diorex

Hasat Vakti

Gelin bu davete kayıtsız kalmayalım. Vakit, günahlardan kurtulup cehennemden azat olma vaktidir. Vakit hasat vaktidir. Rabbimizin bu çağrısına müspet cevap verip hayır ve bereketten istifade etmek ve kurtuluş gayesinde olmak bizim yegâne hedefimiz olsun.

  • 23.07.2014 12:11
Hasat Vakti
Rahman ve Rahim olan Allah`ın adıyla…
Ramazan-ı Şerif mübarek ve bereketli bir aydır. Bu ayda yapılan hayır ve hasenatlara daha çok sevap verilir. Başı rahmet, ortası mağfiret, sonu da cehennem ateşinden kurtuluştur. Bu ay biz Müslümanlar için af ve bağışlanma ayıdır. Yüce Allah kirlerden, günahlardan bizleri rahmeti ve bereketiyle temizler, arındırır. Ama bir şartı vardır bu arınmanın;

“Her kim Ramazan ayının faziletine inanarak ve karşılığını Allah’tan bekleyerek, Ramazanı ibadetle ihya ederse geçmiş günahları bağışlanır.” (Buhari, Müslim)

Bu ay üç kısma ayrılır. Başı olan rahmeti geride bıraktık. İçinde bulunduğumuz günler mağfiret günleridir. Birkaç gün sonra da cehennemden azat olma günleri gelecek.

Bizler bu geri kalan kısımları sünnet ışığında nasıl geçirebiliriz? Resulullah (SAV) neler yapmıştır?

Şeytanların bizleri günahlara sürükleyecek yolları, yüce Allah rahmetiyle azaltmış, bizlere zarar vermesin diye şeytanları bağlamıştır. Bağlı olan bu şeytanlara bizler de birer kördüğüm atmalı, ömrümüzün kalan kısımlarına bu aydan iman pompalamalıyız. Ramazan ayında tuttuğumuz oruçla, okuduğumuz Kur’an’la, çektiğimiz zikirlerle kendimize imandan bir zırh yapıp giymeli ve diğer Ramazan’a kadar üzerimizden çıkarmamalıyız.

Ramazan ayı içerisinde bin aydan daha hayırlı olan ve Kur’an-ı Kerim’in indirildiği bir gece bulunmaktadır ki bu da “Kadir Gecesi”dir. Resulullah (SAV) kendisinden önceki insanların ömürlerinin ne kadar olduğu bildirilince kendi ümmetinin ömrünü kısa buldu. Uzun ömürlü olan geçmiş kavimlerin işledikleri salih amelleri kendi ümmeti işleyemezdi. Rahmet peygamberimizin bu endişesine binaen Allah-u Teâlâ, Onun ümmetine Kadir Gecesi’ni hediye etti.

“Kadir gecesini Ramazan’ın son on gününde arayın.” (Müslim)

Çocuğunu kaybetmiş bir anne gibi, hazine arayan bir defineci gibi, maşukunu arayan bir âşık gibi kadir gecesini arayıp bulalım.

“Biz onu (Kur`an`ı) Kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin ne olduğunu sen bilir misin? Kadir gecesi, bin aydan hayırlıdır. O gecede, Rablerinin izniyle melekler ve Ruh (Cebrail), her iş için iner dururlar. O gece, esenlik doludur. Ta fecrin doğuşuna kadar sürer.” (Kadir / 1-5)

Rabbimizin bize bildirdiği gibi bin aydan daha hayırlı bir gece seksen yıllık bir ömre tekabül eder. Tüm yaşamımız boyunca bir kere bile bu geceyi bulmamız belki de ebedi kurtuluşumuza vesile olacaktır. Birkaç kez yakaladığımızı düşünürsek, uzun ömürlü insanların yaptıkları ibadetlerin süresini yakalayabiliriz. O gece inen meleklerin sayısı o kadar çok ki yeryüzü tüm genişliğine rağmen onlara dar gelir. Kadir Gecesi olunca Cebrail (AS) bir grup melek arasında yere iner. Yere inen melekler gerek ayakta gerekse oturarak Allah’ı zikreden her kulu selamlar, onun için istiğfar ederler.

“Sevabını Allah’tan umarak kadir gecesini ihya edenin geçmiş günahları affolunur.” (Buhari, Müslim)

Gelin bu davete kayıtsız kalmayalım. Vakit, günahlardan kurtulup cehennemden azat olma vaktidir. Vakit hasat vaktidir. Rabbimizin bu çağrısına müspet cevap verip hayır ve bereketten istifade etmek ve kurtuluş gayesinde olmak bizim yegâne hedefimiz olsun.

Resulullah (SAV) Ramazanın son on gününde itikâfa girerdi ve eşlerinin de girmelerini tavsiye ederdi. İtikâf sünneti günümüzde unutulmaya yüz tutmuş bir sünnettir. Bizler bu sünneti tekrar canlandırıp yerine getirerek bunun sevabını alalım. Hz. Aişe; “Allah Resulü (SAV) ölünceye kadar Ramazanın son on gününde itikâfa girerdi. Ondan sonra hanımları da itikâfa girerdi” buyurmuştur.

Hasat vaktini geride bıraktıktan sonra sıra cehennemden kurtulma, yapılan kulluğu ve bu arınmayı kutlama zamanı yani bayram vaktidir. Bayram, Allah-u Teâlâ’nın rahmet bakışıyla baktığı bir ayı ibadetle ifa edebilmenin hazzını hissedebilmektir.

Bayramlar Asr-ı Saadet’te de ayrı bir coşku ile kutlanırdı. Allah Resulü (SAV) bayram namazına gitmek için önce gusleder, güzel koku sürünür, güzel elbiselerini giyer, tekli sayıda birkaç hurma yer ve bayram namazına öyle giderdi. Hanımların da bayram namazına katılmalarını ister ve teşvik ederdi. Yapılan dualara katılmaları bile yeterli derdi. Resulullah (SAV) bayram namazına giderken bir yoldan gider, dönerken başka bir yoldan dönerdi. Böylece birçok kişi ile bayramlaşmış, çok sayıda kişinin de bayramlaşmasını sağlamış olurdu. Sahabeleri teker teker ziyaret eder, ikramları kabul ederdi.

Peygamber Efendimiz (SAV) bayram günlerinde sevinç ve coşkunun ifadesi olan eğlencelere de müsaade etmiştir. Hz. Aişe (R. Anha) bayram günü ile alakalı bir anısını şöyle anlatır:

“Bir bayram günü Resulullah (SAV) eve geldiğinde yanımda iki cariye vardı. Def çalıp Medinelilerin yaptığı Buas Savaşını anlatan şiirler söyleyip eğleniyorduk. Cariyeleri gördüğü halde hiçbir şey söylemeden örtüye bürünüp yattı ve sırtını bize döndü. Biraz sonra babam geldi. ‘Allah Resulünün yanında çalgı ha’ diye kızdı. Allah Resulü (SAV) üzerindeki örtüyü açarak ona döndü; ‘Onları kendi haline bırak ey Ebu Bekir, her milletin bir bayramı vardır. Bugünde bizim bayramımızdır’ buyurdu. Meşru olan dairede eğlenmeye müsaade ederdi.”

Resulullah (SAV) her zaman olduğu gibi bayramlarda da -bilhassa yetim- çocuklarla ilgilenmiştir. Bizler de bir yetim çocuğun başını okşayıp, bayram kıyafetlerini alarak mutlu olmasına vesile olabiliriz.

Ramazan Bayramı’nın tüm Müslümanlara hayırlı olması temennisiyle Allah’a emanet olunuz. Vesselam…

Arzu Demir

Yorum Yaz