diorex
dedas

Sözleşmeli ve sürekli işçi sayısında patlama!

On yılda kamuda sürekli işçi olarak çalışanların sayısı yüzde 256,4 oranında 881 bin 176 arttı.

  • 20.02.2025 09:29
Sözleşmeli ve sürekli işçi sayısında patlama!

Ülkedeki toplam istih­damda, milli gelirde­ki katkısının çok üze­rinde bir paya sahip olan dev­let, istihdam artışında da başı çekiyor. Son on yılda istihdam edilen her 100 kişinin 26’sı devlet kadrolarında işe alın­dı. Bu dönemde özellikle sü­rekli işçi ve sözleşmeli perso­nel sayısında adeta patlama yaşandı.

Türkiye İstatistik Kuru­mu’nun (TÜİK) mevsim etki­sinden arındırılmış verilerine göre 2014’ün 4’üncü çeyreğin­de Türkiye’de 57 milyon 325 bin kişi olan çalışma çağındaki (15+yaş) nüfus, on yılda 8 mil­yon 881 bin kişi artarak bu yılın aynı çeyreğinde 66 milyon 88 bine ulaşırken, aynı dönemde sanayi, hizmetler, tarım, inşa­at gibi tüm alanlarda istihdam­daki toplam nüfus da 6 milyon 820 bin kişi artarak 32 milyon 755 bine yükseldi. Bu dönemde çalışma çağındaki nüfus yüz­de 15,3 artarken, istihdamda yüzde 26,3’le daha hızlı bir ar­tış kaydedildi.

Bu kapsamda kamu dışında­ki alanlardaki istihdam yüzde 22,3 oranında 5 milyon 18 bin 286 kişi artarak 27 milyon 513 bin 247 olurken, kamuda çalı­şanların sayısı yüzde 52,4 ora­nında 1 milyon 801 bin 2714 kişi artarak 5 milyon 241 bin 753’e ulaştı. Buna göre devlet bu dönemdeki istihdam artışı­nın yüzde 26,4’ünü tek başına gerçekleştirdi. Başka deyişle emekli olanlar ve istifalar dü­şüldükten sonra on yılda istih­damda yaşanan her 100 kişilik artışın yaklaşık 26’sı kamuda işe alımlar yoluyla gerçekleşti. Toplam istihdamda kamu ça­lışanlarının 2014’ün son çey­reğinde yüzde 13,3 olan payı 2024’ün aynı döneminde yüz­de 16’ya ulaştı.

Sözleşmeli ve işçi sayısında patlama

2014-2024 döneminde, ka­muda diğer alanlardakini ikiye katlayan istihdam artışı memur alımlarından çok sürekli işçi ve sözleşmeli personel kadrola­rında işe alınanlardan kaynak­landı. Memur sayısının yüzde 23,1 oranında 653 bin 507 kişi artarak 3 milyon 479 bin 620’ye ulaştığı bu dönemde, sürekli iş­çi sayısı 343 bin 706’dan 1 mil­yon 224 bin 882’ye yükselerek 3,6 katına çıktı. On yılda kamu­da sürekli işçi olarak çalışanla­rın sayısı yüzde 256,4 oranında 881 bin 176 arttı. Sözleşmeli ça­lışanların sayısı da yüzde 229,4 oranında 278 bin 172’ye yükse­lerek, 3,3 katına ulaştı.

On yılda geçici işçi sayısı yüzde 35,9 artışla 38 bin 86’ya yükselirken, diğer statülerde çalışanların sayısı yüzde 17,5 azalarak 99 bin 739’a geriledi.

2018’deki artış rekoru

2014-2024 döneminde yıllar itibarıyla seyre bakıldığı, kamuda istihdam edilenlerin sayısında genel seçim yılı olan 2018’deki sıçrama dikkati çekiyor. 2014’te 3 milyon 440 bin dolayında bulunan kamu istihdamı izleyen üç yılda toplam 162 bin kişi artarak 2017 itibarıyla 3,6 milyona ulaşırken, diğer alanlardaki istihdamın 1 milyona yakın azaldığı 2018 yılında 749 bin kişi birden artarak 4 milyon 352 bini geçti. Anılan yıldaki artışın 599 bin 315’i sürekli işçi kadrolarına, 103 bin 324’ü de sözleşmeli personel alımlarından olmak üzere iki alandan kaynaklandı.

2019’da da 292 bin kişi ile son on yılın ikinci en yüksek artışını kaydeden kamu istihdamı, izleyen dönemde daha düşük sayılarla artamaya devem ederek 2022 sonunda ilk kez 5 milyonu aştı. Kamu istihdamı 2024’te ise 5 milyon 242 bin kişi ile son çeyrekler itibarıyla şu ana kadarki en yüksek düzeyine ulaştı.

100 çalışandan 58’i hizmetler sektöründe

Mevsimsellikten arındırılmış verilere göre 2024’ün 4’üncü çeyreği itibarıyla toplam istihdamın 18 milyon 934 bin kişi ile en büyük bölümü hizmetler sektöründe bulunuyor. Sanayi sektörü 6 milyon 812 bin kişi ile ikinci büyük istihdam alanı. Onu 4 milyon 846 bin kişi ile tarım ve 2 milyon 163 bin kişi ile inşaat izliyor.

Toplam istihdamda en büyük payı yüzde 57,8’le hizmetler alıyor. Sanayinin payı yüzde 20,8, tarımın payı yüzde 14,8, inşaatın payı yüzde 6,6 düzeyinde.

İstihdamın sektörel dağılımına ilişkin TÜİK’in 2021 yılından bu yana olan dönemi kapsayan mevsim etkilerinden arındırılmış veri setine göre o yılın son çeyreği ile 2024’ün son çeyreği arasında toplam istihdamda tarımın payı 1,7 puan, sanayinin payı da 0,9 puan düşerken, inşaat sektörünün payı 0,7 puan, hizmetler sektörünün payı da 1,9 puan arttı.

İşyeri sayısında yüzde 1, istihdamda yüzde 12 pay

Mal üreten ekonomik sektörlerin başında gelen imalat sanayii, inşaat, tarım gibi alanlarda üretimin büyük bölümünü özel sektör yapıyor, devletin bu alanlarda faaliyeti daha düşük düzeyde. Sosyal güvenlikte 4/a kapsamında yer alan kişilerin çalıştığı ve ülke genelindeki sayıları 2 milyon 233 bin olan bu işyerlerinden sadece yüzde 2 oranındaki 44 bin kadarı kamuya ait. Buna karşılık bu kapsamda çalışan 16,7 milyon kişinin yüzde 11,6 oranındaki 2 milyona yakınını kamu çalışanları oluşturuyor.

Son 30 yılda gerçekleştirilen yaygın özelleştirmelerle kamu iktisadi işletmelerinin (KİT) tamamına yakınının elden çıkarılması sonucu 1990’ların başında 600 bine yaklaşan buralarda çalışan sayısının 100 bin dolayına gerilemesine rağmen başta yerel yönetimleri iktisadi işletmelerinde (BİT) olmak üzere kamu, memur, sözleşmeli personel ve kamu işçisi sayısı ile istihdamda ağırlığını koruyor.

Maddi olamayan ürün ve hizmetlerin sunumu ile gelir elde eden şirketlerin yer aldığı faaliyet alanı olan hizmet sektöründe de özel sektör ağırlıkta olurken, eğitim, sağlık, güvenlik, büro hizmetleri vb. alanlarda halkın vergileri karşılığı hizmet veren 657 sayılı yasa kapsamındaki memurlar ile sözleşmeli personel statüsündeki beyaz yakalı kamu çalışanları da bu kategoride yer alıyor. Kamu çalışanlarının büyük bölümünü hizmet sektörü çalışanı konumundaki memurlar oluşturuyor.

Editör: Neslihan Özkan

Yorumlar

Image
Asad Tawhid Essa
20.02.2025 / 10:33

Bu durum özel sektörü nasıl etkiliyor? Devlet iş dünyasını dışlıyor mu? Sonuçta, kamu işlerinin sayısındaki önemli bir artış, özellikle kamu sektörü daha istikrarlı koşullar ve daha yüksek maaşlar sunuyorsa, özel şirketlerde çalışan sayısının azalmasına neden olabilir. Buna ek olarak, bu durum bütçe ve vergi mükellefleri üzerinde ek bir yük yaratır mı? Bu modelin ne kadar etkili olduğunu ve genel olarak ekonomik büyümeye katkıda bulunup bulunmadığını anlamak önemlidir.

Yorum Yaz