Ada - Aldous Huxley Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Ada kimin eseri? Ada kitabının yazarı kimdir? Ada konusu ve anafikri nedir? Ada kitabı ne anlatıyor? Ada kitabının yazarı Aldous Huxley kimdir? İşte Ada kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Aldous Huxley
Çevirmen: Seniha Akar
Orijinal Adı: İsland
Yayın Evi: Ayrıntı Yayınları
İSBN: 9789755392677
Sayfa Sayısı: 314
Ada Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Huxley , Ada'da Batı'nın bilimsel-teknolojik üstünlüğüyle Doğu'nun bilgeliğini ustaca kaynaştırırken, özgür ve mutlu bir yaşamın çıkış noktası olarak bu sentezi gösterir. Düşsel ada Pala'da bireyler sınırsız bir düşünce özgürlüğü içinde yaşarlar; yeteneklerini ve yaratıcılıklarını alabildiğine geliştirme şansına sahiptirler. Mutluluk da bu sınırsız özgürlükten kaynaklanır.
Savaşların, kişisel ve toplumsal yıkımların, demografik baskının, amansız rekabetin, yeryüzünü çılgınca saran tüketim tutkusunun, yozlaşan insani değerlerin yol açtığı kozmik umutsuzluğun karşısına umudu, barışı ve sevecenliği koyar Huxley Ada'da. Budist Palalılar için asıl amaç, gerçek dünya ile kendileri arasında duyular yoluyla uyumlu bir ilşki kurmaktır. Beş duyunun yarattığı sınırsız algılama biçimleri insanın benliğini aşmasını sağlar. Bu yüzden, sevişme töresi el üstünde tutulur Pala'da.
'... Ada belki de Huxley'in en karamsar yapıtıdır. Hırsın, kitlesel iletişimin, petrole doymak bilmeyen taşımacılığın, nüfus artışının, yerleşik düşmanlıkların yoğunlaştığı bir dünyada, Pala'da, özgürlük ve mutluluk vahası'nda yaşayan barışçı ve işbirlikçi bir toplumun var olma şansının ne kadar az olduğunu gösteren Huxley'in keskin gözlemini yansıtır...'
Ada Alıntıları - Sözleri
- "İnsan, her şeye bir kılıf uydurabiliyor.”
- "Evrenin en hoşa giden yanı," dedi Will Farnaby'ye, "olmayacak gibi görünen şeylerin olabilirliği."
- "Kitaplardan edinilen bilgi hiçbir zaman kişisel deneyin yerini tutmaz."
- Belki her şey gerçekten kafamızın içinde olup bitiyor.
- "Deli deliliğinde direnseydi," diye Cehennemden Özdeyişlerden alıntıladı Will, "bilgeliğe ererdi."
- Silahlanma, uluslararası borçlanma, planlı olarak yeni modeller teknolojik yeniliklerle malların eskitilmesi - Batının refahını ayakta tutan üç temel direk bunlar. Savaş; savurganlık ve tefeciler ortadan kalksaydı uygarlığınız çökerdi. Bu arada, sizler aşırı tüketim yaparken, dünyanın geri kalanı giderek batağa saplanıyor. Bilgisizlik, militarizm ve aşırı üreme batağına ki bunların içinde en korkuncu aşırı üremektir. Aşırı üreme denetim altına alınmadıkça ekonomik sorunların çözümlenmesi için en ufak bir umut, en küçük olasılık yoktur. Nüfus artışı tırmandıkça refah azalır.
- Elbet diğer yerlerde hayvanlar için Şeytan, insan türüdür.
- "İnsan unutmayı da öğrenebilir mi?" "Sorun unutmak değil. Asıl öğrenilmesi gereken geçmişi anımsayıp, yine de ondan bağımsızlaşmak. Yitirdiklerimizle orada birlikteyken bile burada ve bu anda, yaşayanların yanında olabilmek."
- Acaba hangisi daha iyi; akıllılar arasında bir aptal olmak mı, yoksa çılgınlar arasında akıllı olmak mı?
- Öyle ya, sen de bir gün öleceksin - belki elli yıl sonra, belki yarın. Kim bilir? Ama ölüm bir gerçek, hazırlıklı olmamak ise aptallık.
- İnsanın iki çözümü vardır; ya sorunun çözümünü doğaya bırakır ve doğa da alışılmış yöntemlerine kıtlık, salgın hastalık ve savaşa başvurur; ya da insan kendi türünün sayısını nefis hakimiyeti yoluyla belli bir düzeyde tutar.
Ada İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Ada, Aldous Huxley Cesur Yeni Dünya da Vahşiye üçüncü bir seçeneği, yani ne endüstrileşmiş köleliğin hüküm sürdüğü bir hayatı ne de cahillik ve yoksulluk içeren bir kabile hayatının yerine, Özgür ve mutlu bir yaşamın bulunduğu bir seçeneği sunmak isterdim derdi. Ada da bu seçeneği sunuyor Huxley. Ölümle yaşamı, güzelle çirkini, iyiyle kötüyü, mutlulukla mutsuzluğu barıştırabilen; nüfusunu dengeli tutup, cinsel ve dinsel tabuları yıkan, sadece yaşamak için yaşayan ama sınırlarını çok iyi çizen bir ütopya toplumu. Müthiş bir eser müthişliğine katkı yapan da kitabın daha ilk cümlesinde böyle bir toplumun varolabilmesinin imkansızlığını belirten gerçekçiliği malesef. Malesef diyorum çünkü böyle bir yaşam,ulus,toplum ideal olandır. (mdaskiran)
Bu adam gerçekten deli. Günümüzde olsa 46 raporu verip elini kolunu bağlar tımarhaneye kapatırlar ya da zararsız diye halkın içine salarlar. Adam insan kudretinin farkına varmış gibi görünüyor ve bunuda alenen söylemekten hiç geri durmuyor. Cadı avcıları tarafından yakalanıp Engizisyon mahkemeleri tarafından yargılanıp diri diri yakılmaması ya da cilalı giyotin ile başı gövdesinden ayrılmaması büyük şans doğrusu. Adam deliliğin dibine vurmuş yalayıp yutmuş üstüne hazımsızlık çekip ağız yoluyla insanların üstüne kusmus desem yeridir. Bilindiği üzere spoiler vermiyorum bu kitap içinde bu alışkanlığımı değiştirmeyeceğim. Günümüzde söylenceler söyleyen kişinin mevkisine göre değer kazanıyor maalesef. İnsanların gözünde değerimiz kadar dinlenip değer veriliyor söylediklerimiz. İster deli olun ister aptal olun söylediklerimizin bir anlam kazanması dinleyenlerin bize olan tutumuna göre değişiyor. Objektif yaklaşımların neredeyse yok olduğu günümüzde yerimizi insanların gözünde işe yararlığımız belirliyor. Hal böyleyken çoğu zaman içimize atıyoruz bütün düşüncelerimizi, duygularımızı çünkü değersizlik duygusu ile yanıp kül olmaktansa hiç konuşmamayı bir görev bilip yüreğimizi dağlıyoruz. Sonra da ya şair oluyoruz ya da deli. Aslında düşünüyorumda herkes birbirini anlasa değer verse, ön yargılarını halı altına süpürüp sonra da domestosla yıkasa üstüne bir de arap sabunu ile cila çekse ne şair çıkardık ne de deli olurduk. Çok monoton kabul ediyorum ama hiç yaşamadık ki nereden bileceğiz nasıl olduğunu. Düşünsenize hiç kimse tarafından ön yargıya maruz kalmadan güllük gülistanlık bir hayat sürüyoruz, pardon ya bu başka bir parelel evrende ki dünyanın konusu çünkü burada öyle dünya yok. Okuyan herkese teşekkür ediyorum. Okumadan beğenenleri de vişneli votkaya havale ediyorum. Edit: Bu incelemeyi 3.yazışım. Her seferinde bir sorun çıktı ve silindi. Yazarken hiç bir hayvana zarar vermedim ama kendi iç sesimle kavga ettiğim doğrudur. Her yazışımda kelime eklenmiş ya da çıkmış olabilir. Not: Duygularınızı bağrı yanık at gibi söylemekten kaçının. Unutmayın ki en büyük handikap merak uyandıran şeylerdir. Not not: Temenni etmeyin, temenni olun çünkü herkes temenni eder asıl mesele temenni olmaktır. Yani çare olun, çözüm ısmarlamayın, gidin kendiniz alın, eliniz ayağınız tutuyor nihayetinde. Not not not: Her şeyin bir zamanı yok arkadaşım, öyle diye diye saçımız sakalımız ağardı. Seviyorsan git konuş seni tutanmı var. Sen konuş o ister dinlesin ister sevmesin, dinlemesse ekime, sevmezse kasıma, hem dinlemez hem sevmezse, cehennemin en lüks suitine kadar yolu var. Kendime not: Fizyolojik tepkimelerinin işlevselliği nöropsikolojik duygu durumunun bir yansımasıdır. O ince çizgiyi geçersen kendini sen bile durduramazsın. (Deniz Demirsoy)
Mükemmel bir ütopya, içerisinde bir tutam da distopya barındırıyor ama eser miktarda. Bir çay kaşığı bilim kurgu ve bir çorba kaşığı da felsefe eklenip muhteşem bir eser çıkarılmış ortaya bence. Aldous Huxley'nin yazdığı son romanı olma özelliğinin yanı sıra, bir çok farklı soruya çözüm arayan, irdeleyen, düşündüren bir roman. İnsanın öz varlık bilincinden tutun da aydınlanmaya, doğu ile batının harmanlanabilmesine, travmalardan, körelmeye, şimdiyi yaşama felsefesinden, kesinlikle iyi bir hayat yaşayabilmenin mümkün olması ihtimaline, dini fanatizmden, yapay döllenmeye, yayılmacı politikalar izlenmeden de bir ulusun var olabilmesi durumuna ve bunlar gibi farklı bir çok konuya el atıyor Huxley bu romanında. Konusu kısaca; Will Farnaby'nin bir deniz kazası sonucu Pala'nın (Ütopya) sahillerine sürüklenmesi ve burada Ada'nın sakinleri ile olan ilginç tanışması, tabii akabinde gelişen olaylar dizisi.. Elinizden bırakmak istemeyeceğiniz sürükleyici bir ütopya. Bir an ben de orada olmayı dilemedim dersem yalan olur:) Keyifli Okumalar! (Özlem)
Kitabın Yazarı Aldous Huxley Kimdir?
Aldous Huxley; (d. 26 Temmuz 1894, Godalming, Surrey, İngiltere – ö. 22 Kasım 1963, Los Angeles, ABD), İngiliz yazar ve eleştirmen. Zarif ve yergili üslubuyla tanınmış, son dönemlerinde Doğu düşüncesine ve mistisizme yönelmiştir.
Birçok ünlü bilim adamı ve sanatçı yetiştirmiş olan Huxley ailesinden geliyordu. 1908-11 arasında Oxford’daki Eton College’da okudu. Gözlerindeki bir rahatsızlık yüzünden kör olma tehlikesiyle karşılaşınca öğrenimine ara vermek zorunda kaldı. Sonradan Balliol College’ı bitirdi (1915). Daha 17 yaşındayken oldukça uzun bir roman yazmıştı; ama bu yapıtı hiç yayımlanmadı. I. Dünya Savaşı sırasında çeşitli gazete ve dergilerde çalışan Huxley, 1919’da Belçikalı Maria Nys’le evlendi. 1923-30 arasında ailesiyle birlikte İtalya’da yaşadı. Edebi inceliğini ve zekâsını olduğu kadar, insan ilişkilerine duyduğu ilgiyi de ortaya koyan Antic Hay (1923) ve Point Counter Point (1928; Ses Sese Karşı, 1961-62, 2 cilt, 1978) gibi ilk romanlarıyla başarı kazandı. Ses Sese Karşı’ nın kahramanını, İtalya’da dost olduğu D.H. Lawrence’tan esinlenerek yaratmıştı. Brave New World’de ise (1932; Yeni Dünya, 1945/Cesur Yeni Dünya, 1989), hiçbir bireyin bilimsel denetim ve koşullanmadan kaçamadığı gelecekteki bir dünyayı anlattı. Teknolojinin iktidarına karşı bir uyan niteliğindeki yapıt, karşı ütopya türünün de klasiklerinden sayılır.
1937’de ABD’ye yerleşen Huxley, roman ve denemelerinin yanı sıra Hollywood’da senaryo çalışmaları yaptı. Karısının ölümünden sonra 1956’da İtalyan kemancı Laura Aschera’yla evlendi. Bu dönem yapıtlarında, 1960’ların gençlik altkültürlerine de esin sağlayacak bazı temalar ağırlık kazandı; The Doors of Perception’da (1954; Sezgi Kapıları, 1975) halüsinojen ilaçlarla giriştiği denemeleri anlattı, Island’da (1962; Ada, 1983) algı uyarıcı ilaçlarla zenginleştirilmiş Doğu mistisizmi ile Batı bilimine dayanan bir ütopya yarattı. Deneme ve incelemelerini ise Collected Essays (1958; Denemeler, 1976), Literature and Science (1963; Edebiyat ve Bilim), The Politics of Ecology (1963; Ekoloji Politikası) gibi kitaplarda topladı.
Huxley’nin öteki yapıtları arasında The Defeat of Youth (1918; Gençliğin Yenilgisi), Limbo (1920), Crome Yellow (1921; Krom Sarısı), Jesting Pilate (1926; Şakacı Pilate), Eyeless in Gaza (1936; Gazze’deki Kör), After Many a Summer Dies the Swan (1940; Nice Yazlardan Sonra, 1946), Grey Eminence (1941; Gölge Makam), The Perennial Philosophy (1946; Sonsuz Felsefe), Ape and Essence (1949; Maymun ve Öz) yer alır.
Aldous Huxley Kitapları - Eserleri
- Ada
- Algı Kapıları
- Krom Sarısı
- Cesur Yeni Dünya
- Ses Sese Karşı
- Kadim Felsefe
- Maymun ve Öz
- Yarın Yarın Yarın
- Mona Lisa Tebessümü
- Edebiyat ve Bilim
- Armut Çiçeği Köyü'nün Kargaları
- Denemeler
- Cesur Yeni Dünyayı Ziyaret
- Nice Yazlardan Sonra
- Those Barren Leaves
- Time Must Have a Stop
Aldous Huxley Alıntıları - Sözleri
- Şeytan'ı, masum insanların ıstırap çekmesinden daha fazla hiçbir şey memnun edemez. (Maymun ve Öz)
- Kanatlarını kullanmak zorunda kalmadan geçimini iyi şekilde sağlamanın yolunu öğrenmiş her kuş, kısa zamanda uçma ayrıcalığından feragat edecek ve sonsuza dek yerde kalacaktır. (Cesur Yeni Dünyayı Ziyaret)
- "Gelgelelim iki kişi dünyanın tümü değildir." (Ses Sese Karşı)
- “Aşk korkuyu yok eder; ama öte yandan korku da aşkı yok eder. Ve sadece aşk değildir yok ettiği. Korku ayrıca zekâyı, iyiliği, tüm güzellik ve doğruluk düşüncelerini yok eder.” (Maymun ve Öz)
- "Eğer mutluluğunuz, bir başkasının yaptıklarına bağlıysa, çok ciddi bir sorununuz var demektir." (Algı Kapıları)
- ''Hain!'' ''Vatan haini!'' ''Pis Komünist!'' ''Çürümüş Burjuva-Faşist!'' ''Kızıl Emperyalist!'' ''Kapitalist-Tekelci!'' ''Al sana!'' ''Al sana!'' (Maymun ve Öz)
- Sen de çocukların gibi hayırsızsın. Yalnız yan gelip yemekten başka bir şey bilmezsin. Bir şeye yaramazsın. Size söylüyorum. Artık hepinizden bıktım, usandım. (Nice Yazlardan Sonra)
- Aşk, gülmenin ve hazzın ızdırap ve acıya pek belli belirsizce de olsa baskın geldiği, şu ya da bu türlü önemi bulunan tek insan etkinliğidir. (Krom Sarısı)
- . Amaç, araçları haklı çıkaramaz, çünkü kullanılan araçların üretilen amaçların doğasını belirlemesi gibi basit ve açık bir nedenle. ... (Denemeler)
- Ne demek istediğini anlatmak için sözcük bulmakta güçlük çekerdi hep. (Ses Sese Karşı)
- Ne olduklarını sanıyorlardı bu insanlar? (Algı Kapıları)
- "Evrenin en hoşa giden yanı," dedi Will Farnaby'ye, "olmayacak gibi görünen şeylerin olabilirliği." (Ada)
- "Eğer algı kapıları temizlenseydi her şey insana olduğu gibi görünürdü; sonsuz." (Algı Kapıları)
- Ama hayat kısadır, bilgiyse sonsuz: kimsenin her şeye zamanı yok. (Cesur Yeni Dünyayı Ziyaret)
- En nihayetinde, zorbalar ölümlüdür ve koşullar değişir. (Cesur Yeni Dünyayı Ziyaret)
- Aklı başında bir dünyada büyük bir adam olurdum herhalde; dünya böyleyken, bu tuhaf düzenlemede hiç ama hiçbir şey değilim; neredeyse her açıdan bir hiçim. (Krom Sarısı)
- Acaba hangisi daha iyi; akıllılar arasında bir aptal olmak mı, yoksa çılgınlar arasında akıllı olmak mı? (Ada)
- İlim nedir? İlim çamura olta salmaktır. Ölüme çâre avlamak için veya ne çıkarsa bahtına olmak üzere. (Nice Yazlardan Sonra)
- Yaşıyorum, ama yaşayan ben değilim. (Kadim Felsefe)
- . Gerçekler yok sayıldıkları için yok olmazlar. . (Denemeler)