diorex
ARTUKBEY

Alice Harikalar Diyarında - Lewis Carroll Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Alice Harikalar Diyarında kimin eseri? Alice Harikalar Diyarında kitabının yazarı kimdir? Alice Harikalar Diyarında konusu ve anafikri nedir? Alice Harikalar Diyarında kitabı ne anlatıyor? Alice Harikalar Diyarında PDF indirme linki var mı? Alice Harikalar Diyarında kitabının yazarı Lewis Carroll kimdir? İşte Alice Harikalar Diyarında kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 31.05.2022 08:00
Alice Harikalar Diyarında - Lewis Carroll Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Lewis Carroll

Çevirmen: Sinan Ezber

Orijinal Adı: Alice's Adventures in Wonderland

Yayın Evi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları

İSBN: 9786052950524

Sayfa Sayısı: 112

Alice Harikalar Diyarında Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Alice Harikalar Diyarında, yazıldığı tarihten bu yana geçen yüz elli yılı aşkın süre boyunca, edebiyatın eşsiz eserlerinden biri olma özelliğini hep korudu. Hem çocuk hem de yetişkin edebiyatında önemli bir yere sahip olan bu kitap, hayal gücü zenginliğiyle küçük okurlara büyülü bir dünya sunarken, yetişkinler için bu büyüsünü içerdiği sembollerin anlam derinliğiyle gösterdi. Adının edebiyat tarihine altın harflerle yazılmasına yol açan eserleri kadar, matematikçi ve mantıkçı kimliğiyle de tanınan Lewis Carroll’un Alice Harikalar Diyarında kurgusu, metne serpiştirilmiş bilmecelerle okuru da kitabın bir kahramanı kılar.

Alice Harikalar Diyarında hem çocuklar hem de macera dolu naif çocukluğunu özleyen ve yıllara meydan okuyan bir mantık labirentinde kendine sorular sormaktan çekinmeyecek okurlar için Modern Klasikler Dizisi’nde yerini alıyor.

LEWIS CARROLL (1832-1898): Asıl adı Charles Lutwidge Dodgson olan İngiliz romancı, aynı zamanda fotoğrafçı, mantıkçı ve matematikçidir. Alice’s Adventures in Wonderland (Alice Harikalar Diyarında) ve onun kadar başarılı olan Through the Looking-Glass (Aynanın İçinden) adlı dizi romanlarıyla tanınır. The Hunting of the Snark (1876) adlı şiiri, saçma şiir anlayışının en iyi örneklerindendir. Babasının din adamı olması nedeniyle Cheshire, Daresbury’de bir papaz evinde on bir çocuklu bir ailenin üçüncü çocuğu olarak dünyaya geldi. 1851’de Oxford Üniversitesi’ndeki Christ Church College’da lisans öğrenimine başladı. Matematik ve klasik edebiyat dallarında çok başarılı bir öğrenciydi. Sınavlarındaki başarısından dolayı bursla ödüllendirildi. Christ Church College’ın dekanı Henry George Liddell’in çocukları Alice, Lorina ve Edith’le çok iyi anlaşıyordu. Alice Harikalar Diyarında, Dodgson’ın Liddell’in çocuklarına anlattığı masalların ürünüdür. 1865’te yayımlanan kitap günümüze dek giderek artan bir okur kitlesine ulaşarak çok sevildi.

Alice Harikalar Diyarında Alıntıları - Sözleri

  • "Dünü anlatmamın bir yararı olacağını sanmıyorum, çünkü dün başka biriydim."
  • ,, Dünyayı döndüren şey sevgidir, sevgi! ,,
  • " Bir mum gibi," dedi kendi kendine, " tamamen eriyip tükenebilirsin "..
  • “Sen anlamına bak, kelimeler başlarının çaresine bakar. “
  • Ah, 'dünyayı döndüren şey sevgidir, sevgi!""
  • Dünyayı döndüren şey sevgidir, sevgi!
  • 'dünyayı döndüren şey sevgidir, sevgi!'
  • “Dünü anlatmamın bir yararı olacağını sanmıyorum, çünkü dün başka biriydim.”
  • "Eğer herkes kendi işine baksaydı, Dünya şimdi olduğundan daha hızlı dönerdi."
  • “Herkes kendi işine baksaydı, Dünya çok daha hızlı dönerdi. “
  • Eğer herkes kendi işine baksaydı, Dünya şimdi olduğundan daha hızlı dönerdi.
  • 'Dünyayı döndüren şey sevgidir, sevgi!"" "Bir başkası da bana bunun herkesin kendi işine bakması olduğunu söylemişti!"
  • "+Ama ben delilerin arasına düşmek istemiyorum ki! -Başka şansın yok, burda hepimiz deliyiz. Ben deliyim. Sen delisin."
  • “Her şeyden çıkarılacak bir ders vardır, sadece ne olduğunu bulman gerekir. “

Alice Harikalar Diyarında İncelemesi - Şahsi Yorumlar

• Herkesin sıkça duyduğu, okuduğu ya da izlediği biri Alice. Hepimiz onun maceralarına ve yaptığı yolcuğa az çok aşinayız. Peki ya bu macera arkasındaki bilinmeyenleri daha önce araştırmış mıydınız? Mesela Alice Harikalar Diyarında Sendromu diye bir hastalığı daha önce duymuş muydunuz? Bu sendrom; vücut ve cisim algısında meydana gelen bozulmaların gözlemlendiği bir hastalıktır. Ya daaa düşesin kucağındaki domuzun aslında dönemin kralını temsil ettiğini, yoğun biber kokusunun çürümüş gıdaları gizlemek için kullanıldığını ve yine o döneme bir atıf olduğunu, Alice’in cennet bahçelerinde elma ısırığı ile günahlar sayılan Havva ile özdeştirilmesi, girilen tavşan deliğiyle birlikte ergenlik dönemine geçiş yaptığı, anahtarların ve kapıların Freudcu yaklaşım ile cinsel obje sayılması da bazı varsayımlar arasında. Ergenliğe adımın ve uyanan bazı duygular ile birçok sembole anlam sağlayan kitabımız her ne kadar çocuk kitabı gibi gösterilse de yetişkinler için birçok anlam ifade etmekte ve derin anlamlar barındırmaktadır. ‘Ben kimim?’ diye sorgulayan Alice ile karşılaşınca insanın anlam ve varlık sorgulamalarıyla karşılaşıyoruz. Kim bu soruyu sık sık sormuyor ki kendine? Alice belki de görünenin ardındaki gerçekliği en iyi gözler önüne seren eserlerden biridir. (•contra mundum•)

"Alice Harikalar Ülkesinde" ismi en çok bilinen kitaptır heralde. Hemen herkes az çok hikayeyi bilir: Küçük bir kız beyaz tavşanı takip eder ve başına tuhaf, çok tuhaf şeyler gelir. Muhtemelen ben de bu kitabı çocukken okumuşumdur fakat bir çok yerde kitaba göndermeler yapıldığı için tekrar keşfetmek istedim. Örneğin The Matrix filminin ilk sahnesinde Neo masa başında uyuya kalır ve bilgisayarı kendi kendine yazılar göstermeye başlar. Neo uyanır ve şaşkınlık içerisinde bilgisayar ekranında "Uyan Neo, beyaz tavşanı takip et" yazısını okur... Bazen gün içerisinde yaşadığımız anlamlı olayları gece rüyamızda çok saçma bir şekilde görürüz ve bazen de rüyamızda saçma bir şekilde gördüklerimiz yaşayacağımız anlamlı olayların habercisi olur. Bu kitap da öyle bir şey, çok anlamsız gibi olan olaylar ve diyaloglar arasında birden çok felsefik cümleler çıkabiliyor. Yani anlayacağınız öyle basit bir kitap değil. Yazar 1861 yılında Oxford'u dereceyle bitirmiş ve matematik dalında doçentlik almış biri. Bu zekası da kitabına doğal olarak yansımış. Alice'in başına gelen tuhaf olayları mutlaka okumalısınız. Çocukken okuduysanız bir de yetişkinken okumalısınız. (Bekir İstanbul)

Alice'e sor. O bilir.: Ve düşüş başlasın! Zaten insanın başına ne geliyorsa, şu telaşlı beyaz tavşanın peşinden koşturduğunda geliyor! Sorguya düşüşümüz başlasın! Tavşan deliğinin sayısız kitapla dolu boşluğunda süzülürken başlıyor sorular. Sorular ve kitaplar birbirlerinden ayrı düşünülebilir mi? Alice için de öyle oldu, düşünülemedi. “Acaba şimdiye dek kaç km düştüm?” “Acaba düşe düşe dünyanın tam içinden çıkar mıyım?” “Kediler yarasa yer mi?” “Yarasalar kedi yer mi?” Sahi, yarasalar kedi yer mi? İşte! Düşüş başlasın! Tavşan deliğine alışmak öyle kolay değildir. Bocalamalar olacaktır bolca. Çünkü işin teorik kısmı bittiğinde bir de pratik kısmı bizleri beklemektedir. Tecrübe etmek en zoru değil midir? Neyi yersek büyürüz? Neyi içersek küçülürüz? Büyükken çok ağlarsak ne olur? Küçüldüğümüzde kendi gözyaşlarımızda yüzebilir miyiz? Biliyorum bu soruların hepsi çok saçma! Alice’e sorun, eminim o da sizlere katılacaktır; “Çok tuhaf, daha da tuhaf!” diye haykıracağına eminim. Evet, her şey saçmaydı. Yaşasın Camus! Saçma olan şeyleri seviyorum. Bana hayatın normal, yani saçma olduğunu hatırlatıyorlar, bu da beni rahatlatıyor. Tavşan deliğinden düştüğümden beri sakinim. Bu beni birkaç gün boyunca idare edecektir. Yani umarım etkisi “sihirli mantarlar” yahut üzerinde “BENİ İÇ” yazan karışımlar kadar etkilidir. Bekleyip göreceğiz. Sürekli “Kafasını Kesin! Uçurun kafasını!” diye emirler yağdıran kraliçe ve onun korkak kocası kral vardı. Kafa uçurma fetişine sahip olan bu çift oldukça saçmaydı. Nargile içen, bize kim olduğumuzu sorgulatan bilge bir tırtıl vardı. O nargileyi içerken benim buradan canım çekmişti. Sosyal mesafe diye diye kuruduk be! Nerede bu aşılar! “BaŞkAn kÖzlEr nerde KalDı!” diyemeyeceksek ne anlamı kaldı bu hayatın. Saçma! Suratında sürekli bir sırıtış olan, bir anda kaybolup bir anda belirebilen, hatta yalnızca sırıtış olarak kalabilen bir kedi vardı. Aklımda canlandıkça ürktüm. Kediler zaten tuhaf varlıklardı, bir de sırıtanını düşündüm! Ee haliyle ürktüm. Bir de üstüne, ondan geriye sadece sırıtışının kaldığını düşündüm. Daha da ürktüm! Saçma! Oldukça acıklı bir hikayeye sahip olan sahte bir kaplumbağa (Bir zamanlar gerçek bir kaplumbağaymış, sonra her nedense sahteleşmiş) vardı. Her şeyden ders çıkarmasını bilen ama bunu yaparken elinden geldiğince saçmalayan çirkin bir düşes vardı. Krikette sopa olarak kullanılan flamingolar mı dersin, top olarak kullanılan kirpiler mi dersin, yahu neler neler.. Saçma! Okuduğum en saçma hikayeydi ve ben çok mutluyum. Eğer siz de saçmalıklardan benim gibi keyif alan saçma sapan biriyseniz tavsiye ederim. Ama durun, daha bitmedi! Saçma hizmetimiz bununla da sınırlı değil! Bir şarkı bırakıyorum sizlere. Alice ile ilk gerçek tanışmam bu şarkı dolayısıyla olmuştu. Çok başarılıdır. Güzel kalın. https://www.youtube.com/watch?v=pnJM_jC7j_4 (Fatih Taş)

Alice Harikalar Diyarında PDF indirme linki var mı?

Lewis Carroll - Alice Harikalar Diyarında kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Alice Harikalar Diyarında PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Lewis Carroll Kimdir?

Charles Lutwidge Dodgson ya da daha çok tanındığı takma adıyla Lewis Carroll, ünlü İngiliz yazar, matematikçi, mantıkçı, Anglikan papazı ve fotoğrafçıdır.

Carroll'ın en ünlü eserleri; Alice's Adventures in Wonderland ("Alice Harikalar Diyarında") ve onun devamı olan Through the Looking-Glass ("Aynanın İçinden") adlı kitapları ve "The Hunting of the Snark" ve "Jabberwocky" adlı şiirleridir ve hepsi absürd edebiyatın örneklerindendir. Kelime oyunları, mantık ve fantazideki yeteneği sayesinde sayesinde ün kazanmıştır. Ancak bunun ötesinde, eserleri modern kültüre iyice yerleşmiştir. Birçok sanatçıyı, direkt olarak etkilemiştir. Kuzey Amerika, Japonya, İngiltere ve Yeni Zellanda başta olmak üzere, dünyanın birçok yerinde, sadece Carroll'ın eserlerinin zevkle okunması ve daha da yaygınlaştırılması ve hayatının araştırılmasına adanmış kuruluşlar vardır.

İlk gençlik döneminde Dodgson evde eğitim gördü. Aile arşivlerinde saklanmış "okuma listeleri" Dodgson'un değerli bir zekaya sahip olduğuna tanıklık etmektedir: Yedi yaşındayken bir Hristiyan alegorisi olan Çarmıh Yolcusu'nu okuyordu. Aynı zamanda kardeşlerinin bir çoğunda da görülen ve onun sosyal hayatını etkileyen bir kekemelikten muzdaripti.

On iki yaşındayken Richmond yakınlarındaki Richmond Gramer Okulu'na gönderildi.

1846 yılında genç Dodgson Rugby School'a gönderildi. Orada çok da mutlu olmadığı, oradan ayrıldıktan birkaç yıl sonra yazdığı aşağıdaki paragrafta açıkça görülebilir:

«Diyemem ki... herhangi bir dünyevi düşünce beni bu üç yılı yeniden yaşamaya ikna edebilir ... Dürüstçe diyebilirim ki ... eğer gecenin zorluklarına karşı güvende olsaydım, günlük yaşamın sıkıntılarına katlanmak görece kolay olurdu.»

Ancak Dodgson eğitiminde başarılı olmakta hiç zorlanmadı. O dönemde matematik hocası olan R.B. Mayor onun hakkında "Rugby'e geldiğimden beri daha çok gelecek vaad eden bir çocuk görmemiştim" demiştir.

1849 yılında Rugby'den ayrıldı ve 1850 yılının Mayıs ayında babasının eski okulu olan Christ Church'ün bir üyesi olarak Oxford'a kayıt oldu. Üniversitede yurt odalarının boşalmasını bekledikten sonra Ocak 1851'de bir eve yerleşti. Eve geri dön çağrısı geldiğinde yalnızca iki gündür Oxford'daydı. Annesi belki menenjit ya da bir beyin felcinden ötürü "beyin iltihaplanması" nedeniyle kırkyedi yaşında hayatını kaybetmişti.

Akademik kariyerinin ilk dönemlerinde büyük ümit vaad etmek ve karşıkonulamaz bir dikkat dağınıklığına sahip olmak arasında devinim gösterdi. Her zaman çok fazla çalışmıyordu, ancak çok yetenekliydi ve başarmak onun için kolaydı. 1852'de Matematik sınavlarında onur derecesine sahip oldu ve çok kısa zaman sonra babasının eski bir arkadaşı Canon Edward Bouverie Pusey onu öğrenci bursuna aday gösterdi. 1854'de son bitirme sınavlarında Matematikte yine onur öğrencisi olarak lisansını eğitimini tamamladı.

Christ Church'de kaldı. Bir yandan çalışıp bir yandan ders verdi. Ancak bir sonraki yıl çok önemli bir bursu kaçırdı. Çalışmaya yeterince kendini adayamadığı için olduğunu kendisi de itiraf etti. Buna rağmen matematikteki yeteneği sayesinde 1855'de Christ Church'de matematik dersi verme şansını elde etti. Dodgson bundan sonraki yirmialtı yıl boyunca bu görevi sürdüdü. Başlangıçtaki mutsuzluğuna rağmen Dodgson ölümüne kadar Christ Church'te kaldı ve birçok görev aldı.

Sağlık Sorunları

Charles Dodgson yaklasık olarak 1.80m boyunda, ince uzun, kıvırcık kahverengi saçlı ve duruma göre değişen gri ya da mavi gözlü bir gençti. Daha ileriki yaşlarında vücut yapısının asimetrik olduğu ve biraz garip ve fazla dik bir duruşunun olduğu söylenir, ancak bu orta yaşlarında geçirdiği diz sakatlanmasının bir sonucu olabilir. Çok küçük bir çocukken geçirdiği ateşli bir hastalık sonucu bir kulağı duyma yeteneğini kaybetmiştir. Onyedi yaşında çok ağır geçirdiği boğmaca büyük ihtimalle hayatının daha sonraki yıllarındaki kronik göğüs hastalıklarının sebebidir. Başka bir sorun ise kendinin "tereddüt" olarak tanımladığı çocukluğunda edindiği ve tüm yaşamı boyunca onun felaketi olan kekemeliktir.

Kekelemesinin Dodgson'un davranış biçimine etkisi daima çok güçlü olmuştur. Dodgson'un yalnızca yetişkinlerin arasında kekelediği, çocuklarla konuşurken çok akıcı ve özgür biçimde kendini ifade edebildiğine dair bir inanış vardır ancak bu inanşı destekleyecek kesin bir kanıt yoktur.

Onunla tanışıklığı olan birçok çocuk kekelemesini hatırlarken, yetişkinlerin çoğu bunu fark etmemiştir. Görünen o ki, tanıştığı insanlardan ziyade Dodgson kekelemesinin üzerinde durmaktadır. Dodgson'un kendisini "Alice Harikalar Diyarında"daki Dodo olarak karikatürize ettiği, ve soyadını söylerken yaşadığı zorluktan dolayı karakteri kendiyle özdeşleştirdiği söylenir, ancak buna dair birinci elden bir kanıt yoktur.

Dodgson'un kekemeliği her ne kadar onu rahatsız etse de, diğer kişisel özelliklerini kullanarak toplum içerisinde bir yer almasına engel olmamıştır. İnsanların kendilerini eğlendirdikleri, topluluğu eğlendirmek için şarkı söylemenin veya ezberden parça okumanın moda olduğu bir dönemde, genç Dodgson'ın çok donanımlı ve çekici bir şovmen olduğu, oldukça iyi şarkı söydlediği ve bunu seyirci önünde yapmaktan hiç çekinmediği, taklitte ve hikaye anlatmakta usta olduğu söylenir.

Sosyal Bağları

Erken dönemde verdiği eserlerden, büyük başarı yakalayan "Alice" kitaplarını yazdığı döneme kadar geçen sürede Dodgson Ön-Raffaelocu Kardeşler arasına katıldı. İlk olarak 1857'de John Ruskin ile tanıştı ve arkadaş oldu. Dante Gabriel Rossetti ve ailesiye yakın bir arkadaşlık bağı geliştirdi ve aynı zamanda başta William Holman Hunt, John Everett Millais, ve Arthur Hughes olmak üzere birçok sanatçıyla tanıştı. Aynı zamanda peri masalı yazarı George MacDonald'ı iyi tanırdı. Hatta küçük MacDonald çocuklarının hikayeye karşı duydukları heyecan, Dodgson'u "Alice"'i yayınlamaya iten neden oldu.

Felsefesi

Genellikle Dodgson politik, dini ve kişisel konularda tutucu olarak nitelendirilir. Martin Gardner Dodgson'ı bir muhafazakar olarak nitelendirirken, "lordlar kamarasına huşu içinde baktığını ve aşağı tabakadan olan kimselere karşı bir züppe" olduğunu belirtiyor.

The Revd W. Tuckwell, Oxford Hatıralarında (1900) ondan "hoşgörüsüz, çekingen, titiz, matematik saplantılı, saygınlığına çok düşkün, politikada çok tutucu, ilahiyatçı, Alice'in yaşadığı yer nasıl karelere bölünmüşse, kendininki de aynı öyle" diye bahsediyor. Ancak Dodgson'un bu değerlendirmelerle ters düşen şekilde başka din ve felsefelere karşı bir merakı olduğu görülüyor. Örneğin, Britanyalı Psişik Araştırma Derneği'nin kurucu üyesi olması bunlardan biri.

'Carroll Myth' taraftarları bu etkenlerin Gardner sendromu olasılığını yeniden gündeme getirilmesi gerektiğini düşünüyorlar. Belki de Dodgson'un gerçek görünüşü inanılandan daha bozuk olabilir.

Dodgson çeşitli felsefi konular üzerine bazı araştırmalar yazmıştır. 1895'de "Kaplumbağa Aşil'e Ne Dedi?" (What the Tortoise Said to Achilles) makalesinde yarattığı tümdengelim mantığı üzerine kurulu gerileme argümanı, Mind felsefe dergisinin ilk sayılarından birinde yayımlanmıştır. 1995'de, yüz yıl sonra bu makale aynı dergide daha sonraki yıllarda yayınlanan Simon Blackburn'un Practical Tortoise Raising makalesi ile birlikte yeniden basılmıştır.

Edebiyat

Küçük yaşlarından itibaren Dodgson şiir ve kısa hikayeler yazdı. Bunları aile dergisi Mischmasch'de yayımlandı ve sonradan birçok dergiye göndererek, makul bir başarı elde etti. 1854 ve 1856 yılları arasında eserleri The Comic Times ve The Train, ve daha küçük dergiler olan Whitby Gazette ve Oxford Critic gibi ulusal yayınlarda yeraldı. Yazınlarının çoğu komik, bazen hicivliydi, ancak standart ve zorlamaydı.

1855'de kendi yazınları hakkında şunları yazdı; "Şu ana kadar gerçekten yayımlanmaya değer bir şey yazmış olduğumu düşünmüyorum (buna Whitby Gazette ya daOxonian Advertiserı dahil etmiyorum), ancak bir gün bunu yapacağıma dair umutsuz değilim".

1850'den sonraki yıllarda kardeşlerini eğlendirmek için yazdığı kukla oyunlarından yalnızca biri La Guida di Bragia günümüze kalmayı başarmıştır. 1856'da ünlü olduğu ismiyle ilk eserini yayınladı. Romantik bir şiir olan "Solitude", The Train dergisinde yazarı "Lewis Carroll" olarak yer aldı. Bu takma isim gerçek ismi üzerinde bir kelime oyunuydu; Lewis, Ludovicus isminin ingilizleştirilmiş haliydi ve Lutwidge isminin Latincesiydi, Carroll ise Latin ismi Carolus ile benzeyen ve Charles'ın türetilmiş olduğu isimdi.

Alice

Yine 1856 yılında Christ Church'e gelen yeni dekan Henry Liddell beraberinde genç ailesini de getirdi. Kimse bu ailenin ilerideki yıllarda Dodgson'un yazın kariyerine bu kadar etkisi olacağını tahmin edemezdi. Dodgson Liddell'in eşi Lorina ve çocukları ile ve özellikle de üç kız kardeş olan Lorina, Edith ve Alice Liddell ile yakın arkadaşlıklar kurdu. Uzun yıllar boyunca yarattığı "Alice" karakterinin Alice Liddell'in yansıması olduğu düşünüldü. Buna dair en görünür kanıt "Aynanın İçinden"in sonundaki akrostik şiirde adının bulunması ve iki kitabın da gizlenmiş yerlerinde üstükapalı olarak ona atıfta bulunmuş olmasıdır. Ancak Dodgson hayatının ileriki yıllarında "küçük eroin" diye adlandırdığı ilham kaynağının gerçek bir çocuk olduğunu defalarca reddettiyse de, eserlerini tanıdığı küçük kızlara ithaf etti ve isimlerini akrostik şiirlerinin başına ekledi. Gertrude Chataway'in ismi aynı bu şekilde Köpan Avı'nın başında bulunmaktadır ancak bugüne kadar kimse şiirde anlatılan karakterlerden birini bile onunla örtüştürmemiştir.

Her ne kadar bu konuda yeterli bilgi bulunmasa da (Dodgson'un 1858–1862 yılları arasındaki günlükleri kayıptır), 1850'lerin sonuna kadar Dodgson'un Liddell ailesi ile olan arkadaşlığının hayatında önemli bir yer ettiğine kesin gözüyle bakılıyor ve hatta ailenin çocuklarını (önce oğulları Harry, daha sonra üç kızkardeş) sık sık bir yetişkin eşliğinde Nuneham Courtenay ya da Godstow yakınlarında sandalla gezmeye çıkartmayı adet edinmiş olduğu biliniyor. İşte Dodgson, ilk ve en büyük ticari başarısı olacak olan kitabının taslağını, 4 Temmuz 1862'de, bu gezilerden birinde yaratmıştır. Hikayenin kaleme alınmasının Alice Liddell'in ısrarının sonucu olduğu söylenir. Dodgson sonunda Kasım 1864'de hikayeyi kendi çizimleri ve elyazısı ile "Alice'in Yeraltındaki Maceraları (Alice's Adventures Under Ground)" ismi ile takdim etmiştir.

Bundan önce bir aile dostu ve akıl hocası olan George MacDonald Dodgson'un henüz tamamlanmamış taslağını okumuştu ve McDonald çocuklarının hikayeye duydukları heyecan Dodgson'ın yayınlama kararı almasında etken oldu. 1863 yılında henüz bitirmediği taslağı, yayıncı Macmillan'a götürdü ve Mcmillan hikayeyi beğendi. "Alice Perilerin Arasında" ve "Alice'in Altın Saati" gibi isim alternatifleri düşünüldü ve sonunda hikaye Alice Harikalar Diyarında ismiyle 1865 yılında, Dodgson'un ilk kez bundan dokuz yıl önce kullandığı Lewis Carroll takma adıyla basıldı.

Açıkça görülüyor ki Dodgson bir kitabın profesyonel bir sanatçının dokunuşuna ihtiyaç duyduğunu düşündü ve kitabın illüstrasyonları Sir John Tenniel tarafından yapıldı.

İlk Alice kitabının büyük ticari başarısı Dodgson'un hayatını birçok yönden değiştirmiştir. Kendi yarattığı benliği "Lewis Carroll" kısa zamanda dünya çapında ünlendi. Hayranlarının mektuplarına boğulan Carroll, bazen dilediğinden bile daha fazla ilgi görmüş olmalı. Hatta başka bir popüler hikayeye göre, Kraliçe Victoria hikayeyi o kadar beğendi ki, Dodgson'un bir sonraki kitabını kendisine ithaf etmesini istedi ve hemen akabinde "Determinantlar Üzerine Temel Bir İnceleme" (An Elementary Treatise on Determinant) başlıklı matematik kitabı kraliçeye ithaf edilmiştir. Dodgson bu hikayeyi şiddtle reddetmiş ve "...Bu tek kelimeyle her yönden yanlış, buna benzezen bir şey bile olmadı" demiştir. Bir Times makalesinde "Saklamak için ne kadar uğraşsa da, Alice'in yazarını matematik eserlerinde de tanımayı başarmak oldukça kolay olurdu." diyen T.B. Strong'a göre de, gerçekten bu hikayenin doğru olma ihtimali oldukça düşük. Buna ek olarak, Dodgson kitabın başarısıyla birlikte çok büyük miktarlarda para kazanmaya başladı, ancak görünürde pek de hoşlanmadığı Christ Church'deki işine devam etmiştir.

1871'in sonlarında, devam kitabı Aynanın İçinden basıldı . (Kitabın birinci baskısında basım yılı "1872" olacak şekilde düzenlenmiştir.) Kitabın biraz daha karanlık olan havası, büyük olasılıkla Dodgson'un hayatındaki değişikliklerin bir yansımasıydı. Babası aniden 1868'de vafat etti, ve bu onu birkaç yıl süren bir depresyona sürükledi.

Son Yılları

Hayatının son yirmi yılında, gittikçe artan ününe ve servetine rağmen, Dodgson'un yaşam şeklinde çok az değişiklik oldu. 1881'e kadadr Christ Church'de öğretmenlik yapmaya devam etti, ve ölümüne kadar da burada yaşadı. Son romanı, iki ciltlik Sylvie ve Bruno, sırasıyla 1889 ve 1893 yıllarında basıldı, ancak kitapların başarısı Alice'in başarısının yanına bile yaklaşamadı. Karmaşıklığı okuyucu tarafından pek takdir görmedi ve kitabın eleştirileri de dahil olmak üzere yalnızca 13,000 baskısının satılması hayal kırıklığı uyandırdı.

Dodgson'un bu yıllarda bir dini bir yurtdışı gezisine çıktığı ve Peder Henry Liddon ile Rusya'ya gittiği biliniyor. Dodgson bu geziyi kendisinin "Russian Journal" (Rusya Günlüğü) olarak adlandırdığı yazılarında tariflemiş ve günlüğün ilk ticari baskısı 1935 yılında yayımlanmıştır. Rusya'ya gidiş ve dönüşü sırasında Dodgson Belçika, Almanya, Fransa ve Polonya'nın da bir kısmını g&oum

Lewis Carroll Kitapları - Eserleri

  • Alice Harikalar Diyarında
  • Alice Harikalar Diyarında - Alice Aynanın İçinde
  • Aynanın İçinden
  • Alis Harikalar Diyarında
  • Alice's Adventures in Wonderland
  • Sylvie ve Bruno
  • Alice Harikalar Diyarında / Aynanın İçinden / Peruklu Arı
  • Bulmacalar Diyarında Yolculuk
  • Harikalar Diyarından Bilmeceler Şiirler ve Daha Niceleri
  • Köpan Avı
  • Snark'ı Avlamak
  • Alice Harikalar Diyarında / Salvador Dali'nin Resimleriyle
  • Küçük Kızlara Mektuplar
  • Alice Harikalar Diyarında
  • Jabberwocky and Other Nonsense
  • Alice Harikalar Diyarında - Çocuk Klasikleri - Kısaltılmış Metin
  • Alice Harikalar Diyarında
  • Feeding The Mind (Alimentar La Mente)

Lewis Carroll Alıntıları - Sözleri

  • Yaşam nedir bir düşten başka? (Aynanın İçinden)
  • "Her iki gözü de göremeyen yedi görme engelli, Tek gözle göremeyen iki görme engelli, Her iki gözü de gören dört kişi, Tek gözle görebilen dokuz kişi." (Soru. Kral toplamda kaç kişiyi bırakmıştır?) (Harikalar Diyarından Bilmeceler Şiirler ve Daha Niceleri)
  • Nereye gideceğini bilmiyorsan, hangi yoldan gittiğinin hiçbir önemi yoktur. (Alis Harikalar Diyarında)
  • "Keçileri mi kaçırdım sence?" "Korkarım sen delisin. Çatlaksın. Sıyırmışsın. Ama sana bir sır vereyim.. iyi insanların çoğu öyledir." (Alis Harikalar Diyarında)
  • “… but it’s no use going back to yesterday, because I was a different person then.” “… ama düne geri dönmenin faydası yok, çünkü o zamanlar farklı bir insandım.” (Alice's Adventures in Wonderland)
  • "Hayat dedikleri de zaten bir rüya değil mi?" (Alice Harikalar Diyarında - Alice Aynanın İçinde)
  • Ama her zaman aynı şeyi söyleyen biriyle nasıl konuşabilirsin? (Aynanın İçinden)
  • “Dünü anlatmamın bir yararı olacağını sanmıyorum, çünkü dün başka biriydim.” (Alice Harikalar Diyarında)
  • Kötüden daha kötüye! Bu onların kaderi. Biliyorum, ama bunu değiştiremem. Cimri ve düzenbaz bir adamın bencilliği - Hırslı ve aptal bir kadının bencilliği - kindar ve sevgisiz bir çocuğun bencilliği, hepsi bir yola yönelir, kötüden daha kötüye! (Sylvie ve Bruno)
  • "Alice: Sonsuzluk nedir? Beyaz Tavşan: Bazen yalnızca bir saniyedir." (Alice Harikalar Diyarında - Alice Aynanın İçinde)
  • "Duyguları hafife alma .sesler o zaman kendi başlarının çaresine bakarlar." (Alis Harikalar Diyarında)
  • Bir avuç toz alıp havaya savurdu ve yavaşça kulağa büyü gibi gelen bir kaç kelime söyledi, çocuklar huşu içinde sessizliğe büründüler:- Bırak hırs, nispet, hile, Bastırılsın 'Adalet Gecesi'nde. Zayıflık güce dönene kadar, Karanlık aydınlanana kadar, Yanlış doğru olana kadar! (Sylvie ve Bruno)
  • Düş görürler geçip giderken günler, Düş görürken onlar yazlar sona erer: Ebediyen akıntıda sürüklenmektedir... Lame ışıltılar arasında ağır ağır takılır... Lakin hayat bir düşten başka nedir? (Aynanın İçinden)
  • 'And how many hours a day did you do lessons?' said Alice, in a hurry to change the subject. 'Ten hours the first day,' said the Mock Turtle: 'nine the next, and so on.' 'What a curious plan!' exclaimed Alice. 'That's the reason they're called lessons,' the Gryphon remarked: 'because they lessen from day to day.' (Alice's Adventures in Wonderland)
  • "Demek düş görmemişim," diye söylendi, "Ya da hepimiz aynı düşün parçalarıyız. Tek umudum, düşün benim olması, Kızıl Kral'ın değil!" (Aynanın İçinden)
  • “Gözyaşlarıyla hiçbir yere varamazsın.” (Alis Harikalar Diyarında)
  • 'Devam edin öyleyse,' dedi Profesör. 'Olması gereken, olmalı' 'Bunu hatırla!' diye fısıldadı Sylvie Bruno'ya, 'Kendini incittiğin zamanlar için çok iyi bir kural.' (Sylvie ve Bruno)
  • Nereye gideceğini bilmiyorsan Hangi yoldan gittiğinin bir önemi yoktur (Alis Harikalar Diyarında)
  • "Lütfen söyler misin bana, hangi yoldan gitmem gerek?" "Bu,nereye gitmek istediğine bağlı," dedi Kedi. "Neresi olduğu pek umrumda değil..." dedi Alice. "O zaman hangi yoldan gittiğin fark etmez," dedi Kedi. (Alice Harikalar Diyarında - Alice Aynanın İçinde)
  • 'Would you tell me, please, which way I ought to go from here?' 'That depends a good deal on where you want to get to,' said the Cat. 'I don't much care where---' said Alice. 'Then it doesn't matter which way you go,' said the Cat. '---so long as I get somewhere,' Alice added as an explanation. 'Oh, you're sure to do that,' said the Cat, 'if you only walk long enough.' (Alice's Adventures in Wonderland)

Yorum Yaz