Angut - Osman Pamukoğlu Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap

Angut kimin eseri? Angut kitabının yazarı kimdir? Angut konusu ve anafikri nedir? Angut kitabı ne anlatıyor? Angut PDF indirme linki var mı? Angut kitabının yazarı Osman Pamukoğlu kimdir? İşte Angut kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi

Yazar: Osman Pamukoğlu

Yayın Evi: İnkılap Kitabevi

İSBN: 9751026576

Sayfa Sayısı: 96

Angut Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

İyi şeyler yürekle algılanır. Yürek, öncelikle korunmalıdır. Çünkü; her şey ondan kaynaklanır ve gözler açılır.

Eğer açabilirsek. Ruh veya yürek, ilke ve kalıplara, programlara karşılık vermez. O, şekil değil tutku arar. Yüreği uyandıran; sanat, şiir, güzellik, gizem ve coşkudur. Ruhun dili budur. Akılları meşgul etmekle olmaz,

ruhun ele geçirilmesi lâzım...

Angut Alıntıları - Sözleri

  • Yavru angut: “Neden yılanların, çiyanların, çakalların ve diğer yırtıcıların gözleri bizim yuvamızda?" Baba angut: "Bunun yanıtı basit, bizim angutluğumuzdan dolayı onu koruyamamamız." "Bana, 'bunlar insan' diye gösterdiğiniz, ellerinde gürültü çıkaran demirler bulunan canlılar neyin nesi?" "Onlar mı? En tehlikeli türdür. Bu türden sadece biz değil, bütün canlılar korkar. Sebebi de ne zaman ve ne yapacakları bilinmediği gibi, kestirilemez de! Bu dediğim kendileri için de geçerlidir. Genelde hayvanlar dövüşürken, kendi türlerini öldürmeyi esirgerler, güçlerini sergilemesi onlara yeter. Fakat bu tür, hiç ihtiyaçları yokken, zevk için en küçük ötücü kuşları vurması bir tarafa, bizzat kendileri bahane yaratarak büyük küçük demeden, türünün yüzbinlercesini öldürebilir. Bu cinsi ormanlarda, çayırlarda, dağlarda, çöllerde ve deniz kenarlarında görebilirsin ama, dünyanın her yerinde koloniler halinde topluca, oyalanarak yaşarlar...”
  • İnsanlar, yaşamlarının gayesi ve sonları hakkında bir sorgulama yapmalı; onu körleştiren, pasifleştiren, zavallı, ve acınası bir kişiliğe dönüştüren bütün yapılardan arınmalıdır.
  • Avrupa Ötleğenleri, fizik olarak benzemezler ama deve kuşunun ruhunu taşırlar. Yağmacı içgüdüleriyle, kolay ve rahat bir yaşama kavuşacağı hayalleriyle doludur. Yerli yersiz ötmeye can atarlar. Tarihi yırtıcıların yuvalarında tünemeyi marifet sayarlar.
  • Yaşamı, keder, acı, karamsarlık, kötümserlik, “nereden geldik biz bu dünyaya?" ve "hay gelmez olaydık" gibi, teraneleri sayıp, hüzünle öterek geçer Kukumav kuşlarının... Bu çağrılarıyla diğer kuş türlerinin de yaşam heyecanını yok ederler. Olmamaları daha iyi olabilecek bu tür, nedense olmuştur. Her yerde yaşarlar. Rahatsız olurlarsa kedi gibi ses çıkarır. Renkleri yaşadıkları çevreye göre değişir.
  • Sümsüklerin binlercesi sürüler oluşturmasına rağmen, yön tayin etme yetenekleri hiç yok denecek kadar zayıf olduğundan, başka cinslere tabidir. Kanat ve kuyruk telekleri sürekli renk değiştirip, her tona dönüşebilir. Yakarma ve tıslamaya benzer seslerden geniş bir repertuvarları vardır.
  • İnsanlar, yaşamlarının gayesi ve sonları hakkında bir sorgulama yapmalı; onu köleleştiren, pasifleştiren, zavallı ve acınası bir kişiliğe dönüştüren bütün yapılardan arınmalıdır.
  • Angut ve kazlar miktar olarak ördeklerden daha azdır. Çünkü daha saf ve düşük tepkilidirler, algılarının düşüklüğü nerede ise cesarete yakın pervasızlık sayılabilir. Aksine, ördekler ödlek olduğundan başlarına gelebilecek her şeye karşı hazırlıklıdırlar.
  • Bunlar kazdan daha iri, tüyleri kiremit kırmızısı olan, iki anguttu. Angutlar hakkında genel bir bilgim vardı, fakat, daha önce hiç karşılaşmamıştım... Ben ayaktaydım ve tüfek de elimdeydi. Önce biri sonra diğeri bana baktı; tekrar başlarını eski istikametlerine çevirdiler. Avcı burunlarının dibindeydi ama onların umurunda değildi. Kanatlarını gererek gagalarıyla tüylerini didiklemeye, teleklerine üst üste vurarak süslenmeye başladılar. Bu hareketler kuşlarda rahatlık, huzur ve kaygısızlık demekti ... Ne saçmaları yiyen ne de diğer angut tepki vermediği gibi, kıllarını bile kıpırdatmadılar. Anlaşıldı ki sıradan saçmalara angutlar bana mısın demiyordu! Fişeğin içindeki küçük saçmalar bunlara işlemiyordu. Ben, tüfek elde ayakta, angutlar önümdeki adada, öylece kalakaldık... "Sen ne arıyorsun burada? Nereden çıktı bu da?" der gibi, bir kere bana doğru baktılar, yeniden eski işlerine koyuldular. … Köy kahvehanesinde çay içerken bu angut işini yaşlı dayılara “böylesini ilk defa görüyorum” diye anlattım, güldüler ve: "Sen dikkat etmemişsin beyim, günlük hayat bunlarla dolu!" dediler.
  • "Yiyin, efendiler yiyin; bu hânı iştahî sizin; Doyunca, tıksırınca, patlayıncaya kadar yiyin! Bu harmanın gelir sonu, kapıştırın giderayak! Yarın bakarsınız söner bu gün çatırdayan ocak! Bu gün mideler kavi, bu günkü çorbalar sıcak, Atıştırın, tıkıştırın kapış kapış, çanak çanak.. (Tevfik Fikret)
  • Sabırsızlık, cesaret kaybı ve umutsuzluk; yol uzadıkça usanırız. sabırsızlık ve cesaret kaybı insanı daha kolay bir yola sapması için ayartır. Bu kestirme yollar asla işe yaramaz. Onu seçtiğimiz için de duyduğumuz pişmanlık duygusu, umutsuzluk duygularımızı daha da artırır.
  • Düdükçün kuşunun ötüşü melodik, pes ve ıslıklardan oluşur. Yaklaştığı zaman asabileşir, daha çığlıklı ötmeye başlar. Gürültülü uçar.
  • Varolmak demek yollarda olmak demektir! Ne kişiye boyun eğme, ne kulla kulluk! Kapitalizm insanları koyun yapar! Sömürgecinin bakışı, bir atmacanın bir serçeye bakışına benzer! Halk, tüccar gibi davranıp, her türlü süprüntüden Küçük çıkarlar toplamaya alışmamalıdır!
  • İyi şeyler yürekle algılanır. Yürek, öncelikle korunmalıdır. Çünkü; her şey ondan kaynaklanır ve gözler açılır. Eğer açabilirsek... Ruh veya yürek, ilke ve kalıplara, programlara karşılık vermez. O, şekil değil tutku arar. Yüreği uyandıran; sanat, şiir, güzellik, gizem ve coşkudur. Ruhun dili budur. Akılları meşgul etmekle olmaz, ruhun ele geçirilmesi lazım...
  • “… tatlı sulardan hoşlanırız. Uysalız, barışçıyız, itaatkârız, yiyeceğimizi temin edelim başka hiçbir şey umurumuzda değildir. Ama sen, angutlar, kazlar, ördekler arasındaki saflık derecesini öğrenmek istiyorsan, sıralama şöyledir: angutlar, kazlar ve ördekler.."
  • Yavru angutun ilk sorusu: "Bize niye 'angut' diyorlar?" oldu. Baba angut: "Bedenimiz hantal, algımız düşük, oldukça safız. Buna 'iyi niyetli' diyenler de var, 'ahmak' diyenler de."

Angut İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Bakmayın 96 sayfa diyor ama fotoğrafları, ara başlıkları ve boş sayfaları çıkarınca 30-31 sayfa :) bir iki saatte (düşünerek, alıntı yaparak..) bitti. Düşündürücü ve lezzetliydi.. ince bağlantıları kendiniz kurup kafanızda dahasını kurgulayınca daha güzel ;) Özellikle son iki sayfası kitaptan bağımsız (ama bağlantılı tabi) iyi bir derleme olmuş. Ve arka kapak yani :)) Teşekkürler Paşam.. Teşekkürler Komutanım Teşekkürler Osman Pamukoğlu. *** Bir de kitabı okumama vesile olan yazısında Yılmaz Özdil’in söylediklerini ekleyeyim :) “… Peki, günlük hayatımızda çokça gördüğümüz, algılaması düşük, ahmak, hantal, itaatkár, vurdumduymaz "angut"lar mı var sadece bu kitapta? Hayır... Döne döne uçan, rüzgár nereden eserse oraya savrulan "sümsük" de var; dalkavuk kuş "kuyruk sallayan" da... Ambardan beslenen, yırtıcılarla iyi geçinen, ürkek, aciz kuş "Amerikan balabanı" da anlatılıyor bu kitapta; taklitçi, geveze, kara kafalı, gürültücü "Arap bülbülü" de... Devekuşunun ruhunu taşıyan, yağmacı, böcek gagalayan "Avrupa ötleğeni" de var; korktuğu için kaçan, kaçtığı için korkan "şakrakçı" da... Saklanarak yaşayan "bağırtlak"; keder, karamsarlık yayarak, öbür kuşların heyecanını yok eden "kukumav"; bozuk plak gibi durmadan duyduğunu tekrar eden "mukallit"; hepsi bu kitapta. Bu yaşıma geldim, "çevre"mizi bu kadar iyi anlatan bir kitap okumadım, inanın... "Niye böyle acayip işler oluyor" diye merak eden, yurdundaki "canlı türleri"ni tanımak isteyen, genç arkadaşlarıma özellikle tavsiye ederim. (Makam-ı DavÛdi)

#angut İyi şeyler yürekle algılanır. Yürek, öncelikle korunmalıdır. Çünkü; her şey ondan kaynaklanır ve gözler açılır. Eğer açabilirsek. Ruh veya yürek, ilke ve kalıplara, programlara karşılık vermez. O, şekil değil tutku arar. Yüreği uyandıran; sanat, şiir, güzellik, gizem ve coşkudur. Ruhun dili budur. Akılları meşgul etmekle olmaz, ruhun ele geçirilmesi lâzım... Bir çırpıda bitireceğiniz, sizi düşünmeye iten sade bir eser. #okudumbitti #osmanpamukoğlu #inkılapkitabevi #hayallervekitaplar (Deniz Gürçay)

Insan türlerini kuş türlerine benzeterek çok gerçekçi bir yapıyla anlatmış ve zaman zaman ne güzel tespitlerde bulunmuş diyeceksiniz. Tavsiye edilecek bir eser (Yasin Bektaş)

Angut PDF indirme linki var mı?

Osman Pamukoğlu - Angut kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Angut PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Osman Pamukoğlu Kimdir?

Osman Pamukoğlu (27 Aralık 1947; Gerze, Sinop), Türk emekli tümgeneral, yazar ve siyasetçi. Hak ve Eşitlik Partisi'nin kurucusu ve mevcut başkanıdır.

Askerî yaşamı

Sinop'un Gerze ilçesinde doğan Pamukoğlu, 11 yaşından 55 yaşına kadar askeri üniforma giymiştir. Selimiye Askeri Ortaokulu, Kuleli Askeri Lisesi, Kara Harp Okulu, Piyade Okulu, Kara Harp Akademisi, Silahlı Kuvvetler Akademisi ve Milli Güvenlik Akademisi'nde öğrenim görmüştür. 10 yıl piyade subayı, 16 yıl kurmay subay olarak, kıta komutanlıkları ve karargah subaylığı görevlerinde bulunmuştur. 1990-1992'de Edirne-Uzunköprü'de 42'nci Piyade Alay Komutanlığı, 1993-1995'de Hakkari'de Dağ ve Komando Tugayı ve Güvenlik Komutanlığı, 1998-2000'de Kıbrıs'ta 28'nci Mekanize Piyade Tümen Komutanlığı, 2000-2001'de İstanbul'da Piyade Okul Komutanlığı vazifelerini yapmıştır.

1993'de Tuğgeneralliğe terfi etmiş, 1997'de Tümgeneralliğe yükselmiştir. 2002'de Tümgenerallikten emekli olan Pamukoğlu toplamda 43 yıl askeri üniforma giymiştir. Osman Pamukoğlu, 1. Dereceden Altın Üstün Cesaret ve Feragat Madalyası, 2 kez Üstün Cesaret ve Feragat Nişanı ve 5 kez Üstün Birlik Yetiştirme Nişanı almıştır. Pamukoğlu, Türk Ordusu'nda 5 tane Üstün Birlik Yetiştirme Nişanı'na sahip tek kişidir.

PKK'ya karşı mücadele

1993-1995 yılları arasında Hakkari bölgesinden sorumlu olarak PKK'ya karşı yönettiği üstün mücadele dağlardaki PKK'ya bağlı militanlar rakamının 12.000'den 5.500-6.000 aralığına inmesini sağlamıştır. 30'a yakın kere yapılan sınırdışı askeri harekatların neredeyse tümü onun yönetiminde yapılmıştır. Dönemin genelkurmay başkanı Üç tane Pamukoğlu Paşa olsa terörü bitiririz. demiştir.

Pamukoğlu, o dönemde yapılan büyük askeri fedakarlıklara rağmen PKK'nın halen niçin sonlandıralamadığını 3 temel sebebe bağlıyor: İlk olarak gerçek bir siyasi irade kurulamaması, ikincisi tam bir istihbarat olmaması ve son olarak her yerde yayılmış asker bulunması diye tanımlıyor. Bizzat kendisinin yazdığı kitaplarda ve konuk olduğu birçok televizyon programında PKK'ya karşı yapılan mevcut mücadelenin uygun tarz ve strateji olmadığını ve ancak daha fazla şehit verilmesine sebep olduğunu söylemiştir. 'Karakolların hepsi yıkılmalıdır. Karakola gerek yok. Gelsinler bakalım, girsinler... Nereden girecekler? Pusuyu kurarsın, ağı kurarsın, mostrayı kurarsın alırsın.' demiştir. Daha doğru olan yöntemin 20.000 kişilik Eşkıya Takip Kuvveti kurmak ve dağlarda, taşlarda, mağaralarda, ormanlarda, nehir yataklarında yani tüm coğrafyada bulunmanın gerekliliğini belirtmiştir. Karakollarda bekleyen Mehmetçik kendisine karşı yapılan ani saldırılar halinde yeri, hareketleri, silahları militanlar tarafından bilinen bir durumdadır. Bir başka deyişle, bellibaşlı, elle gösterilebilir bir yerde olmamakla birlikte her yerde her zaman bulunma tavsiyesini vermiştir.

2007 yılında ise Serdar Akinan tarafından kendisinin görevli olduğu yıllarda PKK olaylarının gelişimini inceleyen Kan Uykusu belgeselinde PKK'ya karşı mücadelesi konu edinilmiştir.

Yönettiği operasyonlar

• I. PKK Kirpi Operasyonu

• II. PKK Balkaya Operasyonu

• III. PKK Kuzey Irak Mezi Harekatı

• IV. PKK Karanlık Dağ Operasyonu

• V. PKK Buzul Dağı Operasyonu

• VI. PKK Ejder Operasyonu

• VII. PKK Karadağ Operasyonu

• VIII. PKK Kuzey Irak Hakurk Operasyonu

Siyasi yaşamı

28 Temmuz 2008'de yaptığı ulusal çağrı ile fiili olarak siyasi hayatına başlamıştır. Bu çağrısında Hak ve Eşitlik Partisi'nin ana felsefe ve ilkelerini duyurmuştur.

Pamukoğlu, 4 Eylül 2008'de yani Hak ve Eşitlik Partisi'ni kurduğu gün Anıtkabir özel defterine şunları yazmıştır:

"Büyük Önder,

Gözün arkada kalmasın! Türk kadınları ve erkekleri olarak milletimizi özlediğin yüksekliğe çıkaracağız.

Bugün bizim için 11 Kasım 1938'dir."

28 Temmuz Çağrısı

Çağrı, "Anadolu ve Trakya'da yaşayan Türk halkı bu çağrı size" diye başlar. İlk başta Türkiye'nin içinde bulunduğu vahim durumun tarifini yapar ve insanoğlunun yeryüzünde görülmeye başladığından itibaren ki tüm mücadelelerin ana sebebinin 'Hak ve Eşitlik' olduğunu belirtir. Ardından, Türkiye'deki durumun düzeltilmesi ve tekrar 'hak ve özgürlüklerine' kavuşması için partinin gerçekleştireceklerini sıralar.

Ardından, Pamukoğlu "Hak ve Eşitlik Partisi'nin Doğa ve Felsefesi" adlı metni sunar. Bu bildirinin ardından halktan gelen destek ile Hak ve Eşitlik Partisi 36 gün sonra, 4 Eylül 2008'de kurulmuştur. 36 gün gibi kısa bir sürede bir siyasi partinin mevcudiyet kazanması Türkiye'nin geçmişinde nadiren olmuştur; fakat kurduğu parti hızla örgütlendiği gibi dış odaklardan gördüğü tepki de erken gelmiştir. Belli zaman aralıklarıyla Türkiye Cumhuriyeti'ne verilen Avrupa Birliği İlerleme Raporları'nda Hak ve Eşitlik Partisi'nin varlığından, oluşumundan ve gelişmesine karşı alınacak acil tedbirlerden bahseder. Bu konuya dair Pamukoğlu açıklamalarında

« "Thomas söyledim, ‘korkunun ecele faydası yok’ İsveçli. Sen serbestsin, biz de serbestiz. İsveçli, gelirsen İstanbul’a, Ankara’ya haber ver. 8-10 bin kişiyle havaalanında seni karşılayacağız. Şimdi o kağıda yazdıklarını benim yüzüme söyle diye” »

demiştir.

Bu tarihten itibaren sürekli biçimde teşkilatlanma çalışmalarına devam eden Hak ve Eşitlik Partisi'ne 900.000 resmi başvuru olmuştur. Pamukoğlu, partiye gelen basvuruların 22.000 kişilik dilimler halinde ele alındığında çoğunluğun 18 ve 35 yaşları arasında bulunduğunu ve bu sebeple, partinin çevik bir nüfusa sahip olduğunu belirtmiştir.

2010 Mart ayı içerisinde, Çanakkale'nin Ezine ilçesinde bulunan Osman Pamukoğlu, partinin iktisadi politikasının önemini vurgulamak üzere şu açıklamayı yapmıştır: "Partinin ilk hedefi bu. Önce ekmek, sonra huzur. Huzur derken bütün adalet sistemini, dağda gezen eşkıyayı, şehirlerdeki mafya dahil onları kastediyorum. Bizim parti ile ilgili halkın Türkiye genelindeki kanaati şu: Hak ve Eşitlik Partisi ve genel başkanları Osman Pamukoğlu olduğu sürece Türkiye'de güvenlikte herhangi bir sorun olmaz. Yani, ne yapacağını nasıl yapacağını bilir. Buna inanmış halk. Yani, daha biz bir şey yapmadan dahi halkın kanaati bu... Milletin merak ettiği, ekonomide ne yapacağımız... Ekonomide... 'Siyasal ve Toplumsal İlkeler' kitapçığımızda önce ekonomi var."

Osman Pamukoğlu Kitapları - Eserleri

  • Unutulanlar Dışında Yeni Bir Şey Yok
  • Ey Vatan
  • Cehennemdere Kanyonu
  • Korkunun Çocukları
  • Angut
  • İnsan ve Devlet
  • Kara Tohum
  • Ayandon
  • Kafes Beyaz Çığlıklar
  • III. Dünya Savaşı
  • Yolcu
  • Akıllı Ol!
  • Strateji
  • Devrimlerin Efendisi
  • 3. Dünya Savaşı
  • Önder
  • Siyasetin Sefaleti
  • Şamil
  • Baş Döndürenler
  • Hayat Karar ve Eylemdir
  • Trampetler Çalarken
  • Terörizm ve Hükümetler
  • Kızıl Gömlekliler
  • Başka Bir Hikaye
  • İttihat ve Terakki İsyankar Doğanlar
  • Göç
  • Sarıkamış
  • İhtilal-i Nizam
  • Hitler Führer ve Naziler
  • Napolyon İmparator ve General
  • Propaganda
  • Mussolini Duçe ve Faşistler

Osman Pamukoğlu Alıntıları - Sözleri

  • "İnsan doğanın bir ürünüdür ve gelenekler,tarihsel konumlar değişse de insanın özünde bir değişiklik olmaz.İnsan değişmeyip hep aynı laldığına ve yeryüzünde meydana gelen olayları da insanlar yarattığına göre,tarihe yön veren kurallar belirlenebilir ve insanlığın geleceği için geçerli evrensel bir politika bilimi oluşturulabilir." / Niccolo Machiavelli (MS 1513) (3. Dünya Savaşı)
  • “Her rüzgarda otlar gibi eğilip bükülürsen, dağlar kadar olsan bile, bir ota değmezsin.” (Ey Vatan)
  • Üçüncü Dünya Savaşı; ABD, Çin ve Rusya arasında olacak. Bunlardan biri veya ikisi tarafından diğerine karşı yapılacaktır. Nedeni şunlardır: 1) Enerji kaynaklarının kontrolü. 2) Su kaynaklarının kontrolü. 3) Okyanuslar üzerindeki deniz ticaret yollarının kontrolü. (III. Dünya Savaşı)
  • "İlk yıldızlar karanlık basmadan doğuyor. Saymıyoruz artık yıldızları, gök kurşuni, toprak kara, ses yok, ışık yok." (Göç)
  • Soğukkanlılığını koruyan savaşçı , gözünü kan bürümüş düşmana karşı üstünlük sağlar.Clausewitz (Strateji)
  • "Bir ortamda olanaklar azalırsa gerçek çatışma o zaman ortaya çıkar. Kader en zayıfları alır, dışarı atar." (Terörizm ve Hükümetler)
  • Ne kadar eğitim almış olursan ol, öğretilenlerin hiçbiri, seni o ana hazırlamış değildir. (Unutulanlar Dışında Yeni Bir Şey Yok)
  • Herkesin rengi elbet ortaya çıkar. (Korkunun Çocukları)
  • "Halk, şöhret ve zafer ister... Teoriler, hükümetler, ideolojiler, laf ve mantık istemez." (Trampetler Çalarken)
  • Kıskançlık, mutluluğun düşmanıdır; onun boğulması lazımdır. Sahip olduklarınızı karşılaştırmamalısınız. Başka birinin sizden şanslı olduğunu tasarlarsanız mutlu olamazsın. (Kafes Beyaz Çığlıklar)
  • "Ölüm adildir, aynı haşmetle vurur, şahı ve fakiri." (Ayandon)
  • “Hak bildiğin yola, yalnız gideceksin.” - Tevfik Fikret - (İttihat ve Terakki İsyankar Doğanlar)
  • Küçük de olsa bir tecavüz ve saygısızlığa müsamaha göstermek, mütecavüzü daha cesur ve haklı hale getirir. Kanuni Sultan Süleyman (Ey Vatan)
  • Kutadgu Bilig, “Kişi akılla yükselir, bilgi ile büyür” diye yazar. (Akıllı Ol!)
  • Özgür olmak istiyor izin bekliyor, Hakkını istiyor lütuf bekliyor, Her şeyden yakınıyor, hiçbir şey yapmıyor, Her şeyin düzelmesini istiyor ve bekliyor, Hiçbir şey yapmadan her şeyi istiyor! Nedir bu? İnsan mı? (Yolcu)
  • İnsan için en zor üç şey nedir biliyor musun? Ummak, beklemek, düşünmek. (Ayandon)
  • "II. Dünya Savaşı'ndan sonra, yeryüzünde "barış sağlandı" sözü gerçeği yansıtıyor mu? Bu sözle geleceğe ipotek koyanlar; "Tarih, düşünülemez savaşlarla doludur" sözünden habersiz olan hayalperestler miydi?" (Terörizm ve Hükümetler)
  • "Yol nedir, yol? Yol umuttur..." (Göç)
  • "Başarılı bir generalin yalnız yetenekli değil, talihinin de yaver olması lazımdır." (Trampetler Çalarken)
  • Savaş, politik amacın bir aracıdır… (III. Dünya Savaşı)