Karl R. Popper kimdir? Karl R. Popper kitapları ve sözleri
Avusturyalı Bilim ve Toplum Felsefecisi, Yazar Karl R. Popper hayatı araştırılıyor. Peki Karl R. Popper kimdir? Karl R. Popper aslen nerelidir? Karl R. Popper ne zaman, nerede doğdu? Karl R. Popper hayatta mı? İşte Karl R. Popper hayatı... Karl R. Popper yaşıyor mu? Karl R. Popper ne zaman, nerede öldü?

Tam / Gerçek Adı: Karl Raimund Popper, Karl Popper
Doğum Tarihi: 28 Temmuz 1902
Doğum Yeri: Viyana, Avusturya
Ölüm Tarihi: 17 Eylül 1994
Ölüm Yeri: Kenley, Birleşik Krallık
Karl R. Popper kimdir?
1902 Viyana doğumlu Avusturyalı bilim ve toplum felsefecisi. Üniversite öğrenimi sırasında matematik, fizik ve felsefe okudu. İlk kitabı mantıkçı pozitivistlerin merkezi olan Viyana Çevresi yayınları arasında çıkmakla birlikte Çevreyle ilişkisi her zaman tartışma ve eleştiri düzeyinde sürdü. Bu yüzden kimilerince 'resmî muhalif' ilan edildi. 1937 yılında okutman olarak gittiği Yeni Zelanda'da kendisine asıl ününü kazandıran 'Açık Toplum ve Düşmanları' kitabını (Türkçeye çevirisi: C. 1, Mete Tunçay, Ankara, 1967, C. 2 Harun Rızatepe, Ankara, 1968; Türk Siyasi İlimler Derneği Yayınları) yayınladığı yıl olan 1945'e kadar kaldı. Aynı yıl Londra Üniversitesi London School of Economics'de okutmanlığa başladı. 1969'da emekli oluncaya kadar burada mantık ve bilimsel yöntem profesörlüğü yaptı.
Karl R. Popper Kitapları - Eserleri
- Daha İyi Bir Dünya Arayışı
- Açık Toplum ve Düşmanları
- Bilimsel Araştırmanın Mantığı
- Tarihselciliğin Sefaleti
- Hayat Problem Çözmektir
- Yüzyılın Dersi / Özgürlüğün En Büyük Düşmanı Eşitlik
- Açık Toplum ve Düşmanları Cilt: 1
- Bitmeyen Arayış
- Açık Toplum ve Düşmanları Cilt: 2
- Conjectures and Refutations: The Growth of Scientific Knowledge
- The Logic of Scientific Discovery
Karl R. Popper Alıntıları - Sözleri
- Marx’ın Kapital’i yazmaktaki amacı, toplumsal gelişmenin kaçınılmaz yasalarını bulmaktı. Toplum teknolojisine yararlı olacak ekonomi yasaları bulmak değildi. Kapital, ne âdil fiyatlar, servetin eşit dağıtımı, güvenlik, üretimin akla yakın bir şekilde plânlanması ve her şeyin üstünde, özgürlük gibi sosyalist amaçların gerçekleşmesini sağlayacak ekonomik koşullar konusunda bir incelemeydi, ne de bu amaçları çözümlemek ve açıklamak yolunda bir girişimdi. Ama her ne kadar Marx sosyalist amaçların ahlâk açısından haklı çıkarılması çabasına olduğu kadar Ütopyacı teknolojiye de şiddetle karşı çıkmış olsa da, yazılarında örtük olarak, bir ahlâk kuramı da vardır. O, bunu başlıca toplum kurallarını ahlâk açısından değerlendirmekle dile getiriyordu. Ne de olsa Marx’ın kapitalizme yönelttiği suçlama ahlâksal bir suçlamaydı. Düzen, içindeki tam bir biçimsel adâlet ve hakkaniyet ile birlikte ortaya çıkan, zâlim adâletsizlikten dolayı suçlanmaktadır. Düzen suçlanmaktadır, çünkü sömürücüyü sömürüleni köleleştirmeye zorlayarak her ikisini de özgürlüklerinden yoksun kılmaktadır. Marx ne servete karşı çıkmış, ne de fakirliği övmüştür. O, kapitalizmden servet birikimine yol açtığı için değil, oligarşik niteliğinden dolayı nefret ediyordu; bu düzende servet demek öbür insanların hayatlarını etkileme iktidarı anlamında siyasal iktidar demek olduğu için ondan nefret ediyordu. Emek gücü bir meta hâline getirilmektedir; bu da insanların kendilerini pazarlarda satmaları gerektiği anlamına gelir. Marx, düzenden köleliği andırdığı için nefret ediyordu. (Açık Toplum ve Düşmanları Cilt: 2)
- Neyi atıp neyi alıkoymalı? İşte sorun bu. (Bitmeyen Arayış)
- İyi olmak demek kötülük yapmamaktır. Bir de kötülük yapmayı istememektir. (Açık Toplum ve Düşmanları)
- Soru: “Birkaç komünist gencin Viyana’da polis tarafından öldürülmesi üzerine, komünistlerden biraz uzaklaşmaya karar verdiniz. Oysa o olayda komünistler ateş açan taraf değil, kurbandı. Ama komünizmden vazgeçmeye o olay üzerine karar verdiniz. Bu biraz garip değil mi?” Popper: Bir tür sorumluluk duyuyordum, insanın kendini feda etmesinin, kendini tehlikeye atmasının normal olduğunu düşünüyordum; ama biz başkalarını, kendilerini tehlikeye atmaları, vurulmaları için cesaretlendiriyorduk, oysa bunu yapmaya hakkımız yoktu. Parti liderlerinin başkalarına, kendilerini feda etmelerini ya da hayatlarını tehlikeye atmalarını söyleme hakları yoktu. (Yüzyılın Dersi / Özgürlüğün En Büyük Düşmanı Eşitlik)
- Eğer eleştirici bir tutuma sahip değilsek, daima bulmayı istediğimiz şeyleri bulacağız: Cici teorilerimizi teyid edecek hususları arayıp, bulacak; onlar için tehlikeli olabilecek herşeyi ise gözden ırak tutacak ve görmeyeceğiz. (Tarihselciliğin Sefaleti)
- Şöyle diyordu Bach, öğrencilerine aralıksız çalma konusunda talimat verirken: "Tanrının ihtişamı ve zihnin izin verilen ölçüde zevk-ü sefası için ahenkli seslerden örülü bir harmoni olmalı; ve her müzik gibi bitimi ve nihai amacı Tanrının şan ve şerefiyle zihnin tazelenmesi dışında başka bir şey olmamalı. Buna dikkat edilmediği sürece, gerçekte müzik yoktur, cehennemsel uluma ve takırtı vardır.” (Bitmeyen Arayış)
- Özgürlüğün hiçbir çeşidi devlet tarafından güven altına alınmadıkça olanaklı olamaz. (Açık Toplum ve Düşmanları)
- “Yaşamın anlamı, hayatımız boyunca arayıp bulacağımız gizli bir şey değil, hayatımıza kendi elimizle katabileceğimiz bir şeydir.” (Daha İyi Bir Dünya Arayışı)
- Yaşamın anlamı, hayatımız boyunca arayıp bulacağımız gizli bir şey değil, hayatımıza kendi elimizle katabileceğimiz bir şeydir. (Daha İyi Bir Dünya Arayışı)
- Evrensel ve kişisel olmayan bir doğruluk ölçütüne başvurulması anlamında, akılcılık son derece önemlidir... Yalnız kolayca egemen olduğu çağlarda değil, aynı zamanda, hatta daha çok, fikir birliğine varamadıkları zaman adam öldürecek kadar kudretli olamayanların boş rüyası olarak hor görülüp reddedildiği daha bahtsız devrelerde de. BERTRAND RUSSELL (Açık Toplum ve Düşmanları Cilt: 2)
- "Belki ben haksızım, sen de haklısındır, ne olursa olsun tartışmamızdan sonra ikimiz de bazı şeyleri eskiye göre daha net olarak görebilmeyi umabiliriz, ve ne olursa olsun, kimin haklı olduğundan çok doğruluğa daha da yaklaşmanın önemli olduğunu unutmadığımız sürece, ikimiz de birbirimizden öğrenebiliriz." s.129 (Hayat Problem Çözmektir)
- Hiç kimse kendi davasında yargıç olmamalı. (Açık Toplum ve Düşmanları)
- Popper bilimi, bataklıkta kazıklar üzerine dikilmiş bir yapıya benzetir. Bu kazıklar hiçbir zaman “var olan” doğal ve sağlam bir tabana dayanmaz. Zaman zaman kazıkların sağlam bir temele dayandığı düşünülebilir; ama bu bir yanılgı olacaktır. Çünkü kazıklar yalnızca geçici bir süre için kendilerine sağlam bir dayanak bulmuştur. Bir süre sonra sağlam sanılan temel yine zayıflayabilir. Bu nedenle de kazıkların hep daha derine çakılması vazgeçilmez olmalıdır. İşte Popper'in bilim insanı, bıkmadan usanmadan, uçsuz bucaksız derinliklere uzanmaya çalışan; ulaştığı bilgiyi yalnızca geçici bir süre için güvenilir bilgi olarak kabul eden, bununla da yetinmeyip hep daha fazlasını arayan insandır. Bu da ancak bilginin “mutlak” olmadığı görüşüyle bağdaşmaktadır. Mutlak olmayan bilgi, doğru olmayan bilgidir, yanlışlanabilir bilgidir; evrenin herhangi bir yerinde “siyah tek bir kuğunun” var olabileceği kuşkusunun taşınmasıdır. (The Logic of Scientific Discovery)
- Kapitalistlerin insanların sefaleti karşısındaki sorumsuzluklarından yakınan bu insanların kendilerinin bu türlü dogmatik iddialarla insan sefaletini nasıl azaltabileceğimizi ve toplumsal davranışlarımızın bazı beklenmedik sonuçlarını nasıl kontrol altına alabileceğimizi öğrenmemizi mümkün kılabilecek bu türlü deneyimlere karşı çıkacak kadar sorumsuz olduklarını görmek hayret vericidir. Ne var ki, Marxçılığı savunanlar kendi çıkarları uğruna ilerlemeye karşı çıktıklarının farkında değildirler; onlar Marxçılık gibi hareketlerin ana tehlikesinin bir süre sonra türlü türlü çıkarları temsil etmeye başlamaları olduğunu ve maddi çıkarlar yanında düşünsel çıkarlar da olabileceğini göremiyorlar. (Açık Toplum ve Düşmanları Cilt: 2)
- Her buluş ‘usdışı bir an’ içermektedir, her buluş ‘yaratıcı bir sezgidir’. (Bilimsel Araştırmanın Mantığı)
- Demokratik devlet teorisindeki önemli noktalardan biri de bürokrasi sorunudur, çünkü bizim bürokrasilerimiz anti-demokratiktir. Bürokrasilerde, davranış ve ihmâllerinin hesabını vermek zorunda olmayan çok sayıda “küçük diktatör” bulunur. (Yüzyılın Dersi / Özgürlüğün En Büyük Düşmanı Eşitlik)
- Demokrasi en kötü yönetim biçimidir, eğer tüm diğer yönetim biçimlerini saymazsak. Winston Churchill (Yüzyılın Dersi / Özgürlüğün En Büyük Düşmanı Eşitlik)
- ... ben, düşünen tüm insanları ilgilendiren en azından bir felsefi sorunun var olduğuna inanıyorum. Bu da evrenbilim (Kosmologie) sorunudur: Dünyayı -ve biz de bu dünyaya ait olduğumuzdan, bu bağlamda kendimizi ve bilgimizi- anlayabilme sorunu. Tüm bilimlerin bu anlamda evrenbilim olduğuna inanıyorum; ve felsefe de, aynı doğa bilimleri gibi, evrenbilime getirdiği katkı nedeniyle benim için önem taşımaktadır. Felsefe ve doğa bilimleri araştırmalarını bu amaçla sürdürmediğinde, benim için hiçbir çekicilikleri kalmayacaktır. (The Logic of Scientific Discovery)
- kendi izleyicilerine, aldatıcıdır diye, akılcı kanıtlara kulak vermeyi yasaklayabilirler ve onlara kanıta karşı yumruklarını yahut tabancalarını kullanmayı öğretebilirler. (Açık Toplum ve Düşmanları)
- Devletçilik ne kadar artarsa, özgürlük de o kadar azalır. (Yüzyılın Dersi / Özgürlüğün En Büyük Düşmanı Eşitlik)