayacağınız üzere, Atatürk'ün değer verdiği ilkelerin başında yer alan "laiklik", Evren ile çok büyük darbeye uğramıştır. Atatürk heykelinin içi boşaltılmış, Atatürk bir heykelden öteye gidememiştir. Atatürk'ün fikirlerini zaten anlamayan kişiler ise Evren'in Atatürkçülüğünü görüp Atatürk'ten daha çok uzaklaşmıştır. Atatürk bir put görünümü kazanmıştır ve hiçbir anlamı yoktur, onlar için... Bu tarzda verilecek çok örnekler var, ben söylediklerimin altı boş kalmaması adına bu örneği verdim. Ki bu örnek bile, çok farklı noktalara taşınabilir. Ben üzerinde çok durmamaya çalıştım. Bir defa, kullanmaya korktuğumuz bir lafı tanımlamak istiyorum, bu tanım kitaba da adını vermiştir: "İhtilal". Bize ilköğretim, ortaöğretim ve yükseköğretimde bahsedilen "Atatürk İnkılapları" ifadesi, belirli bir noktada hatalı kullanımdır. Çünkü Atatürk'ün yaptığı şey, temeliyle siyasi, toplumsal ve özellikle ekonomik bir değişimdi. Bu değişimi kuşkusuz "ihtilal" diye tanımlamak gerekir. İnkılap dediğinizde, var olan sistemde yapılan değişimleri ifade etmiş olursunuz. Bizim asıl ilgilendiğimiz, Atatürk'ün bu cumhuriyeti nasıl bir ideoloji ile kurduğu. Buraya yoğunlaşırsak, gerçek anlamda bir kuram elde edebiliriz. Pekala ihtilal, genel anlamıyla, olması gereken bir şey midir? Kant buna karşı çıksa da, Schopenhauer, Locke gibi isimler ihtilalin bir hak olduğunu şiddetle savunur. Her yirmi yılda bir ihtilalin olabileceğini söylerler. Ben bu ifadeye tam katılmasam da, ihtilalin belirli açıdan iyi olduğunu düşünüyorum. Toplum dinamik bir yapıdır, bu sebeple sık sık yenilenmesi gerekir ki, hayatta kalabilsin. Bu anlamda ihtilal bir gerekliliktir. Bozkurt; ihtilalin tam olabilmesi için "ekonomi"nin mutlak önemini vurgular. Bunu söylerken bazı ihtilallerin eksik kalma nedenlerini, tafsilatlarıyla izah eder. Bunu yaparken komünizm, milli sosyalizm, faşizm gibi ideolojilerin ekonomik anlayışıyla Atatürk'ün benimsediği Devletçilik arasında mukayeseler yapar ve anlamlı sonuçlar elde eder. İhtilalin gerçekleşmesinde etkili diğer unsurlar arasında; kin ve düşmanlığın yok edilmesi yer almaktadır. Bunu anlatırken Spartaküs ve Fransız İhtilallerinde, ihtilal yapan arkadaşların arasında meydana gelen kıskançlık duygularına yer verilir. Hatta, bu saydıklarımın imparatorlukları adeta yediği söylenmiştir. Biliyorsunuz ki, Osmanlı'da iktidar uğruna kardeşini öldürtenden tutun da, bunun için yasa çıkaranlar vardır. Yani, kardeşi katletmenin tabii olabileceğine dair kanun çıkaranlar. Bunları sıraladıktan sonra saltanat sisteminin felsefesi sorgulanır. Dikkatli düşünüldüğünde; saltanat sistemi, bir nevi eşkiyalık ile kurulmuştur ve sokak kavgaları gibi dövüşlerle değişimlere uğramıştır. Padişahlık sistemi Atatürk ile beraber tabii ki kaldırılmamıştır, zira padişahlık doğrudan halkın kendisine verilmiştir. Dünya üzerinde hangi düşünce var ki, halka doğrudan önem vermiştir? Şimdi, bazıları diyor ya; Atatürk'ün ihtilali, doğrudan bir dikta ve faşisttir (veya milli sosyalist diyen de var). Ben şunu demek istiyorum ki; Atatürk'ün Türk algısı, hiçbir zaman kafatasına göre Türk olmamıştır. Atatürk'e göre, kültürel ve dilsel anlamda ortak olan paydada birleşmek, Türklük için yeterlidir. Komünizm'de önemsizliğe itilmiş bireysellik, Atatürk'ün fikirleri içerisinde hatırı sayılır bir öneme getirilir. Bu gibi verilecek bir sürü örnek vardır. Uzun lafın kısası; faşizm hayatın geçmişi, komünizm hayatın ilerisi iken, Kemalizm hayatın şimdi'sidir. Atatürk, her zaman için Şimdi'ye odaklanmıştır ve böyle başarılı olmuştur. Ayrıca bilimsel bir kişidir de. Oturduğu yerden hayaller yazmamıştır sayfalara. Önce kafasındakileri yapmıştır ve bunun ürünü olarak aslanlar gibi o meşhur Nutuk'unu okumuştur. Yaptıklarının kanıtıdır o metin. Olay tamamen bu. Kitap içerisinde dilin önemi üzerinde durulur ve bence de en çok konuşulması gereken konudur bu. Git gide küreselleşen dünyada, kendi dilimizi ne ölçüde doğru kullandığımız, ciddi tartışmalıdır. Gerçek şu ki; köken olarak, tüm diller arasında neredeyse en eskiye dayanan Türk dili, özellikle İslamiyet sonrasında, gerektiği önemi çok alamamıştır. Elbette istisnalar var, en basitinden Fuzuli, Ali Şir Nevai gibi kıymetli kişilerin bu konudaki düşünceleri bile verilebilir. Ama şunu demem gerekir ki; doğal olarak Arapça ve Farsça ile haşır neşir olan Türkler, bu dillerin ağırlıkta olduğu Osmanlıca ile eserler vermiştir. Kendi öz dilimizin kullanımına uzun bir süre ara verdik. Atatürk ile bu tekrardan diriltilmiştir. Bir milletin dili yoksa, o millet kendine "yaşıyorum!" diyemez. Hangi dilde konuşursan, o millete dönüşürsün. Bu birçok anlamda doğru. İnsanın düşünme şeklini dahi etkileyen dil; biz Türkler için ilk korumamız gereken öge olarak karşımıza çıkmaktadır. Kemalizm; Altı Ok'ta belirtildiği üzere: Cumhuriyetçilik, Halkçılık, Milliyetçilik, İnkılapçılık, Laiklik, Devletçilik ilkelerinden oluşmaktadır. Burada bahsi geçen hiçbir ilke, günümüzde manasını yitirmemiştir. Aksine, daha güçlü bir şekilde kendini gösterebilecek konumdadır. Nasıl ki, biz Türkler matbaayı kullanmaya başladığımız dönemde Avrupa çok ilerideydi, bu olayı kendimize feyz alarak, şuan için de yenilikler üstüne yenilikler yapıp bilim dünyasında sesimizi duyurmamız gerekmekte. Bunu yaparken Atatürk meşalesini yakıp yılmadan ilerlememiz gerekecek. Şunun iftihar ediyorum ki, Atatürk zamanında yaşamış bir kişiydi ancak onun emanet ettiği gençlik bir kişi değil, çok daha fazlası. Bir sürü Atatürk olduğuna inanıyorum ve görüyorum. Ama özetle vurgulamam gerekirse, ekonominin ihtilallerdeki önemi her sayfada söylenir. Sağlam devrim yapmışsındır ama halk açtır, ne anlamı kalır? İnkılapçı 2. Mahmut'tan örnek verilir. Tebdil gezen 2. Mahmut; limonatacıya 2. Mahmut'un mu, 3. Selim'in mi iyi olduğunu sorar. Limonatacı ikisine de beddua eder, çünkü ikisinin de devrinde limonatayı aynı ücretten sattığını söyler. Burada vurgulanan temel nokta; yapılan devrimin bir ekonomik zaferle taçlandırılmasıdır. Evet, 2. Mahmut ciddi inkılaplar yapmıştır ama bunu ekonomik bir değişimle güçlendirmediğin müddet, her şey boşa gider. Son olarak şunu demek istiyorum ki; Kemalizm, kuru bir demokrasi değildir, komünizm veya faşizm gibi bir şey de değildir. Akla uygun ilerleyen bir fikrin babasıdır Kemalizm. Atatürk hiçbir zaman, hiçbir faktör sebebiyle iki insanı birbirinden ayırt etmemiştir. Burada anlattığımız Atatürk, hayallerimizdeki Atatürk değildir, var olan Atatürk'tür. Bir hatası olduysa Atatürk'ün, bunu yine gurur duyarak söyleriz. İcabında Atatürk de bir insandı, hata yapması kadar tabii bir durum yoktur. Vakıa gerçekleri saptırmak isteyen bir kesim olsa da, biz Atatürk'ün manevi ruhunu her daim içimizde yaşattığımız için endişe duymuyoruz. Tek derdimiz, bu hayatı doğru düzgün yaşamaktır. Hayat bir dövüştür, biz bu dövüşü kazanmak istiyoruz. İnsanlığın kazanmasını istiyoruz. Emperyalizmin yok olmasını ve her halkın kendi içerisinde mutlu yaşamasını istiyoruz. Yardımlaşma, dayanışma istiyoruz. Bu yüzden de Kemalizm'i istiyoruz ve savunuyoruz. (Yusuf Bozdağ)

Mahmut Esat Bozkurt (1892- 1943) Atatüɾk'ün yakın çalışma aɾkadaşlaɾından ve Tüɾkiye'de hukuki temelleɾinin atılmasında katkılaɾda bulunmuş biɾ devlet adamıdıɾ. 1892'de o dönemde İzmiɾ'e bağlı biɾ kaza olan Kuşadası'nda doğdu. Babası Kuşadası'nın ileɾi gelen aileleɾinden Hacımahmutoğullaɾı'ndan Hasan Bey'diɾ. İki yıl İzmiɾ İdadisi'nde okuduktan sonɾa, II. Abdülhamid yönetimine kaɾşı mücadeleye katılan dayısı Ubeydullah Efendi ile biɾlikte İstanbul'a gitti. 1911'de İstanbul Hukuk Mektebi'nden mezun olan Mahmut Esat Bozkuɾt, İsviçɾe'de Lozan ve Fɾeibuɾg üniveɾsiteleɾinde öğɾenim göɾdü ve kaρitülasyonlaɾ konusunda doktoɾa yaρtı. İzmiɾ'in Yunanlılaɾ taɾafından işgalinden sonɾa Kuɾtuluş Savaşı'na katılmak üzeɾe yuɾda döndü ve Ege Bölgesi'nde Kuvayı Milliye teşkilatının iςinde yeɾ alaɾak, önemli yaɾaɾlıklaɾ gösteɾdi. TBMM 1. Dönemi'nde İzmiɾ'den milletvekili olaɾak Meclis'e giɾdi. Meclis'te Anayasa Komisyonu ve Dışişleɾi Komisyonu'nda çalıştı. 12 Temmuz 1922'de Rauf Bey'in (Rauf Oɾbay) başkanı olduğu IV. İcɾa Vekilleɾi Heyeti'nde İktisat Vekilliği'ne seçildi. 11 Ağustos 1923'de başlayan TBMM 2. Dönem'de İzmiɾ'den tekɾaɾ milletvekili seςildi. Ali Fethi Bey'in (Ali Fethi Okyaɾ) başkanlığında kuɾulan V. İcɾa Vekilleɾi Heyeti'nde ikinci kez İktisat Vekilliği'ne seçildi. 20 Nisan 1924'te kabul edilen Teşkilat-ı Esasiye Кanunu'nun (Anayasa) hazıɾlayıcılaɾı aɾasında yeɾ alan Mahmut Esat Bozkuɾt, 22 Кasım 1924'de Ali Fethi Bey'in 3. hükümetinde Adliye Vekilliği'ne atandı. 5 Кasım 1925'te Ankaɾa Hukuk Mektebi'nin açılmasında büyük payı oldu. *** Bozkurt, 3. ve 4. İsmet İnönü Hükümetlerinde de Adliye Vekili olarak görev yaρtı. Türk Medeni Кanunu (17 Şubat 1926), Türk Ceza Кanunu (1 Mart 1926), Кabotaj Кanunu (19 Nisan 1926), Borçlar Кanunu (22 Nisan 1926), Ticaret Кanunu (29 Mayıs 1926), Hukuk Muhakemeleri Usulü Кanunu (18 Haziran 1926) gibi Türkiye Cumhuriyeti hukuk sisteminin temel yasaları, Mahmut Esat Bozkurt'un Adliye Vekilliği döneminde hazırlandı ve yürürlüğe girdi. *** Cumhuriyet tarihinde Bozkurt-Lotus vakası olarak adlandırılan, Bozkurt adlı Türk gemisiyle Lotus adlı Fransız gemisinin 2 Ağustos 1926'da Ege Denizi'de çarpışması nedeniyle iki ülke arasında çıkan anlaşmazlıkta Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni Lahey Uluslararası Adalet Divanı'nda temsil etti. (1927). Bu dava, tarihçiler tarafından, Türk hukukunun ve adalet örgütünün kaρitülasyonlar dönemini geride bırakarak insan ve egemenlik haklarına dayalı çağdaş hukuk düzeyine yükseldiğinin bir simgesi olarak değerlendirilmektedir. 1934'de Soyadı Кanunu'nun yürürlüğe girmesiyle Mustafa Kemal Atatürk tarafından 'Bozkurt' soyadı verildi. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi ve Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde Anayasa ve Devletler Hukuku profesörlüğü de yaρtı. *** 1935 yılında Mason Locaları'nın kaρatılmasında büyük rolü vardır. *** 21 Aralık 1943'de beyin kanaması sonucu İstanbul'da ölen Mahmut Esat Bozkurt, TBMM'de 1. Dönemden ölümüne kadar sürekli İzmir Milletvekili olarak görev yaρtı. Bozkurt'un kabri İzmir ili Selçuk ilçesinde özel bir mezarlıktadır. ******* Hukuk profesörüyüm diye ortalıkta gezenler nere soyadı da kendi de Bozkurt olanlar nere? Atatatürk ve Türk milletinin öz hakkını kullanarak gerçekleştirdiği ihtilali böyle dolu bir insandan okumak ve yaptığı karşılaştırmalar ile Türk ihtilalinin ve inkılaplarının haklılığını bir kez daha kavramak muazzam. Utansın yerini dolduramayacak olan dalkavuklar! (S.)

''Huzuruna param parça olmuş bir gönülle, öksüz kalmış, yırtık pırtık bir kitapla çıkıyorum.'' Mahmut Esat Bozkurt, şüphesiz Cumhuriyet döneminin en kültürlü insanlarından birisi. Bilgi birikimini size aktarırken sıkmıyor, zorlamıyor, dayatmıyor. Dili zaten çok ince. Başbuğ Atatürk'e olan sevgisi de malumunuz. Aslında ben 3 cilti de bitirdim bu kitapta 2 cilt olarak var. İhtilalin kelime anlamından başlayıp, dünyadaki ihtilalleri inceleyerek ilerledi. Rejimleri değerlendirdi. Tarihi olaylarla fikirlerini sabitledi. Açıkçası kendisine hayranlığım her sayfada daha da arttı. Kendisi geçmiş dönemden günümüze ışık gibi yansıyor. Fikirleri bizim fikirlerimiz, temeli binlerce yıllık ama medeni fikirler. Türk Milliyetçiliğinin kalesi sayılan Bozkurt, el üstünde tutulması gereken aydınlardan. Hak ettiği değeri bulması için çabalayalım. Örnek alalım. (Sezgi)

Atatürk İhtilali PDF indirme linki var mı?

Mahmut Esat Bozkurt - Atatürk İhtilali kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Atatürk İhtilali PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Mahmut Esat Bozkurt Kimdir?

Atatürk'ün yakın çalışma arkadaşlarından ve Türkiye'de hukuki temellerinin atılmasında katkılarda bulunmuş bir devlet adamıdır.

1892'de o dönemde İzmir'e bağlı bir kaza olan Kuşadası'nda doğdu. Babası Kuşadası'nın ileri gelen ailelerinden Hacımahmutoğulları'ndan Hasan Bey’dir. İki yıl İzmir İdadisi'nde okuduktan sonra, II. Abdülhamid yönetimine karşı mücadeleye katılan dayısı Ubeydullah Efendi ile birlikte İstanbul'a gitti.

1911'de İstanbul Hukuk Mektebi'nden mezun olan Mahmut Esat Bozkurt, İsviçre'de Lozan ve Freiburg üniversitelerinde öğrenim gördü vekapitülasyonlar konusunda doktora yaptı. İzmir'in Yunanlar tarafından işgalinden sonra Kurtuluş Savaşı'na katılmak üzere yurda döndü ve Ege Bölgesi'nde Kuvayı Milliye teşkilatının içinde yer alarak, önemli yararlıklar gösterdi.

TBMM 1. Dönem inde İzmir'den milletvekili olarak Meclis'e girdi. Meclis'te Anayasa Komisyonu ve Dışişleri Komisyonu'nda çalıştı. 12 Temmuz 1922'de Rauf Bey'in (Rauf Orbay) başkanı olduğu IV. İcra Vekilleri Heyeti'nde (12 Temmuz 1922 - 4 Ağustos 1923) İktisat Vekilliği'ne seçildi.

11 Ağustos 1923'de başlayan TBMM 2. Dönem'de İzmir'den tekrar milletvekili seçildi. Ali Fethi Bey'in (Ali Fethi Okyar) başkanlığında kurulan V. İcra Vekilleri Heyeti'nde (14 Ağustos 1923-27 Kasım 1923), ikinci kez İktisat Vekilliği'ne seçildi. (O dönemde her bir kabine üyesi ayrı ayrı TBMM oylamasından geçmekteydi)

20 Nisan 1924'te kabul edilen Teşkilat-ı Esasiye Kanunu'nun (Anayasa) hazırlayıcıları arasında yer alan Mahmut Esat Bozkurt, 22 Kasım 1924'de Ali Fethi Bey'in 3. hükümetinde Adliye Vekilliği'ne atandı. 5 Kasım 1925'te Ankara Hukuk Mektebi'nin açılmasında büyük payı oldu.

Bozkurt, 3. ve 4. İsmet İnönü Hükümetlerinde (4. Hükümet ve 5. Hükümet; 3 Mart 1925 - 1 Kasım 1927) de Adliye Vekili olarak görev yaptı. Türk Medeni Kanunu (17 Şubat 1926), Türk Ceza Kanunu (1 Mart 1926), Kabotaj Kanunu (19 Nisan 1926), Borçlar Kanunu (22 Nisan 1926), Ticaret Kanunu (29 Mayıs 1926), Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu (18 Haziran 1926) gibi Türkiye Cumhuriyeti hukuk sisteminin temel yasaları, Mahmut Esat Bozkurt'un Adliye Vekilliği döneminde hazırlandı ve yürürlüğe girdi.

Cumhuriyet tarihinde Bozkurt-Lotus vakası olarak adlandırılan, Bozkurt adlı Türk gemisiyle Lotus adlı Fransız gemisinin 2 Ağustos 1926'da Ege Denizi'de çarpışması nedeniyle iki ülke arasında çıkan anlaşmazlıkta Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni Lahey Uluslararası Adalet Divanı'nda temsil etti[1]. (1927). Bu dava, tarihçiler tarafından, Türk hukukunun ve adalet örgütünün kapitülasyonlar dönemini geride bırakarak insan ve egemenlik haklarına dayalı çağdaş hukuk düzeyine yükseldiğinin bir simgesi olarak değerlendirilmektedir.

1930 yılında Ağrı'daki Kürt ayaklanmasının ardından şu sözleri söylemiştir: "Dost, düşman, hatta dağlar bu hakikati böyle bilsinler; bu memleketin efendisi Türklerdir. Saf Türk ırkından olmayanların Türk vatanında tek bir hakları vardır: Türklere hizmetçi olma, köle olma hakkı."

1934'de Soyadı Kanunu'nun yürürlüğe girmesiyle Mustafa Kemal Atatürk tarafından 'Bozkurt' soyadı verildi. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesive Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde Anayasa ve Devletler Hukuku profesörlüğü de yaptı.

1935 yılında Mason Locaları'nın kapatılmasında büyük rolü vardır.

21 Aralık 1943'de beyin kanaması sonucu İstanbul'da ölen Mahmut Esat Bozkurt, TBMM'de 1. Dönemden ölümüne kadar sürekli İzmir Milletvekili olarak görev yaptı.

Bozkurt'un kabri İzmir ili Selçuk ilçesinde özel bir mezarlıktadır.

Bozkurt'un 1926 yılında kaleme almış olduğu Medeni Kanun Genel Gerekçesi'nin (Esbabı Mucibe Layihası), 2001 TBMM'sinde sebebiyet verdiği tartışmalar nedeniyle ismi bir kez daha gündemde yer etmiştir.

Mahmut Esat Bozkurt Kitapları - Eserleri

Mahmut Esat Bozkurt Alıntıları - Sözleri

  • devlet gelirlerinden suistimal edenlerin cezaları kanunen ölümdü. (Aksak Demir'in Devlet Politikası)
  • "Din ve kanunlar üzerine kurulmayan bir devlet uzun süremez. Böyle bir devlet çıplaktır." (Aksak Demir'in Devlet Politikası)
  • Büyük Türk gençliği, mefkûresini masonlukta bulamaz. O, idealini on bin yıllık Türk tarihi kokan bu topraklarda, bütün bir medeniyete on bin yıl üzerinden bakan milletinin bağrında bulabilir. Her şeyden evvel Türküz, her şeyden sonra yine Türküz. Onun için yaşarız, onun için ölürüz. (Masonlar Dinleyiniz!)
  • "Milleti kurban edenler, millete kurban olur." - Namık Kemal (Atatürk İhtilali)
  • İnsan bütün bu politika kavgaları arasında başını elleri içine alıyor, da düşündüğü zaman görüyor ki hakikatlar bulut altında kalmış bir güneş halinde gizlidir. Zaman bulutları sıyırıyor, güneş yeni baştan etrafı alacaktır. (Mahmut Esat Bozkurt Toplu Eserler-II)
  • "Vatan, mukaddesat, tarih, kahraman cetlerimiz titriyor. Dünya ve fazilet titriyor. Türk'e esaret zincirleri vurulamayacak diyor. Yaşasın Türkiye!" (Türk İhtilali'nde Vatan Müdafaası)
  • “Atatürk İhtilali’nin belirli yönü Türk milliyetçiliğidir! Türk olmaktır! Geçmişi bu prensip temizledi. Yeniliği bu prensip getirdi.” (Atatürk İhtilali)
  • Nerede kaldı ki, masonluk bir vicdan meselesi de değildir. Türkiye'de siyaset yapıyor, memleketi ikiye ayırıyor. Türk gençliğini şuursuz hülyalar içinde bırakıyor. Tehlike var! (Masonlar Dinleyiniz!)
  • Ve Namık Kemal'in dediği gibi: "Milleti kurban edenler, millete kurban olur." (Atatürk İhtilali)
  • "Hazır ol cenge, eğer ister isen sulh-u salah!" (Türk İhtilali'nde Vatan Müdafaası)
  • Memleketimizin Tanzimattan sonraki tarihini inceleyen Avrupalı tarihçilerden Diriyol aşağı yukarı diyor ki: Tanzimat, başta softalar olduğu halde mutaassıpların düşmanlığıyla karşılandı. Bunları tahrik eden hissiyatı bir tarafa koyalım. Fakat inkarı mümkün olmayan bir hakikat vardır ki, Tanzimat'ın siyasi, iktisadi sahalardaki liberalliğinden Türk olmayanlar kazanacak, öz Türkler zarar görecekti.. (Liberalizm Masalı)
  • Yine Fransızca İllustration mecmuası “Tarih çok büyükler gördü. İskenderleri, Napolyonları, Büyük Pedroları, Washingtonları... Fakat yirminci asırda büyüklük rekorunu Atatürk, bu Türk oğlu kırdı”. diyordu. Atatürk ölebilir mi ? (Atatürk İhtilali)
  • Bir millet ki, bir değildir, ayrılır, şüphesiz o milletin milli hakimiyeti de tehlikededir. (Mahmut Esat Bozkurt Toplu Eserler - I)
  • "Allahım! Varlığını yeryüzünde ispat için yarattığın Türk milletini bu cehennemî gecelerin sabahına kavuştur." (Türk İhtilali'nde Vatan Müdafaası)
  • "Sanki mezarlarında yatan şehitler bile hürriyet kavgasına iştirak ediyorlardı." (Türk İhtilali'nde Vatan Müdafaası)
  • İnsanlığı politika entrikalarına alet etmekte mânâ yoktur. (Masonlar Dinleyiniz!)
  • Çünkü amelenin ihtiyaçları artmayacak olursa, amele sonsuza kadar esaret altında bulunacaktır. (Mahmut Esat Bozkurt Toplu Eserler - I)
  • Gerektiğinde Türk’ün en küçük şerefi, namusu, Türk ilinin bir çakıl taşı için milyonla Türk feda olalım. Fakat Yemen çölleri için, amansız idealist hilâfet kurumu için değil, bütün bir dünya için dahi tek bir Türk gencinin burnunun kanamasına millî rıza yoktur. Ve olmayacaktır. Bütün bir dünya, tek bir Türk delikanlısının burnunun kanamasına değmez. (ATATÜRK İHTİLALİ 3)
  • “Atatürk İhtilali, Bizanslaşan saltanatı, vatansız ve milliyetsiz hilafeti kaldırdı. Ve bütün bunlardan dolayıdır ki, milliyetçiyiz, cumhuriyetçiyiz, laikiz...” (Atatürk İhtilali)
  • Eğer gezegenlerin birinde insandan daha yüksek bir mahluk tanıyabilseydik, o zaman bizim hayalimizin bile ulaşamadığı derecede sınırsız ihtiyaçları olduğunu şüphesiz görecektik. (Mahmut Esat Bozkurt Toplu Eserler - I)