Peygamberimizin Ramazan’ı nasıldı?
Ramazan ayını en güzel şekilde yaşayan şüphesiz Peygamber Efendimiz’dir (sallallahu aleyhi ve sellem). Acaba Resûlullah’ın Ramazan’ı nasıldı? Bu mübarek zaman dilimini nasıl geçirirdi?

ZEYNEP KAÇMAZ
Ramazan ayında melekler oruç tutanların bağışlanması için gece-gündüz Allah’a yalvarıyor. Cenab-ı Hak ise cennetine şöyle emir buyuruyor:
“Ey Cennet, kullarım için hazırlan, süslen. Dünya sıkıntılarından kurtulup benim huzuruma ve ikramıma gelip istirahat etmeleri yaklaştı.” Bu ve diğer başka mükâfatlara nail olabilmek için bu mübarek ayı iyi bir şekilde değerlendirmemiz yeterli. Değerlendirme hususunda ise en büyük referansımız Peygamberimiz. O’nun (sallallahu aleyhi ve sellem) takip ettiği yolu izleyerek kutlu ayın her anını dolu dolu geçirebiliriz. Efendimiz iftarı açarken neler söylerdi? Kur’an-ı Kerim’i nasıl okurdu? Sahuru ne zaman yapardı?
İftar sofrasında ‘sevik’ adlı bir çorba bulunurdu
Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) iftarda acele ederdi. Orucunu birkaç hurma yahut su ile açtıktan sonra namazını kılar, daha sonra da yemeğini yerdi. İftarda özel bir yiyecek aramaz, ne varsa onu yerdi. Bazı hadis-i şeriflere göre Resûlullah ‘sevik’ denilen bir çeşit çorba ile iftar ederdi. Oruç açana kadar yapılacak duanın geri çevrilmeyeceği müjdesini veren Efendimiz, iftarda çeşitli niyazlarda bulunurdu. Bunlardan biri de şuydu: “Allah’ım! Her şeyi kaplayan rahmetinle beni bağışlamanı Senden istiyorum.”
Topluluk içinde beraber iftar ettiği zaman ise şöyle derdi: “Allah’ım! Senin rızan için oruç tuttuk ve rızkınla iftar ettik. Bizden (orucumuzu) kabul et. Muhakkak Sen her şeyi işitensin, bilensin.” Her zaman ikramı seven ve ümmetini de teşvik eden Peygamberimiz, iftar sofrasını herkese açık ederdi.
Teravih namazını kılar ve kıldırırdı
Peygamber Efendimiz, Rama-zan’da birkaç gece teravih namazı kıldırdı. Daha sonra, teravihte cemaat farz kılınır da Müslümanlar onu edaya güç yetiremezler endişesiyle yalnız kılmayı tercih etti. Ancak “Kim Ramazan namazını (teravih) inanarak ve sevabını Allah’tan umarak kılarsa onun geçmiş günahları bağışlanır.” diyerek ashabını bu namaza teşvik etti. Rivayete göre O (sallallahu aleyhi ve sellem), teravihi 20 rekât kıldı ve kıldırdı.
Bol bol kelime-i şehadet getirilmesini isterdi
Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem) Ramazan gecelerini namaz, Kur’an tilaveti ve Allah’ı zikir ile geçirirdi. Zikrin çeşitlerini ise hadis-i şeriflerinde şöyle buyururdu: “Kim Ramazan ayında sessizlik ve sükunet içinde bir gün oruç tutarsa, tekbir getirir, kelime-i tevhid okur, Allah’a hamd eder, helâli helâl, haramı da haram bilirse Allah onun bütün geçmiş günahlarını bağışlar.” Başka bir hadisinde, “Ramazan’da dört hususa dikkat edin ve bunları çokça yapın, artırın. İki hasletten Allah razı olur. İki haslete de sizlerin ihtiyacınız çoktur, onlara müstağni kalamazsınız. Allah’ın razı olduğu iki haslettin biri; kelime-i şehadet diğeri de Allah’a istiğfarda bulunmaktır. Sizlerin müstağni olamayacağınız iki hasletten biri cenneti istemek, diğeri ise cehennemden Allah’a sığınmaktır.” buyurur.
Ramazan’da elinde avucunda kalan en son şeyleri de dağıtırdı
Her zaman cömert davranan Allah Resûlü, Ramazan ayının gelmesiyle adeta coşardı. Elinde avucunda kalan en son şeyleri de dağıtırdı. Hz. Peygamber devrinde fıtır sadakası, yiyecek maddelerinden bir ölçek vermekti. Sahabelerin yiyecekleri ise arpa, kuru üzüm, hurma ve keş (yağı alınmış peynir) idi.
Kur’an-ı Kerim’in müzakeresini yapardı
Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem) Ramazan’da Kur’an ayetlerini Cibril Aleyhisselam’la karşılıklı okur yani mukabele ederdi. Ömrünün son yılı içinde Yüce Beyan’ı Cibril’le iki defa müzakere etti. Efendimiz, Kur’an-ı Kerim’i tecvit üzerine tane tane okurdu. Ezelî Kelam’ın lafzını okumanın yanı sıra manasını da müzakere ederdi.
Aile fertlerinin de itikâfa girmesini sağlardı
Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) Ramazan’ın son on gününde itikâfa girerdi. Bu zaman zarfında, ibadete daha fazla vakit ayırır, Kur’an’la daha fazla meşgul olur ve dua ederdi. İtikâfa girmek istediği zaman, yatağı veya üzerinde yattığı somyası Mescid’in içindeki Tövbe sütununun önüne veya arkasına konurdu. Aile fertlerinin de itikâfa girmesini sağlardı. Vefat ettiği yıl, yirmi gün itikâfa girdi.
Sahurda da misafir davet ederdi
Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) daima sahura kalktı. Bir yudum suyla dahi olsa sahur yapılması gerektiğini belirtirdi. Ayrıca sahurda bereket olduğunu ve sahurun Müslümanlar ile Hıristiyanların orucu arasında hudut olduğunu söylerdi. Sahur yemeğini geciktirir, imsak vaktinin girmesine yakın zamana kadar bekler, o zaman gelince yer-içerdi. Sadece iftarda değil, sahurda da misafir davet ederdi.
Kaynakça:
Efendimiz’in Ramazan’ı, Sayit Koçer, Işık Yayınları
Peygamber’in Ramazan’ı, Mehmed Paksu, Nesil Yayınları.
Ramazan ayında melekler oruç tutanların bağışlanması için gece-gündüz Allah’a yalvarıyor. Cenab-ı Hak ise cennetine şöyle emir buyuruyor:
“Ey Cennet, kullarım için hazırlan, süslen. Dünya sıkıntılarından kurtulup benim huzuruma ve ikramıma gelip istirahat etmeleri yaklaştı.” Bu ve diğer başka mükâfatlara nail olabilmek için bu mübarek ayı iyi bir şekilde değerlendirmemiz yeterli. Değerlendirme hususunda ise en büyük referansımız Peygamberimiz. O’nun (sallallahu aleyhi ve sellem) takip ettiği yolu izleyerek kutlu ayın her anını dolu dolu geçirebiliriz. Efendimiz iftarı açarken neler söylerdi? Kur’an-ı Kerim’i nasıl okurdu? Sahuru ne zaman yapardı?
İftar sofrasında ‘sevik’ adlı bir çorba bulunurdu
Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) iftarda acele ederdi. Orucunu birkaç hurma yahut su ile açtıktan sonra namazını kılar, daha sonra da yemeğini yerdi. İftarda özel bir yiyecek aramaz, ne varsa onu yerdi. Bazı hadis-i şeriflere göre Resûlullah ‘sevik’ denilen bir çeşit çorba ile iftar ederdi. Oruç açana kadar yapılacak duanın geri çevrilmeyeceği müjdesini veren Efendimiz, iftarda çeşitli niyazlarda bulunurdu. Bunlardan biri de şuydu: “Allah’ım! Her şeyi kaplayan rahmetinle beni bağışlamanı Senden istiyorum.”
Topluluk içinde beraber iftar ettiği zaman ise şöyle derdi: “Allah’ım! Senin rızan için oruç tuttuk ve rızkınla iftar ettik. Bizden (orucumuzu) kabul et. Muhakkak Sen her şeyi işitensin, bilensin.” Her zaman ikramı seven ve ümmetini de teşvik eden Peygamberimiz, iftar sofrasını herkese açık ederdi.
Teravih namazını kılar ve kıldırırdı
Peygamber Efendimiz, Rama-zan’da birkaç gece teravih namazı kıldırdı. Daha sonra, teravihte cemaat farz kılınır da Müslümanlar onu edaya güç yetiremezler endişesiyle yalnız kılmayı tercih etti. Ancak “Kim Ramazan namazını (teravih) inanarak ve sevabını Allah’tan umarak kılarsa onun geçmiş günahları bağışlanır.” diyerek ashabını bu namaza teşvik etti. Rivayete göre O (sallallahu aleyhi ve sellem), teravihi 20 rekât kıldı ve kıldırdı.
Bol bol kelime-i şehadet getirilmesini isterdi
Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem) Ramazan gecelerini namaz, Kur’an tilaveti ve Allah’ı zikir ile geçirirdi. Zikrin çeşitlerini ise hadis-i şeriflerinde şöyle buyururdu: “Kim Ramazan ayında sessizlik ve sükunet içinde bir gün oruç tutarsa, tekbir getirir, kelime-i tevhid okur, Allah’a hamd eder, helâli helâl, haramı da haram bilirse Allah onun bütün geçmiş günahlarını bağışlar.” Başka bir hadisinde, “Ramazan’da dört hususa dikkat edin ve bunları çokça yapın, artırın. İki hasletten Allah razı olur. İki haslete de sizlerin ihtiyacınız çoktur, onlara müstağni kalamazsınız. Allah’ın razı olduğu iki haslettin biri; kelime-i şehadet diğeri de Allah’a istiğfarda bulunmaktır. Sizlerin müstağni olamayacağınız iki hasletten biri cenneti istemek, diğeri ise cehennemden Allah’a sığınmaktır.” buyurur.
Ramazan’da elinde avucunda kalan en son şeyleri de dağıtırdı
Her zaman cömert davranan Allah Resûlü, Ramazan ayının gelmesiyle adeta coşardı. Elinde avucunda kalan en son şeyleri de dağıtırdı. Hz. Peygamber devrinde fıtır sadakası, yiyecek maddelerinden bir ölçek vermekti. Sahabelerin yiyecekleri ise arpa, kuru üzüm, hurma ve keş (yağı alınmış peynir) idi.
Kur’an-ı Kerim’in müzakeresini yapardı
Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem) Ramazan’da Kur’an ayetlerini Cibril Aleyhisselam’la karşılıklı okur yani mukabele ederdi. Ömrünün son yılı içinde Yüce Beyan’ı Cibril’le iki defa müzakere etti. Efendimiz, Kur’an-ı Kerim’i tecvit üzerine tane tane okurdu. Ezelî Kelam’ın lafzını okumanın yanı sıra manasını da müzakere ederdi.
Aile fertlerinin de itikâfa girmesini sağlardı
Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) Ramazan’ın son on gününde itikâfa girerdi. Bu zaman zarfında, ibadete daha fazla vakit ayırır, Kur’an’la daha fazla meşgul olur ve dua ederdi. İtikâfa girmek istediği zaman, yatağı veya üzerinde yattığı somyası Mescid’in içindeki Tövbe sütununun önüne veya arkasına konurdu. Aile fertlerinin de itikâfa girmesini sağlardı. Vefat ettiği yıl, yirmi gün itikâfa girdi.
Sahurda da misafir davet ederdi
Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) daima sahura kalktı. Bir yudum suyla dahi olsa sahur yapılması gerektiğini belirtirdi. Ayrıca sahurda bereket olduğunu ve sahurun Müslümanlar ile Hıristiyanların orucu arasında hudut olduğunu söylerdi. Sahur yemeğini geciktirir, imsak vaktinin girmesine yakın zamana kadar bekler, o zaman gelince yer-içerdi. Sadece iftarda değil, sahurda da misafir davet ederdi.
Kaynakça:
Efendimiz’in Ramazan’ı, Sayit Koçer, Işık Yayınları
Peygamber’in Ramazan’ı, Mehmed Paksu, Nesil Yayınları.