akademi
Turkcella

Giovanni Boccaccio kimdir? Giovanni Boccaccio kitapları ve sözleri

İtalyan Dilinde Düzyazının Temelini Atan Yazardır. Giovanni Boccaccio hayatı araştırılıyor. Peki Giovanni Boccaccio kimdir? Giovanni Boccaccio aslen nerelidir? Giovanni Boccaccio ne zaman, nerede doğdu? Giovanni Boccaccio hayatta mı? İşte Giovanni Boccaccio hayatı... Giovanni Boccaccio yaşıyor mu? Giovanni Boccaccio ne zaman, nerede öldü?

  • 16.04.2022 00:00
Giovanni Boccaccio kimdir? Giovanni Boccaccio kitapları ve sözleri
İtalyan Dilinde Düzyazının Temelini Atan Yazardır. Giovanni Boccaccio edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Giovanni Boccaccio hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Giovanni Boccaccio hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Giovanni Boccaccio hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...

Doğum Tarihi: 1313

Doğum Yeri: İtalya

Ölüm Tarihi: 1375

Ölüm Yeri: İtalya

Giovanni Boccaccio kimdir?

Giovanni Boccaccio (1313-1375) İtalyan dilinde düzyazının temelini atan yazardır. Yazı dili olarak Latincenin kullanıldığı on dördüncü yüzyıl İtalya’sında Boccaccio başyapıtı “Decameron”u halk ağzıyla (İtalyanca) yazmış bu kitabında hem bir çağın günlük yaşama biçiminden gerçekçi gözlemler aktarmış hem de İtalyan dilinin daha sonraki gelişme aşamalarına kaynak oluşturacak bir düzyazı düzeni kurmuştur.

1313’te doğan Boccaccio Certaldo ya da (daha büyük bir olasılıkla) Floransa’da dünyaya geldi. Certaldo’lu küçük toprak sahibi Boccaccio di Chellino'nun (Boccaccio diye de anılır) evlilik dışı çocuğudur. Anasının kimliği konusunda bilgi yoktur. Certaldo’dan Floransa’ya göç eden burada bankacı Bardi ailesinin yanında çalışan Boccaccio 1319 dolaylarında Margherita de’ Mardoli ile evlenmeden önce oğlunu tanımıştır. Baba evinde büyüyen özel dersler alan Boccaccio 1325 yılında babasıyla birlikte Napoli’ye gitti (kimi araştırmacılara göre de ticaret ve bankacılık öğrenmesi için Napoli’ye gönderildi). O yıllarda İtalya’nın en önemli merkezlerinden olan Napoli’de geçirdiği yıllar boyunca hem Akdeniz’in değişik yörelerinden bu kente gelen denizcilerle tacirlerle korsanlarla hem de kentin soylu çevreleriyle ilişkiler kurdu. Ailesinin kentsoylu olmasına karşın oldukça köklü bir kültür birikimine sahip soyluların gününü gün etme anlayışına dayalı yaşama biçimine ayak uydurmaya çalıştı. İçine girdiği yeni ortam şiire ilgi duymasına yol açtı. Kendi deyişiyle “büyük bir açlıkla şiir kitapları bulup okumaya” başladı. Bir yandan yaşama sevincinin bilincine varırken bir yandan da toplumsal değerlere toplu yaşayış biçiminin çeşitli yönlerine büyük ilgi duydu. Bu yıllar boyunca gelişen yazı yazma tutkusu oğlunun da ticaretle uğraşmasını tasarlayan baba Boccaccio’nun bu isteğini çok geçmeden geçersiz kıldı. Boccaccio saray çevresinde tanıştığı kişilerden astronomik hukuk edebiyat bilgileri edindi. Grekçe öğrendi. Petrarca’nın yapıtlarını tanıdı.

Boccaccio’nun ilk yapıtlarının esin kaynağı Fiametta (Küçük Alev) adını yakıştırdığı sevgilisidir. Boccaccio Fiammetta’yı 1336 yılında Napoli’nin San Lorenzo kilisesinde tanır. Soylu ve evli bir kadın olan Fiammetta’yı sever. “Caccia di Diana”“Filostrato” “Teseida” gibi şiirleri kimliğini arayan bir yazarın güçlü bir sevginin yönlendirdiği denemeleridir. Fiammetta’nın isteği üzerine yazdığı ve bugün eleştirmenlerin küçük bir başyapıt olarak değerlendirdikleri “Filocolo” eski bir Fransız romanı olan “Floire et Blanchefleur’den yola çıkar. Klasik dünya ile hümanizmayı birleştiren çeşitli motifler içeren bu anlatı yazarın özyaşamından da esintiler taşıyan gerçekçi ve duygusal dokuz bölümlük “Filastato” ise Troya Savaşı sırasında geçen bir sevda şiiridir.

Fiammetta aralarındaki ilişkiye son verince duyduğu üzüntüyü Decameron’un önsözünde vurgulayan Boccaccio dostlarının desteğiyle kendini toparlar. Duygusal sarsıntıya çok geçmeden geçim sıkıntısı da eklenir. İşleri bozulduğu için daha önce Floransa’ya dönmüş olan Boccaccio oğlunu da Floransa’ya çağırınca Boccaccio 1349 dolaylarında Floransa’ya döner. Burada karısı ve öbür çocukları ölmüş olan ama bir süre sonra yeniden evlenecek olan babasıyla birlikte yaşar. Siyasal çalkantıların yaşandığı ticaretin büyük önem taşıdığı Floransa’ya ayak uydurmada zorlanır. Dante şiirinin egemen olduğusiyasal akımların edebiyatı da etkilediği bir kültür ortamında Boccaccio’nun politikaya ve ahlaka sırt çeviren yazılarının ilgi görmesi kolay olmaz. Dante’nin ve Petrarca’nın şiiriyle yarış edemeyeceğini anlayınca şiiri bırakır. Napoli’de başladığı birçok yapıtını burada bitirir. Bu arada sevgilisiyle arasının açılmasını anlatan ve ilk ruhbilimsel roman örneği sayılan “Elegia di madonna Fiammetta”yı tamamlar. Geçim sıkıntısı Boccaccio’yu devlet kapısında görev almak zorunda bırakır (1345). Görevli olarak Avignon’a Roma’ya gider. Daha iyi bir iş bulabilmek amacıyal iki kez Nopoli’ye döner.

1348’de Avrupa’da büyük bir veba salgını olur. Salgın boyunca tanık olduğu olaylardan etkilenen Boccaccio 1348’de başlayıp bitirdiği “Decameron”da salgın günlerinin Floransa’sını ele alır. “Decameron” biçimsel yönleriyle “ortaçağ” temalarına bağlı kalsa da hümanizmanın tohumlarını taşıyan bir kültürün habercisidir. Bu özelliğiyle Petrarca’ya yaklaşır. Boccaccio’nun 1350’de tanıştığı Petrarca ile dostluğu Petrarca’nın ölümüne dek (1374) sürer. Dönemin bu iki büyük yazarı görüş alış verişi kitap değiş tokuşu yaparlar sürekli olarak. Boccaccio’nun yaşlılığın eşiğine ulaştığında bir din adamının artık öbür dünyaya hazırlanması halk ağzıyla yazmaktan vazgeçmesi gerektiği söylendiğinde girdiği bunalımı atlatmasında da Petrarca yardımcı olur. Petrarca halk ağzıyla yazdığı yapıtlarını yok etmeye kalkışan Boccaccio’yu engeller edebiyatın da Tanrı’ya hizmet anlamına geldiğine inandırır onu Boccaccio olaydan sonra hep Latince yapıtlar verir.

Decameron’un ardından Boccaccio’nun yaratıcılığı bir iniş eğrisi çizer. Yaşamı olduğu gibi kabullenen iç dünyası da kırgınlıkların sıkıntıların ağır bastığı bir kötümserliğe yönelir. Yaklaşan yaşlılığın eşiğinde kendini Latin klasiklerini incelemeye filoloji çalışmalarına ahlaksal dinsel spekülasyonlara verir. Bir yanda da Dante’nin yapıtlarını değerlendirir. “Tanrısal Komedya’yı yorumladığı (yarım kalmış) “Commento alla Commedia”da (1373-1374) ise İtalyan dilinin temel taşı saydığı Dante şiirine Sevgisinin son örneğini verir. 21 Aralık 1375’te Certaldo’daki evinde ölür.

Giovanni Boccaccio Kitapları - Eserleri

  • Decameron
  • İtalyan Hikayeleri
  • The Filocolo
  • Elegia di madonna Fiammetta-Corbaccio
  • Life of Dante

Giovanni Boccaccio Alıntıları - Sözleri

  • Acı çekenlere merhamet etmek insanlıktır, herkese yaraşır; vaktiyle teselliye muhtaç olmuş ve bunu başkalarında bulmuş olanların ise boynunun borcudur... (Decameron)
  • Yazık bana, yıkımın eşiğindeyim Bu dünyada ne işim var çok iyi bilirim, Nicelerin önüne mutluluk sermeye geldim Oysa şimdi birinin esiriyim. (Decameron)
  • Kalemin menzili, bizzat sınamamış olanların tahmin edemeyeceği kadar geniştir. (Decameron)
  • İyi sanılırsa kötü kişi, fenalığa yorulmaz hiçbir işi. (Decameron)
  • Şu ölümlü bedenlerimizin içinde, kısacık sürmekten başka çaresi kalmayan hayatlarımız, övgüye layık bir ün bırakmanın peşindedir. (Decameron)
  • Kadın, «Kimse» dedi, «benim namusumu benim kadar korumasın! (Decameron)
  • Aşk ve barış yaşasın derim, harp ve harbi yapanlarsa yerin dibine batsın derim. (İtalyan Hikayeleri)
  • Oğul sora sora baba da onu yanıtlaya yanıtlaya ilerlerlerken karşılarına düğünden dönen güzel ve şık giyimli genç kızlar çıktı. Delikanlı onları görür görmez babasına ne olduklarını sordu. Baba, 'Evladım gözünü yerden ayırma, bakma o yana; onlar kötü şeyler' dedi. Bunun üzerine oğul, 'Adları ne' diye sordu. Gencin körelmemiş nefsinde fenalığa meyyal arzuların uyanmasını istemeyen baba gerçekte nasıl adlandırıldıklarını yani onlara kadın dendiğini söylemedi ve 'Bunlara ördek' denir yanıtını verdi. (Decameron)
  • Üç dinden her biri kendini yegâne vâris sayıyor, tek doğru din olduğuna ve buyrukları yalnızca kendisinin hakkaniyetle yerine getireceğine inanıyor ama mirasın asıl sahibinin hangisi olduğu gizemini hâlâ koruyor. (Decameron)
  • Umut azaldıkça, sevda ateşi büsbütün artar. (Decameron)
  • Gücünü, kuvvetini bir kadının üzerinde sınama. (Decameron)
  • Kimse beni, benden çok düşünmesin. (Decameron)
  • Günümüz papazları söylediklerini yapmanızı yani keselerini parayla doldurmanızı, onlara sırlarınızı anlatmanızı, iffetinizi korumanızı, sabır göstermenizi, hataları affetmenizi, kötü söz söylemekten kaçınmanızı istiyorlar. Bütün bunlar iyi, hoş, kutsal sözler; ancak niye böyle söylüyorlar? Kendi yaptıklarını halk yapmasın, böylece meydan kendilerine kalsın diye. (Decameron)
  • Beni çekiştirenler seslerini kessinler; eğer hiçbir sıcaklık duymuyorlarsa, buzdan yaşamlarına devam edip kokuşmuş iştahlarının keyfini sürsünler ve bahşedilmiş olan şu kısacık hayatta beni rahat bıraksınlar. (Decameron)
  • Ya bu memleketten kaçarsın, yahut darağacında asılmayı göze alırsın. (İtalyan Hikayeleri)
  • Her kim anlatırsa anlatsın, güzel olan hikâyeler can kulağıyla dinlenmelidirler; çünkü insana her zaman iyi gelirler. (Decameron)
  • Üstünden uzun zaman geçen hataları aklamaktansa karalamak daha kolayımıza gelir zaten. (Decameron)
  • çatalıyla ahtapotları şişleyip duruyordu. (İtalyan Hikayeleri)

Yorum Yaz