Mardin Nusaybin'den, İsrail'in Hayfa kentine uzanan yol!

GÜNDEM

Mardin eski Belediye Başkanlığı görevinde de bulunmuş olan Avukat Mehmet Beşir Myanoğlu, Mardin'den İsrail'in Hayfa Şehrine uzanan Aydın Ailesi'nin hayat hikayesini yazdı. Hayfa'daki Yusuf Levi ile Nusaybin'deki kardeşleri Hacı Cemil, Hacı Hüseyin ve Hacı Emin Aydın'ın ilgiç hikayesini siz değerli okurlarımızla paylaşmak istedik.

Aydın Ailesinin bir dönem avukatlığını da yapan Ayanoğlu'un kaleme aldığı hikaye aynen şöyle;

"Coğrafya kaderdir topraklarımızda. Herşey iç içedir. Hayat, dil, din, etnisite kısaca herşey. Bu sebeple kaderimiz, birbirimize bağlı. Birbirimize tahakküm kurmaya veya yok etmeye çalıştığımızda; ya inancımız, ya dilimiz ya etnisitemiz veya kendimiz zarar görüyor, yara alıyoruz.
2000 yılların başında Nusaybin Akçatarla (Dale) köyünden Aydınlar ailesinden Hacı Cemil ve Hacı Hüseyin Aydın amcaların bir dava için vekiliğini üstlenmişti. Uzun yıllar bu dava için Nusaybin’e gittim geldim. Bir ara babamı da birlikte götürdüm yanımda.
Babam 1950’lerde başladığı şoförlük mesleğinden dolayı bölgeyi iyi tanıyordu. Babam onlara daha önce Nusaybinde yaşayıp sonrada İsrail’e göç eden Hacı Gürcüyü sordu. Meğer Hacı Gürcü daha önce aileden Museviymiş. Fakat daha sonra İslam dinine ihtida edip Müslüm olmuş ve hac farizasını da yerine getirmişti.
1967 Arap-İsrail savaşından sonra İsrail’in çağrısı üzerine bu ülkeye göç etmiş ve Hayfa şehrine yerleşmiş. Gürcü bey, meğer daha önce Hayfa’ya göç edip gitmiş Nusaybinli ailelerin olduğundan haberdar olmuş. Gürcü bey bu aileler ile görüşmüş ve ailelerden biri benim müvekkillerim Hacı Cemil ve Hacı Hüseyin amcaların kardeşi olduğunu öğrenmiş. Öyküde tam burda başlıyor.
Nusaybin’e bağlı Akçatarla (Dala) köyünde müteveffa Hacı Ahmet Aydın (Müvekkillerim Hacı Cemil ve Hacı Hüseyin Aydın’ın babaları) yaşadığı dönem de köyün ileri gelenlerinden ve geniş araziye sahip ve köyde ikamet ederdi. Aktif cevval bir kişiliği varmış.
Hacı Ahmet Aydın amcanın köylüsü olan Musevi Sıtêré Hanımın eşi
1. Dünya savaşı sonlarına doğru Erzurum’a askerlik vazifesine gider ve orada vefat eder. Sıtêré hanım Musevi olan eşinin vefatıyla geride Sıtêré Hanımı ve oğlu Yusuf’u öksüz bırakır. Hacı Ahmet amca Sıtêré hanımla Erzurum’a gider ve Sıtêré hanımın eşinin vefat belgesini orada ki askerliği birlikten alırlar. Hacı Ahmet amca bunun üzerine Musevi olan Sıtêré hanıma evlilik teklifi yapar ve Sıtêré hanımın kabulüyle evlenirler ve Yusuf’u da himayesine alır. Sıtêré hanım daha sonra İslam dinine ihtida eder ve Müslüman olur.
Sıtêré hanım, Musevi eşi ilebirlikte vefat etmeden önce Nusaybin’in merkezinde şimdiki meşhur kaçakçılar çarşısının olduğu yerde ikamet ederdi ve maddi durumları iyi olan aileydi. Tabi Hacı Ahmet Aydın amca da köyde kalırdı. Fakat Sıtêré hanım ile evlendikten sonra köyden çıkıp şimdi ki Nusaybin girişindeki halen mevcut bulunan yerlerine yerleştiler.

Sıtêré hanımın kızkardeşi ve erkek kardeşi de vardı ve onlarda Museviydi. Kızkardeşi Zübeyde hanım Suriye Kamışlı’da ikamet ederdi. Daha sonra Zübeyde hanım yakınlarıyla birlikte 1967’ yılında İsrail’e göç etmiş. Erkek kardeşi de Suriye’de yaşamış ve orada vefat etmiş.

Hacı Ahmet amcanın Sıtêré hanım ile evliliği 1930 öncesine denk gelir. Bu evliliğinden Hasan, Cemil, Hüseyin, Emin ve Hılve adlı beş çocuk sahibi olur.
Hacı Ahmet amcadan olan beş çocuk Sıtêré hanımın diğer Musevi kocasından olan Yusuf ile aynı evde ve ortamda büyürler. Yedikleri içtikleri ayrı gitmez. Taki çocuğun dayıları Yusuf’u İsrail’e götürmek isteyinceye kadar.
Dayıları Yusuf’u Sıtêré hanımdan isterler Sıtêré hanım çocuğu vermez, bunun üzerine mahkemede dava açarlar ve Yusuf’u alıp İsrail’e götürürler. İsrail’e giden Yusuf buraya yerleşir. Daha sonra Nusaybin’den göç edip Hayfa şehrine yerleşen Gürcü bey ile karşılaşır ve ilk sorduğu Nusaybin deki kardeşleri olur.
Yusuf bey daha sonra kardeşleri Hacı Cemil ve Hacı Hüseyin’e mektup yazar ve Nusaybin’e gönderir. Tabi bu mektup karşısında Aydın kardeşler şaşırır ve onlarda mektuba cevap yazarlar.
Karşılıklı mektuplaşmalar sonrası Yusuf Levi bey (İsrail’de Levi soy ismini alır), 1977 yılında eşi Leya hanım ile birlikte İsrail Hayfa’dan, Mardin Nusaybin’e kardeşlerini, anasını ve vatanını görmeye gelir. Fakat Nusaybin’e geldiğinde anası Sıtêré hanımın 1968 yılında, üvey babası Hacı Ahmet Aydın’ın da 1961’de vefat ettiğini öğrenir. Yusuf Levi bey annesinin mezarına gider ve hüngür hüngür ağlar. Anasının toprağını koklar, öper.
Tam bir ay kalır Nusaybin’de Yusuf Levi bey. Hasret giderir kardeşleriyle, tarlada birlikte ekim yaparlar, çalışırlar.
Yusuf Levi beyin, Hacı Cemil Aydın, Hacı Emin Aydın ve diğer kardeşleri Milli Selamet Partisinde siyaset yapıyorlar o tarihlerde.
Sıtêré hanım ve Hacı Ahmet Aydın’ın oğlu Hacı Emin Aydın 1987’den 1997 yılına kadar Refah Partisi Nusaybin ilçe başkanlığı yapar. Parti Anayasa Mahkemesince kapatılıncaya kadar Refah Partisinde bu görevini sürdürür.

Bir taraftan siyonizmi yıkacağını iddia eden partiye mensup ve orada siyaset yapan Aydın ailesi, diğer taraftan İsrail Hayfa’da yaşayan aynı anneden Musevi Yusuf Levi kardeşleri. Doğrusu çelişkiler içerisinde bir kesreti vahdet örneği. Yani çoklukta birlik. Farklılıklar içerisinde çokluk. Allah’ın tevhit ilkesinin bir tecellisi.
Farklı dil,din ve etnisite içerisinde bir yaşam. Allah’ın iradesinin tam tecellisi yansıması.
Farklı dine mensup kardeşler coğrafyanın kaderi gereği her birini bir tarafa atmıştı.
Yusuf Levi bey Musevi kimliği ile Hayfa’da mahkeme katipliği yapar beş çocuğu olur ve çocuklarıyla orada yaşamını idame ettirir. Hatta bir çocuğu Kanada ülkesinde fabrika sahibi olur. Diğer çocukları ticaret ile uğraşır diğerleri kamu’da görev yaparlar.

Yusuf Levi bey’in Nusaybin ziyaretinde kardeşleri Hacı Cemil, Hacı Hüseyin ve Hacı Emin ona Nusaybine yerleşmesi için ısrar ederler. Fakat Yusuf Levi bey buna yanaşmaz. Nusaybin de kaldığı bir ay boyunca çocukluk günlerini ve daha önceki yaşamını kardeşleri ile yine doyasıya yaşar.
Yusuf Levi bey Hayfa’ya döndükten sonra vefat edinceye kadar kardeşleri ile irtibatını kesmez ve görüşmeye devam eder. Şimdilerde müteveffa Yusuf Levi beyin çocukları halen Nusaybin’de bulunan amca çocuklarıyla ve yakınlarıyla ile görüşürler.

Hacı Cemil Aydın ve kardeşleri mütedeyyin ve dindar yaşamlarından dolayı arada sırada Suriye ülkesinde bulunan Şeyh El Hazneviyi ziyaret ederler. Bir ziyaretlerinde Musevi oldukları iddiasıyla Suriye’de askeri yetkililer tarafından iki saat göz altına alınır ve sorgulanırlar. Coğrafya kadermiş ilkesi burada da kendini gösterir. Üvey kardeşleri Yusuf Levi beyden dolayı sorgulanmışlar.

Sıtêré hanımın, bir taraftan İsrail’de yaşayan Musevi Yusuf Levi evladı ve torunları, diğer taraftan Türkiye’de muhafazakar, dindar, mukaddesatçı Milli Nizam Partisinde siyaset yapan Hacı Cemil, Hüseyin, Emin, Hasan ve Hılve evlatları ile torunları.
Anadolu sözünün tam tecellisi. Ana yüreğinin güzelliği.
Nusaybin’de halen ikamet eden Aydın ailesi vatanına, milletine, bayrağına bağlı insanlar olarak hayatlarını idame ettirmektedirler.

Bu öykü bize kadim toprağımızın zenginliğini anlatması açısından önemlidir.
Vefat eden Hacı Cemil, Hacı Hüseyin, Hacı Emin, Hacı Hasan Aydın amcalara ve Hılve teyzeye Allah’tan rahmet, diğer aile fertlerine sağlık sıhhat afiyet diliyorum.

Bu makalenin yazılmasında bize desteği olan Sıtêré hanımın torunu Hacı Ahmet Aydın’a teşekkür ediyorum."