Prof. Dr. Ahmet Tekin: 28 Şubat’ın zulmü asla unutulmayacak

GÜNDEM

Mardin Artuklu Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ahmet Tekin, 28 Şubat postmodern darbesinin üzerinden 28 yıl geçmesine rağmen o dönemde yaşanan zulümlerin hafızalardan silinmeyeceğini belirtti. Seçilmiş hükümetin baskıyla düşürüldüğünü, binlerce insanın mağdur edildiğini vurguladı.

Prof. Dr. Ahmet Tekin, 28 Şubat darbesi yıldönümüne ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Tekin, 28 Şubat darbesinden yıllar geçse de asla unutulmayacağını, bir daha o karanlık günlere dönmemek için sivil anayasanın şart olması gerektiğini aktardı.

Tekin, şu ifadelere yer verdi:

“28 yıl önce, yine böyle bir şubat soğuğunda Türk siyasi tarihine ‘kara bir leke’ olarak geçen 28 Şubat postmodern darbesi yapıldı. Nitekim Türkiye buna artık alışmıştı. Rahmetli Menderes’in 1950 genel seçimlerinde iktidara gelmesinden sonra, hemen hemen her 10 senede bir ya silahlı ya da postmodern darbeler yaşandı. Vatandaşın yararına hiçbir şey yapmayan, işleri güçleri halkın yaşantısıyla uğraşmak olan ve dışarıdan beslenen bu yobaz zihniyet, ülkenin kalkınmasına tahammül edemeyen patronlarının emirlerini harfiyen yerine getiriyordu.”

“Milyonlarca insan fişlendi, tek suçları dindar olmaktan ibaret olan binlerce devlet memuru ihraç edildi”

Darbenin gerçekleşme aşamalarına değinen Tekin, “O gün, Refah Partili Sincan Belediye Başkanı Bekir Yıldız, 31 Ocak 1997’de Ankara’nın Sincan ilçesinde ‘Kudüs Gecesi’ ismiyle bir program düzenledi. Ardından Başbakan Erbakan, 1 Şubat 1997’de itirazlara ve DYP’li bazı bakanların ‘imza atmayız’ tepkisine rağmen, üniversitelerde başörtüsünü serbest bırakan kararnameyi Bakanlar Kurulu’nda imzaya açtı. Bütün bunlar, halkıyla hiçbir zaman barışık olmayan, halkın değerlerine savaş açan vesayetçi zihniyetin öfkelenmesine sebep oldu. Bunun üzerine 28 Şubat 1997’de Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısı yapıldı ve bir bildiri yayınlandı. Bildiride, ‘Cumhuriyet ve rejim aleyhtarı grupların, laik ve anti-laik ayrımı ile demokratik hukuk devletini güçsüzleştirmeye çalıştıkları müşahede edilmektedir. Anayasa ve Cumhuriyet yasalarının uygulanmasından asla taviz verilmeyecektir’ denildi. Ardından, seçimle iş başına gelmiş meşru bir hükümet, darbe tehdidiyle düşürüldü. Milyonlarca insan fişlendi, tek suçları dindar olmaktan ibaret olan binlerce devlet memuru ihraç edildi. Dindarlara ait yüzlerce dernek ve vakıf kapatıldı, ülke ekonomisi 230 milyar dolar zarar gördü, halk fakirleşti, ülke kaosa sürüklendi.” şeklinde aktardı.

“Kur’an kursları kapatıldı”

Darbe sonrasında oluşan zulüm ve dayatmalar hakkında konuşan Tekin, “Zulümler bununla sınırlı kalmadı. 100 bine yakın kız öğrenci eğitim hayatından mahrum bırakıldı. İmam hatip okulu öğrencileri büyük baskılarla karşı karşıya kaldı, Kur’an kursları kapatıldı, Kur’an eğitimine yaş sınırı getirildi. Kısacası, İslami kimlik yok edilmeye çalışıldı. Devletin farklı kademelerinde yer alıp kökleri dışarıda olan mankurtlar, devletin bütün enerjisini vatandaşının aleyhinde kullandı ve tasmalarını tutanların emirlerini harfiyen yerine getirdi.” ifadelerine yer verdi.

Tekin, o karanlık dönemin tekrar vuku bulmaması için yapılması gerekenleri aktararak, “Bir daha o günlere dönmemek için acilen halkın değerleriyle örtüşen sivil bir anayasa hazırlanmalı. Bugün kazanım olarak görülen ancak anayasal güvencesi olmayan hususların hepsi, hazırlanacak sivil anayasada yer almalıdır.” şeklinde kaydetti.