Numan Kurtulmuş: Deli Saçması!
Anadolu Yayıncılar Derneği tarafından geleneksel hale gelen Anadolu Sohbetleri’nin konuğu AK Parti Genel Başkan Vekili Numan Kurtulmuş oldu. Gündeme dair açıklamalarda bulunan Kurtulmuş “ Kılıçdaroğlu’nun açıklamaları deli saçması” dedi.
Ak Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş Anadolu Yayıncılar Derneği'nin düzenlediği Anadolu Sohbetleri'nde gündemle alakalı açıklamalarda bulundu. Kurtulmuş, Kılıçdaroğlu'nun iddialarının deli saçması olduğunu belirtti.
Anadolu Yayıncılar Derneği tarafından geleneksel hale gelen Anadolu Sohbetleri’nin konuğu AK Parti Genel Başkan Vekili Numan Kurtulmuş oldu. Kurtulmuş’un açıklamaları şu şekilde:
“Deli saçması söylediklerinde içerik anlamında hiçbir şey yok, önceden saat verip ben bunu yapacağım gibi böyle korkutan bir bildiri okuyan ergen bir çocuk tavrında. Söylediklerinin içeriğinde kayda değer bir şey yok. Yalan iftiraya alışık birisi olduğu için, 10 gün sonra gelseniz falanca akşam ne demiştiniz diye sorsanız hatırlamayacak. Sözlerinin ele alınacak hiçbir tarafı yok, kaçmaktan bahsediyor Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 15 Temmuz gecesinde bütün risklere rağmen hem kendisi ortada durmuş, hem millete cesaret vermiş hem milletin darbeye karşı sokakları doldurmasına vesile olmuş önemli bir lider. Ne Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ne de AK Parti Kadroları hiçbir dönemde bu ülkenin dışında herhangi bir yere gitmeyi akıllarının ucundan dahi geçirmezler. En zor şartlar altında siyasi mücadelemizle buradayız, geçmişte olduğu gibi. Biz partimizin kapatıldığının ertesi günü Türkiye’de meşru demokratik siyasi mücadelemizi yeniden başlatmayı başarmış bir kadroyuz. Dolayısıyla siyasette kaçarak göçerek değil, tam tersine milletle birlikte olarak milletin taleplerini dinleyerek onların istikametinde yol alarak hareket ediyoruz. Bu tamamen saçmadır. Zannediyorum kendisinin de söylerken inanmadığı ama ellerine tutuşturulan kağıtlarla söylemek durumunda kaldığı bir cümledir. Bir başka önemli tarafı yurt dışındaki çocukların tahsil hayatlarına destek olmak için faaliyet gösteren vakıfların itibarını ortadan kaldırmaya dönük bir konuşmadır. Kaldı ki bu vakıf ABD’nin hükümet organlarının bütün mali denetimlerine sonuna kadar açık bir vakıftır. Madem bu konuda açıklama yapıyor, CHP’nin ABD’de temsilcisi var, temsilcilerine talimat versin gitsin suç duyurusunda bulunsun. Paranın nereye harcandığını, nereden toparlandığını Amerika’nın resmi kaynaklarından öğrenmiş olsun. İnsan hakikaten hayret ediyor birkaç bin dolar paranın bile nereden nasıl gönderildiği hangi kaynaklarla gönderildiğinin çok net bir şekilde tespit edildiği bir dünyadayız. Böyle bir konunun gündeme getirilmesi akla ziyan bir durumdur. Kaldı ki bu vakıf yurt inşaatını da bitirmiş durumdadır.
Kaçma adresinin de ABD GÖSTERİLMESİ GARİP DEĞİL Mİ ?
Enteresan bir durum. ABD ile Recep Tayyip Erdoğan arasında belli siyaseten bir gerilim olduğunu bir taraftan iddia edeceksiniz ondan sonra Erdoğan ABD’ye kaçacak diye ceksiniz, bunu da söylerken Türkiye’nin hukuk devleti olmadığını, ABD’nin hukuk devleti olduğu için oraya gittiğini söyleyeceksiniz. Bu hem Türkiye’ye hakarettir hem de ABD’ye övgüdür. Bu ne sevgidir, bu ne sempatidir? anlaşılır bir şey değil akla ziyan bir durum. Bunu konuşmak bile bizlerin için züldür. Tam bir Goebbelsvari bir tutum. Yalan yanlış bilgilerle, dezenformasyonlarla milleti zehirleyip Türkiye siyasetini zehirleyen bir tavırdır. Bu hitlerin propaganda bakanı Paul Joseph Goebbels’e kendisine rahmet okuttu. Ondan daha kabiliyetli birileri varmış diye. Siyasette rekabet olur, birbirine karşı ağır sözler de söylenebilir bunların hepsine eyvallah. Ama siyasetin de bir nezaheti bir seviyesi bir makul, meşru bir zemini olmak durumundadır. Aksi takdirde Allah korusun bu memleketin elindeki en büyük güç demokrasidir. Demokrasiye zarar verilmiş olur. Akşamki o korsan bildirisiyle Kılıçdaroğlu aslında hem Türk siyasetini zehirlemiş hem de bizim devlet geleneğimizde asla olmayan, (bu kadar yıldır siyasetin içindeyiz tek parti zamanında vardı muhtemelen ama çok parti zamanında hiç karşılaşmadığımız) parmak sallayarak bürokratların tehdit edilmesi Türkiye’nin geleneğinde olmayan bir şeydir. Bunu sürekli yapıyor. O kadar hukuk dışı şeyler söylüyor ki, eğer yapılan bir iş suçsa onu hangi tarihten evvel imzaladığınızın ne önemi var. Sanki kendisi hukukun merkeziymiş gibi hareket ediyor. Eğer şöyle yaparsanız cezalarınızı da hafifleteceğiz diyor. Neresinden baksanız çirkin bizim siyaset geleneğimize uymayan millete hiçbir faydası olmayan bir konuşma yapmıştır. Kendi siyasi hayatına başarısızlıklarını büyük bir edepsizlikle seviyesizlik örneği olarak geçmiş bir konuşma oldu.
Bunu bir alışkanlık haline getirdiler. Yalan, iftira, tehdit…, Siyasetin açık bir zeminde bu kadar büyük tehditlerin sonucunun, bu kadar büyük iftiraların sonucunun toplumda da olağanüstü bir gerilime neden olması mümkündür. Seçim atmosferine gidiyoruz. Bir taraftan gerilimin kötü olduğundan bahsedeceksiniz Türk toplumunu kutuplaştırıyoruz diyecekseniz diğer taraftan en büyük kutuplaşmayı yapacak adımları atacaksınız. Kabul edilebilir bir şey değil.
SİZCE ADAY KILIÇDAROĞLU MU?
Dünkü konuşma olmasaydı bile artık Kılıçdaroğlu’nun, bu geldiği noktadan çok kolay geri döneceğini zannetmiyorum. Maltepe’deki mitingin şekli, resim fotoğraf hepsine baktığımız zaman Kılıçdaroğlu’nun bu saatten sonra adaylıktan vazgeçeceğini zannetmiyorum. Dünkü çıkışının da özellikle adaylık konusunda bir mesaj olduğunu da görmek lazım.
Yerel seçimlerde Ankara’da, İstanbul’da sonuç aldı ama bu iktidar olmak için yeterli değildir. Hangi konularda ne tür ortak alanlarınız var? Terörle mücadele ne yapacaksınız? Türkiye’nin batı ile ilişkilerinde ne yapacaksınız? Ukranya-Rusya krizinde yeni bir diplomasi anlayışınız var mıdır? v.s Türkiye’nin ortak meselelerinde hiçbir ortak cümleleri olduğunu zannetmiyorum. İYİ Parti ile HDP nasıl terörle mücadelede ortak bir noktada buluşsun? Orada öyle bir zorluk olduğu için sürekli topu taça atarak şimdiye kadar getirdiler. Şunu söylediler: Seçimi siz ilan edin adayı biz söyleriz. İyi de kardeşim seçimler geliyor şurada bir sene kaldı her halükarda ilan edeceksiniz. Şunu da görüyorlar ilan ettikleri adayın diğer bileşenlere kabul ettirilmesi de çok kolay değil. Bu zorlukları gördükleri için adaylık konusunda kaçak güreşerek bu noktaya geldiler. Zaman yaklaştıkça kendi içlerindeki farklılıkların çok daha net ortaya çıkacağını görüyorum. Yani Tayyip Erdoğan karşıtlığı AK Parti karşıtlığı yetmeyecektir orayı konsolide etmek için. Somut meseleler konuştukça da çok büyük çatlaklar olacak. Sadece partiler arasında değil partilerin kendi içerisinde de CHP’nin İYİ Parti ’nin hatta HDP’nin kendi içerisinde de aday konusunda ciddi tartışmalar olacağı görünüyor.
Ne yapacaklarını söylemedikleri için, siyaseti fikri bir mücadele olmaktan çıkarıyorlar, onun için dünkü gibi böyle müptezel ayak oyunlarına müraacat etmeleri gerekiyor. CHP içinde uygulanacak pür neo liberal uygulamalara karşı gelecek insanlar yok mu? HDP’nin içerisinde yok mu? Dışarıdan destekleyecek sol çevrelerin bu politikalara itirazı olmayacak mı? Mesela Türkiye’nin sınır ötesinde operasyon yapılması ve oralarda terör kaynaklarını yok etmesi konusunda eğer bir fikir söyleyeceklerse bunu hem CHP’nin içinde hem de özellikle HDP’nin içerisinden çok kuvvetli bir karşı çıkış gelmeyecek mi? Bunları biliyorlar bunlar çok yakıcı alanlar o yüzden bu tür şeyler üzerinde gidiyorlar.
CUMHUR İTTİFAKININ GENİŞLETİLMESİ
Biz ittifakı A partisi B partisi olarak masanın etrafında partileri toplamak değil milletin zihninin ortak bir noktaya çekilmesi. Bizim milli politikamızda toplumun kesimlerinden çok daha fazla destek alınması, onların da bu sürece katılmasını sağlamak lazım. Cumhur ittifakının başarısı da oturup masa başında karar vermek değil fiilen meydanlarda Türkiye’nin temel sorunlarına karşı ortak tavrın, siyasetin gelişmesi ile güçlendi. Daha çok siyasi partinin değil toplumun çok daha geniş kesimlerinin de oylarını alabilecek gönlünü kazanacak bir siyaset tarzı olarak görmek lazım.
Ana dili ana sütü kadar haktır. Ama ana dili üzerinden ayrımcılık ve siyaset yapmak bu kötü bir şey. Diyarbakır Kültür, dil bunu ayrıştırıcı bir öğe olarak kullanmak yerine birleştirici bir dil kullanmak en doğru yol budur.
EKONOMİ
Pandemi olmasaydı da dünyada kriz ve kaos alanları vardı. Biz 20 sene önce 3 alanda dünyada bundan sonra kriz olacak, su, gıda ve enerji.. Şimdi geldik o noktaya, buna bir de siber güvenliği ekleyelim. Bundan sonra bu dört alan bütün ülkeler için bu sadece gelişmekte olan ülkeler için değil gelişmiş olan ülkeler için de bu dört alanın hepsi Milli Güvenlik Meselesidir. Suyu gıdayı israf etmek artık tüm dünya için bir güvenlik meselesi. Dünyadaki genel gidişattan kaynaklanan bir durum var. Pandemiyle birlikte de hammadde fiyatlarının enerji fiyatlarının olağanüstü yükselmesiyle birlikte zayıf bir denge üzerinde duran dünya ekonomisi türbülansın içine girdi. Türkiye’nin yapısal olarak bu süreçte güçlü bir ekonomik yapıyla girdi. Sıkıntı çekiyoruz belki ilerideki dönemde biraz daha bu sıkıntılarımızı çekeceğiz. Türkiye üretim kabiliyetini geriletmeden ihracatını geriletmeden yoluna devam edebilirse bu süreci atlatabiliriz. En büyük sorunumuz hayat pahalılığı. Bir kısım hayat pahalılığı bir kısım küresel girdilerdeki artıştan kaynaklanıyor. Bir kısmı da Türkiye’deki aşırı fiyat oynaklığından kaynaklanıyor. Bunun ilgili vatandaşımıza ilave destekler veriliyor. Vatandaşın alım gücünün arttırılmasına yön enlik tedbirler sürdürülüyor. Bu vatandaşa olumlu yansıyacak. Yapısal noktada ekonomiyi bozacak bir durum olsaydı yani fabrikalarımız, atölyelerimiz kapanıyor olsaydı, Türkiye ihracat yapamıyor durumda olsaydı çok daha zor bir ortamdan bahsediyor olurduk. Bu yaz Truzim gelirlerinin yükseleceğini görüyoruz, tarımsal ürün fiyatlarında ciddi bir iyileşmenin olacağını görüyoruz. Bununla birlikte milletimizin alım gücünde rahatlamanın ortaya çıkacağını görüyoruz.
Editör: Kadir Üründü