Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Tahir Gündüz: Ramazan manevi bir hazırlık sürecidir
On bir ayın sultanı Ramazan ayı ile ilgili açıklamalarda bulunan Bingöl Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Tahir Gündüz, Ramazan ayının manevi bir hazırlık süreci olduğuna dikkat çekti.

Ramazan ayının bir fırsat ve bir mektep olduğunu ifade eden Bingöl Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Tahir Gündüz, bu ayın nefsi terbiye etme noktasında büyük bir öneme sahip olduğunu belirtti.
Ramazanın bir fırsat ve bir mektep olduğunu ifade eden Gündüz, “Ramazan ayı, Kur'an-ı Kerim'deki ifadesiyle sayılı günlerden ibarettir. Dolayısıyla sayılı günler çabuk gelir, geçer. Bir Müslüman olarak her birimizin Ramazanı hakkıyla değerlendirmesi gerekir. Ramazanı hakkıyla değerlendirebilmek için Ramazan öncesinde kendimizi bu mübarek aya hazırlamamız gerekir. Nasıl ki Ramazan geldiğinde çarşı pazar şenleniyor, herkes Ramazan ihtiyacını karşılamak için marketlere, pazarlara hücum ediyorsa; öyle de manevi olarak kendimizi, nefsimizi Ramazana hazırlamamız gerekir. Bu nasıl olur? Ramazan ayına ait bir plan, bir program hazırlayarak elbette. Nasıl ki Ramazan'da "Ne lazım olacak, hangi gıdaları, yiyecekleri, içecekleri almalıyız?" diye düşünüyorsak, aynı şekilde manevi olarak da bir plan yapıp bir program hazırlamalı ve Ramazanda elimizden geldiğince buna uymalıyız.” dedi.
“Kur'an'ın anlamını, mealini, açıklamasını ve tefsirini de merak etmeliyiz”
Ramazan'ın sahurla başladığını hatırlatan Gündüz, sahurun seher vakti anlamına geldiğini ve bu kıymetli vaktin değerlendirilmesi gerektiğini ifade ederek, “Ramazan bir fırsattır. Toparlanmamız, kendimize gelmemiz, nefsimize hakim olmamız için bir fırsattır, bir mekteptir. Bunu en iyi şekilde değerlendirmemiz gerekir. Ramazan, Kur'an ayıdır. Her şeyden önce, bu Ramazanda Kur'an'a daha fazla ihtimam göstermemiz gerekir. Daha önce bir okuyorsak iki, iki okuyorsak üç, üç okuyorsak dört okumamız gerekir. Ramazan ayında kesinlikle Kur'an'a daha fazla ağırlık vermeliyiz. Kur'an dediğimizde ilk başta aklımıza elbette ki Kur'an okumak gelir. Hatim indirmek, günde bir cüz, iki cüz, on cüz okumak gelir. Bu elbette ki önemlidir. Kur'an okumak, en büyük ve en önemli zikirdir. Ancak bunun devamının da gelmesi gerekir. Kur'an'ın anlamını, mealini, açıklamasını ve tefsirini de merak etmeliyiz. Ramazanda sürekli okuduğumuz kısa surelerin mealini ve tefsirini gündemimize almalıyız. Hem dini bilgiler hususunda kendimizi geliştirmemiz hem de özellikle tefsir alanında farklı okumalar yapmamız gerekiyor. Ramazan ayının zaten kendine has güzel bir programı var. Biz manevi olarak hazırlanıp Ramazan iklimine girdiğimizde, sabah akşam ne yapmamız gerektiği kendiliğinden ortaya çıkıyor. Elhamdülillah, dolu dolu programlar var. Yeter ki biz camiye alışalım. Ramazan ayını elimizden geldiğince camide geçirmeye çalışalım. Özellikle Ramazan'ın son on gününde imkânımız varsa, Peygamber Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselâm’ın sünneti üzerine itikafa girelim inşallah. Böylece o programa kendiliğinden adapte olmuş oluruz. Ramazan malumunuz, sahurla başlar. Sahur, seher vakti demektir ve maalesef diğer zamanlarda yeterince değerlendiremediğimiz bir zaman dilimidir. Bu yüzden Ramazanda kendimizi seher vaktinde uyanmaya, teheccüde kalkmaya, en azından iki rekât bile olsa abdest alıp sahurdan önce veya hemen sonra bir teheccüd namazı kılmaya alıştırmamız gerekir.” şeklinde konuştu
“Halbuki bu geleneği değiştirebiliriz”
Ramazan ayında cemaatle namaz kılmanın önemine değinen Gündüz, “Ramazan ayında, aynı şekilde sabah namazına ve diğer vakit namazlarına, özellikle de akşam namazına camide cemaatle kılmaya riayet etmeliyiz. Maalesef akşam namazlarında camilerimiz boş kalıyor; iftarı, cemaatle namaza tercih ediyoruz. Halbuki bu geleneği değiştirebiliriz. Değiştirmek bizim elimizdedir. Aynı zamanda Ramazan ayına has bir ibadet olan teravih sünnetleri vardır. Bu teravihi en güzel, en huşu ile hangi camide kılabiliyorsak onu seçelim. Elimizden geliyorsa, hatimle teravih kıldıran mescitleri ve camileri tercih edelim. Bu şekilde gerçekten bir huşu içerisinde namazımızı eda edelim. Yoksa bazılarının yaptığı gibi, hangisi daha hızlı kılıyorsa o camileri, o imamları tercih etmek elbette ki Ramazanın ruhunu anlamamak, bu fırsatı değerlendirmemek demektir.” ifadelerini kullandı.
“İnsan, oruçlu olduğunda ibadet içerisinde olduğunun şuurunda olmalı”
İtikafın sadece Ramazanda değil, her zaman niyet edilebilecek bir ibadet olduğunu ifade eden Gündüz, “Ramazanda aynı zamanda itikafı da gündemimize almamız gerekir. Aslında sadece Ramazanda değil, Şafii mezhebine göre oruçlu olmasak bile camiye her girişimizde itikafa niyet edebiliriz. Bu güzel bir adettir ve bunu kendimize alışkanlık edinmemiz gerekir. Peygamber Efendimiz’in sünnetidir. Dolayısıyla diğer vakitlerde de camiye her girişimizde “İtikafa girmeye niyet ettim.” diyerek camide bulunduğumuz süre boyunca ibadet halindeymiş gibi bir sevap kazanmış oluruz. Aynı zamanda insan, oruçlu olduğunda ibadet içerisinde olduğunun şuurunda olmalıdır. İtikaf halinde yine ibadet içerisinde olduğunu bilerek sadece ağzına, midesine ve şehvetine değil, aynı zamanda bütün azalarına, beynine, aklına, gönlüne, kulağına, gözüne de oruç tutturması gerekir.” ifadelerini aktardı.
Son olarak, Ramazan ayının manevi bir yenilenme fırsatı sunduğunu belirten Gündüz, “Yani nasıl ki midemiz aç kalıyorsa, oruç tutuyorsa imsakın anlamı budur aynı zamanda gözümüzün de haramlardan sakınması gerekir. Kulaklarımızın haram dinlememesi, haramdan uzak kalması gerekir. Gönül dünyamızı da Ramazan cilasıyla parlatmalı, temizlemeliyiz; en azından daha fazla kirletmemeliyiz. Bu şekilde inşallah Ramazanın manevi iklimine girdiğimizde, sahur, teravih, Kur’an, itikaf ile dolu dolu bir Ramazan geçiririz. Böyle olduğunda Ramazan bir kursa, bir provaya dönüşür ve diğer on bir ay Ramazan haline gelir. İnşallah Yüce Allah bizleri Ramazandan hakkıyla istifade edenlerden eylesin.” diye konuştu.
İLKHA