Aşkın Suçları - Marquis de Sade Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Aşkın Suçları kimin eseri? Aşkın Suçları kitabının yazarı kimdir? Aşkın Suçları konusu ve anafikri nedir? Aşkın Suçları kitabı ne anlatıyor? Aşkın Suçları kitabının yazarı Marquis de Sade kimdir? İşte Aşkın Suçları kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Marquis de Sade
Çevirmen: Cemal Süreya
Orijinal Adı: Les Crimes de L'Amour
Yayın Evi: Notos
İSBN: 9786055904876
Sayfa Sayısı: 199
Aşkın Suçları Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Marquis de Sade, ilk ve tek ahlaksızlık filozofudur. Ancak Sade'ın önemi bununla sınırlı değildir. Sade'ın eserleri bütün insan ilişkilerini öyle ya da böyle etkileyen cinsel içgüdülerle ilgili her şeyi dikkatle çözümler. Sade'ın eserlerinde felsefe önemli bir rol oynar. Eserlerinde sık sık şu türden ifadelerle karşılaşılır: "Felsefenin meşalesini her zaman tutkunun ateşi yakar."
-Iwan Bloch-
Aşkın Suçları, Lamartine'in, Baudelaire'in, Swinburne'ün, Lautréamont'un, Nietzsche'nin, Puşkin'in, Dostoyevski'nin, Kafka'nın, Apollinaire'in başucu kitaplarından biriydi. Aşkın Suçları'ndaki hikâyelerde ince bir eğleni var. Ve bu eğleni tutumu, onun sayıklamalarını yıkmayacak şekilde gelişiyor. İlkelliği içinde büyüyen, tatlanan, yakamızı bırakmayan bir anlatımı var. Sade'ın bütün eserleri böyledir; "Ağırbaşlı usavurmalarda bulunurken birdenbire gereksiz konulara atladığı halde, çok kez aşırılıklar onda katkısız, ince birtakım gerçeklere dönüşür. Düşüncesi, çok defa baştan düzenlediği sonucu bozacak şekilde gelişir ve bizi kaygılandıran bir amaca doğru yönelir; bu arada biçim de şaşırtıcı durumlar gösterir."
-Cemal Süreya-
(Tanıtım Bülteninden)
Aşkın Suçları Alıntıları - Sözleri
- Şimdi beni uçurumdan atsan, düşene kadar aklımdaki tek şey; sırtıma değen ellerin olurdu..
- Keşke bir şiir okumuş, bir kedi sevmiş olsaydınız. Belki bu kadar kirletmezdiniz dünyayı.
- Seni unuttum sanıyorsun değil mi? İnsan kalbini bi yerde bırakıp devam edebilir mi?
- Bize karşı hiçbir zaman sadık olmayan insanlara karşı neden sadık kalalım ki?
- Zaman her şeyin ilacıysa, fazlası intihara girmez mi?
- Şimdi beni uçurumdan atsan, düşene kadar aklimdaki tek şey; sırtıma değen ellerin olurdu.
- Kimseyi suçlama, suçlanacak biri varsa o da sensin. Sonuçta o sana küçük bir umut verdi, sen ise ona herşeyini verdin.
- keşke bir şiir okumuş, bir kedi sevmiş olsaydınız belki bu kadar kirletmezdiniz dünyayı...
- dünyayı sevmiyor pek; münzevi bir yaşayışı var.
- "Yapraktan korkan ormanda gezintiye çıkmamalıdır.. "
- İşte ölümlü kişilerin neşeli, sağlıklı anlarında kurdukları tasarıları taş yürekli ölüm bir anda silip götürüyordu…
- senin kusur sandığın her zerrene aşığım ben.
- — Sahiden herkes yaşar mı yaşattığını ?
- keşke bir şiir okumuş, bir kedi sevmiş olsaydınız belki bu kadar kirletmezdiniz dünyayı...
Aşkın Suçları İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Ahlaksızlık filozofu..Sadizmin kurucusu.. Erotik edebiyat..Gaspard François.( ilk karşılaştığım bilgiler yazar hakkında) kitabı okumadan yazarın hayatını araştırdım ve ciddi anlamda sarsıcı.Yaklaşık 29 yılını hapishanede, 13 yılını akıl hastanesinde geçirmiş ve yazdıkları yaşadığı dönem için dudak uçuklatacak cinsten.Sade kitaplarında kişilerarası ilişkilerde insanın insansal yanı bir kez yitirildiğinde, neler olabileceğinin bilgisini verir. Kişilerarası ilişkilerde insanın sahip olduğu onur bir yana bırakıldığında, ortaya çıkan yeni ilke kendi yararını koruma sonuna kadar götürülecek olursa; zorunlu olarak "sadizm"e varılır. Yani insandaki insansal olan tek şey doğaysa, doğrudan doğa nedenselliği insan türünün yapıp etmelerini belirliyorsa, insan olmak cani olmayı da beraberinde doğal olarak taşır.Bu sadenin en büyük savunusu( düşündürücü) kitaba gelecek olursam anlatımı sade ve ve üç bölümden oluşan kitap Sade okumaya başlamak için iyi bir tercih.Birinci bölüm kadercilik İkinci bölüm hırsın zararları Üçüncü bölüm erdem suçları diyebiliriz. İlk bölümde şaştım kaldım hayır olamaz diye ufak bir yıkım yaşadım kurgu dedigin böyle olur dedim .(muazzam) Sade'ın dilimize çevrilen ilk eseri olmasının yanısıra çevirmen olarak Cemal SÜREYA imzası da ayrıcalık katıyor kitaba. 1700'lu yıllarda yazılan kitap Kafka, Puşkin, Nietzsche ve Dostoyevski gibi yazarların başucu kitaplarından birisiymiş. Kim ne derse desin bu kitap insanın cani tarafına ışık tutuyor. Aynaya baktığında kendini görebilirsin ama gözlerini kapttığında kendine bile söyleyemedigin o karanlık yönünü görürsün. Bu ne biçim kitap demeden manasını anlayarak okuyabilcek herkes inceleyebilir kitabı.. (Hayrettin ERDİNÇ)
Kitap üç hikayeden oluşuyor. İlk hikaye “Florville ile Courval ya da Kadercilik”. Böylesine bir örülü kader ağı ağzımı açık bıraktı. Hikayenin sonu beni öyle bir ters köşe etti ki anlatamam. “Faxelange ya da Hırsın Zararları” ise ikinci hikaye. Bu hikaye ise ahmakça bilinmeyenin büyüsüne kapılmanın sonuçlarını anlatıyor. Üçüncü hikaye “Dorgeville ya da Erdemin Suç İşlettiği” ise yine yaptığı ters köşeyle ağzımı açık bırakan bir hikaye oldu. Yazarın sadizm kavramına hayat vermesi beni biraz kitaba karşı çekingen yaklaştırsa da bu kitap o denli okuyana ağır gelecek bir kitap değildi ve akıcı olduğu için bir çırpıda okunuyor. (Buse Oktar)
Sade'ın herhangi bir kitabına olumsuz bir eleştiri yazacağımı hiç düşünmemiştim fakat ne yazık ki buralardayım. Kitaplarında cinselliğin aralarına sağlam felsefi metinler yazan, okurken düşündüren adam gitmiş basit ve gerçekçilikten uzak tatsız tutsuz bir kurgu girmiş. Sade'ın felsefesinden uzaktan yakından alakası olmayan anafikirler, yeşilçam filmlerini andıran tesadüf üzerine tesadüfler, karakterlerin sığ duruşu, hiç beğenemedim. Her kitabında olduğu gibi ensest gibi unsurlara da yer veriyor vermesine fakat yeteri kadar cesur değil, felsefeden uzak bir biçimde yapıyor bunu. Arkasında Cemal Süreyya; Lamartine, Baudelaire, Swinburne, Lautreamont, Nietzsche, Puşkin, Dostoyevski, Kafka ve Apollinaire gibi isimlerin başucu kitapları olduğunu yazmış. Kitabın özünü yakalayamamış, derin anlamları irdeleyememiş de olabilirim, bilmiyorum. Bu kadar pohpohlanan bir kitabı beğenmedim derken milyon defa kendisinde arıyor insan suçu... Düşüncem Sade'la tanışmak, onu anlamak için uygun bir kitap olmadığı yönünde. Yazarın ismini görmemiş olsaydım bu kitabın ona ait olduğuna asla inanmazdım. (Elif)
Kitabın Yazarı Marquis de Sade Kimdir?
Donatien Alphonse François le Marquis de Sade (Fransızca okunuşu:maʁki: dəsad) (d. 2 Haziran 1740 - ö. 2 Aralık 1814), Fransız aristokrat ve felsefe yazarı. Erotik edebiyat'ın önemli yazarlarındandır, genellikle sert pornografik yazılar yazardı. Yaklaşık 29 yılını hapishanede, 13 yılını akıl hastanesinde geçirmiştir ve en önemli eseri Sodom'un 120 Günü'nü hapishanede yazmıştır. Bir diğer önemli eseri de Justine'dir. Sadizm'in kökeninin onun yazdıklarına dayandığı bilinir. Yazılarında ahlakı, yasayı, dini öğeleri dikkate almadan aşırı özgürlüğü (hatta ahlaksızlığı) ve en iyinin zevk olduğunu savunuyordu. Sade, 32 yıl farklı hapishanelerde ve akıl hastanesinde hapsedildi; onbir yıl Paris'te (on yılı Bastille'de geçti), bir ay Conciergerie'de, iki yıl kalede, bir yıl Madelonnettes'de, üç yıl Bicêtre'de, bir yıl Sainte-Pélagie'de ve 13 yıl Charenton akıl hastanesinde. Yazılarının çoğunu tutuklu olduğu dönemde yazdı. "Sadizm" kavramı adından türetilmiştir. Sade kitaplarında kişilerarası ilişkilerde insanın insansal yanı bir kez yitirildiğinde, neler olabileceğinin bilgisini verir. Kişilerarası ilişkilerde insanın sahip olduğu onur bir yana bırakıldığında, ortaya çıkan yeni ilke kendi yararını koruma sonuna kadar götürülecek olursa; zorunlu olarak "sadizm"e varılır. Yani insandaki insansal olan tek şey doğaysa, doğrudan doğa nedenselliği insan türünün yapıp etmelerini belirliyorsa, insan olmak cani olmayı da beraberinde doğal olarak taşır. Eserlerinde ahlaksal eylemin belirleyicisi olarak etik değerler değil de, içgüdüler ya da "koşullu buyruklar" eylemin "ilkesi" yapılırsa neler olacağını anlatır.
Marquis de Sade Kitapları - Eserleri
- Yatak Odasında Felsefe
- En Çok Kendisine Yabancıdır İnsan
- Erdemle Kırbaçlanan Kadın
- Aşkın Suçları
- Tanrıya Karşı Söylev
- Sodom
- Ensest
- Juliette - Erdemsizliğe Övgü
- Romanlar Üzerine Düşünceler
- Dolandırıcılar
- Can Çekişen Ateist
- İkinize de Yer Var
- Aşkın Hazları
- Cumhuriyetçi Olmak İstiyorsanız Biraz Daha Cesaret
- Karıma Mektuplar
- Aşkın Suçları
- Sade'ın Kayıp Günlüğü
- Ernestine
- Kadercilik
- Çaresizlik
- İçimdeki Giz
- Dişi Kartal, Matmazel
- Tanrıça
- Sadist
- Juliette 2: Suç Kardeşliği
Marquis de Sade Alıntıları - Sözleri
- "Kadınlar... Yapmacık, kıskanç, buyuran, koket ya da sofu... Kocalar... Alçak, sadakat duygusundan uzak, acımasız ya da despot, işte, yeryüzündeki bütün insanların özeti Madam, anka kuşunu bulacağınızı hiç ummayın." (Aşkın Suçları)
- Ahlaksız olmayı seviyorum, erdemli olmaktan her zaman nefret etmişimdir. (Juliette - Erdemsizliğe Övgü)
- Ey bahtsız insanlık! Senin o kendini beğenmişliğin seni nasıl bir zırvalama derecesine getirdi! (Tanrıya Karşı Söylev)
- İsteklerimizi en iyi şekilde belirleyen ihtiraslar, Tanrı’nın buyruklarına karşı geldiği sürece çekicidirler, ya da en azından bazı budalalar bunun böyle olduğuna inandırmaya çalışırlar bizi, ama bu, temelde, imgesel bir zincirin çeşitli yanıltılarla en güçlüyü esir etme isteğidir aslında. (Erdemle Kırbaçlanan Kadın)
- ahlakın dine değil dinin ahlaka dayanması gerektiğine inanmış olduğumuz bir yüzyılda ahlaka uygun bir din gerek, ahlaklı geliştirebilecek, onun kaçınılmaz devamı olabilecek ve ruhu yücelterek, onun günümüzde tapılan biricik put olan bu değerli özgürlük düzeyinde sürekli kalmasını sağlayabilecek ahlaka sahip bir din gerek (Cumhuriyetçi Olmak İstiyorsanız Biraz Daha Cesaret)
- XV. Louis nedensiz yere birini öldüren Charolais isimli bir adama, "Sizi affediyorum," demişti, "ama sizi öldürecek kişiyi de affedeceğim." Cinayete karşı çıkartılacak bütün kanunların temelinde bu yüce ilke olmalıdır. (En Çok Kendisine Yabancıdır İnsan)
- Ölmek, düşünmeyi, hissetmeyi, zevk almayı, acı çekmeyi bırakmaktır: fikirlerin de seninle birlikte yok olacaktır; acıların ve zevklerin mezarda senin peşinden asla gelmez. (Tanrıya Karşı Söylev)
- insan konuştuğu zaman hiçbir şey öğrenemez, yalnızca dinleyerek kendini yetiştirebilir;işte bu yüzden gevezeler genelde budala olur (Romanlar Üzerine Düşünceler)
- • “ Bağlanan kadının vay haline! İnsanın tek bir âşığı bile olsa özgürlüğünü kaybeder...” (Yatak Odasında Felsefe)
- İnsanların hataları bana onu tanımayı öğretiyor. İnsan yasalar ya da doğanın kendisine dayattığı boyunduruklardan ne kadar uzaklaşırsa onunla ilgili araştırma o kadar ilginç oluyor. (Ernestine)
- Dindir ruhumun fırtınasını, güzelim... Benimkinin şahlandığını göreceksin... Ben bu tutkulu şahlanışta birçok çılgınlığın kaynağını... (Dişi Kartal, Matmazel)
- Doğa insanın edepli olmasını amaçlasaydı, onu kesinlikle çıplak doğurmazdı… (Cumhuriyetçi Olmak İstiyorsanız Biraz Daha Cesaret)
- Hiçbir insan yüreği , böylesi bir kötülüğü planlamış olamaz . (Karıma Mektuplar)
- İyi niyetli bir ateist yoktur. Kibir, dik kafalılık, tutkular işte insanın kalbinde ve aklında durmaksızın yeniden canlanan tanrıyı yok eden silahlar bunlardır. (Aşkın Suçları)
- Böylesi bir boş vermişlik, cehaletten ileri geliyor olsa gerek. (Dolandırıcılar)
- Kişilerarası ilişkilerde insanın sahip olduğu onur bir yana bırakıldığında, ortaya çıkan yeni ilke kendi yararını koruma sonuna kadar götürülecek olursa; zorunlu olarak “sadizm”e varılır. Yani insandaki insansal olan tek şey doğaysa, doğrudan doğa nedenselliği insan türünün yapıp etmelerini belirliyorsa, insan olmak cani olmayı da beraberinde doğal olarak taşır. (Ensest)
- yeniden köle olmaktansa bin kez ölmeyi tercih etmeliyiz (Cumhuriyetçi Olmak İstiyorsanız Biraz Daha Cesaret)
- Dinler despotizmin beşikleridir. (En Çok Kendisine Yabancıdır İnsan)
- Ben acı çekmenin ne demek olduğunu iyi bilirim” diye cevapladı düşünür edasıyla, “ve kimsenin desteğine ihtiyaç duymam. (Juliette - Erdemsizliğe Övgü)
- Bu bana ders olsun , bu hep aşırı sevmekten ... Buna hep çok çabuk boyun eğdiğimiz için sevgililerimizin saygısını yitiriyoruz ... Ah Luxeuil , keşke beni daha çok sevmiş olsaydınız , keşke sizi daha yavaş sevmiş olsaydım . (Dolandırıcılar)