27 Nisan e-muhtırası'nın yıldönümü: Tarihin karanlık sayfalarında neler oldu? e-muhtıra'nın kronolojisi
Bugün, Türkiye siyasi tarihine “27 Nisan e-muhtırası” olarak geçen Genelkurmay Başkanlığı bildirisinin yıl dönümü. Geçen Kasım ayında yaşamını yitiren eski Genelkurmaya Başkanı Yaşar Büyükanıt’ın “Ben yazdım” dediği açıklamanın ardından yaşananlar hala aydınlığa kavuşmadı. 27 Nisan e-muhtırası olarak da bilinen 27 Nisan bildirisi nedir, içeriğinde neler var, kim tarafından yazıldı sorularının cevabı haberimizde...

E-muhtıra, Türk Silahlı Kuvvetleri adına Genelkurmay Başkanlığı’nın Cumhurbaşkanlığı seçimi sebebi ile 27 Nisan 2007 tarihinde gece saat 23.20’de paylaştığı, lâiklikle alakalı açıklamadır. Türkiye kamuoyunda hakim olan fikir, basın açıklamasının “muhtıra” olduğu doğrultusundadır. Bildiri internet üzerinden yayınlandığı için “e-muhtıra” olarak da isimlendirilmiştir.
CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİ ÖNCESİNDE YAYINLANDI
Genelkurmay Başkanlığı’nın 12 Nisan tarihinde, gerçekleştirilecek olan Türkiye Cumhurbaşkanlığı seçimleri arefesinde yaptığı ve birçok köşe yazarının dahil olduğu, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin “Atatürkçülüğe, laikliğe ve cumhuriyetin temel ilkelerine sözde değil özde bağlı” bir Cumhurbaşkanı adayı profilinin yer aldığı “Basın Bilgilendirme Toplantısı”nın sonrasında meydana gelen adaylık sürecinin ve rejim ile alakalı kaygıların yorumlandığı ve şimdiye dek yapılan Genelkurmay Başkanlığı Basın açıklaması metodolojisine ters düşen açıklama ile başlayan dönem.
ALIŞILMADIK BİR ÜSLUPLA YAZILDI
Açıklamanın sonrasında birçok gazeteci ve yazar tarafından gerçekleştirilen değerlendirmelerde bu açıklamanın normal bir açıklama olamayacağı; bunun Genelkurmay Başkanlığı tarafından alışılmadık bir tarz ile yazıldığı ve bir muhtıra olduğu fikri ağırlık kazanmıştır. 29 Ağustos 2011’de açıklama Genelkurmay Başkanlığı’nın sitesinden silinmiştir.
Bildiride, "Türkiye Cumhuriyeti devletinin, başta laiklik olmak üzere, temel değerlerinin aşındırılması için bitmez tükenmez gayret gösterildiği, hatta milli bayramlara alternatif kutlamalar yapıldığı" belirtiliyordu. Siyasi tarihe "27 Nisan e-muhtırası" olarak geçen bildiri, şu uyarıyla bitiyordu: "Özetle, Cumhuriyetimizin kurucusu ulu önder Atatürk'ün, "Ne mutlu Türküm diyene!" anlayışına karşı çıkan herkes Türkiye Cumhuriyeti'nin düşmanıdır ve öyle kalacaktır. Türk Silahlı Kuvvetleri, bu niteliklerin korunması için kendisine kanunlarla verilmiş olan açık görevleri eksiksiz yerine getirme konusundaki sarsılmaz kararlılığını muhafaza etmektedir ve bu kararlılığa olan bağlılığı ile inancı kesindir."
YAŞAR BÜYÜKANIT TARAFINDAN YAZILDI
27 Nisan gece yarısına az bir vakit kala resmi internet sitesi üstünden paylaşılan açıklamada adaylık dönemi ile 23 Nisan öncesi ülkenin birçok bölgesinde laiklik karşıtı ve din bezirganlığı olarak tanımladıkları olayların olmasının vahim seviyede olduğu ve bunun rejime meydan okuma olarak algılanması gerektiği yer almış, bununla beraber TSK’nın kanunlar ile kendine verilen vazife ve yetkileri kullanmaktan geri durmayacağını de söyleyerek dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt 2009 senesinde katıldığı bir TV programında bu internet açıklamasının kendisi tarafından kaleme alındığını ancak bunun bir muhtıra olmadığını ifade etmiştir.
‘BEN YAZDIM’
Büyükanıt, emekli olduktan 8 ay sonra ise ilk kez 32. Gün programında konuştu. Mayıs 2009’daki açıklamasında Büyükanıt, bildiriyi bizzat yazdığını şu sözlerle ifade etti: “27 Nisan bildirisi, muhtıra değil. Bunu ben, kendim yazdım. Cuma akşamıydı. Oturup bizzat kendim yazdım.”
Söz konusu bildiri, 29 Ağustos 2011'de Genelkurmay Başkanlığı'nın sitesinden kaldırıldı.
GİZLİ KALAN DOLMABAHÇE GÖRÜŞMESİ
Siyaseti dalgalandıran "e-muhtıra" tartışmasından yaklaşık 1 hafta sonra, 5 Mayıs 2007'de, yine siyasi tarihe geçen ünlü Dolmabahçe görüşmesi yaşandı. O dönem başbakanlık koltuğunda oturan Recep Tayyip Erdoğan, Dolmabahçe'deki ofisinde, Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'ı kabul etti. Görüşme 135 dakika sürdü.
Görüşmenin içeriğine ilişkin taraflar açıklama yapmadı. Erdoğan, "Büyükanıt açıklarsa, ben de açıklarım" derken, Büyükanıt, "Benimle mezara gidecek" açıklamasını yaptı.
BÜYÜKANIT NE DEDİ?
Yaşar Büyükanıt, 17 Kasım 2012'de TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu'nda Başbakan Erdoğan'la Dolmabahçe'de yaptığı görüşmeye ilişkin şöyle konuştu:
“Tesadüfen ben İstanbul'daydım. Sayın Başbakan da İstanbul'daydı. Telefonla görüştük. 'Zaman nasıl uygunsa gelin, görüşelim' dedi. Başbakana benim diyeceğim şey 'geliyorum' demektir, başka bir cevap verecek halim yok. Böyle bir görüşmeydi.
'Ben açık söyleyeyim, 'devlet sırrıdır', 'değildir' diye bir şey söyleyemem, böyle bir değerlendirme yapamam ama bunun içinde hassas konular görüşülmüştür, bazı şeyleri Sayın Başbakan ifade etmiştir, ben ifade etmişimdir. Bunlar olmuştur, bu gayet doğal. Yani iki saat süreyle başka ne konuşacağız? Biri asker, biri Başbakan. Tabii ki, başta güvenlik konuları olmak üzere bazı şeyleri görüşmüşüzdür ama bunu başka taraflara çekenler oldu. İşin çirkin yanı budur."
GÖRÜŞMEYE DAİR İDDİALAR
İçeriği açıklanmayan bu görüşmeyle ilgili birçok iddia ortaya atıldı. Eski CHP Mersin Milletvekili Fikri Sağlar, BirGün Gazetesi’ndeki 15 Mayıs 2008 tarihli köşesinde, "Dolmabahçe görüşmesinde, Erdoğan'ın, Büyükanıt'ın önüne, eşi Filiz Büyükanıt'ın harcamalarını içeren bir dosya sunduğunu" yazdı. Hatta, Büyükanıt'ın görev süresinin uzatılması talebinde bulunmamasının altında da bu dosyanın yattığını ifade etti. Büyükanıt bu iddiayı yargıya taşıdı ancak mahkeme, yazılanları "ifade özgürlüğü" kapsamında kabul etti ve ceza talebini reddetti.
Görüşmeye dair dikkat çeken bir başka iddia da Ergenekon soruşturmasına dair.
4 Mayıs 2007’de gerçekleşen görüşmeden bir ay sonra Ümraniye’de bir gecekonduda mühimmatlar bulunmuş ve ardından Poyrazköy baskınıyla Ergenekon süreci başlamıştı. Bazı kesimler Büyükanıt'ın Dolmabahçe görüşmesiyle Ergenekon sürecine sessiz kalma sözü verdiğini iddia etmişti.
Dönemin Başbakanlık Başdanışmanı Abdülkadir Özkan da, Şubat 2019'da Habertürk'ten Kübra Par'a verdiği röportajda, Dolmabahçe görüşmesinde, Büyükanıt'ın "FETÖ tehlikesine dikkat çektiği" iddiasında bulunmuştu.
5 YIL SONRA AÇILIP 13 YIL SONRA TAKİPSİZLİKLE SONUÇLANAN SORUŞTURMA!
Büyükanıt hakkında, e-muhtıradan ancak 5 yıl sonra soruşturma açıldı. 2012 yılında yapılan şikayetler üzerine başlatılan soruşturma, dosyanın tek şüphelisi olan dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’ın hayatını kaybetmesinin ardından kapatıldı. Büyükanıt’ın 21 Kasım 20198’da yaşamını yitirmesi ardından savcılık, 25 Aralık 2019’da dosya hakkında, ‘Soruşturma ve kovuşturma yapma olanağı kalmadığı’ gerekçesiyle takipsizlik verildi.
e-muhtıra'nın kronolojisi
27 Nisan'da TSK tarafından verilen e-muhtıra'ya giden ilk yol 28 Aralık'ta başlıyor. 29 Ağustos ise suların durulduğu tarih.
28 Aralık 2006
Eski Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu AK Parti’nin sandalye sayısının cumhurbaşkanını seçmeye yeterli olmayacağını belirtti ve “TBMM’deki oylamaya 367 milletvekili katılmazsa seçim iptal olur” dedi.
2 Nisan 2007
ADD, Bayrak Mitingi düzenlendi. Hurşit Tolon, “Unutmasınlar, tehlikenin farkındayız” dedi.3 Nisan 2007
3 Nisan 2007
Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, “Seçim sürecinde kanunsuzluklara izin vermeyiz” diyerek ilk tepkiyi gösterdi.
3 Nisan 2007
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Yargıtay başkanlık seçimini erkene alarak, Hasan Gerçeker'i yeni başkan olarak atadı.4 Nisan 2007
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, sivil toplum kuruluşları ile görüştü ve seçimlerin gerginlikten uzak olması gerektiğini belirtti.
6 Nisan 2007
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, 367 milletvekili iddiasına sahip çıktı.
10 Nisan 2007
Sezer, MGK toplantısında gündem dışı olarak, “irticai akımlar” üzerine çıkış yaptı.
10 Nisan 2007
Mehmet Ağar ve Erkan Mumcu liderliğindeki DYP ile ANAP ittifak yaptı.11 Nisan 2007
Baykal, Erdoğan'ın aday olmayacağını açıklamasını istedi.
12 Nisan 2007
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, "Cumhurbaşkanı Cumhuriyet'e sözde değil, özde bağlı olmalıdır. Cumhurbaşkanı TSK'nın başkanıdır" dedi. Ayrıca Nokta Dergisi'nde çıkan "Darbe Günlükleri" haberlerini yayınladı.12 Nisan 2007
Erdoğan, Baykal'ın seçime ilişkin düşüncelerini açıkladığı için kendisiyle görüşmeyeceğini ifade etti.
13 Nisan 2007
Darbe planlarını ve andıçları yayımlayan Nokta Dergisi'ne baskın yapıldı. Dergi baskılar yüzünden birkaç gün sonra kapandı.
14 Nisan 2007
ADD, Ankara Tandoğan Meydanı'nda Cumhuriyet Mitingi düzenledi. Baykal'ın da katıldığı mitingde, "Çankaya laiktir, laik kalacak" sloganları atıldı.
14 Nisan 2007
Sezer, Harp Akademileri'ndeki konuşmasında, "Rejim hiçbir dönem bu kadar tehdit altında olmadı. Dış güçler ılımlı İslam devleti kurmak istiyor" dedi.
15 Nisan 2007
Erdoğan, partililere 367'yi kafalarına takmamalarını söyledi.15 Nisan 2007
Aylar sonra toplanan HSYK 23 Yargıtay ve 9 Danıştay üyesinin seçimini yaptı.
16 Nisan 2007
ADD Başkanı Şener Eruygur, "Muhatabı algılarsa yeni mitinglere gerek kalmaz" açıklamasını yaptı.17 Nisan 2007
Ağar ve Mumcu seçimlere kadar ortak hareket edeceklerini açıkladı.18 Nisan 2007
Erdoğan muhalefet turlarına başladı ve Cumhuriyet Mitingi'ne katılanları "bindirilmiş kıta" olarak tanımladı.19 Nisan 2007
Malatya'daki Zirve Yayınevi'nde 3 kişinin boğazı kesildi.19 Nisan 2007
AK Parti yönetimi, cumhurbaşkanı adayını seçmeyi Erdoğan'a bıraktıklarını açıkladı.
20 Nisan 2007
Büyükanıt, "Türk toplumu mesajımı aldı. Algılamayanın algılama sorunu vardır" dedi.
21 Nisan 2007
TBMM Başkanı Bülent Arınç adaylıkla ilgili kararı Erdoğan'ın vereceğini yineledi.
22 Nisan 2007
AK Parti'li Ersönmez Yarbay ilk cumhurbaşkanı adayı oldu.23 Nisan 2007
Mehmet Ağar, Süleyman Demirel ile Güniz Sokak'taki evinde buluştu.23 Nisan 2007
Baykal, 23 Nisan resepsiyonuna katılmadı.
23 Nisan 2007
Erdoğan cumhurbaşkanı adaylarının Abdullah Gül olduğunu açıkladı.
23 Nisan 2007
Dışişleri Bakanı Gül, TBMM başvurusunun ardından seçilirse mutlu olacağını anlatıp, "Başörtüsü, eşimin bireysel hakkıdır" dedi.27 Nisan 2007
Başbakan Erdoğan 367 tartışmasına karşı çıkarak, "Baykal vekillerinin iradesini ipotek altına aldı" açıklamasını yaptı.27 Nisan 2007
TBMM'de cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk gününde CHP'li Anadol 367 yeter sayısı için yoklama istedi, Arınç yeter sayıyı gördüğü için yoklama yapmadı.
27 Nisan 2007
Anayasa Mahkemesi Başkan Vekili Haşim Kılıç 367 yorumları için, "Umarım karşımıza gelmez ve Meclis çözer" dedi.
27 Nisan 2007
DYP ve ANAP Meclis'i boykot ederken, Ağar, "Genel Kurul'a girmiyoruz" dedi.27 Nisan 2007
Abdullah Gül, 361 milletvekilinin katıldığı ilk turda 357 oy aldı.27 Nisan 2007
CHP seçimleri Anayasa Mahkemesi'ne taşıdı.
27 Nisan 2007
TSK saat 23.17'de e-muhtıra olarak anılacak bildirisini internet sitesinden yayınladı.27 Nisan 2007
Erdoğan, Büyükanıt'ı gece yarısı aradı.28 Nisan 2007
AK Parti kurmayları buluşarak bir cevap metni hazırladı ve "Bildiri, hükümete karşı tutum olarak algılanmıştır. Genelkurmay, Başbakanlık'a bağlıdır. Güven ve istikrar zedeleyenler, olumsuz sonuçların sorumluluğunu yükleneceklerdir" dendi.
28 Nisan 2007
Baykal, bildiriden hükümeti sorumlu tuttu.28 Nisan 2007
Erdoğan, Kızılay kongresinde, "Milletimiz, afet bekleyen fırsatçılara fırsat tanımıyor" dedi. Ardından Büyükanıt'ı telefon ile aradı.
28 Nisan 2007
Cumhurbaşkanı Sezer'i arayan Başbakan Erdoğan'ın telefonuna kimse cevap vermedi.
28 Nisan 2007
Kenan Evren, "Asker görevini yerine getirdi" açıklamasını yaptı.
28 Nisan 2007
Emekli Orgeneral Hurşit Tolon, "Nush ile uslanmayana tekdir verilmiştir" dedi.29 Nisan 2007
Baykal Anayasa Mahkemesi'ne, "367'ye gerek yok derseniz çatışma çıkar" uyarısında bulundu.
29 Nisan 2007
ADD, İstanbul Çağlayan'da Cumhuriyet Mitingi yaptı.
30 Nisan 2007
Başbakan Erdoğan ulusa seslenerek tek sermayelerinin sevgi olduğunu belirtti ve güven ortamının zedelenmemesini istedi.1 Mayıs 2007
Anayasa Mahkemesi CHP'nin başvurusunu kabul edip, "367 şart" kararı aldı. Bu süreçte baskı gördüğünü ileri süren Anayasa Başkanı Tülay Tuğcu emekliye ayrıldı.
1 Mayıs 2007
Sezer, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı görevine 146 oy alan Ersan Ülker yerine 95 oy alan Abdurrahman Yalçınkaya'yı atadı.1 Mayıs 2007
DİSK, 1 Mayıs kutlamalarını Taksim'de yapmak isteyince arbade çıktı ve 700 kişi gözaltına alındı.
3 Mayıs 2007
ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice, "Türk ordusu cumhurbaşkanlığı seçimlerine karışmamalı" dedi.
3 Mayıs 2007
AB'nin Genişlemeden Sorumlu Komiseri Olli Rehn, "Asker, demokratik sürece saygılı olmalı" yorumunu yaptı.
4 Mayıs 2007
AK Parti'nin erken seçim önerisi TBMM'de kabul edildi ve 22 Temmuz'a seçim kararı alındı.4 Mayıs 2007
Cumhurbaşkanı Sezer Köşk'ten ayrılmayacağını açıkladı.
4 Mayıs 2007
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Meclis'te bulunan DYP'li Ümmet Kandoğan partisinden ihraç edildi.6 Mayıs 2007
Anayasa değişikliği ve erken seçim tarihinden rahatsız olan CHP, Anayasa değişikliğini içeren 7 maddeyi engellemek için 10 bin imza topladı.
6 Mayıs 2007
DYP ve ANAP, Demokrat Parti çatısı altında birleşti.
7 Mayıs 2007
Yenilenen cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yeterli sayıya ulaşılamayınca Gül adaylıktan istifa etti.11 Mayıs 2007
Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini öneren anayasa değişikliği Meclis'ten geçti.
12 Mayıs 2007
Baykal, Sezer'den cumhurbaşkanını halkın seçmesini öneren değişikliği veto etmesini istedi.
13 Mayıs 2007
BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu Baykal'a, "Meclis'e seçtirmiyor, halka güvenmiyorsun, nesin sen" çıkışını yaptı.
18 Mayıs 2007
"Solda Birlik" adında CHP ve DSP seçimlere birlikte katılacaklarını açıkladı.22 Temmuz 2007
AK Parti seçimlerden yüzde 46,7 oy aldı. CHP yüzde 20,8'de kalırken MHP yüzde 14,3 oy aldı. 26 bağımsız vekil Meclis'e girdi.26 Temmuz 2007
Ağar DYP Genel Başkanlığı'ndan istifa etti ve "O gün salona girmeliydik" dedi.
27 Temmuz 2007
MHP lideri Devlet Bahçeli Köşk oylamasına katılacaklarını açıklayınca Abdullah Gül kendisine teşekkür etti.
29 Temmuz 2007
Baykal'a protestolar arttı. Çankaya Belediyesi CHP'yi çöp kamyonları ile korudu.3 Ağustos 2007
Baykal, "Uzlaşma olmazsa çatışma çıkar" dedi.17 Ağustos 2007
Sezer, yeni hükümeyi yeni cumhurbaşkanının seçeceğini söyledi.20 Ağustos 2007
TBMM 11. Cumhurbaşkanı'nı seçmek için toplandı. Abdullah Gül 341 oy aldı ama seçilemedi.
29 Ağustos 2007
TBMM'deki 3. tur oylamanın ardından Abdullah Gül Cumhurbaşkanı seçildi.29 Ağustos 2007
Baykal, "Köşk seçimi meşrudur, sonuca saygı duyacağız" dedi.Editör: Mustafa Kardaş