Hakan Fidan necidir'? Hakan Fidan Kimdir? Aslen nerelidir? Hangi Cemaattendir?
İlk 'ci' ekini aldığında TİKA'nın başındaydı. İlgi alanındaki ülkelerde bulunan Gülen okulları nedeniyle 'cemaatçi' denildi. İran'la Batı arasındaki nükleer krizde 'İrancı' ve 'Hamasçı' olmuştu.

Seçilmiş ya da atanmış fark etmiyor; Türkiye’yi yönetenler ortadan ikiye bölündü. Bir tarafta bugüne dek Ergenekon, Balyoz, Oda TV, Andıç ve KCK gibi soruşturmalarda birçok asker, gazeteci, akademisyen ve siyasetçiyi ‘hükümeti yıkmaya teşebbüs’ ve ‘PKK’nın sivil kanadı olma’ suçlamalarıyla içeri atan özel yetkili savcılıklar ve birlikte çalıştıkları emniyetçiler, diğer tarafta bir zamanlar bu savcılara büyük destek veren siyasi irade. Yakın bir zamana dek gayet iyi anlaşan bu iki kesimi bugün bir satranç maçının rakipleri haline getiren neden ise Türk istihbarat tarihinin en ilginç isimlerinden biri olan Hakan Fidan...
Resmi biyografisi dopdolu MİT’in başına Dışişleri’nden geçen Sönmez Köksal’ı saymazsak, Hakan Fidan, hayatı kamuoyu tarafından en çok bilinen MİT müsteşarlarından biri. 15 yıl Kara Kuvvetleri’nde, NATO Hızlı Mukabele Kolordusu (Almanya) dahil değişik kademelerde astsubay olarak çalıştıktan sonra, 2001 yılında ordudan ayrılmış. Maryland Üniversitesi’ndeki eğitimini de TSK’da çalışırken tamamlamış. İstihbarata duyduğu ilgi akademik çalışmalarına da yansımış ve Mayıs 1999’da ‘İstihbarat ve Siyaset Bilimi: İngiliz, Amerikan ve Türk İstihbarat Sistemlerinin Bir Karşılaştırması’ teziyle yüksek lisans derecesi kazanmış. İsmi Türk kamuoyu tarafından 2003 yılında, Türk İşbirliği ve Kalkınma Ajansı’nın (TİKA) başına getirildiğinde duyulmuştu. TİKA’da dört yıl boyunca kritik hamleler yapması Erdoğan’ın güvenini kazanmasına neden oldu.
Eylül 2006’da ‘Bilgi Çağında Diplomasi: Doğrulamada Bilgi Teknolojilerinin Kullanılması’ başlıklı teziyle ‘doktor’ unvanını alan Fidan, TİKA’dan sonra Başbakanlık Dış Politika ve Uluslararası Güvenlikten Sorumlu Müsteşar Yardımcılığı’na getirildi. Fidan, bir yıl sonra da İran’ın nükleer çalışmalarının uluslararası krize dönüştüğü günlerde Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı Yönetim Kurulu üyeliğine atanmıştı. Daha sonra MİT’e geçti, 27 Mayıs 2010 tarihinde de MİT Müsteşarı olarak atandı.
TİKA’nın Afrika, Türk Cumhuriyetleri ve Ortadoğu’da yoğun bir şekilde varlık gösterdiği ülkelerin, Fethullah Gülen cemaatinin okullarıyla varlık gösterdiği ülkeler olması, Fidan’ın isminin önüne takılan ilk ‘ci’ ekinin kaynağıydı. Bu yıllarda, Fidan ‘cemaatçi’ olarak anılmaya başlandı.
Ulusalcı cephe de cezaevinde ölen MİT’çi Kaşif Kozinoğlu’na ait olduğu iddia edilen notlara dayanarak bu tanımı pekiştirmeye çalıştı. Fidan’ın Başbakanlık Müsteşar Yardımcılığı döneminde en çok birlikte çalıştığı isimler, o dönem ‘dış politika danışmanı’ olan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu’ydu. Bu dönemde öne çıkan iki konu da Filistin ve İran’ın nükleer çalışmalarıydı. Söz konusu dönemde Türkiye’nin Hamas’a yoğun destek vermesi, Türkiye’nin Batı’nın bütün taleplerini geri çevirip, BM gibi uluslararası platformlarda nükleer çalışmalarıyla şimşekleri çeken İran’ın yanında yer alması, Fidan’ın siyasi duruşuyla ilgili kamuoyundaki algıyı besleyen iki önemli faktördü ve bu dönemde ‘cı’lı sıfatlarına eklenen yeni sıfatlar ‘Hamasçı’ ve ‘İrancı’ oldu. Bu iki tanımlamanın, ortaya çıkan sonuçlardan birinci derecede etkilenen İsrail ve istihbarat örgütü Mossad’dan kaynaklandığı kısa sürede ortaya çıktı. Mossad ve İsrail hükümeti, Fidan MİT Müsteşarı olduktan çok kısa bir süre sonra ‘İrancı’ olduğu gerekçesiyle Fidan’a güvenmediğini duyurdu.
Sıfatları 180 derece değişti Fidan MİT’te başladıktan kısa bir süre sonra ‘MİT’te cemaat örgütlenmesi yapacak’ iddialarının hepsi boşa çıktı. Kurumu, akademik çalışmaları sırasında da öne çıkardığı gibi ‘iç istihbarat’, ‘dış istihbarat’ ve ‘elektronik-teknolojik istihbarat’ ayaklarına dayanan bir yapıya dönüştürme süreci başlattı.
Dışişleri’nden ve elektronik istihbarat uzmanlarının yoğunlaştığı Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’ndan transferler yaptı. Genelkurmay’ın elektronik istihbarat donanımı MİT’e devredildi. Fidan’ın ısrarı ve Başbakan’ın oluru ile devletin bütün istihbarat kurumları MİT bünyesinde bir koordinasyon kurulu oluşturdu.
MİT Fidan geldikten sonra İran’la ilgili kurumsal tutumunu değiştirmedi. Kurumun Irak’ın kuzeyindeki faaliyetleri arttı. Bu dönemde MİT iç operasyonlardan çok, Afganistan, Libya, Suriye gibi ülkelerdeki dış operasyonlara yoğunluk verdi.
MİT’in kapılarını basına açan ve yeni dönem hedeflerini anlatan Fidan’ın, bu yeniden yapılanma sürecinde MİT’e yeni kadrolar katarken ortaya koyduğu tavır, kısa süre sonra “Fidan, cemaatin taleplerini reddediyor” dedikodularını doğurdu. Bir yıl öncesine dek ‘cemaatçi’ denilen Fidan için bu kez, “Cemaat Fidan’ı istemiyor” yorumları yapılmaya başlandı.
Uludere olayının ardından da MİT’in TSK’yı trajik bir hataya sürükleyen istihbaratın kaynağı olduğu bilgilerinin ısrarla yayılması, KCK savcılarının Fidan’ın ifadesini alma çabaları bir yıl öncenin ‘cemaatçi Fidan’ efsanesini tamamen bitirdi.
İç siyaset acemisi Fidan, 2001-2010 yılları arasında hükümetle yakın çalışmasına karşın, iç siyasetle çok haşir neşir olmadı. İç siyasetten uzak kaldı. Ortadoğu ile yatıp, kürsel güçlerle kalktı. Bir teknisyen olarak bunun yararını da gördü ve 27 Mayıs 2010 günü MİT Müsteşarlığı koltuğuna oturduktan sonra siyasetle uğraşmayıp, aklındaki MİT’i kurmaya çalıştı.
İşte Türk bürokrat, eski asker ve Mevcut Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanı Hakan Fidan’ın hayat hikayesi...
Hakan Fidan Kimdir, Biyografi ne?
1968 tarihinde Ankara'da dünyaya gelen Hakan Fidan, 53 yaşındadır. 1986 yılında astsubay olarak mezun olup 2001 yılına kadar 15 yıl Türk Silahlı Kuvvetleri'nde muhabere istihbarat astsubayı olarak görev yaptı.
Kara Kuvvetleri Muhabere Okulu'nun ardından Kara Lisan Okulu'ndan da mezun oldu. Bir dönem Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından Almanya'daki NATO Süratli Reaksiyon Kolordusu Karargâhı'nda üç yıllığına görevlendirildi.
Bu görevi sırasında Almanya'daki ABD Kökenli Maryland Üniversitesi'ni bitirdi. University of Maryland University College'den Yönetim ve Siyaset Bilimi alanından lisans dereceleri aldı.
2000'de OYAK Genel Kurul üyeliğine seçildi. Mecburi hizmeti bittiğinde 2001 yılında Türk Silahlı Kuvvetleri'nden ayrılarak Bilkent Üniversitesi'nde uluslararası ilişkiler alanında yüksek lisans ve doktora yaptı.
Aynı zamanda da 2001 -2003 yılları arasında Avustralya'nın Ankara Büyükelçiliği'nde siyasi ve ekonomik danışman olarak çalışmaya başladı.
Hakan Fidan'ın master tezi, "Dış Politikada İstihbaratın Rolü", 2006’da doktora tezi ise, "Bilgi Çağında Diplomasi: Enformasyon Teknolojilerinin Uluslararası Antlaşmaların Doğrulanmasında Rolü" konusunda oldu.
2003 yılında (TİKA) Türk İşbirliği Ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı'na getirildi. 2007 yılına kadar bu görevi yaptı. TİKA Başkanlığı döneminde Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı olan Abdullah Gül ile yakın çalışma içinde oldu.
14 Kasım 2007 tarihinde dış politika ve uluslararası güvenlik konularından sorumlu Başbakanlık Müsteşar Yardımcılığı'na atandı. Dönemin Başbakanlık Dış Politika Başdanışmanı Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu'na bölgesel temaslarda eşlik etti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın pek çok yurtdışı gezisine ve yabancı devlet adamları ile görüşmelerine katıldı.
Abdullah Gül'ün Çankaya Köşkü'ne çıkması üzerine bir ara Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği için de adı geçti.
Başbakanlık Müsteşar Yardımcılığı görevini yürütürken 2008 yılı Kasım ayında Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı Yönetim Kurulu üyeliğini kapsamında; Viyana'da Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'nda, Cenevre'de Birleşmiş Milletler Silahsızlanma Enstitüsü'nde ve Londra'da Verification Technologies Research Center'da akademik çalışmalarını sürdürdü.
8 Mart 2008'de Uluslararası Ahmet Yesevi Üniversitesi Mütevelli Heyet üyeliğine getirildi. Bu görevinden Şubat 2011'de istifa etti. Hacettepe ve Bilkent üniversitelerinde akademisyenlik yaptı.
Hakan Fidan, 17 Nisan 2009 tarihinde (MİT) Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşar Yardımcılığı'na atandı. 15 Haziran 2005 tarihinden bu yana, MİT Müsteşarlığı görevinde olan Emre Taner'in yerine 25 Mayıs 2010 tarihinde Hakan Fidan MİT Müsteşarı olarak atandı. Emre Taner yaş haddinden emekli olurken, Hakan Fidan 42 yaşında en genç yaşta müsteşar olan isim oldu.
MİT Müsteşarlığı'na kuruluşundan 1992 yılına kadar korgeneral rütbeli subaylar getiriliyordu. MİT Müsteşarlığı'na getirilen Sönmez Köksal'dan sonra dışarıdan teşkilatın başına gelen ikinci isim Hakan Fidan oldu.
Hakan Fidan, evli ve 3 çocuk sahibidir.
Hakan Fidan Hakkındaki Tartışmalar
7 Şubat krizi
7 Şubat 2012 tarihinde özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Sadrettin Sarıkaya tarafından, KCK operasyonunda şüpheli sıfatıyla ifadeye çağrıldı.
Bunun üzerine Devlet, İstihbarat Hizmetleri ve Millî İstihbarat Teşkilatı Kanunu'nun 26. maddesinde değişiklik yaparak;
MİT mensuplarının veya özel bir görevi ifa etmek üzere Başbakan tarafından görevlendirilen kişilerin, görevin niteliğinden doğan ve görevi ifa sırasında işledikleri iddia edilen suçlar nedeniyle haklarında soruşturma yapılması başbakanın iznine bağlandı.
Milletvekili adaylığı
10 Şubat 2015 tarihinden geçerli olmak üzere Adalet ve Kalkınma Partisinden milletvekili aday adayı olmak için istifa etti.
Ancak 9 Mart 2015 tarihinde yazılı açıklama yaparak aday adaylığı başvurusunu geri çekti. 10 Mart 2015'te görevine geri döndü.