Nükleer savaştan korunmanın yolları ne, riskleri etkiler ve sonuçlar ne olur? Nükleer Bomba'nın etkisi nedir, kimlerde var?

GÜNDEM

Rusya Ukrayna Savaşının başlaması ile gündeme gelen konulardan bir tanesi de Nükleer Savaş. Rusya'nın ve daha bir çok güçlü devletlerin elinde bulunan Nükleer Bombalar adeta insanların korkulu rüyası haline geliyor. Çünkü olası bir dünya savaşında bu bombalardan bir tanesinin bile patlaması dünyanın yarısı yok etmeye yetecektir. Hal böyle iken insanların en çok merak ettikleri soruların başında şunlar var 'Nükleer Bomba'nın etkisi nedir? Nükleer bomba veya silah kimlerde var? Nükleer savaştan korunmanın yolları ne? Nükleer saldırının riskleri etkiler ve sonuçlar ne olur? Nükleer sızıntıdan nasıl kurtulur veya korunuruz.' İşte bizde bu yazımda Nükleer bomba, silah ve savaşlar hakkında merak edilenleri derledik..

Rusya Ukrayna Savaşının başlaması ile gündeme gelen konulardan bir tanesi de Nükleer Savaş. Rusya'nın ve daha bir çok güçlü devletlerin elinde bulunan Nükleer Bombalar adeta insanların korkulu rüyası haline geliyor. Çünkü olası bir dünya savaşında bu bombalardan bir tanesinin bile patlaması dünyanın yarısı yok etmeye yetecektir.

Hal böyle iken insanların en çok merak ettikleri soruların başında şunlar var "Nükleer Bomba'nın etkisi nedir? Nükleer bomba veya silah kimlerde var? Nükleer savaştan korunmanın yolları ne? Nükleer saldırının riskleri etkiler ve sonuçlar ne olur? Nükleer sızıntıdan nasıl kurtulur veya korunuruz."

İşte bizde bu yazımda Nükleer bomba, silah ve savaşlar hakkında merak edilenleri derledik..

Bugünkü yazımıda İçişleri Bakanlığı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD)'nın Kimyasal Biyolojik Radyolojik Nükleer Tehditler (KBRN) Nükleer Savaş yazısını derledik...

Nükleer Savaş Nedir?

Nükleer savaş, düşmana zarar vermek amacıyla nükleer silahların kullanıldığı bir savaş çeşididir. Konvansiyonel savaştan farklı olarak nükleer savaş, kısa zaman içinde çok daha geniş bir alana çok daha fazla zararın verildiği bir savaş türüdür. Nükleer savaşın fiziksel etkileri, konvansiyonel savaşın etkilerinden farklı olarak on yıllar ya da yüz yıllar boyunca sürecektir. Tarih boyunca nükleer silahların savaş alanında kullanılması sadece iki defa gerçekleşmiştir.

II. Dünya Savaşı’nın son zamanlarında Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) Japonya’nın Hiroşima ve Nagazaki şehirlerinde kullandığı nükleer silahlar, nükleer silahların savaş alanında kullanıldığı tek örneklerdir. II. Dünya Savaşı’nın sona ermesinin ardından Sovyetler Birliği, Birleşik Krallık, Fransa ve Çin Halk Cumhuriyeti’nin de nükleer silahlar geliştirmesi ile nükleer silahlanma yayılmış ve nükleer savaş olasılığı artmıştır. Özellikle ABD ve Sovyetler Birliği’nin silahlanma yarışına girdiği Soğuk Savaş döneminde büyük bir nükleer savaşın gerçekleşme ihtimali doruk noktasına ulaşmıştır. 1991 yılında Sovyetler Birliği’nin dağılması ile Soğuk Savaş dönemi sona ermiş, iki nükleer süper güç arasındaki nükleer savaş ihtimali çok azalmıştır. Bu dönemden sonra nükleer savaş tehlikesi yerini nükleer silahların yayılması tehlikesine ve nükleer terörizme bırakmıştır.

14 Haziran 1962'de Nevada Test Sahasında Yapılan
14 Haziran 1962'de Nevada Test Sahasında Yapılan "Small Boy" Nükleer Denemesi

Bir nükleer silahın fiziksel etkileri, birden fazla parametreye göre değişir. Bu parametreler bombanın cinsi, gücü, patladığı yükseklik, hava koşulları ve hedefin cinsi olarak sıralanabilir. Bu sebeple nükleer bir silahın etkileri sadece sadeceleştirilmiş bir şekilde anlatılabilir. Nükleer silahın fiziksel etkileri, morötesi ışık patlaması, elektromanyetik atma, sıcaklık, basınç ve iyonlaştırıcı radyasyon olarak sıralanabilir. Bombanın atıldığı merkez noktasına yakın bir yerde dışarıda olan insanların ilk fark edecekleri etki bir ışık patlamasıdır. Yoğun morötesi radyasyondan oluşan bu ışık patlaması, patlamanın gücüne bağlı olmakla birlikte doğrudan bakan insanları geçici olarak kör edebilir. Bombanın elektromanyetik atma etkisi, radyo ve televizyon sinyallerine benzer ancak gücü çok çok fazladır. Atmanın gücü, şebeke hatları, antenler, uzun kablolar ve diğer kollektörler tarafından sönümlenir. Bu sebeple elektromanyetik atma güç ve iletişim sistemlerine büyük zarar verir. Elektromanyetik atmanın insanlara doğrudan etkisi ihmal edilebilir düzeydedir. Bunun sebebi, insanların ölümcül bir şok yaratılmasına sebep olacak bir kollektör tutması ihtimalinin düşük olmasıdır.

Nükleer silahın enerjisinin 5’i ısı olarak yayımlanır. Oluşan ateş topunun etkileri, bombanın gücüne ve hava koşullarına bağlıdır. Ateş topunun içindeki ve yakınındaki herşey buharlaşır ya da erir. Ateş topunun yakınında bulunan insanlarda ciddi yanıklar oluşur. Patlama ile oluşan ısı dalgası, geniş bir alanda yangınların oluşmasına sebep olur. Nükleer patlamanın enerjisinin P’si bir basınç dalgası olarak yayılır. Basınç dalgası termal ve iyonlaştırıcı radyasyondan daha yavaş yayılır bu sebeple bombanın çevresindeki insanların hissedecekleri son etki basınç dalgasıdır. Basınç dalgası, bombanın şiddetine bağlı olarak patlamanın merkez üssüne yakın çevredeki herşeyi yok eder. Oluşan basınç sebebiyle insanların kulakları, akciğerleri zarar görür. Basınç dalgası sebebiyle savrulan insanlar, katı cisimlere çarparak zarar görür. Yıkılan binaların ve diğer cisimlerin uçuşması ile şarapnel etkisi göstererek bombanın merkez üssüne uzaktaki insanların da zarar görmesine sebep olur. Nükleer patlamanın enerjisinin ’i, iyonlaştırıcı radyasyon olarak çevreye yayılır. Patlamadan çevreye yayımlanan radyasyon ikiye ayrılır. İlk grup, nükleer silahın patlaması ile anında çevreye yayımlanan radyasyondur. Bu radyasyon grubu bombanın merkez üssüne yakın insanların yüksek radyasyon dozu almalarına sebep olur. İkinci grup, nükleer patlama sonucu oluşan radyoaktif çekirdeklerin bozunması sonucu oluşan radyasyondur. Bu radyasyon grubu hava koşullarına bağlı olarak çevreye yayılır ve radyoaktif kirlenmeye sebep olur. Radyonüklidlerin değişik yarı ömürlere sahip olması sebebiyle radyoaktif kirlenme uzun yıllar devam edebilir.

Nükleer Başlıklı Füzeler
Nükleer Başlıklı Füzeler

Nükleer savaşlar gibi karışık olayların sonuçlarını tahmin etmek zordur. Güncel bilimsel araştırmalar, nükleer savaş sonrası dünyanın sadece büyük oranda belirsiz bir resmini ortaya çıkarabilir. Bu kararsızlık tarihsel kayıtlarda da görülebilir. 20. yüzyılda bilim insanları, iyonlaştırıcı radyasyonun sağlık etkilerini sürekli hafife almışlardır. 1960 lı yıllarda nükleer silahların elektromanyetik atma özelliklerinin ciddiyeti anlaşılmış, 1970’li yıllarda da nükleer silahların ozon tabakasına olan etkileri tartışılmıştır. 1980’li yıllara gelindiğinde ise olası bir nükleer savaş sonrası oluşabilecek atmosferde toz birikiminin ciddiyeti anlaşılmıştır.

İki ya da daha fazla nükleer devletin yapacağı savaşın tasviri iki parçaya bölünebilir. İlk olarak, bir nükleer silahın yaptığı etkiler bilinir ise bir savaşta kullanılacak nükleer silah sayısı ve onların güçleri hakkında tahminler yapılabilir. Örnek olarak, ortalama güce sahip bir nükleer patlama bir şehirde 100,000 kişinin ölümüne yol açıp 100 kilometre kare alanın kirlenmesine sebep oluyor ise 100 nükleer patlamanın 100 şehirde on milyon insanın ölümüne sebep olup 10,000 kilometre kare alanın da kirlenmesine sebep olacağı varsayılır. İkinci tasvir daha varsayımsaldır. Bu tasvir, bir nükleer savaşın ekonomik, çevresel ve bağımlı sonuçları ile ilgilidir.

Nükleer bir savaşın doğrudan sonuçları, yapılan öngörüler ile tasvir edilebilir:

  • Sadece iki ileri derecede silahlanmış devletler (Soğuk Savaş dönemi ABD ve Sovyetler Birliği) bile ölümcül bir karşılaşmaya girse ve sahip oldukları nükleer gücün ’unu rakiplerinin büyük şehirlerinde kullansalar, sonuç olarak 35 milyon ölüm, 10 milyon ciddi şekilde yaralanma ve her iki tarafın da endüstriyel kapasitelerinin yarısının kaybı olarak tahmin edilebilir. Savaşın sona ermesinden 40 yıl sonra bile, meydana gelen kirlenme tahmini bir milyon tiroit kanserine, 300,000 diğer kanser çeşitlerine, 1,5 milyon tiroit anormalliklerine ve 300,000 genetik bozukluklara yol açacaktır.
  • Daha mümkün bir öngörü tekrar iki önemli nükleer devleti ancak bu sefer daha fazla sayıda bombayı ve hedefi kapsamaktadır. Her iki devletten de 100 milyon ölüm, iki tarafın da sanayi ve askeri kapasiyelerinin kaybı, 100,000 kilometre kare alanın radyoaktif olarak kirlenmesi tahmin edilmektedir. İlk 40 yıl içinde 5 milyon tiroit kanseri, 13 milyon diğer kanser çeşitleri, 7 milyon tiroit anormallikleri ve milyonlarca genetik bozukluklar tahmin edilmektedir. Bu öngörüye göre savaştan kurtulan tüm Amerikan ve Rus yaralılar, Hiroşima saldırısında hayatta kalanların durumuna düşeceklerdir.
  • Daha az olası bir öngörü, II. Öngörüde yapılan tahminlerin ikiye katlanması ile elde edilebilir. Bu durumda, ABD'nin ve Sovyetler Birliği’nin ilk bir ay içinde hayatını kaybedecektir.
  • Bu öngörü, 1980’lerde sahip olunan tüm nükleer silahların yarısının dünyanın çeşitli bölgelerinde kullanılmasını kapsar. Bu öngörünün tahminlerine göre 1 milyar kişi bir ay içinde hayatını kaybedecektir. Etkilenen insanların sayısı ve kirlenen bölgenin büyüklüğü, diğer öngörülerden oransal olarak daha fazladır.
Dünyada Saldırı Amacıyla Kullanılan ilk Atom Bombası Little Boy  
Little Boy: Dünyada saldırı amacıyla kullanılan ilk atom bombası. ABD tarafından 6 Ağustos 1945 sabahı Japonya'nın Hiroşima şehrine atılmıştır.

Yapılan her bir öngörünün içine, sivil nükleer santrallerin ve nükleer tesislerin de katılması gerekir. Endüstriyel ekonomilerde nükleer santrallerin önemli bir yere sahip olması sebebiyle, sivil nükleer santrallerin hedef alınması rakibin ekonomik olarak yenilenmesini engelleyecektir. Nükleer santraller ve tesislerin hedef olarak belirlenmesi ve vurulması ile nükleer santraller ve tesisler sıcaklığın etkisi ile bütünlüğünü kaybedecektir. Nükleer santrallerde atık olarak çıkan radyoaktif maddelerin bozunma hızı, nükleer silahların patlaması sonucu oluşan ürünlerden daha fazladır. Bu sebeple nükleer santrallerin vurulması daha fazla bölgenin kirlenmesine sebep olacak ve savaş sonrası insanların yerleşebileceği alanı daraltacaktır. Ayrıca nükleer santrallerin bütünlüğünü kaybetmesi ile oluşacak küresel radyoaktif kirlenme daha fazla ve daha uzun süreli olacaktır.

Özetle nükleer bir savaşın sonucunda kuzey yarım küre yıllarca radyoaktif olarak kirlenmiş olarak kalacaktır. Küresel kirlenme, daha uzun süreler göz önüne alındığında büyük bir risk teşkil etmektedir. Ayrıca nükleer bir savaş söz konusu olduğunda, sahip olunan nükleer santral ve nükleer tesisler de ulusal güvenlik için tehlikeyi artırmaktadır.

Nükleer bir savaşın dolaylı etkileri, nükleer bir silahın yarattığı fiziksel etkilerden farklı olarak gelişen etkilerdir. Bu etkiler şu şekilde sıralanabilir.

Nükleer Savaş, Riskleri, Etkileri ve Sonuçları ne olur?

Genetik Riskler

Nükleer bir savaş zararlı mutasyonlara ve diğer genetik bozukluklara yol açacaktır. Bu durum, savaştan yüz yıllar sonra bile milyonlarca insanı etkilemeye devam edecektir. Nükleer savaşın yarattığı genetik bozukluklar insan gen havuzunun kalitesini düşürecektir.

Çevresel Sonuçlar

Nükleer Bir Savaşın Sonucunun Ne Kadar Yıkıcı Olabileceğinin Görseli
Nükleer bir savaşın etkileri son derece yıkıcı olabilir.

Ekolojik sistemler tahmin etmesi zor, karışık ve bağımsız sistemlerdir. Bu sebeple nükleer bir savaşın çevre üzerindeki etkileri üzerine yapılan tahminler belirsizlikler ve uyuşmazlıklar içermektedir. Tahmin edilemeyecek sonuçların barındırılmasından dolayı çıkarım ve varsayımlar yapılabilir.

Nükleer bir savaşın ardından daha az insan, daha az endüstriyel ve ticari aktivite olacaktır. Milyarlarca insanın ölümü ve endüstriyel altyapının yok edilmesi, şüphelenilen küresel ısınma hızını düşürebilir. İnsanların sebep olduğu çevresel tehdit azalacaktır. Radyoaktif serpinti toprak ve suların kirlenmesine sebep olacaktır. Bu durum insan yaşamının kalitesini önemli oranda düşürecektir. Nükleer patlamalar, önemli ölçüde toz ve dumanın oluşmasına sebep olacaktır. Atmosferin üst kısımlarına çıkabilecek toz ve duman gezegenin üstünde bir örtü gibi durarak gezegenin soğumasına sebep olacaktır. Oluşacak “Nükleer Kış” dondurucu sıcaklıklara, geçici iklim değişikliklerine, bitkilerin fotosentez verimlerinin düşmesine, ekosistemin zarar görmesine, birçok türün yok olmasına ve milyonlarca insanın açlık ve soğuk yüzünden ölmesine sebep olabilir. Ancak iklim koşullarının birkaç yıl içinde normale dönmesi beklenmektedir.

Nükleer patlamalar sırasında açığa çıkan ısı, havada büyük miktarlarda nitrojen oksit oluşmasına sebep olacaktır. Bu durum, ozon tabakasının önemli miktarlarda eksilmesine sebep olur. Nükleer savaştan sonra oluşan toz ve duman, artan morötesi radyasyonun dünyaya ulaşmasını engeller. Ancak ozon tabakası en düşük seviyesine, toz ve dumanın tekrar dünyaya düşmesinden çok sonra, 6-24 ay sonra inecektir. Bu sebeple dünyadaki nükleer savaştan kurtulan insanlar yüksek miktarda morötesi radyasyonuna maruz kalacaktır. Ozon tabakası seviyeleri muhtemelen savaştan sonraki ilk 5 yıl içinde oranında kendini yenileyecektir.

Nükleer savaş sonrası değişen koşullar sonrası, dünyada bulunan türlerin yarısının nesli tükenebilir. Bazı zararlı böceklerin popülasyonu kalıcı olarak artabilir ve bu durum doğal yaşamın yeniden şekillenmesine sebep olabilir.

Ekonomik Sonuçlar

Nükleer savaş sonrası işçilerin ve vasıflı çalışanların sayısı ölüm ve hastalıklar sebebiyle azalacaktır. Petrol rafinerileri, güç santralleri, gıda üretim tesisleri, diğer endüstriyel ve ticari tesisler savaş sırasında yok olacaktır. Radyoaktif serpinti sebebiyle yeniden inşaat mümkün olmayacak nükleer savaştan kurtulanlar ilk birkaç ay yer altında ya da sığınaklarda kalmak zorunda kalacaklardır. Traktörler için yakıt, gübre, tarım ilaçları ve tarlalarda çalışacak insanlar olmadan tarım yapmak zor olacaktır. Hammaddelerin fabrikalara ve ürünlerin tüketicilere nakliyesi olmadan ulusal ekonomi çökecektir. Ekonominin uzun dönem sonuçlarını tahmin etmek imkansızdır. Ekonomik sistem 20-50 yıl içinde savaş öncesi duruma da dönebilir, asla düzelmeyip eski çağlardaki sisteme de dönebilir.

Uluslararası Sonuçlar

Nükleer savaş sonrası dünyadaki tüm ulusal devletler yıkılabilir ya da nükleer savaşta yer almış devletler sonunda uluslararası alandaki konumlarını yeniden kazanabilirler.

İnsan Sağlığı

Şimdiki zamanda yaşayan insanlar ile geçmişte yaşamış olan insanlar arasında sağlık kalitesi açısından büyük farklılıklar vardır. Daha iyi ilaçların ve tedavi yöntemlerinin geliştirilmesi, hem insan ömrünü uzatmış hem de hastalıklardan dolayı gerçekleşen ölüm sayısını azaltmıştır. Nükleer bir savaştan sonra insanoğlunun sahip olduğu bilgi birikimi aynı kalacaktır. Ancak altyapının zarar görmesi, radyasyona maruz kalmış, açlık çeken, psikolojik ve fiziksel olarak hasar görmüş insanların alabilecekleri sağlık hizmeti, geçmişte yaşayan insanlar kadar olacaktır. Salgın hastalıkların yayılma ihtimali fazladır. Hayatta kalması medikal desteğe bağlı olan insanlar muhtemelen kısa bir süre içinde hayatlarını kaybedeceklerdir.

Sosyal Sonuçlar

Nükleer bir savaş muhtemelen radikal sosyal değişikliklere sebep olacaktır. Bu değişikliklerin ne yöne doğru olduğunu söylemek imkansız olsa da bir tahmin yapılabilir. İnsan olmak ile, insanların akılcı olması ile, insanların hayvanlardan üstün olması ile duyulan gurur azalabilir. Bilim adamları ve politikacılar linç edilebilir. Kitaplar yakılabilir. Makineler yasaklanabilir ya da müzelere kaldırılabilir. Diğer bir yandan savaş sona erebilir ve insancıllık yükselebilir. Oluşan yıkım insanların kenetlenmesine sebep olabilir.

Düzenli sosyal sistemler parçalara ayrılabilir ve küçük kabile grupları oluşabilir. En ironik ihtimal ise serbest olan dünyanın küllerinden yeni totaliter rejimler yükselmesidir. Yeni dünyada özgürlüğü savunan birkaç insan kalabilir. Sonuç olarak otoriter sistemler daha serbest hale gelebilir.

Nükleer Savaşlarda Korunma Yolları

Önceden Hazırlanma

Nükleer bir saldırı olduğunda, yemek aramak için dışarı çıkmak güvenli olmayacaktır. Sığınaklarda en az 48 saat, mümkünse daha fazla beklenmelidir. Gıda ve tıbbi gereçlerin el altında olması insanların rahat olmalarını sağlayacak ve hayatta kalmak için diğer durumlara odaklanmalarını sağlayacaktır. Yıllarca bozulmayan dayanıklı gıdaların saklanması, nükleer saldırıdan sonra uzun süre idare edilebilmesini sağlayacaktır. Pirinç, bulgur, fasulye, şeker, bal, yulaf, makarna, süt tozu, kurutulmuş meyve ve sebze gibi gıdalar uzun süre dayanabilecek gıdalardır. Ayrıca temiz su ihtiyacı için gıdada kullanılabilir plastik depolar kullanılabilir. Depolanan su, kişi başı günlük 4 litre olarak hesaplanabilir.

Bilgi edinme amaçlı ya da varlığınızı bildirmek amacıyla eşyalar da hazırlanmalıdır. Radyo en temel iletişim aracıdır. Uzun süre yetecek kadar pil bulundurulmalıdır. Bir düdük bulundurmak, yardım amaçlı sinyal vermek için çok yararlıdır. Ayrıca cep telefonu hizmetinin kullanılabilirliği şüpheli olsa da bir telefon bulundurmak yararlıdır. Ayrıca acil durum seti hazırlanabilir. Bu set içinde, el feneri ve pilleri, gaz maskeleri, plastik levha ve yapışkan bant, gaz ve su sıkıntılarını gidermek amacıyla pense ve ingiliz anahtarı bulunmalıdır.

Tıbbi gereçler, herhangi bir yaralanma anında çok önemlidir. Bu sebeple, basit bir acil yardım seti bulundurulmalıdır. Acil yardım setinin içinde gazlı bez, steril bandajlar, antibiyotik merhem, lateks eldiven, makas, cımbız, termometre ve battaniye olmalıdır. Ayrıca, eğer sürekli gözetim altında tutulan ve ilaç tedavisi uygulanan bir hastalık var ise uzun dönem yetecek ilaç desteği bulundurulmalıdır.

Nükleer bir saldırının bir anda olma ihtimali çok düşüktür. Mevcut politik durumun öğrenilmesi ve gelebilecek nükleer bir saldırının öğrenilebilmesi için sürekli haberler takip edilmelidir. Nükleer bir saldırı olma ihtimali yüksek ise mevcut durum dikkatli değerlendirilmeli ve tahliye seçeneği gözden geçirilmelidir. Havaalanları ve donanma üsleri, nükleer bombardıman uçakları, balistik füze atan denizaltılar ve kıtalar arası roket silolarına ev sahipliği yaptıkları için bu bölgelerin sınırlı bir nükleer saldırıda bile hedef olacakları kesindir. Ticari limanlar ve pistlerin sınırlı bir nükleer saldırıda hedef olma ihtimali vardır ancak bütün güçle yapılan bir nükleer savaşta bu bölgelerin hedef olacakları kesindir. Hükümet merkezleri de sınırlı bir nükleer savaşta muhtemel, bütün güçle yapılan nükleer bir savaşta kesin hedeftir. Büyük endüstriyel şehirler ve kalabalık popülasyona sahip merkezlerin bütün güçle yapılan nükleer bir savaşta hedef olma ihtimalleri vardır. Tüm bu bölgelere olan uzaklık göz önüne alınarak kişisel tahliye planları oluşturulmalıdır.

Saldırı Anında Hayatta Kalma

Nükleer bir saldırının jeopolitik işaretleri dışında, ilk uyarı işaretleri alarm ya da uyarı sinyalleri olacaktır. Bu sinyaller alınmadığında bile merkez üssüne uzak bir noktada, nükleer patlamanın ışık etkisi uyarı sinyali olacaktır. Patlama sonucu oluşan parlak ışık, onlarca kilometre uzaktan bile görülebilmektedir. Patlamanın merkez üssünde, çok çok iyi bir sığınak yok ise hayatta kalma ihtimali çok düşüktür. Hiçbir şart altında oluşan ateş topuna bakılmamalıdır. Açık bir günde, çok uzak mesafeden bile bu olay geçici körlüğe sebep olabilmektedir. Bu sinyaller alındığında derhal bir sığınağa girilmelidir. Eğer sığınak bulunamamışsa, bir çıkıntıya sığınılmalı ve yüz üstü yatılarak cilt mümkün olduğunda korunmalıdır. Basınç ve ısı dalgalarına karşı sağlam olduğundan emin olunan binalara sığınılabilir. Bu durum radyasyona karşı önemli derecede koruma sağlayacaktır. Ancak binanın inşaat özellikleri ve merkez üssüne olan uzaklık hayatta kalma şansını etkileyecektir. Pencerelerden ve yanıcı maddelerden uzak durmak önemlidir.

Nükleer patlama sonrası atmosfere saçılan toz ve enkaz parçaları, yağmur şeklinde yağmaya başlayacaktır. Bu yağmur, büyük miktarda radyasyonu yeryüzüne indirecektir. Siyah yağmur olarak da bilinen bu siyah kurum, yüksek miktarda radyasyon içerir ve ölümcüldür. Serpinti, dokunduğu her şeyi kirletmektedir. Nükleer saldırının ilk etkilerinden kurtulunduğu takdirde, siyah yağmurdan korunmak için bir sığınak bulunmalıdır. Bilinçli bir sığınma işleminin yapılması için radyasyon tiplerinin (alfa, beta, gama ve nötron radyasyonları) ve özelliklerinin bilinmesi gereklidir. Ayrıca çevrede bulunabilecek maddelerin (çelik, kaya, tahta gibi) radyasyon zırhı olarak kullanılabilme özelliklerinin de bilinmesi yararlı olacaktır. Sığınağın duvarlarına yapılacak böyle güçlendirmeler, alınacak radyasyon dozunu azaltacaktır. Sığınaklarda kalma süresi en az 8-9 gün olacak şekilde planlanmalıdır. Hiçbir koşulda ilk 48 saat içinde sığınaklar terk edilmemelidir.

Yeterli miktarda yiyecek ve içecek barındıran özel sığınaklarda kalınmadığı sürece yiyecek bulmak amacıyla radyasyona maruz kalınmak zorunda kalınacaktır. İşlenmiş gıdalar, paketlerinde yırtılma olmadığı sürece rahatlıkla tüketilebilir. Yabani hayvanlar yenebilir. Ancak bu hayvanların derileri, kalpleri, akciğerleri ve karaciğerleri dikkatli bir şekilde çıkarılmalıdır. Ayrıca kemiğe yakın etlerin yenmesi de kemik iliği radyasyon tutabileceği için sakıncalıdır. Yenebilir kökleri olan ya da toprağın altında yetişen bitkiler (havuç ve patates gibi) bitkiler yemek için çok uygundur. Açık su kaynakların serpintiden etkilenme ihtimalleri çok yüksektir. Doğal su kaynağı ya da kuyu gibi yer altı su kaynakları su için en uygun kaynaklardır. Nehir ve göllerdeki sular en son tercih olarak kullanılmalıdır. Su kaynatma ve temizleme yöntemlerini öğrenmek, temiz su bulmak için oldukça yararlı olacaktır.

Dışarıda olunan durumlarda, beta radyasyonundan kaynaklanabilecek hasarları engellemek amacıyla şapka, eldiven, gözlük, uzun kollu giyecekler gibi kapalı elbiseleri giymek gerekir. Radyasyon ve termal yanıkların nasıl tedavi edileceğini bilmek önemlidir. Beta radyasyonu kaynaklı yanıklar, acı hafifleyene kadar soğuk su altında tutulmalıdır. Eğer deri kabarcık toplar ya da çatlar ise, soğuk su ile kirleticiler temizlenerek yara steril bezler ile kapanmalıdır. Hiçbir koşul altında kabarcıklar patlatılmamalıdır. Eğer yara kabarcık toplamaz ya da çatlamaz ise kapatılmasına gerek yoktur. Soğuk su ile yıkandıktan sonra yanık kremi sürülebilir. Daha ciddi yanıklar su kaybı, şok, akciğer hasarı, enfeksiyon gibi hastalıklara yol açarak ölüme sebep olabilir. Ciddi yanıklara müdahale edebilmek için ilk yardım tekniklerini öğrenmek, nükleer bir saldırıdan sonra hem sizin hem de çevrenizdeki insanların kurtulabilmelerine yardım edecektir. Böyle bir durumda eğer mümkün ise tıbbi yardım alınmalıdır.

Radyasyon hastalığı geçiren ya da radyasyondan hasar görmüş insanlara yardım ederken rahat olunmalıdır. Radyasyon hastalığı bulaşıcı değildir ve hastalığın şiddeti kişinin aldığı radyasyon dozuna bağlıdır.

Radyasyon ölçüm birimlerini ve doz limitlerinin etkilerini bilmek yardımcı olabilir.

Nükleer Silahlar

Fırlatılmaya Hazır Nükleer Başlıklı Bir Füze
Fırlatılmaya Hazır Nükleer Başlıklı Bir Füze

Nükleer silah deyimi bize atom çekirdeğini hatırlatmaktadır. Çünkü bir atomun parçalanması ya da iki atomun birleşmesi halinde açığa çıkan enerjiden istifade edilerek nükleer silahlar yapılmış ve geliştirilmiştir. Atom silahları (Nükleer silahlar), fisyon olayından istifade edilerek yapılmıştır. Bu olay, bazı ağır metal (uranyum, plütonyum gibi) atomların nötron bombardımanı sayesinde eşit olmayan iki parçaya ayrılmasıdır. Bu esasa göre yapılan silahlar için enerji birimi kiloton (KT), 1.000 ton T.N.T (Dinamit) nin yıkma gücüne eşit bir basıncın ifadesidir.

Hidrojen silahları (Termonükleer silahlar), füzyon olayından faydalanılarak yapılmıştır. Bu olay bazı ağır hidrojen (döteryum, trityum gibi) atomlarının çok şiddetli ısı karşısında birleşmeleridir. (Bu ısıyı ancak bir atom infilakı verebilmektedir). Bu esasa göre yapılan silahlar için kudret birimi megaton (MT) dur. Megaton 1.000.000 ton T.N.T.nin yıkma gücüne denk bir basınçtır.

Gerek atom, gerekse hidrojen silahları infilak ettirildikten sonra yaptıkları etkinin özelliklerinden hiçbir fark göstermediklerinden hepsine birden NÜKLEER SİLAH deyimini kullanmakta bir sakınca yoktur.

Nükleer Silah Türleri

Fisyon silahlar

Atom bombası, patlamanın kontrolsüz çekirdek tepkimesi yoluyla sağlandığı bir bomba modelidir. Çekirdek tepkimesi zincirleme ve çok hızlı gerçekleştiğinden ortaya devasa boyutta bir enerji açığa çıkar ve bu da patlama ile beraberinde şok dalgası ortaya çıkarır.

Fisyon tipi çekirdek tepkimesine dayalı atom bombalarında yüksek zenginlikte (saflıkta) Uranyum (235U) veya Plütonyum (239Pu) kullanılır. Günümüzde üretilen bombalar daha çok plütonyum içeriklidir. Bu yüksek zenginlikte malzeme, zenginleştirme tesislerinden ya da nükleer reaktörlerden elde edilmektedir.

Zincirleme çekirdek tepkimesinin gerçekleşmesi için, ortamın kritik adı verilen seviyede ya da üstünde olması gerekmektedir. Bunun için de belli miktardaki kütlenin belli bir hacimde olması gereklidir. Bu gereken en az kütleye kritik kütle, hacime de kritik hacim denir. Atom bombalarına kritik kütle sağlanacak miktarda malzeme konur fakat bu malzeme öyle bir dağınık yerleştirilir ki, kritik hacim şartı sağlanamaz ve bu sayede bomba beklerken ya da taşınırken tamamen güvenli bir şekilde durur.

Atom bombasında patlamanın gerçekleşmesi için nükleer malzeme dışında iki ayrı önemli bölüm daha vardır. Bunlardan biri tetiklemeyi yapacak olan fünye diyebileceğimiz parçadır. Genelde dinamit kullanılır. Bombanın patlaması için bu az miktardaki dinamit ilk olarak patlar ve patlamanın etkisi ile dağınık nükleer malzeme bir araya gelerek kritik hacme ulaşır. İkincisi ise nötron kaynağıdır. Artık kritik kütlede ve hacimde olan malzemede zincirleme çekirdek tepkimesini bu nötron kaynağından çıkan nötronlar başlatır ve bundan sonrası kontrolsüz bir biçimde devam eder ve patlama gerçekleşir. 1945 yılında Amerika Birleşik Devletleri'nin attığı bombalar Japonya'ya çok zarar vermiştir. Termonükleer bombanın bulunmasından sonra atom bombası taktik silahı olmuştur. Nükleer silahların üretimine başlanmasına neden olmuştur. İlk olarak Nazi Almanyasına atılacaktı. Ama savaşta Almanya yenilince Japonya'ya atıldı.

İlk deneyler kamuoyunda gizli bir şekilde yapılmıştır. Bu deneyler 1940'larda Klimorton'da gerçekleşmiştir. Deneylerin yapıldığı bölgeye yakın yerlerdeki kasabalarda daha sonraki yıllarda engelli doğum oranları aşırı bir şekilde artmıştır. Dahası deneylerde yer alan askerlerin ileride kanser oldukları konusunda bilimsel birçok tıbbi bilgi uzun seneler kamuoyundan saklanmıştır.[kaynak belirtilmeli]

II. Dünya Savaşı sırasında, Manhattan Projesi adıyla, ilk çalışmalar başladı. 1942 yılında ABD'nin New Mexico eyaletindeki Los Alamos bölgesinde gizlice bir grup ünlü bilim adamı toplandı. Robert J. Oppenheimer öncülüğünde 3 yıl çalıştıktan sonra ilk bombayı yapmayı başardılar. Aynı esnada Tennessee eyaletinin Oak Ridge kasabasında gizli bir üs daha kuruldu. Burada da patlayacak zengin malzemenin üretimi çalışmaları başladı.

Atom bombasının 1945 yılındaki icadından sonra aynı sene 16 Temmuz tarihinde ABD tarafından ilk denemesi gerçekleştirilen atom bombası, insanlık ve dünya için ne kadar büyük bir tehdit olacağını o anda göstermiştir. New Mexico çölünde gerçekleştirilen ilk deneme, dönemin ABD Başbakanı Truman tarafından da takip edilmiştir.

6 Ağustos 1945 sabahı atom bombası Enola Gay isimli bir bombardıman uçağı ile Hiroşima’ya atıldı. 3 gün sonra 9 Ağustos 1945'te Nagasaki'ye atıldı.

Çıkarılacak Dersler

Acil Durum Yönetimi ve Faaliyetlerin Düzenlenmesi

  • Tehlikenin derecesine göre önceden ve uygun acil durum müdahale planlarının yapılması gereklidir.
  • Acil durum müdahalesinde yer alacak kişilerin rollerinin ve sorumluluklarının belirlenmesi gereklidir.
  • Yerel yetkililer ile diğer müdahale organizasyonlarının mümkün olan en kısa zamanda ortak hareket etmelerinin sağlanması gerekmektedir.

Tanımlama, Tebliğ Etme ve Harekete Geçme

  • Radyoaktif maddeler ile ilgili tüm tesislerdeki işletme prosedürlerinin iyileştirilmesi gereklidir. İşletme prosedürleri, operatörlere güvenlik analizi yapılan tüm kazalar için rehberlik etmelidir.
  • Metal geri dönüşüm endüstrisinin radyasyon uyarı işaretlerini ve tehlikeli kaynak içeren cihazları tanımaları gereklidir. Ayrıca hurda metal olarak gelen maddelerdeki radyoaktif malzemenin varlığının belirlenmesi için dedektör sistemleri kurulmalıdır.
  • Radyasyon kaynaklı yaralanmaların tanınması için doktorların kullanabileceği rehberler hazırlanmalıdır.
  • Yüksek radyasyon dozu almış hastaların tedavi yöntemlerinde sorgulayıcı bir tutum benimsenmelidir. Herhangi beklenmedik bir durum uygun bir şekilde araştırılmalıdır.
  • Herhangi bir radyolojik acil durumda Uluslararası Atom Ajansı anında haberdar edilmeli ve ajans prosedürleri ile uyumlu müdahale edilmelidir.
  • Radyolojik olayın derecesi belirlendikten sonra en hızlı şekilde gerekli faaliyetler yapılmalıdır. Herhangi bir gecikme sonuçları daha kötü hale getirecektir.
  • Yüksek radyasyon seviyelerine sahip alanlar gibi acil durum düzenlemelerini ve müdahalelerini olumsuz yönde etkileyebilecek bölgelerin acil durum planlarının önceden yapılması gereklidir.

Acil Koruyucu Eylemlerin Yapılması

  • Acil durum anında insanların yüksek radyasyon dozu almalarını engelleyecek eylemlerin yapılması gereklidir.
  • Yapılacak eylem planı için çevresel görüntüleme sistemlerinden çıkan sonuçlardan ziyade tesisin durumu göz önüne alınmalıdır.
  • Acil duruma müdahale için yapılan acil durum eylem planı, tüm yetkililerin koordineli bir şekilde çalışmasını gerektirir.
  • Muhtemel panik ve trafik riskleri, tahliye planlarını engellememelidir.
  • Tiroit bezinde radyoiyodin birikmesini engellemek amacıyla kararlı İyot tabletlerinin dağıtımının düzenlenmesi gereklidir.
  • Radyasyon salınımından kısa bir süre sonra tahliye, İyot tablet ve kirlenme ihtimali olan yiyecek ve içeceklerin tüketilmesinin engellenmesi gibi önlemler alınmalıdır. Ancak tahliye işlemleri hızlı bir şekilde yapılamamışsa, sığınaklarda korunma da geçici bir önlem olarak düşünülebilir.
  • Acil durum anında yüksek tedbirli acil korunma eylemlerinin alınması ve halkın haberdar edilmesi, halkın radyasyondan kaynaklı zarar görme ihtimalini azaltacaktır.
  • Acil durum anında yapılacak eylemler önemli olsa da koruyucu önlemlerin ne zaman kaldırılacağının belirlenmesi de gereklidir. Tahliye edilen insanlar doğal olarak evlerine dönmek ve normal yaşantılarına geri dönmek isteyeceklerdir. Etkilenen bölgeler için dikkatli değerlendirme çalışmaları yapılmalıdır.

Bilgi Sağlamak, Talimatları Yayınlamak ve Halka Yapılan Uyarılar

  • Radyolojik olaylarda halka bilgi verme mekanizmalarının geliştirilmesi gereklidir.
  • Etkilenen bölgede yaşayan insanlara acil durum anında alınan koruyucu önlemler hakkında detaylı bilgi verilmesi gereklidir.
  • Medya ve yayın organlarına sağlanacak acil durum bilgilerinin koordine edilmesi gereklidir.
  • Halka verilen bilgi verme yönteminin kalitesi de halkın kendini korumasında önem taşımaktadır. Halk tarafından uygulanan korunma eylemi, uyarı sinyalinin (siren gibi) duyulmasından hemen sonra gelecek uyarı mesajı (radyo gibi) ile daha etkili olacaktır. Verilen mesaj, kazanın olduğu yeri detaylı bir şekilde tanımlamalı, tehlikenin boyutu ve acilliği hakkında bilgi vermelidir.
  • Radyolojik veya nükleer olaydan etkilenen bölgeye yakınlaşan insanların uyarı sinyallerini ve yer işaretlerini anlamaları beklenmemeli, bu insanlarla özel iletişim mekanizmaları oluşturulmalıdır.
  • Beklenmedik yerlerde gerçekleşen radyolojik ya da nükleer olaylar için medya, ana uyarı mekanizması olarak kullanılabilir.

Acil Durum Çalışanlarını Korumak

  • Acil durum çalışanları, alacakları risk konusunda açık ve detaylı bir şekilde bilgilendirilmeli ve yapılması gereken eylemler için eğitilmelidir.
  • Acil durum çalışanları, uygun koruyucu ekipman ve ölçme cihazları ile donatılmalıdır.
  • Acil durum müdahale planları acil durum çalışanlarının ihtiyaçlarını da gidermelidir.
  • Acil durum çalışanlarının alacakları radyasyon dozları, tıbbi müdahale gerekmesi halinde kullanılmak üzere uygun bir şekilde değerlendirilmeli ve kaydedilmelidir.

Başlangıç Evresinin Değerlendirilmesi

  • Problemin büyüklüğünün ve kapsamının değerlendirilmesi ilerleyen bir süreçtir. Bu sebeple acil durum müdahale ekipleri problemi değerlendirmeye devam etmeli ve başlangıç evresinde yapılan değerlendirmelerin geçerliliğini sorgulamalıdır.

Tıbbi Müdahalelerin Yönetilmesi

  • Radyasyon kaynaklı hastalıkların teşhisi ve tedavisi sırasındaki zorluklar için tıbbi eğitimler verilmelidir.
  • Daha önce radyasyona maruz kalmış bir hastanın tedavisi ile ilgilenmiş doktorlar, diğer doktorlar ile tecrübe paylaşımı yapmalıdır.
  • Yetkililerin hazırladığı plan ve prosedürler, hastaların öncelik sıralarını ve uygun medikal merkezlere taşınmasını da kapsamalıdır. Ayrıca varsayılan kurban sayısına uygun sayıda tıbbi çalışanın da hazır bulunması gerekmektedir.
  • Ulusal acil durum planı, gerektiğinde uluslararası kuruluşlardan acil durum desteği talep edebilmek için gereken şartları sağlamalıdır.
  • Yüksek radyasyon dozuna maruz kalmış insanların uzun dönem tıbbi destek almaları için kriterler belirlenmelidir.

Halkın Bilgilendirilmesi

  • Risk altında olmayan insanların sürekli olarak takip altında tutulduklarına ve onlar için koruyucu önlemler alınmasına gerek olmadığına ikna edilmeleri gereklidir.
  • Halkın bilgi taleplerinin karşılanması, acil durum müdahale eylemlerini olumsuz etkilememelidir.
  • Halka doğru ve zamanında bilgi verilmesine dikkat edilmelidir.
  • Tüm radyolojik ve nükleer tesisler için hazırlanan acil durum planları hakkında halka ve yayın organlarına gerekli bilgiler verilmelidir.
  • Bilgi merkezlerinde çalışan insanların, halka ve medyaya karşı sade ve net bir dil kullanmaları konusunda eğitilmelidir.

Tarımsal Önlemlerin Alınması, İngesyona Karşı Alınan Önlemler ve Uzun Dönem Koruyucu Önlemler

  • Tarımsal alanlar için uluslararası alanda geçerli koruyucu eylem planları oluşturulmalıdır.
  • Acil durum sırasında yapılan müdahale değişiklikleri halka uygun bir şekilde anlatılmalıdır.
  • Doz hızlarını düşürmek için sokaklar, çatılar, toprak yüzeyleri gibi bölgelerin arındırılması için önceden belirlenmiş metodlar ve kriterler olmalıdır.
  • Hedeflenen doz azalma seviyelerine ulaşılmadan arındırma işlemlerinin tamamlandığı ilan edilmekten kaçınılmalıdır.

Acil Durum ve Müdahelesinin Radyolojik Olmayan Sonuçlarının Hafifletilmesi

  • Acil durum müdahalesi sırasında, uygulanan eylemlerin halk üzerinde yaratacağı psikolojik etkiler de dikkate alınmalıdır.
  • Olaylar sonucu oluşacak tazminat sistemi, sağlık risklerine ve maddi ekonomik etkilere göre oluşturulmalıdır.

Yenileme Çalışmalarının Yapılması

  • Normal yaşam koşullarına bir an önce dönülmesi için medya ve halk tarafından yapılacak olan baskı önceden tahmin edilmelidir.
  • Yenileme çalışmalarını organize edebilmek için yetkililerin yüksek güvenilirliğe sahip olmaları gerekmektedir.