dedas
Turkcella

Amerikan Tanrıları - Neil Gaiman Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Amerikan Tanrıları kimin eseri? Amerikan Tanrıları kitabının yazarı kimdir? Amerikan Tanrıları konusu ve anafikri nedir? Amerikan Tanrıları kitabı ne anlatıyor? Amerikan Tanrıları PDF indirme linki var mı? Amerikan Tanrıları kitabının yazarı Neil Gaiman kimdir? İşte Amerikan Tanrıları kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 03.06.2022 00:00
Amerikan Tanrıları - Neil Gaiman Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Neil Gaiman

Çevirmen: Niran Elçi

Orijinal Adı: American Gods

Yayın Evi: İthaki Yayınları

İSBN: 9786053755005

Sayfa Sayısı: 720

Amerikan Tanrıları Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

AMERİKAN TANRILARI GERİ DÖNDÜ!

Yayımlandığı anda çoksatan listelerine giren, Hugo, Nebula, Locus, Bram Stoker ve SFX gibi ödülleri kazanarak zoru başaran Amerikan Tanrıları, bu kez yazarın tercih ettiği metinle karşınızda.

Kitabın onuncu yılı için hazırlanan bu özel çalışma, sadece yeni önsöz ve sonsözlerle değil, metne yapılan eklemelerle de genişletildi ve Neil Gaiman’ın hayal gücünü gözler önüne seren bu başyapıtın benzersiz bir edisyonu ortaya çıktı.

Gölge son üç yılını hapishanede geçirmiştir ve tahliyesine iki gün kala karısının ölüm haberini alır. Cenazeye katılmak için uçağa biner. Yanına en masum tanımla “esrarengiz” denilebilecek Bay Çarşamba oturur. Bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.

“Artık Gölge on yaş daha yaşlı. Amerika da öyle. Ve Tanrı­lar beklemede.”

Amerikan Tanrıları Alıntıları - Sözleri

  • Fikirleri öldürmek, insanları öldürmekten daha zordur, ama sonunda onlar da öldürülebilir.
  • Para kazanan tek kişi benim, anlarsın işte. Diğer ikisi fal bakarak para kazanamıyor. Çünkü yalnızca gerçeği söylüyorlar ve insanlar gerçeği işitmek istemez. Gerçek, kötü bir şeydir ve insanları rahatsız eder, bu yüzden bir daha gelmezler. Ama ben onlara yalan söyleyebiliyorum, duymak istediklerini söylüyorum.
  • Bir insan vardı, doğdu, yaşadı ve sonra, o ya da bu şekilde, öldü.
  • Puştun tekidir. Her zaman puştun tekiydi. Her zaman puştun teki olacak. Bazı insanlar puşttur, o kadar.
  • Kuran okuyor, kendi kendine bunun da geçeceğini, bu tuhaf dünyayı ziyaretinin uzun süreli ve ebedi olmadığını söylüyordu.
  • Ölü bir kurt olmaktansa canlı bir tilki olmak yeğdir..
  • Bitirmeye hazır olmadığın hiçbir şeyi başlatma.
  • Ona her şeyi vadet ama yine de dilediğini yap.
  • "Sen kimsin?" diye sordu Gölge. "Tamam."dedi kadın. "İyi bir soru. Ben ahmak kutusuyum.Televizyonum. Her şeyi gören gözüm ve katot ışını dünyasıyım. Budala tüpüyüm. Ailenin hayran hayran bakmak üzere toplandığı küçük mabedim." "Televizyon musun, yoksa televizyonda biri misin?" "Televizyon sunaktır. Ben insanların uğruna kurban verdiği şeyim." "Ne kurban ediyorlar?" diye sordu Gölge. "Daha çok zamanlarını."dedi Lucy. "Bazen de birbirlerini."
  • Eğer kalplerimizi onlara açarsak bizi derinden yaralayacak hikayeler vardır.
  • Madam Hayat çiçeği burnunda bir parça Ölüm her yerde arkasında: Hanımefendi odanın sahibi, Ölümse merdivendeki serseri.
  • "Şarkı söyleyerek rüzgarı uyutabilir ve bir fırtınayı, bir gemiyi kıyıya getirene kadar dindirebilirim."
  • Kişisel hikâyelere ihtiyaç duyarız. Kişiler olmasa yalnızca sayıları görürüz: bin ölü, yüz bin ölü, “kayıplar bir milyona çıkabilir.” Kişisel hikayeler sayesinde, istatistikler insanlara dönüşür, ama bu bile yalandır, çünkü insanlar kendi başlarına sersemletici ve anlamsız sayılar içinde acı çekerler. Bakın, çocuğun şişmiş, kocaman olmuş karnını görün, gözlerinin köşelerinde gezinen sinekleri, iskelete dönmüş kollarını, bacaklarını görün: Adını, yaşını, düşlerini, korkularını bilmek sizin için işi kolaylaştırır mı? Onu içeriden görmek?
  • Patronum benim hakkımda ne derse desin, aldırma. Puştun tekidir. Her zaman Puştun tekiydi. Her zaman Puştun teki olacak. Bazı insanlar puşttur, o kadar.
  • “Koca İncil’de İsa’nın şahsen cennetten yer vadettiği tek bir adam vardı. Petrus değil, Pavlus değil, o adamlardan hiçbiri değil. İdama mahkam edilmiş bir hırsızdı. Bu yüzden, ölüm cezasına çarptırılmış adamları küçük görme. Belki de senin bilmediğin bir şey biliyorlardır.”

Amerikan Tanrıları İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Sanırım bazı kitaplarımı okumadan, okuma sıramda beklerken daha çok seviyorum. Okuduğum romanların içinde ve yazarların içinde en büyük hayal kırıklığı benim için Neil Gaiman ve kitap olarak da Amerikan Tanrıları’dır. Amerikan Tanrıları için geçtiğimiz ocak ayına kadar sadece bir tek bu siteden bir arkadaşın Youtube kanalında olumsuz yorum almış ama buna rağmen kitaptan olan beklentimi hiçbir şekilde azaltmamış yine de bu orijinal konuya, bu çok fanının olduğu kitaba gelen bu övgülerin ve verilen bu ödüllerin boş yere olmayacağını düşünmüştüm. Ama gelin görün ki bana göre bu kitap haksız bir üne kavuşmuş bir eser. Kitapta kesinlikle bir şeyler eksik, bir şekilde kitabın içine girilemiyor, okur ile kitap arasında istenilen bağ kurulamıyor. Sadece ve sadece konusu çok güzel ama konu da bir, olmadı iki cümle ile rahatlıkla açıklanabilecek bir konu. Gaiman bana göre yutamayacağı lokmayı ısırıp çiğnemeye çalışmış, çiğnemiş çiğnemiş ama yutmayı da başaramamış. Kitap çok hızlı ve ilgi çekici bir şekilde başlıyor ve dediğim gibi de konu son derece orijinal ve farklı olmasından ötürü her şey çok iyi gidiyordu. Bu güzel giriş bölümünden sonra bana göre Gaiman kurguyu örüp işleme konusunda yetersiz kalmış. Önsözde yazıldığı gibi kitap aslında kırpılmış ama keşke ortalama 300 sayfa daha kırpılsaymış diye düşünüyorum. Çok fazla gereksiz, olmasa da olur tarzında bölümler mevcut. Tamamen kitap ile alakasız gündelik olaylara fazlası ile yer verilmesi kitabın okunabilirliğini iyice etkiliyor. Öyle bir hal alıyor ki artık okuyorum ama neyi okuyorum durumuna gelmiştim. Kitabı çok fazla sevmeye uğraştım ama artık sevecek hiçbir unsur bulamıyor aksine sayfalar zoraki de olsa çevrildikse kitaptan daha çok soğumaya başladım. Bu kitabı okuyanlar sanırım ikiye ayrılıyor: sevenler ve nefret edenler. Sevenler de bana göre ikiye ayrılabilir: gerçek manada sevenler ve sevmeyip popülerliğe ayak uydurmak için sevmiş gibi görünenler. Birçok forum sitesinde kitabı çok sevenlerin olduğu kadar işi abartıp “kutsal kitap” diyenler de var ve bir o kadar da benimle aynı görüşe sahip olup, kitabın kopuk olduğunu belirtip sadece konunun güzel olduğunu savunanlar, tamamen hayal kırıklığı olduğunu belirtenler de var. Kitap hep kendini fantastik kategorisinde gösteriyor. Evet fazlası ile içinde fantastik öğeler var ama maalesef benim beğendiğim tarzdaki epik fantezi türüne girmiyor; yani bir Yüzüklerin Efendisi, Buz ve Ateşin Şarkısı, Gedik Savaşları ya da Zaman Çarkı tarzı değil kesinlikle hatta fantastik kitaplar genelde olay kitabı olurlarken sanırım Amerikan Tanrıları biraz durum kitabı oluyor. Bu şekilde de olunca ve gerçek manada fantastik olarak beklenti içine girilince kitabı okumak daha da zor oluyor. Kitap içinde belli bir sayfadan sonra okuduğumuz karakterlerin aslında farklı farklı mitolojilere göre tanrı olduğunu ben şahsen kitabı okurken hiç anlayamadım. Dediğim gibi kitabı okurken oluşan o kopukluk sayesinde okuduklarımı değil tanrı, normal bir karakter hatta gereksiz bir karakter gibi okudum. Okuduğum kitaplar içinde ilk bu kitabı okurken farklı bir şey yaptım daha doğrusu yapmak zorunda kaldım. Kitabı okurken 2 kere yarım bırakmayı düşünmüş ama pek katılanı kalmadıysa da düzenlediğimiz bir etkinlik olduğu için tahmini 5 – 10 dakika sonra tekrardan okumaya karar verdim ve en sonunda da 3. Kez kitabı tamamen yarım bıraktım. Kitabı yarım bırakmamdaki en büyük etkenlerden biri de kesinlikle çeviri. Herkes Zaman Çarkı serisinden dolayı Niran Elçi çevilerini beğenir ama ben şahsen Niran Elçi çevirisi görünce korkuyorum. Yaptığı çevirilerde, kurduğu cümlelerde sanki çevriyi yaptıktan sonra kelimelerin yerini değiştirip cümleleri daha bir alengirli yapmaya çalışıyor gibi bir hava sezinliyorum. Kendini yavaş okutan, anlamak için daha fazla düşünme ihtiyacı hissettiğim cümleler ile dolu geliyor bana Elçi’nin çevirileri. Sayın Elçi bana göre bol betimlemeli olan Zaman Çarkı’nı bile okuması zor bir seri yapmıştır. Okuduğum bir başka habere göre de “The Malazan Book Of The Fallen” çevirisini de Niran Elçi yapacakmış. Umarım yapmaz, umarım yalan haberdir. Bu efsane seride Niran Elçi adını görmek istemiyorum. Her neyse çeviriye rağmen kitabı elimde süründürerek okurken kitabı en sonunda yarım bıraktım ve 2 gün sonra da İnkılap Kitabevi’nden çıkan baskısını birçok fantastik ve bilim kurgu kitaplarının çevirmenliğini yapan Ferhan ERTÜRK çevirisi ile kaldığım yerden okumaya karar verdim ve başladım. Bu kötü kitabı en azından Elçi çevirisine göre daha güzel çeviri ile bu şekilde bitirebildim. Kesinlikle Ferhan Ertürk çevirisi Niran Elçi çevirisine göre daha güzel, daha kolay ve okuması daha da keyifli. Yazar tarafından kısaltılmış olan bu versiyonu, bu çeviri ile okusam kitabı yine beğenmez ama yarım bırakma ihtiyacı hisseder miydim bilmiyorum. İki farklı çeviriden sizlere de örnek vermem gerekirse şu şekilde iki tane kısa paragraf paylaşabilirim. -- İthaki Yayınları Niran Elçi Çevirisi, bölüm 17, sayfa 558: -- “Amerika Birleşik Devletleri’nin güneydoğusundaki en önemli yer, Georgia, Tennessee ve daha yukarıdaki Kentucky’nin her yerinde, yüzlerce eski ahır çatısında tanıtılmaktadır. Sürücü ormandan geçen dolambaçlı yolda çürümeye yüz tutmuş kırmızı bir ahıra denk gelir ve çatışına boyayla şu sözlerin yazıldığını görür. KAYA ŞEHRİ’Nİ GÖRÜN DÜNYANIN SEKİNCİ HARİKASI” -- İnkılap Kitabevi Ferhan Ertürk Çevirisi, bölüm 17, sayfa 452 -- "Güney-Doğu Birleşik Devletleri’nin en önemli yerinin reklamı Georgia, Tenessee ve Kentucky’ye kadar yüzlerce eskimiş ahır çatısında yapılır. Bir şoför, bir ormanın içindeki kıvrılarak ilerleyen yolda çürüyen, kırmızı bir ahırdan geçecek ve çatısında KAYA ŞEHRİ’Nİ GÖRÜN DÜNYANIN SEKİNCİ HARİKASI yazısını ve …” Bir başka örnek vermem gerekirse: -- İthaki Yayınları Niran Elçi çevirisi, bölüm 17, sayfa 559: -- “Çünkü Lookout Dağı’nı kim kontrol ediyorsa, toprakları da o kontrol ederdi: efsane böyle diyordu. Orası, ne de olsa, kutsal bir yerdi hem de yüksekti. İç Savaş sırasında, Eyaletler Arası Savaş’ta, orada bir çatışma yaşanmıştı.” -- İnkılap Kitabevi Ferhan Ertürk çevirisi, bölüm 17, sayfa 454 -- “Lookout Dağı’nı kim kontrol altında tutarsa ülkeyi de kontrolü altında tuttu; efsane böyleydi. Her şeyden önce burası kutsal bir mevkii ve yüksek bir yerdi. İç Savaş’ta, Eyaletler Arası Savaş’ta burada bir çarpışma oldu:” Sizler ne düşünüyorsunuz bilmiyorum ama bana göre kesinlikle Ferhan Ertürk çevirisi daha sade, daha güzel ve okunması da haliyle daha kolay. Gaiman’ın bu kötü yazım tarzı bu kötü çeviri ile birleşince 10 üstünden 5 puanı hak eden bir kitap oldu bana göre. 5 puanı neden kırdığımı da açıklamam gerekirse: bir kitabı beğendiğim kitaplara eklemiyorsam o kitap zaten 10 puanlık değil 9 puanlık bir kitaptır. Bir kitabın içine girmekte zorlandıysam 1 puan daha kırılır ve 8 puan olur. Kitap kendi içinde kopuk bir şekilde ilerliyorsa ve tam manası ile bölüm aralarında bağlantıda bana göre sorun oluyorsa 1 puan daha kırılır ve 7 puana düşer. Kitap bu sebeplerden ötürü elimde sürünüyorsa ve başka kitapları okumama engel olacak şekilde elimde süre geçirdiyse 1 puan daha kırılır ve 6 puan olur. Bu kitabın çevirisi de kötü ise 1 puan daha kırılır ve 10 üstünden 5 puan almayı hak eder; ama bu kadar olumsuz yönlerini yazdığım bir kitabı ben de şahsen sevmediğim için 1 puan da ben ekstradan kırarım ve 10 üstünden 4 puan almayı sonuna hak eder. Sanırım Neil Gaiman kitaplarını artık içinde adımı ve soyadımı yazmadığı sürece okumayı düşünmüyorum. (mithrandir21 / Uğur)

Gölge üç yıllık mahkûmiyetini tamamlamış sakin bir hayat yaşamayı ve Laura'ya kavuşmayı beklerken onun ölüm haberini alır. Cenazeye katılmak için çıktığı yolda karşılaştığı Bay Çarşamba ona bir iş teklif eder. Karısıyla yaşamak istediği hayat artık sadece bir hayal olduğundan iş teklifini kabul eder. Gölge bilmesede bu iş eski, yeni tanrılar ve kaosla dolu bir yolculuktur. Okuduğum üçüncü Neil Gaiman kitabı ve onuncu yıl özel baskısı. Özelliği ne diye sorarsanız metin yayınevi tarafından uzun bulunduğu için yazar kısaltmış ve ilk baskı o şekilde yapılmış. Bu baskıysa metnin ilk hâli ve tamamı hatta eklemeler de varmış. Öğrendiğimde kütüphanede bu baskıya denk geldiğime sevinmiştim. Gördüğüm güzel yorumlar sayesinde bu kitap için hevesliydim zaten. Ki benim tanrılar, mitler gibi konulara dair pek ilgim ve bilgim yoktur yine bir yorumda bahsetmiştim. Bu kitabın konusunu sevdim ama. Yazar kitabın ön sözünde "ya nefret ediyorlar ya da çok seviyorlar" diyor kitap için. Takılmıştım bu cümleye. Beğenmemek tamam da nefret edilecek kadar kötü mü bulunmuş yani diye düşünmüş ve şaşırmıştım. Çünkü ben hep olumlu yorumlar görmüştüm. Kitabı bitirdikten sonra olumsuz yorumları okuyunca anladım Gaiman'ın demek istediğini. Cidden çok olumsuz yorum var. Ben bu yorumları okumadan önce görseydim de bir şey değişmezdi yine başlardım kitaba ama aynı şey başkaları için geçerli olmayabilir. Demem o ki okumak istiyorsanız fakat tereddütdeyseniz kesinlikle okuyun ve kendiniz karar verin. Hiç beğenmeyen okurlardan da olabilirsiniz ama beğeneceğiz bir kitapta olabilir ve ve bunu kaçırmış olmak istemezsiniz. Benim de kurguya dair birkaç eleştirim var tabii ama gerçekten ilgiyle okuduğum ve bazı kısımları uzatılmış bulsam da yarım bırakmayı hiç düşünmediğim bir kitap oldu. Kısaca Amerikan Tanrıları'nın okurları epey zıt kutuplarda. Siz benim gibi arada kalanlardan olabilirsiniz. Arada kalan derken ne sevdim ne sevmedim anlamında değil tabii. Beğenmediğim kısımlarda oldu ama beğendiğim kısımlar daha fazla diyenlerden. Hem bazı noktaları beğenmedim diye kitaptaki güzel mesajları ve göndermeleri göz ardı edemem. Ben kitabı tavsiye ediyorum. İskandinav mitolojisi biraz karışık geliyor ama kitap sayesinde diğer mitolojilerle ilgili bir şeyler okumaya heves ettim diyebilirim. (S)

5/5 Stars. (%100/100) American Gods. My first and favourite book by Neil Gaiman. One of the very few books that I consider life-changing. American Gods is my biggest inspiration when I wrote my novel. After reading this book, I trust Neil Gaiman's pen with my eyes closed. I will try my best to review this book in some categories. 1-Old Gods Despite being a fantasy novel, the most prominent quality of the book is mythology. Whether it is Norse, Greek, Celtic, Hindu, or African, Gaiman definitely knows it all. Old Gods are the Gods that try to survive in a modern technological world full of non-believers. Times have changed and people prefer to sacrifice their time to technology. However, the Old Gods still live and when they unite, no one can stop them. Not even progress... "People create gods when they wonder why things happen. Do you know why things happen? Because gods make them happen. You want to know how to make good things happen? Be good to your god. You give a little, you get a little. The simplicity of that bargain has always been appealing." 2-New Gods The main antagonists of the book. Mr. World, Media, and Techno Boy. In a world technology exists everywhere, people created this modern gods. Many of the Old Gods were forgotten and like mortals, they too die. The New Gods try to enlist some of the Old Gods and change them. "Inside every pearl there's a single irritating grain of sand." That annoying and stubborn sand grain is Mr. Wednesday and he will not go down without a fight. "What happens if they all decide that God doesn't exist?" 3-Shadow Moon Shadow Moon is the protagonist of the novel and like many mortal he does not have faith in anything or anyone. The story not only deals with the war between Old and New Gods but also Shadow Moon's quest to find faith. He starts working for mysterious Mr. Wednesday and his life changes completely. Shadow and Laura Moon's personal quests and desires are very impressive and fun to read. In an environment where legendary Gods fight, a simple man is on a journey for faith. Shadow is my favourite character in the novel. (Well, at least in terms of humans) 4-Mythmaking As I mentioned above, Neil Gaiman has knowledge about every kind of pantheon out there. From his book Norse Mythology, American Gods and interviews it is safe to assume that his favourite is Norse pantheon. (Honestly same Neil) The interactions between Gods from very different cultures are very enjoyable to read. To create this kind of interactions are extremely hard. I remember spending weeks or even months to decide between some Gods to put in my novel. The Old Gods feel very natural. Like Neil Gaiman himself mentioned, these Gods are very unique and human-like characters that when you see them on the street you could say "Oh I know you". Though they are extremely powerful and fearsome, they carry emotions and sometimes they even behave like humans. The Gods from all kinds of different mythologies are interwoven into the story beautifully and this one of the reasons why this novel is so successful. "What’s a god? Can we even know they exist? People believe things, which means they’re real. That means we know they exist. So what came first, gods or the people who believed in them?" B E L I E V E (Mert Öncel)

Amerikan Tanrıları PDF indirme linki var mı?

Neil Gaiman - Amerikan Tanrıları kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Amerikan Tanrıları PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Neil Gaiman Kimdir?

Sandman, Coralin, Stardust gibi modern fantastik kurgu edebiyatında iz bırakmış olan roman ve çizgiromanların yazarı. Fantastik kurgudan bilim kurguya, grafik romanlardan filmlere kadar geniş bir alanda ürün vermiş olan Gaiman; Hugo, Nebula, Bram Stoker gibi kurgu edebiyatının en prestijli ödüllerinin sahibidir.

Neil Gaiman, Polonyalı Musevi bir ailenin çocuğu olarak, 10 Kasım 1960 tarihinde, Portchester, Hampshire, İngiltere’de dünyaya geldi ve Fonthill, Ardingly ve Whiftgift’in de arasında bulunduğu bir dizi Church of England okulunda eğitim gördü.

Gençlik yıllarında, J.R.R. Tolkien, Edgar Allan Poe, Ursula Le Guin gibi fantastik kurgunun ve Roger Zelazny, Robert A. Heinlein gibi bilim kurgunun büyük ustalarının eserlerini takip etti. 80’li yılların başlarında gazeteci olarak çalışmaya başlayan Gaiman, bu sayede ileride kitaplarını basacaklarını umduğu basın dünyasının önemli isimleri ile tanıştı.

İlk yayınlanan kitabı, Duran Duran adlı müzik grubunun biyografisiydi. Bir yandan farklı İngiliz dergilerinde makaleleri yayınlanırken, bir yandan da British Fantasy Society’ye yazdıklarını gönderiyordu.

Kendisi gibi İngiliz olan grafik roman yazarı Alan Moore’dan etkilenek, grafik romanlar için senaryo yazmaya başladı. İlk olarak Moore’un yarım bırakmasının ardından Marvelman’i tamamlayan Gaiman, bu yapıttan sonra, Future Shock, Violent Cases, Black Orchield gibi erken dönem eserlerine imza attı.

1989 yılında, kendisine büyük ün ve servet kazandıracak olan Sandman’i çıkarttı. Dream karakterinin baş rolünde yer aldığı çizgiroman serisi, 1989-1996 yılları arasında 75 fasikül olarak piyasaya çıktı ve daha sonra yapılan eklemelerle birlikte 11 cilt olarak kitaplaştırıldı.

Sandman sonrasında farklı çizgiroman firmaları için Elric, Lady Justice, Shadow Death gibi eserleri kaleme alan Gaiman, 2009 yılında, Batman R.I.P. serisi için yazdığı “Whatever Happened to the Caped Crusader” adlı çizgiroman senaryosu ile grafik roman piyayasındaki uzun süreli sessizliğini bozdu.

Grafik romanların dışında uzun romanlar ve kısa hikayelerle düz yazı alanında önemli eserler veren yazar, Diskdünya’nın yazarı Terry Pratchett ile beraber yazdığı Good Omens ile dünya çapında üne kavuştu. 1990 yılında çıkan romanı, 1996 yılında Neverwhere, 1999 yılında, daha sonra sinemaya da uyarlanan Stardust ve 2001 yılında, en iyi eseri olarak bilinen Amerikan Tanrıları takip etti.

Amerikan Tanrıları’nın başarısı üzerine, romanda ek bir karakter olan Anansi’nin adı altında, yeni bir roman kaleme alan Gaiman, Anansi Boys adlı bu roman sayesinde New York Times Best Seller listesinde bir numaraya kadar yükseldi. Yazarın son romanı, 2008 yılında yazdığı ve çocuklara yönelik olan The Graveyard Book (Mezarlık Kitabı) oldu. Gaiman’ın Anansi Boys dışındaki kitapları Türkçe’ye çevrildi.

Amerikan Tanrıları adlı kitabının yazımı sırasında kendisine bir web blog’u açan Gaiman, eserlerinin yapım aşamasını ve hayatından kesintileri yansıttığı ve http://journal.neilgaiman.com adresinde bulunan blogunu açıldığı tarihten beri aktif tutmakta ve yazılarını haftalık olarak sürdürmekte.

Minneapolis, Minesota, A.B.D’de, Addams Family House adını verdiği bir evde yaşayan yazar, eski karısı Mary McGrath’la olan evliliğinden Michael, Holly ve Madeleine adlı üç çocuğa sahip ve 2009 başından bu yana, şarkı sözü yazarı Amanda Palmer ile uzun dönemli bir ilişkisi var.

Neil Gaiman Kitapları - Eserleri

  • İskandinav Mitolojisi
  • Koralin
  • Yolun Sonundaki Okyanus
  • Mezarlık Kitabı
  • Amerikan Tanrıları
  • Yokyer
  • Prelüdler & Noktürnler - Sandman 1. cilt
  • Yıldız Tozu
  • Sandman 2 - Bebek Evi
  • Odd ve Ayaz Devleri
  • Kıyamet Gösterisi
  • Sandman 3
  • Anansi Çocukları
  • Sandman 4 - Sisler Mevsimi
  • Sen Oyunu - Sandman 5
  • Ara Dünya
  • Sandman 6
  • Sandman 7 - Kısa Yaşamlar
  • Sandman 8 - Dünyaların Sonu
  • Siyah Orkide
  • Sandman 9 - Merhametliler
  • Babam Süt Peşinde
  • Vadinin Hükümdarı
  • Sandman 10 - Uyanış
  • Kırılgan Şeyler
  • Batman: Pelerinli Süvariye Ne Oldu?
  • Mezarlık Kitabı Cilt 1
  • 1602
  • Sandman 11 - Ebedi Geceler
  • Cinayet Sırları
  • Talimatlar
  • Gümüş Hayal
  • Kayıp Bayan Finch Vakasının Ardındaki Gerçekler
  • Sonsuzluk Çarkı
  • Gecenin Yaratıkları
  • Soytarı Aşık
  • Paniğe Kapılma!
  • Duvarların İçindeki Kurtlar
  • Çılgın Saç
  • Spawn: Klasik Seri Cilt 2
  • Eternals
  • Yaşamanın Ağır Bedeli
  • Babamı İki Japon Balığı ile Değiş Tokuş Ettiğim Gün
  • Çu'nun Bir Günü
  • Art Matters
  • The Books of Magic
  • A Death Gallery
  • Cinnamon
  • Çu'nun Plajdaki Bir Günü
  • Trigger Warning: Short Fictions and Disturbances
  • The Sandman Vol. 2: The Doll's House 30th Anniversary Edition
  • The Sleeper and the Spindle
  • The Sandman
  • The Absolute Sandman, Vol. 1
  • American Gods, Vol. 1: Shadows
  • The Sandman: Act II
  • The Neil Gaiman at the End of the Universe
  • The Sandman - Vol. 4
  • The Neil Gaiman Audio Collection
  • Snow Glass Apples
  • Çu'nun Okuldaki İlk Günü
  • Neil Gaiman's Troll Bridge
  • The Graveyard Book, Volume 2
  • Unnatural Creatures: Stories Selected by Neil Gaiman

Neil Gaiman Alıntıları - Sözleri

  • Libraries are the gates of future... (Art Matters)
  • Niyetler ve neticeler, birbirine nadiren denk düşer. (Sandman 9 - Merhametliler)
  • "ama biraz daha sessizce rüya görebilir misin acaba? Rüyaların benim rüyalarımın içine akıyor ve asla ilgilenmediğim bir şey varsa o da tarihlerdir (Yıldız Tozu)
  • -İsimlerinizi alabilir miyim? - İnan bana benimkini istemezsin. Cidden bak. Bazen ben bile istemiyorum kendi ismimi, üstelik alıştım artık. Ama seni dağıtır yani bu isim. (Sandman 7 - Kısa Yaşamlar)
  • İçimden bir his bir arada olmamız gerektiğini söylüyor. (Kırılgan Şeyler)
  • Puştun tekidir. Her zaman puştun tekiydi. Her zaman puştun teki olacak. Bazı insanlar puşttur, o kadar. (Amerikan Tanrıları)
  • “Düş kurmayan kimse var mı acaba dünyada?” (Sandman 8 - Dünyaların Sonu)
  • Çok da var olduğun söylenemez zaten. İhtimal, varlığa hiç gelmemiş birinin anısının hayaletinin rüyasısın sen. Ölümün gerçek bir ölüm sayılmayacaktır. Hem Morpheus ölünceye dek hiçbiriniz gerçekten ölemezsiniz, değil m? Üstelik bu ilk ölümün de olmayacak, öyle değil mi? (Sandman 9 - Merhametliler)
  • Umudunu kaybetme; aradığın neyse bulunacak. (Talimatlar)
  • Özür dilemek için, her zaman, çok geçtir... (Yolun Sonundaki Okyanus)
  • Things need not have happened to be true. Tales and dreams are the shadow-truths that will endure when mere facts are dust and ashes, and forgot. (The Sandman)
  • She cursed the babe at birth, such that when the girl was eighteen she would prick her finger and sleep forever. (The Sleeper and the Spindle)
  • Aptallık bu... Neden böyle acıyor canım? Onu doğru dürüst tanımıyordum bile. Üç beş ay, az daha fazlası... Ona dünyalar verebilirdim, kendi dünyaları olabilirdi ipekten ipe dizili safirlerle zümrütler gibi... (Sandman 7 - Kısa Yaşamlar)
  • "Çünkü," dedi Koralin, "Bir şeyi korkmana rağmen yapıyorsan, bu cesurcadır." (Koralin)
  • "Bir şeyi korkmana rağmen yapıyorsan, bu, cesurcadır." (Koralin)
  • Bir melek olmak istiyorsan, cömert ol. (Cinayet Sırları)
  • Kader, Sonsuzların en büyüğüdür. Başlangıçta Söz vardı ve Söz yüksek sesle söylenmeden evvel, Kader'in kitabının ilk sayfasına elle yazılmıştı. (Sandman 4 - Sisler Mevsimi)
  • Rüya sana verebileceğim hiçbir şey yok, şu tavsiye hariç: Ne yaptığımı hatırla. Bıraktığımı hatırla. Bırakmanın benim için ne kadar zor olduğunu hatırla ve unutma: Bu senin suçun değildi. (Sandman 7 - Kısa Yaşamlar)
  • Şehir boyunca rüyalar birbirine katılıp karışıyor, karışırken sonsuza denk değiştiriyor rüyakârları... (Sandman 2 - Bebek Evi)
  • İnanman gerek. Yoksa asla gerçek olmaz. (Yıldız Tozu)

Yorum Yaz