Ermeni soykırımı yalanı! Sözde Ermeni soykırımını hangi ülkeler tanıdı?
ABD Başkanı Joe Biden, 24 Nisan dolayısıyla yaptığı açıklamada 1915 olaylarından 'soykırım' olarak söz etti. Biden, "Ermenilerin hikâyesini onurlandırıyoruz. Acılarını görüyoruz. Tarihi teyit ediyoruz" ifadelerini kullandı. Tarihin en çok konuşulan bu kesitini araştırdık; nedir sözde Ermeni soykırımı iddiası? Sözde Ermeni soykırımını hangi ülkeler tanıdı?
ABD Başkanı Joe Biden, 24 Nisan dolayısıyla yaptığı açıklamada 1915 olaylarını 'soykırım' olarak nitelendirdi.
Biden, daha önce 1981'de yaşananlara ilişkin 'soykırım' ifadesini kullanan Ronald Reagan'dan sonra bu ifadeyi kullanan ikinci ABD Başkanı oldu.
Biden, açıklamasında "Ermenilerin hikâyesini onurlandırıyoruz. Acılarını görüyoruz. Tarihi teyit ediyoruz. Bunu suçlamak için değil, yaşananların tekrarlanmamasını garanti etmek için yapıyoruz" ifadelerini kullandı.
Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, Biden'ın açıklamasını memnuniyetle karşıladıklarını duyurdu.
Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, "Tarihimiz hakkında kimseden ders alacak değiliz. Siyasi fırsatçılık barış ve adalete karşı en büyük ihanettir. Tek dayanağı popülizm olan bu açıklamayı tümüyle reddediyoruz" dedi.
Sözde Ermeni soykırımını hangi ülkeler tanıdı?
Birinci Dünya Savaşı sırasında yaşanan 1915 olayları için "Sözde Ermeni soykırımını tanıyan" ABD Başkanı Joe Biden'ın bu yönde adımlar atması başta Türkiye olmak üzere tepki çekti. ABD öncesinde günümüze kadar Ermenistan dışında "sözde Ermeni soykırımı"nı 30 ülkenin parlamento veya senatosu tanıdı ve bu yönde yasa, karar ya da bildiri yayınladı.

ABD gazetelerinden New York Times'a ve Wall Street Journal'a konuşan kaynaklar, bu cumartesi günü ABD Başkanı Joe Biden'ın sözde Ermeni soykırımını tanıyacağını aktardı. Türkiye’nin sık sık ülkelere yaptığı “tarihçiler tartışsın” çağrısına rağmen ABD’de sözde soykırım iddiası gündeme geldi.
ABD'de 1981-1989 döneminde başkanlık yapan Ronald Reagan'dan sonra, 1915'i açıkça ‘soykırım‘ diye niteleyen başka bir başkan olmadı.
Sözde Ermeni soykırımı iddiası
Yunan isyanları İngilizlerin Akdeniz çıkarları ile örtüştüğü için İngilizlerden destek buluyor. Hatta ünlü İngiliz şair Lord Byron Yunan propagandası yapmakla yetinmiyor gönüllü olarak Yunan saflarına katılıyordu. Bu dönemde Slav Ortadoks unsurlarda sık sık Rusya tarafından Osmanlı Devleti’nin iç işlerine karışmak adına bahane olarak kullanılmaktaydı. Rusya kendisini Osmanlı Devleti’nin Slav, Ermeniler ve Ortodoks tebaasının hamisi olarak görüyordu. Çarlık Rusyasının bu geleneksel politikasının adı Panslavizmdi.
I Dünya Savaşı Almanya’nın sömürgecilik arayışı kadar batılı güçlerin Osmanlı topraklarında hakimiyet ve nüfus kurma çabalarının bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Özellikle Balkanlarda etnik gerilim nedeniyle büyük kayıplar yaşayan Osmanlı Devleti için artık yeni sorunlar (Ermeni sorunu gibi) güneyde ve doğuda ortaya çıkacaktır. Araplar arasına gönderilmiş olan pek çok casus ve bunlardan biri olan ünlü İngiliz Lawrence bu dönemde Arap etnikçiliğini kullanarak Osmanlı Devleti’ni zayıflatmaya baskın operasyonlarıyla cephe gerisinde karmaşa çıkarmaya çalışmış ve başarılı olmuştur.
İçeride yaşanan bu ve benzeri olaylar içinde mücadele etmekte olan Osmanlı Devleti’nin nazarında yeni tehlike hem Ruslar hem batılı devletler tarafından silah, mühimmat, para ve propaganda boyutlarıyla desteklenen Ermeni etnikçiliği temelindeki terör hareketiydi.
Anadolu’nun her yerine yayılmış Ermeni yerleşimlerine kümelenmiş Ermeni komitacılar yerli halkı ve cephe gerisi güvenliğini tehdit ediyordu. Ermeni komitacıların özellikle doğu illerindeki faaliyetleri çeşitli tedbirleri gerekli kılmıştır. Silahlı Ermeni çeteleri Türkler kadar herhangi bir olaya karışmayan Ermenileri de tehdit ederek silah zoruyla halkı isyana katılmaya teşvik ediyordu. Hatta bazen kendi aralarında bu gibi anlaşmazlıklar yaşayarak birbirlerini öldürüyorlardı. Birçok cephede savaş veren Osmanlı Devleti için iç bölgelerdeki böyle bir sorun büyük bir güvenlik zafiyeti yaratıyordu. Osmanlı Hükümeti tarafından savaş devam ederken tedbir amaçlı olarak Tehcir Kanunu yürürlüğe kondu. Kanun uyarınca İstanbul gibi güvenlik sorunu olmayan bölgelerde ve hastalara belli görevleri ifa edenlere uygulanmamıştır. Tehcir kararı ile Anadolu’nun tamamını da güvenlik tehdidi yaratan Ermenilerin belli merkezlerde toplanarak güvenlik zaafının giderilmesi amaçlanmış ve kanun bir yıl kadar sonra yürürlükten kaldırılmıştır. Anadolu’da tehcir devam ederken Ermeni komitacıların zulmünün en ağır şekilde hissedildiği Doğu vilayetlerinde Ermeniler komşu Rus ve Gürcü topraklarına göç etmeye başladılar.
Osmanlı Devleti, I. Dünya Savaşında yenilmiş sayılarak Mondros ateşkesi akabinde Sevr Antlaşması’nı imzalamak zorunda kalınca bu bölgelerdeki Ermeni terör faaliyetleri tekrar canlandı. I. Dünya Savaşı’ndan sonra özellikle Ermeni tehdidi sebebiyle Kazım Karabekir komutasındaki Türk Kuvvetleri terhis edilmemişti ve teyakkuzda beklemekteydi. Ermeni tacizleri ve işgali artınca Kazım Karabekir ve Deli Halit gibi Milli Mücadele içinde olan subaylar komutasındaki kuvvetler Doğu cephesini oluşturdular.
Doğu Cephesinin kurulmasıyla Ermeni terör faaliyetleri birer birer söndürülerek bölgenin Müslüman ve Türk ahalisinin yurtlarına dönmeleri sağlandı.
Milli mücadelenin dönüm noktalarından Sakarya Zaferi ve doğu cephesi kuvvetlerinin Ermeniler i kesin bir yenilgiye uğratmasıyla Türkiye Sovyetler Birliği Ermenistan Azerbaycan ve Gürcistan temsilcileri arasında 13 Ekim 1921’de Kars Antlaşması imzalandı. Buna göre Türkiye Acara bölgesini Gürcistan’a bırakmış, Nahçıvan’ın Azerbaycan toprağı olduğu kabul edilmiş, Doğu illerinde Ermeniler in iddiaları son bulmuş, bütün ülkeler Kars, Ardahan ve Erzurum illerinin Türkiye’ye ait olduğunu kabul etmiştir. Antlaşmayı takiben Sovyet ordusu Ermenistan’a girmiş ve bağımsız Ermeni devleti son bulmuştur.