Türkiye’de Vergi Adaleti Sorunları ve Çözüm Önerileri
Sevgili okurlarım, malumunuz Türkiye'de vergi adaleti, ekonomik ve sosyal eşitsizliklerin giderilmesi açısından oldukça önemli bir konudur. Vergi adaleti, gelir ve servet dağılımının dengelenmesine katkıda bulunarak toplumda daha adil bir ekonomik düzenin sağlanmasını amaçlar. Bu makalede, Türkiye'deki vergi sistemi, mevcut sorunlar ve vergi adaletini sağlamak için önerilen çözümler ele alınacaktır.
Türkiye'nin vergi sistemi, dolaylı ve dolaysız vergilerden oluşmaktadır. Dolaysız vergiler, vergi gelirleri içindeki payı yüzde 35,4 dolaylı vergiler ise gelir vergisi içindeki pay oranı 64,6 olarak büyük bir paya sahip olduğu görülmektedir. Genellikle gelir ve servet üzerinden alınırken (örneğin, gelir vergisi, kurumlar vergisi),dolaylı vergiler tüketim üzerinden alınır (örneğin, Katma Değer Vergisi (KDV),Özel Tüketim Vergisi (ÖTV)). Vergi adaleti açısından önemli olan nokta, bu vergilerin vatandaşlar üzerindeki yükünün adil bir şekilde dağıtılmasıdır.
Dolaylı vergiler, gelir düzeyine bakılmaksızın herkes tarafından ödenir, bu da düşük gelirli bireyler üzerinde orantısız bir yük oluşturabilir. Türkiye'de vergi gelirlerinin büyük bir kısmı dolaylı vergilerden elde edilmektedir. Bu durum, vergi sisteminin regresif bir yapıya sahip olmasına ve düşük gelirli bireylerin vergi yükünün yüksek olmasına yol açmaktadır.
Vergi adaleti, üzerinde en çok tartışılan kavramlardan biridir. Vergi adaletinin temel amacı, vergi yükünün bireyler arasında eşit bir şekilde dağıtılmasını sağlamaktır. Bu bağlamda mali güç yaklaşımından yararlanılmaktadır. Vergi adaletinin bir takım araçları da bulunmaktadır. Bunlar; en az geçim indirimi, artan oranlı tarifeler, ayırma ilkesi, muafiyetler ve istisnalardır. Türkiye’de mali güç yaklaşımı vergilemede adaletin ve eşitliğin en temel göstergesidir. Nitekim Anayasanın 73. maddesi de mali güç yaklaşımını benimsemiştir. Bu çalışmanın temel amacı, Türkiye’de mali güç anlayışı doğrultusunda vergilemede adaletin ne derece sağlandığını tespit etmektir. Bu bağlamda vergi gelirlerine ilişkin veriler göz önünde bulundurularak Türkiye’nin dolaylı-dolaysız vergileme tercihine, gelir, servet ve tüketim vergilerinin gelişimine, çıkartılan vergi aflarına, uzlaşma sonuçlarına ve kayıt dışı ekonominin boyutuna değinilmiştir.
Türkiye’de her ne kadar Anayasanın adalet ölçüsü mali güç olsa da, 2006- 2024 yılları arasında vergi yapısı incelendiğinde vergilemede adaleti sağlamada mali güç yaklaşımının dikkate alınmadığı görülmektedir. Bu bağlamda Türk vergi yapısının vergi adaletini sağlayamadığı söylenebilmektedir.
Türkiye'deki Vergi Adaleti Sorunları:
Türkiye'de vergi adaleti ile ilgili başlıca sorunlar şunlardır:
-Dolaylı Vergilerin Yüksekliği: Türkiye'de dolaylı vergilerin oranı, birçok gelişmiş ülkeye kıyasla oldukça yüksektir. Bu durum, gelir düzeyine bakılmaksızın herkesin aynı oranda vergi ödemesine yol açtığı için düşük gelirli bireyler üzerinde daha ağır bir yük oluşturur.
-Kayıt Dışı Ekonomi: Türkiye'de kayıt dışı ekonomi oldukça yaygındır ve bu durum, vergi gelirlerinde kayıplara neden olur. Kayıt dışı çalışanlar veya işletmeler, vergi ödemezken kayıtlı ekonomi içindekiler daha fazla vergi yüküyle karşı karşıya kalır.
-Vergi Kaçakçılığı ve İstisnalar: Vergi kaçakçılığı ve belirli sektörlere veya bireylere tanınan vergi istisnaları da vergi adaletini olumsuz etkileyen faktörlerdir. Bu durum, gelir dağılımının daha da adaletsiz hale gelmesine yol açabilir.
-Vergi Denetimlerinin Yetersizliği: Vergi denetimlerinin etkin bir şekilde yapılamaması, vergi kaçakçılığının artmasına ve devletin vergi gelirlerinde kayıplara neden olur.
Vergi Adaletini Sağlamak İçin Öneriler:
Vergi adaletini sağlamak için Türkiye'de çeşitli reformların yapılması gerekmektedir:
-Dolaylı Vergilerin Azaltılması: Dolaylı vergilerin oranlarının düşürülmesi ve dolaysız vergilerin oranlarının artırılması, vergi yükünün daha adil bir şekilde dağıtılmasına katkı sağlayabilir. Özellikle düşük gelirli bireylerin üzerindeki dolaylı vergi yükünün azaltılması, ekonomik eşitsizliklerin giderilmesine yardımcı olabilir.
-Vergi Tabanının Genişletilmesi: Vergi tabanının genişletilmesi, daha fazla bireyin ve işletmenin vergiye tabi olmasını sağlayarak vergi gelirlerini artırabilir. Bu, kayıt dışı ekonominin azaltılması ve vergi denetimlerinin etkin bir şekilde yapılması ile mümkün olabilir.
-Kayıt Dışı Ekonominin Azaltılması:
Kayıt dışı ekonomiyi azaltmak için teşvik edici ve cezalandırıcı tedbirler alınabilir. Vergi afları, vergi indirimi teşvikleri ve kayıt dışı çalışanların kayıt altına alınmasını teşvik eden politikalar bu bağlamda etkili olabilir.
-Vergi Kaçakçılığı ile Mücadele: Vergi kaçakçılığına karşı daha sert önlemler alınmalı ve denetim mekanizmaları güçlendirilmelidir. Bu, vergi adaletini sağlamak için kritik öneme sahiptir.
-Sosyal Politikalar ve Vergi İstisnalarının Gözden Geçirilmesi: Sosyal adaletin sağlanması için vergi istisnalarının ve muafiyetlerinin adil bir şekilde uygulanması önemlidir. Vergi sisteminde yapılan düzenlemelerle düşük gelir gruplarına yönelik pozitif ayrımcılık sağlanabilir.
Sonuç:
Türkiye'de vergi adaletini sağlamak, ekonomik ve sosyal eşitsizlikleri azaltmak açısından büyük önem taşımaktadır. Dolaylı vergilerin azaltılması, dolaysız vergilerin artırılması, kayıt dışı ekonominin azaltılması ve vergi kaçakçılığı ile etkin mücadele, vergi adaletinin sağlanmasına katkıda bulunacaktır. Böylece toplumda daha adil bir ekonomik düzenin tesis edilmesi mümkün olacaktır. Türkiye’de her ne kadar Anayasanın adalet ölçüsü mali güç olsa da, 2002-2024 yılları arasında vergi yapısı incelendiğinde vergilemede adaleti sağlamada mali güç yaklaşımının dikkate alınmadığı görülmektedir. Bu bağlamda Türk vergi yapısının vergi adaletini sağlayamadığı söylenebilmektedir.
Günün Sözü: ”Bir milletin büyüklüğü, en zayıf üyelerine, özellikle de çocuklarına nasıl davrandığıyla ölçülür…” (Mahatma Gandhi)
Editör: Beşir Şavur