dedas
Turkcella

1844 El Yazmaları - Karl Marx Kitap özeti, konusu ve incelemesi

1844 El Yazmaları kimin eseri? 1844 El Yazmaları kitabının yazarı kimdir? 1844 El Yazmaları konusu ve anafikri nedir? 1844 El Yazmaları kitabı ne anlatıyor? 1844 El Yazmaları kitabının yazarı Karl Marx kimdir? İşte 1844 El Yazmaları kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 03.03.2022 04:00
1844 El Yazmaları - Karl Marx Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Karl Marx

Çevirmen: Kenan Somer

Yayın Evi: Sol Yayınları

İSBN: 9789757399310

Sayfa Sayısı: 400

1844 El Yazmaları Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Marx'ın 1844 yılında Paris'te kaleme aldığı Elyazmaları kadar didiklenmiş, öylesine çeşitli yorumlara konu olmuş, öylesine tartışmalara yolaçmış bir metin, ender bulunur. Bu metinde ya Marx'ın düşüncesinin özü görülmek istenmiş, ya da olgunluk yapıtları ile çeliştiği için önemi yadsınmıştır. Polemikler daha kesin metin düzenlenmeden önce başlamıştır. Daha Landshut ve Mayer tarafından yayınlanır yayınlanmaz, henüz okuma yanlışlıkları ile dolu ve kısmi bir metin sözkonusu olduğu halde, Elyazmaları çeşitli yorumlara yolaçmıştır. O günden bugüne, başka yayınlar da yapıldı. Bununla birlikte, Moskova'daki Marksizm-Leninizm Enstitüsü, daha bu yıl bile [1962] okuma yanlışlıklarını düzeltiyordu ve eğer kesin metin düzenlendiyse, bu iş daha yeni oldu. 

Gene de kamuoyu tarafından pek tanınmayan bu yapıt yöresinde tüm bir yayın etkinliği gelişmekten geri kalmadı. Ve bu metin yorumları, Marx'ın metni üzerine gerçekten eğilmekten çok, siyasal ya da ideolojik konumları savunma kaygısını taşıyordu. Bunlar arasında üç eğilim ayırdedilebilir. Tüm bir yorumlamalar dizisi, kabaca sosyal-demokrat başlığı altında toplanabilir. Burada, Landshut ve Mayer tarafından kendi önsözlerinde savunulmuş bulunan tezleri benimseyerek, Elyazmaları'nda tepeden tırnağa aktörel (éthique) bir düşüncenin dışavurumunu gören yorumlayıcılar sözkonusudur. Bu yorumlara göre Marx, bu metinde insanın kapitalist rejimdeki durumu karşısında duyduğu tiksintiyi, felsefi bir biçim altında dile getirmiştir. Düşüncesinin gerçek temeli, daha sonraki yapıtların bu sağtörel (moral) ülküyü iktisat ya da siyaset dilinde aslına azçok uygun bir biçimde dile getirmekten başka bir şey yapmadıkları bu başkaldırmanın ta kendisidir. Bu eğilimin erekleri açık. Bu eğilim, genç Marx'ın düşüncesini sorgulamaktan çok, onun devrimci sivriliğini köreltmeyi ve öğretinin özüne bağlı kalarak toplumu değiştirme işinde ondan yararlanan marksist-leninistlerin saygınlığını azaltmayı gözetiyor.

E.Botigelli, Sunuş'tan

1844 El Yazmaları Alıntıları - Sözleri

  • Karşılığında sevgi uyandırmadan seviyorsanız, yani sevgi olarak sevginiz karşılığında sevgi yaratmıyorsa, seven bir kişi olarak dışavurumunuzla kendinizi sevilen bir kişi yapamıyorsanız, sevginiz güçsüzdür, bir talihsizliktir.
  • Eğer sevgi üretmiyorsa yüreğiniz, başarılı bir üretici değilsiniz.
  • Kapitalistin boyundurluğu altında olduğu için, ilk sıkıntı çekecek kimse işcidir..
  • İnancımıza göre, büyük sanayi kentleri eğer her an komşu kırlardan sağlıklı, kanlı canlı insan ordularını sürekli olarak cekmeselerdi, az zamanda kendi emekçi nüfuslarını yitirirlerdi.
  • Tembel toprak sahibinin rantı genellikle toprağın ürünün üçte biri kadarken, Ve çalışkan kapitalistin kârıfaizin iki katı iken, İşçinin en iyi zamanlarda kazandığı öylesine azdır ki dört çocuğundan ikisi açlıktan ölmelidir. Politik iktisatcılara göre insan doğanın ürünlerini de değerini yalnız emeğiyle arttırabilir ve emek insan hareket halindeki mülkiyetedir, Ama bu aynı portif iktisatçıya göre sıfatlarından dolayı ayrıcalıklı tembel tanrılar Olan toprak sahibi ve kapitalist her yerde işçiden üstündür ve işçinin koyacağı Yasayı onlar hazırlar.
  • eğer sevgi üretmiyorsa yüreğiniz, başarılı bir üretici değilsiniz.
  • insanlara duyulan gerekseme, başka herhangi bir metanın olduğu gibi, insanların üretilmesini de zorunlukla yönetir.
  • politik iktisadın harekete geçirdiği tek çark para hırsı ve para tutkunları arasındaki savaştır - yani rekabet.
  • İnsan kendi zenginliğini Tanrida dislastirmis, ve Tanrıyı ne kadar zenginleştirmişse, kendisi o kadar yoksullasmıştır.
  • bir yerde bir şeyin kıtlığı çekilirken o şey başka yerde doludur ve boşa harcanmaktadır.
  • Insanı insan olarak, dünyayla ilişkilerini de insani ilişkiler olarak kabul ederseniz, sevgiyi yalnız sevgiyle, güveni yalnız güvenle, vb. değiştirebilirsiniz. Sanatın tadına varmak istiyorsanız, sanat kültürü almış biri olmalısınız; başkalarını etkilemek istiyorsanız, başkalannı gerçekten canlandıran ve yüreklendiren biri olmalısınız. Insanla -ve doğayla ilişkilerinizin her biri, gerçek bireysel hayatınızın belirli bir şekilde kendini göstermesi olmalı, istemimizin nesnesine uymalı­dır. Karşılığında sevgi uyandumadan seviyorsanız, yani sevgi olarak sevginiz karşılığında sevgi yaratmıyorsa, seven bir kişi olarak dışavurumunuzla kendinizi sevilen bir kişi yapamıyorsanız, sevginiz güçsüzdür, bir talihsizliktir.
  • İnsan kendi kendini üretir.
  • “her şeyin hiçbir şey olduğunu söyleyecek ama kendin var olmak isteyecek kadar bencil misin?”

1844 El Yazmaları İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Marx'ın 1844 El yazmaları, görüşlerine dair ilk taslaklarıdır. Taslaklar şeklinde kendi yaptığı araştırma ve çalışmalardır. İlk derlemenin ardından iki adet Fransızcaya tercüme edilmiş nüshası hazırlanmıştır. Okuduğumuz El Yazmaları bu Fransızca metinden elde edilmiştir. Bildiğim kadarı ile orjinal yazmalar "Marx-Lenin Kurumu'nun " elindedir. Eseri Birikim Yayınevinin neşrettiği versiyondan okudum. Bu arada sol yayınlarının neşrettiği basımla'da karşılaştırma imkanım oldu. Sol yayınevi, eserin ilk 80 sayfaya yakın kısmında genel olarak Marx ve kuramları hakkında bilgi vermiştir. Orjinal El Yazmaları'nın verilmesinin ardından da son bölümde; , Auguste Coru'nun Ekonomi Politik ve Felsefe Elyazmaları ve Marx ve Engels'in 1848 Devrimine Kadarki İdeolojik Evrimleri'de kitaba eklenmiş, bunun yanısıra Engels'in Ekonomi Politigin Bir Eleştiri Denemesi'de esere eklenmiştir. Bu açıdan içerik olarak Sol Yayınlarının derlediği versiyon daha kapsamlı ve hacimlidir. Sol yayınları adına eserin çevrimi Kenan Somer tarafından yapılırken, Birikim Yayınevi adına çeviriyi Murat Belge üstlenmiştir. Marx'ın bu eseri; ileride Das Capital'de çok detaylı olarak izah edeceği felsefesinin üzerine incelemelerden oluşur. Yaptığı çalışmaların prototipi de diyebiliriz. Kitapta, Hegel'in kuramlarına itiraz ve anti-tez sunulurken, Ludwig Feuerbach' e ait görüşlere övgüler ve olumlu yorumlarla desteklenmiş tekrarlarla örneklemeler yapılmıştır. Engels ve Epikür'den sonra Marx'ı en çok etkileyebilmiş fiozof sanırım Ludwig Feuerbach'dir. Marx, Ludwig Feuerbach'in yöntemlerinin doğruluğunu -kendi deyimi ile büyük başarısını- eserinde şu üç madde ile açıklar; 1- Felsefenin, düşünceye çevrilmiş ve düşünerek açıklanmış dinden başka bir şey olmadığını ve dolayısıyla insan özünün yabancılaşmasının varoluşunun bir başka şekli ve tarzı olarak mahkum edilmesi gerekliliğini kanıtlaması; 2- "İnsanla insanın" toplumsal ilişkisini, Feuerbach'da kuramının temel ilkesi yaptığına göre, gerçek maddeciliğin ve gerçek bilimin oluşması; 3- Saltık olumlu, kendini destekleyen olumlu, olduğunu ve olumlu şekilde kendinde temellendiğini iddia eden olumsuzlamanın olumsuzlaşmasına karşı çıkması. Eserde kapital sistemin Proleterya üzerindeki tahakkümü ve işçiler üzerinde uygun olmayan hayat şartları ifade edilirken konuyu fizyolojik olarak detaylı bir şekilde incelemiş olan Bernardino Ramazzini'yede yer verilmesini dilerdim. Bunu da belirtmek isterim. 1844 El Yazmalarına Feuerbach'in eserinin okunması akabinde girmeyi planlamış ve gerçekleştirmiştim, El Yazmaları'nın okunması neticesinde aldığım kararda büyük isabet kaydettiğimi gördüm. İncelemesini yaptığım bu esere aynı yöntemle yani Feuerbach'in okunması neticesinde geçilmesini de diğer okurlar tavsiye eder, keyifli okumalar dilerim. (Gökhan)

İtiraf etmem gerekir ki 1844 El Yazmaları'nı okumak beni zorladı. 'Cinsil varlık' gibi tanımadığım terimleri anlamak için yardım aldım, hatta bunu anlamadan yabancılaşmayı tam olarak anlamak mümkün değilmiş meğer, onu öğrendim. Sonra Hegel eleştirisinde kafamdan dumanlar çıktı ama yine de kitabı bitirmeyi başardım. Belki daha iyi sindirmek için ileride yine bakmam gerekecek ama bu okuyuşum da birçok marksist kavramın bildiğimi sandığımdan çok daha fazlasını; ilişkileri, süreçleri olduğunu öğrenmeme yetti. Kitabın sonunda bulunan, okuması daha kolay, akıcı ve ufuk açıcı olan Engels makalesi de, ne yalan söyleyeyim el yazmalarının üzerine dondurmalı ekmek kadayıfı gibi geldi:) Genelde bu paylaşımları kitapta sevdiğim bir bölümü alıntılayarak sonlandırırım ama bu sefer bir değişiklik yapıp, bu kitaptan uzun alıntılar paylaştığı Yabancılaşma kitabının önsözünde Bertell Ollman'ın marksist kaynakları okumakla ilgili alıntısını paylaşmak istiyorum. "Herhangi bir düşünce ama özellikle de Marksizm gibi oldukça karmaşık bir düşünce hakkında resmin oldukça büyük bir bölümü ortaya çıkana kadar bir karara varmamak gerekir. Başka türlü aklımızda her zaman şöyle bir şüphe olacak: Eleştirilere maruz kalan, acaba "Marx'ın gerçekten anlatmak istediği" şey mi? Marksizmle ilgili çığ gibi büyüyen malzeme içerisinde( yazılarına dair verilere günümüzde kolaylıkla ulaşılabilir) tartışılan şeyin, çoğunlukla bu sosyalist düşünürün ne söylediği değil de "ne söylemeye çalıştığı" olduğunun fazlasıyla farkındayım. Bu nedenle kendi görüşlerini oluşturması için Marx'a, sözünün sürekli kesilmeden engellenmeyeceği zamanı vermek lazım." (Cansu Nazlı)

1844 El Yazmaları: 1844 El Yazmaları Marksizmin Marksın kişisel tarihi konusunda bir açmaz olarak gorulen Genç Marksa ait bir tür çalışma defteri.Bu el yazmalarinda Marks kapitalist ekonomi politik biliminin safsatalarını, değerli görse bile Feurbach ve Hegel deki yabancılaşma kavraminin asıl özünun emek ve sermaye celiskisinden kaynaklandiğıni ve tek çözümun özel mülkiyeti kaldirılması olduğunu soylediği bir çalışma defteri. (D.F)

Kitabın Yazarı Karl Marx Kimdir?

19. yüzyılda yaşamış filozof, politik ekonomist ve devrimci. Komünizmin kuramsal kurucusudur. Birçok politik ve sosyal konuda fikri olmakla beraber, en çok Komünist Manifesto'nun (1848) giriş cümlesinde özetlediği tarih analiziyle tanınır: "Şimdiye kadarki bütün toplumların tarihi, sınıf savaşımları tarihidir." Marx, bütün sınıflı toplumlarda olduğu gibi kapitalizmin de kendini yok etmeye yol açacak içsel dinamikler barındırdığına inanırdı; onun düşüncesine göre, nasıl ki kapitalizm eskimiş feodalizmin yerini aldıysa, sınıfsız bir toplum olan komünizm de "devletin proletaryanın devrimci diktatörlüğünden başka bir şey olmadığı" siyasal geçiş sürecinden sonra onun yerini alacaktır.

Marx, sosyoekonomik değişimlere belirli bir tarihsel zorunluluk perspektifinden bakardı; ona göre kapitalizm, yapısal durumunun dinamiği ve çatışması sonucu yerini komünizme kesin olarak bırakacaktır:

"Modern sanayinin gelişmesi, burjuvazinin ayaklarının altından bizzat ürünleri ona dayanarak ürettiği ve mülk edindiği temeli çeker alır. Şu halde, burjuvazinin ürettiği, her şeyden önce, kendi mezar kazıcılarıdır. Kendisinin devrilmesi ve proletaryanın zaferi aynı ölçüde kaçınılmazdır."

(Komünist Manifesto)

Marx, bu değişimin organize bir devrimci hareketle geleceğini düşünür; bu değişim, ancak uluslararası işçi sınıfının birleşik hareketiyle meydana gelecektir: "Bize göre komünizm, ne yaratılması gereken bir durum, ne de gerçeğin ona uydurulmak zorunda olacağı bir ülküdür. Biz, bugünkü duruma son verecek gerçek harekete komünizm diyoruz. Bu hareketin koşulları, şu anda varolan öncüllerden doğarlar." (- Alman İdeolojisi)

Marx yaşadığı dönemde dünya çapında ünlü bir isim sayılmasa da, ölümünden kısa bir süre sonra düşünceleri dünya işçi hareketine yön vermiştir. Marksist Bolşeviklerin Rusya'da Ekim Devrimi'ni gerçekleştirmesi bunun en büyük örneğidir. 20. yüzyılda dünyada Marksist düşünce hemen hemen bütün ülkelerde taraftar bulmuştur. Marksizm, akademik ve politik çevrelerde en çok tartışılmış konulardandır.

Karl Marx Kitapları - Eserleri

  • Das Kapital
  • Zincirlerimizden Başka Kaybedecek Neyimiz Var?
  • Kapital Manga Cilt: 1
  • 1844 El Yazmaları
  • Yahudi Sorunu Üzerine
  • Kapital Manga Cilt: 2

  • Ücretli Emek ve Sermaye - Ücret, Fiyat ve Kâr
  • Kapital 2. Cilt
  • Kapital 3. Cilt
  • Ücret Fiyat ve Kar
  • İntihar Üzerine
  • Felsefenin Sefaleti
  • Louis Bonaparte’ın On Sekiz Brumaire’i

  • Yabancılaşma
  • Fransa'da Sınıf Mücadeleleri 1848- 1850
  • Ekonomi Politiğin Eleştirisine Katkı
  • Hegel'in Hukuk Felsefesinin Eleştirisi
  • Fransa'da İç Savaş
  • Demokritos ile Epikuros'un Doğa Felsefeleri
  • Formen

  • Manifesto
  • Artı- Değer Teorileri
  • Grundrisse - Ekonomi Politiğin Eleştirisi İçin Ön Çalışma
  • Türkiye Üzerine
  • Halkın Afyonu
  • Kapitalizm Öncesi Üretim Modelleri
  • Fransız Üçlemesi

  • Jenny'ye Adanmış Şiir Albümlerinden
  • Basın Özgürlüğü Üzerine
  • 18. Yüzyılda Gizli Diplomasi
  • Amerikan İç Savaşı
  • İktisat Üzerine
  • Matematiksel Elyazmaları
  • Gazete Yazıları

  • Hayalet
  • Artı-Değer Teorileri İkinci Kitap
  • Seçme Yazışmalar 2
  • Ekonomi Yazıları
  • Seçme Sosyoloji Yazıları
  • 1855 Kars Kuşatmasının Öyküsü
  • Felsefe Yazıları

  • Politik ve Askeri Savaş Sanatı 2
  • Genç Düşünceler (1838-1845)
  • Balladlar, Şarkılar, Ağıtlar, Şiirler & Hegel Üzerine Epigramlar
  • Grundrisse 2
  • Etnoloji Defterleri

Karl Marx Alıntıları - Sözleri

  • "Çalışmayan zenginlik ile yaşamak için çalışan yoksulluk arasındaki uzlaşmaz karşıtlık, ayrıca bilgi karşıtlığına da neden olur. Bilgi ve emek ayrışır. Bilgi, emeğin karşısına sermaye olarak çıkar. (Artı- Değer Teorileri)
  • Temmuz Monarşisi mali sıkıntıları nedeniyle başından itibaren yüksek burjuvaziye bağımlıydı ve yüksek burjuvaziye bağımlılık, giderek artan mali sıkıntıların bitmez tükenmez kaynağı olmuştu. Bütçe dengesini, yani devletin giderleri ile gelirleri arasındaki dengeyi sağlamadan, devlet yönetimini ulusal üretimin çıkarlarına bağımlı kılmak olanaksızdır. Ve devlet harcamalarını sınırlandırmadan, yani, her biri egemen sistemin dayanaklarını oluşturan çıkarlara zarar vermeden ve vergi dağılımını yeniden düzenlemeden, vergi yükünün önemli bir bölümünü doğrudan doğruya yüksek burjuvazinin omuzlarına yüklemeden, bu denge nasıl kurulabilir? (Fransız Üçlemesi)
  • 1 libre iplik eğirmek için, 1 libre pamuktan daha fazlası gerekli olmasaydı,1 libre iplik üretiminde bu miktardan daha fazla pamuk tüketmemeye özen gösterilmesi gerekir, iğ için de aynı şey söz konusudur. KAPİTALİST, ÇELİK İĞ YERİNE, ALTIN İĞ KULLANMAYI BİLE ALIŞKANLIK HALİNE GETİRSE, ipliğin değerinde sayılan tek emek, çelik iğin üretiminde gerekli olandır; çünkü belirli toplumsal koşullarda DAHA FAZLASI GEREKSİZDİR. (İktisat Üzerine)
  • İnsanın kendi kendisiyle ilişkisi, onun için ancak başkası ile ilişkisi aracıyla nesnel, gerçek bir ilişki olabilir. Öyleyse o kendi emek ürününe karşı, kendi nesneleşmiş emeğine karşı, yabancı, düşman, güçlü, ondan bağımsız bir nesne olarak davrandığı zaman, bu nesne ile kendisine yabancı, düşman, güçlü, kendisinden bağımsız bir başka insan ona sahipmiş gibi bir ilişki içindedir. O kendi öz etkinliği karşısında, özgür-olmayan bir etkinlik karşısındaymış gibi davrandığı zaman, ona karşı bir başka insanın hizmetinde, bir başka insanın egemenliği, zorlaması ve boyunduruğu altındaki bir etkinlik olarak davranır. (Yabancılaşma)
  • Hepimizin bildiği gibi,bir ülkenin dolaşımındaki parası iki büyük kesime ayrılır.Farklı norminal değerlere sahip banknotlar biçiminde sağlanan bir para türü,tüccarlar arasındaki işlemlerde ve müşterilerin tüccarlara yaptığı büyük ödemelerde kullanırken, bir başka para türünün,yani madenî paranın dolaşım alanı perakende ticarettir. (Ücret Fiyat ve Kar)
  • ... birikime artık-değerde bir büyüme, dolayısıyla mutlak kârlılık oranında bir büyüme eşlik etmelidir. Gene de değişmeyen sermaye değişenden çok daha çabuk artış göstermelidir; böylece net sonuç hâlâ düşen kârlılık oranıdır. (İktisat Üzerine)

  • Bugünkü kuşak, Musa'nın çölden geçmelerine önderlik ettiği Yahudilere benziyor. Bu kuşağın yapacağı tek şey, yeni bir dünya fethetmek değil; yeni bir dünyayla baş edebilecek insanlara yer açmak için, yok olmak zorunda. (Fransa'da Sınıf Mücadeleleri 1848- 1850)
  • M. Proudhon, özgür alıcıyı özgür üreticinin karşısına koyuyor. Birine ve ötekine tümüyle metafizik nitelikler veriyor. (Felsefenin Sefaleti)
  • Osmanlı İmparatorluğunun elinde kalan bütün kuvvet Asya Türkiyesinde bulunmaktadır. Türklerin, dört yüz yıl boyunca asıl yurtları olan Küçük Asya ve Ermenistan, Türk ordularına asker veren bir hazne gibidir. (Türkiye Üzerine)
  • Tarımın ve genel olarak sanayinin gelişmesi, ormanlık alanların tahrip edilmesi konusunda uzun süredir o denli etkili olmuştur ki, bunun karşısında, ormanların korunması ve üretimi için yaptıkları her şey, tümüyle devede kulak kalır. (Kapital 2. Cilt)
  • Kâr oranında bir düşme ile birlikte, emeğin üretken bir biçimde kullanılması için bireysel bir kapitaliste gerekli olan asgari sermayede bir yükselme olur; burada gerekli olan, hem genellikle emeğin sömürülmesi ve hem de, tüketilen emek-zamanının, metaların üretimi için gerekli emek-zamanına yetecek kadar olması ve böylece, metaların üretimi için gerekli ortalama toplumsal emek-zamanını aşmamasıdır. Bununla birlikte yoğunlaşma artar, çünkü, belli sınırların ötesinde, küçük bir kâr oranı ile büyük bir sermaye, kâr oranı yüksek küçük bir sermayeden daha hızlı birikir. Belli yükseklikte bir noktadan sonra, bu artan yoğunlaşmanın kendisi de, kâr oranında yeni bir düşmeye yol açar. Küçük, dağınık sermaye kitleleri, böylece zorla, spekülasyon, kredi sahtekârlıklan, sermaye dolandıncılığı ve bunalımlarla dolu maceralı bir yola itilmiş olurlar. Sermaye fazlalığı denilen şey daima, aslında, kâr oranındaki düşmenin kâr kitlesi ile telafi edilmediği sermaye fazlalığı -bu, yeni filizlenen sermaye sürgünleri için daima doğrudur- ya da kendi başına iş görmeyen sermayeleri, büyük işletmelerin yöneticilerinin emrine kredi biçiminde veren sermaye fazlalığı için geçerlidir. Bu sermaye fazlalığı, nispi bir aşırı-nüfus yaratan aynı nedenlerden ileri gelir ve bu yüzden, zıt kutuplarda bulundukları halde -kullanılmayan sermaye bir kutupta, işsiz çalışan nüfus öteki kutupta- nispi aşın-nüfusu tamamlayan bir olgudur. (Kapital 3. Cilt)
  • Komünizm hiç kimseyi toplumun ürünlerini mülk edinme gücünden mahrum etmez, yaptığı tek şey böyle mülk edinme aracılığıyla başkalarının emeğini boyunduruk altına almaktan mahrum etmektir. (Manifesto)
  • "Doğru bildiğin yolda ilerle! Başkaları ne derse desin. 'NORMAL' olduğu söylenen her şeye kuşkuyla yaklaş." (Kapital Manga Cilt: 2)

  • “her şeyin hiçbir şey olduğunu söyleyecek ama kendin var olmak isteyecek kadar bencil misin?” (1844 El Yazmaları)
  • Gerçek anlamda siyasi güç, bir sınıfın diğerini ezmek için kullandığı güçtür. (Manifesto)
  • Dostlarla ortak yaşamdır, insana yakışan. (Kapital Manga Cilt: 1)
  • Nitekim kullanım-değerlerinin nesnel farkları, üretim sürecinde, kullanım-değerlerini doğuran eylem farkları biçiminde belirmektedir. Kullanım-değerlerinin özel maddesinden ilgisiz olarak, değişim-değeri yaratıcısı emek, emeğin kendisinin özel biçimi karşısında da ilgisizdir. Üstelik çeşitli kullanım-değerleri, değişik bireylerin eylemlerinin ürünleri, bu bakımdan da bireysel karakterleri ile birbirinden ayrılan çalışmaların sonucudurlar. Ama değişim-değeri olarak, bunlar, birbirinden farklı olmayan eşit emekleri, yani içinde emekçilerin bireyselliklerinin silindiği emeği temsil ederler. Demek ki, değişim-değeri yaratıcısı emek, genel soyut emektir. (Ekonomi Politiğin Eleştirisine Katkı)
  • Eğer halkın hükümranlığından anlaşılan şey cumhuriyet biçimi ya da daha açıkçası demokrasi ise ideanın güncel gelişme derecesi nedeniyle böyle bir görüşün savunulamaz olduğunu söylüyoruz. Demokrasi krallığın gerçeğidir. (Hegel'in Hukuk Felsefesinin Eleştirisi)
  • Soğuk yalnız kanıya göre vardır, sıcak yalnızca kanıyla göre vardır, ama gerçekte yalnız atomlar ve boşluk vardır. Dolayısıyla birçok atomdan bir çıkmaz, ancak atomların birleşimi sayesinde her nesne bir halinde gelir görünür. (Demokritos ile Epikuros'un Doğa Felsefeleri)
  • İlk gününden bugüne katıksız açgözlülük uygarlığın baskın duygusu olmuştur, para, yine para, hep para, toplumun değil ama her sefil bireyin tek ve yegane isteği hâline gelmiştir. (Manifesto)

Yorum Yaz