50 Soruda Antropoloji - Sibel Özbudun Kitap özeti, konusu ve incelemesi
50 Soruda Antropoloji kimin eseri? 50 Soruda Antropoloji kitabının yazarı kimdir? 50 Soruda Antropoloji konusu ve anafikri nedir? 50 Soruda Antropoloji kitabı ne anlatıyor? 50 Soruda Antropoloji PDF indirme linki var mı? 50 Soruda Antropoloji kitabının yazarı Sibel Özbudun kimdir? İşte 50 Soruda Antropoloji kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Sibel Özbudun
Yazar: Gülfem Uysal
Yayın Evi: Bilim ve Gelecek Kitaplığı
İSBN: 9786055888237
Sayfa Sayısı: 232
50 Soruda Antropoloji Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
İnsanı bütün yönleriyle inceleyen antropolojiyi, fiziksel-biyolojik ve sosyal-kültürel tüm boyutlarını içeren geniş bir kapsamla ele alan 50 Soruda Antropoloji, "50 Soruda" dizisinin 12. kitabı. Yazarlar Sibel Özbudun ve Gülfem Uysal'ın, salt küçük ölçekli toplumları değil, günümüz dünyasını/insanını anlama girişimi olduğunu vurguladıkları antropolojiye dair doyurucu bir çerçeve sunarken geçtikleri kimi sorular şöyle:
Antropoloji neyle uğraşır, temel soruları nelerdir? Biyolojik antropoloji, adli antropoloji nedir? Sosyal/ kültürel antropolojide belli başlı kuramlar nelerdir? "Mülkiyet" kavramı her kültürde aynı anlama mı gelmektedir? Siyasal antropoloji nedir? Devlet nedir, devletin biçimlenişine dair belli başlı kuramlar hangileridir? Sömürgecilik nedir? Feminist antropolojinin başlıca tezleri nelerdir? Ensest tabusu nedir? Din toplumsal değişme ile ilişkilendirilebilir mi? Antropolojide büyü, ayin, mitos nasıl ele alınır? Lingüistik antropoloji neyle uğraşır? Günümüzün uygulamalı antropolojisiyle sömürgeci dönemin "pratik antropoloji"si arasında ne fark vardır? Küreselleşme süreçleri antropolojiyi nasıl etkilemektedir? "Yoksulluğun etnikleşmesi" ne demektir?
(Tanıtım Bülteninden)
50 Soruda Antropoloji Alıntıları - Sözleri
- Bir başka deyişle, insanlar, dünyayı, ancak konuştukları dillerin sahip olduğu kavramlar çerçevesinde kavrayabilmektedirler; dünyanın nesnel bir anlayışı olanaklı değildir.
- "Kültür" teriminin, Latince "tarımda gelişimden ikamet etmeye, tapmaktan korumaya kadar birçok anlama gelen" colere fiilinden türetildiğine dikkat çeken Eagleton'a (2005: 10) göre, "Doğa her zaman bir anlamda kültürelse, kültürler de kendileriyle doğa arasındaki sürekli alışverişten, yani emek dediğimiz şeyden oluşurlar."
- antropoloji, en kestirme deyişle "öteki"ni, bir başka deyişle "batılı-olmayanı"ı tanıma, anlama gayretidir.
- Kadının prestijinin erkeğe göre çok düşük sayıldığı ve kadın bekâretinin önemsendiği kimi toplumlardaysa (Hindistan, Yunanistan’ın çoban Sarakatsanileri, Yahudilik) drahoma, kadın tarafının, gelinle birlikte erkek tarafına devrettiği sorumluluğun bedeli olarak yorumlanmaktadır.
- Türkiye’de antropolojinin doğuşu, fiziksel antropoloji ile olmuştur. Çünkü bilimciler insan kemiklerini, ne yazık ki, etnografya bilinci ile sınıflandırmış, gruplara ayırmış, sadece kafataslarını ya da bacak kemiklerini incelemişlerdi. Onu bir “birey” olarak düşünmemişlerdi.
- Çokkarılılık bir servet ve prestij göstergesi olduğundan, ayrıcalıklı kesimlerde uygulanmaktadır. Dahası, daha çok kadın, daha çok çocuk, daha çok çocuk ise daha fazla işgücü demek olduğundan; uygulama, servet ve prestiji artırmaktadır.
- Görüldüğü üzere kapitalizm, Immanuel Wallerstein’m da öne sürdüğü üzere, başından itibaren yerel ölçekli değil, bir “dünya sistemi” olarak biçimlenmiş ve yeryüzünün çehresini, ortaya çıktığı 200-300 yıl içerisinde dramatik bir biçimde değiştirmiştir.
- Cinsiyet rolleri, yani erkeklik ve kadınlık eğer öğreniliyorsa ve toplumdan topluma farklılık gösteriyorsa, bu onların biyolojik değil, kültürel olduğunu göstermektedir.
- Hiç kuşku yok ki, yükselen köktencilik(ler), mevcut ve yaşanacak dinsel ya da etnodinsel çatışmalar ya da 11 Eylül sonrasında dünyanın aldığı yeni biçim, salt dinsel terimlerle açıklanabilecek görüngüler değil. Hepsinin gerisinde, güçlü iktisadi-siyasal saikler yatmakta. Ancak dinin önemi tam da burada.
- İnsanlar, dünyayı, ancak konuştukları dillerin sahip olduğu kavramlar çerçevesinde kavrayabilmektedirler; dünyanın nesnel bir anlayışı olanaklı değildir.
50 Soruda Antropoloji İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Fazla teknik bir başlangıç! Ders kitabı sıkıcılığı ile başlıyor. Kitabın üçte ikisinden sonra nihayet hareketlense de sondan çekişli eser ıslaya tıslaya sona eriyor. “Türkiye’de bağımsızlık mücadelesi veren Kürt’ler” örneğinde ise sanki bu ülkede binlerce masumun kanını döken PKK terörüyle hiç tanışmamış gibi görünüyor. PKK Kürt’lerin bağımsızlık mücadelesi değil, Kürt’leri ABD için can veren lejyonerler haline getiren bir kölelik düzenidir. “PKK olmazsa bizim için kim ölecek?” diyen bir ABD için ölen teröristler, bağımsızlık için ölmüyor, öldürmüyor! ABD çıkarları için fedailik yapıyor! Sibel Hanım gözünü açsa iyi olur! (Mehtap Yılmaz)
Sosyal bilimler arasında insanı her yönüyle ele alan ve bu doğrultuda bütüncül yaklaşım sergileyen antropolojiyi yeni yeni tanımaya başladım. Her şey ırkçı lakırdılara tanık olurken gelişti ve keşfetmem için ilk adımı atmıştım. Antropoloji neydi? Neden böyle bir bilim dalı ortaya çıktı? Hem sosyal bilimlerle hem de bazı fen bilimleriyle bağlantılı olmasındaki sır neydi? Homo sapiens? Neandertal? Lascaux mağarası? Bütün bunlar ne? Kafamdaki soru işaretlerine cevap ararken, araştırmalar yapa yapa yenilerine de yer vermek zorunda kaldım çünkü gerçekten iyi bir bilgi birikimi sağlayabilmek için bu gerekli. Misal ana hatlarıyla Carl Linnaeus ve John Ray’in çalışmaları ışığında filogenetik sınıflandırmaya hakim olmadan Australopithecus afarensis’i, Australopithecus africanus’u, Homo Erectus’u, Homo Neanderthalensis’i ve Homo Sapiens’i birbirinden ayırmakta -yani sınıflandırırken- oldukça zorlanırdık. Bu sadece bir örnek, birbirini tamamlayan kavramlar haliyle çok. Antropoloji serüvenim böyle başlamıştı. Kaynak kitap ararken büyük sıkıntılar çektim, çoğu ingilizce malesef. Türkçe kaynaklar da sınırlı haliyle. Herhangi bir plartformda edindiğim bilgileri derleyip, notlar halinde buyük bir itina ile paylaşmayı düşünüyorum. İyi içerik üretmek için uğraşacak olmam bile sevindiriyor beni... Kitabı okurken zorlandığım noktalar oldu, işin sosyal kısmını idrak etmekte zorlandım. Bu tamamiyle bilgi birikimimle alakalı bir durum. Misal hastalıkları, türleri ve insanın evrimsel sürecini kavrayabilmem için biyolojiye hakim olmak gerekiyor. Ana hatlarıyla genelden özele doğru gidildikçe de anatomi, fizyoloji, osteoloji konusunda bilgi sahibi olmak da son derece önemli. Fen bilgimle ‘biyolojik antropoloji’ kısmında zorlanmadım. Antropolojiyi merak edenlere, giriş adı altında okumak isteyenlere tavsiye ediyorum, okurken bol bol araştırmalar yapıp notlar tutmanız dileğiyle... (Jân Agir)
Bilim ve gelecek yayınlarının “50 soruda” serisini çok faydalı ve başarılı buluyorum. Bu kitapta Antropolojiye giriş kitabı olarak güzel. Temel seviyede antropoloji konularını soru başlıkları halinde işliyor. Antropolojinin genel tanımından,çeşitlerine, temel kavramlarına, farklı antropoloji geleneklerine gayet anlaşılır, terminolojiye boğmadan değinmiş. Her konunun sonunda sizi daha detaylı okumalar İçin farklı kaynak kitaplara yönlendiriyor. Tavsiye ederim. (Aykut Karabay)
50 Soruda Antropoloji PDF indirme linki var mı?
Sibel Özbudun - 50 Soruda Antropoloji kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de 50 Soruda Antropoloji PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Sibel Özbudun Kimdir?
1956'da İstanbul'da doğdu. Üsküdar Amerikan Kız Lisesi'ni bitirdikten (1973) sonra üç yıl Fransa'da dil ve Paris VII ve Paris X Üniversitelerinde Sosyoloji öğrenimi gördü. Türkiye'ye döndüğünde İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Antropoloji Bölümü'nü bitirdi. Uzun süre yayıncılık (Havass ve Süreç Yayınları) ve çevirmenlik yaptı.
1993'te Hacettepe Üniversitesi Antropoloji Bölümü'nde yüksek lisans eğitimine başladı. 1995'te ise aynı bölümde araştırma görevlisi oldu ve doktoraya başladı. Doktorasını 2000'de tamamlayan Özbudun, halen aynı bölümde öğretim görevlisi olarak çalışmaktadır.
İngilizce, Fransızca ve İspanyolca bilen Sibel Özbudun'un çok sayıda telif ve çeviri yapıtı bulunmaktadır.
Sibel Özbudun Kitapları - Eserleri
- 50 Soruda Antropoloji
- Nasıl Satabilirsin ki Havayı
- Antropoloji
- Niçin Feminizm Değil
- Marksizm ve Kadın
- Yabancılaşma ve ...
- Ayinden Törene
- Dünya'nın Balkonundaki İsyancılar
- Hermes'ten İdris
- Küreselleşme, Kadın ve `Yeni` - Ataerki
- Liberalizm/Muhafazakarlık Kıskacında Kadın
- Antropoloji Gözüyle - Sınıf, Kültür, Kimlik Yazıları
- Medya Eleştirisi ya da Hermes’i Sorgulamak
- Kadın Yazıları
- İnsan: Doğası, Tarihöncesi, Kültürü
- İmparatorun Soytarısı Egemen Medya
- Türkiye Kırsalı Yoksullaşırken... Niçin Dikkulak Oldum
- Latin Amerika'da İsyanın Tarihi
- Söylenecek Yalan Kalmadı! - İnsan Hak(sızlık)ları
- 8 Mart'tan 8 Mart'a Mı?
- Derin Milliyetçiliğin Siyasal İktisadı
- Hayır,Evet'ten Önce Gelir! Hukuk(Suzluk) Yazıları
- Kuşatmayı Yarmak - Eğitim, Bilim ve Aydınlar
- Latin Amerika - İsyan Hep Vardı!
- Bir Taş da Siz Atın - Kriz ve Hayat Yazıları
- Latin Amerika'da Yerli Hareketleri
- Zamanın Ruhu - AKP, Muhafazakarlık, Milliyetçilik
- Karanlığın Sonu
Sibel Özbudun Alıntıları - Sözleri
- Türkiye’de antropolojinin doğuşu, fiziksel antropoloji ile olmuştur. Çünkü bilimciler insan kemiklerini, ne yazık ki, etnografya bilinci ile sınıflandırmış, gruplara ayırmış, sadece kafataslarını ya da bacak kemiklerini incelemişlerdi. Onu bir “birey” olarak düşünmemişlerdi. (50 Soruda Antropoloji)
- Hiç kuşku yok ki, yükselen köktencilik(ler), mevcut ve yaşanacak dinsel ya da etnodinsel çatışmalar ya da 11 Eylül sonrasında dünyanın aldığı yeni biçim, salt dinsel terimlerle açıklanabilecek görüngüler değil. Hepsinin gerisinde, güçlü iktisadi-siyasal saikler yatmakta. Ancak dinin önemi tam da burada. (50 Soruda Antropoloji)
- Unutkanlık sürgündür, hatırlamak ise kurtuluşun sırrı. (Hayır,Evet'ten Önce Gelir! Hukuk(Suzluk) Yazıları)
- Gerek antropoloji gerekse ilişkin dalları(linguistik antropoloji, fiziksel /biyolojik antropoloji, sosyal /kültürel antropoloji, etnoloji, etnografya) "öteki" nin incelenmesi, anlaşılması, yorumlanması, temsil edilmesi vb. üzerine yerleşen bilim alanlarıdır. Antropolojinin "geleneksel" konusu "Batılı-olmayan" halklar ve bunlar arasında özellikle de Batı dünyasının sömürgecilik sırasında süregen kalıcı bir ilişki geliştireceği "ilkel" "yazısız" "devletsiz" "kabile" vb. toplumlarıdır. (Antropoloji)
- Bir başka deyişle, insanlar, dünyayı, ancak konuştukları dillerin sahip olduğu kavramlar çerçevesinde kavrayabilmektedirler; dünyanın nesnel bir anlayışı olanaklı değildir. (50 Soruda Antropoloji)
- Doymak bilmez açlığı bir gün toprağı tüketecek ve geriye bir çöl kalacak yalnızca. (Nasıl Satabilirsin ki Havayı)
- Antik Grek dünyasının ilk filozofları, Thales (yakl. İÖ 640- 546): Anaximandros (yakl. İÖ 622-547); Empedocles (yakI. İÖ 490-430) ve Democritos (yakl. İÖ 460-370) kozmosun ve insanın oluşumuna ilişkin sorular sorup yanıtlar getirirken, mitolojik düşünceden kopuşu sergilemekteydiler. Bu Socrales-öncesi filozoflar, insanın sonradan bozunuma uğradığı mitik bir “Altın Çağ" varsayımına karşı, doğal güçlerin, anlaşılması olanaklı ve iyiye doğru ilerleyen devinimi üzerinde durmaklaydılar. (Antropoloji)
- Vazgeçtim bu dünyadan tek ölüm paklar beni,/ Değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez./ Değil mi ki çiğnenmiş inancın en seçkini,/ Değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz,/ Değil mi ki ayaklar altında insan onuru,/ O kızoğlan kız erdem dağlara kaldırılmış,/ Ezilmiş, horgörülmüş el emeği, göz nuru,/ Ödlekler geçmiş başa, derken mertlik bozulmuş,/ Değil mi ki korkudan dili bağlı sanatın,/ Değil mi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene,/ Doğruya doğru derken eğriye çıkmış adın,/ Değil mi ki kötüler kadı olmuş Yemen' e... (Hayır,Evet'ten Önce Gelir! Hukuk(Suzluk) Yazıları)
- Bütün mesele kadınların haklarını bilmemelerinden ileri geliyor. (Niçin Feminizm Değil)
- Bugün küresel neoliberal kapitalizmin yol açtığı tüm yıkıma, Marx'a dönülmeksizin yanıt verebilmek, olanaksız gözüküyor. Bu, günümüzde ucuz emek kaynağı, eril şiddet, cinsel saldırganlığın hedefi, savaşların birincil maduru, siyasal temsilsizlik, kesintiye uğrayan kamusal bütçelerin getirdiği ekstra yüklerin taşıyıcısı olma gibi küresel ölçekte katlanan sorunlarıyla kadınlar üzerine düşünürken de böyle (Marksizm ve Kadın)
- Gelmesi kaçınılmaz olan gelecekteki gerçeği müjdeleyen hayallerimiz, ütopyalarımız; 'bizden biri olan Ahbarik Hrant'ın günah Keçileri' ilan edilenlerin, 'devletin duvarları' ardına kapatılanarın, sürgüne gönderilenlerin, kurşunlananların yani hâsılı suda balık, havada kuş, toprakta karınca kadar çok olan olanların insan(lar)ımızın ele avuca sığmaz çocuksu sevda ve aşklarıyla beslendi.. Bize düşense mahkemeden zindana -onlardan öğrendiğimiz gibi- aşktan ve hayattan vazgeçmeden, bizi insan kılan şeylere ihanet etmemek oldu... (Hayır,Evet'ten Önce Gelir! Hukuk(Suzluk) Yazıları)
- ''Bilindiği gibi dar kafa, işine gelmez olguları ve görüntüleri ahlaki gerekçelerle reddetmeyi sevdiği kadar başka hiçbir şeyi sevmez; '' ahlaki gerekçelere'' iyi gider, üstelik sudan ucuz ve kolaydır; üzerinde düşünmeyi de gereksiz kılar ve kulağa hoş gelen laf üretimini olanaklı yapar. Burjuva ahlakı, hoşa gitmeyen bir şey yaklaştığında, devekuşunun başını gömdüğü çöl kumudur ve kadını eve bağlamak söz konusu olduğunda da son tahlilde yine o görevi yapmak zorunda kalır'' (Zetkin,1988:30). (Marksizm ve Kadın)
- «Kadının içsel-tavrında (davranışında) önemli bir devrim olmak zorundadır; kadının iç-dünyası büyük ölçüde alt üst olmalıdır; erkeğin kendisine kattığı değerleri geri aldığı an, benliğinde, onu iflasa sürüklemekten kurtaracak zengin bir kendine güvence veren değerler birikimi sağlanmış olmalıdır.» (Niçin Feminizm Değil)
- Çokkarılılık bir servet ve prestij göstergesi olduğundan, ayrıcalıklı kesimlerde uygulanmaktadır. Dahası, daha çok kadın, daha çok çocuk, daha çok çocuk ise daha fazla işgücü demek olduğundan; uygulama, servet ve prestiji artırmaktadır. (50 Soruda Antropoloji)
- Gelen günü böylesine umutla beklemelerini sağlayacak hangi görüleri nakşediyor onların yüreklerine? (Nasıl Satabilirsin ki Havayı)
- İnsanın fiziksel-biyolojik özellikleri de dahil olmak üzere sosyal-kültürel yönlerini kapsayan “genel” bir bilimsel yaklaşım olarak antropoloji, kültürle ilintili etnoloji terimleri arasındaki farklılık, 18. yüzyıl Avrupası’nda biçimlenmiş gözükmektedir. (Antropoloji)
- "En büyük kirletici”; yani insan, sen, ben hepimiz. (Nasıl Satabilirsin ki Havayı)
- ''Özel mülkiyetin belirmesiyle kadın her şeyden önce kocasının malı olmuştur. Özel mülkiyetin gelişmesiyle ve toplumun sınıflara ayrılmasıyla kadın, iş gücü olarak da, kadın olarak da erkeğin kölesi olmuş ve yüzyıllar boyunca sahip olduğu özgürlüğüne son verilmiştir. Ancak üretim araçları üzerindeki özel mülkiyetin kaldırılmasıyla kadın, toplumun eşit haklı ve özgür bir üyesi olarak yaşayabilir ve çalışabilir... Üretim araçları üzerindeki özel mülkiyeti kaldırıp bunu ortak mülkiyet yapan sosyal proletarya devrimi, yalnız kapitalizmin sömürdüğü ve esaret altında tuttuğu büyük proleter yığınlarının, kafa ve beden emeği işçilerinin, emekçilerin davası olabilir ve olmalıdır. Kadınlar, bu halk katmanlarının yarısını ve hatta bazı ülkelerde daha büyük bir bölümünü oluşturmaktadır. İşte bunun için proletarya devrimi kadınlar olmadan başarılı olamaz ve bu devrimin hedefine, yani sosyalizm ve komünizmin kurulmasına kadınların aktif katılması olmadan ulaşılamaz ve bu zafer sağlamaz'' (Zetkin, 2010:32). (Marksizm ve Kadın)
- Bazen insanlar çok güzel oluyorlar. Görünürleriyle değil, Söyledikleriyle değil, Sadece varlıklarıyla.. (Yabancılaşma ve ...)
- Hiçbir şeyi değiştirmemek için her şeyi değiştirmek gerekiyordu. (Hayır,Evet'ten Önce Gelir! Hukuk(Suzluk) Yazıları)