Acemiler - Erhan Bener Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Acemiler kimin eseri? Acemiler kitabının yazarı kimdir? Acemiler konusu ve anafikri nedir? Acemiler kitabı ne anlatıyor? Acemiler kitabının yazarı Erhan Bener kimdir? İşte Acemiler kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Erhan Bener
Yayın Evi: Ayrıntı Yayınları
İSBN: 9789755397146
Sayfa Sayısı: 192
Acemiler Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Ayrıntı Yayınları, Türkçe edebiyatın usta kalemlerinden, 2007 yılında kaybettiğimiz Erhan Bener'in bütün eserlerini yayımlamaya başlıyor.
1929 yılında Kıbrıs'ta doğan, 1950 yılında Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden mezun olduktan sonra girdiği Maliye Bakanlığı'nın çeşitli kademelerinde çalışmış, 1975 yılında Emekli Sandığı Genel Müdürü iken kendi isteğiyle emekliye ayrılıp kendini tamamen edebiyata adamıştır.
Erhan Bener uzun yazarlık serüvenine 1953 yılında yayımlanan Acemiler kitabıyla başlamıştı. Ayrıntı Yayınları da Bütün Eserleri'ne aynı kitapla başlamayı uygun bulmuştur. Bener'in 1953 yılında Acemiler'in yayımlanmasıyla başlayan ve Yalnızlar, Loş Ayna, Kedi ve Ölüm ve Baharla Gelen'in izlediği verimli ilk edebi döneminin ardından on yıllık bir edebi suskunluk, maliye kitapları yazdığı yoğun mesleki çalışmalar dönemi vardır.
Bener'in ilk dönem romanlarında (Acemiler, Yalnızlar, Loş Ayna, Kedi ve Ölüm ve Baharla Gelen) birey- toplum çatışmalarının kaynağına içten bir bakış vardır. Roman kişileri, kendilerini çatışma noktasına getiren nedenleri yine kendileri irdeler.
Bener, ilk dönem romanlarında (Acemiler, Yalnızlar, Baharla Gelen) insanın varoluş karşısındaki aczinin farkına varışını ve bu nedenle duyduğu varoluş sancılarını yansıtır.
(Tanıtım Bülteninden)
Acemiler Alıntıları - Sözleri
- Sevinmesi gerektiğini düşünerek "sevinmeliyim" diyordu içinde;ama biliyordu,yine eksik kalmış bir dinginlik,bulanık bir doyumsuzluk soracaktı yüreğini....
- Yalnız yaşamak sanıldığı kadar korkutucu değildi. Zaten kim, yalnız olmadığını savunabilirdi hayatta?
- Umulmadık zamanlarda, bir rastlayıp, bir uzaklaşıyordu insanlar birbirlerinden. İyi dediklerimiz kadar, kötü dediklerimiz üstündeki yargılarımızda da aceleci olmaktan kurtulamıyorduk. Türlü rastlamaların tutsağıydık hep.
- Belki de yalın bir ekmek kavgası güldürücü Sevda masalı
- Kim sade ekmek yediği için şükreder tanrıya böyle içten
- Ben ölürsem geride kalanların ne olacağı umrumda mı? Gözlerim görmez olacak. Hiçbir şey işitmiyeceğim. Ben varım diye var bu dünya. Ben olmayınca, dünyanın yerinde kaldığını kim söyleyecek bana?
- "Arkadaş" dedi. Canına yandığımın. Bir arkadaşı olmalı insanın. Tam kafa dengi. Çıkmalısın yola. Tabanvay.
- Burada evler vardı. Evlerin içinde insanlar. İnsanların birtakım düşünceleri, kavgaları, töreleri vardı. Her biri kendi yaşamını sürdürüyor, ötekilerle ancak kendilerini ilgilendirdiği ölçüde ilgileniyorlardı. En iyileri, iyilik yapmayı değil, kötülük yapmamayı düşünüyorlardı ancak.
- İnsan çoğu zaman yalnızlığından yakınır.Oysa günlük yaşayışında bile öylesine kalabalıktır ki içi,değil yasalara,törelere az da olsa ters düşen,salt kendini ilgilendiren,en suçsuz en aydınlık kararları alırken bile salt kendi başına,kendisine göre davranip düşünemez...
Acemiler İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Böyle bir kitap tesadüf eseri elime geçmemeliydi. Türk edebiyatı sürprizlerle dolu. (salih çalışkan)
Erhan Bener uzun yazarlık serüvenine 1953 yılında yayımlanan Acemiler kitabıyla başlamıştı. Değişik bulmakla beraber çok da tatmin edici bulmadım. İçinizdeki kalabalık sizi ne zaman terk eder? Belki de sorgulamamız gereken budur. (SihirliFlut)
Kitabın Yazarı Erhan Bener Kimdir?
Türkiye'nin ilk fen doktorlarından Raşit Bener'le Mediha Hanımın oğlu, felsefeci Cemil Sena Ongun'un yeğenidir.
Ortaöğrenimini, öğretmen olan babasından ötürü Anadolu’nun çeşitli il ve ilçe merkezlerinde tamamladı. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden 1950 yılında mezun oldu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden 1956’da lisans diploması aldı.
1950'de Maliye Bakanlığı'na memur olarak girdi; müfettiş yardımcılığı, hesap uzmanlığı ve hazine genel müdür yardımcılığı, kambiyo kontrol dairesi başkanlığı görevlerinde bulundu. 1963-1966 ve 1969-1973 yıllarında Paris'de, önce Türkiye Büyükelçiliği maliye müşaviri daha sonra da OECD Türkiye Daimi Temsilciliği başkan yardımcısı olarak görev yaptı. 1975’te, Emekli Sandığı genel müdürüyken kendi isteğiyle emekliye ayrıldıktan sonra avukatlık yaptı.
Yazar Vüs'at Orhan Bener'in kardeşi, Yiğit Bener’in babasıdır. Evli ve iki çocuk babasıdır.
Şiir ve öyküleri 1945’den itibaren çeşitli dergilerde yayımlandı. Kedi ve Ölüm adlı romanı Le Chat et la mort adıyla, Baharla Gelen adlı romanı ise Ce qui arriva avec le printemps adıyla Fransızcaya çevrildi; diğer bazı eserleri de başka yabancı dillere çevrildi. Roman, öykü, anı, deneme ve tiyatro oyunları yazarlığının yanı sıra, çocuk kitapları, radyo oyunları ve senaryolar yazdı, çeviriler yaptı. Böcek, Sisli Yaz, Ölü Bir Deniz ve Yalnızlar romanları sinemaya aktarıldı. Bunlardan Böcek, 1997’de Altın Portakal Ödülü'ne layık görüldü.
Erhan Bener Kitapları - Eserleri
- Seçme Öyküler
- Kedi ve Ölüm
- Böcek
- Yalnızlar
- Sisli Yaz
- Acemiler
- Ölü Bir Deniz
- Loş Ayna
- Baharla Gelen
- Eski Dostlar
- Köleler ve Tutkular
- İlişkiler
- Hınzır Kız
- Elif'in Öyküsü
- Oyuncu
- Tekilleşme
- Şahmeran Öyküsü
- Bürokratlar
- Yaralı Aşklar
- Dönüşler
- Aşk-ı Muhabbet Sevda - Gece Gelen Ölüm
- Anafor
- Macellos Da Vinci
- Işığın Gölgesi
- Sonbahar Yaprakları
- Türküsünü Arayan Adam
- Ortadakiler
- Günbatımı Öyküleri - Denizaşırı Öyküler
- Açık Pencere
- Arabalarım
- Gece Gelen Ölüm
- Yaşam Bir Düş
Erhan Bener Alıntıları - Sözleri
- İnsanın en büyük korkusu, ölümden de büyük korkusu, yalnız kalma korkusu değil miydi? Ölümden bile yapayalnız ölündüğü için korkardı insan. (Yalnızlar)
- Ölesiye yorgunum. Hiçbir şey düşünemiyorum. Şimdi salt duyguyum ve korkunç bir boşluk var beynimde. Bütün varlığımla bilinçsiz bir beklenti içindeyim. Hep böyle kalabilsem. Boşuna. (Loş Ayna)
- İnsanların kafalarındaki hazır düşünceleri parçalamak o kadar kolay değildir. (Köleler ve Tutkular)
- Ölümümü bekleyecekler. Kanımı emecekler. Bol bol emecekler. Tüketecekler beni… (Kedi ve Ölüm)
- "Herkes, bir gün bir şeylerden kaçmayı düşünebilir," diye mırıldandı. "Tabii, düşünmek başka, yapmak başka. Bir arkadaşım, insan en çok kendisine karşı zalim olur, demişti. Çok doğru. Ne zaman kendimizi biraz düşünmeye kalkışsak, karşımıza ödevler, sorumluluklar çıkar, sesimizi kısar, otururuz. (Ölü Bir Deniz)
- Yenilmeleri çok kolay bahaneler bulunabilir. (Kedi ve Ölüm)
- "Hiçbir sevgi çoğullaşmadan sürdüremez varlığını." (Tekilleşme)
- Zaten, fedakârlık diye adlandırıldıktan sonra, ne yapılırsa yapılsın, arkasında bir hesaplaşmanın, bir pazarlığın gölgesini hissetmez miydi insan? (İlişkiler)
- yalnızlık kadar kötü bir şey yok, doktor. ... belki bir çeşit çılgınlık. belki de korku. yalnız kalma korkusu. kendi kendimle kaldım mı, bütün güçlerimden sıyrılmış, bütün umutlarımdan, bekleyişlerimden uzaklaştırılmış, çırılçıplak, zavallı bir yaratık olduğum ortaya çıkıyor. (Baharla Gelen)
- Hiç "Ben irademle aşık oldum" diyene rastladınız mı? (Açık Pencere)
- hafif dekolte anekdotlar (Seçme Öyküler)
- Hayat dediğimiz, bir an süren bir yokluk oyunundan başka bir şey değildir. (Gece Gelen Ölüm)
- ”senle bir kayıkta batıyoruz, deniz dalgalı...” (Şahmeran Öyküsü)
- Günler hep birbirinin benzeriydi, yavaş akan, soluk almamı güçleştiren yoğun bir sis bulutu içinde dolaşıyor gibi hissediyordum kendimi. (Yaralı Aşklar)
- İnsanın çevresindekilerle savaşa girerek yarattığı yalnızlıklardan nefret ederdi. Onun yalnızlığı, herkesin üstünde, ama kimsenin omzuna basmadan tek başına kalmak anlamında bir yalnızlık. (Loş Ayna)
- Hayat yaşamaya gücü olanlar için bütün güzelliği tek diliyle var olmakta devam ediyor… (Kedi ve Ölüm)
- Bir bataklığın içinde yüzüyorlar, boğulduklarını anlamadan. (Loş Ayna)
- Gülümseyişimi görmüyor, yazık. Oysa o kadar tatlı ve yumuşak.. (Baharla Gelen)
- Özgürlük, paskalya çöreklerine benzer! Dışı yaldızlı, içi kof bir deyim! Ulaşabileceği bir özgürlüğün bedelini hesaplayarak geçirir insan yaşamını ve düşleyebildiğine değil, bedelini ödeyebildiği kadarına kavuşur; gerisi için ise durmadan acı çeker! (Oyuncu)
- Önceleri pek sevemedik, sonraları da sadece alıştık. Duygularımız aslında değişmedi ama, alışkanlık da sevginin bir çeşidi sayılır. (Arabalarım)