KAYBEDİLEN BİR DEĞER OLAN HOŞGÖRÜ
İnsanlığın gün geçtikçe makineleşmeye doğru yol aldığı zamanda, başta hem birey olarak hem de aile kurumları açısından her noktada ve her yerde en fazla ihtiyaç duyulan ve duyulması gereken davranışlarından biri hoşgörmekle birlikte hoşgörebilmektir.
Gün geçtikçe insanların daha da katılaştığı, makineleştiği, kendi dünyalarının ve ruhlarının ayrık otlarında boğulduğu bir zamanın içerisinde, hoşgörü duygusu var olan en önemli ihtiyaçlardan birisi olduğunun bilinmesi gerekir. Özellikle de küçük yaşlardan itibaren çocukların yeni nesillerin eğitim noktalarında büyük bir önem taşımaktadır.
Ne yazıktır ki, başta yeni nesil olmak üzere günümüz insanlarının birçoğu birbirlerini hoşgörmeyi ve hoşgörebilmeyi bir yana âdeta hata arayıcısı rolünü oynamaktadılar.
Kaybedilen bir değer olan hoşgörü, günümüz insanların birçoğunda yerini anlık tepkilere, kötülemeye ve yanlış anlaşılmalara bırakmıştır.
Hoşgörmenin, hoşgörülü olmanın, güzel görmenin, güzel düşünmenin ve güzel yaşamanın yerini çirkinliğin, kabalığın, hata ve yanlışların etrafında toplanmayı marifet olarak kabul edilir olmuştur. Hoşgörmek varken hor görüyoruz, affetmek varken yargılıyoruz ve üstüne de yargısız infaz yaparak, olmadık yerde suçluyoruz.
İnsan, insana birer kurd gibi yırtıcı ve zalimce davranmayı üstünlük bilir bir hal almış. Yapılan hatalara, söylenilen yanlış sözlere derhal saldırılar olmakla birlikte eleştiriliyor, suçlanıyor ve yetmezmiş gibi de ifşa edilmeye başlanıyor. Neden mi? Çünkü kaybedilen bir hoşgörü davranışı vardır. Çünkü yapılanlara hoşgörü gözüyle bakılmamaktadır.
Unutmamak gerekir ki; yaşam içerisinde var olan en güzel şey hoşgörüdür. Hoşgörüyle hareket eden her bireyde mutluluk huzur sakinlik ve saygınlık var olmaya devam edecektir.
Hoşgörüyle yaşayan ve yaşamının her noktasında hoşgörüyle hareket edenlere selam olsun.
Editör: Beşir Şavur