2001: Bir Uzay Destanı - Arthur C. Clarke Kitap özeti, konusu ve incelemesi
2001: Bir Uzay Destanı kimin eseri? 2001: Bir Uzay Destanı kitabının yazarı kimdir? 2001: Bir Uzay Destanı konusu ve anafikri nedir? 2001: Bir Uzay Destanı kitabı ne anlatıyor? 2001: Bir Uzay Destanı PDF indirme linki var mı? 2001: Bir Uzay Destanı kitabının yazarı Arthur C. Clarke kimdir? İşte 2001: Bir Uzay Destanı kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
Kitap Künyesi
Yazar: Arthur C. Clarke
Çevirmen: Oya İşeri
Orijinal Adı: 2001: A Space Odyssey
Yayın Evi: İthaki Yayınları
İSBN: 9786053755951
Sayfa Sayısı: 304
2001: Bir Uzay Destanı Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
“Aman Tanrım, yıldızlarla dolu!” 2001: Bir Uzay Destanı, Bilimkurgu Klasikleri dizisinin bir parçası olarak yeniden İthaki Yayınları’nda! Gizemli bir monolit, Ay’ın yüzeyinde gömülü halde bulunduğunda, bilim insanları büyük bir şaşkınlıkla bu monolitin en azından 3 milyon yıllık olduğunu keşfederler. Daha da hayret verici olan, ortaya çıkarıldıktan sonra monolitin Satürn’e doğru güçlü bir sinyal göndermesidir. Bu sinyalin kaynağını öğrenmek için Discovery yola çıkar. Discovery’nin tayfası en iyinin iyisidir ve yanlarında, onlara destek olması için bilinç sahibi süper bilgisayar HAL 9000 de vardır. Fakat HAL’ın programlaması insan zihnine biraz fazla benzemekte ve Discovery’nin her bir parçasının kontrolünü elinde bulundurmaktadır. Monolitin peşinden gitmek istiyorlarsa, bu psikotik bilgisayarla başa çıkmak zorundadırlar. Arthur C. Clarke’ın Stanley Kubrick ile beraber geliştirdiği, filmle aynı zamanda yazılan bu klasik roman, uzay keşfiyle insan evrimini, yapay zekâyla insanın evrendeki yerinin sorgulamasını bir araya getirdiği kurgusuyla, bilimkurgu yazınında bir dönüm noktası niteliği taşıyor. Kitabın yazılış süreci üzerine notlar ile…Kitaba ilham olan Gözcü ve Şafakta Karşılaşma öyküleri ile…Arthur C. Clarke ve Stanley Kubrick’in önsözüyle…
2001: Bir Uzay Destanı Alıntıları - Sözleri
- Fakat lütfen unutmayın, bu yalnızca kurmaca bir eserdir. Gerçek, her zaman olduğu gibi, çok daha tuhaf olacaktır.
- huzursuzluk üzüntünün atasıdır.
- Ay'a giden şu mekiğe ne kadar çabuk binersem, o kadar çok mutlu olacağım, diye düşündü.
- Uzayda insan dehşete düşebilir ama endişelenemez.
- Önünde, hiçbir Yıldız Çocuk’un karşı koyamayacağı parlak bir oyuncak, bütün insanlarıyla Dünya gezegeni yüzüyordu.
- Gerçek, her zaman olduğu gibi, çok daha tuhaf olacaktır.
- Yalnızlık ve uzaklık hissi öncekinden daha güçlü bir şekilde çöktü üstüne.
- Ancak şimdi, bu silahlar varoldukça, ödünç bir zamanı yaşıyor olacaktı.
- Yaşı kavranılamazdı, ama ölüme gelince Ay ölmemişti çünkü şimdiye kadar hiç yaşamamıştı.
- Ancak şimdi İnsan , bu silahlar var oldukça , ödünç bir zamanı yaşıyor olacaktı.
- Bu yalnızlık ve yabancılaşma duygusu anlaşılmayacak kadar garip değildi ve kesinlikle hiçbir anormalliğe işaret etmiyordu.
- Doğa’nın gülen yüzünün ardında her zaman gizli bir tehlike olmuştu.
- Uydu vericilerinden gelen gelen radyo dalgalarıyla hipnoz, denetim altına alınması güç virüsler ve panzehirinin yalnızca kendilerinde olduğu yapay hastalıklarla şantaj yaptıkları söylentileri dolaşıyordu.
- İletişim yöntemleri daha mükemmel hale geldikçe, içeriği daha önemsiz, bayağı ve can sıkıcı gibi görünüyordu.
- “Uzayda insan dehşete düşebilir ama endişelenemez.”
2001: Bir Uzay Destanı İncelemesi - Şahsi Yorumlar
2001: Bir Uzay Destanı: İster tavsiye olsun ister kendi bireysel tercihiniz olsun, izlediğiniz bütün uzayla ilgili filmlerin atasına, kaynağına hoş geldiniz. Sadece yabancı sinema da değil, kendi sinemamızda, Cem Yılmazın filmlerinde hem adıyla hem yazarıyla hem de içindekiler ile yer alan bir eser var karşımızda. Tabii ki de kitabın bizzat kendi filmi de mevcut, o soruyu aklınızdan çıkarın. Yönetmen Stanley Kubrick yazardan filmi çekilecek bir hikaye ister. Yazarda kısa öykülerinden birini önerir. Sonra beraber çalışmaya başlarlar, yönetmen senaryoyu yazarken, yazar ise romanını kaleme almaktadır. Ve kitap filmden sonra yayınlanır. Benim adıma bilim kurgu türünün babası hep H.G Wells olmuştur, lakin modern bilim kurguya çağ atlatan kişi olarak, Arthur C. Clarke diyorum. Bilim Kurgu türü ne kadar adında bilim kelimesini içerse de, bazen hayal gücü tarafına yenik düşüyor. Elbette böyle bir tür yazarken hayal gücünün yardımı tartışılmaz, lakin gerçek ile hayal gücünü, yani bilim ile ütopyayı doğru oranda harmanlamak en doğru yoldur. Bu eserde bu harman çok güzel bir şekilde yapılmıştır. İlk uzay uçuşları sırasında yazılan romanımız, bizlere dönemin teknolojik ve bilimsel olarak çok ilerisinde bir kurgu sunuyor. Ayda bulunan ve üç milyon yaşında olan bir monolit, mavi-yeşil gezegende yaşayan ilkel canlıları heyecanlandırmıştır. Çünkü uzaya artık çok rahat gidebilen bu canlılar kendilerinden başka ve daha gelişmiş canlıların varlıklarına dair kanıt bulduklarını düşünürler. İlkelliklerini üzerlerinden atmak için bu ipucunun peşine düşerler. Evrende toplu iğne ucu kadar bile yer kaplamayan ama kendini evrenin hakimi zanneden insanoğlunun yanılgısına şahit olmayan isteyenler buyurunuz... (İsmail Kulaç)
Çok güzel insanı kendine bağlayan 3 ayrı zaman dilimi anlatılıyor ve bunların hepsi aynı olaya bağlanıyor gayet akıcıydı ta ki son kısma kadar, Arthur C. Clarke son 50 sayfayı yazarken çok sağlam bir halüsinatif madde almış öyle yazmış, anlamayalım diye baya uğraşmış, hayal gücünü zorlamış ve anlaşılması zor bir son yazmış, böyle sonlar sanatçıya eminim kendini zeki hissettiriyordur lakin ben sevmiyorum böyle sonları o yüzden puan kırıyorum 7/10 (Şafak Baş)
2001: Bir Uzay Destanı PDF indirme linki var mı?
Arthur C. Clarke - 2001: Bir Uzay Destanı kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de 2001: Bir Uzay Destanı PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Arthur C. Clarke Kimdir?
Yazdığı bilimkurgu romanı 2001: A Space Odyssey ve yönetmen Stanley Kubrick ile birlikte çalıştığı aynı isimli film ile meşhurdur. Aynı zamanda Mysterious World adlı İngiliz televizyon serisisin yapımcılığını ve sunuculuğunu da yapmıştır. Clarke, Robert A. Heinlein ve Isaac Asimov'la birlikte, bilimkurgunun "üç büyük yazar"ından biri olarak kabul edilmektedir.
Clarke 1941–1946 yılları arasında Kraliyet Hava Kuvvetleri'nde radar eğitmeni ve teknisyeni olarak çalıştı. 1945 yılında teklif ettiği "uydu iletişim sistemi" önerisinden dolayı 1963'de Franklin Institute Stuart Ballantine'den altın madalya kazandı.1947–1950 yılları arasında ve daha sonra tekrar 1953'te "British Interplanetary Society" (İngiliz Gezegenlerarası Topluluğu) başkanlığı yaptı.
Clarke dalışa olan merakından dolayı 1956 yılında Sri Lanka'ya yerleşti ve ölümüne dek orada yaşadı. 1998 yılında İngiliz Krallığı tarafından şövalye ilan edildi ve 2005 yılında Sri Lanka'nın en yüksek sivil onuru Sri Lankabhimanya ile onurlandırıldı.
Arthur C. Clarke Kitapları - Eserleri
- Çocukluğun Sonu
- 2001: Bir Uzay Destanı
- Rama’yla Buluşma
- 2010 : Uzay Efsanesi 2
- 3001: Son Efsane
- 2061: Uzay Efsanesi 3
- Rama Bahçesi
- Rama 2
- Bir Uzay Efsanesi
- Rama'nın Sırrı
- Şafak Projesi Phobos
- Susuz Deniz
- Şehir ve Yıldızlar
- Kara Güneş
- Richter 10
- Tanrının Dokuz Milyar Adı
- Uzak Dünyanın Şarkıları
- İmparator Dünya
- Cennetin Çeşmeleri
- Tetik 2
- Tetik 1
- Geleceğin Çehresi
- Beşik
- Uzayda Serüven
- Yunus Adası
Arthur C. Clarke Alıntıları - Sözleri
- Meydan okumaya cesaret ettikleri sonsuz ve devasa boşluk karşısında insanoğlunun umut ve korkuları ne kadar küçük kalıyordu. (Tanrının Dokuz Milyar Adı)
- “Milletin tembel süngerlere dönüşmesine şaşmamalı; her daim emiyorlar ama asla üretmiyorlar.” (Çocukluğun Sonu)
- Yaşı kavranılamazdı, ama ölüme gelince Ay ölmemişti çünkü şimdiye kadar hiç yaşamamıştı. (2001: Bir Uzay Destanı)
- ".... Onlara kalsa Evren'de bütün yollar Dünya'ya çıkıyor." (Çocukluğun Sonu)
- Yıldızların ötesinde tanrısal güçler ve ülkeler gizleniyor olsa da, diye hatırlattı Poole kendisine, sıradan insanlar için iki şeyin önemi vardı: Aşk ve Ölüm (3001: Son Efsane)
- Hiçbir zaman ders almasını öğrenemeyecek insanlar vardır. (Geleceğin Çehresi)
- henüz ikimiz de çocukken seni Yüzüklerin Efendisi ile tanıştırmamı hatırlıyor musun? İşte, Io Mordor'dur. Üçüncü bölüme bak. "Erimiş taşlardan kıvrıla büküle akan nehirler.. soğuyunca, acı içindeki topraktan kusulmuş çarpık ejderha şekilleri gibi duruyorlardı" diye bölüm var. Bu mükemmel bir tasvir. Tolkien Io'nun ilk resmi görülmeden çeyrek yüzyıl önce nereden biliyordu? İşte sana Doğa'nın sanatı taklidi. (Bir Uzay Efsanesi)
- Üzüntü ve sevinç. Sevinç ve üzüntü. İnsanlar nerede olurlarsa olsunlar. Dünya'da. Yıldızların ötesindeki yeni dünyalarda. Şimdi ve daima. (Rama'nın Sırrı)
- " Bir başarı elde edene kadar sabredin. " (Susuz Deniz)
- İnsan ırkı, doğası gereği kendi ırkından kişilerin boyunduruğu altına girmez. (Çocukluğun Sonu)
- Birileri bir zamanlar "Politika, mümkün olanı yapma sanatıdır." dememiş miydi? Kesinlikle doğru; onun için sadece ikinci sınıf beyinler politikaya girerler. Dahiler ise imkansıza meydan okurlar. (3001: Son Efsane)
- Sağ taraftaki ağaçlardan birdenbire keskin, yüksek sesli çığlıklar geldi ve küçük, telaşlı bir grup yaratık ormandan fırlayıp Alvin'in çevresini sardılar. Hayretten donakaldı, gözlerine inanamıyordu. Karşısında duran şey kendi dünyasında öyle uzun zaman önce kaybolmuştu ki, adı mitoloji diyarında geçiyordu. Hayat bir zamanlar böyle başlamıştı; bu gürültücü, hayret verici yaratıklar insan çocuklarıydı. (Şehir ve Yıldızlar)
- “Buluş ve keşif tarihinden bir şey öğrendiysek, o da uzun vadede en cüretkar kehanetlerin gülünç derecede muhafazakâr görünmesidir.” (Bir Uzay Efsanesi)
- Nesillerdir varolan gelmiş geçmiş en zengin insan oydu; ne var ki tüm bu sahip olduklarını bir daha hiç göremeyeceği babasının sakin, gri gözlerinden gelecek tek bir bakış için feda etmeye hazırdı. (Tanrının Dokuz Milyar Adı)
- Sadece filozoflar cevaplanamayan sorularla ilgileniyordu. (Tanrının Dokuz Milyar Adı)
- "Eğer sevmiş olduklarımızdan fazla yaşarsak, o sevginin anılacak kısımlarını yeniden yaşamak, neden tamamiyle hoşa giden bir mutluluk kaynağı olmasın?" (Rama'nın Sırrı)
- "Gerçekten korkutucu," diye Richard hararetle onun sözünü kesti. "Fakat aynı zamanda heyecan verici... Bazen bir kitapçıda veya kitaplıkta olduğum zaman, bilmediğim şeylerin etkisiyle bunalırım ve bütün kitapları teker teker okumak için güçlü bir istek tüm vücudumu kaplar. Evrendeki tüm ırkların bilgilerini birleştiren gerçek bir kitaplıkta olmanın nasıl bir şey olduğunu düşün... Düşüncesi bile beni sarhoş ediyor." (Rama 2)
- Geri döndüğünde yabancı kalabilirsin. (Çocukluğun Sonu)
- “İnsan ırkını ciddiye alsam eskiden sahip olduğum muazzam zihinsel güçlerimin geri kalanını da yitiririm.” (Çocukluğun Sonu)
- Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı. (Rama’yla Buluşma)