Aşık Olmak - Ayala Malach Pines Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Aşık Olmak kimin eseri? Aşık Olmak kitabının yazarı kimdir? Aşık Olmak konusu ve anafikri nedir? Aşık Olmak kitabı ne anlatıyor? Aşık Olmak PDF indirme linki var mı? Aşık Olmak kitabının yazarı Ayala Malach Pines kimdir? İşte Aşık Olmak kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Ayala Malach Pines

Çevirmen: Mercan Yurdakuler Uluengin

Orijinal Adı: Falling in Love - Why We Choose The Lovers We Choose

Yayın Evi: İletişim Yayıncılık

İSBN: 9789750508028

Sayfa Sayısı: 400

Aşık Olmak Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Âşık olmak, çoğu insanın yaşamındaki duygusal açıdan en heyecanlı, en coşkulu, en karmaşık, en derin ve en önemli deneyimlerden biri. İnsanların tarih boyunca aşk iksirlerine, büyülere, fallara ve dualara başvurarak aşkın esrarını çözmeye ve denetlemeye çalışmalarına bu nedenle şaşmamak gerek. Uzun yıllardır çift terapisti olarak çalışan Ayala Malach Pines, Âşık Olmak’ta bu eşsiz deneyimin kapsamlı bir çözümlemesini yapıyor. Romantik aşkın kodları nelerdir? Çiftleri birbirine çeken nedir? Engeller aşkı kamçılar mı? Aşkın gözü gerçekten kör müdür? Zıt karakterler birbirini tamamlar mı? Kadınların ve erkeklerin aşktan beklentileri nerelerde benzeşir, nerelerde ayrışır? Kızlar babalarına, erkekler de annelerine mi âşık olur? Aşkı bulmak herkes için mümkün müdür? Âşık olma ihtimalini arttırmanın yolları var mıdır? Uzun süreli ilişkilerin sırrı nedir? Kitap bu gibi soruların cevabını ararken, mitolojiden edebiyata, resimden sinema ve eğlence dünyasına kadar geniş bir yelpazeden seçilmiş örnekler ışığında, kime neden ve nasıl âşık olduğumuz sorusunun izini sürüyor. Klinik, sosyal ve endüstriyel psikoloji alanlarında uzman olan Pines, âşık olmayı bilinçli ve bilinçdışı boyutlarıyla ele aldığı kitabında, coğrafi yakınlık, uyarılma, zamanlama, güzellik, benzerlik gibi değişkenlerin kişilerin âşık olma sürecinde oynadığı rolleri irdeliyor. Yazar, kapsamlı bir araştırmanın sonucu olan bilimsel bulgularını klinik deneyiminden gözlemlerle birleştirirken, akıcı anlatımıyla hem konuya akademik açıdan ilgi duyanlara hem de aşkı anlamak ve bulmak isteyenlere eşsiz bir kaynak sunuyor.

Aşık Olmak Alıntıları - Sözleri

  • ..temas kısa olsa ve doğrudan iletişim içerme­se bile, bir kişinin yüzünü ne kadar sık görürsek, o kişiye karşı beslediğimiz olumlu hisler o kadar artar.
  • Aşk haritası, bir zihin haritasıdır; beyinde, kime aşık olacağımızı ve bizi cinsel açıdan neyin uyaracağını belirleyen devrelerle dolu bir şablondur. Çocuklar bu haritaları ebeveynlerine, ailelerine, arkadaşlarına ve yaşam deneyimlerine dayanarak 5 ila 8 yaşlarında, hatta daha bile önce geliştirirler.
  • Kişilik özelliklerinin aşık olmadaki rolü, fiziksel özelliklerden büyüktür.
  • Aşk molekülü olarak da bilinen PEA (feniletilamin) hormonu, çikolatanın içinde fazla miktarda bulunur. Çikolata hediye etmenin dünyanın dört bir yanında flört ritüellerinin bir parçası haline gelmesi belki de bundandır.
  • “Anatomi alın yazısıdır,” demiştir Freud.
  • "Otto kernberg sevme yetisinin bireyin gelişmişlik seviyesini yansıttığına inanmaktadır. Aşık olmak ve aşk ilişkisini sürdürebilmek için, kişinin belli bir duygusal derinliğe ve olgunluğa erişmiş olması gerekir."
  • Engeller çekimi arttırır. Uğruna emek vermemiz, acı çekmemiz gereken kişileri genellikle daha çok severiz.
  • "Libido dalgasını tepe noktasına çıkarmak için bir engel şarttır. İnsanoğlu tarih boyunca doyumun önündeki doğal engeller yetmeyince, aşkın tadını çıkarabilmek için kendi engellerini dikmiştir."
  • Erkeğin kadınlar açısından çekiciliğini en fazla etkileyen şey ise, kadın-erkek eşitliğine inanmasıdır.

Aşık Olmak İncelemesi - Şahsi Yorumlar

"Aşk bu kızılötesi, yaralı müzesi hareket edemem..": Bu kitabı niye okudum, neden okudum.... Eveeet, alıntılarımı gördünüz, okudum. :d Yüzyıllardır anlamlandırmaya çalıştığımız, nasıl olduğu konusunda tonla fikrimiz olsa da eksik kalan bir durum. Bu benim görüşüm. Dünyada yaşayan kişi sayısı kadar tanımı var.. karanlık odadaki fili tarife benziyor, kimi kulağını kimi hortumunu anlatıyor işte. Neyssse.. kitap akademik terimler içerse de okunabilir kıvamda. Kuramdan kurama kimlere neden aşık oluruz ya da neden o kişiyi seçeriz sorularına cevap aranmış temelde. Ilk başlarda okurken gayet keyifli ilerliyordu sonraları baymaya başladı. Zaman zaman yarıda bırakma isteği uyandırsa da devam ettim. Daha önce aşkla ilgili bilimsel araştırmalar okumadıysanız bu kitapta ilginç bilgiler var denebilir. Burada uzun uzadıya hangi araştırmalar yapılmış, sonuçlar neler bla bla üzerinde duramiciim, kıpss. Okurken fobilendim biraz ancak yazar son bölümün sonunda bu kaygılarımı alıp götürmüştü lakin dün bir film izledim, orada bir çift boşanıyor ve boşanma nedenleri ilk baştaki çekim. :d şaka gibi bir denk geliş. Kitapta da diyor ki "İlişkile­rin %29,2’sinde 'ayrılık nedeninin, başta çekimi yaratan niteli­ğin aynısı olduğu bulunmuştur." Buyur burdan yak. :d Freud da her bir şeyi ödipal çatışmaya dayandırıyor, oluum bir dur be.. Ben o zamanlarda mini minnacık sekerken nasıl etkiler aşık olacağım kişiyi lağn düdük diye sormazlar mı adama.? Yani ben sorarım, sorardım. :d Hasılı, gönül işleri çoğh zor, kıpss.. düşününce çok mucizevi bir olay, bütün bu değişkenlerin içinde insan gidip gönlünü birine kaptırıyor.. basit gibi görünen komplike bir mekanizma.. görüntüler, hisler, hormonlar, geçmiş yaşantılar... Yeteer, yoruldum, gidip çay koyayım. Bayss.. (Ayşen)

Aşka psikoloji bakışı: Efsanevi durum komedisi dizisi Seinfeld’in ilk bölümlerinde Jerry bir stand-up gösterisinde kadınların ve erkeklerin ne istediklerini ele alıyordu. Kadınlar ince ince hesaplar, aşikar değillerdir, ne istediklerini anlamak zordur… Ama erkekler gayet düzdür. Erkekler ne ister? Kadın. Çok net. Ama buna nasıl ulaşacağımız konusunda zerre kadar fikrimiz yoktur. Yolda arabadan korna çalıp el sallamak, laf atmak gibi abuk sabuk eylemlerimiz de kadınlara nasıl ulaşabileceğimiz hakkında hiçbir fikrimiz olmadığını gösterir. https://www.youtube.com/watch?v=bts28rz0lJ0 Videoda altyazı yok maalesef. Bu kitabı zihin sağlığı alanından bir akademisyen arkadaşım önermişti. Hem arkadaşımın tavsiyesi hem de İletişim’den yayınlanmış olması ilgimi çekti, okumaya sevk etti. Hem psikoloji zaten sevdiğim, ilgilendiğim bir alan hem de bu alanın en zevkli en temel konularından birisi romantik aşk. Hal böyle olunca daldım kitaba. Hızla bitirdim. Buradan gerçek hayat pratiklerine dair bir sürü çıkarım yapılabileceğini de görmek coşkulandırdı beni. Sonra arkadaşlarıma tavsiye etmeye başladım tek tek. Ama bir türlü istediğim coşkulu tepkileri alamıyordum. Kitabı alıp okumaya yeltenen yoktu. Kimisi ağzının kenarında ‘Ben bu işleri zaten biliyorum, bana her gün kaç kişi yürüyor biliyor musun şekerim?’ der gibi bir gülümsemeyle bakıyor başını sallıyordu, kimisi Türk kadınıyla aşktan tamamen umudunu kesmiş, gözü Avrupa topraklarındaydı, kimisi de evlenmiş, ununu eleyip eleğini asmış havalarındaydı. Madem ki kimse kitabı okumuyor, bari bunun bir özetini çıkarıp koyayım diye düşündüm. Ne zamandır aklımdaydı kitabı yeniden okuyup bu gevşek özeti yazmak. Kitabı ikinci kere okumaya başlamadan önce üç beş kırmızı hap okuması ve bir iki video izledim. İlişki dinamikleri üzerine kadın ve erkeklerin başka beklentiler içinde olduklarını ve karşı tarafa farklı şeyler sunma vaadinde olduklarını fark ettim. Dolayısıyla romantik aşk üzerine unisex bir metin aslında biraz zor bir iş. O nedenle bu yazıyı erkek tarafından bakarak yazmak istedim. Bu, aşık olmak ve aşık olunmak isteyen erkeklerin kullanabileceği bir bilgiler listesi olacak. Pick up artist kafasındaki hırboların veya “On iki adımda on iki adım” başlıklı oksimoron kişisel gelişim serilerinin yaklaşımlarından farkı, hayatta en hakiki mürşit ilimdir sözünü dinlercesine, sosyal psikoloji deneyleriyle ortaya konmuş, arkasında bilimsel destek olan bilgileri ele alıyor olması. Kitabın ikinci yarısında ise psikanaliz terapi seansları içinden örneklerle verilen bilgiler de yer alıyor. O kısımdaki bilgiler, Popper’cı bir bakış açısıyla ele alındığında sosyal psikolojinin sağladığı yanlışlanabilirlik standardını taşımıyor olsa da yol gösterici olabilirler. Ben sadece temel bulguları sıralayacağım. Beklentiyi bunlara göre şekillendirmek veya hamle yaparken bu bilgileri kullanmak düşünülebilir. Bulguların nasıl, hangi türden bir çalışmayla elde edildiği ise bu yazının konusu değil, bu sorgulama için kitaba ve orjinal çalışmaların metinlerine gitmeniz lazım. Kitabın yazarı bir akademisyen olduğu için referanslar yerli yerinde ve istediğiniz kontrolü yapmaya imkan tanıyor. Abi ilk görüşte aşk denk gelmesi olasılığı çok düşük bir nane. O işe umut bağlama. Aşinalık, coğrafi olarak yakınlık, birbirine sık sık denk gelme, görme aşk yaşama olasılığını artırıyor. Yaşanan ilişkilerin hatırı sayılır bir çoğunluğu birbirini bir süredir tanıyan insanlar arasında başlıyor. Dolayısıyla uzaklardan çıkıp gelen bir yabancı ile herhangi bir plan yapma, hayal kurma. O iş çok nadir. Yakına bakın. Genel heyecan, uyarılmışlık durumu, sebep olan olaylar olumlu da olumsuz da olsa aşka düşme olasılığını artırıyor. Aşk yaşamayı umduğun kadını heyecanlı bir filme götürmek, eğlenceli bir konsere davet etmek fena fikir olmayabilir. Başından on dakika önce trafik kazası geçmiş boyunluk takılıp hastaneye kaldırılmakta olan kadının peşinden ambulans takip edebilirsiniz mesela. Zor zamanlarda kadının yanında yanında olmanın etkisi de yazarın görüşmelerinde kendini gösteriyor. Aşk, dışsal engeller karşısında güçleniyor. Çocuğunuz çombalağınız istemediğiniz birine meyil mi verdi? Sakın ha engellemeye kalkmayın, iyice yapışır. Olaylar ve kişiler sizin aşkınıza engel olmaya mı kalktılar, hiç sıkıntı etmeyin talih sizden yana… Yalnız bak, dışsal diyorum. Yani aşkınıza engel olmaya çalışan kişi, etkilemeye çalıştığınız kadının kendisiyse mevzu aleyhinizde işliyor olabilir, dikkat. Fiziksel çekicilik önemli. Değil diyenlere inanma. Bir çalışmada, yalan makinesine bağlı olduğunu düşünen kadın katılımcılar fiziksel çekimin önemini kabul ediyor, yalan makinesi lafı ortada olmayınca bu konuyu geçiştiriyorlar. Beslenme, uyku, spor. Bedeni formunda tut. Sandığından önemli. Sinemada, televizyonda, ailede, okulda öğretilenden mühim. Fiziksel olarak çekici, güzel olmak mühim dedik. Erkekler için şöyle sıralanmış: Kas yapısı, dar kalça, küçük popo, geniş omuzlar. Varsa fazla kilolardan kurtulup atletik bir yapıya sahip olmak akıllıca olur. Boy önemli. Bunda değiştirebileceğiniz bir şey yok ama kadınların % 95’inin kendilerinden uzun erkekleri tercih ettiğini bilirseniz kendinizden uzun kadın fantazisine kendinizi çok kaptırmazsınız. Vücut ve yüz simetrisi de mühim. Artık burun ameliyatı mı olursunuz, çene kemiğinizi mi törpületirsiniz bilemem. Veriler bu şekilde. Güzellik görecelidir, şudur budur biraz yalan. Bambaşka bir coğrafyada veya bambaşka bir tarihsel dilimde başka sonuçlar çıkar gibi ama uluslararası çalışmalar aşağı yukarı estetik algıların benzeştiğine işaret ediyor. Diyetini yap, spora yazıl hacı emmi. Bunlar önemsiz diyene aldanma, seni bu şekil çekici bulacak kadınlar da var yalanına da inanma. Şimdi elinden o pizzayı yavaşça bırak, biranın da yenisini açma artık. Kadınların çekiciliğinde en önemli gösterge bel-kalça oranı. Buradaki sihirli sayı: 0.70. Narin hatlar, büyük gözler, küçük burun, küçük çene, dolgun dudaklar. Göğüs ölçüsü de parametreler içinde önde geliyor. O makyajlar, estetik operasyonlar, özenle seçilmiş, neyi saklayıp neyi örtmeyeceği ayarlanmış kıyafetler boşuna değil, işe yarıyor. Kişilik özellikleri arasında sıcaklık, düşünceli olmak, anlayışlılık, duyarlılık, cana yakınlık ve zeka ile onun doğrudan getirisi olan hazırcevaplık ve mizah anlayışı öne çıkmış. Meriçliğin de işe yaradığı gösteren bir çalışma mevcutmuş. Şimdi bu konuda kırmızı hap kafasındakilerin söyleyecek çok şeyi vardır da oraları karıştırmayayım. Benzerlerimiz bize daha çekici gelir. Fiziksel çekicilik bakımından kendimize yakın düzeyde çekicilikleri olan kimselere daha fazla meylederiz, onlarla yaşadığımız ilişkiler daha doyurucu olur. Fiziksel çekimin benzerliğinden sonra, özellikle yaş, öğrenim düzeyi, ırk, din, etnik köken ilk aşamada önemli benzerlik alanları. Ardından tutumlar, görüşler, zihinsel beceriler, toplumsal ve ekonomik statü, kişilik, kardeş durumları gibi değişkenler bakımından benzerlikler geliyor. Dolayısıyla, insanlar tanıştıkça, aralarında ortak yanlar bulmak onları birbirine yakınlaştırır. Hem kadın hem de erkek için cinsellikten alınan doyumu belirleyen en önemli gösterge kadının cinselliğe yaklaşımı. Cinselliği hakkında konuşmaktan bile bu konuda önemli bir veri. Bu konuyu konuşmaktan sıkılan, çekinen bir kadınla o departmanda işlerin pek yolunda gitmeyeceğini bilin. Benzerlikler çekimi artırır. Bu etki gayet güçlü. Ama bizden farklı yönleriyle bizi uyumlu bir biçimde tamamlayan eşlerle daha tatminkar bir ilişki yaşarız. Yani kendinin kopyasını aramaya ya da karşıdakinin kopyası olmaya gerek yok. İlgi görmek istediğiniz kişiye sahici bir ilgi gösterin. Kitapta dendiği gibi: “Kadınların pek çoğu için dikkatten, dinlenilmekten ve destekten çekici bir şey yok ve aşık olmalarını bu sağlıyor.” Hoş davranın, gülümseyin. İltifat edip, takdir gösterin. Kendini önemli ve özel hissettirin. Bu hareketleri “mış gibi” yapmak genelde zor olur, sakil durur. “Aşkı elde edebilmek uğruna hile yapmanın, baştan çıkarmanın, talep veya tehdit etmenin de işe yaramayacağı kesindir.” İşe yaramaz diyor yani. “Aşk dolu bir hayat sürmek istiyorsak, aşka açık olmamız ve bizi sevmeye açık romantik eşler seçmemiz gerekir.” Bu nedenle gerçekten ilgi duyduğunuz insanlara saklayın enerjinizi. Uçan kuşa kurşun sıkıp mal durumuna düşmenin, bir toplulukta önüne gelene asılan dallama olmanın anlamı yok. Birine saplanıp kalmaya da gerek yok, seçici olmaktan uzak olmaya da. Erkekler kadında güzelliği ön planda tutar, ardından yukarıda bahsi geçen kişilik özelliklerine bakarlar. Kadınlar ise fiziksel çekiciliğe de sonuçta bakıyor olsalar da esas odak olarak kendilerinden üstte gördükleri kişilere meyil verirler. Sosyal statüsü yüksek ve çok para sahibi erkeklere çekim duyarlar. Evrimsel kodları o çocukların bakımının hesabını genetiklerine işlemiş durumdadır. Onları yüzeysellikle suçlamaya kalkmadan önce kıytırık bir bir restoranda bile yemeğin kaç lira olduğunu, dar zamanda oradan oraya arabasız gitmenin ne kadar zor olduğunu, çocuk çombalağın okulunun, ulaşımının, hastanesinin, falanının fişmanının ne kadar para gerektirdiğini bir hesap edin, ondan sonra kadınları varlıklı adamları seçiyorlar diye yargılayın. Bu arada bu incelediğimiz kitap dışında bir yerde geçiyordu “Kadınlar zengin erkeklerle evlenmeden önce onlara aşık olacak kadar zekidir.” Yani rol falan yapmıyorlar, gerçekten de statü ve para sahibi adamları çekici buluyorlar. hayatında çekici kadınlar olsun isteyen bir erkek ise bunları elde etmekle mükellef. Mış gibi yapması sadece kısa süre ve yüzeysel olarak mümkün bir başka konu da bu statü ve para meselesi. Hocam en temizi erken yaşta bu hayatın acı gerçeklerini fark edip sosyal olarak saygı gösterilen, bol para sağlayan mesleklere yönelmek ve bu mesleklerde başarılı olmak lazım. Yukarıda geçtiği gibi bir de diyetti spordu bedeni de formda tutarsanız sizden kralı olmaz. Bu metni okuduğunuzda artık bu işler için geç diyorsanız yapacak bir şey yok, genç erkekler kardeşlerinize anlatırsınız hikayenin özünü. Kadınlara ne kadar paranızın olduğunu banka hesap cüzdanıyla göstermeye çalışmanıza veya lafın arasında ikide bir “Ayda şu kadar bin lira kazanıyorum” diye mal mal konuşmanıza gerek yok, onlar zaten bakar bakmaz anlarlar. Ayakkabı, kol saati, cep telefonu, kıyafet zaten bu işlere ne kadar para harcayabileceğinizi gösterir. Sizde ne kadar para olup olmadığını siz daha merhaba diyemeden çözmüş olurlar. Kadın, zenginliğin kokusunu bile alır: Parfümünüz pahalı olsun. Eşya ile ilişkinizin ihtiyaç karşılamak olmaması gerekir. Kıyafeti örtünmek, saati saati öğrenmek, cep telefonunu iletişim kurmak için değil ne kadar paranızın olduğunu sinayallemek için seçerseniz, bu işlerde yolunuz açık olur. Acı, ama böyleyken böyle. Dış güzelliğin (her iki cinsiyet için de) önemsiz olduğuna, para ve statünün değil sadece insanın iç güzelliğinin, zihninin önemli olduğuna dair anlatılagelen masallara prim vermeyin. Kısa vadeli çiftleşme ile uzun vadeli ve muhtemelen çocukların da yapılacağı bir birliktelik için farklı stratejiler kullanılıyor. hangi ilişki içinde olduğunuzu iyi ayırt etmeniz lazım. Bağlanma Kuramı’na göre üç çeşit bağlanma stili var: Güvenli, kaygılı-kararsız ve kaçınan. Bunlardan hangisinin sizde ve partnerinizde baskın olduğunu fark edin. Sayfa 214’te bu konu güzel özetlenmiş, ben aynı kısalıkta yazamayacağım. Buraya kadar ele alınanlar aslında yüzeysel kalıyor şimdiki madde ile kıyaslanınca. Başkasını doğru dürüst sevebilmek onunla sağlıklı bir bağ kurabilmek, ona “güvenli bağlanabilmek” için kişinin önce kendini sevebilmesi gerekli. Bunun için kişinin kendinde rahatsız olduğu özellikleri keşfetmesi, muhtemelen çocuklukta yatan sebepleri bulması lazım. Sonra bu sevmediği özelliklerden değiştirebileceklerini değiştirip, törpüleyebileceklerini törpüleyip kendinin “daha iyi” bir versiyonu olma yönünde yol alması lazım. Kişinin bu süreçlerin sonunda geri kalan, değiştirilmesi mümkün olmayan olumsuz özellikleriyle sulh olup kendini affetmesi gerekli. Yani başkasıyla yakınlaşmadan önce kişinin kendine yakın olması, kendini keşfetmesi, kendini iyileştirmesi ve kendiyle barışması, kendini sevmesi lazım ki tatminkar bir sevgili, eş olabilsin. Kişinin kendine dair defolarıyla yüzleşmesi meselesi için kitap/hayati-yeniden-kesfedin--32320 gayet iyi bir yol çizebilir. Hatta onu da incelemiştim (bkz: gonderi/62070900). Kitabın ikinci bölümü ise psikanaliz bakış açısı ile aşık olma süreçlerimizin doğasını açıklıyor. Eş seçimlerimizi yönlendiren temel çocukluk yaşantılarından girip Ödipal komplekslerden, fallik dönemlerden çıkmış. Çocukluğumuzdaki aile travmalarını nasıl eşlerimizle yeniden yarattığımızı, buna meyilli eşler seçtiğimizi irdelemişler. Kitabın ikinci kısmından edindiklerimi bu yazıya eklemeyi düşünmüyorum. Dolayısıyla, bu inceleme buraya kadar olsun. Kendimizi daha yakından tanımanın önemli bir parçasının aşık olma süreçlerimizi anlamak olduğunu düşünüyorum. Zaten edebiyatın da pikolojinin de temel amacının bu olduğuna inanıyorum: İnsanı tanımak, kendini tanımak. Bu kitap insanı tanımak konusunda en gizemli, en zevkli, en coşkulu yaşantı birimini romantik aşkı ele alırken gayet başarılı bir literatür taraması sunuyor. Bu konulara meraklı insanlara (olmayan var mıdır emin değilim) tavsiye ederim. (Zafer)

Uyandım uyandım, hep seni düşündüm: Klinik, sosyal ve endüstriyel psikoloji alanlarında uzman Ayala Malach Pines, üç ana bölümde sevgililerimizi seçmemizin bilinçli ve bilinçsiz yanlarını incelemiş. Giriş kısmında aşk hakkında genel bir bilgi (mitolojilerden açıklamalar, hikâyeler, aşkın çeşitleri), yazarın kitabı yazma sürecinden ve kitapta anlatırken nasıl bir yol izleyeceğinden bahsediyor. Kitabın anlaşılabilirliği açısından güzel bir giriş olduğunu düşünüyorum. BİRİNCİ KISIM / BİLİNÇLİ ROMANTİK SEÇİMLER Yeni evli çiftlerin tanışma hikâyelerini dinlerken belki fark etmişsinizdir, aynı iş yerinde, aynı okulda/sınıfta, aynı arkadaş ortamında tanışanların sayısı birbirlerini çok uzak mesafelerden bulanlardan fazladır. Pines’ın dediği gibi coğrafi yakınlık görünmez bir çöpçatandır. İnsan, yabancı bildiğinden uzak durur. Tanımadığı birini anlamak ya da yakından tanımak için istekli olmaz ama aynı ortamda bulunduğu, birçok davranışını gözlemlediği biriyle daha çabuk ilişkiye girebilir. Coğrafi yakınlığın bir getirisi olan sürekli temas, duygu ve düşünce aktarımını kolaylaştırıp ilişkilerin ilerlemesini sağlar. “Temas, romantik çekimi artırmak amacıyla nasıl kullanılabilir? Hiç tanışmayan erkeklerle kadınlardan iki dakika süreyle birbirlerinin gözlerinin içine bakmaları istenmiştir — ki bu, tanımadık biriyle göz göze kalmak için çok uzun bir süredir. Sonuçta hem erkekler hem de kadınlar, bakıştıkları kişiye duydukları romantik çekimde artış olduğunu bildirmiştir.” (s. 43) “Bir başka deyişle, sürekli temas, ilişkinin baskın duygusunu pekiştirir. Baskın duygu öfkeyse, sürekli temasla öfke artar. Baskın duygu çekimse, sürekli temasla çekim artar.” (s. 47) Aşkın uyarılmış bir etki olduğundan bahsediyor Pines. Yani çok mutlu ve güzel bir günde âşık olan biri, çok üzgün ya da kızgın bir günde de aynı şekilde âşık olabilir. İnsanın bir şekilde uyarılmış olması aslında aşka ve çevreye duyarlılığını arttırıyor. Buna en güzel örnek olarak savaş zamanlarında yaşanan aşk hikâyelerini verebilirim. Dış görünüş mü önemlidir yoksa karakter mi? Kişiler güzel bulmadıkları insanları daha yakından tanımak istememekle beraber ilişkilerinde önem verdikleri ilk şey güzellik değil. Özellikle günümüzde erkeklerin sadece dış görünüşe önem verdiğine dair bir ön yargı var. Ancak yapılan birçok araştırmadan çıkan sonuç erkek ve kadınların %90’ı ilişkilerini anlatırken âşık oldukları insanın kişilik özelliklerini öncelikli olarak anlatıyor. Kişilik özelliklerinin romantik eş seçiminde dış görünüşten daha önemli olduğunu söyledik. “Ne yazık ki çoğumuz görünüşünü beğenmediğimiz kişileri daha baştan reddeder ve onlara kişiliklerini ortaya çıkarma fırsatı tanımayız.” (s. 77) Güzellik algımızın bizi güzel bulmadığımızdan uzaklaştırdığı, karşımızdakini değersizleştirdiği de ortada. Fiziksel olarak güzel olana diğer tüm iyi özellikler sanki varmış gibi yaklaşıyoruz. Peki, nedir güzellik? Güzel olana neye göre karar veriyoruz? Güzellik algımızı büyük ölçüde toplumsal normlar ve popülerlik belirler. Örneğin bizden birkaç kuşak eski akrabalarımızın güzel bir kadını hafif dolgun, yanakları al al olarak tanımladığını duymuşsunuzdur. Günümüzde ise birkaç kilo fazlalık bile toplumdan dışlanmaya, güzel olmamakla suçlanmaya kadar gidebiliyor. “Âşık olmak çoğu zaman körlemesine fiziksel tutku­dan ibaretmiş gibi gösterilse de, çoğumuza çekici gelen kişiler, yakın olabildiğimiz, bize anlaşıldığımızı ve sevildiğimizi hissettiren kişilerdir. Sıcaklık ve duyarlılık da önemlidir, çünkü çoğumuz kendimizden hoşnut olmak isteriz. Kendini seven kişi, onu seven ve ona kendini iyi hissettiren kişilerle beraber olmaktan hoşlanır. Sıcak, duyarlı, düşünceli insanlar, etraflarındakilere kendilerini iyi hissettirirler. Ve artık öğrenmiş olduğumuz gibi, kendini iyi hisseden, aşka daha açık olur.” (s. 94) Çiftler zamanla mı birbirlerine benzer yoksa benzer kişiler birbirini mi bulur? Aslında her ikisi de doğru. İnsan hayatı boyunca kendine benzeyen gruplar içerisinde olmaya çalışır. Bizi büyüten ailemize benzeriz. Fiziksel ve kişilik özellerimizi onlardan alırız. Arkadaş seçerken bizim gibi düşünen insanları benimserken, çok farklı uçlardaki kişilerle arkadaş olmak için çaba sarf etmeyiz. Yani insan benzerlerinin içinde mutludur. Bu benzer olmanın rahatlığını eş seçerken de arıyoruz. Örneğin hayatının büyük bir bölümünde kitap okuyan biri kitap okumakla ilgisi olmayan birini daha en baştan eleyebilir. Çiftler zaman geçirdikçe de birbirlerine benzeyecektir. Aynı etkinlikleri beraber yapıp aynı yemekleri beraber yemek gibi şeyler zamanla çiftleri birbirine benzetir. Yıldırım aşkı ya da ilk görüşte aşk mümkün müdür? Bu sorunun cevabını yapılan bir araştırmadan alıntıyla cevaplayalım. “Romantik çekim görüşmeleri çözümlendiğinde, ilişkilerin üçte birinde aşkın kademeli bir süreç olarak tanımlandığı görülmüştür. İlk görüşte aşksa, onda birlik bir orana sahiptir.” (s. 147) İlişkiler farklı şekillerde başlasa da etkileşim arttıkça ve artık iki tarafında bu aşk diye düşündüğü noktada fizyolojik değişimler başlıyor. Sık sık göz göze gelme, uzun uzun bakışmalar ilk adımı. Kitapta en sevdiğim bölümlerden biri olan Erkekler, Kadınlar Ve Aşk Üzerine: Statü Ve Güzelliğin Rolü bölümünde ilk olarak kadınların ve erkeklerin ne istediği üzerinde durulmuş. Daha sonra kadınlar ve erkekler için var olan stereotiplerden bahsedilmiş. Kitapta kullanılan stereotipin tanımını yapayım kısaca. İnsanların çok düşünmeden, düz mantıkla basit kriterler kullanarak oluşturdukları insan resmidir. Aslında stereotipleri masum sebeplerle oluşturuyoruz. Var olan çok fazla bilginin içinde basit ve akılda kalır bir sonuca ulaşmak için ama bu ulaştığımız sonuçlar ne kadar gerçeği yansıtıyor? Stereotiplerdeki sorun, kendi gruplarımızda gerçekçi olmadığını daha kolay kabullenirken diğer gruplar için gerçekliğini hemen kabulleniyoruz. Toplumda kabul görmek için bu stereotipleri kabul etmiş ve edenleri de kabul etmiş gibi görünüyoruz. Eş seçerken bunlara uyanları daha çabuk kabulleniyoruz ama bir süre sonra eşimizi bu kalıpların içinde olduğu için suçluyoruz. Aslında tüm sorun toplumda kabul görebilmek adına yanlış olan bu kalıpları kabullenmemiz. incelemenin tamamı https://mahaledebiyat.com/asik-olmak-sevgililerimizi-neye-gore-seceriz-kitap-incelemesi/ (nihal)

Aşık Olmak PDF indirme linki var mı?

Ayala Malach Pines - Aşık Olmak kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Aşık Olmak PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Ayala Malach Pines Kimdir?

Ayala Malach Pines klinik, sosyal ve endüstriyel psikoloji alanlarında uzmanlaşmıştır ve İsrail’deki Ben-Gurion Üniversitesi’nin İdari Bilimler Fakültesi’nin İşletme bölüm başkanıdır. Hem Amerikan hem İsrail vatandaşı olan Pines, her iki ülkede de çift terapisti olarak yıllarca çalışmıştır. Kitaplarından bazıları şunlardır: Couple Burnout: Causes and Cures, Romantic Jealousy: The Shadow of Love (Aşk ve Kıskançlık, Okuyan Us Yayınları, 2005)ve Career Burnout: Causes and Cures (Elliot Aronson’la birlikte). Kitapları başta Fransızca, Almanca, İspanyolca, Macarca, Yunanca, Türkçe, Korece, Japonca, Çince ve İbranice olmak üzere pek çok dile çevrilmiştir.

Ayala Malach Pines Kitapları - Eserleri

  • Aşık Olmak
  • Aşk ve Kıskançlık
  • Çiftlerde Tükenmişlik

Ayala Malach Pines Alıntıları - Sözleri

  • İnsanlar göz önünde olanı her zaman göremiyor, bunun nedeni kalın kafalı veya duyarsız olmaları ya da sezgilerinin gelişmemiş olması değil, bunun nedeni sadece en yakınındaki şeye bakmaları.. Tükendiklerinde bu duruma yaşatan koşullara bağlı strese bakmak yerine, kendi başarısızlıklarına ve kendilerine en yakın olan kişiye, eşlerinde varsaydıkları başarısızlıklara odaklanıyorlar. (Çiftlerde Tükenmişlik)
  • Aşk, ölüm kadar sert, en derin mezarlar kadar derinden tutkuludur da, ateş gibi parıldar, tüm alevlerden daha yakıcıdır. Hiçbir su söndüremez aşkı, hiçbir sel silip süpüremez. - Song of Songs (Ezgilerin Ezgisi) (Çiftlerde Tükenmişlik)
  • Aşk molekülü olarak da bilinen PEA (feniletilamin) hormonu, çikolatanın içinde fazla miktarda bulunur. Çikolata hediye etmenin dünyanın dört bir yanında flört ritüellerinin bir parçası haline gelmesi belki de bundandır. (Aşık Olmak)
  • "Libido dalgasını tepe noktasına çıkarmak için bir engel şarttır. İnsanoğlu tarih boyunca doyumun önündeki doğal engeller yetmeyince, aşkın tadını çıkarabilmek için kendi engellerini dikmiştir." (Aşık Olmak)
  • Aşk haritası, bir zihin haritasıdır; beyinde, kime aşık olacağımızı ve bizi cinsel açıdan neyin uyaracağını belirleyen devrelerle dolu bir şablondur. Çocuklar bu haritaları ebeveynlerine, ailelerine, arkadaşlarına ve yaşam deneyimlerine dayanarak 5 ila 8 yaşlarında, hatta daha bile önce geliştirirler. (Aşık Olmak)
  • Engeller çekimi arttırır. Uğruna emek vermemiz, acı çekmemiz gereken kişileri genellikle daha çok severiz. (Aşık Olmak)
  • İnsanlar aşık oldukları zaman, kimsenin kendileri kadar sevmediğinden emindirler. Acı çektiklerinde, hiç kimsenin bu kadar acı çekmediğine inanırlar. Ve tükendiklerinde, suç hiçbir zaman gerçekte aranması gereken yerde aranmaz. (Çiftlerde Tükenmişlik)
  • İki insanı birbirine çeken şey neyse, yaşayabilecekleri kıskançlığa şekil verecek olan da odur. (Aşk ve Kıskançlık)
  • Kişilik özelliklerinin aşık olmadaki rolü, fiziksel özelliklerden büyüktür. (Aşık Olmak)
  • İnsanlar düşünceleri üzerinde daha fazla kontrole sahip olmak üzere eğitilebilir­ler. Aslında, bilişsel terapinin çıkış noktası düşüncelerimizi değiştirerek duygularımızı da değiştirebileceğimizdir. (Aşk ve Kıskançlık)
  • ..temas kısa olsa ve doğrudan iletişim içerme­se bile, bir kişinin yüzünü ne kadar sık görürsek, o kişiye karşı beslediğimiz olumlu hisler o kadar artar. (Aşık Olmak)
  • Nasıl da sevdik tüm aşıkların birbirini sevmesi gibi, yaşamın ufak tefek taşları ayağımıza takılmasın diye nasıl da çabaladık. Nasıl yapmışlardı, nasıl da unutuverdik. Herkes gibi. (Çiftlerde Tükenmişlik)
  • Küçük bir çocukken yaşanan sarsıcı olaylar nedeniyle, bu kişiler sevilebileceklerine veya sevginin süreceğine inanmıyorlar ve kendi eylemleriyle bu sevgiyi yok ederek en derin korkularını gerçeğe çeviriyorlar. (Çiftlerde Tükenmişlik)
  • “Anatomi alın yazısıdır,” demiştir Freud. (Aşık Olmak)
  • ... belirsiz ifadelerden kaçınma, saldirmama, tartışmayı belirli bir sorunla ve şimdiki ve gelecek zamanla sınırlama, karşılık vermeden önce eşin sözünü bitirmesini bekleme, şikayet konusuna kendi sikayetiyle değil doğrudan karşılık verme, niyetlere ve kişisel özelliklere değil sadece gözlemlenen davranışlara odaklanma. (Çiftlerde Tükenmişlik)
  • Aşkta kalıcı olan tek şey ısrarla onu arayışımız. (Çiftlerde Tükenmişlik)
  • Eşlerin birbirlerinin yaptığı şeylerle biraz dahi olsa ilgilenmesi önemlidir çünkü başkalarıyla yapılan faaliyetler, sonuçta ilişki için bir tehdit teşkil edebilir. (Çiftlerde Tükenmişlik)
  • Aklı başında, uyumlu, sorumlu bir yetişkin olduğumu biliyorum. Bana ne oluyor? Aklımı mı oynatıyorum? (Aşk ve Kıskançlık)
  • Erkeğin kadınlar açısından çekiciliğini en fazla etkileyen şey ise, kadın-erkek eşitliğine inanmasıdır. (Aşık Olmak)
  • Kıskançlık sorunundan yakınan kişiler psikanaliz, sosyobiyoloji ve kültürlerarası psikoloji gibi birçok değişik kayna­ğın aynı sonuca varmalarından dolayı rahatlayabilirler: Kıskançlık evrenseldir. (Aşk ve Kıskançlık)