Feridüddin Attar kimdir? Feridüddin Attar kitapları ve sözleri
İranlı Şair ve Mutasavvıf Feridüddin Attar hayatı araştırılıyor. Peki Feridüddin Attar kimdir? Feridüddin Attar aslen nerelidir? Feridüddin Attar ne zaman, nerede doğdu? Feridüddin Attar hayatta mı? İşte Feridüddin Attar hayatı... Feridüddin Attar yaşıyor mu? Feridüddin Attar ne zaman, nerede öldü?
İranlı Şair ve Mutasavvıf Feridüddin Attar edebi kişiliği, hayat hikayesi ve eserleri merak ediliyor. Kitap severler arama motorlarında Feridüddin Attar hakkında bilgi edinmeye çalışıyor. Feridüddin Attar hayatını, kitaplarını, sözlerini ve alıntılarını sizler için hazırladık. İşte Feridüddin Attar hayatı, eserleri, sözleri ve alıntıları...
Tam / Gerçek Adı: Ebû Hâmid Ferîdüddin Muhammed bin Ebî Bekir İbrâhîm-i Nîsâbûrî
Doğum Tarihi: 1136
Doğum Yeri: Nişabur, İran
Ölüm Tarihi: 1221
Ölüm Yeri: Nişabur, İran
Feridüddin Attar kimdir?
Feridüddin Attar, (Farsça: فرید الدین عطار, Farīdo d-Dīn 'Attār) Horasan'nın en önemli dört şehrinden biri olan Nişabur'da 1136 yılında doğmuş 1221 yılında vefat etmiş ünlü bir İranlı şair ve mutasavvıftır. Hekim ve eczacı olmasından dolayı Attar olarak anılmaktadır.
Mevlânâ, Şeyh Galip ve diğer mutasavvıflar tarafından yüceltilen Attar, çoğu günümüze kadar ulaşan pek çok eser bırakmıştır.
Attar'ın yaşamı hakkında bilgiler çok azdır. Attar belki de değişik alanlarda da eğitim almış bir eczacının oğludur,
Feridüddin Attar Kitapları - Eserleri
- Mantık Al-Tayr
- Pendname
- Tezkiretü'l Evliya
- İlahiname
- Esrârnâme
- Merhaba Hüdhüd
- Karıncanın Aşkı
- Bu Soyut Nakış Nedir?
- Arasan Gizlidir Aramasan Aşikar
- Cevahirname
- Aşkname
- Tezkiretü'l Evliya
- İlahiname II
- Kuşların Sessiz Bilgeliği
- Tezkiratül Evliya
- Musibetname
Feridüddin Attar Alıntıları - Sözleri
- Hak yolunun yolcuları herkese yüce gönüllülükle insaf eder de, kimseden insaf beklemezler. (Mantık Al-Tayr)
- "Kul, şu ana kadar zâyi ettiği zamanlar hariç başka hiçbir şeye ağlamasa, bu bile ölünceye kadar onun için tam bir derddir." (Tezkiretü'l Evliya)
- Hiç kimsenin yolu yordamı aynı değil, vardır bir farkı Çünkü kiminin tene-bedene bağlıyken, kiminin cana aşkı (Merhaba Hüdhüd)
- Allah'tan korkmayanı, Allah her şeyden korkutur. (Cevahirname)
- Derdimle kederimle dolanırdım zaman içinde Kimse yoktu benimle işimin, efkârımın içinde (Merhaba Hüdhüd)
- Allah yolunda ne verdinse, öz malın odur. Geri kalan ancak canının belasıdır. (Cevahirname)
- Eğer bugün senden yarına ait bir gam, dert, tasa varsa bugün elinde olan hayatı boşa harcadın, elden çıkardın demektir. (Karıncanın Aşkı)
- Bu nefsi bir devekuşu gibi farz et, ne yük taşır ne de havada uçabilir. Uç dediğin zaman deveyim der, yük vursan kuş olduğunu söyler. (Cevahirname)
- yüz türlü faydasız işle meşgul olsan, bunlar ancak namaz kılarken aklına gelir. namazın böyle mecâzi olursa, o namaz, namaz sayılmaz! (İlahiname)
- azgın bir köpeğin nefesi bile insana tesir ediyors, yol eri olan bir büyüğün nefesi nasıl tesir etmez. onlarla düş kalk! elbette onların tesiri daha fazla olacaktır. (İlahiname)
- Ama ümitsiz değilim, olur ya Belki de lütfedersin bana... (Arasan Gizlidir Aramasan Aşikar)
- Ey can ki bu dünyada sensin yaşayan Ne zamana dek kalacaksın böyle yaşayan Yaşamanın sonu nihayetinde ölümündür Ölmeden öl ki kalasın hep böyle yaşayan (Bu Soyut Nakış Nedir?)
- Yüreğimde tuhaf bir şey var ki sorma O şeye boğulmuş ki sorma İşte kitaplarda gördüğün ne varsa Ben "onu" bilirim, "bunu" da sorma (Bu Soyut Nakış Nedir?)
- “Dürüst olmayan insanların bulunduğu meclis, ruh için bir eza ve cefa yeridir.” (Pendname)
- Cenâb-ı Hak ile kalbi diri olanlar, ahiret gözüyle görürler. sen de böyle bir göze sahip olursan, her şeyi ahiret gözüyle görürsün. zahirî gözün, aldatıcı işlemeler yüzünden kıl ucu nakkaşla ilgilenmez. unutma ki nakkaşın mesleği, nakışlarını gizlemektir. (İlahiname)
- Bir hem-dem bulamam, uzun bir yol içinde Susarım, sırdaşım olmaz, sırrım kalır içimde Sevgilimdir, nefsimi kılına ilkbahar Mis kokusunu zülfünden, aleme saçar Mutluluğu onunla bulur ancak gönlüm Onun talihiyle çözülür her müşkülüm Tekrar görünmez olunca sevgili yarim Şeyda bülbül olup, sözüm kalmaz, susarım Gül olmazsa kim bilir bülbülün halini, sırlarını Bilen var mı gülden özge bülbülün esrarını Ben nasıl ki gülün aşkına batmışım, boğulmuşum Yok olup vücudunda, mutlak yokluk olmuşum Başımda gül aşkından gelen sevda* yeter Ben güle aşığım, bana gül varsa yeter Simurga gitmeye gücü yetmez bülbülün Çünkü bülbüle yeter de artar, aşkı gülün (Merhaba Hüdhüd)
- Kuşlar gönülsüz olup, meselesiz kaldılar Yarım besmeleyle besmelesiz kaldılar (Merhaba Hüdhüd)
- Şüphesiz adet edinmişse bir kuş, sağa sola bakmayı Beceremez ne yürümeyi hiçbir zaman ne de uçmayı (Merhaba Hüdhüd)
- Dönemin önemli âlimlerinden olan Cendli Hoca'ya, - Sen mi daha yücesin, yoksa bir köpek mi, diye sordu adamın biri. - Cendli Hoca'nın yanında bulunan öğrencileri bu soru üzerine o adama kızdılar ve üzerine yürüdüler. Hoca, öğrencilerinin adama bir kötülük yapmalarına engel oldu ve o adama şöyle cevap verdi: - Takdiri bilmem ki... Kaza ve kader malumum değil. Nasıl söz söyleyeyim, sana ne cevap vereyim ben! Yol hırsızından imanımı kurtarabilirsem köpekten yüceyim, üstünüm, iyiyim diyebilirim. Yok, hırsızdan imanımı kurtaramazsam keşke köpeğin bir kılı olsaydım, derim. Mademki önümdeki perde açılmamıştır, kendimi köpekten üstün tutmam, dedi. (Karıncanın Aşkı)
- Güneş, gülümsemesinin kölesidir. (İlahiname)