diorex
sampiyon

Abbasiler Dönemi - İhsan Süreyya Sırma Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Abbasiler Dönemi kimin eseri? Abbasiler Dönemi kitabının yazarı kimdir? Abbasiler Dönemi konusu ve anafikri nedir? Abbasiler Dönemi kitabı ne anlatıyor? Abbasiler Dönemi kitabının yazarı İhsan Süreyya Sırma kimdir? İşte Abbasiler Dönemi kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 18.02.2022 02:53
Abbasiler Dönemi - İhsan Süreyya Sırma Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: İhsan Süreyya Sırma

Yayın Evi: Beyan Yayıncılık

İSBN: 9789754730531

Sayfa Sayısı: 160

Abbasiler Dönemi Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Abbasiler, İslam Tarihi içinde uzun bir dönemi kapsadığı gibi, cereyan eden hadiseler açısından da oldukça büyük bir önemi haizdir.

Abbasoğullarının İslam devlet başkanlığını Emevilerin elinden almaları fazla bir şey değiştirmedi. Saltanat kanunları olduğu gibi uygulandı, genellikle Saltanat iktidarının bekası ön planda tutuldu. Oysa ki bir Devlete karşı çıkılıp iktidara talip olunduğunda ilke olarak, mevcut iktidarın iyi olmadığı, yerine geçecek olan iktidarın ise gereği gibi hareket ederek, Devlet'in kaybolmuş itibarını iade edeceği esasına dayanması iktiza eder. Ne ki, Abbasilerin gelmesiyle bunların hiçbir olmadığı gibi, saltanat hegemonyası sürüp gitti.

Abbasiler Dönemi Alıntıları - Sözleri

  • Nasılsanız, öyle idare olunursunuz!
  • Tarih göstermiştir ki hangi sultan ya da devlet başkanı etrafına cesur ilim adamları toplayıp onların istişareleriyle devletini yönetmişse o sultan veya devlet başkanı başarılı olmuştur. Kendi başlarına diktatorya kurup alimlere değer vermeyenler de insanlığın hem belası hem de yüz karası olmuşlardır.
  • Saltanat öylesine bir beladır ki, ona müptela olan en muttakiler bile, bir müddet sonra onun kanunlarını uygulaya uygulaya tağutla­şırlar; kendilerini diğer insanlardan üstün görmeye başlarlar. Halife el-Vasık'ın altın ve mücevherlerden yapılmış öyle bir tah­terevanı vardı ki, bu ağır taht'ı ancak seksen adam taşıyabiliyordu• Halife(!) hazretleri altın-gümüşten yapılmış taht'a kurulacak, seksen zavallı insan da onu taşıyacaktı. Peki böylesi bir yaşamın, Bizans Kralların yaşamından farkı nedir? Omuzlarda taşınan Halife, ya da Sultan, insanların boynunda taşınma hakkını nereden alıyordu? Buna rağmen hala birileri çıkıp, "aman ecdadımızdırlar, onlara bir şey söy­leme!" diyebilirler. Böyle düşünürsek ne zaman ve nasıl yıkabiliriz Müslümanların beyinlerini sarmış olan saltanat putunu, ilahlaştırılmış olan Ecdad anlayışını?
  • "Insanlardan en akilsiz olanı da kendinden aşağı olana zulmedendir"
  • Sultanların en tahammül edemedikleri insanlar, gerçekleri bilip halka anlatan alimlerdir.
  • El-'abdu yudebbir, v'Allahu yukaddir Kul teşebbüs, Allah ise takdir eder.
  • Müslümanların, özellikle İslâm Devletlerinin kâfirlere karşı tavizsiz yaşadıkları dönemlerde, daima aziz olmuşlar, devletleri büyük, insanları adalet içinde yaşamışlardır. Fakat ne zaman ki taviz vermeye başlamışlar, o zamanlar devletleri küçülmüş, kendileri de zelil olmuşlardır.
  • Bütün tarih boyunca ve günümüzde, ne zaman ki Müslümanlar birbirleriyle uğraşmışlar; bundan yararlananlar düşmanlar olmuş ve fırsattan istifade ederek savaş açmış ve de galip gelmişlerdir.
  • Mes'ûliyetini müdrik olandan zarar gelmez!
  • Halife Mansur veliaht olan oğlu el-Mehdi'ye şöyle nasihat ediyordu : "hilafet ancak takvayla gerçekleşir; sultan kendisine itaat edildiği sürece sultandır; halk da ancak adaletle hükmedildiğinde huzur içinde olur! En faziletli af, cezalandırma gücü en yüksek olanın affıdır. İnsanların akıl açısından en zayıf olanı da kendinden güçsüz olana zulmedendir."
  • Bir gün Harun Reşid alim arkadaşlarıyla otururken susadı ve su istedi. Kendisine bir tas su getirildiğinde yanında oturan ulemadan Semmak, ona "biraz bekle, bu tas sudan mahrum bırakılacak olursan onu kaça satın almak istersin?" dedi. Harun Reşid "mülkümün yarısıyla!" diye cevap verdi. Bunun üzerine Semmak "şimdi suyu iç" dedi. Harun Reşid içtikten sonra Semmak yine sordu. "ya emire'l mu'minin içtiğin suyu bedeninden atman gerektiğinde buna mani olunsa o idrarı dışarı atmak için ne verirdin?" Harun Reşid bu soruya karşılık şu cevabı verdi "mülkümün tamamını verirdim!" Bunun üzerine alim Semmak ona şunu söyledi: "işte şunu iyi bil ki bir iktidarın değeri bir içimlik su ile bedenden dışarı atılması gereken bir idrar kadardır!"
  • Sultanların en çok tahammül edemedikleri insanlar, gerçekleri bilip halka anlatan âlimlerdir.
  • "Kim bir kavme benzemek isterse ondandır."
  • Terörist bizzat devletin başı olursa emrindeki polisler nasıl mücadele etsin terörle?
  • Neden insanlar hep sevmedikleri tarafından idare edilirler ki? Bu sorunun cevabını Yüce Peygamber(s.a.s)'in şu hadis-i şerifinde gizlidir: "nasılsanız, öyle idare olunursunuz!"

Abbasiler Dönemi İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Abbasiler'in ilk yüzyılını kısaca anlatan bir kitap. Tarihi bilgilerin yanı sıra sık sık öznel yorumlarda bulunulmuş. Tarihsel bilgi açısından diyeceğim bir şey yok ama kendi fikirlerini empoze etmeye çalışmasa daha iyi bir kitap olabilirmiş. (e. onur)

Devirler değişmiyor!: Abbasiler, Emeviler'den daha uzun varlığını sürdürmüş olsa değişen bir şey olmamış. Saltanatın keyfine kapılıp din adına bulundukları hilafet makamında dini alanda pek bir ilerleme, gelişme kaydetmeden varlıklarını sürdürme çabasına kapılmışlar. Dönemlerinin sonlarına doğru Orta Asya'dan Türklerin getirilmesi ve halifelerin koruyuculuğunu yapması dikkatimi çekti. Hatta halifelerin tahtta kalıp kalmayacaklarına bile karar vermişler. Ama onlar da paranın tadını almış olacaklar ki kendilerini de halife gibi davranmaya başlamış. El Me'mun zamanında Mu'tezile düşüncesi açığa çıkıyor yani Kuran'ın Allah'ın yarattığı ve mahluk olduğu fikri. Bunu kabul ettirmek için de alimleri sınava tutup İslami düşüncelerinden dolayı işkence ettikleri "mihne" dönemi başlıyor. Şairler o dönemin basın organları gibiler. Bu nedenle halife sultanlar tarafından özel ilgi ve hediyelerle karşılanıyorlar. Son olarak yazarın halife el Me'mun döneminde yaptığı çevirileri doğru bulmadığı düşüncesine kendi adıma katılmıyorum. Çünkü gelişme, ilerleme için dünyayı bilmek gerekir. Ama o bunun Müslümanların aralarındaki hürriyeti bozduğu ve Mu'tezile fikirlerine ön ayak olduğunu yazmış belki farklı fikirleri öğrenmek bazı değişimler yaratmıştır doğru fakat bunu önlemek için de her meslekten herkesin ama özellikle din adamlarının, alimlerin gerçekten işini hakkıyla yapması gerekir. (Sitare)

Emeviler kitabından sonra konunun devamı açısından aldığım ve sayfa sayısı itibariyle hızlıca okuduğum kitap hakkında ilk olarak söyleyebileceğim kesinlikle iyi bir toparlama. Yazar 'siyasi tarih' boyutunu kaleme aldığı için daha çok yapılan icraat ve zulümleri yazıyor. İşin kültürel boyutunu es geçtiğini önsözde ifade etmiş. Kitab içeriğine gelirsek dönem açısından hilafetin merkezi ilmin sembolü başkenti Bağdat olan bir saltanat. Emevilerin zulmüne karlılık başlatılan ve bir çok aydın tarafından desteklenen isyanın ardından kurulan Abbasoğulları soyundan gelen bir hilafet. Önce emevilerin kökünü dehşet şekillerde kazıdıktan sonra ehlibeyt diye isimlendirilen Hz. Ali soyu mensuplarına yöneltilen bir baskı. Oysa amca oğullarıydılar. Yazar bunu bir çok kez ifade ediyor. Saltanat içine giren çıkamıyor. Saltanatın bekası için yapılan bir çok yanlış bir çok zulüm. Kitap bir dönemi anlamak açısından bir çok şey bana kattı. Okunabilir. (N. E. A.)

Kitabın Yazarı İhsan Süreyya Sırma Kimdir?

Prof. Dr. İhsan Süreyya SIRMA, 10 Temmuz 1944 yılında, Siirt’in Pervari ilçesinde doğdu. İlk öğrenimini Pervari’de yaptıktan sonra; Orta ve lise öğrenimini Siirt’te tamamladı. 1962 yılında girdiği Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ni, 1966 yılında bitirdi. Üniversite öğrenimi sırasında, bir müddet Batman’da, Türk Petrollerinde işçi, bir müddet de Diyanet İşleri Başkanlığı’nda memur olarak çalıştı.

Üniversite mezuniyetinden sonra, orta öğrenimini yapmış olduğu Siirt Lisesi’ne öğretmen olarak atandı. 1967 baharında, devlet doktora burs sınavını kazanarak, İslâm Tarihi dalında doktora yapmak üzere Fransa’ya gitti. Aslında o, İngilizce’den sınavı kazanıp İngiltere’de doktora yapması gerekirken, yetkililer, bilinmez bir sebepten dolayı onu Fransa’ya gönderdiler. Bundan dolayı bir senesini Fransızca öğrenimine harcadı. Paris’te, College de France’da Prof. Dr. Jacques Berque’le başladığı doktora öğreniminin yan çalışmaları içerisinde, Arapça öğrenimi için 1969-1970 ders yılında Tunus’ta bulundu; ve Zeytuna Üniversitesi’nde, Arapça’nın yanı sıra, Büyük sosyolog Fadıl b. Aşur’un derslerine devam etti.

1973 mayısında, “İslâmî İlimler” dalında doktor olarak Türkiye’ye döndü. 1973-74 ders yılında Erzurum Yüksek İslam Enstitüsünde İslam Tarihi hocalığı yaptı. 1974 yılında Atatürk Üniversitesi İslâmî İlimler Fakültesinde İslam Tarihi Doktoru olarak göreve başladı. 1980 yılında Doçent, 1989 yılında Profesör oldu. 1993 yılında naklen Sakarya Üniversitesine geçti; ve 1995 yılına kadar bu Üniversitenin İlahiyat Fakültesinde İslam Tarihi öğretim üyeliği yaptı; ve aynı yıl zorla bu üniversiteden emekli edildi. 1995-1997 yılları arasında İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkan Danışmanlığı görevinde bulundu.

İslam Tarihi dalında 30 kitabı, ve 200’ü aşkın ilmî makalesi yayınlandı. Ulusal, ve uluslar arası bir çok konferansa katılarak tebliğler sundu; Zaman, Yeni Devir, Milli Gazete, Yeni Şafak gibi gazete; ve İslâm Mecmuası, Yeni Dünya, Bilgi ve Hikmet, Tarih Dergisi, Tarih Enstitüsü Dergisi, Tarih ve Toplum gibi değişik dergilerde, tarihle ilgili makaleler yazdı. Kanal 7’de dört seneyi aşkın bir süreyle “Seyahatnâme” adı altında tarih programları yaptı. Kendi alanındaki araştırmalarını takip edip sürdürecek derecede Fransızca, İngilizce, Arapça, ve Farsça bilmektedir. İhsan Süreyya Sırma evli olup, üç çocuk babasıdır.

İhsan Süreyya Sırma Kitapları - Eserleri

  • İslami Tebliğin Mekke Dönemi ve İşkence
  • İslam Öncesi Mekke Dönemi ve Hz. Muhammed
  • İslami Tebliğin Medine Dönemi ve Cihad
  • Emeviler Dönemi
  • İslami Tebliğin Örnek Halifeler Dönemi
  • Nehirlerin Dili

  • Abbasiler Dönemi
  • Nasıl Sömürüldük
  • Peygamberler Tarihi
  • Ah Endülüs
  • Müslümanların Tarihi (1. Cilt)
  • Sömürü Ajanı İngiliz Misyonerleri
  • Pakia Mektupları

  • 2. Abdülhamid`in İslam Birliği Siyaseti
  • İşte Önderimiz Hz. Muhammed
  • Tarih Şuuru
  • Tanzimat'ın Götürdükleri
  • Müslümanların Tarihi (2. Cilt)
  • Dağların Sırrı
  • Müslümanların Tarihi (3. Cilt)

  • Müslümanlarda Yanlış Din Anlayışları
  • İslam ve Tarih
  • Haçlı Seferleri
  • Müslümanların Tarihi (4. Cilt)
  • Medine Vesikası Işığında Yahudi Meselesi
  • Müslümanların Tarihi (5 Cilt Takım)
  • Bir Garip Tarih

  • Ezan Ya Da Ebedi Kurtuluşa Çağrı
  • Müslümanların Tarihi 5. Cilt
  • Neler Sordular
  • Yalan Dünyayı Adımlarken
  • Sömürü Ajanı Amerikan Misyonerleri
  • Belgelerle 2. Abdülhamid Dönemi
  • Selahaddin Eyyûbî

  • Hz.Muhammed
  • Halname
  • Çin Müslümanları ve Çin'e Seyahat
  • Alaturka Demokrasi Alaturka Laiklik
  • Seyahatname-i Süreyya
  • Osmanlı Devletinin Yıkılışında Yemen İsyanları
  • Sen Geldin

  • Ano Yemen'dir
  • Müslümanların Tarihi'ne Giriş
  • Türkiye'de Yanlış Din Anlayışı
  • II. Abdülhamid'in İslam Birliği Siyaseti
  • Viyana Günleri

İhsan Süreyya Sırma Alıntıları - Sözleri

  • Allah, Tûr'a çağırdığı Peygamberi Mûsâ'ya "ayakkabılarını çıkar! Çünkü sen mukaddes Tuvâ vadisindesin!" buyurmuştu... (Seyahatname-i Süreyya)
  • Fransızca'da bir atasözü var: Öğretmek ikinci defa öğrenmektir. (Neler Sordular)
  • Seven sevdiğine sevdiğini söylesin. (Hz.Muhammed)
  • Ne yazık ki Müslümanlar onun içtihadını unutup davranışını gözardı ettiler ve hayatlarını sultanları alkışlamakla geçirdiler. Bir dönem “Padişahım çok yaşa!" dediler, bir başka dönem de “Bizi kim, nasıl ve hangi rejimle yönetirse yönetsin; bize düşen itaat etmektir!” zihniyetinin öncüleri oldular. Böylece Müslümanları zalim yöneticelere ve Batı uşaklarına kul ettiler. Sonuçta da Müslümanlar, asırlar boyu kul oldukları sultanlar ve yöneticiler tarafından sömürüldüler, sömürüldüler... (Müslümanların Tarihi (4. Cilt))
  • Hira üniversiten, Sevr dağı akademin, Hicret menzillerine, ilim ile sen geldin (Sen Geldin)
  • Şu göğe doğru yükselen ince uzun yapılar nedir? -şoför : minare .dedi. Prof.yine sordu: ne için kullanılır bu minareler? -şoför: ezan okumaya. Dedi. Miyahara sordu: ezan ne için okunur? -şoför: namaz bildirmek için dedi . Prof: Namaz Müslümanlığın şartlarından biri ,bunu mazeretsiz terk eden müslümanlar ehli sünnet imamlarından üçüne göre de müebbed hapisle cezalandırılırlar,değilmi şoför efendi? Diye sordu. -şoför gayri memnun bir tavırla : bilmiyorum.dedi. Prof: affedersinüz sizi müslüman sanmıştım da.! Deyince şoför parladı. : tabii Müslümanım babam dört defa Hacca gitti; her sene kurban keseriz ,ama namaz kılmam ,bazen de içerim.Allah affeder be kafanı takma abi yeter ki için temiz olsun !Ehli sünnet dedin ya ; çocuklarımızı da sünnet ederiz tabi ,hem de en pahalı salonlarda ,en pahalı içkilerle ...profesör sustu.. (Pakia Mektupları)

  • "Evet, gerçekten ortakların çoğu, birbirlerinin haklarına tecavüz ederler. İnanan ve sâlih ameller yapanlar bunların dışındadır. Ama onlar da ne kadar azdır!" dedi. Dâvûd, kendisini imtihân ettiğimizi sanarak Rabbinden bağışlanma diledi ve rüku ederek yere kapandı; tövbe etti. (Peygamberler Tarihi)
  • insanların değil, insanları yaratanın emirlerine bağlanmayı kendimize ilke edindiğimiz gün, adımımızı kurtuluş dünyasının kapısından içeri atmış sayılırız. (Türkiye'de Yanlış Din Anlayışı)
  • Müslümanların tarihinde öylesi dönemler var ki, İslam ile ilgisi bulunmamaktadır, ihanet dolu olaylar olduğu gibi, bizlere kahraman olarak tanıtılan mücrimler ve hainler de mevcut bu tarihte. (Neler Sordular)
  • İnsan kendisini zenginleşmiş (bir makama gelmiş, imza yetkisine sahip olmuş, saltanatı eline geçirmiş) görünce sapıtır. Alak suresi 6-7 (Müslümanların Tarihi (5 Cilt Takım))
  • Yoktur bu vücudun i'tibârı, Hakk âyinedir cihan ğubâri. (Sömürü Ajanı İngiliz Misyonerleri)
  • Adem'in şahsında Allah'a secde etmeyip isyan et­tiğinden, melekler arasında olmasına rağmen şeytanlaşıvermiştir. O halde melek ve şeyta n olmak; insan olmak veya olmamak, Allah'a karşı takınılan tavra bağlıdır. (İslam Öncesi Mekke Dönemi ve Hz. Muhammed)
  • Urbain’in iddialarına göre Müslümanlar hen Hristiyan Hacılarına, hem de Kudüs’teki mukim olan Hristiyanlara zulmediyorlardı ki bu, Hristiyan yazarlarının da kabul ettikleri gibi bir iftiraydı (Haçlı Seferleri)

  • İslâm ordusunun içinde münafıklar da vardı. Dilleriyle imân ettiklerini söyleyip, İslâm düşmanlığı yapanlar... İslâm toplumunun kanser kaynağı tipler!... Bunlar, namaz da kılarlar, hatta kıldırırlar, oruç da tutarlar, Hacc'a giderler; hatta ve hatta cihada bile katılırlar. Kur'an okurlar!.. Ne var ki bunlar, İslâm'a savaş açmış devletlerin emrinde olan Allah düşmanlarıdırlar... (İşte Önderimiz Hz. Muhammed)
  • "Dünya insanları üzdüğü kadar sevindirmez. Yani az sevindirir, çok üzer." (Emeviler Dönemi)
  • Bütün tarih boyunca ve günümüzde, ne zaman ki Müslümanlar birbirleriyle uğraşmışlar; bundan yararlananlar düşmanlar olmuş ve fırsattan istifade ederek savaş açmış ve de galip gelmişlerdir. (Abbasiler Dönemi)
  • "La" sı olmayanın, "illa" ile gerçekleştirilecek bir inkılabı yoktur. (Nasıl Sömürüldük)
  • Haydi Filistin'de çocuk katleden Siyonist'e hesap sormaya! Haydi Eba Gurayb hapishanesinde masum kadınların ırzına geçen işgalci Amerikalının igrenç ihtirasını durdurmaya! (Ezan Ya Da Ebedi Kurtuluşa Çağrı)
  • Aslında Islahat Fermanı , gayr-i Müslimlere hak ve imtiyazları verme fermanıdır . (Tanzimat'ın Götürdükleri)
  • Dünya da bir gün yaşayacaksak, şahsiyetli yaşayalım o günü! (Pakia Mektupları)

Yorum Yaz