diorex

Kırdığımız Oyuncaklar - Sunay Akın Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kırdığımız Oyuncaklar kimin eseri? Kırdığımız Oyuncaklar kitabının yazarı kimdir? Kırdığımız Oyuncaklar konusu ve anafikri nedir? Kırdığımız Oyuncaklar kitabı ne anlatıyor? Kırdığımız Oyuncaklar kitabının yazarı Sunay Akın kimdir? İşte Kırdığımız Oyuncaklar kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 12.03.2022 04:00
Kırdığımız Oyuncaklar - Sunay Akın Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Sunay Akın

Editör: Ruken Kızıler

Yayın Evi: İş Bankası Kültür Yayınları

İSBN: 9789944887588

Sayfa Sayısı: 184

Kırdığımız Oyuncaklar Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Yoksul olsa da bir yığın oyuncak yapardı babası, Hans Christian Andersen'e. Ayakkabı tamircisi olan babasının hünerli ellerinden çıkan bez kuklalar ve onları oynattığı sahne, Danimarkalı ünlü yazarın çocukluğunda en çok sevdiği oyuncaklar olur. Andersen, kendisini 1841 yılında İstanbul'a taşıyan geminin küpeştesinde "Züleyha" adlı altı yaşındaki bir kız çocuğuyla ahbaplık kurmayı başarır. Evet, bu bir başarıdır; çünkü Türk çocukları yabancılarla muhatap olmamaları konusunda sıkı tembihlidirler. Ama Andersen, dizlerine bile oturtur Züleyha'yı. Bu dostluğun başlangıcı ise bir oyuncaktır: "Bana oyuncağını gösterdi, her iki kulağının arkasında minicik birer kuş bulunan at biçimindeki bir su testisiydi bu; Türkçe konuşabilsem hemen bu oyuncağa dair bir masal uydurup anlatırdım ona."

(Tanıtım Bülteninden)

Kırdığımız Oyuncaklar Alıntıları - Sözleri

  • Uçaklar gelecekmiş Korkum yok benim Kağıt gemilerim Kurşun askerlerim hazır Hem bunlar bozulursa Babam yenilerini alır.
  • Çocukken kapı önlerinde Kumla oynardık, Ne oyuncağımız olurdu, Ne de başka bir şey bilirdik oyun diye.
  • Bir renktir çocukluk. Her çocukluk başka bir renk dünyada... Ve bir oyundur çocukluk. Bir oyun çocukluk..."
  • Yol kenarlarındaki yağmur mazgallarını kumbara sanıp harçlığımı atardım bu yüzden en çok denizden alacaklıyım
  • Baba, her erkek çocuğunun gözünde oyuncak bir attır. Babası erken ölen bir çocuk da, koşu takımlarını giyinmiş bir jokey gibi kalakalır hayatın ortasında...
  • "Çocuk oynadıkça duygular keskinleşir, yetenekleri serpilir, becerisi artar; çünkü oyun, çocuğun en doğal öğrenme ortamıdır. Duyduklarını, gördüklerini sınayıp denediği, öğrendiklerini pekiştirdiği bir deney odasıdır." Atalay Yörükoğlu
  • Doğu'daki çocuklara dağıtılan her bir oyuncağın öyküsünü düşünsenize... Çocuğun oyuncağıyla yaşadıkları, oyuncağın tanık olduğu olaylar birer film konusu değil midir?
  • Çünkü edebiyat, hayatın bekleme salonunda oturmaz!
  • Kapıları da hep devdir, dünyadaki sarayların Tokmağa uzanıp, sokaktaki çocuklarla Oynamasın diye, veliahtlar
  • Oyuncakları onun Yırtık kutuları Sarı hıyarları Ve küçük patlicanlardı.
  • Çocuklar için yapılan küçük orglar da vardır oyuncaklar arasında.. Ve mikroskop setleri! Tuvaletin olmadığı köy okullarına armağan edilir bu setler!
  • Tarihin en büyük oyuncağının aslında bir savaş aracı oluşu, yüzyıllar sonrasında oyuncak sanayii kurulduğunda, oyuncak fabrikalarının savaş sırasında ölüm kusan silahlar üreteceklerinin de habercisiydi!
  • Keçi sütüyle beslenen şair, ölümcül hastalıklar ve işkencelerden sıyrılır ama kurt sütüyle beslenenlere yenik düşer sonunda..
  • Üsküdar'da Cumhuriyet öncesinde rastlanılmayan bir oyun parkında, çocuğunu salıncağa bindiren kara çarşaflı bir kadın görmüştüm. Zavallı annenin bir eliyle yüzünü örttüğü için ek eliyle ittiği çocuk doğru dürüst hızlanamıyor, salıncak yalpalayarak sallanıyordu!..

Kırdığımız Oyuncaklar İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Kendisini Kırmayan Çocuğa Aşık Olur Oyuncak: Istanbul Oyuncak Müzesi'nin kurucusu Sunay Akın birbirinden eşsiz 40 farklı hikayeyle oluşturmuş kitabını. Nâzım Hikmet'ten Rıfat Ilgaz'a, Nihat Sırdar'dan Uğur Mumcu'ya kimler kimler yok ki bu sayfalarda.. Hepsinin hayatlarının oyuncakla birleştiği zamanlardan kesitler sunarak sunmuş bu kıymetli bilgileri bize. Bu bazen çocukluk anılarında bir oyuncakken, kimi zaman bahsi geçen kişilerin çocuklarının oyuncakları ve anıları üzerine olmuş. Bilmediğim o kadar çok şey varmış ki aslında çok sevdiğim yazar ve şairlerin hakkında, okuduğumda şaşırmakla birlikte üzüldüğüm yerler de oldu.. Kendi çocukluğuma da gittim aynı zamanda, hatıralarıma düşenleri gözümün önüne getirmekle keyiflendirdim bu haftasonumu. Yumoş'un deterjanla oyuncak ayı dağıttığı zamanları hatırlamayanınız da yoktur sanırım :) Dolabın üstünden göz kırpıyor kendisi şuan bana :) Sunay Akın'ın cümleleriyle bitirmek istiyorum incelememi:"Ziyaretçiler, çocuklarının ellerinden tutarak giriyorlar kapıdan içeri... Çıkarken öteki ellerinden de kendi çocuklukları tutuyor!.." Ve bizi müzesine davet ediyor. Kimbilir bu satırlarda buluştuğumuz gibi belki bir gün bir müzede de buluşuruz.. (SabriyeK.)

Sunay Akın’ın alışık olduğumuz diliyle yazılmış eser, insanı çocukluğuna götürüyor. Oyuncakları hatırladıkça gülümseyen yüzler, oyuncakların hikayesini öğrenince yer yer kendini hüzne bırakıyor. Okumaya doyamadığım insanın okumaya doyamadığım eserlerinden biri için İstabul Oyuncak Müzesi’ni ziyaret ederek teşekkür etmek dileğiyle… (Çaysever öğretmen)

Sunay Akın'ın okuduğum ilk kitabıydı. Kitabın içinde Nazım Hikmetten, Uğur Mumcuya, Rıfat Ilgaza bir çok isme değinilmiş. Fazlasıyla bilgilendirici bir kitaptı okumayı düşünen herkese tavsiye ederim (Selin Teke)

Kırdığımız Oyuncaklar PDF indirme linki var mı?

Sunay Akın - Kırdığımız Oyuncaklar kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Kırdığımız Oyuncaklar PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Sunay Akın Kimdir?

Şükrü Sunay Akın (d. 12 Eylül 1962), şair, yazar, gazeteci, araştırmacı, tiyatro oyuncusu.

12 Eylül 1962 tarihinde Trabzon'un Maçka ilçesinde doğdu (bu yüzden 18 yaşından beri doğum gününü kutlamamaktadır). Ailesi, onun daha iyi eğitim görebilmesi için, 10 yaşındayken İstanbul'a taşındı. Lise öğrenimini İstanbul Haydarpaşa Lisesi'nde tamamladı. İstanbul Üniversitesi Fizik Coğrafya Bölümü'nden mezun oldu.

İlk şiirini, Meteoroloji Müdürlüğü'nde çalışan bir memurun kızına yazar. Henüz 9 yaşındadır. Kızın isminin baş harflerinin dizelerini oluşturduğu şiiri, evlerinin terasında bulunan odunluk kapısının iç kısmına yazar. Kız, balkona geldiğinde odunluğun kapısını açar mahsusçuktan!. Ama şiir kızın gözüne hiçbir zaman takılmaz. Sunay Akın yıllar sonra (ki bir şairdir artık) çocukluğunun geçtiği Trabzon'a gittiğinde, sert geçen bir kışta, içindeki odunlarla birlikte kapının da sökülüp yakıldığını öğrenir. Şairin ilk şiiri "hava muhalefeti" nedeniyle kayıptır!.. 1984 yılında yayınlanan ilk şiiri de bir sobanın içinde kütürdeyen odunu anlatır! İlk şiir kitabı 1989'da "Makiler" adıyla yayınlanır. Arkadaşlarıyla birlikte 1989'da Yeni Yaprak şiir dergisini ardından, 1990 yılında da Olmaz adlı şiir dergisini çıkardı. Adını Cemal Süreyya'nın koyduğu bu kitabı "Antik Acılar, Kaza Süsü, 62 Tavşanı" izler.

1987 yılında Halil Kocagöz Şiir Ödülü'nü Noktalı Virgül adlı dosyasıyla aldı. 1990 yılında ise Orhon Murat Arıburnu Şiir Ödülü'nü Makiler şiiri ile kazandı.

Anlık ilhamlara dayanan ve genellikle kısa olan şiirleri, Orhan Veli'nin şiirindeki bazı özelikleri günümüzde sürdüren bir yapıya sahiptir. Ayrıca, bu tür şiirlerde genellikle rastlanmayan, yumuşak, lirik bir tonu vardır. Şiirlerinde özellikle ince yergi ögelerini kullanmadaki rahatlığı ile dikkat çeker. Cemal Süreya'nın etkisinde sürdürdüğü şiirlerde, dil oyunlarına dayalı yoğun bir alaycılık ve şaşırtma; çocuklar ve hüzünle birlikte şairin ilgi ve duyarlılığını göstermektedir.

Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde ders verdi, Müjdat Gezen Sanat Merkezi'nde 5 yıl boyunca hem ders verdi hem ders aldı. Bu deneyimin de yardımıyla, tek kişilik oyunlar hazırlayıp oynamaya başladı. Türkiye'nin çok sayıda merkezinde ve yurtdışında (Frankfurt, Nürnberg, Londra) sayısız kez tek kişilik oyunlarını sergiledi. Halen Sunay Bey Tarihi adlı gösterisini sunmaya devam etmektedir.

23 Nisan 2005 tarihinde 11 yıldır dünyanın dört bir yanından topladığı oyuncaklarla, yıllardır hayalini kurduğu İstanbul Oyuncak Müzesi'ni Göztepe, İstanbul'da ailesine ait dört katlı tarihi bir konakta açtı. Müze, Türkiye'de türünün ilk ve tek örneği olup, Avrupa Konseyi'ne bağlı Avrupa Müze Forumu (European Museum Forum) tarafından verilmekte olan Avrupa Yılın Müzesi Ödülü'ne 2010 yılı için aday olmuştur.

TRT 2 ve CNN Türk'te "Stüdyo İstanbul", "İzler", "Akşama Doğru", "5N1K" gibi kültür sanat programları ve belgeseller hazırlayan ve bunlara katkıda bulunan Sunay Akın, TV8'de de "Gezgin Korkuluk" ve "Mahya Işıkları" adlı programları hazırlayıp sundu.

Yaşam Radyo, Radyo Kent ve Best FM'de radyo programları yaptı. Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi ve Müjdat Gezen Sanat Merkezinde öğretim görevlisi olarak ders verdi.[5] Atv'de Hıncal Uluç, Haşmet Babaoğlu ve Nebil Özgentürk ile birlikte "Yaşamdan Dakikalar"da yer aldı. Skyturk360'ta "Hayat Deyince" programını sunmuştur.

Sunay Akın Kitapları - Eserleri

  • Bir Çift Ayakkabı
  • Geyikli Park
  • Antik Acılar
  • Ay Hırsızı
  • İstanbul'da Bir Zürafa
  • Kız Kulesi'ndeki Kızılderili
  • Kırdığımız Oyuncaklar
  • İstanbul'un Nazım Planı
  • Onlar Hep Oradaydı
  • Kalede 1 Başına
  • Önce Çocuklar ve Kadınlar
  • Tuncay Terzihanesi
  • Ayçöreği ve Denizyıldızı
  • Hayal Kahramanları
  • Kule Canbazı
  • Aslanlı Yol
  • Kaza Süsü
  • Makiler
  • 62 Tavşanı
  • Şiirli Yastık
  • Çorap Kaçığı
  • Şiir Cumhuriyeti
  • Kırılan Canlar
  • Veşaire...Veşaire...
  • Şairler Matinesi

Sunay Akın Alıntıları - Sözleri

  • "Çocukluklarını bütün bütün kaybedenler, bir daha çiçek açmak gücü bütün bütün yok olan kurumuş ağaç gibidirler. Tahtalarından maroken koltukları iskelet de yapılabilir, sobaya odun da olabilirler. Ancak bir damlacık çiçek vermezler bir daha!.." (Hayal Kahramanları)
  • At eyersiz, insan eğersiz güzeldir. (İstanbul'da Bir Zürafa)
  • “Merdiven çıkarken bir başkasının önüne geçmek,uğursuzluktur.Merdiven altından geçmeye kalkışmak da öyle.Bunun nedeni,merdivenlerin Tanrılara uzanan yollar olduğu inancıdır.” (Tuncay Terzihanesi)
  • Anadolu'yu sömürüden kurtaran Mustafa Kemal Atatürk'ün "manevi mirasım" dediği bilim ve sanatın yolundan yürüyen beyaz kukuletalılar ile devrimlerini yok etmeye çalışan uzun boylu Gargamel arasındaki serüven Cumhuriyet tarihinde de devam etmektedir. (Hayal Kahramanları)
  • “Bir müzik şövalyesidir her sokak çalgıcısı…İşsizliği,açlığı herkesin gözü önünde düelloya davet eden birer müzik şövalyesi!…” (Tuncay Terzihanesi)
  • "Önünüz karanlık, farlarınızı yakınız." (Onlar Hep Oradaydı)

  • "Bu ülke hepimizin ama esas siz gençlerin. Mücadeleden yılmak yok." Mustafa Kemal Atatürk (Şiirli Yastık)
  • Hepimiz üşüyorduk... (Şiir Cumhuriyeti)
  • Ters düşmesin diye yaşamın gerçeklerine şair olmasını istemez çocuğunun kitabı yalnızca başucunda masal okumak için eline alan bir anne (Çorap Kaçığı)
  • Kadından şair olamayacağını iddia edenler, ilk aşk şiirinin bir kadın tarafından yazıldığını elbette bilmezler. (İstanbul'un Nazım Planı)
  • Eşit olmadığı Söylenir insanların Aynı boyda olmayan Beş parmağı Gibi bir elin Oysa uzanır Nice yorgun Emekçinin dudağı Su dolu Avucuma Elimin Eşit olmayan Beş parmağının ucunu Getirince Biraraya (Şiir Cumhuriyeti)
  • Artık dağdan dağa kaçmak istemiyorum; büyük bir antlaşma yapmak istiyorum. Taşlar eriyinceye dek tutacağım sözümü. (Kız Kulesi'ndeki Kızılderili)
  • Aşırı derecede miyop olan ve gözlüğünü çıkardığı zaman "ileriyi" göremeyen Fenerbahçeli Orhan Menemencioğlu'nun lakabı "Vallah" idi. Vallah Orhan, ilk gece maçında sahaya çıkarken arkadaşlarını uyarır: "Topu bana atarken seslenin..." Kendisine pas atan arkadaşları "Orhaaan" diye bağırırken, sahada Adana şivesiyle şu ses duyulur: "Nirde?.. Nirde?.." (Ayçöreği ve Denizyıldızı)

  • Değiştirilmesi önerilen ülke bayrağı Amerika Birleşik Devletleri'ninkidir. Değişimi öneren de ünlü romancı Mark Twain'den başkası değildir. Yazar şunları söyler: "Bayraktaki beyaz çizgileri siyaha boyayalım. Yıldızların yerine de kurukafa ile çapraz kemik amblemi koyalım." (Ayçöreği ve Denizyıldızı)
  • Neden mi, onlara "Atatürk düşmanı" demeyeceğiz? Çünkü onlar Atatürk'ün düşmanı bile olamazlar! (Şiirli Yastık)
  • Oyuncakları onun Yırtık kutuları Sarı hıyarları Ve küçük patlicanlardı. (Kırdığımız Oyuncaklar)
  • Yoksul bir çocuk görsem Yağmur altında üşüyen Köprü olmak geçer Hiç değilse İçimden (Makiler)
  • Heinrich Bünting'in Asya haritasında dikkatle bakmamız gereken yer, "Küçük Asya" olarak tanıttığı Anadolu'dur. Bu toprak parçasından gözümüzü ayıramayaşımızın nedeni Anadolu'nun Pegasus'un başı olarak çizilmesidir. Bu benzetme akılları elbette Nâzım Hikmet'in ünlü dizelerini getirir: Dört nala gelip Uzak Asya'dan Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan Bu memleket Bizim (Hayal Kahramanları)
  • "Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet, Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin İstiklal." 'Benim bu milletten daima hatırlamasını istediğim ve en beğendiğim vecizeler işte bunlardır.' Mustafa Kemal Atatürk (Geyikli Park)
  • Gitme kal demeni bekliyorum ama yalnızca rüzgar çekiştiriyor atkımı (62 Tavşanı)

Yorum Yaz